TUVALET SORUNU VS SORUMSUZLUKLAR BOŞANMAYA KADAR GELEN EVLİLİK LÜTFEN YARDIM......

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

göz attım evet konusunu okuduktan sonra. yine de dediğim gibi kendi için ne durumda olursa olsun bir şey yapmayan ve mağduriyete sığınarak anlayış ve özel muamele bekleyen insanların hallerine çok anlayışlı bakamıyorum. evliliğini ayrı bir yere koydum zaten dedim ki tedavisini olsun. sürekli bir eşyamı çöpte bulsam ben ne yaparım bilmiyorum. karşıdakine de hayat zor. objektif bir bakış sunmaya çalışıyorum.

özetle yine tekrarlayacağım uygun da tedavi olanakları var zaten bana klinik bir durumu var gibi geliyor. devlette de yardımını alabilir.
 
 
tedavi olmayı hala düşünmüyor musun. tekrar başlamalısın
 
konu sahibi arkadaş uyduruyor bizle dalga geçiyor bunu bilemiyecegim fakat bu konuyla birlikte bazı arkadaşların da ya kendileri yada tanıdıkları aynı durumdaymış.sonuçta böyle bir hastalık var.
hastalığın adı varsa bir şekilde tedaviside vardır.o yüzden kocası buna tahammül edemiyorsa eger bu hikaye gerçekse kadını iyiden dibe çekmek yerine bir çıkmaza sürüklemek yerine bir çözüm çabasında olunsa daha iyi olmaz mı kocası yapmıyorsa ailesi çabalasa
eger doğruysa babası hayatını karartmış.o an yaşadıklarıyla bir türlü yüzleşemiyordur buda onun başka türlü yıpradıyor ve yapmaması gereken şeylere yönlendiriyordur.eger doğruysa birkez daha diyorum çok üzücü bir durum

bu hastalıkla ilgili bilgim yok ama her ne olursa olsun hastalık yada değil ne çocukken ne yetişkinken özellikle hastayken dövmek lafı kadar cahilce bilinçsizce bir eylem yapmamak gerek

çocukken şiddet görenler hasta olmasalarbile yaşam boyu bunun etkisinde kalıyorlar.buda hayatının her alanını etkiliyor.

dövmek kadar bunun düşüncesi bile çok yanlış.

insanız her an herşey başımıza gelebilir.her zaman söylerim büyük lokma ye ama büyük konuşma...
 
ya ne hastası ya. ben bu hastalıklara inanmıyorum. böyle bir hastalık falan yok. şımarıklıgın uç noktası.

bu hareketleri gidip annesine yapsa o da döver. yalan mı?

bu hastalıklar zaten yok. hepsini uydurdular kafalarından. sizi bu yalanlarla kandırdıkları için hastalıklar gerçekten var olmuş olmuyor.

çok şükür branşım bu saçmalık üzerine degil. ama ünv. de kitap diye okuttukları şeylere epey göz atmışlıgım var. bi tarafımdan sallamıyorum yani.


tek kitaba amel edenden ben de korkarım, şimdi (bu yaşadığımız çağda) bilimin ışığı diye kendinizi rahatlabilirsiniz tabi ki kendinizi ama emin olun 400-500 sene önce elinizde yaba ve meşalenizle sırıtmazdınız kalabalığın içinde. Ne yazık ki sizin gibi insanların var olduğuna ben de inanamıyorum ama varsınız, kabulleniyorum. O kadar okunan mesleki veya bilimsel kitap size "böyle yapsa annesi de döverdi, yalan mı?" cümlesini kurdurabiliyor. Annesinin de sizin gibi düşüneceğine dair varsayımınız var, annesi olmadığınız halde. Varsayımlarımız olmadan hayatımızı idame ettiremeyiz o konuda zaten hemfikirim ama okuyabilip bu hale gelebilmek bana çok ters, değer veremiyorum.

Psikolojiyi ne derece önemsediğimiz zaten birbirimizi ilgilendirmez ama bilimin altdalları arasında lütfen koyduğunuz dilbilim/pragmatik açısından bakarsak, en basitinden konu sahibi karşısındakinin söylemlerine sadece kendi beyninin içindeki söz-eylem çıkarımlarına göre yanıt veriyor, karşısındakinin sözleri, sadece işine yaradığı sürece değerli onun dışında değersiz. Fayda sağlayabileceğini alıp gerisini duymuyor bile. (algıda seçicilik türevi terimlerle süslemeye gerek yok, herkes böyle, minimum efor, maksimum fayda kuralı geçerli bu konuda da, hatta dil öğrendiğimizden ve öncesinden beri bu böyle)

Oysa normal hayatımızı böyle kolay kolay sürdüremeyiz, anne olduğu için, eş olduğu için, işveren olduğu için, içten içe imrenilen biri olduğu için, sokaktaki adam olduğu için veya internet sitesinde şimdiye kadar yazdıklarını okuduğunuz biri olduğu için değer veririz, fikir-eylemlerimizi buna göre yaparız, kimine az kimine çok, denge işi. Bazısı denge konusunda başarısız olduğu halde başka marifetleriyle açığını kapatarak hayatını sürdürebilir, bazısını da olmayan/olamayan fırsatların yarattığı kısırlık bu halde getirir, daralan çemberde debelenmesine sebep olur. Şu ana kadar kırılan ve öyle kalan bağları konu sahibi için düzeltebilecek değiliz, kendimizde ve çevremizde kırmamak için adım atabiliriz sadece.

Özetle, aslında hiç bir farkınız yok, o hayatını böylesine etkileyecek kadar olayların gelişmesine izin vermiş, siz (herhalde) minik ego tatminleri peşindesiniz. Teşbihte hata olmaz, kuluçka evresindesiniz. Karakteriniz sizi rahat rahat götürür sizi merak etmeyin (kişi kendinden bilir işi), nasıl olsa kendinizin başına gelse çözdüğünüzü sanacaksanız diğer insanlardan farklı olarak veya yok sayacaksınız alışık olduğunuz gibi. Çünkü hepimiz öyleyiz, o güne kadar anlamamakta ısrar ettiği veya öznel yargılarıyla duvar kurduğu şeyi insan kendine yakıştırılmasını istemez, ister bir parça bakteri, ister uyduruk ilgi çekme isteği, adları farklı ama içerikleri aynı yarattığı etkiyi baz alırsak.
 
ben size İstanbulda iseniz Arif Verimli hocayı tavsiye ederim ama muayene ücreti çok yüksek ve kontrollerde dahi ücret alınıyor .İstanbul da manifaturacılar çarşısı karşısında Zeyrek'de.Diğer türlü üniversite hastanelerine gitmenizi öneririm .
ikinci sorunuza gelince ben de babam vefat edince Kayseride telefonumu düşürmüştüm .Hiç yapmadığım bir şey .İğrenmekte haklısınız .Ben telefonumu atmıştım .5 gün telefonsuz kaldım .Boşver labaratuarı neden bu tahlil telaşı at gitsin .Ucuz telefonlar kullanın .Düştükçe atarsınız .
 
Yorumları okumadım.Hastalıgınızın adı obsesif kompulsif bozukluk .Yani takınti hastalıği.Aileniz sizi çok iyi bu işte uzmanlaşmış bir hekimegötürsün.Uzun süre tedavi olmalısınız.Bu süreci de ayrı geçirin tedaviniz bitince tekrar durum değerlendirmesi yaparsınız.Aynı şekilde eşinizde tedavi olmalı.Allah yardımcınız olsun
 
konunun tamamnını okumadım, sadece şu kadarına cevap vereyim hayatımda hiç telefonumu tuvalete düşürmedim ya da düşüren biriyle tanışmadım.

bi de nasıl oluyor da evde kendi yaptığınız yemeği yiyemiyorken dışardan yiyebiliyorsunuz?
ben de geçmişte obsesyon ve anksiyete tedavisi gördüm, pis olduğunu düşündüğüm için ekmeğimi bile evde yapıyordum (hala evde yapıyorum o ayrı da) bu konuda biçok foruma üye olmuş, gruplara katılmıştım, herkesin ortak özelliği kendi yaptıkları yemek dışında yemek yiyememeleriydi (erkek olup eşinin yaptığı yemeği yiyemeyen çok hasta vardı mesele) bu kadar mikrop kapma ve temizlik takıntılı olup dışardan yemek yiyen ilk sizi duyuyorum. şaşırdım açıkcası, sizin farklı bir sorununuz var sanki
 
BEN EŞİME GÖRE ÖYLEYDİM SÜREKLİ ELEŞTİRİYORDU DIŞARDAKİ İNSANLAR ÇOK BEĞENİRDİ AMA EŞİM ELEŞTİRİRDİ BANA GÖRE BOYUM NORMAL 1 73 YAKIN TÜRK BAYAN STADARTLARINA GÖRE UZUN BOYLUDA SAYILIRIM AMA EŞİM 190 YAKIN OLUNCA BENDE TOPUKLU AYAKKABIYI ÇOK SEVDİĞİM İÇİN BANA KISA BOYLU YAKIŞTIRMASINI YAPIYORDU BİRDE
BEN ONA HEP DAĞINIK SAKAR DİYE HİTAP EDERDİM TARTIŞIRDIK ODA KIZAR SENDE KISA BOYLUSUN HİÇ NORMAL TABANLI AYAKKABIN YOK HEP YÜKSEK TOPUK GİYİYOSUN ÇİRKİNSİN ŞÖYLESİN BÖYLESİN DİYORDU KİMBİLİR BELKİDE BEN ONU RENCİDE ETTİĞİM İÇİN ODA BANA BUKADAR AĞIR ELEŞTİRİLER YAPIYOR BU ŞEKİLDE İNTİKAM ALIYOR RAHATLIYORDU
 

ee yani? ne anlattın sen şimdi?

ben çok bilmişi oynuyorum ama minik ego tatminleri peşindeyim, konu sahibi yazık çok hasta zaten malum.. sen hangi roldesin bari? kendini herkesin üzerindeki nihai karar merci zannetme hastalıgı mı? sen de aynısın öyleyse, hepimiz aynıyız yani. herkes hasta? herkes hastaysa o zaman hepimiz normaliz demektir, yani hasta falan yok. söyledigin anlamsız. iki durumda da olay benim söyledigime çıkar.

annesi döverdi yalan mı derken kesin döverdi demiyorum ya. adamın karşılıgının normal olduguna vurgu yapıyorum. konu sahibinin ne kadarını anlayabilecegi benim ilgi alanıma girmiyor. ben kendi söyleyecegimi söylerim. alan, almayan, alamayan beni ilgilendirmez.

ben uydurulmuş sözde psikolojik hastalıklara itibar etmem, bunu da söylemekten çekinmem. şayet ben minik ego tatminleri peşinde koşan biriysem, bunu hastalık olarak görmem, bu benim karakterimdir. konu sahibinin hareketleri hastalık degil, onun karakteridir. karakter farklılıklarını hastalık diye sınıflandıran psikolojinin ben nesini kabul edeyim? birisi çekingendir, digeri girişken. çekingen olana hasta diyorlar ama... buradaki mantıgı bana sen açıkla öyleyse. ne de olsa her şeyin üzerindeki nihai karar merci rolünü oynuyorsun, hadi oyna da anlat bana buradaki mantıgı.
 

öylesine kızdırmak takılmak için de söylüyor olabilir. Yani gerçek düşünceleri değildir amacı biraz sinirlendirmek olabilir. Normalde bir insan kadının 1.73 boyuna uzun demese de kısa demez.
 
1 73 e kısamı. eşinde garip senin.
peki güzelim diyorsun beren saate benziyorum diyorsun burun ameliyatı dolgu olayı peşindesin.
kendini biliyorsan neden bundan rahatsızsın. 173e kısa dese biri gülerim geçerim. sen bunu kabuul edip yazmışsın birde.
 
tamam hasta acisindan dusununce bu boyle. lakin benim esimde hafif takinti oldugu halde kendimi kontrol edemiyorum sinirden delirtiyor beni. karsidaki de bir insan aa bu kadin hasta ben herseye he diyim diye dusunemez ki. sinirlenir. dayagi hakli cikarmiyorum lakin ben konu sahibi gibi esim olsa bosardim/.
sonucta bu dunyaya kimsenin kahrini cekmeye gelmiyoruz.
 
Kocanız veya görümceniz dışındaki insanların tuvalete elini sokabileceğini düşünmüyorsunuz yani?
Dışardan yediğiniz yemekler hangi şartlarda yapılıyor hiç düşündünüz mü?
Yoksa kolayınıza gelen şeyleri düşünüp kafanızda büyütmüyor musunuz?
 
bence adamı siz sinir hastası yapmışsınız yazık adama boşasın seni alsın rahat bir kadın.. yada tedavi olll
 
Dayak konusunda size hakverdiğimi söylüyorum ben zaten.

ya parkon sen de hemen yelkenleri suya indirmişsin. bunlar baskı yaptı diye... hem sen de yazdın zaten ya öldürürdüm ya boşanırdım diye. tabi bu öldürecegin ya da öldürmeyi onayladıgın anlamına gelmiyor... ama en azından burada adamın verdigi tepkinin normal oldugunu anlıyorsun. insan böyle biri karşısında sinirlenebilir çok rahat bir şekilde, hatta aşırı sinirlenebilir. hatta döve de bilir. eger erkek hem böyle şımarık hem de pısırık bir şeyse büyük ihtimal kadın onu dövecektir. herkes kendi elindeki silah neyse ve gücü neye yetiyorsa o kadar şiddet uyguluyor sonuçta.
 
Cem gariboğlu da hasta değildi .Kızı zevkinden doğrayıp valize cesedini koyup çöp kutusuna attı .Alanınız olmayan konularda boşu boşuna yorum yapıp kendinizi yoruyorsunuz .
 
Cok mu dayak yedin? Senin de cocukluguna inmek lazim. Acaba sen neden boyle oldun..
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…