Söz uçar yazi kalır

Kendini iyi hissetmek

Ne kadar güzel bir ruhumuz ve kalbimiz var ki bizi devamlı güzele ve doğruya davet ediyor.
Kendimizi sevmek ne kadar güzel bir nimet.
Ben kendimi seviyorum. Aynaya baktığımda Allah in yaratmış olduğu bir eserle yüzleşiyorum ilk önce.
Esmerimiz beyazimiz sarisinimiz gözleri farklı renklerde olanimiz hepimiz ne kadar da özel yaratılmışız
Emanet bir görüntü var aynada ona bakıyorum tebessüm ediyorum Rabbimin emanetine.
Suyla bulusturdugum yüzüm derin bir nefes almamı sağlıyor.
Ya abdest...
İşte o en güzel nimet.
Tüm abdest azalarim suyla tekrardan canlanip güzelleşiyor adeta.
Her gün düzenli değiştirdigim mis gibi kokan havlumla buluşuyor yüzüm ve kollarım.
Güne besmeleyle başlamak ne kadar güzel bir nimet.
Kremlerimi sürüp balkonuma çıkıp Allah im benzersiz yarattığı o eşsiz manzarayı izlemek gökyüzüne bulutlara güneşe bakmak. Ağaçlara bakmak...
huzuruna huzur katan bir aktivite olsa gerek...
Kuş seslerini dinlemek o kadar güzel ki.
Sonra dünya kosturmacasina kendini salivermek
Gülmeli ağlamalı sinirlenmeli kaygılı bir gün geçse de gece başımızı yastığa koyduğumuzda eşinize sarılıp " iyi ki varsın "
Çocuklarımıza öpücük kondurup " sizi seviyorum"
Demek tüm yorgunlukları alan ve yine şükür sebebi olan bir şey...
İnsanın kendini sevmesi güzel bir şey.
Saygı duyması kendini odullendirmesi...
Kusurlarimla varım ve kendimi olduğum gibi seviyorum.
Kalkmak için düşmem gerek bazen o yüzden üzüntülerimin geçici olduğuna inanıyorum.
Tövbe istiğfar ve şükür sözünü dilime alistiriyorum.
Kendi gelişim hikayemi kendim yazıyorum.
Iyi ki varım ...
 
İnsanları memnun etmeye çalıştığımız kadar kendimizi memnun edecek işler yapsaydık bambaşka yerlerde olabilirdik.
Başkalarına verdiğimiz değeri kendimize de versek nasıl olur?
Herkes gider de yine biz kendimizle basbasa kalırız...
 
Herkesin özendiği bir evlilik

Neden?
Başkaları neden bizim hayatımızı bu kadar etkiliyor?
O zaman biz kendimiz için değil Başkaları için yaşıyoruz?
Bu böyle sürüp gider...
Başkasının onayladığı bir karakter , meslek, görüntü vs
Ya ben
Ne zaman diyeceğiz?
Özümüze yani kendimize sorduk mu ?
Ya ben ne istiyorum?
Başkalarına vitrinde sergiler gibi mi olmalı herşeyimiz?
Gösteriş gerçekten huzur mu verir yoksa huzur mu kaçırır?
İşte bilinmeyen tarafın konusulma zamanı.

Evliligimin ilk yıllarında ben de düştüm bu hastalığa o yüzden kurtuluşumu anlatmak istiyorum.

1 yil Evliyiz canim cicim aşkım. Özürler ricalar tebessümler havada uçuşuyor.
Kendinden fazlasıyla veren bir ben.
Simarmaya alışkın olmayan bir eş , eşim...
Bizi görüp özenen listesi de mevcut.
Ama kimse bilmiyor ki bir şeyler yanlış...

Bir gün insanım ya hani uzulebiliyorum, gerilebiliyorum hayatım sadece eşimden ibaret değil o gün bir şeye moralim bozulmuş eşim eve geldiğinde ona ister istemez gergin davranmistim.
Ilk kavgamız o gün olmuştu. Neden sinirliyim? Ters ters konuşuyorum tebessüm etmiyorum?
Melek sandığı kadın o gün kanatsız çıkmıştı adamın karşısına ve adam buna epey bozulmuştu.
Ve insan olduğumu o gün yeni yeni idrak etmeye başlıyordum.
Sonra başka sebeplerden kavgalar iletişim problemleri ve beklentiler de ortaya çıkmaya başlamıştı.
Aslında normal olan şeyler oluyordu ama biz sorgulayıp irdeleyip birbirimizi iliskinin bozucusu ilan etmeye başlamıştık bile.
Etraftan bizim sözlü tartismamiza şahit olanlar
Aaaa sizin bu kadar uyumsuz olduğunuzu bilmiyorduk. Kocan seni hiç anlamıyor.
Ya sen erken mi evlendin acaba anlasamiyorsunuz bir konuda ortak karar verememek ne kötü
Gibi yorumlar.

Sonra birbirimizi dürtüp bizim ne istediğimizi kenara koyup insanlara göre yaşamaya başladık.
Yine her sey mükemmel.

Ama hep unutuyorduk insanoğluna mükemmel olmak aslında en yakışmayan şeydi. Çünkü onu yasamaya çalışırken gercek hayattan zevk almayı kaçırıyorduk.

Ilk çocuğumu kucağıma aldığımda super anne super baba ve super evlat 3 lusu.
Her şey kusursuz olmalıydı.
Çocuğun her hareketi sorgulanmaya ve kıyaslar da başladı. Falanin çocuğu ile başlayan cümleler.

Defalarca unuttuğumuz bir şey vardı. Özel olmak.
Ben eşim çocuğum herkes gibi özeldik işte. Kıyaslamak da en çirkin davranış olsa gerek.

2..çocuk. 3. Çocuk.
Evet başladı heyecanlı bir hayat .
Dağılan ev, farklı karakterlere sahip iki insanın ebeveyn oluşu. Bazen orta noktada buluşup bazen test düşen düşünceler.
Hayaller ve hayatlar.
Neydi peki yapılması gereken hayallere dalıp hayatı kaçırıp sitemkar olmak mı?
Yoksa hayatını olduğu gibi dolu dizgin yasarken
Mutlu olmak mı?
Son bir yıldır yeni oturdu evliligimiz.
Daha şimdi aile gibi hisseder oldum.
Çünkü o hastalıktan kurtulmuş tamamen kendimize yonelmistik.
Tartışmak güzeldir sonunda anlaşmak varsa eğer.
Iki farklı beyin ve iki farklı annede yetişmiş iki insan illa ki tartismaliydi zaten.
Benim 6 gördüğümü o 9 görüyorsa kendi tarafından bakıyor demektir. Ona haksızsın diyemem. O da bana haksizsin diyemez.
Eşimi olduğu gibi kabullenmem 8 yılımı aldı.
O da beni olduğum gibi kabul etmeye başlamıştı.
Artık başkasının özendiği kişiler olmaktan arınmış mutlu olmaya çalışan beklentileri düşük tutan kusur gören değil kusur örten insanlar olmaya başlamıştık.
Falanin kocası yoktu artık dilimde. Eşimin de Falanin karısı.
Ne cok incitmisiz birbirimizi. Papatya olan çiçeği zorla karanfile benzetmeye calismisiz yıllarca.
Papatyanın güzelliğini farkedince hatamizi anladık.
Sarıldık birbirimize mükemmel çift olmayı reddederek.
Eşime artık seni kusurlarinla Seviyorum diyebiliyorum.
O da benim fevri cikislarima alıştı. Yine stresli bir gün geçirmişsin hayatım diyebiliyor ya bu bile bana yetiyor bazen.
Evlilik; saygıyı koruyarak tartışmaya açık , farklı düşüncelerin olduğu ve kapatılabilir kusurların da var olduğu bir kurummus meger.
Aham saham beklentiler ve gösteri şenlikleri ic huzurumuzu derinden sarsiyormus meğer.
Her evlilik de özeldir. Kiyaslanmaya kapalıdır.
Her beyin özeldir.
Evlilikte şiddet ihanet hakaret yoksa diğer konular aşılabilir.
Evlilikte mutluluk bir şeye bağlı değildir.
Bazıları çok konuşur mutludur. Bazıları az konuşur mutludur.
Bazıları konuşmaktan çok bakısir mutludur.
Mutlu olmak için sebep arayan ve bulan herkes mutludur.
Dizilerdeki yalan sahneler bizi mutsuz etmesin adi üstünde herkes rol yapıyor. Gerçek değiller. Hem onlar sen de değil ben de değil.ozenme bitti mutluluk geldi.

Canim eşim beni bazen anlamasanda nazımı niyazimi cekemesende şunu yapalım mı dediğimde her zaman evet demesende seni seviyorum.
Çünkü bende seni bazen anlamıyorum. Her istediğine evet diyemiyorum. Biliyorum ki sen de beni yine de seviyorsun.
Kusurlarimizla bizi seviyorum. Biz bir aileyiz düşe kalka gidiyoruz.
Gün gelecek konuşan herkes susacak evlatlarımız evlenip gidecek.
Yine sen ve ben basbasa kalacağız. Birlikte yaşlanmaya niyet etmistik ya hani evlenirken ben senin yüzündeki kırışıklıklara bile tebessüm ederek bakacağım. Nasıl geçti ömrünüz diye sorduklarında : sabır ve sukurlerle dolu geçti diyebilecegiz. Birbirimizi hiç incitmedik diyeceğiz Çünkü su an ki incitmelerimiz o zamanın ceviz içi kadar görünecek gözümüze gülüp geçeceğiz.
Niyet ettim seninle yaşlanmaya...


" kusurlu evliliğin mutlu kadını"
 
Gökyüzü yine karanlık.
Saatler gece yarısını gösteriyor.
Ev sessiz, sokaklar sessiz .
Uyuyan kişilerin nefesini duyabiliyorum ve kendi ic sesimi.
Ne düşünceler var beynimde susturamadigim uykuya direnen düşünceler.
Ahh ahh sükune ermiş bülbüller
Nazdan yorulmuş güller
İçimde ne fırtınalar eser.
Ruhum sevmiş olmalı bu sert kasirgayi
en kalın montuyla fırtınaya karşı direniyor da direniyor.
Hadi dinlen ruhum beynim ve gözlerim.
Bedenim, uykusunu uyurken size de melisa çayı benden.

~ sessizliğin zirvesi ~
 
Ah kitaplar , kitaplar .
Ne güzelsiniz.
Yanlış da olsanız sizi sonuna kadar okuyan bir kesiminiz var.

Ya bizler ne yapalım. Doğru da olsak
Bizi anlamayan bir kesimimiz var.
 
Gökyüzü yine karanlık.
Saatler gece yarısını gösteriyor.
Ev sessiz, sokaklar sessiz .
Uyuyan kişilerin nefesini duyabiliyorum ve kendi ic sesimi.
Ne düşünceler var beynimde susturamadigim uykuya direnen düşünceler.
Ahh ahh sükune ermiş bülbüller
Nazdan yorulmuş güller
İçimde ne fırtınalar eser.
Ruhum sevmiş olmalı bu sert kasirgayi
en kalın montuyla fırtınaya karşı direniyor da direniyor.
Hadi dinlen ruhum beynim ve gözlerim.
Bedenim, uykusunu uyurken size de melisa çayı benden.

~ sessizliğin zirvesi ~
💚 :KK19:
 
Kibir,
İnsana en çok yakışmayan bir huydu.
Ama insanlar en çok onu huy edindi.
Çünkü kibiriyle şeytana dönüşmüş bir meleğin hikayesi insanlara ibret olmamıştı...
 
Dününü unutma Nur!

İnsanız ya unutmak en çok yaptığımız eylemlerden.
Hele de kendi hatalarımızı ...

Babannem yaslanmisti. Dedem öldükten sonra herkesin burnunu kıvırdıgi biraz da sen bak diye diğer evlada ittirildigi bir kadın oluvermisti.
Çocuklar kendi aralarında toplantı yapıyor yaşlı bakim evi ayarlamayi teklif ediyorlardi.
Biz torunlar bu duruma üzülüp kendi aramızda konuşuyorduk.
Bir tane erkek kuzenim halama

Anne sen bakmazsan annene bende sana ileride asla bakmayacağım demişti.
Kiz kardeşim ve ben kendi aramızda konuşup babaannemin haline bir çözüm üretmeye çalışıyorduk kendimizce .

Artik son günlerini yaşıyordu. Korana var deyip herkes başından savdi. Biz çok geziyoruz ona hastalık getirmeyelim diyerek reddeden de oldu.
8 çocuk bir anneyi evinde yük gibi görüyordu.
Annem kendisi de rahatsız olduğu için son günlerinde bakmayı kabul etti.
Bebekler gibi ilgilendi banyosunu yaptırdı.
Ama yorulduğunu gelin olduğu için kızlarının bakması gerektiğini soyleyerek diğer kızına gonderdiler babaannemi.
O da söylene söylene baktı ve son nefesini orda verdi babaannem.

Artik yoktu.
Mezarına gelip de en çok ağlayanlar ona hic bakmayanlar oldu.
Gitmişti Artik o .
Gitmeden önce de canı o kadar çok acımıştı ki
Allah im yaşadığım yeter diye dua ediyordu.
Dedemne çok severdi onu.
Hic kiyamazdi. El üstünde tutardı.
Ama o gidince kimse onun kadar sevmedi.
Simdi kavuştu kari koca. İnşallah mekanları cennet, yuvaları yine aşk dolu olur.

Bu olay çok şey anlattı bana.
Benim anne babam da yaşlanınca acaba bende diğer kardeşlerime mi iteleyecegim 😭😭😭
Yoksa yaşlı bakim evine mi gitsin diyeceğiz.
Bu yazıyı bu yazıyı buraya yazıyorum.
Olur da tarih tekerrür ederse
Biz tekerrür edenlerden olmayalım diye.

Şu an ben de anneyim.
Şimdi anneciğimin benim için yaptığı fedakarlıkları buraya yazayım ki gün gelir unutursam okurum da hatırlarım.

Arkadaşımın evindeydik. Yaşım o zamanlar 13-14
Oldum olası çorap giyme alışkanlığım olmasa da gözü üstümde olan bir annem varken çorap illaki ayağımda olurdu.
Annem bir baktı ayağımda çorap yok.
Kendi çorabını çıkarıp " abovv kuzum buz gibi olmuş ayakların " diye verivermisti.
Kendisi çorapsız kalmıştı.
Okulumuz çok uzaktı servis de yoktu. Ilkokul 1. Sinifa gidiyorum.
Yokuş yukarı bir yok var. Çıkamadım annem sırtına aldi çıkardı.
Ben şimdi 2 yaşındaki çocuğumu 10 dakika kucağımda tasisam düz yolda kollarim kopuyor.
Ben 7 yaşında 25 kiloydum. Senin kolların kol değil miydi annem 😥
Bez bebek yapmıştı annem ellerinde ne çok severdim o bebeğimi. Sonra kayboldu gitti.
Hic ac kaldığımı bilmem evimizde en az 3 çeşit yemek olurdu sorumsuz bir kadın olmadı annem.

Babam ateşli hastalıklarımda çok başucumda bekledi. Saçımı okşadı öptü usulca.
Okuluma gelirdi yağmurlu havalarda işten izin alıp islanmayalim diye is arabasıyla eve götürürdü.
Yemediler yedirdiler yedirdiler.
Giymediler giydirdiler.
Okuyun meslek sahibi olun dedi babam hep arkamizda durdu.hic bir şeyi kismadi.
Duygusal bir babam var benim kitap aşığı.
Bazen bir bakarım eline almış yine ya sahabi kitabi ya peygamberler tarihi ağlıyor hıçkıra hıçkıra.
O ne zaman ağlasa bende ağlardım.
Böyle geçti çocukluğum.
Evlenirken çok zor ayrıldım babamdan helallik dileyip giderken kapısından oturuverdi yere. Dizlerinin gücü kalmamıştı o an.
Seni çok seviyorum baba demiştim bende demiş boğazı dugumlenmisti.
Evlendik çoluk çocuğa karıştık.
Başka bir aile kurduk.
Babam ilk zamanlar demişki
Nur beni aramayali tam 15 gun oldu diğer kizla da en son 7 gün önce konusmustuk.
Gün sayiyormus.
Hep farklı şehirlere gelin gittik.
Özlem dolu yıllar ...

Daha çok fazla var da bu kadarı yeter inşallah.
Nur sen sen ol gecmisini unutma.
Seni canı gibi seven ailene sırtını dönme.
Yaslandiklarinda off bile deme.
Haklarını unutma.
Ellerini bol bol öp.
Babana hep teşekkür et ki bir gün bile haram lokma geçirmedi boğazınızdan.
Tevazuyu paylaşmayı sevmeyi hep onlardan öğrendin.
Her ailede olduğu gibi onların hataları var ama sen onları unut. Kötülüğü unut.
Zihninde iyilikler var olsun daima.
Kusursuz insan olmaz.
Kusursuz yuva olmaz.
Kusursuz evlat da olmaz anne baba da olmaz.
Ama sen sen ol kusuru deşen değil.
Kusuru örten ol.
Seninde çocukların var Nur .
Bak şimdi nasıl üzenlerine titriyorsun.
Az hasta olsalar senin canindan can gidiyor sanki.
hele gülüşleri yok mu ömre bedel.
Onlar öyle sevdiler seni.

Yaşlanınca insanların akli ve bedeni cocuklasir. Onlardan olgunluk ve güç bekleme.
Yasin süresinin 68. Ayetini unutma

"Kimin ömrünü uzatırsak, zamanla yaratılış olarak onu tersine çeviririz. Buna rağmen hala akıllarını kullanmayacaklar mı?"

Bebeklesen aileni bebeğin gibi sar sarmala.
 
Son düzenleme:
Her insan kendi hikayesinin başrol oyuncusudur.
Rol seçmek serbesttir.
Ister iyi ister kötü.

Ama unutulmaması gereken bir nokta var
Filmdeki sonu karakterin belirleyecek.
İyiysen iyi son Kötüysen kötü son...
 
Kibir,
İnsana en çok yakışmayan bir huydu.
Ama insanlar en çok onu huy edindi.
Çünkü kibiriyle şeytana dönüşmüş bir meleğin hikayesi insanlara ibret olmamıştı...
Kibirden korusun ve kurtarsin bizi Allah'ım... Âmîn. 🤲🏻
 
Dününü unutma Nur!

İnsanız ya unutmak en çok yaptığımız eylemlerden.
Hele de kendi hatalarımızı ...

Babannem yaslanmisti. Dedem öldükten sonra herkesin burnunu kıvırdıgi biraz da sen bak diye diğer evlada ittirildigi bir kadın oluvermisti.
Çocuklar kendi aralarında toplantı yapıyor yaşlı bakim evi ayarlamayi teklif ediyorlardi.
Biz torunlar bu duruma üzülüp kendi aramızda konuşuyorduk.
Bir tane erkek kuzenim halama

Anne sen bakmazsan annene bende sana ileride asla bakmayacağım demişti.
Kiz kardeşim ve ben kendi aramızda konuşup babaannemin haline bir çözüm üretmeye çalışıyorduk kendimizce .

Artik son günlerini yaşıyordu. Korana var deyip herkes başından savdi. Biz çok geziyoruz ona hastalık getirmeyelim diyerek reddeden de oldu.
8 çocuk bir anneyi evinde yük gibi görüyordu.
Annem kendisi de rahatsız olduğu için son günlerinde bakmayı kabul etti.
Bebekler gibi ilgilendi banyosunu yaptırdı.
Ama yorulduğunu gelin olduğu için kızlarının bakması gerektiğini soyleyerek diğer kızına gonderdiler babaannemi.
O da söylene söylene baktı ve son nefesini orda verdi babaannem.

Artik yoktu.
Mezarına gelip de en çok ağlayanlar ona hic bakmayanlar oldu.
Gitmişti Artik o .
Gitmeden önce de canı o kadar çok acımıştı ki
Allah im yaşadığım yeter diye dua ediyordu.
Dedemne çok severdi onu.
Hic kiyamazdi. El üstünde tutardı.
Ama o gidince kimse onun kadar sevmedi.
Simdi kavuştu kari koca. İnşallah mekanları cennet, yuvaları yine aşk dolu olur.

Bu olay çok şey anlattı bana.
Benim anne babam da yaşlanınca acaba bende diğer kardeşlerime mi iteleyecegim 😭😭😭
Yoksa yaşlı bakim evine mi gitsin diyeceğiz.
Bu yazıyı bu yazıyı buraya yazıyorum.
Olur da tarih tekerrür ederse
Biz tekerrür edenlerden olmayalım diye.

Şu an ben de anneyim.
Şimdi anneciğimin benim için yaptığı fedakarlıkları buraya yazayım ki gün gelir unutursam okurum da hatırlarım.

Arkadaşımın evindeydik. Yaşım o zamanlar 13-14
Oldum olası çorap giyme alışkanlığım olmasa da gözü üstümde olan bir annem varken çorap illaki ayağımda olurdu.
Annem bir baktı ayağımda çorap yok.
Kendi çorabını çıkarıp " abovv kuzum buz gibi olmuş ayakların " diye verivermisti.
Kendisi çorapsız kalmıştı.
Okulumuz çok uzaktı servis de yoktu. Ilkokul 1. Sinifa gidiyorum.
Yokuş yukarı bir yok var. Çıkamadım annem sırtına aldi çıkardı.
Ben şimdi 2 yaşındaki çocuğumu 10 dakika kucağımda tasisam düz yolda kollarim kopuyor.
Ben 7 yaşında 25 kiloydum. Senin kolların kol değil miydi annem 😥
Bez bebek yapmıştı annem ellerinde ne çok severdim o bebeğimi. Sonra kayboldu gitti.
Hic ac kaldığımı bilmem evimizde en az 3 çeşit yemek olurdu sorumsuz bir kadın olmadı annem.

Babam ateşli hastalıklarımda çok başucumda bekledi. Saçımı okşadı öptü usulca.
Okuluma gelirdi yağmurlu havalarda işten izin alıp islanmayalim diye is arabasıyla eve götürürdü.
Yemediler yedirdiler yedirdiler.
Giymediler giydirdiler.
Okuyun meslek sahibi olun dedi babam hep arkamizda durdu.hic bir şeyi kismadi.
Duygusal bir babam var benim kitap aşığı.
Bazen bir bakarım eline almış yine ya sahabi kitabi ya peygamberler tarihi ağlıyor hıçkıra hıçkıra.
O ne zaman ağlasa bende ağlardım.
Böyle geçti çocukluğum.
Evlenirken çok zor ayrıldım babamdan helallik dileyip giderken kapısından oturuverdi yere. Dizlerinin gücü kalmamıştı o an.
Seni çok seviyorum baba demiştim bende demiş boğazı dugumlenmisti.
Evlendik çoluk çocuğa karıştık.
Başka bir aile kurduk.
Babam ilk zamanlar demişki
Nur beni aramayali tam 15 gun oldu diğer kizla da en son 7 gün önce konusmustuk.
Gün sayiyormus.
Hep farklı şehirlere gelin gittik.
Özlem dolu yıllar ...

Daha çok fazla var da bu kadarı yeter inşallah.
Nur sen sen ol gecmisini unutma.
Seni canı gibi seven ailene sırtını dönme.
Yaslandiklarinda off bile deme.
Haklarını unutma.
Ellerini bol bol öp.
Babana hep teşekkür et ki bir gün bile haram lokma geçirmedi boğazınızdan.
Tevazuyu paylaşmayı sevmeyi hep onlardan öğrendin.
Her ailede olduğu gibi onların hataları var ama sen onları unut. Kötülüğü unut.
Zihninde iyilikler var olsun daima.
Kusursuz insan olmaz.
Kusursuz yuva olmaz.
Kusursuz evlat da olmaz anne baba da olmaz.
Ama sen sen ol kusuru deşen değil.
Kusuru örten ol.
Seninde çocukların var Nur .
Bak şimdi nasıl üzenlerine titriyorsun.
Az hasta olsalar senin canindan can gidiyor sanki.
hele gülüşleri yok mu ömre bedel.
Onlar öyle sevdiler seni.

Yaşlanınca insanların akli ve bedeni cocuklasir. Onlardan olgunluk ve güç bekleme.
Yasin süresinin 68. Ayetini unutma

"Kimin ömrünü uzatırsak, zamanla yaratılış olarak onu tersine çeviririz. Buna rağmen hala akıllarını kullanmayacaklar mı?"

Bebeklesen aileni bebeğin gibi sar sarmala.
Hatalı geçmişi unutup, herkesi affedip simdiye ve biraz da göz ucuyla geleceğe bakmalı... Ben de öyle yapmaya başladım, insan rahatlıyor Nur...
 


Mutlu olmak için

Evet hayat yaşamasını bilenlere göre gerçekten çok uzun ve keyiflidir. Çünkü onlar, yaşadıkları her anın değerini biliyor ve tadını çıkartıyorlar. Şöyle çevremize bakarsak, kaçımız su içerken suyun tüm vücudumuza yayıldığını hissedebiliyoruz. Yada yürüdüğümüz yol üzerinde bizleri ne gibi güzelliklerin beklediğini görüyoruz.

Ben size söyleyeyim; çok az bir kitle bunu fark edebiliyor.

Onlarda farkındalıklı yaşama merhaba diyebilmiş kişiler oluyor. Toplum olarak o kadar alışmışız ki kalıplarla yaşamaya, sadece gidilecek yere gitmeye. Aslında o kalıpların dışında o kadar mükemmel bir dünya var ki farkına varabilirsek ve gittiğimiz yol üzerinde o kadar güzellikler var ki bir görebilsek.

Her sabah kalkarız yarı uykulu bir şekilde kıyafetlerimizi giyer, her sabah bindiğimiz otobüse biner ve her sabah indiğimiz durakta ineriz ve iş yerimize doğru yürürüz. Bu ta ki biz hayattan sıkılana kadar bu şekilde devam eder.

Hayat serüveni içerisinde bu durumdan belli bir süre sonra bizde sıkılırız ve durumu değiştirmek için farklı kaçış yollarını aramaya başlarız.

Bir o kadar zaman dilimi de bulana kadar geçer ve bizim için artık kısa bir zaman kalmıştır. sonra keşkeler başlar. "Ah 18 yaşında olsaydım da şöyle yapsaydım."

Ailenizi hayal edin, bilinçli büyüklerimiz hep şöyle der, "ah ben senin yaşında olsaydım da görseydin beni sen o zaman.
Hic bir şey için Gec değil.
Her yarın bir dünün geleceğidir.
Bugünü doyasıya yaşamak gerek...
 
clara clara
Yanımdaki pozitif duruşun ve izleyisinle iyi ki varsın 💐
 
clara clara
Yanımdaki pozitif duruşun ve izleyisinle iyi ki varsın 💐
Hayata pozitif bakmayı bu yaşta da olsa öğretene (c.c.) şükürler olsun canım arkadaşım 🌷💚 (Belki O daha önce öğretmeye cok çalışmıştır da ben anlamamisimdir).
 
Geçmişi sevip onunla barışınca bu günü kurmak ve geleceğe odaklanmak daha kolay. Umut hep var. :KK200:
 
Ne değişik insanlarız.
Hep bize en çok guvenenlerin en çok yakınımızda duranların canlarını acitiriz.
Özgürlük tanımayız.

Çocuğumuz vardır
Kurallar koyarız. Saatler yönergeler cizelgeler.
Aksini yapma şansları tanımayız.
Eşimiz vardır.
Bizim her istediğimize evet desin.
Hiç bir konuda reddetmesin isteriz.
Anne babamız vardır.
Bize daima destekçi olsun. Yaptığımız şeylere saygı duysun bize daima güvensin. Hic bir zaman bize sırtını dönmesin hata da yapsak Hep bizi sevsin.
Arkadaşlarımız vardır tüm derdimizi dinlesin ama yargilamasin asla bize kızmasın. Daima yanımızda olduğunu hissetirsin.
Kimse bize hata yapmasın.
Herkes bizi sevsin saygı duysun gibi istekler...

Peki ya biz kimiz?
Neyiz?
Bu büyüklük ,
diktatörlük neden?

Hiç düşündük mü acaba bunca insanı yaratan etrafımızı nimetlerle donatan ayı güneşi yıldızı bizim için süsleyen bir Rabbimiz var biz ona ne derece bir kuluz?
Ne derece O' nun tüm isteklerine evet diyoruz?
Ne derece ıbadetlerimizi her koşulda aksatmadan yerine getirebiliyoruz?

Biz kulken neden başkalarından kulluk bekliyoruz ( haşa)

Hatalar yapan biz küçük olan biz hiç olan bizken

Ne bu olmayan büyüklük taslamalar?

Izin verelim hayatın normal akışına ..
Çocuklarımızın ufak tefek de olsa hata yapmalarına izin verelim.
Reddedilmeyi de evet kadar benimseyelim.
Dünya biz olmasak da her şekilde dönecek bunu kabul edelim.

Koca dünyada uzaktan bakılınca bir karınca kadar ufak olduğumuzu bilelim. Ve minicik bedenimiz ruhumuz ve beynimizle büyüklük taslamayalim.

Evete en çok layık olana( Allah ' a)
Boyun eğelim gerisini bosverelim...
 
Geceler sessizdir uyumak için düşünmek için düzelmek için dua etmek için...
Gecenin çok derin anlamları vardır.
Dışarısı ürkütücü gelir
İçerisi güven verir.
Gece olunca insan çok kişiyi bağışlar kalbinde sanki birdaha sabah olmayacakmış gibi bir hüzün kaplar içini...
 
Geceler sessizdir uyumak için düşünmek için düzelmek için dua etmek için...
Gecenin çok derin anlamları vardır.
Dışarısı ürkütücü gelir
İçerisi güven verir.
Gece olunca insan çok kişiyi bağışlar kalbinde sanki birdaha sabah olmayacakmış gibi bir hüzün kaplar içini...
Geceler yoldaştır...
 
X