İnsanın üzülmek için vakti olmaz mı? Olmuyor işte bazen. Yan binaya bir misafir gelmiş. Duvarlar kağıt mübarek, kadının kahkaha sesi evin içinde çınladı. Tanıdık bir kahkaha bu. Bir an aklımı yitireceğim sandım ama her zamanki gibi aklımın bir parçası gitti sadece. Kademe kademe deliriyorum. Oğluma yetecek kadar kalıyor akıl şükür. Kahkaha diyordum, tam bir buçuk yıl önce son kez duyduğum kahkaha sesinin aynısı. Böyle içten, insanı mutlu edebilecek cinsten. Ne vardı ki ölecek sanki. Zaten artık kimse gülmüyor...
Ağlamakla bayılmak arası bir yerlerde gezindi bünyem. Zamanlama konusunda çığır açan oğlumun öksürük nöbeti tam da bu anda başladı. Ama nasıl öksürmek. Doğdu doğalı öğrenemedi öksürmeyi. İlla kusacak. İlla üç makine çamaşır yıkanacak. Yok dedim benim bünye kaldırmıyor artık yorgunluğu. Kovaya kusacak bu sefer. İtsin kovayı, bağırsın kıyameti koparsın yatağa kusulmayacak! Öyle de yaptı zaten. Kıyameti kopardı. Ama nasıl ağlamak. Tek sebep kovaya değil yorgana kusmak istemesi. Hala delirmedim, dedim ya kademe kademe hallediyorum ben o işi.
Yorganı kurtardık ama iki gün önce halı yıkamadan teslim aldığım halıyı rulo yaptım yine. Halının dili olsa sizin ben ecdadınızı... Karıştırma şimdi ecdadı. Bana küfret ayol.
Bir saat sürdü öfke nöbeti. Öksürüyor diye. Düşünebiliyor musun öksürüyor diye sinirleniyor. Babası ayrı bir alem zaten. Uykudan uyanmış ve delirmiş çocuğa bağırıyor. Yahu kapatmış işte algısını, bağırsan ne fayda.
O değil de çok uykum var. İnsan üç saat uykuyla da yaşayabiliyormuş. Bak tam bu noktada yine sen geldin aklıma. Sabahlara kadar uyumazdın. Hissettiysen demek ki erkenden öleceğini. Gün ışığında yaşamak yetmediyse demek ki. On beş gün sonra bir sene olacak. Bir senedir ağız tadıyla, şöyle böğüre böğüre ağlamak nasip olmadı kuzum. Ağlayacak kadar bile zamanım olmadı. Hep bir koşturma, hep bir kaos. Valla bak bazen sinirleniyorum durduk yere. Üzüntü yerine sinir harbi yaşıyorum. 31 yıl neyine yetti de gittin hemen.
Kademeli olarak delirmenin bir özelliği de, ağlayamamak. Ağlayamıyorum ben artık. Daha doğrusu saçma sapan bir fragmana denk gelip dakikalarca ağlarken, ağlamam gereken yerde öylece kalıyorum.
Yoruldum ben kuzum. Gelsem mi ben de yanına? Güzel mi oralar acaba. Sıpa var şimdi gelemiyorum da. Bir büyüse, bir kendini kurtarsa. Sorumluluk ve annelik dışında bir his kalmadı benim içimde. Analık görevimi ifa edince usulca gelirim yanına he mi kuzu.
Bir yazasım var ki hiç sorma. Senin sosyal medyaya yazdığın son paragrafın üzerine utanıyorum bir şey yazmaya. "bir müddet sonra sizi göremeyeceğim, belki hatırlamayacağım bile. Bana güçlü ol geçecek demeyin. Geçmeyecek ama Allah'tan gelene laf yok. Beni sakın unutmayın olur mu, ben hepinizi çok seviyorum" demiştin. Her satırı aklımda. Unutmadım, unutmam. Ben de seni çok seviyorum. Şimdi ağlayabilirim. Kusma sakın he mi oğlum.