Az önce saç beyazlamasına çözüm ararken tesadüfi bir şekilde ekşi sözlükte bir başlıkta buldum kendimi. Altında bir yazar 2015 senesinde bi şey yazmış özellikle son cümleleri ilginç geldi bana. O bugünleri kastetmemiş aslında ama biraz düşündüm üzerine
hatırlarsınız 90lı yıllarda oktar babuna'nın ilik bağışı projesi ile tüm ülkenin gen haritası çok güzel ve rahat şekilde çıkarıldı.
o yıllardan beri bilinir ki cola da, hijyenik pedler de, bebek bezleri de ve hatta pek çoğu ürün de ülkelerin gen haritalarına özgü hazırlanıp yollanır.
türkiye'de içtiğiniz cola ile almanya'da içtiğinizin tadı farklıdır misal. ki bunu yurtdışından türkiye'ye gelen yabancı misafirlerim de söylemiştir. yani aslında tüm dünya gıdalar ile oynandığının farkında.
keza bu bağlamda üretilen gdo'lu gıdalar da yine genetik hastalıklar yaratmaya/gen değiştirmeye yönelik projelerdir.
yani herşeyimiz çok normal ve sağlıklıydı da aşı ile vücutlarımıza müdahale ediliyor, yandık bittik durumu yok.
minimum son 25-30 yıldır zaten "biz anlamadan" gıdım gıdım değiştiriliyoruz. teknolojiyi (akıllı telefonlarla, tabletlerle takip altında oluşumuzu) eklemedim bile bakın.
o yüzden suçu aşıya atıp pandemiye karşı olan en ve tek etkili silahı görmezden gelemiyorum ben kendi adıma.
ha aşı olmak/olmamak herkesin tercihi. hepimiz de seçimlerimizin sonuçlarını yaşayacağız kaçınılmaz gerçek olarak. fakat bu gen/sağlık vs konularında çooook daha büyük oyunlar var yıllardır içinde olduğumuz. ve bence sesimizi pek de öyle çıkarmadığımız. keşke o konularda da çok daha bilinçli olup şu aşıya karşı duyulan öfkenin 1000de1ini gösterebilsek.
velhasılı kelam, ellerimizde akıllı telefonlar akşamki dizinin yanında mısır patlatır veya cips atıştırırken "ama aşı bedenimi ele geçirecek" demek bana samimi gelmiyor.
* gerçekten sağlıklı beslenen, tüm paket gıdaları ve mısır gibi gdo'lu olduğu kanıtlı besinleri hayatından uzak tutanlara lafım yok.