tümör ve sonrası.. gözyaşları içinde yazılmıştır..

size ikinci bir şans verilmiş ve bunu yaşadığınız her anın tadını sonuna kadar çıkararak değerlendirmek elinizde......bir an önce toparlanıp farkındalığınızın arttığı ikinci hayatınıza keyifle başlayın lütfen....
 
bu sizin bayram edeceginz bi gün hem erken teşhis hemdee felç (allahım korusun) kalmamışınz nolur 2. baharınızı doya doya geçirin allahım saglıklı huzurlu yıllar ömürler nasip etsin sewdiklernzle
 
çok çok geçmiş olsun ...
sezeryan olduğumda, istemiyorum bida çocuk diye ağlamıştım acıdan,, çok zor bi durum :KK14:
ama böyle düşünerek olmaz..
herkese ,herşey, her zaman olabilir,,bu hayatın kuralı ..
ben şimdi burda yazı yazarken 5 dk sonra bana herşey olabilir..
at kafandan artık ve hayatına adapte ol zor ama böyle olmalı,, hepimiz bir gün öleceğimizi bile bile yaşıyoruz,,sende bunu bilerek ve hayata tutunarak yaşamalısın...
 
yazdıklarınız ve yaşadıklarınız gerçekten yüreğimi sızlattı... geçen yıl bana doktor tiroidlerimle ilgili basit bi teşhis koymuştu ve o zamanlar hayatım içinden çıkılmaz sıkıntılarla dolmuş kalmıştı sanki..kurgular, öleceğine inanma, neden ben diye sormalar..ama tüm bunların hiç birinin cevabı yok..çünkü asla kurduğumuz hyatı yaşayamaıyoruz... sen büyük bi sınavdan geçiyorsun.. inşallah bu sınavı isyan etmeden sağlığına kaavuşarak bitirirsin arkadaşım.. rabbim sana nice sağlıklı ömürler verir inşallah...

seninle her okuduğumda tüylerimi diken diken eden bi hikayeyi paylaşmak istiyorum...

Dünyaca ünlü tenis şampiyonu Arthur Ashe bir kan nakli sırasında amansız bir hastalığa yakalanmıştı. Hastalığı ilerlemişti. Ölümü bekliyordu. Hayatının son günlerinde sevenleri kendisini yalnız bırakmıyor, dünyanın dört bir tarafından mektuplar alıyordu. İşte o mektuplardan birinde muhatap olduğu soruya verdiği cevap oldukça manidardır.

Diyordu ki hayranı ünlü tenisçiye;

-Allah, böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti?

Arthur Ashe, hayranının bu aykırı sorusunu şu anlamlı sözleriyle cevapladı:

- “Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar. 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir. 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50''si Wimbledon'a kadar gelir, 4''ü yarı finale, 2''si finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Allah’a ''Neden ben?'' diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, Allah’a nasıl ‘'niye ben?’ derim?
 
hayatta hiçbirşey başımıza gelmez diye düşünmemeliyiz demekki. biz küçük bir gribi bile yine grip olduk diyoruz halimize hamd etmiyoruz.bende 28 yaşındayım.bir an acaba bende de böyle birşey varmı diye düşündüm. burada bütün arkadaşlarında yazdığı gibi neden neden diye kendini sorgulayıp durma. bu bir imtihan ve sabredersen kazanırsın, hepimiz kazanırız. rabbim sana vermiş seni bununla imtihan etmiş bunun üstesinden güzel bir sabırla geleceğinden eminim. sonrasını niye düşünüyosun ki.... depremden sağ çıkan bir adam enkaz altında çıktıktan sonra şöyle bir eve bakıyormuş ki araba geliyor çarpıyor ve adam ölüyor. evet sonra kötüsüde olabilir zaten bu dünya geçici değil mi sen sabrederek ebediyetini kazanırsın. burada yaşıycağımız 60 yıllık ömür. dünya yaşantısı bir ağacın gölgesinde bir kaç dakika dinlenmek gibidir. ağrıların günahlarına kefaret olur inşallah. allah büyük bir sabır versin. ağrıların geçmesini ve bir daha yaşamamanı yüce allahtan bütün kalbimle istiyorum. allah yar ve yardımcın olsun...
 
Ağlayarak okudum yazdıklarınızı. Neden mi? Kolon kanseri ataltıp ölümün kıyısından hayata dönmüş bir adamın karısıyım da ondan.
Ama siz artık ağlamayın. Neden mi? Çünkü ben "Korkmuyor musun?" "Ya olursa gene?" diyen herkese ve en önemlisi iç sesime inat o adamla evlendim ve o adamdan bir çocuk yaptım. Ve geçtiğimiz ağustosta sevdiğim adam 5. yıl kontrolünden de temiz çıkarak bir daha kanser olma riskini tıbben benimle eşitledi de ondan. Ve ben biliyorum ki biz mutlu oldukça, biz sevdikçe, çok sevdikçe, biz iyi şeyler yaşadıkça onun yeniden kanser olma riski daha da azalacak.
Artık mutlu olma ve mutlu etme zamanı.
 
cok cok gecmis olsun ablacim.okurken bile cok zorlandim kimbilir sen bunlari yasarken neler cektin.gercekden agladim okurken.

demesi kolay diceksiniz ama luften artik unutun butun bunlari hersey gecmis bitmis bidaha olurmu diye surekli dusunmeyin.bilirim eminimki zordur bunlari dusunmemek.ama yapabilirisiniz.siz cok guclusunzu bence Rabbiminde yardimyla atatmisiniz ve geride kalmis o kotu gunler.lutfen guzel dusunmeye calis.hastalikdan bende cok korkuyorum.su muberak cuma gununun hurmetine tum kalbimle dua ediyorumki hic bir hastalik kimsenin ama kimsenin kapisini calmasin ve insallah bu durumu bir daha yasmazsiniz{amins}

bisey daha benim 20 aylik bir oglum Allah uzun omur versin.hem erken dogdu hem dogar dogmaz yogun bakima alndi cunku olu dogdu.cigerlerinde agir derece sorun vardi makinasizi nefes alamiyodu.cok ender gorulen bir hastalikmis.inan bana butun doktorlar yasmaz olur demisdi.bosuna umitlenme demislerdi bana bende hep onlara "benim oglum AllAhin izniyle iyilesicek ve su kapidan oglumla birlikde gule oynaya bidaha donmemek uzere cikicaz dedim"hep dedim hep dua ettim herkezden dua istedim.rabbima bin sukur olmaz yasmaaz diyen doktorlara inat yasiiyo benim oglum ve hic bi normal bebekden farki yok.

sizde inanin dua edin birdaha basima boyle birsey gelmicek diyin.hayati doya doya yasayin
tkrar tekrar cok gecmis olsun.
 
arkadaşım öncelikle geçmiş olsun diliyorum
bende sizden 1 ay sonra haziran 2011 de tümörümü aldırdım
bence siz benden cok daha şanslı bir hastasınız
tüm riskleri taşıdığımı biliyordum ve yanında yüz felci gibi bi riskte vardı
maalesef ki ameliyat sonunda yüzümde felc kaldı sağ kulağımdan duyma sinirim alındı
aralık 2011 de ikinci bi ameliyat oldum sinir tamiri denen
ama o da olumsuz görüntüyü gideremedi
iki kız cocugu annesiyim biri 3 diğeri 12 günlüktü kötü haberi aldığımda..
kamuda calışıyorum 20 yıllık hizmetim var
%54 özürlü durumuna düştüm ama emekli olamıyorum yaştan dolayı
ama yine de yaşama inancımı kaybetmedim şükür ediyorum
kızlarım ve eşim icin dayanıyorum herşeye
size sadece kendimden örnek verebilirdim canınızı sıkmak istemiyorum
düşüncelerinizi anlıyorum zaman zaman beni de sarıyor bu olumsuzluklar
arkadaşların bir coğu cok güzel şeyler yazmış
onları bu ruh haline girdiğiniz zaman acın okuyun
bi evlat sahibi olmayı kendinizi ona kanalize etmeyi düşünün
belki bir gün calışma gücünüzü de tekrar bulursunuz..
Allah size ve bizim gibi olanlara şifasını bol versin inşaallah
gelecek günler elbet acıları hafifletecek
kendinize iyi bakın..:nazar:
 
Canım ablam öncelikle çok büyük geçmiş olsun.Allah'ım sana ve kimseye böyle bir acı yaşatmasın.Allah'a yine şükretmen gerekmez mi başına bir şey düşmüş ve hastaneye gitmek zorunda kalmıssın ve ameliyat olmussun şu an da iyisin.Bizim senden ne farkımız var yarın başımıza ne geleceğini nereden bilebiliriz?Tek yapmamız gereken Allah'a dua etmek.Sen moralini yüksek tut.Yeniden olur mu,tekrarlar mı diye düşünmemeye çalış.Bunları düşünmek sana sandıgından daha fazla zarar verir.Unutma seni seven çok insan var.Onlar için kendine çok iyi bak.Dualarımız seninle.Allah yar ve yardımcın olsun ablacım.
 
selam canım benım.... emın ol senın yasadıkalrına yakın bişe yasadım bende trafık kazası gecerıdım... boynum felaket haldeydı doktor bana muayenede dedıkı eger omurilik bir darbe daha alsaymış belden asagısı felç kalabılırmiş... inan cok kötü günlerdi... yataktan sürünerek kalkıyordum... boynumu havada tutamıyordum.... ama sükürler olsunkı sadece fıtık olrak kaldı agrı yapıyo... arada sırada... kaza anındada ölebılırdım... ama zamanım daha gelmemiş bunu anladım...yasadıgımız hayat cok güzel... doyum olmuyo... ama ölümden öte köy yok... bende cok korkuyorum ölmekten... yada sakat kalmaktan... ama yazıldıysa kadere kım silebılırkı..... bize rabbım tarafından çizilen yazı buysa cekmek zorundayız... herkesın bi sonu olucak... rabbım acısız... sancısız hayırlı sonlar versın.... ve yasadıgımız sürece şükreden ve tevekkul eden kullardan eylesın.... acil sifalar diliyorum... hayırlı bir ömür sürmen dılegıyle...
 
öncelikle çok geçmiş olsun cnm..yazdıklarını okurkrn herkes gibi bende gözysşlrıyla okudum.bence artık daha fazla kendini yıpratma ve sevdiklerinle hayatın tadını doyasıya çıkarmaya bak..ne zaman bu dünyadan ayrılacağımız belli değil çünkü,sana verilen bu 2.şansı doyasıya yaşa..allah sana ve kimseye bi daha böyleşeyler yaşatmasın inşallah..rabbim yardımcın olsun sağlıkla kal...:KK16:
 
uzun zaman bekledim bu yazıyı yazabilmek için ama insan bir türlü hazır olamıyor işte..
başıma o kadar büyük bir şey geldi ki..
ben daha "bunun" bana olduğunu kendime itiraf edemedim..
hala kendimi hepsinin bir rüya olmasını umarken buluyorum..

yatacağım,
yeterince bekleyeceğim,
tertemiz bir uykuya dalacağım ve uyanınca..
yanımda uzanan eşime bakıp "aşkım çok kötü bi rüya gördüm " diyeceğim..
o da isteksizce dinleyecek..

bir daha mutlu olmamın başka yolu yok..


canım yaşadıklarını okurken hıçkıra hıçkıra ağladım
allah yardımcın olsun
bence hayatta olmanın sevdiklerinle olmanın tadını çıkar
allah seni sevdiklerine bağışlamış
hayta hep isyan içindeyiz o olmadı
bu olmadı
oyumuz yok borcumuz çok
ama sağlığımız var çok şükür demiyoruz
en büyük hazinemizin sağlık olduğunun farkında değiliz
taki bi hastalıkla yüzyüze gelince herşeyin boş olduğunu anlıyoruz
allah bütün hastalara
şifalar versin
alah yardımcınız olsun
herşeyi unutup hayata sımsıkı sarılın
eşinizin ve sevdiklerinizin sizi dimdik ayakta görmeleri gibi mutlu edecek bişey olmadığınıda aklınızdan çıkarmayın
allaha emanet olun
 
uzun zaman bekledim bu yazıyı yazabilmek için ama insan bir türlü hazır olamıyor işte..
başıma o kadar büyük bir şey geldi ki..
ben daha "bunun" bana olduğunu kendime itiraf edemedim..
hala kendimi hepsinin bir rüya olmasını umarken buluyorum..

yatacağım,
yeterince bekleyeceğim,
tertemiz bir uykuya dalacağım ve uyanınca..
yanımda uzanan eşime bakıp "aşkım çok kötü bi rüya gördüm " diyeceğim..
o da isteksizce dinleyecek..

sonra yine en büyük derdimiz evimizin taksidi olacak,
araba bozulursa nasıl yaptıracağız diye üzüleceğiz en fazla,
çözmekte en fazla zorlandığımız sorun "Arthur'un mamasını almayı unutmuşuz, bu saatte nereden bulacağız?" olacak..

ben en kötü ihtimalle ne yapacağımı hep biliyor olacağım..
ama olmuyor..
ben artık ne yapacağımı bilemiyorum.
ben plan yapamıyorum..

20 Mayıs'ta ilk kez oldu.
ben hayatımda ilk kez,
20 Mayıs 2011'de,
ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum!

bir hastanenin bahçesinde,
bir kolumda kayınpederim,
bir kolumda aşkım
"ne yapalım şimdi nereye gidelim" sorularına cevap veremiyordum!
hayatımda ilk defa!
düşünsenize bir..

1 gün önce her şey bambaşkaydı,
bir gün sonra ben orada dikilmiş ağlıyordum!

19 Mayıs tatildi,
mucize eseri ben evdeydim,
mucize eseri nöbet bana düşmemişti iş yerinde,
sevgilim de çalışmıyordu,
hafta içi bir gün ikimiz de evdeyiz,
aylaklık edebiliriz,
istediğimzi yapabiliriz.
mutlu olabiliriz.
belki de hayatımda son kez!

kim bilebilirdi ki..
Arthur beni peşine düşürecek,
ben onu evde kovalarken küçük tuvaletin kapısını çekeceğim,
kapıya takılı spor aleti başıma düşecek ama hiçbir şey olmayacak..
hafif bir şiş,
morluk bile yok..

ama ben korkacağım,
ertesi gün işyerinde bana rahat vermeyecek başımdaki ağrı
ve izin alıp doktora gideceğim,
doktor "nörolojik muayene çok iyi aslında pek gerek yok ama tomografi de çekelim" diyecek.
ben tomografiden döneceğim.
doktorla beraber oturacağız bilgisayarın karşısına.
size tomografiniz üzerinden bir şey göstereceğim diyecek.

-bakın başınıza darbe aldığınız yer burası.
-evet.
-hiçbir sorun yok gördüğünüz gibi.
-evet.
-kafatasınız falan da sağlam çatlama falan yok..
-evet çok iyi.
-aşağı doğru iniyorum şimdi bakın beyin sapında problem yok.
-evet (eee ne gösteriyorsun o zaman diyorum ben de içimden )
-omuriliğin tam başladığı yerde bir sorun var. başka bir şey bu.
-nasıl yani?
-orada olmaması gereken bir şey var..
-evet?
-bakın büyütüyorum görüntüyü. bu kitle omuriliğinize baskı yapmış..
-kitle? derken?
-hemen boyun MR'ı çektirmeniz lazım aşağıya yolluyorum sizi..
-durun ben MR'a giremiyorum.
-çok acil bir konu bu, sanırım anlatamadım. omuriliğinize baskı yapan orada olmaması gereken bir şey var diyorum size!
-tamam baktırırım sonra detaylı. şimdi işe dönmem lazım.
-çok ciddi durum diyorum.
-yani en kötü ne olabilir?
-en kötüsünü söyletmeyin şimdi bana.
-orada kalsa olmaz mı şu an ben hiçbir rahatsızlık hissetmiyorum.
-tomografiye bakarak yorum yaptırmayın bana hayatınız hakkında. acilen MR çektirmeniz gerek diyorum.
-ailem yurtdışıda onlar gelsin çektiririm haftaya (hala durumu kavrayamamışım. fıtık filan gibi bir şey var, beni apar topar ameliyat etmeye çalışıyorlar sanıyorum )
-o zaman kağıt imzalayacasınız burada.
-ne kağıdı?
-doktorum beni uyarmasına rağmen gerekli tetkikleri yaptırmadım. sorumluluk bana ait yazacaksınız.
-ne demek şimdi bu?
-bir haftanın bile önemi var demek..

hala olayın tam farkında olmadan doktorla pazarlık yapıyorum.
yalvar yakar bir açık MR merkezinin kartını alıyorum,
çünkü ben gerçekten ayık halde MR'a giremem.
ama bugün mutlaka çektirip hemen getireceksin sonuçları ben seni hocalarla görüştüreceğim diyor.

hocalar derken?
iyi huylu da çıksa kesinlikle ameliyat olacaksınız diyor...
iyi huylu?..
zaten iyi huylu gibi görünüyor. etrafı kireçlenmiş. uzun zamandır burada demek ki ama bi şikayete yol açmamış. hemen çıkartılırsa...

Allahım tümor bu!
tümor var beynimde.
kafamın içinde tümor var.
ben anlamadan yıllardır büyümüş hem de!
bir de omuriliğe baskı yapıyor.
sakat kalacağım, öleceğim ya da!
ya da sırayla ikisi de olacak..

hastaneden fırlayıp bir taksiyle gidiyorum MR'a..
eşimi arıyorum kapıda, çektiremiyorum tek başıma.
sakinleştiricilerle filan zorla giriyorum açığına bile.
görüntüleri CD'ye attırıp dönüyoruz hastaneye..

bana ilk bakan doktor ve bir radyolog bakıyorlar görüntülere önce.
teşhisten emin olunca,
hocaların hocası diye bahsettikleri bir profesörün odasına giriyoruz.
4-5 doktor bakıyor bana ve haberi veriyorlar:
kafanda tümör var.
beyin zarı tümörü!
menengioma.
omuriliğine baskı yapıyor.
başlangıç seviyesinden hem de.
biraz daha büyüse boyundan aşağısını felç eder.
başka tedavisi yok iyi huylu da olsa ameliyatla çıkarılacak.

hepsi hemfikirler..
rahatlar..
ben ağlıyorum..
olduğum yerde çakılmış bekliyorum..
patolojiye gitmeden anlaşılmaz,
o ancak ameliyattan sonra olur ama,
iyi huylu gibi gözüyor, diyorlar.
2-3 gün içinde ameliyat tarihi verecekler bıraksam.

eşimin kolunda yarı baygın oradan ayrılıyorum.
devlet hastanesine de gidelim diyorum.
özel hastaneler hemen ameliyat ister belki gerek yoktur diyorum hala.
kabullenmiyorum hala..
teşhiste bi yanlışlık vardır diyorum hala!
koskoca profesörlere inanmıyorum!
düşünsenize!
insan başına gelmeden anlamıyor.
ama kabullenmenin neden zor olduğunu ben o saniye idrak ediyorum.
konduramıyorsun!
başka bir doktora gideceksin,
yok canım bişeyin bi fıtık başlangıcın var,
rahatsızlık verirse ameliyat olursun,
hadi dön işine demelerini bekliyorsun.

aynı gün devlet hastanesine de gidiyoruz,
ama devlet hastanesindeki doktor,
daha da soğuk,
teyit ediyor durumu.
eşim, görümcem, kayınpederim, ben,
karşısında dururken yanına çağırıyor bizi:
-siz misiniz? diyor.
ama yüzünde öyle bir bakış var ki.
o zavallı, o çaresiz sen misin der gibi bakıyor.
belki bana öyle geliyor.

-benim..
-omurilik başlangıç seviyesinde tümör var.
-e.. ev.. evet..
-ameliyat olacaksınız. yalnız bu boyundan aşağısını felç eder. (gayet sakin söylüyor bunu )
-nas-nası-nasıl yani kurtulma şansım yok mu?
-zor bi ameliyat. tümör baskı yapıyor.. geçen hafta iki tane yaşlı hasta masada kaldı bu ameliyatta.. ama ilerlemişti onların ki.. elini kolunu sallayarak yürüyerek çıkanlar da oluyor tabi.

gidenler de var.
ama kalanlar da var!
o buz gibi masada narkoz altında yapayalnız ölenler yani!
ya da uyanıp elini kolunu boynundan aşağısını hareket ettiremeyenler!

o hastanenin bahçesine çıkıyoruz.
ve soruyorlar "napalım? nereye gidelim?"
BİLMİYORUM!
HAYATIMDA İLK DEFA NE YAPACAĞIMI BİLMİYORUM.

ağlamak ağlamak ağlamak..
inanamamak...
hele o sabah uyanmaları..
insanın içinde bir ocak yanar mı?
benim göğsümde yanıyor.
uyanır uyanmaz.
içim ateş gibi,
karnıma yayılıyor sancılar,
gerçek fiziksel bir ağrı bu!
içim yanıyor dedikleri işte bu.
o zaman anlıyorum..
keşke hiç anlamasam..
aşk acıları,
yakınları kaybetmek bile buna benzemiyor.
beyninde bir tümör taşımak.
Allah kimseye göstermesin.
tüm samimiyetimle söylüyorum Allah düşmanıma bile vermesin o duyguyu...

sakat mı kalacağım ölecek miyim belli değil ve ben daha 28 yaşındayım!
neden ya neden ben neden neden NEDEN NEDEN NEDENNNNNN..
NAPTIM BEN BUNU HAK EDECEK KADAR!
NAPTIM ALLAHIM NOLUR AFFET GERİ AL BUNU RÜYA OLSUN HEPSİ ALLAHIM NOLUR

o gün 20 Mayıs 2011 Cuma.
benim birinci hayatım bitti.
haftasonu tatili araya girince ben 2 gün bu duyguyla yaşadım.
2 koca gün hiç susmadan ağladım.
annemler Portekiz'deydi, geldiler..
anneme söyleyemedik.
babama da ben söyleyemedim.
ablam söyledi.
pazartesi günü 2 doktordan daha randevu aldık.
ikisi de MR'a baktı.
ben ikisinin karşısında da ağladım.
ikisi de aynı şeyleri tekrarladı.
ameliyat olacaksın!

ama ben bir hafta sonra tatile gidiyordum.
paramız yetmeyecek diye korka korka çok güzel bir otelde rezervasyon yaptırmıştık!
19 Mayıs'tı 3 gün önce,
ben evde eşimle kedimle mutluydum,
kendimi mutsuz sanıyordum ama mutluymuşum ben.
yaşıyormuşum ben!
allahım burda bana nefes yok.
ameliyat filan olamam ben diyorum.
önce planladığım tatile gideceğim ben diyorum.

psikiyatriste görünüyorum,
herkesin yapma etme bir an önce gir ameliyata demesine rağmen,
ben yanıma eşimi ve bir kutu yeşil reçeteli ilacımı alıp tatile gidiyorum.
sebebini anlamıyor,
neden bir an önce girmiyorsun diyorlar.
çünkü ben o masadan kalkacağıma inanmıyorum!
kalksam da elimi kolumu kullanamayacağım,
ya da beynim ödem yapacak hasar kalacak kimseyi hatırlayamayacağım,
bitki gibi boş bakacağım belki insanlara,
belki aşık olduğum adamı tanımadan ben, bir hastane odasında onun suratına bakacağım!
belki de bu benim "ben" olarak son 1 haftam.

anlatamıyorum ama yine de gidiyoruz.
Kaş ve Kemer..
eşsiz güzellikler,
tekne gezileri,
Patara, Kekova, Demre, Kaputaş..
ağlasam da,
dönüşte olacaklardan korksam da hepsine gidiyorum..
ve 8 Haziran'da ameliyata girmek üzere 6 Haziran'da İstanbul'a dönüyorum.

ameliyattan önceki 2 gün belki de yaşadığım en zor günlerdi.
anneannemlere gittim..
alışverişe gittim,
hastanede giymek için pijamalar aldım.
son gün sinemaya da gittim belki de son gidişimdir diye.
İstinye Park'ta Karayip Korsanları, 3 boyutlu.

herşeyi denedim ama o göğsümde yanan ocak,
hiç sönmedi.
hele sabah uyanmak!
Allahım nolur kimseye gösterme. başka türlü anlatamıyorum bu duyguyu.
kimse bu duruma düşmesin.

ameliyattan bir gün önce anestezi muayenesine gittim.
o doktorun karşısında da ağladım.
o gün eşimin ateşi çıktı.
soğuk denizlerde yüzmektendir sandım ama üzüntüdenmiş,
ben ameliyata girince düşmüş.
ablamla eşi bize geldiler o gece evde ikimiz oturup oturup düşünmeyelim diye.
tatili filan anlattık,
fotoğraflara baktık.
belki de son günlerim diyorum ben içimden.

sabah babam almaya geldi.
arkada ablamlar,
ben annemden habersiz,
yastığımı ağlaya ağlaya öpüp çıktığım evimin önünden ameliyata gittim.
elimde sevdiceğin yıllar önce hediye aldığı bir ayıcık...

burada doktor hastane ismi filan vermek belki sakıncalıdır,
ama Türkiye'nin en iyi hastanelerinden birinde,
Türkiye'nin en iyi doktorlarından birine ameliyat oldum.
ameliyata girmeden,
odada hazırlıyorlar sizi,
kıyafetlerinizi çıkarttırıp ameliyat elbisesi giydiriyorlar,
varis çorabı giydiriyorlar,
damar yolu açıyorlar..
ben bunları nasıl yaptırdım?
nasıl dayandım..
ağlaya ağlaya..
canımdan can kopa kopa..
hani bi efsane vardır,
sana bir ilaç veriyorlar,
güle oynaya giriyorsun ameliyata diye..
bana öyle bir şey vermediler..
sadece 1 tane sakinleştirici verdiler o da o üzüntüye etki metki etmedi..
arkadaşlarım kuzenlerim bayağı bi kalabalık ile beraber gittik ameliyathane kapısına.
görseniz bir film sahnesi zannedersiniz..
ben son an kapıda yatakta yatarken "yol bitti mi geldik mi?" diyorum telaşla..
evet burası diyorlar.
"ne olur girmeden bi vedalaşayım son kez sarılacağım durun" diye haykırıyorum.
duruyorlar.
deli gibi ağlıyorum artık zaten narkoz vermeseler de bayılacağım neredeyse.
eşimi kendime çekip Arthur sana emanet diyorum.
öpüyorum kokluyorum..
Allahım nolur bi daha yaşatma!
o da ağlıyor.
kaçıyor artık kollarımın arasından yoksa giremeyeceğim.
sonradan anlatıyor ben ameliyata girince kopmuş zaten arkadan herkes..
ağlamayan kalmamış..
yönetmen orada "tamam" dese bitecek bir film gibi..
zaten böyle şeyler sadece filmlerde olur di mi?..
biri evet desin..
ama demiyor..

bir gün önce karşısında "uyanamamaktan korkuyorum ben" diye ağladığım kadın,
anestezi uzmanı,
melek gibi,
tatlı rüyalar göreceksin ve uyanacaksın korkma demişti bana..
ameliyathaneye girer girmez,
"şimdi tatlı rüyalar başlayacak" diyor...
benim korkum narkozu son anda vermeleri.
yani saçlarımın kazınmasını (enseden bir bölüm) masaya sabitlenmemi filan bekleyecek olmam.
Allahıma çok şükür ki narkozu hemen veriyorlar.
kapkaranlığa sürükleniyorum ve sonra ilk hatırladığım eşimin ismini haykırarak kalkmaya çalışışım!
o yanımda dikiliyor zannetim bir an.
öyle değilmiş.
hayalmiş.
kafanızı kaldırmayın lütfen diyorlar.
ameliyat bitti mi dediğimi hatırlıyorum.
bitti diyorlar.
doktorun ellerine sarılıyorum.
bana 15 sn kadar gelen bir süre tekrar kendimden geçmişim.
sonra tekrar gözümü açtım.
1 saliselik zaman dilmi içinde aklıma ellerim ayaklarım geldi.
oynatabiliyordum!
onu anladım...
sonra da zaten bağırmaya başladım.
kafamdaki korkunç ağrıyı çünkü o zaman algıladım.
sanki kafamı ortadan yarmışlar ve kapatmamışlar.
öyle beynim açıkta kafamda baltayla filan duruyormuşum gibi bir ağrı.

4 saat aralıksız bağırdım.
yoğun bakımda.
5 dk. için yanıma bir kaç yakınım geldi gitti ama ben hep bağırdım.
ağrı dayanılmazdı.
benzer ameliyat geçirecekler varsa isterlerse buraları okumasınlar.
bünyeden bünyeye değişirmiş tabi ama ilk gece inanılmaz bir ağrı oluyor.
nörolojik vaka olduğunuz için uyutmuyorlar.
ağrı kesicileri son haddine kadar verdik dediler,
ama ben tam 4 saat aralıksız bağırdım.
ne kadar ayıp hastanede bağırılmaz falan denilecek gibi değil.
hani birisi kolunuzu alıp büker falan da istemsiz bağırırsınız ya.
bağırmadan durulmayacak kadar ağrıdı.

ilk gece yoğun bakımda geçiyor.
yanınızda bir yakınınız da olmuyor.
doktorlara bayıltın beni ölmeye razıyım diye yalvardım ama bayıltmadılar.
sabaha kadar o ağrıyla yaşadım.
sabah o büyük ağrı geçmişti ama yerine yine hatırı sayılacak bir ağrı bırakmıştı.
5 gün hastanede yattım,
ameliyat sonrası da 10 ay kadar geçti ama hala ağrılarım geçmedi.
biraz azaldı ama hala boynumu tam hareket ettiremiyorum.
uyuyacak bir pozisyon bulamıyorum.
kafamın arkası hala uyuşuk,
bacağımın üzerine yatmışım da karıncalanmış gibi..

hastane günlerimi sonraki olayları filan artık bu yazıda anlatamayacağım,
ama gerçekten zor bir sürecin içindeyim.
ameliyattan beri hiçbir gece 1 saatten fazla uyumadım.
15 dk dalıyorum sonra 3-4 saat uykusuzum.
işten ayrıldım.
günlerim başıma neden bu felaketin geldiğini ve bundan sonra ne olacağını düşünmekle geçiyor.
kendimi oyalamak için herşeyi yapıyorum ama sorular gitmiyor.
neden oldu bu bende?
tekrar olmaması için ne yapmalıyım.
bu soruların yanıtları yok.
patoloji sonucum iyi huylu çıktı.
çok şükür.
zaten kötü huylusunda ortalama yaşam süresi 5-6 ay diyor nöroloji sitelerinde.
iyi huylularda..
%20'si 10 yıl içinde tekrar edebilirmiş.

şu an benim tedavim durdu.
tümör alındı.
MR çekildi.
tamamı alınmış.
şimdi yapacağım ameliyattan kaynaklanan sorunların iyileşmesine uğraşmak.
ve 1 yıl sonra çekilecek MR'I beklemek.
o temiz çıkarsa 1 yıl sonrakini..
sonra...

kısacası çok karanlık bir yola girdim ben.
her an acaba şu an tekrar içimde bi lanet tomurcuklanıyor mu,
bir daha o acıları yaşayacak mıyım diye düşünüyorum.
her gün her saat her dakika her saniye..
düşünün bir!
daha da kötüsü bir daha olursa kötü huylu olabilirmiş,
yayılım gösterebilirmiş,
beynin farklı bir noktasında da olabilirmiş..

Allahım nolur bir daha gösterme..
ben artık iyileşeyim.

eski ben olayım, unutayım diyorum ama olmuyor.
benim artık birinci hayatım bitti.
tekrar olacak mı olursa da daha kötüsü mü olacak diye bir bekleyişe dönüştü benim hayatım.
hiç olmadığım kadar mutsuz, umutsuz ve psikolojik durumumun düzeleceğinden inançsızım.
belki 5 yıl sorunsuz yaşayacağım ama ya sonra?
ya sonra tekrar gelirse.
ben bir daha nasıl mutlu olacağım Allahım nasıl hayata tutunacağım.
bilen varsa yol göstersin bunca acı unutulur mu?
olmaz bir daha boşver denilip hiçbir şey olmamış gibi yola devam edilir mi?

bana edilmez gibi geliyor..
bir gün bir MR sonrası başıma daha gelecekler var gibi geliyor.
korkunç ağrılara korkunç üzüntülere uzanıyor benim yolum..
nasıl dayanacağım..
Allahım nolur rüya olsun.

bunlar benim başıma gelmemiş olsun ne olur..

düzelmesinin başka yolu yok bunun..
bir daha mutlu olmamın başka yolu yok..
ben onkolog değilim ama altı sene tıp fakültesi okudum ve hassas bir insan olduğum için mesleğimden nefret ediyorum.sana bişey söyleyimmi boşuna üzülüyorsun...evet çok travmatik bir durum atlattın seni gerçekten çok iyi anlıyorum....ama sana şunu söyleyebilirim vücudumuz hergün herçeşidinden malign hücre üretiyo yani en kötü huylusunu da üretiyor....
ve vücudun bugün bunları yendi...bizler ne mucizevi organizmalarız tahmin bile edemezsin...şöyle düşüneceksin....hepimiz hergün bu hücfelere karşı savaşıyoruz...eğer daha güçlü olmak istiyorsan uyku düzenine bir çözüm bulmak zorundasın paketlenmiş gıdalardan uzak dur lütfen plastik damacanalardan su içme şekerli hiçbirşey yeme KANSER HÜCRELERİ SADECE VE SADECE GLİKOZLA BESLENİYOR bunu bulan adam nobell ödülü aldı anlatabiliyormuyum .... yazları güneşlenerek d vitamini depola d vitamini hem hücresel düzeyde gençliği koruyo hemde kanseri ciddi bi şekilde engellediği kanıtlanmış .....eeee bunları bizde biliyoruz diyebilirsin.....işte bunları ve benzerlerini yapmayan adam hayatını kanserle sonlandırıyor....şimdi olmasa bile on yıl sonra.....sen şu anda yemin eddiyorumm kanser hastalığı bakımındann TURP GİBİSİN ....yani herkezz gibisin benim iyi huylı tümörüm mememde çıktı kardeşimin bacağında çıktı biz sadece çok şanslıydık tehlikesiz yerdelerdi.....tümöral anlamda bizden farklı değülsün.....omuilikte olması sende travmatik etki yarattı anlatabiliomuyum.......bunun bir trafik kazası olduğunu düşün tümörünü unut artık o yok bir daha olmayacakta ......sen normal ve sağlıklı bir insansın ...bunu lütfenn gör artık kendine bunu yapma lütfen....NASIL UYUYABİLECEĞÜNİ uzmanlara danışmakla başla bu seninn için çok önemli ve bir süre çalışma sevdiğinn şeyleri yap bu durumu unutmaya çalış
 
öncelikle çok geçmiş olsun arkadaşım Allah acılarına sabır ve dayanma gücü versin ben tam da senin yazının üstüne doktorum programında bu konunun konuşulduğunu görüp dinledim senin tümörünün oluştuğu yerde yüzde 90 tümör tekrar oluşmazmış belki doktorun da söylemiştir bunu senin adına çok sevindim inşallah zamanla yaşadığın herşey geçmişte kalır
 
şimdi oturup şükür etme zamanı
hem şanslı oldugunuzu unutmayın sizin imkanlarınız varmış en iyi şekilde tedavi olabilmişsiniz
ya böle bir rahatsızlığı olup tedavi olamıyanlar yada sizin gibi en iyi doktorların elinde ameliyat olamayanlar ne yapsın ?
 
Öncelikle çook geçmiş olsun diyorum.Atlattığınız şeyler hiç kolay şeyler değil ne sizin için ne de eşiniz ve akrabalarını için.Ama isyan etmeyin ne olur.Yüce Allah hastalığı verdiği gibi şifasınıda verir.Sizin sınanmanız sağlığınızla olmuş.Allah daha kötüsünü yaşatmasın.Bu çektiğiniz acılar elbet geçecektir,ilerisi için kötü düşünüp bugününüzü mahvetmeyin.Hayattan zevk alarak yaşamaya çalışın çok kolay olmayacak evet ama kötü düşünmeninde size hiçbir faydası olmayacak.
 
Allahim sukurler olsun elimiz ayagimiz tutuyor saglikliyiz. Kimseyi boyle sinamasin Allah.Gecmis olsun tekrardan.
 
gözyaşları içinde okuduğumuza emin olabilrsiniz. Allah bir daha böyle birşey yaşatmaz inşallah. hepimiz bir saniye sonra ne olacağını bilmeden yaşıyoruz ilerde ne olacak diye bu kadar düşünmezsiniz artık umarım sadece mutlu olmaya çalışın ve ertelemeyin
 
Ben çok üzüldüm.Çok geçmiş olsun.Zaten geçmiş gitmiş ve inşallah bir daha hiç gelmez!Kendinize,sağlığınıza dikkat edin ve biliyorum zor ama düşünmemeye çalışın.Sizi mutlu edicek şeylerle uğraşın.Tekrar geçmiş olsun.
 
X