• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Tiktok rusları da taşmış gerçekten.

Ya adam seni sevmiyor falan değil, takdir edersin ki o da yorgun
Sen de yorgunsun sadece İdrak, asla sevmediğini düşünmüyorum
Oğlun seni çok yoruyor, sorumlulukların eziyor ve sen adama sarıyorsun, senin olayın bu
Yalnız değilsin len ben de öyleyim


Ya bak ben bi süre Allahım o kadar berbat bi dönemdi ki bi süre çok ama çok yüklendim eşime
İki küçük velet var bizde de
Ortamdan bunaldıkça adama sardım
Adam eve girince aslında sevinçten dört köşe olsam da onu ötelemeyi bir borç bildim astım suratımı oturdum, hakaretler, sivrilikler vs
Ha çok da konuştuk biz de he
Konuşmaktan yorulduk
Bir sabah yine hayır ya uyanmak istemiyorum, ben dünyayı sevmiyorum diye ağlarken bana
Bu dünya sevilesi bir dünya değil zaten, sen bak hep ilişkilerinle imtihan olmuşsun (anne-baba ilişkisi) bu ilişkide bir imtihan sana ve bana
Sabret ve şükret, Allahla aranı düzelt dedi, gitti
Hak verdim ama haklısın da demedim
Bütün nemrutluğumla devam ettigim bir gün
Bir gün
Bir gün bana dedi ki ben senin kadar kimseyi sevmedim
Çocuklarım doğdu sevinçten ağladım hem de herkesin ortasında ama hep onların yeri ayrı ama bendeuyeolcamım başka derdim herkese
Ben senden vazgeçtim
Ben senden vazgeçmişim be
Düşündüm yokladım ben senden geçmişim ama çocuklarımsız uyuyup uyanmak ayrı evlerde durma fikri beni ağlatır dedi bir akşam, çok ilgilidir veletlerle, benden bile çok

Tabi durur muyum yapıştırdım öyleyse durma dedim
O ara bir yere gitmesi gerekti
Gitti
Hayır ya bi aydınlanma falan yaşamadım
Aslında hep biliyordum hayatımı kolaylaştırdığını
Ama nasıl diyeyim inat mı salaklık mı bilmem
Uyanmak istemiyorum diye ağladığım zamanlar aynı rutin hayat bolca sorumluluk
Altında ezilen ben
Ve ben hiçbir şey demesem de beni anlamasını beklediğim bir eş
Yoo aptal değil, benim ciğerimi bilir
Sadece yorgunuz ya
Ve ittim onu, biliyorum
Seviyorum sanırım ama gıcık da oluyorum
Beni sarmalamasına izin de vermiyorum

Pişman oldu tabi
Ben seviyorum seni, çocuklarımızı, bizi
Ama sevilmiyorum diyor çoğunlukla
Sana senden geçtim derken içim acıdı ama biraz üzülseydin belki bencilce ama beni seviyor diye sevinecektim diyor vs.

Henüz bir çözümümüz yok
Çabamız da yok
Yalnızca ben her şeyi eh idare eder tarzında beğendiğim günler iyiyiz
Çünkü loğnet olası kafamda hiç susmayan bir hakem var
Ya ne anlattım ben de bilmiyorum ama eşimin dediği gibi (ulan şurda anlattığımı duysa sevinir miydi) bu dünya sevilesi bir yer değil, her şey, oğlun dahil, bir imtihan İdrak.
Senin bir amaca ihtiyacın var ve bu amaç kesinlikle iglimi biyitiyim di iyli gidiyim değil.

Aman be çözüm buldum düzeldik totomuzdan aşk fışkırıyor diyeceksin sandım sonunda ama meh.

Bana da kendinden nefret ettirdin dedi. Oğlum için devam ediyorum onu her gün görmek için dedi. Ben de ona öl inşallah dedim. Denilenleri sayacaksam benim durum daha vahim bacım :)

Amaçsızım ben evet. Hiçbir şeye ilgim kalmadı ki yapayım. Yks ye girdim sürekli açıktan bölüm okuyup duruyorum diğeri yeni bitti şimdi de sosyoloji okuycam ama tek başına da tatmin etmiyor. Mütemadiyen okuyorum zaten.

Belki oğlan kreşe başlayınca, spor vs beni yorar biraz ama yetmez biliyorum. Bugün eşim çocuk okula başlayacak diye çok korkuyorum hepten boş kalacaksın bana saracaksın diyor. Bilmiyorum bulursam mesleğim dışında part time iş yaparım belki.

Eskiden çok güzel resim yapar, kaligrafi ile uğraşırdım onlara dönerim belki de bilmiyorum. İçimden de gelmiyor artık. Zamanı planlamayı bile unuttum. Sürekli koşturuyorum ama bir şey olduğu yok. Saçma salak bir hayat.

Bugün oğlana yatak almak için mobilyacıya gittim. Adamın cümleyi beş dakika sonra idrak edip ağır ağır konuşmasına tahammül edemeyip çıktım. Mesela eskiden olsa eğlenceli öykünün bir karakteri olurdu bu adam. Eğlenirdim gözlemlerken. Artık tahammül edemiyorum dolayısıyla amacım da olamıyor.

Bence adam da beni eskisi kadar sevmiyor. Taytlı ev hanımı görüntüsü soğuttuysa demek.
 
Sizi dürtecek bişey lazım. Asla aklınıza gelmeyecek bir fikir verip evlilik terapisi diyorum.
Size oğlunuz dışında bir uğraş bulmanızı tavsiye edeyim. Kreş’e başlayacak mı oğlunuz? Kendinize zaman ayırınca daha iyi hissedersiniz.
Bir de kendinizi ve hayatı bu kadar sorgulamayın azıcık akışına bırakıp salın.
Bugün kafayı yediğim bir vakit nerdeyse Sabri bey gibi Allah diye kendimi yere atacaktım o derece.
Getirdim trambolini salonun ortasına açtım para voce yi yutuuptan başladık zıplamaya. Çok iyi geldi. Sonra saçımı toplayıp küçük bebenin altını temizleyip büyük bebenin tüm sorularını cevaplamaya devam ettim.

Kreşe başlayacak ama karşılığında mecburen sigarayı bırakacağım. Ve sigaraya aşığım. Bir mutsuzluk nedeni daha. O kreşteyken spora falan giderim ben de ne yapayım.

Bir ara Park anneleri ile diyalog kurup kendime çevre edinmeye çalıştım ama yok olmadı. Beşinci dakikada girilen mevzular aniden soğuttu beni hayattan. Canım dostum da bana epey uzakta. O olsa yanımda hayat daha kolay olurdu zaten.
 
Bilmiyorum eşimin gülümsemesi bike tuhaf geliyor o kadar uzun zamandır somurtuyoruz ki. Bir de yellozun teki gülümsetirse "lan gülmeyi beceriyordun da bana nşre surat astın" der saldırırım. Pipisine tekme atarım hayrını göremez yelloz.

O değil de oğlum doğmadan önce ben ayağımla eşime temas etmeden uyumazdım. Mutlaka dokunurdum. O da "allam dokunmadan uyumuyor" diye güler sarılırdı. Şimdi o kadar uzak geliyor ki o günler.

İşin tuhafı eşim de bana benzedi. Bugün bir arkadaşının 8 yıllık eşine aşkım demesinin tuhaflığından bahsediyor. Ne gerek var saçmalık falan diyor ama azıcık tanıyorsam onu aslında bizim durumumuza gönderme yapıyor, beni test ediyor.

Sevgimden çok emin değilim artık ya. Bundan birkaç önce içimden sarılmak gelir ama kendini tutardım. Şimdi içimden de gelmiyor. Herkesten her şeyden kaçasım var. Bazen oğlumu bile on gün falan bırakıp dağ başına gitmek istiyorum. İnsansız bir yere.
İmkanın varsa ve eşinle anlaşabilirseniz bu konuda mutlaka git.
Karakter yapılarımızın benzediğini bilerek ama senin kesinlikle benim 5 6 model üstüm olduğunu kabul ederek yazıyorum tüm yorumlarımı.
Bana iyi gelen ve ferahlatan şey, sende mutlaka küçük de olsa bir etki bırakmalı.

Mesela geçtiğimiz hafta, eşim benim küçük oğlanı alıp ailesinin yanına gitti 2 gün.
Ben büyükle yalnız kaldım evimizde.
Allahım böyle bir ‘lüküs’ hayat yok.
Benzer çocuklarımız da olduğundan, herhalde 3 yılda geçirdiğimiz en iyi günleri geçirdik beraber.
O, gülen bir anneye hasret ben ise evde kahkaha seslerine.
En son oyun hamurundan ‘sana yemek yapcam anne sen yapma’ dediğinde bir aydınlanma yaşadım.
Doğru söylüyor çocuk, anne sürekli bir şey yapıyor.
Ya kaçış planı olarak kendimi günün 21 saati aktif şekilde asla yetişmeyecek işe güce verdim ya da gerçekten ben yetemiyorum ki bu çocuk oyunda bile annesi yanında kalsın diye yemek yapıyor.
Ben çocuklar iş güç, zaten büyük sorunlu küçük tazmanya derken, sırtladığım tüm yüklerle hisleri ve yaşamayı unutmuşum.

Bu sebeple, kısa nefesler çok iyi gelir.
Kendini dinlemen, hemgameden kurtulman, hiçbir şeyi planlamadan anı ve istediğin gibi yaşamak insanı ferahlatır.

Ve döverim hayrını göremez o yelloz diye cevap vermen, önce kendin sonra da ikiniz için daha çok atılacak adım olduğunu çünkü ortada hala sevgi olduğunu gösteriyor, tebessümle okudum:)
İşte böyle sal kendini, gerekiyorsa yastıkla döv adamı yahu.
Belki de gerçekten içindeki bu öfkeyi çıkarman gerek, kurduğun cümleyi adam duysa ciğerine basacak seni.
Çünkü hissediyorsun ama anne olmaya o kadar adapte şekildesin ki, bir insan, kadın, eş ve sevgili nasıl olunurdu, nasıl sarılırdınız unuttun gitti...
 
Şimdiye kadar narsist erkek profili gördük kk da. Senin de narsist olma ihtimalini bir araştır derim.
Zeki insanların yaşadığı problemlerden biri bu.. Anormal görmüyorum bu hislerin hiçbirini... Kendim de öyleyim çünkü... Toplumun aforoz kesiminde olmak dışında sıkıntı yok bence, bir kez evlilik denedim çok kısa sürede boşandım... Evlilik insanı olmadığımı farkettiğim gibi annelik duygum da yok... Yani bunlar beni hayata bağlayan aforizmalar içinde değil ki... Haaa şu bir gerçek mutluluk noktasında kendimi mutsuz etmek için Mutlaka bir şey buluyorum. Anlık o kdr değişken ki... Terapi de aldım... Sonuçta duygu dünyamı yine de seviyorum, değiştirmek istemiyorum...
Konu sahibi arkadaşımızın eski konularını biliyorum az çok... Bence boşanmalısın....
 
32 yasında, saglıklı dusunebılen ve beden saglıgı yerınde olan bır kadının boyle negatıf ve yasam enerjısnı kaybetmıs olması benı cok uzuyor. oncelıkle hayatınızdakı zorlukları kabul edıyorum ama sız bu zorlukları cesaretsızlıgınız ıle cekılemez bır hale sokuyorsunuz. hatalıysam sımdıden ozur dılerım ama hatırladıgım kadarıyla oglunuzun bedensel veya zıhınsel bır engellı yok. cevremde cocuklarının hem bedensel hem zıhınsel gelısımı sorunlu olan anneler var hayatla tek baslarına umutla nasıl savastıklarını gordugumde kendımden utanıyorum.
psıkolojık destek alıyor musunuz ? bunu lutfen klasık bır yaklasım olarak algılamayın ama sızın hayata bakıs acınız butun ılıskılerınızı etkılıyor hem oglunuzla hem de esınızle. sızın soyledıgınız gıbı aslında bence de sorun da cozum de tamamen sızde. hemen hemen aynı yaslardayız ve sız su an hayatınızın bıttıgını bense hayatımın yenıden basladıgını her gecen gunun bana ne cok deger kattıgını dusunuyorum. ıyı kı dıyorum sureklı kafamda bır yerde hayır yapamam dedıgım seylere cesaret edebılmısım. lutfen kendınızı ozgur bırakın korkularınız ne bılmıyorum ama lutfen onlara yenılmeyın. sızı uzen hıssıslestıren seylerı hayatınızdan cıkarın.

Yok oğlumun bedensel veya zihinsel bir engeli yok. Hiperaktivite şüphesi olan aşırı zor mizaçlı bir çocuk. Hayatı zindan eden cinsten. Her şeye muhalif, asla hiçbir ortamda ya da durumda birkaç dakikadan fazla sabit durmayan bir cins işte.

Hani bazen bir hevesle tamam idrak hadi hazırlan al oğlunu şuraya git değişiklik olsun diyorum. Daha evden çıkmadan hengame başlıyor. Donla gidicem giymiycem üstümü diyerek başlıyor maceraya, tam kapıdan çıkacakken evin bir yerini yıkarak devam ediyor. Çıktıktan sonra daha da vahim durum. Parkta Oynamaz avmde durmaz, yolda elimi Tutmaz, markette deli dana gibi koşar, mavi otobüse binmek istiyorum diye tutturur, yolun ortasında durup oturur. O kadar yorulur ve canımdan bezerim ki "tamam idrak sen otur evinde boşver hayatı" diyecek noktaya gelirim.
 
Zorlanıyorum aslında diğer konularda herkesin tavsiye ettiği şeyi yapıyorum. Beklemedeyim sadece. Kavga da çıkarmıyorum bir şey de istemiyorum. Gül, sev, sahiplen diyen koca.

ama bir şey istememek, beklememek sana uygun değil demek ki.
sen değişerek sen olmaktan çıkarak mutlu olmayacaksın ki.
iyi niyetle verilmiş tavsiyeler her kişiliğe uymayabilir.
beklemek istiyosan bekle elbette ama vakit kaybediyorsun.
 
Aman be çözüm buldum düzeldik totomuzdan aşk fışkırıyor diyeceksin sandım sonunda ama meh.

Bana da kendinden nefret ettirdin dedi. Oğlum için devam ediyorum onu her gün görmek için dedi. Ben de ona öl inşallah dedim. Denilenleri sayacaksam benim durum daha vahim bacım :)

Amaçsızım ben evet. Hiçbir şeye ilgim kalmadı ki yapayım. Yks ye girdim sürekli açıktan bölüm okuyup duruyorum diğeri yeni bitti şimdi de sosyoloji okuycam ama tek başına da tatmin etmiyor. Mütemadiyen okuyorum zaten.

Belki oğlan kreşe başlayınca, spor vs beni yorar biraz ama yetmez biliyorum. Bugün eşim çocuk okula başlayacak diye çok korkuyorum hepten boş kalacaksın bana saracaksın diyor. Bilmiyorum bulursam mesleğim dışında part time iş yaparım belki.

Eskiden çok güzel resim yapar, kaligrafi ile uğraşırdım onlara dönerim belki de bilmiyorum. İçimden de gelmiyor artık. Zamanı planlamayı bile unuttum. Sürekli koşturuyorum ama bir şey olduğu yok. Saçma salak bir hayat.

Bugün oğlana yatak almak için mobilyacıya gittim. Adamın cümleyi beş dakika sonra idrak edip ağır ağır konuşmasına tahammül edemeyip çıktım. Mesela eskiden olsa eğlenceli öykünün bir karakteri olurdu bu adam. Eğlenirdim gözlemlerken. Artık tahammül edemiyorum dolayısıyla amacım da olamıyor.

Bence adam da beni eskisi kadar sevmiyor. Taytlı ev hanımı görüntüsü soğuttuysa demek.

Ahahah yav hiç öyle aşk böceğisi olamadım ki ballısı, sen de olamadın biliyorum

Valla benimki bana işe geri dön, boz iznini dedi
Dedim sen kim köpek şurda emzirme dönemi bitsin mecbur döncez zaten izin iki sene.
Kafam falan dağılırmıs falan
Bana sarma demiyo da

Bak şimdi yazımı okudum da ne demişim
Her şey için eh idare eder dediğimde..
Yani İdrak kafamdaki şemalara uygun düştüğümde
İyi bi evlattım bugün
İyi bi anneydim
İyi bi ablayydım be
Fakat evi de iyi temizledim dediğimde sarmmıyorum
Çünkü mükemmeliyetçilik, özeleştiri, kalıplar, kalıplara uygun davransın herkesçilik, olmazsa küstüm oynamıyorumculuk, memnuniyetsizlik bazen, bazen nankörlük, bolca düşünmek ve hayın bir fedöcülük ahaha :dd

Kavgamız kendimizle be
 
Bence hayatı olduğu gibi kabul etmediginiz için iç dünyanız bu halde.Kontrolunuz dışında gelistigi icin hayatiniz bugun bu durumdasiniz.Evet aşık oldunuz evlendiniz bir çocuk yaptiniz ama umduğunuzu bulamadiniz çünkü kolay değildi zor bir cocuktu.Sizi yipratan ilk hayal kirikligi bu olmuş.Butün enerjinizi çocugunuza verirken mucadele ederken eş olmayı birakip sadece anne olmussunuz.Eşiniz sizin gibi bakmamistir eminim olaya çocuk kolaysa aslan oğlum zorsa geri durmalar siz cocuk için mucadele verirken ne yapabilirim diye o komsunun cocugundan bahsediyor gibi davranmıştır.Bence yapacaginiz en iyi şey evladinizi oldugu gibi kabul edin zorsa zor hayati kontrol edemeyiz.Birde siz onun ne kadar zor oldugundan bahsedip durdukca emin olun zor bir cocuk olacaktir sizin ve herkesin gozunde.
 
Yalnız konu süper ötesi. Sen anlatana kadar ken dimi ben bu kadar net anlatamazdim herhalde... Şuan bir uyanış yaşıyorum.
Aynı duygu durumundayim . Bana dokunmayan yılan bin yaşasın modun da. Az ötede oynasin millet istiyorum.. Ve gerçekten uzun zamandır kimseye birşey hissetmiyorum (yavrularım dışında). Onlara da yer yer tahammülüm azalıyor ama yine sabrımı koruyorum. Eş kişisine kıskançlık vs hissetmiyorum. Gerçi zamanında aynı haltlari bizimki de yedi. Yok abi artık yüreğim kipirdamiyor...ona, buna , hatta hiç kimseye.
Teşekkürler beni ayiktirdigin için.
 
Eşin saçma sapan birşeyler izlemiş. Benim eşim izleseydi ben dalga geçerdim, hatta onlar sana bakmaz ki diye alay bile edebilirdim, kıskanmazdım bende senin gibi. İşi kavgaya taşır mıydım diye düşünüyorum, taşımazdım. Tiktok için ince ince laf sokup olayı büyütmezdim.
Bu arada öyle laf sokmaları bende yaptım hayatımda. Şimdi senin konunu okurken aklıma geldi hepsi. Sonra sayfalarca yazılmış cevapları okurken düşündüm bunu. Nedenini de şimdi buldum. Mantıkla karar veren bir insanım. Karşımdaki kişi mantığıma uymuyor ama kalbim seviyosun aslında dediğinde beynimin kalbimi susturma yöntemi bu. Kalbimi, duygularımı en sağlam kasaya kapatıp binlerce kez kilitleyip en ruhsuz, en duygusuz ifademle bir bir sayarım laflarımı. Çünkü bunu yapmazsam onlar hep içimde kalır biliyorum bunu. Duyguları saklamışken konuşmak, lafı tam gediğine sokmak, karşımdakinin en zayıf noktasına vurmak istiyorum. Beni bu hale getiren sensin, senin için üzülemem, işte al sonunda senin hakkında düşüncelerimi duy demek bir nevi. Ben bunu eski sevgililerime yaptım ama ondan önce babama yaptım üstelik 10 yaşındayken. Şu an 28 yaşındayım ve babamın içinde kalmış laflarım var. Geriye dönüp bakınca söylemeseydim demedim 1 gün bile, keşke beni o raddeye getirmeseydin dedim. Pişman mıyım hayır. Hala bile duygu göstermem o konuda. Annem içlenir nasıl söyledin onu diye ama söyledim.
Senin eşinle durumunu da kendime benzetiyorum. Bazen gelinen nokta insanı mekanikleştiriyor. Acıma duygun olmadan aklından geçeni filtrelemeden söyletiyor. Ama karşı tarafın hep içinde kalan lafların vardır, böyle devam edersen bunlar çoğalacak eşinde. Kendini sana karşı savunmayacak bir noktadan sonra çünkü sen geldiğin noktaya, onu da çekeceksin. Karşılıklı duygusuz bir çift olacaksınız.
Bu arada çocuğunun bu kadar seni yormasının sebebinin evde anlamlandıramadığı bir gerilimden kaynaklandığını düşünüyorum. Aklı ermeye başladığında bu huylarının yerini ya isyan ya içe kapanıklık alacak.
Eşinle oturup insan gibi konuşalım olayını bırakın. Bağıra çağıra küfrede küfrede kusun birbirinize kininizi. Gerekiyorsa çocuğu bir hafta sonu yollayın birine 2 gün ne var ne yok sayın. İçinizi boşaltınca zaten empati yeteneğiniz geri gelmeye başlar.
 
Yok oğlumun bedensel veya zihinsel bir engeli yok. Hiperaktivite şüphesi olan aşırı zor mizaçlı bir çocuk. Hayatı zindan eden cinsten. Her şeye muhalif, asla hiçbir ortamda ya da durumda birkaç dakikadan fazla sabit durmayan bir cins işte.

Hani bazen bir hevesle tamam idrak hadi hazırlan al oğlunu şuraya git değişiklik olsun diyorum. Daha evden çıkmadan hengame başlıyor. Donla gidicem giymiycem üstümü diyerek başlıyor maceraya, tam kapıdan çıkacakken evin bir yerini yıkarak devam ediyor. Çıktıktan sonra daha da vahim durum. Parkta Oynamaz avmde durmaz, yolda elimi Tutmaz, markette deli dana gibi koşar, mavi otobüse binmek istiyorum diye tutturur, yolun ortasında durup oturur. O kadar yorulur ve canımdan bezerim ki "tamam idrak sen otur evinde boşver hayatı" diyecek noktaya gelirim.
ınanın su saydıklarınızın yarısını yasadıgım ulkede cocuklar sadece cocuk oldugu ıcın yapıyorlar. avm de yuvarlanan cocuklardan yolda yere yatıp agız burun yolu yalayanlar mı dersın. markette daha yurumeyı yenı ogrenmıs bebenın meyve reyonunda meyvelerı tutup tutup fırlatması ustune dengesını saglamayıp yere yuvarlanması mı; bunlar benım dısarıya cıktıgımda karsılastıgım gunluk senaryolar daha da cogaltırım. ama dıger yanda da 10 yasındakı oglunun sadece ona anne dıyebılmesı ve tek basına bır adım atabılmesı ıcın kendınden vazgececek anneler. ben sızın sorunlarınızı kucumsemıyorum ama cozulemeyecek basacıkılamayacak seyler degıl ınanın. cozmeye cesaretınız yok sadece ve bu sekılde devam edersenız en guzel en dınamık en aklı basında oldugunuz caglarınızı harcayıp gıdeceksınız. bedenınız, zekanız ve zamanınız en buyuk servetınız siz bunları bır hıc ugruna harcıyorsunuz. sız bu dunyada varsınız, varlıgınızı yok sayarak devam edemezsınız.
 
İmkanın varsa ve eşinle anlaşabilirseniz bu konuda mutlaka git.
Karakter yapılarımızın benzediğini bilerek ama senin kesinlikle benim 5 6 model üstüm olduğunu kabul ederek yazıyorum tüm yorumlarımı.
Bana iyi gelen ve ferahlatan şey, sende mutlaka küçük de olsa bir etki bırakmalı.

Mesela geçtiğimiz hafta, eşim benim küçük oğlanı alıp ailesinin yanına gitti 2 gün.
Ben büyükle yalnız kaldım evimizde.
Allahım böyle bir ‘lüküs’ hayat yok.
Benzer çocuklarımız da olduğundan, herhalde 3 yılda geçirdiğimiz en iyi günleri geçirdik beraber.
O, gülen bir anneye hasret ben ise evde kahkaha seslerine.
En son oyun hamurundan ‘sana yemek yapcam anne sen yapma’ dediğinde bir aydınlanma yaşadım.
Doğru söylüyor çocuk, anne sürekli bir şey yapıyor.
Ya kaçış planı olarak kendimi günün 21 saati aktif şekilde asla yetişmeyecek işe güce verdim ya da gerçekten ben yetemiyorum ki bu çocuk oyunda bile annesi yanında kalsın diye yemek yapıyor.
Ben çocuklar iş güç, zaten büyük sorunlu küçük tazmanya derken, sırtladığım tüm yüklerle hisleri ve yaşamayı unutmuşum.

Bu sebeple, kısa nefesler çok iyi gelir.
Kendini dinlemen, hemgameden kurtulman, hiçbir şeyi planlamadan anı ve istediğin gibi yaşamak insanı ferahlatır.

Ve döverim hayrını göremez o yelloz diye cevap vermen, önce kendin sonra da ikiniz için daha çok atılacak adım olduğunu çünkü ortada hala sevgi olduğunu gösteriyor, tebessümle okudum:)
İşte böyle sal kendini, gerekiyorsa yastıkla döv adamı yahu.
Belki de gerçekten içindeki bu öfkeyi çıkarman gerek, kurduğun cümleyi adam duysa ciğerine basacak seni.
Çünkü hissediyorsun ama anne olmaya o kadar adapte şekildesin ki, bir insan, kadın, eş ve sevgili nasıl olunurdu, nasıl sarılırdınız unuttun gitti...

En son bana sımsıkı sarıldığında oynadığı at yarışının sonucunda verdiği hasarı affettirmek istiyordu üç yıl önce. Ve benim aklıma eşimin sarılması bu şekilde kodlandı. Aksini düşünemedim ve hissedemedim. Yine ne bok yedi de sarılıyor ya da kesin bir hata yaptı onu terk etmeyeyim diye yalandan sarılıyor samimi değil vs diye düşünüp hissedince aynı karşılığı veremedim. Bir süre sonra o da sarılmaktan vazgeçti zaten.

Ben söylenenleri unutuyorum çoğu zaman ama bana acı veren durumlarda yaşadığım hissi asla unutamıyorum. Hep aynı tazelikte kalıyor ki bu da öfkemi besliyor.

Bir de niyeyse gerçek olduğuna ikna olamıyorum hiçbir hissin. Hep altında bir şey var ya da kesin kötü olacak sonrasında endişesi oluyor. Tuhaf bir durum biliyorum.

Geçen hafta benim sıpayı halası gezmeye götürdü. Eşim de tüm gün evde yoktu. Allahım o nasıl bir mutluluk. Kolumu bacağımı nereye koyacağımı şaşırdım. Inanılmaz iyi geldi ama günün sonuna doğru evladım olaydı da televizyona tekme ataydı duygusallığına kaydım. Günlerce gidebilir miyim bilmiyorum küçük sıpamı özlerim.
 
Yaşadıklarinizi okuyunca kendi duygularimi gördüm sanki. Hiçbir şeyin heyecenlandirmamasi, boşluk hissi ve notrluk. Cinsellik denilen şeyden soğuyorum haberleri görünce . İnsanların hayvanlasmasi beni cinselliğin kutsallığı dan uzaklaştırıyor. Bir de babamın buna çok düşkün olması. Bknz. Açtığım eski konum.. neyse bugün bir haber izledim. Kadın sevgilisiyle kendi çocuğunu döverek öldürüp tandirin içine poşetle atmış. Çocuğun videoları da vardı. İçim çok tuhaf oldu. Üzülme gibi artık bu dünyadan ve insanlardan igrenme gibi. Bilmiyorum belki olgunlasiyorum ama yavrum olmasa bu dünyaya karşı pek hevesim yok. Ama korkuyorum aynı zamanda karşısına kötü kişilerin çıkmasından.
 
Gerçekten samimiyetle hayatın yeni başladığını düşünüyor musunuz? Ben 32 yaşında hayatın artık bittiğini düşünüyorum çünkü. Ve çok özlüyorum eski yılları. Yaşlandığımı hissediyorum...

Neşe evet. Kaybettiğim şey bu. O kadar uzun zamandır neşeli değilim ki eşimin "gülsen keşke" cümlesine bile kayıtsız kalıyorum. Bilmiyorum bazen eşime gerçekten aşık oldum mu diye de düşünüyorum. Belki de aşk değildi yaşadığım. Yanıldım belki de. Onsuz bir hayat nasıl olur bilmiyorum denemeye korkuyorum açıkçası. Bir de aramızda evlat bağı var. Keşke tüm çocukların anne babası birbirini sevse, gerçek manada birlikte olsa.
Hepimizin hayatlarında farklı dönemler ve sıkıntılar var , benim de çok bunaldığım zamanlar oldu ama kalkmak için kendime sebepler buldum, hayatı çok fazla pollyannacılığa yada nasip kısmete bağlayarak konuşmayı sevmiyorum, kendimi zorlamadıkça hiçbir şey değişmedi çünkü şimdiye kadar. İnsan kendini saldıkça işler iyice kötüye gidiyor, Belki ben yeni evli ve çocuksuz olup hala iş hayatım için atanmaya çalıştığım için hayat yeni başlıyor gibi geliyordur bana. Yoksa bende üniversitede arkadaşlarımla dertsiz tasasız geçirdiğim günleri özlüyorum, yavaştan yaşlandığımı hissediyorum ama en önemli şey yanınızda mutlu olduğunuz kişilerin olması. Yaşlılığa giderken ailenizle mutluysanız zaten tükenmiş hissetmezsiniz. Eşinizle sorunlarınız çözülse içiniz yaşam sevinciyle dolar, o yüzden karşılıklı halletmeye çalışsanız dedim . Bu saatten sonra aranızdaki iletişim bu şekilde devam ederse hep mutsuz olacaksınız, bir ömür neden öyle geçsin. Ayrılmaya sıcak bakmayanlar aralarındaki sorunu çözmedikçe ikisine de zulüm gibi geçer zaman.
 
Sizin konularınıza denk geldikce bakıyorum. Kimseyi kırmak istemem ama sizin çok beylik laflarınız var özellikle eşinize karşı her sorunda tavrınız onu böcek yerine koymak gibi. Bu kadar kibirli olmayın adam yıllardır bu evliliği bozmamış sabır etmiş ne olur bi silkelenip evinize,eşinize, çocuğunuza adapte olsanız. Siz değişseniz o evlilik değişir. Sizde sürekli ama o öyle yaptı,ama o bunu demişti, ama ama ama diyen kadınlardansınız.Madem değişmeye niyetiniz yok neden depresif,mutsuz,memnuniyetsiz bir kadınla hayata mahkum ediyosunuz eşinizi ve çocuğunuzu
 
Back