• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Veba gibi. Bağımlı mısınız?

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Sosyal medya bi vitrin. Nasil ki magazalar en guzel kiyafetlerini vitrine koyuyorlarsa sosyal medyada oyle.
Insanlar en guzel bulduklari anlari paylasiyolar
Oraya bakarsan herkes cok mutlu, herkesin super giden iliskileri evlilikleri var.
Iyi olan hersey orda ama kimse kavgalarini sıkıntılarıni paylasmiyor
Bakin bugunde esimle sevgilimle boyle kavga ettik , bugunde boyle sıkıntılarım diye paylasim yapiyormuyuz?

Gunumuzdeki guzellik algisinida yaratan tamamen sosyal medya, bloggerler vloggerler youtuberler.
Ince bel buyuk kalca smoke goz cizilmis gibi kaslar vs. Bu donemin 15 yasindaki kiz cocuklarina bakiyorum onlar bile bu sekilde.

Kizlarimiz ergenligini bile yasamiyorlar. Kendilerini hep 25 -30 yasinda gosterme cabasinda.
Yani diyecegim o ki bunlarin bilincinde olup kendimizi kaptirmamaliyizz
 
Geçen gün sinemaya gittim, şu meşhur oscarlık filmi izlemeye. Yanımda da bir tane kız oturuyordu. Filmi izlemek yerine filmin fotoğrafını çekti, elindeki suyu çikolatayı mısırını ayarlayıp düzeltip onları da çekti, efektler yaptı.. ama filme taş çatlasın beş dakika baktı. Çünkü haliyle tam yanımda gözlerimi alan bi telefon ışığı, kapanmadı hiç. Hadi filmden sıkıldı desem, ilk dakikadan da kim filmi anlayıp sıkılabilir ki?

Nereye gitsem, nerede bulunsam herkesin gözleri ekranda. Bir arkadaşımla buluşuyorum, beş on dakika konuşuyoruz. Sonra telefonlarını eline alıp “şu şunu yapmış, ay görgüsüz! şu markadan almış bilerek onu göstermiş, görmemişin kocası olmuş, mıç mıç hahaha, şu influencer nasıl makyaj yapıyor baksana, gidip şu fondöteni alalım hemen” gibi gibi muhabbetler dönüyor.

Kocaman kazık kadar amcalarım, dayılarım bile başını telefondan kaldırmıyor. Şu meşhur uygulamayı yüklemişler toktikli olan. Bende bir ara yükleyip baktım, yargılamak değil ama inanılmaz geliyor. 7-8 yaşındaki çocuklar o uygulamadaki o insanlara hayran oluyor, buluşmalarına gidiyorlar. Çılgınlar gibi ağlıyorlar onları gördüklerinde. Hayran oldukları insanların yaş ortalaması 18..
2 yaşındaki çocuğun bile elinde telefon var. Bilemiyorum..

Sonra kendime bakıyorum, sosyal medya hesaplarım yok ama buraya üye oldum. Zırt zırt elimde.. farkımda yok yani. Nedir bu? İçimizde kalan yaşayamadığımız şeyleri acaba telefonda mı yaşamaya çalışıyoruz? Yalnız mıyız? Bu durumları yaşayan ve bundan hoşnut olanların fikirlerini de çok merak ediyorum.

Mesela video atıyorsunuz, yediğiniz yemeği paylaşıyorsunuz, şuradayım eğleniyorum diyerek konum atıyorsunuz etiketliyorsunuz, eliniz hep telefona gidiyor, fotoğraflara efekt yapmakla uğraşıyorsunuz saatlerce. Aldığınız beğenileri, takipçi sayınızı önemsiyorsunuz. Asla yargılamıyorum ama gerçekten merak ediyorum. Fikirleriniz neler?

Valla telefon benim önceliğim değil. 6-7 aydır bakmadığım bir faceb..k hesabım var. Ona da 6-7 ay önce bakmamın nedeni arkadaşımın kendisini eklettirmek istemesi. Diğer başka sosyal hesabım yok. Bir ara 2 sene boyunca whatsapp'ı da kaldırmıştım ve çok rahattım.
Şuan iş dolayısı ile kullanıyorum. Ama eve girdikten sonra teli sessiz alıp bir köşeye bırakıyorum. Yakınlarım biliyor. Müsait olunca döneceğimi. Evet burayı zaman zaman takip ediyorum. İnternetten gazete okuma alışkanlığım var. Tel olmasa pc'den mutlaka gündemi takip ediyorum. Evet dediğiniz gibi çoğu insanın, en yakınlarının bile telefon hayatlarının baş köşesinde. Evet keşke böyle olmasa ama kendi tercihleri. Benim en fazla yapabildiğim sevdiklerimle aynı ortamda bulunduğumda telefonlarını ellerine almamalarını sağlamak. Onlarda bu huyumu biliyorlar. Çünkü onlarla vakit geçirmeyi, sohbet etmeyi, birşeyler paylaşmayı seviyorum.
 
Evinde ne yaparsa yapsın ama buluşmada muhabbet edilmesi gerekirken telefona gömülenleri kibarca uyarıyorum. Beni çağırmışsın görüşelim diye değerli vaktimden sana zaman ayırmışım o telefona bakamazsın arkadaş. İş arkadaşlarımdan biri Twitter bağımlısı. Bir de sürekli fotoğraf çekip efekt yapıyor biiiir sürü fotoğraf. Yüzümüze baktığı yok. Ayıp ettiğinin farkında mı onu da bilmiyorum.
 
Geçen gün sinemaya gittim, şu meşhur oscarlık filmi izlemeye. Yanımda da bir tane kız oturuyordu. Filmi izlemek yerine filmin fotoğrafını çekti, elindeki suyu çikolatayı mısırını ayarlayıp düzeltip onları da çekti, efektler yaptı.. ama filme taş çatlasın beş dakika baktı. Çünkü haliyle tam yanımda gözlerimi alan bi telefon ışığı, kapanmadı hiç. Hadi filmden sıkıldı desem, ilk dakikadan da kim filmi anlayıp sıkılabilir ki?

Nereye gitsem, nerede bulunsam herkesin gözleri ekranda. Bir arkadaşımla buluşuyorum, beş on dakika konuşuyoruz. Sonra telefonlarını eline alıp “şu şunu yapmış, ay görgüsüz! şu markadan almış bilerek onu göstermiş, görmemişin kocası olmuş, mıç mıç hahaha, şu influencer nasıl makyaj yapıyor baksana, gidip şu fondöteni alalım hemen” gibi gibi muhabbetler dönüyor.

Kocaman kazık kadar amcalarım, dayılarım bile başını telefondan kaldırmıyor. Şu meşhur uygulamayı yüklemişler toktikli olan. Bende bir ara yükleyip baktım, yargılamak değil ama inanılmaz geliyor. 7-8 yaşındaki çocuklar o uygulamadaki o insanlara hayran oluyor, buluşmalarına gidiyorlar. Çılgınlar gibi ağlıyorlar onları gördüklerinde. Hayran oldukları insanların yaş ortalaması 18..
2 yaşındaki çocuğun bile elinde telefon var. Bilemiyorum..

Sonra kendime bakıyorum, sosyal medya hesaplarım yok ama buraya üye oldum. Zırt zırt elimde.. farkımda yok yani. Nedir bu? İçimizde kalan yaşayamadığımız şeyleri acaba telefonda mı yaşamaya çalışıyoruz? Yalnız mıyız? Bu durumları yaşayan ve bundan hoşnut olanların fikirlerini de çok merak ediyorum.

Mesela video atıyorsunuz, yediğiniz yemeği paylaşıyorsunuz, şuradayım eğleniyorum diyerek konum atıyorsunuz etiketliyorsunuz, eliniz hep telefona gidiyor, fotoğraflara efekt yapmakla uğraşıyorsunuz saatlerce. Aldığınız beğenileri, takipçi sayınızı önemsiyorsunuz. Asla yargılamıyorum ama gerçekten merak ediyorum. Fikirleriniz neler?
Sosyal medya kullanmıyorum hiç sevmedim facevardı zaten bir tek burayıda sadece ofisteyken takip ediyorum akşam eve gidince ve haftasonları k.k da bulunmadım hiç sevgilimin sosyal sorumluluk projelerinden dolayı sosyal medyası var bazen bişey gösterir bakarım ordan evlendiğimde de çocuklar içinde aynı durumu istiyrum elimden geldiğince netten uzak bir yaşam yaşamalarnı istiyorum
 
Ben de şu sosyal medyaya takık olan insanları hiç anlamıyorum. İsteyen bağımlı gibi takılır, isteyen hiç bakmaz, isteyen dozunda kullanır. Size ne, kime ne? Bir insan yanınızda telefona bakıyorsa bağımlı olduğundan değil, ortamda sıkıldığındandır. Ben de sıkılınca telefona sarıyorum.
 
Her profil farklı farklı; mesela insta "Estetik" olarak çok yukarıda ve insanlar orada birbirine benzeyen bir grup halinde.
Tiktok profili farklı, twitterda trollük yapan birinin kalıbımı basarım tiktok videosu yoktur. Onun mekanı twitterda kendi gibi olanlarla aşık atışması yarışması gibidir. :)
Youtube çok farklı grupları barındırıyor, tıpkı burası gibi, herkes kendine benzeyen altında toplanıyor ve klonlanıyor sanki. Ben youtube videoları kadar, yorumlarını okumayı daha çok seviyorum; ne espriler dönüyor altında bazen kahkahama bizimkiler uyarı çekiyor.

"Neden oradayım?" diye düşününce, espri anlayışımızın eşimle oldukça farklı olduğu ve benim bu konuda yer yer yalnızlık çektiğim aklıma geliyor. Ben de youtube altında arada sırada yerimi alıyorum, çünkü orada "Gülmecede ben gibiler" varlar gibi gibi.

Buraya takılıyorum misal, çok farklı gruplar var burada da; neden yemek bölümünde değil de daha çok bdvdeyim? Yine bir başka kafa dengini arıyor başka bir yerden zihnim. Bunun böyle bir yönü de var bence. Her mecranın da profilleri ayrı ayrı. Mesela babamı nerede bulabilirim nette? Elbette bir siyasi haberin altındaki yorumlarda kavgada. :)

Açıktan olana haz diyebiliriz, gizliden olana yalnızlık bence.
Haz, çok derin bir kavram.
Yalnızlık çekmiyoruz aslına bakarsanız.
Şuan yazacaklarım benim şahsi görüşümdür, herhangi bir bilim temeli yoktur, öncelikle belirteyim yanlış bilgilendirme olmasın çünkü.

Yeni dünya kavramıyla, medyada değişikliğe uğramıştır.
Ayrıca siyasetbilim, dilbilim, sosyoloji, felsefe, psikoloji, iktisat vb birçok sosyal bilimle etkileşimdedir ve hatta dünyada süper güç olarak adlandırılan, 4. Güçtür aslında.
Dolayısıyla hayatımızım her alanına girmesi, etkileşimde bulunduğu alanların çokluğuyla da alakalı.

Yeni medya, insanların yalnızlığını değil, çaresizliğini ve hayallerini hedef alır aslında.
Yalnızlaştığımızı düşünmüyorum, artık bu çağ insanı olarak, 8 saat çalış, 8 saat uyu ve 8 saat aktivite bölümünde yaşamıyoruz sadece.
Uyku ve aktivite bölümünden olan zamanlar, tamamen çalışmaya(ev veya meslek farketmez) kaydığından, kendimize ayırabildiğimiz zaman dilimi kısıtlı.
Ve bunu herkes bambaşka şekilde değerlendiriyor.
Çünkü doyum yok, eldeki imkan ile en çok tatmin olabildiğimiz, içimizdeki noksana hedeflenip, onu doyurma amacı güdüyoruz.

Örneğin sizin eşinizle espri anlayışınızın tutmayışı, hayatınızda eksik olanı kapatma yani yine ‘haz’ temelli içerik izleme sitesine yönlendiriyor.
Siz yalnızlığınızı gidermek için değil, kendiniz gibi olanla özdeşim kurabilmek, benzeşim temelli bir yorum görüp, içinizde bunun hazzını alıp gülebilmek, eğlenebilmek için, kendinizi bulunduğunuz ortamdan soyutlayarak o dünyaya geçiş için kullanıyorsunuz.
Her birimizin siber dünyada yarattığı bir kimliği var ve gerçek kişiliklerimizle alakası olmayan.
Çünkü burada filtre sadece biziz, sadece ben temelli bir mecradayız, dolayısıyla başkasının etkilenmesini ya da rahatsız olmasını umursamıyoruz, toplumsal kaygılar ortadan kalkıyor hatta olmak isteyip hiçbir zaman olamayacağımız işte parmakla gösterdiğimiz hayatlara, içeriklere böylece dokunuyoruz.

Ayrıca yeni medya sizi farketmeksizin satın alır, siz kendinize ayırdığınız saatleri orada geçirerek popülaritesini arttırırsınız, onlar kazançlarını.
Her birimiz gönüllü çalışanlarız yeni medya kavramında.
Ücret yok, sadece beğeni ve takip söz konusu.
Boş zamanımızı satın alıyorlar, bizler farketmeksizin bu tuzağın içindeyiz.
Ayrıca izlediğimiz videolar tamamen şirketler tarafından oluşturuluyor.
Bunların bir medya yazarları, içerik sağlayıcıları, pr çalışanları vb çok büyük bir pazarlama taktikleri var.

Acaba yalnız mıyız, yoksa doyumsuz mu?
Bulunduğumuz ya da sahip olduğumuz şeylerden tatmini almadığımız için mi kendimizi yaşadığımız hayatta ötekileştirerek, sanal dünyada kapı açıp orada olmak istenen yer, kişi, bilgi vs ile doyuruyoruz, tartışılır.
 
Son düzenleme:
Geçen gün sinemaya gittim, şu meşhur oscarlık filmi izlemeye. Yanımda da bir tane kız oturuyordu. Filmi izlemek yerine filmin fotoğrafını çekti, elindeki suyu çikolatayı mısırını ayarlayıp düzeltip onları da çekti, efektler yaptı.. ama filme taş çatlasın beş dakika baktı. Çünkü haliyle tam yanımda gözlerimi alan bi telefon ışığı, kapanmadı hiç. Hadi filmden sıkıldı desem, ilk dakikadan da kim filmi anlayıp sıkılabilir ki?

Nereye gitsem, nerede bulunsam herkesin gözleri ekranda. Bir arkadaşımla buluşuyorum, beş on dakika konuşuyoruz. Sonra telefonlarını eline alıp “şu şunu yapmış, ay görgüsüz! şu markadan almış bilerek onu göstermiş, görmemişin kocası olmuş, mıç mıç hahaha, şu influencer nasıl makyaj yapıyor baksana, gidip şu fondöteni alalım hemen” gibi gibi muhabbetler dönüyor.

Kocaman kazık kadar amcalarım, dayılarım bile başını telefondan kaldırmıyor. Şu meşhur uygulamayı yüklemişler toktikli olan. Bende bir ara yükleyip baktım, yargılamak değil ama inanılmaz geliyor. 7-8 yaşındaki çocuklar o uygulamadaki o insanlara hayran oluyor, buluşmalarına gidiyorlar. Çılgınlar gibi ağlıyorlar onları gördüklerinde. Hayran oldukları insanların yaş ortalaması 18..
2 yaşındaki çocuğun bile elinde telefon var. Bilemiyorum..

Sonra kendime bakıyorum, sosyal medya hesaplarım yok ama buraya üye oldum. Zırt zırt elimde.. farkımda yok yani. Nedir bu? İçimizde kalan yaşayamadığımız şeyleri acaba telefonda mı yaşamaya çalışıyoruz? Yalnız mıyız? Bu durumları yaşayan ve bundan hoşnut olanların fikirlerini de çok merak ediyorum.

Mesela video atıyorsunuz, yediğiniz yemeği paylaşıyorsunuz, şuradayım eğleniyorum diyerek konum atıyorsunuz etiketliyorsunuz, eliniz hep telefona gidiyor, fotoğraflara efekt yapmakla uğraşıyorsunuz saatlerce. Aldığınız beğenileri, takipçi sayınızı önemsiyorsunuz. Asla yargılamıyorum ama gerçekten merak ediyorum. Fikirleriniz neler?
Inan bende çok düşündüm bunu.önceden 90li yıllarda falan nasıl yaşamışız telefonsuz internetsiz diyorum.bazen bende aynısını yapıyorum sonra acayip canım sıkılıyor yahu ne gerek vardı paylaşmaya diye(ama asla yiyecek şeyler paylaşmadım paylasmamda)bazen 5110 yada herhangi bir tuşlu telefon alıp sadece iletişim için herşeyi kapatasim geliyor.ornegin babam telefon dahi kullanmıyor adamın kafa rahat valla hatta kızıyoruz ulaşamıyoruz biryere gittiğinde niye kullanmıyorsun tlf diye neymiş özgürlüğü kisitlaniyormus paşamın ee hakkıda valla😄
Sorunun cevabı yok bende merak ediyorum acikcasi?neden böyleyiz
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Back