tek kitaba amel edenden ben de korkarım, şimdi (bu yaşadığımız çağda) bilimin ışığı diye kendinizi rahatlabilirsiniz tabi ki kendinizi ama emin olun 400-500 sene önce elinizde yaba ve meşalenizle sırıtmazdınız kalabalığın içinde. Ne yazık ki sizin gibi insanların var olduğuna ben de inanamıyorum ama varsınız, kabulleniyorum. O kadar okunan mesleki veya bilimsel kitap size "böyle yapsa annesi de döverdi, yalan mı?" cümlesini kurdurabiliyor. Annesinin de sizin gibi düşüneceğine dair varsayımınız var, annesi olmadığınız halde. Varsayımlarımız olmadan hayatımızı idame ettiremeyiz o konuda zaten hemfikirim ama okuyabilip bu hale gelebilmek bana çok ters, değer veremiyorum.
Psikolojiyi ne derece önemsediğimiz zaten birbirimizi ilgilendirmez ama bilimin altdalları arasında lütfen koyduğunuz dilbilim/pragmatik açısından bakarsak, en basitinden konu sahibi karşısındakinin söylemlerine sadece kendi beyninin içindeki söz-eylem çıkarımlarına göre yanıt veriyor, karşısındakinin sözleri, sadece işine yaradığı sürece değerli onun dışında değersiz. Fayda sağlayabileceğini alıp gerisini duymuyor bile. (algıda seçicilik türevi terimlerle süslemeye gerek yok, herkes böyle, minimum efor, maksimum fayda kuralı geçerli bu konuda da, hatta dil öğrendiğimizden ve öncesinden beri bu böyle)
Oysa normal hayatımızı böyle kolay kolay sürdüremeyiz, anne olduğu için, eş olduğu için, işveren olduğu için, içten içe imrenilen biri olduğu için, sokaktaki adam olduğu için veya internet sitesinde şimdiye kadar yazdıklarını okuduğunuz biri olduğu için değer veririz, fikir-eylemlerimizi buna göre yaparız, kimine az kimine çok, denge işi. Bazısı denge konusunda başarısız olduğu halde başka marifetleriyle açığını kapatarak hayatını sürdürebilir, bazısını da olmayan/olamayan fırsatların yarattığı kısırlık bu halde getirir, daralan çemberde debelenmesine sebep olur. Şu ana kadar kırılan ve öyle kalan bağları konu sahibi için düzeltebilecek değiliz, kendimizde ve çevremizde kırmamak için adım atabiliriz sadece.
Özetle, aslında hiç bir farkınız yok, o hayatını böylesine etkileyecek kadar olayların gelişmesine izin vermiş, siz (herhalde) minik ego tatminleri peşindesiniz. Teşbihte hata olmaz, kuluçka evresindesiniz. Karakteriniz sizi rahat rahat götürür sizi merak etmeyin (kişi kendinden bilir işi), nasıl olsa kendinizin başına gelse çözdüğünüzü sanacaksanız diğer insanlardan farklı olarak veya yok sayacaksınız alışık olduğunuz gibi. Çünkü hepimiz öyleyiz, o güne kadar anlamamakta ısrar ettiği veya öznel yargılarıyla duvar kurduğu şeyi insan kendine yakıştırılmasını istemez, ister bir parça bakteri, ister uyduruk ilgi çekme isteği, adları farklı ama içerikleri aynı yarattığı etkiyi baz alırsak.