Benimki bir de konuşturduklarımı beğenmiyor, “Hayır öyle demeyecekti” diye bağırıp ağlamaya başlıyor. “Kızım nerden bilebilirim ne söylememi istediğini” diyorum. Bu seferde “Annesin sen bileceksin tabi” diyorSesli güldümelecda
Bizde örümcek adam , batman , hulk konuşturuyoruz
Benimde hayalimde puzzle seven , boyama seven bir çocuk hayali vardı
Boyama yaparken bile konuş anne diyor
Öncelikle hoş geldinizelecda merhaba sizi yeni keşfettim. Yazdiklariniz ise mükemmel. Fakat son yazınızdski şu kısmı anlayamadım.
Ciddi Olarak Azaltılacaklar: Gluten, ekmek ve unlu mamuller, suyun dışındaki içecekler, süt ürünleri
Süt ürünlerini hep daha fazla tüketmemiz önerilirken bunu okuyunca çok şaşırdım. Belli bir sebebi var mı acaba?
Ben bir anı kutusu oluşturdum. Benim için çok özel şeyleri koymaya gayret ediyorum. Sen de böyle bir kutu yapıp ilk karneni koyabilirsin bence. Gerisinin de fotoğraflarını çekip saklarsın.Bu adamların konuşmalarını da dinledim, bloglarını da okudum, belgesellerini de izledim. Kitapta da benzer şeylerden bahsettikleri için okumamıştım.
Benim de evimde 1. Sınıftan üniversiteye kadar karnelerim, bazı başarı ve sınav sonuç belgeleri falan duruyor. Şimdiye kadar neden fotoğraflarını çekip gerisini atmaya cesaret edemedim bilmiyorum. Babam saklamış ve bana verdi, şu an benim evimde fazlalık yapıyorlar
Belki ilk karnemi saklayabilirim. Ama gerisi fotoğraflanıp arşivlenebilir. Zaten açıp incelediğim yok ki.
Kesinlikle çok oyuncağı olmamalı. Bu konu net. Çünkü hem dikkat dağınıklığına hem de doyumsuzluğa sebep oluyor. Alacağın oyuncakların çocuğun hayal gücünü geliştirmeye yönelik olmasına dikkat etmek gerekir. Plastik ve elektronik oyuncaklar sıkıntı mesela. Çocuk onlarla oyun kuramıyor çünkü oyuncak herşeyi kendi yapıyor.Çok oyuncakları olmalı mı elecda?
Oyuncakların gelişim için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hem fiziksel gelişim, hem hayal gücü falan. Ama miktarı ne olmalı, her oyuncak aynı anda çocuk için ulaşılabilir olmalı mı, sıkılır mı, tatminsiz olur mu? Bunları bilmiyorum mesela. Bunu bi erken çocukluk eğitimi uzmanına danışacağım. Ama deneyimlerinden yola çıkarsak ne dersin?
Bence 10 kilo gayet iyi. Benim doktorum 14 kg’a kadar alabilirsin demişti.Beslenme şu an benim için sıkıntılı bir durum haline geldi. Hamilelikten önce sağlıklı gıdalara yönelmeye başlamıştım. Paketli işlenmiş ürünleri uzun zamandır çok çok sınırlandırdım. Gofretler, cipsler abur cuburlar hayatımda yok. Ama benim derdim hamur işi ve gluten. Gluten özellikle bağırsaklarımda (ibs rahatsızlığım var) sıkıntıya yol açıyor ama dönem dönem kısıtlasam da şu an önüne geçemiyorum. Kuruyemiş, meyve, yulaf tüketsem de açlığımı bastıramıyorum.
48 kilo ile hamileliğe başladım ve 10 kilo kadar belki biraz daha fazla aldım. Bu da beni üzüyor.
Kırmızı et, yumurta, Süt ve süt ürünleri temel yaşam kaynağım gibi. Canım sürekli ekmek arasına bol miktarda peynir istiyor
Öğle yemeklerinde ekmek yemiyorum. Sabahları 1-2 dilimi geçmiyorum. Ama kaçırınca da oturup 1 ekmek bile tüketecek kadar gözüm dönüyor.
Bugün miladım olsun güzel besleneyim. Motive oldum şu an :) yapabilirim
Allah rahmet eylesin ikisine de... çok üzüldüm.Benzer bir durumu ben de yaşadım. Annem ve babam iki sene arayla vefat etti ve büyüdüğüm ev tüm eşyaları ile kaldı. Bütün eşyalarda ailecek geçirdiğimiz anılar olduğu için bende de ilk etapta bu evi bu şekilde muhafaza etmeliyim diye düşündüm.
Sonrasında o evde annem ve babam için okutacağım mevlüt öncesinde temizliğe tanımadığım bir bayanı çağırdım. Sohbet ederken babasının evinin yandığından, bütün eşyalarının gittiğinden bahsetti.
Kızkardeşim ile paylaştığımız odada da ranzalı bir genç odası takımı vardı. Kendi kızlarına da böyle bir takım almak istediğini söyledi. O evde yaşadığımı zannettiği için art niyeti yoktu.
Mevlüt bittikten sonra kendisini çağırdım. Evin anahtarını verdim. Durumu anlattım. Bütün ev eşyalarını alıp götürmesini, genç odasını kızlarına diğer eşyaları da babasına götürmesini söyledim. Çok ağladı ve çok dua etti... Ben o evden sadece bir anneme bir tane de babama ait kol saati alıp çıktım. Sonrasında da evi sattım. O evdeki bütün yaşanmışlıklar en ufak detayına kadar aklımda hala.
aynı şeyleri ve fazlasını ben de farklı bir çok kaynaktan okudum. kandaki kalsiyumun artması, damarlarda ve eklemlerde kireçlenme vb... peynir için de farklı yorumlar gelmekte son zamanlarda. peynir bağımlılığı gibi...Öncelikle hoş geldiniz
Kitabın yazarları Amerikan olduğu için yoğurt ve peynir pek tüketmiyorlar diye tahmin ediyorum. Sütü, süt olarak tüketmenin faydalı olmadığına, aksine demir eksikliği ve laktozdan kaynaklı birtakım sıkıntılara sebep olduğunu okumuştum ben de. Kitapta “Doğada insan dışında hiç bir canlı başka bir canlının sütünü içmez” diyor
Benimki bir de konuşturduklarımı beğenmiyor, “Hayır öyle demeyecekti” diye bağırıp ağlamaya başlıyor. “Kızım nerden bilebilirim ne söylememi istediğini” diyorum. Bu seferde “Annesin sen bileceksin tabi” diyor
Bazen de şunu desin bunu desin şeklinde benim tüm konuşturmalarımı yönlendiriyor.
Canım topiğini yeni keşfettim henüz onlu sayfalardayım, hepsini okuyup aranızda olacağım. Eline sağlık cok faydalı oluyor okuduklarım.Koştur koştur güne başlamak çok yorucu ve sıkıntı yaratan bir durum. Yarım saat erken kalkmaya gayret etsen inanki ruh halin çok değişir.
Benim kızım da kreşte kahvaltı yapıyor ama ailecek sofraya sabahları beraber oturalım, güne beraber başlıyalım diye sabahları kahvaltı yapıyoruz. Sonra kızım gidip bir de okulda yiyor:)
Bu durum benim enerjimi o kadar sömürüyor ki. Son zamanlarda farkettim ki hayatım, içimden birilerini eleştirmek ve gıcık olmakla geçiyor. Bu eleştiriler de benim hayatımı etkileyen şeyler değil aslında. Mesela iş arkadaşımın iki yüzlülüğünü eleştirip duruyorum kafamda ama banane dimi? Veya eltimin sürekli eşini eleştirmesine acayip gıcığım. Benimle ilişkisinde problem olmayan insanlar bunlar. Ama yanlış davranışlarının kafamda çok yer işgal etmesine engel olamıyorum.Bu ayrım gerçekten önemli. Mesela iş yerinde birinden rahatsız oluyor ve kendi içimde onu eleştirmeye başlıyorsam, hemen dur diyorum. Onun davranışları benim etki alanım içerisinde değil, dolayısıyla enerjimi bu konuda tüketmemeliyim. Ama o kişiye karşı olan duygularımı yönetmek benim etki alanımda. O zaman o kişinin benim duygu durumumu etkilememesini sağlayabilirim.
Ben şöyle bir hinlik yaptım. Oldum olası evimde kalabalığı sevmeyen bir insanım. O yüzden çocukluktan kalan özel hatıra olarak sakladıklarım annemin evinde durmakta. Annem al götür dese de kesinlikle almıyorum. 18 yaşında evden ayrıldım ve evlenene kadar ablamla yaşadım. Evlenirken ıvır zıvır, atamadığım hatıra niteliğindeki eşyaları bi poşete koydum ve ablamın evinde bıraktım. Hala ordalar.Bu adamların konuşmalarını da dinledim, bloglarını da okudum, belgesellerini de izledim. Kitapta da benzer şeylerden bahsettikleri için okumamıştım.
Benim de evimde 1. Sınıftan üniversiteye kadar karnelerim, bazı başarı ve sınav sonuç belgeleri falan duruyor. Şimdiye kadar neden fotoğraflarını çekip gerisini atmaya cesaret edemedim bilmiyorum. Babam saklamış ve bana verdi, şu an benim evimde fazlalık yapıyorlar
Belki ilk karnemi saklayabilirim. Ama gerisi fotoğraflanıp arşivlenebilir. Zaten açıp incelediğim yok ki.
Ben bir anı kutusu oluşturdum. Benim için çok özel şeyleri koymaya gayret ediyorum. Sen de böyle bir kutu yapıp ilk karneni koyabilirsin bence. Gerisinin de fotoğraflarını çekip saklarsın.
Bu arada üniversite diplomam hariç eğitim hayatıma dair hiç birşeyimi saklamadığımı fark ettim şu an
Kesinlikle çok oyuncağı olmamalı. Bu konu net. Çünkü hem dikkat dağınıklığına hem de doyumsuzluğa sebep oluyor. Alacağın oyuncakların çocuğun hayal gücünü geliştirmeye yönelik olmasına dikkat etmek gerekir. Plastik ve elektronik oyuncaklar sıkıntı mesela. Çocuk onlarla oyun kuramıyor çünkü oyuncak herşeyi kendi yapıyor.
Zaten ilk bir sene çıngırak, ağzına sokamayacağı ancak elinde tutamayacağı büyüklükte toplar ve dokun hisset kitapları yeterli bence.
Bence 10 kilo gayet iyi. Benim doktorum 14 kg’a kadar alabilirsin demişti.
Ekmek yerine çiğ yer fıstığını tavsiye ederim. Benim de sürekli ekmeğe yönelme eğilimim vardı. Ekmek yerine bir avuç fıstık yiyince epey tok tutuyor ve beni sakinleştiriyor:) Bir dene istersen. Ben cevizhane web sayfasından sipariş ediyorum.
Ben şöyle bir hinlik yaptım. Oldum olası evimde kalabalığı sevmeyen bir insanım. O yüzden çocukluktan kalan özel hatıra olarak sakladıklarım annemin evinde durmakta. Annem al götür dese de kesinlikle almıyorum. 18 yaşında evden ayrıldım ve evlenene kadar ablamla yaşadım. Evlenirken ıvır zıvır, atamadığım hatıra niteliğindeki eşyaları bi poşete koydum ve ablamın evinde bıraktım. Hala ordalar.
Şunu merak ettim aslında. Minimalizm bu konuda ne der? Onları da elden çıkarmalı mıyım? Benim evimde olmasa bile bana bir yük mü bunlar?
Ben eşyalara bağlı değilimdir ama çocukluğumun geçtiği evlere duygusal olarak çok bağlıyım. Ama hem kendi evimiz, hem babaannemlerin evi hem de anneannemlerin evi geçen sene yıkıldı. Tüm çocukluğumu kaybettim gibi hissediyorum, bazen ağlıyorum ve sık sık o üç evi rüyamda görüyorum.Allah rahmet eylesin ikisine de... çok üzüldüm.
ben senin kadar güçlü değilim kesinlikle. çocukluğumu ve gençliğimi geçirdiğim evi müteahhide verdi annemler. yerine yenisi yapıldı. hala içim sızlıyor inanır mısın... sanki diyorum geçmişimin bir belgesi yok. realite o değil farkındayım ama iç sesim susmuyor...
ya bu topikte tam enerji bulmuşken birinin hasta oldum demesini sindiremedim ve hemen bir el atayım dedim:))Günaydın kızlar
Hasta olunca ne plan kalıyor bende ne de enerjim oluyor
hasta olmayı sevmiyorum
Çok bişey yok aslında yaaaa. Birer poşet ancak vardıronları da atmalısınız başkasının evini depo olarak kullanmanız bu akıma ters :)
belgeselde bu sizin durumdan bahsediyor.
aslında yine vazgeçemiyorsunuz çünkü o eşyalarla olan bağınızı koparabilmiş değilsiniz.
Şöyle düşünelimÇok bişey yok aslında yaaaa. Birer poşet ancak vardır
Önerinizi değerlendireceğim. Ama önce hazmetmem gerek:))))
Bunun nedenini bir çözmeye çalışmalısınız. Ben mesela özellikle bazı konularda kızıma çok öfkelendiğimi ve bunu kontrol edemediğimi fark ettim. Burada benim böyle hissetmeme sebep olan hangi yaşanmışlık? diye epey sorguladım. Bazılarının cevaplarını buldum, bazılarınınkini hala arıyorum ancak bulduğum cevaplar beni oldukça şaşırttı. Ben ne zaman cevaba ulaştım o zaman o konuya yaklaşımım da değişti. Samimiyetle sorun kendinize, açın içinizdeki sandık odasını bakalım neler çıkacak. Merak etmeyin bir süre sonra iç sesiniz sizi yanıtlayacaktır.Allah rahmet eylesin ikisine de... çok üzüldüm.
ben senin kadar güçlü değilim kesinlikle. çocukluğumu ve gençliğimi geçirdiğim evi müteahhide verdi annemler. yerine yenisi yapıldı. hala içim sızlıyor inanır mısın... sanki diyorum geçmişimin bir belgesi yok. realite o değil farkındayım ama iç sesim susmuyor...
Peynir ben de seviyorum ve hayatımdan çıkartmayı düşünmem ancak ne zaman aüt içsem midem rahatsızlanıyor.aynı şeyleri ve fazlasını ben de farklı bir çok kaynaktan okudum. kandaki kalsiyumun artması, damarlarda ve eklemlerde kireçlenme vb... peynir için de farklı yorumlar gelmekte son zamanlarda. peynir bağımlılığı gibi...
sütü mümkün olduğunca yoğurt ve sütlü tatlılar halinde tüketmek en iyisi diye düşünüyorum. peynir konusunda azalttım ama hala benim için kahvaltı o demek ve vazgeçemiyorum.
Erkek çocuklarında var o durum gerçekten. Eve ne zaman kızımın bir erkek arkadaşı gelse dinazor olup kızımı yemeye çalışıyor yahuBizde her konuşma sonrasında illa ki dövüştürüyoruz karakterleri
Ne kadar özverili olmaya çalışsam da erkek çocuk doğasında var şiddet veya boğuşma güreşme eğilimi
Bende dikkatini başka şeylere çekmeye çalışıyorum
Ama karakterler favorimiz