Popüler Konu Verimli Rutin

Sevgili elecda benim kızım da anaokuluna gidiyor ve 20.00-21.00 arası bizim de yatma rutini ile geçiyor. Kızımın 21’de uyumuş olmasını istiyorum. O yüzden taaaaa bi saat önceden yatma hazırlığı başlıyor.
Lakin diyorum ki acaba kötü mü alıştırdık bu işe. Bu çocuk ne zaman kendi işini kendi halledip yatacak? Ben yönlendirmesem hayatta erkenden yatmıyor. Biz çocukken nasıl babamız yatın derdi hooop yatardık? Bizimkinde böyle bi otorite figürü yok. O yüzden benim arkadaşlığım ve desteğimle ilerliyor. Bakalım bi kaç sene daha yapılacak bu iş galiba:işsiz:
Ben o zaman aralığını anne-kız vakti olarak düşünüyorum. Her ne kadar bir sürü "hadi" ile geçse de, kızıma kitap okumayı, yatakta onunla sohbet etmeyi ve başını okşayarak uyutmayı seviyorum. Biz 10 sene sonra bugünleri çok özleyeceğiz bence:)
 
MİNİMALİZM-Anlamlı Bir Yaşam

Okumaktan keyif aldığım bir kitabın, bence önemli bölümlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu kitap minimalizm felsefesi ile yeni taşınalar için pek uygun değil. Evindeki eşya kalabalığını halletmiş insanların hayatın diğer alanlarında da sadeleşmesini sağlamaya yönelik bir kitap. Umarım hayatınızın küçük de olsa bir yerlerine dokunur...

Bu kitap, dört milyondan fazla okuyucusu olan TheMinimalist.com’un yazarları Ryan Nicodemus ve Joshua Milburn tarafından yazılmış olan bir kitap olup; minimalizm felsefesini farklı bir yönden işlemektedir. Anlamlı bir yaşam için gerekli beş değeri ele almaktadır. Bu değerler;

  • Sağlık

  • İlişkiler

  • Tutkular

  • Gelişim

  • Katkı


I.BÖLÜM

Mutlu musunuz?

Biriktirdiğimiz maddi sahiplikler bizi mutlu etmeyecektir. Hepimiz bunu biliyoruz ama yine de yaşamın anlamını, daha fazla şeye sahip olarak bulmaya çalışıyoruz. Oysa gerçek mutluluk nasıl bir insan olduğumuza bağlıdır. Gerçek mutluluk içten gelir. Aynı şekilde mutsuzluk, hoşnutsuzluk da kim olduğumuzun bir sonucudur.

Elbette esas mesele mutluluk değildir. Mutluluğu aramayı bırakmalı, onun yerine anlamı aramaya başlamalısınız. Eğer kısa vadeli eylemlerimiz uzun vadeli değerlerimize paralel giderse yaptığımız ne olursa olsun onda bir amaç, bir anlam buluruz. (Benim günlük rutin ile yapmaya çalıştığım şey)

Kısa süreli ya da geçici mutluluk değil, disiplinli, dikkatli, bilinçli ve amaca yönelmiş bir hayatla desteklenen uzun süreli bir hoşnutluk. Mutluluk sadece bir yan üründür.


Zincirler

Bizi olduğumuz yere demirleyen, sıkışıp kalmış hissettiren ve gelişmemizin önünde engel olan zincirleri belirlemek gerekiyor. Bir kağıda bu şekilde hissettiren ne varsa yazıp; sonrasında bu zincirleri büyük ve küçük olarak kategorilere ayırmak gerekiyor.

Büyük zincirler, ev kredisi, araba kredisi, büyük borçlar, belli insanlar ile ilişkiler, iş ve kariyer gibi bizi özgür hissetmekten alıkoyan en belirgin şeyler örnek olarak verilebilir.

Küçük zincirler ise, kullanılmayan eşyalar, giyilmeyen kıyafetler, faturalar gibi dikkatimizin ve odaklanmamızın küçük bölümlerini kapsayan küçük şeylerdir.

Kendimizi bu zincirlerin birçoğundan kurtularak, kendi zamanımızın büyük bir kısmını geri kazanmak, kalan zamanı da daha anlamlı şeyler için harcamak üzere harekete geçmek gerekiyor. Öncelikle büyük zincirlerden başlamak da fayda var. (Ben kendi listemi yaptım. Size de bütün tabloyu görmek açısından yapmanızı tavsiye ederim.


Zor Kararlar Almak

Joshua, annesini kaybettikten sonra ona ait bütün eşyaları bir depoda saklamak için annesinin evine gelir ve eşyaları ayıklarken kendisinin ilkokulda yaptığı bütün resimler, aldığı karneler vs’nin annesi tarafından kutularda saklandığını görür. Annesinin bu kutuları yıllardır açmadığı çok bellidir ancak öyle olmasına rağmen bunları tutmuştur çünkü oğluna ait şeyleri, geçmişin parçalarını sakladığını düşünüyordur; Joshua’nın şimdi ona ve geçmişe ait parçaları saklamaya çalıştığı gibi.

Joshua işte o an, saklama çabalarının ne kadar boş olduğunu anlar. Annesine ait hatıralarını, ona ait şeyleri tutmadan da saklayabilirdi, annesi nasıl onu, çocukluğunu ve ortak anılarını yatağın altındaki bu sıkı sıkı sarılıp saklanmış kutuları açmadan hatırladıysa. Annesinin oğlunu hatırlamak için yirmibeşyıl öncesinden kalan kağıtlara ihtiyacı yoktu, oğlunun da onu hatırlamak için eşyalarını bir depoda tutmaya ihtiyacı olmadığı gibi.

Eğer bir parçadan kurtulmak istiyorsanız ama duygusal nedenlerle yapamıyorsanız-bu eğer size ağırlık yapıyorsa, sizi zincirliyorsa- o zaman belki onun ağırlığından kendinizi kurtarmanızın zamanıdır. Hatırlarımız içimizdedir, eşyalarımızda değil. Hatırlamak istediğimiz eşyaların fotoğraflarını çekebiliriz. Duygusal olarak bağ kurduğumuz eşyalar başkalarının işine yarayabilir. Vazgeçmek özgürleştirir.



Minimalizm Nedir?

Minimalizm anlamı bir yaşam sürmek için kullandığımız bir araçtır. Kural yoktur. Daha çok önemli olana odaklanabilesiniz diye hayatınızdaki gereksiz şeyleri çıkarıp atmakla ilgili bir şeydir.

Minimalistler mutluluğu nesnelerde değil, hayatın kendisinde ararlar; dolayısıyla hayatınızda neyin gerekli neyin gereksiz olduğunu belirlemek size kalmıştır.


Minimalizmin Faydaları

Zamanımızı geri almak

Kendimizi fazlalıklardan kurtarmak

Yaşamlarımızdan zevk almak

Yaşamlarımızdaki anlamı bulmak

O anı yaşamak

Önemli olana odaklanmak

Tutkularımızın peşinden gitmek

Mutluluğu bulmak

Ne yapmak istiyorsak onu yapmak

İdealimizin ne olduğunu bulmak

Özgürlüğü yaşamak

Daha fazla yaratıp daha az tüketmek
 
MİNİMALİZM-Anlamlı Bir Yaşam

Okumaktan keyif aldığım bir kitabın, bence önemli bölümlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu kitap minimalizm felsefesi ile yeni taşınalar için pek uygun değil. Evindeki eşya kalabalığını halletmiş insanların hayatın diğer alanlarında da sadeleşmesini sağlamaya yönelik bir kitap. Umarım hayatınızın küçük de olsa bir yerlerine dokunur...

Bu kitap, dört milyondan fazla okuyucusu olan TheMinimalist.com’un yazarları Ryan Nicodemus ve Joshua Milburn tarafından yazılmış olan bir kitap olup; minimalizm felsefesini farklı bir yönden işlemektedir. Anlamlı bir yaşam için gerekli beş değeri ele almaktadır. Bu değerler;

  • Sağlık

  • İlişkiler

  • Tutkular

  • Gelişim

  • Katkı

I.BÖLÜM

Mutlu musunuz?

Biriktirdiğimiz maddi sahiplikler bizi mutlu etmeyecektir. Hepimiz bunu biliyoruz ama yine de yaşamın anlamını, daha fazla şeye sahip olarak bulmaya çalışıyoruz. Oysa gerçek mutluluk nasıl bir insan olduğumuza bağlıdır. Gerçek mutluluk içten gelir. Aynı şekilde mutsuzluk, hoşnutsuzluk da kim olduğumuzun bir sonucudur.

Elbette esas mesele mutluluk değildir. Mutluluğu aramayı bırakmalı, onun yerine anlamı aramaya başlamalısınız. Eğer kısa vadeli eylemlerimiz uzun vadeli değerlerimize paralel giderse yaptığımız ne olursa olsun onda bir amaç, bir anlam buluruz. (Benim günlük rutin ile yapmaya çalıştığım şey)

Kısa süreli ya da geçici mutluluk değil, disiplinli, dikkatli, bilinçli ve amaca yönelmiş bir hayatla desteklenen uzun süreli bir hoşnutluk. Mutluluk sadece bir yan üründür.


Zincirler

Bizi olduğumuz yere demirleyen, sıkışıp kalmış hissettiren ve gelişmemizin önünde engel olan zincirleri belirlemek gerekiyor. Bir kağıda bu şekilde hissettiren ne varsa yazıp; sonrasında bu zincirleri büyük ve küçük olarak kategorilere ayırmak gerekiyor.

Büyük zincirler, ev kredisi, araba kredisi, büyük borçlar, belli insanlar ile ilişkiler, iş ve kariyer gibi bizi özgür hissetmekten alıkoyan en belirgin şeyler örnek olarak verilebilir.

Küçük zincirler ise, kullanılmayan eşyalar, giyilmeyen kıyafetler, faturalar gibi dikkatimizin ve odaklanmamızın küçük bölümlerini kapsayan küçük şeylerdir.

Kendimizi bu zincirlerin birçoğundan kurtularak, kendi zamanımızın büyük bir kısmını geri kazanmak, kalan zamanı da daha anlamlı şeyler için harcamak üzere harekete geçmek gerekiyor. Öncelikle büyük zincirlerden başlamak da fayda var. (Ben kendi listemi yaptım. Size de bütün tabloyu görmek açısından yapmanızı tavsiye ederim.


Zor Kararlar Almak

Joshua, annesini kaybettikten sonra ona ait bütün eşyaları bir depoda saklamak için annesinin evine gelir ve eşyaları ayıklarken kendisinin ilkokulda yaptığı bütün resimler, aldığı karneler vs’nin annesi tarafından kutularda saklandığını görür. Annesinin bu kutuları yıllardır açmadığı çok bellidir ancak öyle olmasına rağmen bunları tutmuştur çünkü oğluna ait şeyleri, geçmişin parçalarını sakladığını düşünüyordur; Joshua’nın şimdi ona ve geçmişe ait parçaları saklamaya çalıştığı gibi.

Joshua işte o an, saklama çabalarının ne kadar boş olduğunu anlar. Annesine ait hatıralarını, ona ait şeyleri tutmadan da saklayabilirdi, annesi nasıl onu, çocukluğunu ve ortak anılarını yatağın altındaki bu sıkı sıkı sarılıp saklanmış kutuları açmadan hatırladıysa. Annesinin oğlunu hatırlamak için yirmibeşyıl öncesinden kalan kağıtlara ihtiyacı yoktu, oğlunun da onu hatırlamak için eşyalarını bir depoda tutmaya ihtiyacı olmadığı gibi.

Eğer bir parçadan kurtulmak istiyorsanız ama duygusal nedenlerle yapamıyorsanız-bu eğer size ağırlık yapıyorsa, sizi zincirliyorsa- o zaman belki onun ağırlığından kendinizi kurtarmanızın zamanıdır. Hatırlarımız içimizdedir, eşyalarımızda değil. Hatırlamak istediğimiz eşyaların fotoğraflarını çekebiliriz. Duygusal olarak bağ kurduğumuz eşyalar başkalarının işine yarayabilir. Vazgeçmek özgürleştirir.



Minimalizm Nedir?

Minimalizm anlamı bir yaşam sürmek için kullandığımız bir araçtır. Kural yoktur. Daha çok önemli olana odaklanabilesiniz diye hayatınızdaki gereksiz şeyleri çıkarıp atmakla ilgili bir şeydir.

Minimalistler mutluluğu nesnelerde değil, hayatın kendisinde ararlar; dolayısıyla hayatınızda neyin gerekli neyin gereksiz olduğunu belirlemek size kalmıştır.


Minimalizmin Faydaları

Zamanımızı geri almak

Kendimizi fazlalıklardan kurtarmak

Yaşamlarımızdan zevk almak

Yaşamlarımızdaki anlamı bulmak

O anı yaşamak

Önemli olana odaklanmak

Tutkularımızın peşinden gitmek

Mutluluğu bulmak

Ne yapmak istiyorsak onu yapmak

İdealimizin ne olduğunu bulmak

Özgürlüğü yaşamak

Daha fazla yaratıp daha az tüketmek

Tüm bu yazılarda kendimi buluyorum ne garip :)
 
Ben o zaman aralığını anne-kız vakti olarak düşünüyorum. Her ne kadar bir sürü "hadi" ile geçse de, kızıma kitap okumayı, yatakta onunla sohbet etmeyi ve başını okşayarak uyutmayı seviyorum. Biz 10 sene sonra bugünleri çok özleyeceğiz bence:)
Ahhhhaaaaaa.....Son cümleni daha geçen ay çocuklarıyla vakit geçirmekten hoşlanmayan bi arkadaşıma kurmuştum. Etme bulma dünyası:halay:

Benim tesellim de birlikte zaman geçiriyor olmamız. Ama daha ne kadar sürecek yine de merak içindeyim. Akşam 9’da onunla birlikte sızmamak benim için çok zor oluyor da :KK15:
 
Aksam butun odalari ben topluyordum. Gorev dagilimi yapsam iyi olacak. Kafamda erkek cocuklar zaten daginik olur kalibi varmis. Buraya yazanlari okuyunca fark ettim. Kimseden yardim istemezsen, yaptigin isi gormuyorlar.
Birde onlara 2 saat is yaptirana kadar, kendim 2 dakikada topluyorum ama cocuklarima bir sey ogretmiyorum. Yilardir bu ikilemdeyim .Aksam aksam gerilmeyelim diye kimseye bir sey demiyordum. Bundan sonra herkes kendi odasini toplasin diyecegim. Bakalim ne kadar zamanda aliskanlik edinecekler?
 
Çok teşekkür ederim.:KK200:

Benim için verimli bir rutin, anlamlı bir yaşam sürmek anlamına geliyor. Bu da ruhsal tatmini beraberinde getiriyor. Hayatımızda etki alanımız içerisindeki konular var. Bir de sizin deyimizle "olması gerektiği gibi olan şeyler" var. Benim bakış açım, etki alanım içerisindeki kısımları yönetebilmek, diğer alanlarda da "Bu yaşadığımdan ne öğrenebilirim" diye düşünerek başıma gelen şeyleri kabul etmek.

Adem Güneş'in annede yetersizlik duygusu oluşturduğu konusunda hemfikirim.
günaydın...
netliğini çok seviyorum :) etki alanımız ve diğer konular... aslında hayat bu. ve bakış açımıza bu ayrımın farkındalığı yerleştiğinde daha anlamlı bir hayat yaşıyoruz.
"anlamlı bir hayat"... sanırım bu ara odaklanmak istediğim konu buydu:) teşekkür ederim... :KK200:
 
MİNİMALİZM-Anlamlı Bir Yaşam

Okumaktan keyif aldığım bir kitabın, bence önemli bölümlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu kitap minimalizm felsefesi ile yeni taşınalar için pek uygun değil. Evindeki eşya kalabalığını halletmiş insanların hayatın diğer alanlarında da sadeleşmesini sağlamaya yönelik bir kitap. Umarım hayatınızın küçük de olsa bir yerlerine dokunur...

Bu kitap, dört milyondan fazla okuyucusu olan TheMinimalist.com’un yazarları Ryan Nicodemus ve Joshua Milburn tarafından yazılmış olan bir kitap olup; minimalizm felsefesini farklı bir yönden işlemektedir. Anlamlı bir yaşam için gerekli beş değeri ele almaktadır. Bu değerler;

  • Sağlık

  • İlişkiler

  • Tutkular

  • Gelişim

  • Katkı

I.BÖLÜM

Mutlu musunuz?

Biriktirdiğimiz maddi sahiplikler bizi mutlu etmeyecektir. Hepimiz bunu biliyoruz ama yine de yaşamın anlamını, daha fazla şeye sahip olarak bulmaya çalışıyoruz. Oysa gerçek mutluluk nasıl bir insan olduğumuza bağlıdır. Gerçek mutluluk içten gelir. Aynı şekilde mutsuzluk, hoşnutsuzluk da kim olduğumuzun bir sonucudur.

Elbette esas mesele mutluluk değildir. Mutluluğu aramayı bırakmalı, onun yerine anlamı aramaya başlamalısınız. Eğer kısa vadeli eylemlerimiz uzun vadeli değerlerimize paralel giderse yaptığımız ne olursa olsun onda bir amaç, bir anlam buluruz. (Benim günlük rutin ile yapmaya çalıştığım şey)

Kısa süreli ya da geçici mutluluk değil, disiplinli, dikkatli, bilinçli ve amaca yönelmiş bir hayatla desteklenen uzun süreli bir hoşnutluk. Mutluluk sadece bir yan üründür.


Zincirler

Bizi olduğumuz yere demirleyen, sıkışıp kalmış hissettiren ve gelişmemizin önünde engel olan zincirleri belirlemek gerekiyor. Bir kağıda bu şekilde hissettiren ne varsa yazıp; sonrasında bu zincirleri büyük ve küçük olarak kategorilere ayırmak gerekiyor.

Büyük zincirler, ev kredisi, araba kredisi, büyük borçlar, belli insanlar ile ilişkiler, iş ve kariyer gibi bizi özgür hissetmekten alıkoyan en belirgin şeyler örnek olarak verilebilir.

Küçük zincirler ise, kullanılmayan eşyalar, giyilmeyen kıyafetler, faturalar gibi dikkatimizin ve odaklanmamızın küçük bölümlerini kapsayan küçük şeylerdir.

Kendimizi bu zincirlerin birçoğundan kurtularak, kendi zamanımızın büyük bir kısmını geri kazanmak, kalan zamanı da daha anlamlı şeyler için harcamak üzere harekete geçmek gerekiyor. Öncelikle büyük zincirlerden başlamak da fayda var. (Ben kendi listemi yaptım. Size de bütün tabloyu görmek açısından yapmanızı tavsiye ederim.


Zor Kararlar Almak

Joshua, annesini kaybettikten sonra ona ait bütün eşyaları bir depoda saklamak için annesinin evine gelir ve eşyaları ayıklarken kendisinin ilkokulda yaptığı bütün resimler, aldığı karneler vs’nin annesi tarafından kutularda saklandığını görür. Annesinin bu kutuları yıllardır açmadığı çok bellidir ancak öyle olmasına rağmen bunları tutmuştur çünkü oğluna ait şeyleri, geçmişin parçalarını sakladığını düşünüyordur; Joshua’nın şimdi ona ve geçmişe ait parçaları saklamaya çalıştığı gibi.

Joshua işte o an, saklama çabalarının ne kadar boş olduğunu anlar. Annesine ait hatıralarını, ona ait şeyleri tutmadan da saklayabilirdi, annesi nasıl onu, çocukluğunu ve ortak anılarını yatağın altındaki bu sıkı sıkı sarılıp saklanmış kutuları açmadan hatırladıysa. Annesinin oğlunu hatırlamak için yirmibeşyıl öncesinden kalan kağıtlara ihtiyacı yoktu, oğlunun da onu hatırlamak için eşyalarını bir depoda tutmaya ihtiyacı olmadığı gibi.

Eğer bir parçadan kurtulmak istiyorsanız ama duygusal nedenlerle yapamıyorsanız-bu eğer size ağırlık yapıyorsa, sizi zincirliyorsa- o zaman belki onun ağırlığından kendinizi kurtarmanızın zamanıdır. Hatırlarımız içimizdedir, eşyalarımızda değil. Hatırlamak istediğimiz eşyaların fotoğraflarını çekebiliriz. Duygusal olarak bağ kurduğumuz eşyalar başkalarının işine yarayabilir. Vazgeçmek özgürleştirir.



Minimalizm Nedir?

Minimalizm anlamı bir yaşam sürmek için kullandığımız bir araçtır. Kural yoktur. Daha çok önemli olana odaklanabilesiniz diye hayatınızdaki gereksiz şeyleri çıkarıp atmakla ilgili bir şeydir.

Minimalistler mutluluğu nesnelerde değil, hayatın kendisinde ararlar; dolayısıyla hayatınızda neyin gerekli neyin gereksiz olduğunu belirlemek size kalmıştır.


Minimalizmin Faydaları

Zamanımızı geri almak

Kendimizi fazlalıklardan kurtarmak

Yaşamlarımızdan zevk almak

Yaşamlarımızdaki anlamı bulmak

O anı yaşamak

Önemli olana odaklanmak

Tutkularımızın peşinden gitmek

Mutluluğu bulmak

Ne yapmak istiyorsak onu yapmak

İdealimizin ne olduğunu bulmak

Özgürlüğü yaşamak

Daha fazla yaratıp daha az tüketmek
çok güzel bir yazı olmuş. Joshua ile aynı duyguları paylaşıyoruz ve hayatımda beni tutan, enerjimi alan en önemli konulardan biri bu. dedemler vefat ettikten sonra kalan bir ev ve içindeki eşyalar... ileride yazlık gibi bir ev alırsam koyarım diye düşündüğüm hatıra nesneler... ileride yaptığımdan pişman olmak gibi bir maliyetle karşılaşmak istemiyorum. ama sanırım bu uzun uzun düşünmek yerine, kısaca karar verilmesi gereken bir durum :KK64:
 
Ahhhhaaaaaa.....Son cümleni daha geçen ay çocuklarıyla vakit geçirmekten hoşlanmayan bi arkadaşıma kurmuştum. Etme bulma dünyası:halay:

Benim tesellim de birlikte zaman geçiriyor olmamız. Ama daha ne kadar sürecek yine de merak içindeyim. Akşam 9’da onunla birlikte sızmamak benim için çok zor oluyor da :KK15:
Ben barbie ve pony konuşturmaktan acaip sıkıldım. Aksi gibi en çok konuşturma oyunu seviyor:bicak: Ben de konuşturma oyunlarını kendi oynadığı, biz ailecek kutu oyunları oynayacağımız günlerin gelmesini diliyorum.
 
Aksam butun odalari ben topluyordum. Gorev dagilimi yapsam iyi olacak. Kafamda erkek cocuklar zaten daginik olur kalibi varmis. Buraya yazanlari okuyunca fark ettim. Kimseden yardim istemezsen, yaptigin isi gormuyorlar.
Birde onlara 2 saat is yaptirana kadar, kendim 2 dakikada topluyorum ama cocuklarima bir sey ogretmiyorum. Yilardir bu ikilemdeyim .Aksam aksam gerilmeyelim diye kimseye bir sey demiyordum. Bundan sonra herkes kendi odasini toplasin diyecegim. Bakalim ne kadar zamanda aliskanlik edinecekler?
Ben de çok sıkılıyorum kızıma evi toplatırken. Oyalanıyor, tekrar oyuncaklarla oynamaya başlıyor, toplamayacağım diye bağırıyor. Benim 5 dk da toplayacağım yeri yarım saatte beraber toplamak hem ev işinin annenin görevi olmadığını anlamasına, hem de yetişkin hayatında ev düzenini daha rahat sağlamasına yardımcı olur diye düşünüyorum.

Bu arada daha sonra özetini paylaşacağım “Minimalist Ebeveynlik” kitabında çocuğunuza dağıttığı eşyaları toplamasını, toplamadığı taktirde yerde kalan eşyaların “dağınıklık çöpüne” gideceğini söyleyin. Eğer bunu söylediğiniz halde toplamamakta direnirse yerdeki eşyaları çöp poşetine doldurup atın diyor. Eğer bu size fazla geliyorsa yine poşete koyun ve ulaşamayacağı bir yere kaldırım, 1 hafta vermeyin diyor. Ben kızım toplamayacağım diye ağladığında “Sen bilirsin kızım, dağınıklık çöpüne gönderiyorum o zaman” diyorum. Kalkıp bir ev topluyor kü görmen lazım :KK48:
 
günaydın...
netliğini çok seviyorum :) etki alanımız ve diğer konular... aslında hayat bu. ve bakış açımıza bu ayrımın farkındalığı yerleştiğinde daha anlamlı bir hayat yaşıyoruz.
"anlamlı bir hayat"... sanırım bu ara odaklanmak istediğim konu buydu:) teşekkür ederim... :KK200:
Bu ayrım gerçekten önemli. Mesela iş yerinde birinden rahatsız oluyor ve kendi içimde onu eleştirmeye başlıyorsam, hemen dur diyorum. Onun davranışları benim etki alanım içerisinde değil, dolayısıyla enerjimi bu konuda tüketmemeliyim. Ama o kişiye karşı olan duygularımı yönetmek benim etki alanımda. O zaman o kişinin benim duygu durumumu etkilememesini sağlayabilirim.
 
çok güzel bir yazı olmuş. Joshua ile aynı duyguları paylaşıyoruz ve hayatımda beni tutan, enerjimi alan en önemli konulardan biri bu. dedemler vefat ettikten sonra kalan bir ev ve içindeki eşyalar... ileride yazlık gibi bir ev alırsam koyarım diye düşündüğüm hatıra nesneler... ileride yaptığımdan pişman olmak gibi bir maliyetle karşılaşmak istemiyorum. ama sanırım bu uzun uzun düşünmek yerine, kısaca karar verilmesi gereken bir durum :KK64:
Benzer bir durumu ben de yaşadım. Annem ve babam iki sene arayla vefat etti ve büyüdüğüm ev tüm eşyaları ile kaldı. Bütün eşyalarda ailecek geçirdiğimiz anılar olduğu için bende de ilk etapta bu evi bu şekilde muhafaza etmeliyim diye düşündüm.

Sonrasında o evde annem ve babam için okutacağım mevlüt öncesinde temizliğe tanımadığım bir bayanı çağırdım. Sohbet ederken babasının evinin yandığından, bütün eşyalarının gittiğinden bahsetti.
Kızkardeşim ile paylaştığımız odada da ranzalı bir genç odası takımı vardı. Kendi kızlarına da böyle bir takım almak istediğini söyledi. O evde yaşadığımı zannettiği için art niyeti yoktu.

Mevlüt bittikten sonra kendisini çağırdım. Evin anahtarını verdim. Durumu anlattım. Bütün ev eşyalarını alıp götürmesini, genç odasını kızlarına diğer eşyaları da babasına götürmesini söyledim. Çok ağladı ve çok dua etti... Ben o evden sadece bir anneme bir tane de babama ait kol saati alıp çıktım. Sonrasında da evi sattım. O evdeki bütün yaşanmışlıklar en ufak detayına kadar aklımda hala.
 
II.BÖLÜM

ANLAMLI BİR HAYAT YAŞAMAYI SAĞLAYAN 5 DEĞER

  1. Sağlık
Sağlıklı yaşamanın en basit ifadesiyle iki ana malzemesi vardır: yemek yemek ve egzersiz yapmak. Başka bir ifade ile vücudumuza ne veriyoruz ve onu nasıl kullanıyoruz?

Sağlığınızı daha iyi hale getirmek istemenin hedefi daha iyi görünmek olmamalıdır. Kendi vücudunuzu arabanız gibi düşünün. Ona doğru yakıtı koyar ve düzenli bakımlarını yaptırırsanız (iyi uyku, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz gibi) yolda kalma olasılığınız düşer ve yolculuktan keyif alırsınız.

  • Vücudumuza Verdiklerimiz

    Kaçınılacak Yiyecekler: İşlenmiş ve hazır yiyecekler, şeker

    Ciddi Olarak Azaltılacaklar: Gluten, ekmek ve unlu mamuller, suyun dışındaki içecekler, süt ürünleri

    Daha Fazla Tüketilecekler: Su, sebze, bakliyat, meyve(kararında), balık, organik gıdalar



    Kitabın yazarları 10’ar günlük periyotlarla farklı beslenme yöntemlerini deneyerek kendilerine uygun olan peketeryanlık yöntemle devam etmeyi tercih etmişler. Denedikleri tüm diyetlerden olumlu sonuç almışlar. Denedikleri özel diyetler şunlar:



    Vejeteryenlik: Etten uzak duran ancak süt ürünleri ve yumurta gibi hayvansal ürünleri tüketir.

    Veganlık: Hiç bir hayvansal ürünü tüketmez.

    Pesketeryanlik: Balık yiyen vejeteryenlik

    Paleo: Tarım devriminden önce dünyadaki insanların yedikleri yiyecekleri öneren beslenme şeklidir. Bizdeki Karatay Diyeti yani.

    Aralıklı Yememe: 16 saat boyunca hiçbir şey yemeyip, sekiz saatlik zaman dilimi içerisinde iki veya üç öğün tüketme.



  • Vücudunuzu nasıl kullanıyorsunuz?

    Burada amaç vücut geliştirenler gibi gözükmek değil. Derdimiz sağlıklı ve zinde olmak ve fiziksel zindeliğimizden ötürü kendimizi iyi hissetmek. Yaptığınız egzersizin başarısı zindeliğinizin giderek artması ve gösterdiğiniz gelişmeden mutlu olmanız ile orantılı. Kendinizi mutlu hissedeceğiniz bir egzersiz programı yaparak bunu günlük olarak uygulamayı öneriyor. Kitabın yazarı Joshua bir sürü spor ve egzersiz denedikten sonra günlük 18 dakikalık bir program oluşturmuş Bu programda şınav, barfiks ve çömelme hareketi olmak üzere sadece 3 hareket var.


Sonuç olarak, sağlıklı olmak için besleyici nitelikte gıdalar almalı, muntazam olarak egzersiz yapmalı ve zararlı maddelerden (alkol, sigara gibi) kaçınmalısınız. Vücudunuza en değerli varlığınız gibi davranmalısınız çünkü öyledir.
 
Benim İçin Durum Değerlendirmesi

Beslenme

İlk kızıma hamile kalmadan önce cips, cola vb. abur cuburları günlük tüketen, dışarıda yemek deyince aklına büyük seçim fast food gelen bir insandım. Evde yemek yapmak beni daralttığı için haftanın en az 4 günü dışarıda yiyorduk, evde de genelde hazır paketli yiyecekleri pişiriyordum (tavuk nugget, dondurulmuş pizza gibi). Kahvaltılarımızda mutlaka salam, sosis, nutella ve beyaz ekmek vardı.

Hamile kaldığımda gittiğim kadın doğum uzmanının ilk sözü “Hamilelikte en önemli konu beslenmedir. Sen düzgün besleneceksin ki bebeğin sağlıklı gelişecek ve sen çok kilo almayacaksın. Böylece normal doğum yapma olasılığın yükselecek ve doğum sonrası çok kilo aldım diye lohusa depresyonuna girmeyeceksin” demişti.

Bir A4 kağıdı aldı ve ortadan ikiye böldü. Bir tarafına “Bebeğe Faydası Olan Yiyecekler” diğer tarafa da “Bebeğe Zararı Olan Yiyecekler” yazdı. Zararlı kısımda benim tükettiğim her şey vardı:)

“Bunları yemek için sakın bebeğini kullanma. Bebeğin canı istiyor diye kendini kandırma. Çok canın isterse nefsini köreltmek için tek bir çatal hakkın var. Fazlasının bebeğine zarar vermek olduğunu asla unutma” dedi. Eşimi de benim yediğimi içtiğimi kontrol etmekle görevlendirdi. Bana da günlük bir beslenme listesi verdi.

Benim hayatımdaki dönüm noktası bu konuşma ve liste oldu. Bebeğime zarar veririm korkusuyla verdiği listeye harfiyen uydum. Sonuç olarak hamilelik bittiğinde 5 kg almıştım. Bebeğim 3.6 kg olarak normal doğum ile dünyaya geldi ve ben doğumdan çıktığımda başlangıç kilomdaydım.

Lohusalıkta “şunu ye süt olur” diye ağzıma tıkılan şeker ağırlıklı şeyler nedeniyle kilo aldım. Sonrasında bu işe bir dur diyerek hamilelikteki beslenme düzenime geri döndüm. Doktorumun bana verdiği liste Karatay Diyetine çok benzerdi ancak onunki gibi katı değildi.

Şu an pazartesiden cumartesiye uyguladığım 6 günlük beslenme şekli şudur:

Kahvaltı: İki yumurta (6 gün boyunca haşlanmış, yağda, menemen şeklinde dönüyorum.), sevdiğim ezine peyniri ve kaşar, siyah zeytin, ceviz ve bazen kuru kayısı arasına kaymak ve çay

Öğlen: Bir gün önceden kalan yemek, yanına içine çiğ yer fıstığı atılmış 1 kase yoğurt

Akşam: Çorba-Ana Yemek veya Ana Yemek-Bulgur Pilavı, Salata, Yoğurt, Turşu

Pazar günleri sabah yumurta yemiyorum. Canım ne istiyorsa (simit, krep, tost, fırında kaşarlı ekmek gibi) onu yiyorum. Akşam yemeğinde de mantı veya lahmacun tüketiyorum J Çünkü bu yiyecekleri yemeyi seviyorum ve bu şekilde sınırlandırarak, daha keyifle tüketiyorum.


Spor

Daha önce de bahsettiğim gibi spor konusunda motivasyonum çok düşük. Bu nedenle eşimden arabayı kızımın okulunun önüne bırakmasını istedim. Okul evimize 4 km uzaklıkta. Böylece son üç gündür mecburen 4km yol yürüyorum. Ev için bir egzersiz programı henüz belirlemedim. Sadece sabahları 30 tane çömelme hareketi yapmayı deniyorum şu sıra.
 
Ben barbie ve pony konuşturmaktan acaip sıkıldım. Aksi gibi en çok konuşturma oyunu seviyor:bicak: Ben de konuşturma oyunlarını kendi oynadığı, biz ailecek kutu oyunları oynayacağımız günlerin gelmesini diliyorum.

Sesli güldüm elecda elecda
Bizde örümcek adam , batman , hulk konuşturuyoruz
Benimde hayalimde puzzle seven , boyama seven bir çocuk hayali vardı
Boyama yaparken bile konuş anne diyor
 
elecda elecda merhaba sizi yeni keşfettim. Yazdiklariniz ise mükemmel. Fakat son yazınızdski şu kısmı anlayamadım.
Ciddi Olarak Azaltılacaklar: Gluten, ekmek ve unlu mamuller, suyun dışındaki içecekler, süt ürünleri
Süt ürünlerini hep daha fazla tüketmemiz önerilirken bunu okuyunca çok şaşırdım. Belli bir sebebi var mı acaba?
 
MİNİMALİZM-Anlamlı Bir Yaşam

Okumaktan keyif aldığım bir kitabın, bence önemli bölümlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu kitap minimalizm felsefesi ile yeni taşınalar için pek uygun değil. Evindeki eşya kalabalığını halletmiş insanların hayatın diğer alanlarında da sadeleşmesini sağlamaya yönelik bir kitap. Umarım hayatınızın küçük de olsa bir yerlerine dokunur...

Bu kitap, dört milyondan fazla okuyucusu olan TheMinimalist.com’un yazarları Ryan Nicodemus ve Joshua Milburn tarafından yazılmış olan bir kitap olup; minimalizm felsefesini farklı bir yönden işlemektedir. Anlamlı bir yaşam için gerekli beş değeri ele almaktadır. Bu değerler;

  • Sağlık

  • İlişkiler

  • Tutkular

  • Gelişim

  • Katkı

I.BÖLÜM

Mutlu musunuz?

Biriktirdiğimiz maddi sahiplikler bizi mutlu etmeyecektir. Hepimiz bunu biliyoruz ama yine de yaşamın anlamını, daha fazla şeye sahip olarak bulmaya çalışıyoruz. Oysa gerçek mutluluk nasıl bir insan olduğumuza bağlıdır. Gerçek mutluluk içten gelir. Aynı şekilde mutsuzluk, hoşnutsuzluk da kim olduğumuzun bir sonucudur.

Elbette esas mesele mutluluk değildir. Mutluluğu aramayı bırakmalı, onun yerine anlamı aramaya başlamalısınız. Eğer kısa vadeli eylemlerimiz uzun vadeli değerlerimize paralel giderse yaptığımız ne olursa olsun onda bir amaç, bir anlam buluruz. (Benim günlük rutin ile yapmaya çalıştığım şey)

Kısa süreli ya da geçici mutluluk değil, disiplinli, dikkatli, bilinçli ve amaca yönelmiş bir hayatla desteklenen uzun süreli bir hoşnutluk. Mutluluk sadece bir yan üründür.


Zincirler

Bizi olduğumuz yere demirleyen, sıkışıp kalmış hissettiren ve gelişmemizin önünde engel olan zincirleri belirlemek gerekiyor. Bir kağıda bu şekilde hissettiren ne varsa yazıp; sonrasında bu zincirleri büyük ve küçük olarak kategorilere ayırmak gerekiyor.

Büyük zincirler, ev kredisi, araba kredisi, büyük borçlar, belli insanlar ile ilişkiler, iş ve kariyer gibi bizi özgür hissetmekten alıkoyan en belirgin şeyler örnek olarak verilebilir.

Küçük zincirler ise, kullanılmayan eşyalar, giyilmeyen kıyafetler, faturalar gibi dikkatimizin ve odaklanmamızın küçük bölümlerini kapsayan küçük şeylerdir.

Kendimizi bu zincirlerin birçoğundan kurtularak, kendi zamanımızın büyük bir kısmını geri kazanmak, kalan zamanı da daha anlamlı şeyler için harcamak üzere harekete geçmek gerekiyor. Öncelikle büyük zincirlerden başlamak da fayda var. (Ben kendi listemi yaptım. Size de bütün tabloyu görmek açısından yapmanızı tavsiye ederim.


Zor Kararlar Almak

Joshua, annesini kaybettikten sonra ona ait bütün eşyaları bir depoda saklamak için annesinin evine gelir ve eşyaları ayıklarken kendisinin ilkokulda yaptığı bütün resimler, aldığı karneler vs’nin annesi tarafından kutularda saklandığını görür. Annesinin bu kutuları yıllardır açmadığı çok bellidir ancak öyle olmasına rağmen bunları tutmuştur çünkü oğluna ait şeyleri, geçmişin parçalarını sakladığını düşünüyordur; Joshua’nın şimdi ona ve geçmişe ait parçaları saklamaya çalıştığı gibi.

Joshua işte o an, saklama çabalarının ne kadar boş olduğunu anlar. Annesine ait hatıralarını, ona ait şeyleri tutmadan da saklayabilirdi, annesi nasıl onu, çocukluğunu ve ortak anılarını yatağın altındaki bu sıkı sıkı sarılıp saklanmış kutuları açmadan hatırladıysa. Annesinin oğlunu hatırlamak için yirmibeşyıl öncesinden kalan kağıtlara ihtiyacı yoktu, oğlunun da onu hatırlamak için eşyalarını bir depoda tutmaya ihtiyacı olmadığı gibi.

Eğer bir parçadan kurtulmak istiyorsanız ama duygusal nedenlerle yapamıyorsanız-bu eğer size ağırlık yapıyorsa, sizi zincirliyorsa- o zaman belki onun ağırlığından kendinizi kurtarmanızın zamanıdır. Hatırlarımız içimizdedir, eşyalarımızda değil. Hatırlamak istediğimiz eşyaların fotoğraflarını çekebiliriz. Duygusal olarak bağ kurduğumuz eşyalar başkalarının işine yarayabilir. Vazgeçmek özgürleştirir.



Minimalizm Nedir?

Minimalizm anlamı bir yaşam sürmek için kullandığımız bir araçtır. Kural yoktur. Daha çok önemli olana odaklanabilesiniz diye hayatınızdaki gereksiz şeyleri çıkarıp atmakla ilgili bir şeydir.

Minimalistler mutluluğu nesnelerde değil, hayatın kendisinde ararlar; dolayısıyla hayatınızda neyin gerekli neyin gereksiz olduğunu belirlemek size kalmıştır.


Minimalizmin Faydaları

Zamanımızı geri almak

Kendimizi fazlalıklardan kurtarmak

Yaşamlarımızdan zevk almak

Yaşamlarımızdaki anlamı bulmak

O anı yaşamak

Önemli olana odaklanmak

Tutkularımızın peşinden gitmek

Mutluluğu bulmak

Ne yapmak istiyorsak onu yapmak

İdealimizin ne olduğunu bulmak

Özgürlüğü yaşamak

Daha fazla yaratıp daha az tüketmek

Bu adamların konuşmalarını da dinledim, bloglarını da okudum, belgesellerini de izledim. Kitapta da benzer şeylerden bahsettikleri için okumamıştım.
Benim de evimde 1. Sınıftan üniversiteye kadar karnelerim, bazı başarı ve sınav sonuç belgeleri falan duruyor. Şimdiye kadar neden fotoğraflarını çekip gerisini atmaya cesaret edemedim bilmiyorum. Babam saklamış ve bana verdi, şu an benim evimde fazlalık yapıyorlar
Belki ilk karnemi saklayabilirim. Ama gerisi fotoğraflanıp arşivlenebilir. Zaten açıp incelediğim yok ki.
 
Ben de çok sıkılıyorum kızıma evi toplatırken. Oyalanıyor, tekrar oyuncaklarla oynamaya başlıyor, toplamayacağım diye bağırıyor. Benim 5 dk da toplayacağım yeri yarım saatte beraber toplamak hem ev işinin annenin görevi olmadığını anlamasına, hem de yetişkin hayatında ev düzenini daha rahat sağlamasına yardımcı olur diye düşünüyorum.

Bu arada daha sonra özetini paylaşacağım “Minimalist Ebeveynlik” kitabında çocuğunuza dağıttığı eşyaları toplamasını, toplamadığı taktirde yerde kalan eşyaların “dağınıklık çöpüne” gideceğini söyleyin. Eğer bunu söylediğiniz halde toplamamakta direnirse yerdeki eşyaları çöp poşetine doldurup atın diyor. Eğer bu size fazla geliyorsa yine poşete koyun ve ulaşamayacağı bir yere kaldırım, 1 hafta vermeyin diyor. Ben kızım toplamayacağım diye ağladığında “Sen bilirsin kızım, dağınıklık çöpüne gönderiyorum o zaman” diyorum. Kalkıp bir ev topluyor kü görmen lazım :KK48:

Çok oyuncakları olmalı mı elecda?
Oyuncakların gelişim için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hem fiziksel gelişim, hem hayal gücü falan. Ama miktarı ne olmalı, her oyuncak aynı anda çocuk için ulaşılabilir olmalı mı, sıkılır mı, tatminsiz olur mu? Bunları bilmiyorum mesela. Bunu bi erken çocukluk eğitimi uzmanına danışacağım. Ama deneyimlerinden yola çıkarsak ne dersin?
 
Benim İçin Durum Değerlendirmesi

Beslenme

İlk kızıma hamile kalmadan önce cips, cola vb. abur cuburları günlük tüketen, dışarıda yemek deyince aklına büyük seçim fast food gelen bir insandım. Evde yemek yapmak beni daralttığı için haftanın en az 4 günü dışarıda yiyorduk, evde de genelde hazır paketli yiyecekleri pişiriyordum (tavuk nugget, dondurulmuş pizza gibi). Kahvaltılarımızda mutlaka salam, sosis, nutella ve beyaz ekmek vardı.

Hamile kaldığımda gittiğim kadın doğum uzmanının ilk sözü “Hamilelikte en önemli konu beslenmedir. Sen düzgün besleneceksin ki bebeğin sağlıklı gelişecek ve sen çok kilo almayacaksın. Böylece normal doğum yapma olasılığın yükselecek ve doğum sonrası çok kilo aldım diye lohusa depresyonuna girmeyeceksin” demişti.

Bir A4 kağıdı aldı ve ortadan ikiye böldü. Bir tarafına “Bebeğe Faydası Olan Yiyecekler” diğer tarafa da “Bebeğe Zararı Olan Yiyecekler” yazdı. Zararlı kısımda benim tükettiğim her şey vardı:)

“Bunları yemek için sakın bebeğini kullanma. Bebeğin canı istiyor diye kendini kandırma. Çok canın isterse nefsini köreltmek için tek bir çatal hakkın var. Fazlasının bebeğine zarar vermek olduğunu asla unutma” dedi. Eşimi de benim yediğimi içtiğimi kontrol etmekle görevlendirdi. Bana da günlük bir beslenme listesi verdi.

Benim hayatımdaki dönüm noktası bu konuşma ve liste oldu. Bebeğime zarar veririm korkusuyla verdiği listeye harfiyen uydum. Sonuç olarak hamilelik bittiğinde 5 kg almıştım. Bebeğim 3.6 kg olarak normal doğum ile dünyaya geldi ve ben doğumdan çıktığımda başlangıç kilomdaydım.

Lohusalıkta “şunu ye süt olur” diye ağzıma tıkılan şeker ağırlıklı şeyler nedeniyle kilo aldım. Sonrasında bu işe bir dur diyerek hamilelikteki beslenme düzenime geri döndüm. Doktorumun bana verdiği liste Karatay Diyetine çok benzerdi ancak onunki gibi katı değildi.

Şu an pazartesiden cumartesiye uyguladığım 6 günlük beslenme şekli şudur:

Kahvaltı: İki yumurta (6 gün boyunca haşlanmış, yağda, menemen şeklinde dönüyorum.), sevdiğim ezine peyniri ve kaşar, siyah zeytin, ceviz ve bazen kuru kayısı arasına kaymak ve çay

Öğlen: Bir gün önceden kalan yemek, yanına içine çiğ yer fıstığı atılmış 1 kase yoğurt

Akşam: Çorba-Ana Yemek veya Ana Yemek-Bulgur Pilavı, Salata, Yoğurt, Turşu

Pazar günleri sabah yumurta yemiyorum. Canım ne istiyorsa (simit, krep, tost, fırında kaşarlı ekmek gibi) onu yiyorum. Akşam yemeğinde de mantı veya lahmacun tüketiyorum J Çünkü bu yiyecekleri yemeyi seviyorum ve bu şekilde sınırlandırarak, daha keyifle tüketiyorum.


Spor

Daha önce de bahsettiğim gibi spor konusunda motivasyonum çok düşük. Bu nedenle eşimden arabayı kızımın okulunun önüne bırakmasını istedim. Okul evimize 4 km uzaklıkta. Böylece son üç gündür mecburen 4km yol yürüyorum. Ev için bir egzersiz programı henüz belirlemedim. Sadece sabahları 30 tane çömelme hareketi yapmayı deniyorum şu sıra.

Beslenme şu an benim için sıkıntılı bir durum haline geldi. Hamilelikten önce sağlıklı gıdalara yönelmeye başlamıştım. Paketli işlenmiş ürünleri uzun zamandır çok çok sınırlandırdım. Gofretler, cipsler abur cuburlar hayatımda yok. Ama benim derdim hamur işi ve gluten. Gluten özellikle bağırsaklarımda (ibs rahatsızlığım var) sıkıntıya yol açıyor ama dönem dönem kısıtlasam da şu an önüne geçemiyorum. Kuruyemiş, meyve, yulaf tüketsem de açlığımı bastıramıyorum.
48 kilo ile hamileliğe başladım ve 10 kilo kadar belki biraz daha fazla aldım. Bu da beni üzüyor.
Kırmızı et, yumurta, Süt ve süt ürünleri temel yaşam kaynağım gibi. Canım sürekli ekmek arasına bol miktarda peynir istiyor :KK70:
Öğle yemeklerinde ekmek yemiyorum. Sabahları 1-2 dilimi geçmiyorum. Ama kaçırınca da oturup 1 ekmek bile tüketecek kadar gözüm dönüyor.

Bugün miladım olsun güzel besleneyim. Motive oldum şu an :) yapabilirim
 
X