Türbelerimiz ve Hikayeleri

Çoban Baba Türbesi (Suşehri)




Sivas ili Suşehri ilçesi, Çobanlı Köyü’nde bulunan bu türbe giriş kenarındaki Selçuklu üslubundaki geometrik bezemelerden ötürü XIII.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Kitabesi günümüze gelememiştir.

Türbe kesme sarı taştan yapılmış, batı yönündeki kapısı üzerinde de mukarnaslı bir bölüm, kenarlarında da geometrik bezemeler bulunmaktadır. Dikdörtgen planlı türbenin üzeri küçük bir kubbe ile örtülmüştür.




Sivas ili Yıldızeli ilçesi Şeyh Halil Köyü’nde bulunan bu türbenin yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber türbe içerisindeki mihrap nişinde 1858 tarihi yazılıdır. Bu tarihin türbenin yapımı veyahut buradaki resme mi ait olup olmadığı kesinlik kazanamamıştır.
Türbe kare planlı olup, üzeri tromplu sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Türbenin içerisi kalem işleri ile süslenmiş, güneyindeki mihrap nişine de XIX.yüzyıl camilerinde ve türbelerinde çok sık rastlandığı gibi kandil ve perde motifi işlenmiştir. Ayrıca mihrabın yanına da bir köşk resmi yapılmıştır.
 
Samut Baba Türbesi (Kangal)




Sivas ili Kangal ilçesi Tekke Köyü’nde bulunan bu türbe kitabesinden öğrenildiğine göre Sultan II.Selim döneminde, 1573 tarihinde yaptırılmıştır. Samut Baba Sivaslı şairlerdendir.

Türbe kesme taştan altıgen planlı olup, içten yuvarlaktır. Türbenin içerisi kubbe, dışarısı da konik bir külahla örtülmüştür. Külahın üzerinde Bektaşi sikkesinin bulunuşundan ötürü de Samut Baba’nın aynı zamanda da Bektaşi olduğu anlaşılmaktadır.
 
Seyit Baba Türbesi (Divriği)




Sivas ili Divriği ilçesi Dumluca Köyü ile Günbahçe Köyü arasında bulunan bu türbenin XIII.-XIV.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.

Türbe kare kaideli ve sekizgen gövdeli olup, üzeri piramidal bir külahla örtülüdür. Büyük ölçüde yıkık durumdadır. Türbenin girişi doğuda olup, altında mumyalık kısmı bulunmaktadır.
 
Saracın Türbesi (Divriği)





Sivas ili Divriği ilçesinde bulunan bu türbenin kitabesi günümüze gelememiştir. Türbe içerisindeki mezar taşında iki ayrı tarih bulunmaktadır. Buna dayanılarak türbenin XVIII.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.

Türbe kare planlı, kesme taştan dört ayağın taşıdığı sivri kubbeli bir mezar anıtı olup, baldekân tarzında etrafı açıktır.
 
Sinaniye Hatun Türbesi (Divriği)




Sivas Divriği ilçesi, Kalealtı Mahallesi’nde bulunan Sinaniye Hatun Türbesinin kitabesi günümüze gelememiştir. Bununla beraber Mengücekoğulları dönemine, XIII.yüzyıla ait olduğu sanılmaktadır.

Günümüze harap bir durumda gelebilen bu türbenin sekizgen gövdeli, üzerinin de içten kubbeli, dıştan da konik bir çatı ile örtülü olduğu sanılmaktadır.
 
1634.gif

Muzaffer Burucerdi Türbesi (Merkez)





Sivas il merkezi, Kale Mahallesi Selçuk Sokak’ta bulunan Buruciye Medresesi’nin giriş kapısının solunda bulunan bu türbe Selçuklu veziri Hibetullah Burucerdi oğlu Muzaffer Bey’e aittir. Türbenin giriş kapısı üzerinde sülüs yazılı kitabesi bulunmaktadır. Bu kitabenin mealen anlamı şöyledir:

“Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla. Allah’ım! beni sana yaklaştıracak bir amelim, onunla sana yol bulacağım bir sevabım yok. İhtiyacım, yalnızlığım, yokluğum, perişanlığım çok arttı. Garipliğime merhamet et. Bu çukurumda bana yoldaş ol. Ancak sana sığındım, sana güvendim. Cömertlerin cömerdi ve merhamet edicilerin en merhametlisi sensin. Bu zayıf, garip, yalnız kul olan Muzaffer b. Hibetullah el-Mufaddali el- Burucerdi türbesidir. Allah onu, anasını, babasını ve bütün Müslümanları bağışlasın. Allah onu cennette, ahrette mutlulukla rızıklandırsın. Allah onun yalnızlığına yoldaş olsun, onun garipliğine acısın. Kim benim bu türbemi değiştirir, mezarımı tebdil ederse onun düşmanı sensin. Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların gazabı onun üzerine olsun.”

Türbe kesme taştan kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülmüştür. Kubbeye ana duvarlardan geçiş Türk üçgenleri ile sağlanmıştır. Türbenin kubbesinin içerisinde bir şerit halinde mavi ve siyah renkli çinili bir yazıt bulunmaktadır. Burada “Aciz hizmetkâr, garip yabancı Burucuverdi Muzaffer’in mezarıdır. Allah günahlarını bağışlasın” yazılıdır.

Türbenin içerisi çinilerle kaplı olmasına rağmen, bunların büyük çoğunluğu dökülmüş ve yalnızca izleri görülmektedir. Türbenin içerisinde iki sanduka bulunmaktadır.
 
1633.gif


Kadı Burhaneddin Türbesi (Merkez)





Sivas il merkezinde, Kale Mahallesi’nde Selçuk Sokak’ta bulunan bu türbe, yörede kendi adına bir devlet kuran Eratnaoğlu veziri Kadı Burhaneddin’e (1344-1398) aittir. XIV.yüzyılın başlarına tarihlendirilen bu türbe yıkılmış ve XX.yüzyılın sonlarına doğru Sivas Valisi S.Sami Kepenek tarafından yeni bir türbe yapılmıştır.

Modern bir türbe görünümündeki bu yapı kesme taştan olup, dört sütunun taşıdığı bir kubbeden meydana gelmiştir. Sütunlar yuvarlak kemerlerle birbirlerine bağlanmıştır. Dokuz basamakla çıkılan türbenin etrafı açıktır. Türbenin içerisinde Kadı Burhaneddin’in mezarı bulunmaktadır.
 
İzeddin Keykavus Türbesi (Merkez)




Sivas Kale Mahallesi, Selçuklu Sokak, Şifahiye Medresesi’nin güneyinde bulunan bu türbe, Selçuklu Sultanı I.İzeddin Keykavus (1184-1220) tarafından ölümünden 3 yıl önce 1217 yılında yaptırılmıştır. Ölümünden sonra da vasiyeti üzerine buraya gömülmüştür.

Türbenin üzerinde Selçuklu sülüsü ile yazılmış kitabe bulunmaktadır. Bu kitabenin mealen anlamı şöyledir:

”Yazıklar olsun ki biz geniş görkemli saraylardan, karanlık dar kabirlere girdik. Zenginliğimizin ve servetimizin çokluğunun faydası olmadı. Saltanatımız yok olup, zevalin eşiğinde fani âlemden baki âleme ölüm yolculuğu gerçekleşti.”

Türbe oldukça büyük ölçüdeki taşlardan yapılmış, kütlevi bir yapıdır. Sekizgen gövdeli olan türbenin üzeri içten kubbe, dıştan konik bir çatı ile örtülüdür. Cephe görünümü oldukça gösterişli olup, burası oymalı ayetler ve çini bezemelerle süslenmiştir. Türbe içerisi lacivert, beyaz, firuze ve mavi renklerde çinilerle kaplıdır. Bu çiniler geometrik geçmeler, yıldızlar, küfi yazılarla bezelidir. Türbenin içerisinde 13 adet sanduka bulunmaktadır.
 
1631.gif


İncili Sultan Türbesi (Merkez)





Sivas’ta bulunan İncili Sultan isimli bu türbe Anonim Türbe olarak da bilinmektedir. Türbenin kitabesi bulunmamaktadır. Mimari üslubundan XVI.-XVII.yüzyıla tarihlendirilmektedir. Halk arasındaki bir söylentiye göre, Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın kızı Sivas eşrafından Sarıhatiplere (Sarısözen) gelin gelmiştir. Çeyizindeki inci işlemeli bir yorgandan ötürü de İncili Sultan olarak tanınmıştır.

Türbe mimarisinde baldaken üslubu denilen bu türbe kare planlı kaide üzerinde yekpare taş ayakların taşıdığı pandantifli, kubbeli bir türbedir. Türbenin dört tarafı açıktır. Bu taş ayaklar sivri kemerlerle birbirlerine bağlanmış, aralarına da ahşap gergiler konulmuştur.
 
Akbaş Sultan Türbesi (Merkez)




Sivas Demirciler Mahallesi 8.Sokak’ta bulunan bu türbenin kitabesi günümüze gelememiştir. Yapı üslubundan XIX.yüzyılın başlarında yapıldığı sanılmaktadır.

Türbe kaba yontma taş ve moloz taştan yapılmış, kare planlıdır. Üzerini pandantifli kubbe örtmektedir. Türbenin içerisi doğu cephesindeki bir mazgal pencere ile güney ve batı cephelerindeki dikdörtgen pencere açıklıkları ile aydınlatılmıştır. Türbe girişi batı cephesinin kuzeyinde olup, yekpare taştan ve yuvarlak kemerli mermer sövelidir.
 
1628.gif


Şeyh Şemseddin Sivasi Türbesi (Merkez)





Sivas Dikilitaş Caddesi’nde, Meydan Camisi’nin avlusunda bulunan bu türbenin giriş kapısı üzerindeki kitabesindeki ebcet hesabına göre h.1009 (1600-1601) yıllarında yapıldığı anlaşılmaktadır.

Kitabe:

Şehri Sivas içre cana iş budur
Şeyh Şemsüddini Kut bun meşhedi
Didi Fevri kümbedi tarihini
Nur ile olsun musaffa merkadi.

Türbede Şeyh Şemseddin Sivasi ve Şeyh Kara Şemseddin Ahmet Efendi gömülü bulunmaktadır. XVII.yüzyıl başlarında yenilenen türbe 9.00x5.30 m. ölçüsünde olup, kubbe ile örtülüdür. Bu kubbenin iki yanına da birer tonozlu bölüm eklenmiştir. Kubbe dıştan sekizgen kasnaklı olup, üzeri basık piramidal kiremitli bir çatı ile örtülmüştür. Tonozların üzerine rastlayan bölümler ise dıştan kırma çatı şeklindedir.

XIX.yüzyılın başında türbe güney cephesinde yaklaşık bir metrelik çıkıntı ile batıya doğru genişletilmiştir. Bu bölüm tuğla kemerli tonoz ve iki yana eğimli kırma bir çatı ile örtülüdür.
 
Şeyh Erzurumi Türbesi (Merkez)




Sivas Kızılırmak Mahallesi’nde bulunan bu türbenin kitabesi giriş kapısı üzerindedir. Ancak, bu kitabe tahrip olduğundan okunamamış ve yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber yapı üslubunun XIV.-XV.yüzyıla ait olduğu sanılmaktadır.

Türbe kare planlı olup, üzeri Türk üçgenleri ile geçişi sağlayan kubbe ile örtülmüştür. Türbenin yapımında düzgün kesme taş, moloz taş ve kaplama olarak da mermer kullanılmıştır. Doğu cephesindeki düz lentolu mermer söveli bir kapı ile içerisine girilmektedir.
Günümüzde harap olan türbenin içerisi toprak zeminli olup, mazgal pencerelerle aydınlatılmıştır. Güney duvarında yarım daire planlı mihrap nişinin üzeri üç dilimli bir kemerle sınırlanmıştır.


vrımlarına benzer motifler yapılmıştır.
 
1626.gif


Şeyh Çoban (Şeyh Rai) Türbesi (Merkez)





Sivas Şeyh Çoban Mahallesi’nde, 8.Sokak’ta bulunan bu türbe, Şeyh Hüseyin Rai Türbesi olarak da tanınmaktadır. Türbenin kitabesi günümüze gelememiştir. Bu nedenle de yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber, günümüzde yıkılmış olan yakınındaki mescide ait iki kitabe bulunmaktadır. Bu kitabelerden birisinde türbenin h.862 (1457-1458) yıllarında Yusuf Bin Abdullah tarafından yeniden yaptırıldığı belirtilmiştir. Türbe çeşitli onarımlar geçirmiştir. Bu nedenle de türbenin bu kitabeler dikkate alınarak XV.yüzyılın ilk yarısında yapıldığı sanılmaktadır.

Türbe düzgün kesme taştan yapılmıştır. Kare planlı olup, içeriden kubbe, dışarıdan da basık konik bir çatı ile örtülmüştür. Kubbeye geçiş tromplu olup, sekizgen kasnaklıdır. Bu kasnağın kuzey, güney, doğu ve batı cephelerinde birer yuvarlak pencere bulunmaktadır. Doğu cephesindeki dikdörtgen pencere ise sonradan içerisi doldurularak kapatılmıştır.

Türbeye güney cephesindeki yuvarlak kemerli bir kapıdan girilmektedir. Bu girişin batısında yuvarlak kemerli bir açıklık daha dikkati çekmektedir. Günümüzde bu açıklık demir bir parmaklıkla kapatılmıştır. Türbenin içerisi sıvandığından orijinal bir bezeme günümüze gelememiştir.
 
1625.gif


Abdülvehab Gazi Türbesi (Merkez)





Sivas Yukarı Tekke Tepesi (Ak Kaya) üzerinde bulunan bu türbenin kitabesi bulunmamasına rağmen yapı üslubundan XII.-XIII.yüzyılın ortalarında yapıldığı sanılmaktadır.

Evliya Çelebi’ye göre, Abdülvehab Gazi Sivaslı olup, Hz.Muhammed’in huzurunda Müslüman olmuş, Hz.Ali de kendisine pir yapmıştır. Abdülvehab Gazi 110 yıl yaşamış, Sivas’ta ölmüş ve bu türbeye gömülmüştür.

Türbe kesme taştan, içten ve dıştan sekizgen planlı olup, üzeri kubbe ile örtülüdür. Çeşitli onarımlar geçirmesinden ötürü özelliğinden kısmen uzaklaşmıştır. İçerisindeki taş lahtin yan yüzlerindeki çiniler ile kubbe içerisindeki kalem işlerinden başka orijinal işlemesi günümüze gelememiştir.
 
521.gif



Arap Baba Mescidi ve Türbesi ( Elazığ )

Elazığ, Harput’taki Arap Baba Mescidi’nin kitabesinden öğrenildiğine göre Anadolu Selçuklularından IV.Kılıçarslan’ın (1261-1266) oğlu III.Gıyaseddin Keyhüsrev (1266-1281) zamanında, 1279 yılında yaptırılmıştır. Bununla beraber kitabesinde banisinin Yusuf İbn-i Arapşah olduğu belirtilmiştir.

Mescit 6.50x6.50 m. ölçüsünde kare planlıdır. Üzeri kubbeli olup, Selçuklu döneminde çok sık kullanılan üçgenlerle kubbeye geçilmiştir. Mescidin en önemli yeri 2.50 m. genişliğinde ve 1.50 m. yüksekliğindeki tamamen çini kaplı mihrabıdır. Bu çinilerde lacivert ve firuze renkler hakim olup, geometrik bezeme ön plandadır. Bunun yanı sıra palmetler, lotuslar ve arabesk motifleri de dikkati çekmektedir. Mescit içerisinde mihrap dışında başka çini izlerine rastlanmamaktadır. Ancak, yörede yaşayanlar kubbeye geçişi sağlayan üçgenlerin de tamamen çini ile kaplı olduğunu belirtmişlerdir.

Mescidin kapısı yanında, duvara bitişik olan minaresi uzun süre toprak altında kalmıştır. Minarenin toprak altında kalan bölümleri 1964 yılında yapılan kazılarda bütünüyle ortaya çıkarılmıştır. Oldukça kalın gövdeli olan minarenin bir bölümü de kısmen yıkılmıştır. Alttan beş sırası taş ve alçı sıvalı olan minare üzerinde çinili bir de yazı frizi bulunmaktadır. Ancak bu friz harap olduğundan okunamamıştır.

Mescidin yan tarafta kapısı bulunan zemininde Arap baba’nın mezarı bulunmaktadır. Üzeri tonozla örtülü olan bu mezarda ahşap bir sanduka vardır. Mescidin kitabesinde de ismi geçen Yusuf İbn-i Arapşah burada gömülüdür. Halk arasında Arap Baba ismi ile tanınan bu kişinin yörede yaygın bir de efsanesi bulunmaktadır.

Bu efsaneye göre; Harput’un en görkemli zamanında, yaz aylarında şiddetli ve dayanılmaz bir sıcaklık başlamıştır. Bu sıcaklık öylesine artmış ki topraklar, tepeler çatlamış ve kuraklık bütün Harput’a yayılmıştır. O günlerde bir kadının rüyasında; Arap baba’nın başını sandukasından çıkarıp dereye atacak olursa yeniden yağmurun yağacağı ve kuraklığın önleneceği söylenmiştir. Bu kadın aynı rüyayı devamlı olarak her gece görmeye başlamış ve aynı sözler kendisine tekrar edilmiştir. Öte yanda Harput’taki sıcaklık da her geçen gün biraz daha artmıştır. Sürekli olarak aynı rüyayı gören kadın bir gece Arap Baba’nın başını sandukasından almış ve dereye atmıştır. Bunun üzerine şiddetli yağmurlar başlamış ve şehri seller götürmüştür. Bu kez kadının rüyasına Arap baba’nın kendisi girmiş ve ona; “Sandukamdan alıp dereye attığın başımı bana geri ver. Eğer geri vermeyecek olursan yağmurlar durmayacak ve felaketler bu kentte birbirini izleyecektir.” Demiştir. Bundan korkan kadın dereye koşmuş, Arap baba’nın başını bularak sandukasına koymuş. Bunun üzerine yağmur bir anda kesilmiş ve Harput’ta yaşam normale dönmüştür.

Günümüzde Arap Baba’nın sandukasında Arap Baba’nın başı gövdeden ayrı yan tarafta bulunmaktadır.
burayada gitim gördüm arap babayı
 
1690.gif


Sarı Saltuk Türbesi (Bor)



Niğde ili Bor ilçesinde Anadolu’nun Türkleşmesinde büyük rol oynayan Yesevi tarikatından Baba-i Sarı Saltuk Türbesi’nin yapım tarihini belirten kitabesi bulunmamaktadır. XIII.yüzyıla ait olan bu türbe değişik zamanlarda yapılan onarımlarla özelliğinden uzaklaşmıştır.

Türbe bahçe içerisinde moloz taştan yapılmış olup, kare planlıdır. Üzeri kiremitli bir kubbe ile örtülmüştür. Türbe içerisinde Sarı Saltuk’a ait sanduka bulunmaktadır. Son derece basit olan türbede bezeme unsuru bulunmamaktadır.

Sarı Saltuk’un Anadolu’nun yedi ayrı yerinde türbesi bulunmaktadır. Bu türbenin makam veya mezar olup olmadığı tartışmalıdır.
 
1689.gif


Şerif Ali Türbesi (Merkez)



Niğde Erkek Sanat Enstitüsü’nün yanında bulunan bu türbe, 1865 yılında Şerif Ali adına yaptırılmıştır. Sonraki dönemlerde Niğde Mutasarrıfı Hacı Sait Paşa tarafından onarılmıştır.

Türbe, XIX.yüzyılda yapılmış olmasına rağmen Selçuklu türbe mimarisinin özelliklerini taşımaktadır. Sekizgen planlı, kesme taştan yapılmış olan türbenin üzeri kesme taştan sekizgen konik bir çatı ile örtülmüştür. Türbenin yuvarlak kemerli sade bir giriş kapısı bulunmakta olup, bunun üzerine kitabesi yerleştirilmiştir. Türbenin yanına geç devirlerde kesme taştan dikdörtgen planlı bir bölüm eklenmiştir. Türbenin içerisi oldukça sade olup bezemesizdir.
 
1688.gif



Gündoğdu Türbesi (Merkez)



Niğde il merkezinin kuzeydoğusunda Hüdavent Hatun Türbesi’nin yanında bulunan bu türbe, 1344 yılında ölen Gündoğduoğlu Hakkı Besvap’a aittir.

Türbe kesme taştan kare planlı olarak yapılmış, üzeri içten kubbe dıştan da piramidal bir külahla örtülmüştür. Gövdeden üçgenlerle onikigene, oradan da piramit şeklindeki külaha geçiş sağlanmıştır. Türbenin giriş kapısı geometrik süslemelerle bezenmiş burada bitkisel motifler ile örgü motiflerine kuşaklar halinde yer verilmiştir. Giriş kapısının kemeri iki renkli taşlardan yapılmış ve böylece gösterişli bir görünüm sağlanmıştır. Giriş kapısı üzerinde örgü motifleri ile bezeli bir kemer daha bulunmaktadır. Bu kemerin üst yanlarında da iki güçle ile üzerine de kitabesi yerleştirilmiştir. Kapı çevresi girift geometrik bir bezeme ile çerçeve içerisine alınmıştır.

Türbenin içerisi, kuzey ve batı duvarlarında bulunan iki dikdörtgen söveli mermer pencere ile aydınlatılmıştır. Güney duvarında silmeli bir pervaz içerisine alınmış çokgen mihrabı bulunmaktadır. Türbe içerisinde iki sanduka bulunmaktadır.
 
1686.gif



Hüdavent Hatun Türbesi (Merkez)



Niğde il merkezinin kuzeydoğusunda yan yana bulunan üç kümbetten en büyüğü olan Hüdavent Hatun Türbesi, Selçuklu Sultanı IV.Rüknettin Kılıçarslan’ın kızı Hüdavent Hatun tarafından 1332 yılındaki ölümünden önce, 1312 yılında yaptırılmıştır. Türbe 1962 yılında onarılmıştır.

Niğde’de Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan bu türbe, kesme sarı volkanik trakit taşından sekizgen planlı olarak yapılmıştır. Türbenin gövdesi ve üzerini örten piramidal külahı sekiz köşelidir. Doğuya açılan giriş kapısı geometrik ve bitkisel motiflerle bezenmiş olup, üzerinde üç satırlı kitabesi bulunmaktadır.

Bu kitabenin mealen anlamı şöyledir:

”Allah esirgeyici ve bağışlayıcıdır. Bu mübarek türbenin yapılmasını Allah’ın merhamet ve affını rica eden aciz mahlûk emretti. Keyhüsrev’in oğlu şehit Nükreddin ve Allah onları affetsin. Kızı Hüdavent Hatun 712 yılının aylarında Allah’a hamd, Peygamberine ve eshabına selâm ve salâvat.”

Türbe gövdesinde üç pencere bulunmaktadır. Bu pencerelerin kenarlarında aslan ve insan başlı kuş kabartmaları bulunmaktadır. Böylece pencerelerde zengin bir görünüm sağlanmıştır. Pencere alınlıklarından birinde çift başlı kartal kabartması da dikkati çekmektedir. Pencereler yaprak ve çiçek bezeli sütunçelerle birbirlerinden ayrılmıştır. Türbe içten kubbelidir. Türbenin girişi yıldızlı geçmeler, palmetler ve Rumilerle bezenmiştir. Bu motifler pencere çevrelerinde de uygulanmıştır.

Türbenin mihrabı bezemeli olup, üzerinde Besmele ve Ayetel Kürsi yazılıdır. Türbe içerisinde Hüdavent Hatun, Emir Sücaeddin Kızı Paşa Hatun (ölm.1340), Niğde Sancak Bey’in kızı Belkıs Hatun’un (ölm.1563) sandukaları bulunmaktadır. Hüdavet Hatun’un sandukası üzerinde ayetler, dualar ve ölüm tarihi olan h.732 (1332) yazılıdır.
 
X