Tabii ki Beş Ayin'in en önemli etkilerinden biri de yaşlanmayı geciktirmesi ve kişiyi genç bir görünüme kavuşturarak ona dinçlik vermesiydi. Otuz beş yaşının üstündeki herkes daha genç görünme ya da daha genç hissetme fikrini cazip buluyordu. Ayinlerin, bazıları için ciltteki beneklerin, lekelerin, yüzdeki kırışıklıkların, gevşek ve sarkmış gerdanların kaybolması da dahil pek çok değişim yarattığına hiç kuşku yoktu. Ayinleri yapanların bedenleri dikleşip duruşları düzelmişti. Çoğu kişide kırçıllaşmış ya da ağarmış saçlar, en azından kısmen, eski rengini almıştı. İncelen saç telleri kalınlaşıp parlaklaşıyordu. Yetmiş beş yaşındaki James Mayes ayinleri dört ay boyunca yaptıktan sonra, hem hızla dökülen saçlarının dökülmesinin durduğunu hem de yıllardır saç olmayan yerlerde yeniden saç çıkmaya başladığını gördü.
Hem kadınlar hem de erkekler bedenlerinin biçiminin düzeldiğini bildirdiler. Diğer okurlar ayinleri düzenli olarak çalışmanın "gözlerinin parlamasına" yürüyüşlerinin canlılık kazanmasına" ve "gençlik dolu bir parıltı kazanmalarına" neden olduğunu düşünüyorlardı.
Ayinleri yapmak, ayrıca, insanların yaşlılık kavramının en güçten düşürücü hastalık olabileceğinin farkına varmalarına neden olmuş gibiydi. Hemen herkes uyuşukluk, hastalık, çekici görünüşün kaybolması, elden ayaktan kesilme, hatta acı ve ağrıların, yaşamın kaçınılmaz bir parçası olduğu görüşünü kabul eder. Ama Beş Ayin'i yapanlar, sağlıklı kalmak için gereken her şeyi yapmaya karar verenler için bu öykünün bir başka tarafının daha olduğu son derece açıktır.
Tibet'in Gençlik Pınarı, yaşayış ve yaşlanma biçimimizin tam tersinin de mümkün olduğunu gösteriyor. Bazı kişilerin bu Tibet ayinlerini "inanılmaz" diyerek bir kenara bırakmaları ya da bunları sınırsız ve iyimser alternatifler sunan bir sistem olarak, kimilerinin inandığı bir kuruntu ya da sadece ahmakların inanacağı bir şaka olarak görmeleri doğaldır. Salinas, California'dan yazan Charles Goodwin, "Ayinler neredeyse bir peri masalı gibi, " diyor. "Bunlar nasıl işe yarayabilir ki, diye düşünüyorsunuz; ama bu ayinler sanki bir büyü gibi."