Çiğdem ve Çağrı iyi anlaşan birbirini seven bir ciftmis.
Kayinvalide de aynı evde yaşıyormuş.
Annem titiz hastalığı olan abilerle yaşadığı için çamaşırlar bembeyaz olacak koca kalıp bir sabunla çamaşır yikatirlarmis anne evinde.
Kayinvalide evinde bir kova dolusu çamaşır onu dökülmüş eline de küçük bir sabunun 3 te biri verilmiş bununla yika demişler.
Annem bir sabuna bakmış bir kirli çamaşırlara bunlar arinmaz temiz olmaz ki bu kadarcık sabunla diye geçirmiş içinden dışından konusamazmis ki
O zaman ayipmis...
Cigdemin 2 yıl bebeği olmamış. Nasip işte. O zamanlar çocuğu olmayan kadina sanki eksikmiş gibi bakildigindan sanki kusurluymus gibi bakildigindan hemen başka bir eş mi bulsak Çağrıya diye konuşmaya başlamışlar görümce ve kaynana. Tam o sırada Cigdem bu konuşmaları duymuş. Ah çiğdem ah yine susmuş odasına gitmiş gözyaşları neler söylemiş kimse duymamış. Çiğdem kocası akşam eve gelince ağzını aramış ne düşünüyor diye
Canım meyve vermeyen agaci ne yaparlar demiş?
Ah babam anlamamis ki mesajı farkında olmadan canını o da yakmış annemin.
- ne yapacaklar onu kesip( boşayip) yerine başka bir ağaç dikerler .
Annem 2.hayal kırıklığını bir de o gün yaşamış.
Allah a çok dua etmiş o ay "Allah im sen bize sahip çıkmazsan kimse bize sahip çıkmaz. Evliligimiz bitecek bana hayırlı bir evlat Ver sen istersen olur"
O ay hamile kalmış ve evde büyük bir bayram sevinci yaşanmış.
Babam tarafının maddi durumu pek iyi olmadığı için temizlik malzemelerine de pek para vermezlermis.
Bir gün Annem yeni doğum yaptığında birisi hediye getirmiş bir bebek kıyafeti takımı bir lif içinde de saklanmış bir kalıp sabun.
Annem der ki en çok o sabuna ağladım .
Gizli gizli yıkadım kiyafetlerinizi. Kızarlar diye çok korktum.
Annem kayinvalide evinde sabah en erken kalkan gece en geç yatanmis. Aman kötü olmayayım burda en azından dayak yok her dediklerini yapayım huzurlu şekilde yaşayayım diye düşünerek tekrar kendi annesinin evine gönderilme korkusuyla yaşamış uzun süre.
Sonra evlerini ayırmışlar kayinvalide ile.
Yine başka şehir yolu görünmüş ...
Sil baştan başlayacaklarmis her şeye.
Önce bir tavukçuluk kümes işiyle ugrasmislar. Orda ki adamın değişik bakışını fareden Çiğdem
Cagana burdan gidelim ben burda mutlu değilim demiş üstü kapalı.
Çağan da peki tamam gidelim demiş hiç sorgulamadan.
Yeni bir ev ama bu sefer iş yok .
Ben doğmuşum o sıralarda bir de abim var. 3 yaşında. Abimi babannemlere yollamislar bir süreliğine.
Para yok iş yok aş yok annemin sütü de olmamış.
Bir gün bir komşu bir bardak süt ve bir biberon getirmiş anneme.
Annem heyecanla hemen beni doyurmuş onunla .
Annem der ki:
O gün sen içtin, ben doydum. sen doydun ben mutlu oldum.
3 gündür uyumayan sen o gün saatlerce uyudun kızım açmışsın meğer ondanmis uykusuzluğun
(Şimdi düşünüyorum da ben hiç bir zaman yemeğe ete süte çok düşkün olmadım. Aylarca oruç tutsam bana mısın demem sanırım.
Meğer bebekken nefsim çoktan terbiye olmuş...)
Benden sonra annem 1 yıl geçmeden kız kardeşime hamile kalıyor. Maddi zorluklar korkusuyla aldırmaya gidiyorlar yarı yoldan geri dönüyorlar
Yok yapamayız. Rızkı vardır onun doğsun diyorlar.
Gerçekten de en rizikli çocuk o olmuş.
Babam kardeşim doğduktan sonra düzenli bir iş bulmuş. 2 yıl sonra ev temelini atmışlar evleri olmuş. Kiradan da kurtulmuslar.
Aradan biraz daha zaman geçince hem ev hem araba sahibi olmuşlar.
Ben çocuktum henüz 9 yaşımda annem beni pek sevmezdi diğer kardeşlerimi de .Aslında severdi ama göstermezdi. Hiç bir zaman sımsıkı bana sarıldığını hatırlamam.
Kız kardeşimi hep benden daha önde tuttu. Çünkü o ev isinde benden daha becerikli ve istekliydi. Anneme daha çok yardımcı olurdu. Annem
Kendini hep eve adardi. Sürekli temizlik yapardı.
Bizim de kendisi gibi olmamızı isterdi.
Ben de o zamanlar rahatıma düşkün olduğu için hep dışarıda arkadaslarimla görüşürdüm.
Ben onun gözünde hep kötü kiz kardeşim hep daha iyi biri oldu.
Öyleydi de zaten artık ben de kabullenmistim.
Kötü evladım ben diyordum.
Babam yine ki beni hep sevdi onun gözünde hep kıymetli oldum.
O da sevmese sanırım ben o evde hiç mutlu olamazdim.
Annemin sürekli iş yapması hiç oturmamasi
Şu an anlıyorum hep cocuklugundan kalmaymis.
Çocukken onu hep calistirmislar. Kizmislar dövmüşler.
Yapmasa sanki hep kötü biri olacakmış gibi hissettirmisler.
Zorla yaptırılan ne varsa bir müddet sonra o takıntı haline gelmiş ve hep en doğrusu o sanilmis.
Benim anneme yardım ettigim zamanlarım da oldu örneğin bir odayı tertemiz edip oturduğumda tv izlemek istediğimde
Neden oturuyorsun diye sorguladigini hatırlıyorum.
Eee isim bitti benim diye cevap verdiğimde bana gülüp
İş biter mi hadi kalk bosver tv nu kapat bana yardım et diye söylendiğini hatırlıyorum.
Çünkü biz asla dinlenemeyiz, oturamayiz, kahve içmek mümkün değil , anne kız sohbeti o da neymiş ki ...
Yıllar geçti önce kendimi affettim hani hep kötü çocuktum ya ben öyle sanıyordum. Halbuki annem oturmuyor hiç dinlenmiyor diye çok aglamisimdir. Anneme hiç yetemiyorum diye çok uykusuz kalmisimdir.
Başkalarının gezen annelerini kendisine değer veren annelerini hep kiskanmisimdir benim annemin bunlardan neyi eksik benim annem de gezsin keyif yapsın en güzel kıyafetleri o da giysin bu dünya annemi bu kadar neden yıpratıyor diye soylenmisimdir.
Ben 32 yaşında bir kadınım.
Ve anneme çok seviyorum. O bana sevgisini gosterememis olsa da yanlış eğitimle büyümüş bize o yanlışı doğru olarak kabul ettirmiş olsa da
Ben onu çok seviyorum ve affediyorum.
Bundan 2 ay önce kadar annemin yanına gittim sarıldım sımsıkı artık ondan beklemiyordum ben yapıyordum.
Ona kahve yaptım karşılıklı içtik.
Sonra ellerini tutup gözlerine bakıp dedim ki
Bu zamana kadar hep öfkeli gibiydim ya sana karşı anne Aslında benim öfkem sana olmadı hiç bir zaman.
Ben benim annemi bu kadar yoran o geçmişine ,
Ben benim annemi bu kadar sevgisiz bırakan o ailesine ofkeliydim ben ev işinden nefret etmedim hiç bir zaman.
Sen kendini çok yoruyorsun diye seni yoran bu kosturmacadan nefret ettim.
Ben seni cok seviyorum eğer sen de benim seni sevdiğim kadar kendini sevseydin benim hiç bir zaman kötü evlat olduğumu dusunmezdin.
Çünkü ben senin için canımı bile verirdim o kadar sevmiştim dedim ve sarıldık.
Benim annemle hikayem de bu.
Herkesin bir hikayesi var çok derinlerde gizli kendisine bile itiraf edemediği yaraları var.
Bazen o yaraların üstüne yarabandi yapıştırmak yerine tedavi edici kremini sürmek gerekir ki bir daha o yara hiç acımasın .