Şimdi düşün bakalım.
En yakınını. En sevdiğin kimse canım. Esin, annem, baban, arkadaşın.
Sana geliyor ve kimseye söylemediği bir hastalığı olduğunu söylüyor.
Bak. Hemen tıkır tıkır işliyor beynin. Ne yapabilirim diye. Hemen o dk hangi hastaonede kim var hangi uzman ne demiş Google da ne yazmışlar kimler nasıl yenmiş neler yapmışlar. Öğrenirsin. Hatta parasını bile sen ayarlamaya çalışırsın. Gerekirse borç bile bulursun onun adına. İşini gücünü bırakır onun iyi olması için ne fedakarlık gerekiyorsa yaparsın. Yaparsın biliyorum.
Şimdi kendini düşün. En en küçük halini.
Masum ve o kadar yardıma ihtiyacı var ki o küçük kızın. Sana doğru yaklaşıyor gidip sariliyorsun. Kulağına fısıldıyor. Çaresiz. Kimsesi yok. O minik kız yalnızca ama yalnızca senden yardım istiyor.
Senden başka kimsesi de yok. Eğer yardım etmezsen o karanlık odada kalmaya ve acı çekmeye devam edecek. Onun dünyasında senden başka kimsesi yok.
O küçük kızın gözlerine bak ve üşeniyorum yardım etmeye de. Nasıl çaresizce bakıyor değil mi?
Kendine yardım edecek olan sensin
hepimizi içimizdeki o küçük masum kızı kurtarıyoruz. Öyleyse başkalarına karşılıksız vereceğimiz o fedakarlığı biraz da kendimize vermeliyiz