Türbelerimiz ve Hikayeleri




Hasan Dede Türbesi

Kırıkkale’ye 12 km. uzaklıkta bulunan Hasandede Köyü’ndeki Hasandede Camisi’nin batı duvarına bitişik yan yana iki türbe bulunmaktadır. Cami 1605 yılında yapılmış, türbeler de onu izleyen tarihlerde yapılmış olup, XVII.yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilmektedir. Şeyh Veli 1894’te bu türbeleri onarmıştır. Bunu belirten h.1312 (1894) tarihli onarım kitabesi türbe üzerinde bulunmaktadır. Bu türbelerden biri Hasan Dede’ye (Doğan Bey), diğeri de oğulları Şeyh Halil İbrahim, Şeyh Mustafa ile kızı Ümmühan’a aittir.

Türbe kare planlı olup, kesme taştan yapılmış, üzeri de kubbe ile örtülmüştür.
 



Yunus Emre Türbesi

Karaman Kirişçi Mahallesi’ndeki Yunus Emre Camisi’nin bitişiğinde bulunan türbeye caminin içerisinden geçilmektedir. Türbenin kitabesi bulunmamakla beraber bu türbenin de cami ile birlikte XIV.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.

Türbe kesme taştan yapılmış olup, üzeri kubbe ile örtülüdür. Türbe içerisinde Yunus Emre, Taptuk Emre, Yunus Emre’nin oğlu İsmail ve kızı gömülü bulunmaktadır.
 


Alaaddin Bey Türbesi


Karaman Hisar Mahallesi’nde, orta kalenin dışında Ehmedek yolu üzerinde bulunan Alaaddin Bey Türbesi, Yıldırım Beyazıt tarafından 1388 yılında Konya’da idam ettirilmiş olan Karaman Hükümdarı Alaaddin Bey adına yaptırılmıştır. Alaaddin Bey, Sultan I.Murad’ın kızı Nefise Sultan’ın eşi idi.

Türbenin kitabesi bulunmamaktadır. Bu bakımdan yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Şikâri’nin Karamanoğulları isimli kitabında bu türbenin Alaaddin bey tarafından yaptırılan bir camiye bitişik olduğu, bu caminin de Gedik Ahmet Paşa tarafından 1460 yılında yıktırıldığı yazılıdır.

Türbe onikigen kaide üzerine kesme taştan 90 cm. kalınlığında yapılmış olup, üzeri konik bir çatı ile örtülmüştür. Türbeyi camiye bağlayan duvarın bir parçası da halen durmaktadır. Türbe içerisinde kubbe kaidesinde boydan boya bir ayet frizi dolaşmaktadır. Giriş kapısının üst kısmında sivri bir kemer ve bunun dışında kalan yerler mukarnaslarla doldurulmuştur. Birbirine geçme taşlardan ve basık kemerle içeriye açılan türbe giriş kapısının ortasında bir palmet motifi bulunmaktadır. Ayrıca giriş kapısı burmalı bir çift sütunla çevrelenmiştir.

Türbenin iç duvarları zeminden bir metre yüksekliğe kadar çinilerle kaplı olmasına rağmen günümüze bunlardan herhangi bir iz gelememiştir. Türbenin altında bir mumyalık kısmı bulunmakta olup, yuvarlak kemerli bir girişten sonra altı basamakla buraya inilmektedir.
 



Hz.Hıdır’ın Türbesi (Makamı) (Samandağ)

Halk arasında “Hz.Hıdır’ın (Hızır) Makamı”, Hz. Hıdır’ın Hz.Musa ile buluştukları yer olarak inanılmıştır. Burası Müslüman ve Hıristiyanlar’ın kutsal kabul ettikleri yerlerden birisidir. Yine halk arasındaki inanışa göre, her Cuma günü Akdeniz’in sularının taşarak bu türbenin çevresini yıkadığı söylenmektedir.
Türbe, yakın tarihlerde yapılmış olup, mimari yönden bir özellik taşımamaktadır. İnce, uzun ve yarım yuvarlak bir plan düzeninde, oldukça büyük bir kubbe ile örtülüdür. İçerisinde Hz.Hıdır’ın makamı bulunmaktadır.
 


Mansur Baba Türbesi ( Elazığ )

Elazığ, Harput Kalesine giden yol üzerinde, Artuklu döneminde yapılmış olan türbeye Kinderiç Köyü’nün vakfedildiğine dair bir İrade-i Senyiyye (Padişah emri) bulunmaktadır.

Türbe sekizgen plan üzerine kesme taştan yapılmıştır. Üst örtü sistemi sonraki yıllarda yapılmıştır. Türbe içerisinde Mansur Baba ve ailesine ait dört sanduka bulunmaktadır.
 


Fetih Ahmet Baba Türbesi ( Elazığ )

Elazığ, Harput’a 2 km. uzaklıkta, Kırkkuyular Mevkii’nin güneyindedir. Kayalar üzerine yapılmış olan türbenin yanında bir de mescit bulunmaktadır.

Türbe altıgen planlı olup, üzeri kubbe ile örtülmüştür. Duvarları muntazam kesme taştan örülmüş olup, içeriye 100x70 m. ölçüsündeki gösterişli bir kapıdan girilmektedir. Türbenin altında mumyalık kısmı bulunmaktadır. Türbe zemini üzerine de görkemli bir sanduka vardır.
 



Arap Baba Mescidi ve Türbesi ( Elazığ )

Elazığ, Harput’taki Arap Baba Mescidi’nin kitabesinden öğrenildiğine göre Anadolu Selçuklularından IV.Kılıçarslan’ın (1261-1266) oğlu III.Gıyaseddin Keyhüsrev (1266-1281) zamanında, 1279 yılında yaptırılmıştır. Bununla beraber kitabesinde banisinin Yusuf İbn-i Arapşah olduğu belirtilmiştir.

Mescit 6.50x6.50 m. ölçüsünde kare planlıdır. Üzeri kubbeli olup, Selçuklu döneminde çok sık kullanılan üçgenlerle kubbeye geçilmiştir. Mescidin en önemli yeri 2.50 m. genişliğinde ve 1.50 m. yüksekliğindeki tamamen çini kaplı mihrabıdır. Bu çinilerde lacivert ve firuze renkler hakim olup, geometrik bezeme ön plandadır. Bunun yanı sıra palmetler, lotuslar ve arabesk motifleri de dikkati çekmektedir. Mescit içerisinde mihrap dışında başka çini izlerine rastlanmamaktadır. Ancak, yörede yaşayanlar kubbeye geçişi sağlayan üçgenlerin de tamamen çini ile kaplı olduğunu belirtmişlerdir.

Mescidin kapısı yanında, duvara bitişik olan minaresi uzun süre toprak altında kalmıştır. Minarenin toprak altında kalan bölümleri 1964 yılında yapılan kazılarda bütünüyle ortaya çıkarılmıştır. Oldukça kalın gövdeli olan minarenin bir bölümü de kısmen yıkılmıştır. Alttan beş sırası taş ve alçı sıvalı olan minare üzerinde çinili bir de yazı frizi bulunmaktadır. Ancak bu friz harap olduğundan okunamamıştır.

Mescidin yan tarafta kapısı bulunan zemininde Arap baba’nın mezarı bulunmaktadır. Üzeri tonozla örtülü olan bu mezarda ahşap bir sanduka vardır. Mescidin kitabesinde de ismi geçen Yusuf İbn-i Arapşah burada gömülüdür. Halk arasında Arap Baba ismi ile tanınan bu kişinin yörede yaygın bir de efsanesi bulunmaktadır.

Bu efsaneye göre; Harput’un en görkemli zamanında, yaz aylarında şiddetli ve dayanılmaz bir sıcaklık başlamıştır. Bu sıcaklık öylesine artmış ki topraklar, tepeler çatlamış ve kuraklık bütün Harput’a yayılmıştır. O günlerde bir kadının rüyasında; Arap baba’nın başını sandukasından çıkarıp dereye atacak olursa yeniden yağmurun yağacağı ve kuraklığın önleneceği söylenmiştir. Bu kadın aynı rüyayı devamlı olarak her gece görmeye başlamış ve aynı sözler kendisine tekrar edilmiştir. Öte yanda Harput’taki sıcaklık da her geçen gün biraz daha artmıştır. Sürekli olarak aynı rüyayı gören kadın bir gece Arap Baba’nın başını sandukasından almış ve dereye atmıştır. Bunun üzerine şiddetli yağmurlar başlamış ve şehri seller götürmüştür. Bu kez kadının rüyasına Arap baba’nın kendisi girmiş ve ona; “Sandukamdan alıp dereye attığın başımı bana geri ver. Eğer geri vermeyecek olursan yağmurlar durmayacak ve felaketler bu kentte birbirini izleyecektir.” Demiştir. Bundan korkan kadın dereye koşmuş, Arap baba’nın başını bularak sandukasına koymuş. Bunun üzerine yağmur bir anda kesilmiş ve Harput’ta yaşam normale dönmüştür.

Günümüzde Arap Baba’nın sandukasında Arap Baba’nın başı gövdeden ayrı yan tarafta bulunmaktadır.
 


Nöbeti Baba Türbesi (Sungurlu)

Çorum Sungurlu ilçesinde Aygar Dağı’nın zirvesinde düz bir alan üzerinde bulunmaktadır. Nöbeti Baba’nın kim olduğu bilinmemekle beraber, halk arasındaki yaygın bir söylentiye göre; alim bir kişi olup, nöbet tutarken şehit olmuştur. Yöre halkı bu türbenin etrafındaki düz alanda toplanarak yağmur duasına çıkarlar, burada namaz kılınıp, kurbanlar kesildikten sonra duaya katılanlara sunulur.

Türbe mimari yönden bir özellik taşımamaktadır. Kaba yontma taştan kare planlı olarak yapılmış, üzeri de kubbe ile örtülmüştür. Türbenin yuvarlak kemerli bir giriş kapısı vardır bunun dışında duvarlarında pencereler bulunmamaktadır.
 



Demirşeyh Türbesi (Sungurlu)

Çorum Sungurlu ilçesinde geniş bir alanda yapılmış olan bu türbenin kitabesi günümüze ulaşamamıştır. Bu bakımdan ne zaman yapıldığı konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Halk arasında yaygın bir inanışa göre bu türbe Malazgirt Savaşı’ndan sonra yapılmıştır. Ancak bu yapının günümüze gelebilen mimarisi Selçuklu yapısından çok, Osmanlı türbe mimarisine benzemektedir.

Türbe moloz taştan örülmüş, kare planlı ve üzeri kubbe ile örtülüdür. Kubbe kare gövdeden trompların yardımı ile duvarlar üzerine oturtulmuştur. Kubbe ve kemer örgülerinde tuğlalar kullanılmıştır. Değişik zamanlarda yapılan onarımlarla türbe orijinalliğinden uzaklaşmıştır.

Türbe içerisinde sade bir mezar bulunmaktadır. Türbenin üzerinde bir göktaşı vardır. Demirşeyh isminin de bu taştan geldiği sanılmaktadır. Demirşeyh Türbesi 1977 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce onarılmıştır.
 


Elvan Çelebi Türbesi (Mecitözü)

Çorum Mecitözü ilçesi, Elvan Çelebi Köyü’ndeki Elvan Çelebi Camisi yanında, Elvan Çelebi’nin türbesi bulunmaktadır. Elvan çelebi Aşık Paşa’nın oğlu olup, büyük dedesi de Baba İshak’ın hocası Baba İlyas’tır. Baba İshak isyanını bastıran Selçuklu Sultanı II.Gıyaseddin Keyhüsrev, bu arada Baba İlyas’ı da öldürmüştür. Bundan sonra bu aile Mısır’a kaçmış, daha sonra Çorum’a yerleşmiştir. Elvan Çelebi bugünkü köyü, camiyi, yanına da kendi türbesini, hamam ve bir tarafına da dergah yaptırmıştır.

Camiye bitişik olan türbe kaba yontma taştan yapılmış, üzeri kubbe ile örtülmüştür.
 


Koyun Baba Türbesi (Osmancık)


Osmancık İlçesi dışında Türbe yeni denilen alanda bulunan Koyun Baba Türbesi Sultan II.Bayezit zamanında yaptırılmıştır. Türbenin bulunduğu alan yüksek bir tepenin üzerinde olup çevreye hakim bir alandadır. Burada türbenin yanı sıra tekke, imaret, kervansaray da yapılmış ancak bunlardan yalnızca türbe günümüze gelebilmiştir.

Türbe sekizgen planlı olup, üzerin duvarlara oturmuş konik bir çatı ile örtülmüştür. Piramidal külah içeriden kubbe şeklindedir. Türk ağaç işçiliğinin en güzel örnekleri arasında sayılan kapısı Çorum müzesine kaldırılmıştır.
 


DÖRTAYAK TÜRBESİ (Burdur)



Dörtayak Türbesi: Burdur merkez hıdırlık (Hızırilyas) denilen mevkide yer alır. Tapunun 7 pafta, 124 ada, 63 parselinde kayıtlıdır. Muhtemelen XIV. veya XV. yy.a aittir. Tamamı kesme taştan yapılmış olan türbe altta kare planlı olup kapı eşiğinden yukarısı sekizgendir. Piramit çatılı bir külahla üzeri örtülmüştür. Türbenin köşelerinde kareden sekizgene geçilen köşe pahları büyük üçgen satıhlar halinde olup pahların başladığı hizada doğu ve batı kenarları dikdörtgen iki küçük pencere açılmıştır. Kuzey kenarda gene pah köşeleri hizasında iç içe daralan profilasyonlar içinde yekpare taş söveli ve basık yay kemerli kapı yer alır.

İç kısımda tamamı sekizgen planlı olup duvarlar içte sıvasız ve dışta olduğu gibi kesme taştır. Güney kenarda mihrap yer alır. Mekanın üzeri içten kubbe ile örtülüdür. Bu türbe Vakıflar Genel Müdürlüğünce 1984 yılında restore edilmiştir.
 


Akşar Oslu Baba (Balahor) Türbesi (Bayburt)




Akşar kasabasında bulunan Oslu Baba Türbesi Bayburt taş işçiliğinin en güzel örneklerinden biridir. Bir tepe üzerinde bulunan Oslu Baba Türbesi Bayburt’un Önemli uğrak yerlerinden biridir.

Türbe, bir platform üzerinde, muntazam blok taşlardan yapılmış olup, kare planlıdır. Cephe duvarları üzerinde giriş kapısı üzerindeki iki kabara dışında herhangi bir süsleme elemanına rastlanmamaktadır. Türbenin giriş kapısı dikdörtgen bir çerçeve içerisine alınmış olup, yuvarlak kemerlidir. Kemerlerin iki yanında da süsleme elemanı olarak iki kabara görülmektedir. Duvarların en üst noktasında kurt dişlerini andıran bir firiz dört köşeyi çevirmektedir. Türbenin üzeri merkezi bir kubbe ile örtülmüştür. Türbenin dışında sanduka şeklinde bir mezar bulunmaktadır
 



Bey Böyrek (Bamsı Beyrek) Türbesi (Bayburt)



Bayburt’un 2 km. doğusunda bulunan Erenli Köyü’nün batısında bir tepe üzerinde yer almaktadır.

Bu türbenin Dede Korkut Hikayelerinde ismi geçen ve o dönemin en önemli kişilerden biri olan Bey Böyrek’e (Bamsı Beyrek) ait olduğu sanılmaktadır . Halk arasında ziyaret olarak da bilinen bu mezar ve sonradan ilave edilen dikdörtgen şeklinde bir taş binadan oluşmaktadır .
 


Ahmedi Zencan Türbesi (Kümbet) (Bayburt)



Bayburt Cumhuriyet İlkokulu karşısında bulunan ve halk arasında “Kümbet” diye isimlendirilen bu türbenin, Ahilerden Ahmet-i Zencaniye ait olduğu bilinmektedir .

Ahmet-i Zencani, İlhanlı hükümdarı Olcaytu Hüdâbende Han zamanında , Emir Mahmut tarafından yaptırılan Mahmudiye ve Celaleddin Hoca Yakut tarafından yaptırılan Yakutiye Medresesinde çalışmış, ilim ve kültür yönünden de ün yapmış birisidir. Yapının h.1200 tarihli onarım kitabesi vardır. Sekiz kenarlı bir poligon durumunda olan kümbet kesme taştan yapılmış olup, içinde kare şeklinde bir mezar odası olup, çatısı piramit şeklinde yapılmıştır . Türbenin 1315-1325 yılları arasında yapıldığı sanılmaktadır.
 
Dede Korkut Türbesi (Bayburt)


Bayburt’un güneydoğusunda Merkeze 39 km. uzaklıktaki Masat Köyü’nün hemen çıkışında yer almaktadır.

Halk arasında Alî Baba ismi ile tanınan bu türbenin mimarisi çok eski yıllarda yapıldığını göstermektedir. Aynı zamanda bu türbenin Dede Korkut’a ait olduğu da rivayet edilmektedir. Türbe üzerinde h.718 (1318) tarihi bulunmaktadır. Bu türbenin resmi Orhan Şaik Gökyay’ın 1986 basımı Dede Korkut Hikayeleri Kitabında yer almaktadır .

Türbe kare bir kaide üzerinde, kare planlıdır. İnce uzun olarak yukarıya doğru yükselmektedir. Türbenin üzeri yüksek bir kubbe ile örtülmüştür. Yuvarlak kemerli giriş kapısı ve kapının üzerinde küçük bir mazgal pencere bulunmaktadır.
 



Hersekzade Ahmet Paşa Türbesi (Altınova)



Yalova ili Altınova ilçesi Hersek Köyü’nde bulunan Hersekzade Ahmet Paşa Camisi’nin sağ yanında Paşa’nın türbesi bulunmaktadır. Hersekzade Ahmet Paşa h.923 (2 Temmuz 1517’de) ölmüş ve caminin yanındaki bu türbeye gömülmüştür.

Türbe kesme taştan oldukça yüksek bir set üzerinde yapılmıştır. Dokuz basamaklı merdivenle çıkılan bu setin üzeri mermer bir korkulukla çevrilmiş ve mermer bir de kapı sövesi buraya yerleştirilmiştir. Türbe açık türbe şeklinde olup, üzerinin açık veya kapalı olduğu kesinlik kazanamamıştır. Giriş kapısı sövesinin oldukça yüksek olması da türbenin ilk yapılışında, üzerinin örtülü olabileceği intibaını vermektedir.

Bu türbeye 1766 depreminden önce 1742 tarihli on mısralık bir kitabe konulmuştu. Bu kitabe caminin 1770 yılındaki onarımı sırasında türbeden alınarak caminin giriş cephesinde Kemankeş İsmail Ağa’nın onarım kitabesinin yanına konulmuştur.

Hersekzade Ahmet Paşa’nın açık türbede bulunan mezar taşı kırılmış, sonradan onarılmıştır. Bu mezarın yanında da birkaç mezar taşı daha bulunmaktadır.
 



Şehit Osman Türbeleri (Merkez)



Bayburt’un batısında Şehit Osman Tepesi’nde bulunan iki türbe Saltukoğullarına aittir. Bunlar, Saltukoğulları kumandanlarından Mengüç Gazi’nin kardeşi Osman ve kız kardeşine aittir .

Türbeler kare kaide üzerine kesme taştan yuvarlak gövdeli olarak yapılmışlardır. Türbelerin üzerleri konik külah ile örtülüdür. Giriş kapısı dışında, gövdenin üst kısmında mazgal pencereler bulunmaktadır. Bunun dışında içerisinde ve dışında süsleme elemanlarına rastlanmamaktadır.

Türbeler üzerinde bulunan kitabeler çok silik olduğundan metinleri okunamamıştır. Aynı zamanda şehrin batısındaki kayalık tepeye de adını veren bu türbeler, sarı taştan yapılmış olup taş işleme sanatının güzel örneklerindendir .
 



Ayşe-Gülbahar Hatun Türbesi (Merkez)





Trabzon il merkezi, Orta Hisar’ın batısında, Hatuniye (Büyük İmaret) Camisi’nin doğusunda, Sultan II. Beyazıt’ın eşi, Yavuz Sultan Selim’in annesi Ayşe Gülbahar Hatun’un Türbesi bulunmaktadır. Bu türbe, kitabesinden öğrenildiğine göre h.911 (1505) yılında yaptırılmıştır.

Prof. Dr. Haşim Karpuz’dan öğrenildiğine göre, kitabenin mealen anlamı şöyledir:

“Rum hanımı dünyadan ahiret semtine yüz döndürünce
Sonsuzluk tahtını ve devamlılık diyarını göze almak icab etti.
Onun himmetinin yanağı dünyanın fani devletinden yanınca.
Yüksek tensibe uyarak yüzünü devamlılık devletine koydu.
Allah’ın feyzinden onun yüzüne devamlılık rahmeti inince
Vefat tarihi devamlılık rahmeti onun yüzündedir.
Oldu
h.911 (1505–1506)”

Ayşe Gülbahar Hatun Türbesi çeşitli onarımlar görmüş, ancak bu onarımlar yapının mimari özelliğini bozmamıştır.

Türbe, sarımsı kesme taştan yapılmıştır. Köşeleri 3.80 m. genişliğinde sekizgen plânlı olup, üzeri sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Türbe içerisine sivri kemerli bir nişin içerisinde bulunan kapıdan girilmektedir. İçeride mihrap nişine yer verilmemiştir. Köşelerde sivri kemerli birer penceresi vardır. Pencerelerin kemerlerinde gri taşlar dekoratif olarak kullanılmıştır. Bezeme olarak içeride kalem işleri ile süslenmiştir.

Türbe içerisinde iki mermer sanduka daha bulunmaktadır. Bunlardan biri 1499 yılında ölen şehzade Salih’e, diğeri de Yavuz Sultan Selim’in 1503 yılında ölen kızı Kamer Sultan’a aittir. Türbe dışına XIX. yüzyılda Yusuf ve Asım Paşalar gömülmüşlerdir.
 
Şeyh Merzuban Türbesi (Zara)




Sivas ili Zara ilçesinin güneyindeki Tekke Köyü girişinde bulunan Şeyh İbrahim El Aziz Camisi’nin karşısında Şeyh Merzuban Türbesi bulunmaktadır. Türbenin giriş kapısı üzerindeki kitabesinden öğrenildiğine göre Şeyh Merzuban adına 1528 tarihinde yapılmıştır. Ayrıca türbe içerisinde iki onarım kitabesi bulunmaktadır. Bu kitabelerden Şeyh İbrahim ve Şeyh Mahmut Efendi tarafından 1792 tarihinde onarılmıştır. İkinci kitabede de Şeyh Osman ve Şeyh Mehmet, Şeyh İbrahim ve Şeyh Mahmut efendiler tarafından 1889 tarihinde bir kez daha onarıldığı yazılıdır.

Türbe kesme taştan sekizgen gövdeli olup, onarım sırasında kuzeydoğusuna bir eyvan eklenmiştir. Türbenin üzeri kubbe ile, eyvan ise beşik tonozla örtülmüştür. Türbenin ortasında sanduka, güneyinde de mihrap nişi vardır. Türbenin içerisine C ve S kıvrımlarına benzer motifler yapılmıştır.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…