- 12 Temmuz 2012
- 3.387
- 1.815
Selam kızlar,
BAZI TİROİT TÜMÖRLERİ KANSER SINIFINDAN ÇIKARILDI
Tiroidin papiler kanserinin kapsüllü foliküler türünün artık kanser olarak değerlendirilmemesi gerektiği bildirildi (1).
Bu, tüm dünyada bugüne kadar bu teşhisi alan hastaların boş yere kanser stresine sokulmaları yanında gereksiz yere ameliyat oldukları ve atom tedavisi gördükleri ve sağlık harcamalarını artırdığı manasına geliyor.
Aynı durumun bilhassa meme ve prostat kanseri için de geçerli olduğu, taramalarla erken yakalandı denilen “duktal karsinoma in situ” vakalarının aslında tıpkı bu tiroit kanserleri gibi hastaya herhangi bir zararı olmayan, bazıları kendiliğinde küçülen veya olduğu gibi kalan tümörler olduğu biliniyor.
Bu sebeple de meme kanseri taramalarının yenilerinin başlatılmamasını, devam edenlerin de durdurulmasını tavsiye eden kuruluşlar var.
Bugün asıl meselenin kanserleri erken teşhis etmekten ziyada hangi kanserlere hangi tedavinin uygulanması hangilerini ise tedavisiz takip etmenin doğru olduğunun belirlemek olduğu kanaatindeyim.
***
Troit kanserleri ile ilgili bu yeni gelişme Anadolu Ajansı tarafından da haberleştirildi (2).
Anadolu Ajansı’ ndan Yeşim Sert Karaaslan‘ ın haberi:
ABD’de yapılan ve uluslararası bir panelde paylaşılan “tiroit kanserinde yeni sınıflandırma”yı içeren bilimsel çalışma, bugüne kadar kanser olarak nitelendirilen bazı tiroit tümörlerinin aslında kanser özelliğini taşımadığını ve kanser olarak isimlendirilmemeleri gerektiğini ortaya koydu.
ABD’de yapılan ve uluslararası bir panelde paylaşılan “tiroit kanserinde yeni sınıflandırma”yı içeren bilimsel çalışma, bugüne kadar kanser olarak nitelendirilen bazı tiroit tümörlerinin aslında kanser özelliğini taşımadığını ve kanser olarak isimlendirilmemeleri gerektiğini ortaya koydu.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Okan Yıldız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tiroit bezinin boynun ön alt kısmında yer alan, sağlıklı kişide yaklaşık 20 gram ağırlığında ve kelebek şeklinde bir organ olduğunu söyledi.
Tiroit bezinden kana normal miktarda tiroit hormonu salgılanmasının, vücudun enerji kullanımı, beyin, kalp, kaslar, tüm organ ve dokuların sağlıklı çalışabilmesi için gerekli olduğunu belirten Yıldız, tiroit bezinin bir bölümünün etrafındaki dokudan farklı bir şekilde büyümesiyle nodül oluştuğunu ifade etti. Yıldız, “Boyun muayenesi sırasında ya da ultrasonografi ile tespit edilen tiroit nodülleri toplumda yüzde 50’ye varan oranlarda görülmektedir.” dedi.
Tiroit nodüllerinin yüzde 95’inin iyi huylu olduğunu belirten Yıldız, “Tiroit kanseri tüm kanserlerin yalnızca yüzde 1-2’sini teşkil etmekle birlikte hormon salgılayan bezlerin en sık karşılaşılan tümörüdür. Bir yıl içinde her 100 bin erkeğin 5-6’sında ve her 100 bin kadının 20’sinde yeni tiroit kanseri tanısı konuluyor. 2016’da ABD’de yaklaşık 65 bin ve Türkiye’de 6 bin yeni tiroit kanseri vakası öngörülüyor.” diye konuştu.
Yıldız, tiroit kanserinin kadınlarda erkeklere göre 4-5 kat daha fazla olduğunun altını çizerek, “Ülkemizde kadınlarda tüm yaş grupları içinde meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser tipi olan tiroit kanseri 15-24 yaş aralığında birinci sırada yer alıyor.” dedi.
“Tedavi maliyetini de düşürecek”
Prof. Dr. Yıldız, ABD’de yapılan ve uluslararası bir panelde paylaşılan “tiroit kanserinde yeni sınıflandırma”yı içeren bilimsel çalışmanın, bugüne kadar kanser olarak nitelendirilen bazı tiroit tümörlerinin aslında kanser özelliğini taşımadığını ve kanser olarak isimlendirilmemeleri gerektiğini ortaya koyduğunu kaydetti.
Meme ve prostat kanserinde de erken evrelerin kanser olarak isimlendirilmemesi yönünde öneriler olmakla birlikte bir kanser tipinin aslında kanser olmadığı şeklinde bir sınıflandırmanın ilk kez tiroit kanseri alanında yapıldığını aktaran Yıldız, buna göre, tiroit nodülleri içinde mikroskop altında incelemede kanser görüntüsüne sahip ancak etrafı bir kapsül ile sarılı ve bu kapsül dışına yayılım göstermeyen bazı tümörlerin 10 yıllık takipte kanser özelliği taşımadığının tespit edildiğini belirtti.
Bu tip tümörlerin artık kanser olarak isimlendirilmemesinin, potansiyel olarak hastalarda kanser tanısı almanın yarattığı psikolojik bozuklukları olumlu etkileyeceği gibi gereksiz tetkik ve tedavilerin de önüne geçebileceğini vurgulayan Yıldız, şunları söyledi:
“Bu yeni sınıflandırma ile yalnızca ABD’de her yıl yeni tanı alan 65 bin hastanın 10 bininde tiroit bezinin çıkarılması şeklindeki cerrahi tedavi ihtiyacının ortadan kalkması ve yıllık 1,6 milyar doları aşan tiroit kanseri takip ve tedavi maliyetlerinin anlamlı oranda azalması öngörülüyor.”
Kaynaklar:
1. http://oncology.jamanetwork.com/article.aspx?articleid=2513250
2. http://aa.com.tr/tr/saglik/bazi-tiroit-tumorleri-kanser-sinifindan-cikarildi/594461
Alıntı: Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
BAZI TİROİT TÜMÖRLERİ KANSER SINIFINDAN ÇIKARILDI
Tiroidin papiler kanserinin kapsüllü foliküler türünün artık kanser olarak değerlendirilmemesi gerektiği bildirildi (1).
Bu, tüm dünyada bugüne kadar bu teşhisi alan hastaların boş yere kanser stresine sokulmaları yanında gereksiz yere ameliyat oldukları ve atom tedavisi gördükleri ve sağlık harcamalarını artırdığı manasına geliyor.
Aynı durumun bilhassa meme ve prostat kanseri için de geçerli olduğu, taramalarla erken yakalandı denilen “duktal karsinoma in situ” vakalarının aslında tıpkı bu tiroit kanserleri gibi hastaya herhangi bir zararı olmayan, bazıları kendiliğinde küçülen veya olduğu gibi kalan tümörler olduğu biliniyor.
Bu sebeple de meme kanseri taramalarının yenilerinin başlatılmamasını, devam edenlerin de durdurulmasını tavsiye eden kuruluşlar var.
Bugün asıl meselenin kanserleri erken teşhis etmekten ziyada hangi kanserlere hangi tedavinin uygulanması hangilerini ise tedavisiz takip etmenin doğru olduğunun belirlemek olduğu kanaatindeyim.
***
Troit kanserleri ile ilgili bu yeni gelişme Anadolu Ajansı tarafından da haberleştirildi (2).
Anadolu Ajansı’ ndan Yeşim Sert Karaaslan‘ ın haberi:
ABD’de yapılan ve uluslararası bir panelde paylaşılan “tiroit kanserinde yeni sınıflandırma”yı içeren bilimsel çalışma, bugüne kadar kanser olarak nitelendirilen bazı tiroit tümörlerinin aslında kanser özelliğini taşımadığını ve kanser olarak isimlendirilmemeleri gerektiğini ortaya koydu.
ABD’de yapılan ve uluslararası bir panelde paylaşılan “tiroit kanserinde yeni sınıflandırma”yı içeren bilimsel çalışma, bugüne kadar kanser olarak nitelendirilen bazı tiroit tümörlerinin aslında kanser özelliğini taşımadığını ve kanser olarak isimlendirilmemeleri gerektiğini ortaya koydu.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Okan Yıldız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tiroit bezinin boynun ön alt kısmında yer alan, sağlıklı kişide yaklaşık 20 gram ağırlığında ve kelebek şeklinde bir organ olduğunu söyledi.
Tiroit bezinden kana normal miktarda tiroit hormonu salgılanmasının, vücudun enerji kullanımı, beyin, kalp, kaslar, tüm organ ve dokuların sağlıklı çalışabilmesi için gerekli olduğunu belirten Yıldız, tiroit bezinin bir bölümünün etrafındaki dokudan farklı bir şekilde büyümesiyle nodül oluştuğunu ifade etti. Yıldız, “Boyun muayenesi sırasında ya da ultrasonografi ile tespit edilen tiroit nodülleri toplumda yüzde 50’ye varan oranlarda görülmektedir.” dedi.
Tiroit nodüllerinin yüzde 95’inin iyi huylu olduğunu belirten Yıldız, “Tiroit kanseri tüm kanserlerin yalnızca yüzde 1-2’sini teşkil etmekle birlikte hormon salgılayan bezlerin en sık karşılaşılan tümörüdür. Bir yıl içinde her 100 bin erkeğin 5-6’sında ve her 100 bin kadının 20’sinde yeni tiroit kanseri tanısı konuluyor. 2016’da ABD’de yaklaşık 65 bin ve Türkiye’de 6 bin yeni tiroit kanseri vakası öngörülüyor.” diye konuştu.
Yıldız, tiroit kanserinin kadınlarda erkeklere göre 4-5 kat daha fazla olduğunun altını çizerek, “Ülkemizde kadınlarda tüm yaş grupları içinde meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser tipi olan tiroit kanseri 15-24 yaş aralığında birinci sırada yer alıyor.” dedi.
“Tedavi maliyetini de düşürecek”
Prof. Dr. Yıldız, ABD’de yapılan ve uluslararası bir panelde paylaşılan “tiroit kanserinde yeni sınıflandırma”yı içeren bilimsel çalışmanın, bugüne kadar kanser olarak nitelendirilen bazı tiroit tümörlerinin aslında kanser özelliğini taşımadığını ve kanser olarak isimlendirilmemeleri gerektiğini ortaya koyduğunu kaydetti.
Meme ve prostat kanserinde de erken evrelerin kanser olarak isimlendirilmemesi yönünde öneriler olmakla birlikte bir kanser tipinin aslında kanser olmadığı şeklinde bir sınıflandırmanın ilk kez tiroit kanseri alanında yapıldığını aktaran Yıldız, buna göre, tiroit nodülleri içinde mikroskop altında incelemede kanser görüntüsüne sahip ancak etrafı bir kapsül ile sarılı ve bu kapsül dışına yayılım göstermeyen bazı tümörlerin 10 yıllık takipte kanser özelliği taşımadığının tespit edildiğini belirtti.
Bu tip tümörlerin artık kanser olarak isimlendirilmemesinin, potansiyel olarak hastalarda kanser tanısı almanın yarattığı psikolojik bozuklukları olumlu etkileyeceği gibi gereksiz tetkik ve tedavilerin de önüne geçebileceğini vurgulayan Yıldız, şunları söyledi:
“Bu yeni sınıflandırma ile yalnızca ABD’de her yıl yeni tanı alan 65 bin hastanın 10 bininde tiroit bezinin çıkarılması şeklindeki cerrahi tedavi ihtiyacının ortadan kalkması ve yıllık 1,6 milyar doları aşan tiroit kanseri takip ve tedavi maliyetlerinin anlamlı oranda azalması öngörülüyor.”
Kaynaklar:
1. http://oncology.jamanetwork.com/article.aspx?articleid=2513250
2. http://aa.com.tr/tr/saglik/bazi-tiroit-tumorleri-kanser-sinifindan-cikarildi/594461
Alıntı: Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta