Hanımlar merhaba, bilmeyenler için 2 sene önceki konumu aşağı bırakıyorum;
Güncelleme 13.sayfada merhaba,öncelikle uzun bi konu olacak neredeyse her konum gibi, okuyanlara şimdiden teşekkür ederim. Her konumda belirttiğim gibi benim 3 senelik bir ilişkim var ve yaklaşık 2.5 senedir de birlikte yaşıyoruz. Oldukça mutlu bi ilişkimiz var ufak tefek problemlerimiz olsa da...
Baştan soyleyeyim coook uzun olacak, çünkü içimi dökmeye çok ihtiyacım var.
Bazı üyelerin bileceği üzere uzun süredir devam eden, aralıkta 5 yilini dolduracak bi ilişkim vardı. Birlikte yaşıyorduk. O dönem sorunumuz evlilikti, kendisi evliliğe yanaşmıyor, ama "ben evlilik düşünmüyorum, devam edeceksek böyle edelim" gibi net bi yanıt da vermiyodu bana. Sonraki dönemde evleri ayırmaya, benim iş bulmama, bulduktan sonra şartlara göre ilerlemeye karar vermiş ama ayrılmamıştik. Bu süreçte ben evden ayrıldım, ama sonrasında onun "sokağa çıkma yasakları boyunca beraber olalım, birlikte yaşamaya devam edelim" demesi üzerine geri döndüm, maalesef pandemi şartlarında iş de bulamadım, bi süre evden çalışıp ufak tefek işler yaparak eve katkıda bulunmaya çalıştım, ufak bi miktar da para biriktirdim. Bu dönem de iyi kötü geçti. Yasaklar kalktıktan sonra kendisi bana yeniden evleri ayirmamizi, yasakların bittiğini söyledi. Üzüldüm, ama yalan da değildi, "yasaklar süresince" demişti sonuçta. Ben yine topladım eşyalarımı düştüm yola, "maddi kaygıları var, para.biriktirmek istiyor" diye kendimi ikna ederek. Evimiz açık kaldı, eskisi belli aralıklarla evimizde bulusacaktik.
Çok kısa bi sure sonra bana evi kapatmak istediğini, daha doğrusu "kapatacağını" söyledi. Benim bi söz hakkım yoktu. Daha doğrusu olacaksa, evin masraflarını karşılamam gerektiğini söyledi. Tabii ki karsilayamazdim. Ama bu benim için geç kalmış bi kırılma noktası olmuştu. Bu ilişkiyi bitirme fikrini usul usul kafama koymuştum. Bu konuşmayı yaparken, evin kira ve fatura masraflarının toplam 1700 lira olduğunu, bu parayla çok güzel şeyler yapabilicegimizi, kendimizi gelistirebilecegimizi, kurslara gidebilicegimizi, işin parasında olmadığıni söyleyerek beni ikna etmeye çalıştı. Hatta o kadar parasında değildi ki, 1700 lirayı 5 ay boyunca bana verebileceğini, benim de kurslara gidebileceğimi söyledi. İki haftada bir de buluşup, otelde kalacaktik. Bal gibi de işin parasında olduğunu bildiğimden, "öyle mi, ver o zaman" dedim. Afalladi tabii ki. Tamam dedi. Vermeyeceğini zaten biliyordum, vermesini de beklemiyodum zaten. Niyetim foyasini ortaya cikarmakti. Nitekim bi süre sonra nerde otelde kalicaz, nereye gidicez muhabbeti açıldığında, otel ücretini de bana vereceği 1700 liradan karşılayacağımi öğrendim. "Hem parayı verip, bi de üstüne otel ücreti odeyemezmis". Kalaniyla, artık ne kadar kalırsa, kursa gidebilirmisim.
Sonra bi iş için İstanbul'a gitmem gerekti, 3 hafta orda kalacaktım. "3 hafta ayrılıktan bişey olmaz" dedi rahat rahat. Ben gittim. Arkadaşlarımla görüştüm, eğlendim, biraz kendimle kaldım. 5 sene neleri yaşamaktan vazgectigimi gördüm. Ondan uzaklaşmaya başladım. Yıllarca gördüğüm ama aşkla perdeledigim ekonomik ve psikolojik şiddet kafama vurdu. Sürekli bi öyle bi böyle konuşmaları, karar değiştirdiginde verdiği sözleri tutması gerektiğine dair hiç bi sorumluluk hissetmemesi, en basit konulara bile saçma sapan muhalefet etmesi ve benim ona saatlerce neyin neden yanlış olduğunu anlatmaya çalışmam, bazen dünyaları harcayıp bazen aldığım 20 liralık biseyi bile başıma kakmasi, bana sanki önünü tıkayan, kurtulmak istediği bir yukmusum gibi davranması... Hayatımizdan asla memnun değildi ama ne zaman temelli ayrilmaktan bahsetsem beni çok sevdiği kafasına dank ederdi. O evde ne kadar ağladım, ne kadar "onun kaygıları var, onları çözmeye calisiyo" diye kendimi ikna etmeye çalıştım bilmiyorum.
Ben soğumaya başladıktan sonra o bunu farketti ve bana çok daha ilgili davranmaya başladı. Bu arada benim işim 3 haftadan 5 haftaya uzadı. Ve kendisi bigun bana, artık evlenmek istediğini, evlilikten korkmadığını, benimle hayatını geçirmek istediğini söyledi. İşte o an hayatımın sokunu yaşadım. Dehşete düşmüştüm, çünkü ben bu adamla evlenmek istemiyodum. Hayatımızdaki en ufak bi kararı dahi almaktan aciz, kendi problemlerine bu kadar gömülmüş bi adamla nası bi gelecek kurucaktim. Ayrılmak istediğimi söyleyemezsem, ya bi şekilde kendimi nikah masasında bulursam diye ödüm koptu. Ve iyice uzaklaştım ondan.
Bigun kendisi konuyu açtı. "Sen beni sevmiyo musun artık" diye. Ben de içimde yıllardır biriktirdiğim ne varsa döktüm. Kustum adeta. Çok çaresiz olduğunu, beni memnun etse annesini memnun edemediğini, bunun içinde sürekli bi yara olduğunu söyledi bana. Annesi beni istemiyodu çünkü. Ben sana ne kadar haksızlık etmişim, seni ne kadar uzmusum, bu kadarının farkinda değilim çok utanıyorum dedi bana. Ettsit gün de ağladı, yalvardı, "psikoloğa gidicem, biliyorum guvenmiyosun bana, güvenme, ama ben cozucem bunu, halledicem, yeniden deneyelim" dedi. Psikolog deyince, hiç istemememe rağmen kabul ettim. Çünkü problemleri olduğunu biliyo ve uzun zamandır yardım alması gerektiğini ona soyluyodum.
O hafta seni çok özledim görmem lazım diye İstanbul'a geldi, "3 hafta ayrılıktan bişey olmaz" diyen adam. Rüya gibi bi haftasonu geçirdik. İnsan insanın gozbebeginin içine öyle içli içli bakabilir mi? Baktı. Eğer bu hisle devam ederse herşey çok güzel olur dedim. Ama.kendimi birakmadim da. İşimi halledip evimize geri döndüm. Bi ayımız gerçekten çok güzel geçti. Bu arada artık evin kirasi vs masraflarını ödeyip, kalan parayı tamamen bana verdi, "evimizi sen geçindir, ben sana artık hicbisey için hayır demek istemiyorum, sana güveniyorum" diye. Evlilik hayalleri kurdu benimle, geleceğimiz hakkında konuştuk uzun uzun.
Sonra ise onun küçük bi ameliyat olması gerekti. Ameliyat haftası benim koşturmam gerekn başka işler vardı, o yüzden nekahat dönemini annesinde geçirmesini kararlaştırdık. "Her gün gelirsin, annem sorun çıkarırsa ben, olmaz oyle şey, portakal tabii ki gelecek derim, hem bu vesileyle annemle aranız da duzelir, evlenirken huzursuzlugumuz olmaz" dedi. İnandım. Ameliyattan sonra gidip gelmeye başladım. Kendisi bana bigun, her gün gelmememi söyledi. Komşular laf edermiş, sık gorusursek annesiyle sorun olabilirmis, tedbirli davranmamız gerekirmiş. Hem kırıldım, hem kızdım. Hastanede de hicbie evrağa onun adına imza atamamistim. Şimdi de bu çıkmıştı. Geçmişte söylediklerim bir bir cikiyodu. O sürede annesine gittikçe ona bakmaya devam ettim. Üstü başı, banyosu, doktoru ilacı herseyine kosturdum, ama hafif soğuk davrandım ki kırgın olduğumu anlasın. Tamamen görmezden geldi, herşey normal gibi davrandı tam 5 gün. 5 gün sonra patladım ve uzuun bi konuşma yaptık. Herşeyden şikayet ettiğimi, huzursuzluk cikardigimi, kirilmamam gerektiğini, kirilsam da susmam gerektiğini, onun da bazı şeylere düştüğünü, çok yorulduğunu çok bunaldigini sürekli kavga ettiğimizi söyledi (etmiyoduk). Ben yine ona derdimi anlatmak için kendimi yırttım, ama karşımda anlamak isteyen biri yoktu ki. Konuştuk, bi şekilde tatlıya bağladık ve benim yine bikac gün için İstanbul'a gitmem gerekti. Öpüştük, vedalaştık, ben geldiğimde sen de evimize gelirsin, evimizde görüşürüz diye ayrıldık. Ama telefonda konuşurken bi terslik vardı sanki. Gittiğimin ertesi günü telefonda "benimle konuştuğuna memnun değil gibisin, bi ay önceki halinden eser yok, sanki benimle vakit geçirmekten hoslanmiyosun bi sorun mu var?" Diye sordum. Benim tavirlarimdan (ona kirilmam, tavır yapmam vs) dolayı bana gıcık kaçmış, hemen cikamiyomus etkisinden, o yüzden böyleymiş. Tamam dedim, bu adam iki hafta annesinde kaldı yine özüne döndü. Kendimi hazırladım, "biraz az mı gorussek o zaman" deyip, bu sürede yavaş yavaş kendimi, eşyalarımı toplayıp ayrılığa hazırlanacaktım ki konu zaten ayrılığa geldi. "Ayrılmak mı istiyosun?" Diye sordu bana. "Böyle devam edecekse evet" dedim. Sanki onu bekliyomus gibi beni artık üzmek istemediğini, bana engel olduğunu düşündüğünü, bu işi bian önce bitirmemiz evi de dagitmamiz gerektiğini söyledi. "Eğer sen kesin kararliysan ayrılalım çünkü ben yapamam duygusallasirim, ağlarım, geri dönmek isterim" dedi. Kararlıyım dedim. Yine de üzülmekten alikoyamadim kendimi elbette. Ama daha ayrılık kararını bile sindirememisken, ertesi gün beyefendi parasının derdine düştü. Evi 10una kadar kapatalım, bi sonraki kira ayına girmesin, eşyaları satalım, sen hangi eşyaları alıcaksın, falan dedi bana. Ben de kendisine bi sonraki kira dönemini de gecirmemizi, hem rahatça toplanmak hem de bulunduğumuz şehirde iş bulma ihtimalim bu ara yüksek olduğundan işi bulursam kontratı üstüme alabileceğimi söyledim, "senden rica ediyorum" diye de ekledim. Ama bu iş meselesine de bel bağlamış değildim. Ayın 10una kadar zaten iş güç çıkmazsa zaten toplamış olduğum eşyalarımla gidecek, o evde kalmayacaktım. İşte burdan sonra kabus başladı. Neden 1300 lira daha kira versinmis, ne gerek varmış, kendisi zaten evden alacağı depozitoyu ve elektrik saatlerinden alacağı parayı bana verecekmiş, çok istiyosam ordan karşılayabilirmisim. Bu depozito meselesi eskiden beri konuşulmuş biseydi bu arada, ayrılık muhabbetleri açıldığında "o parayı sen alırsın (2000 lira kadar) elinde bulunsun, idare edersin" dediği bi paraydi. Bu arada taşınma masrafımi da o karsilayacakti boyle konuşmuştuk.
Sonraki gün de, taşınma masrafımi o depozito ücretinden karşılayacağımi öğrendim. Her zamanki gibi o verdiği sözden de vazgeçmisti. Ben ne yapmışım bu ilişki için, yıllardır benimle olucak diye kendisine doğru düzgün bişey bile almamış (yalan), elinden gelen herşeyi yapmış, benimle.evlilik düşünüyormuş ama Allah korumuş, ben muhtaç miymisim, o kadar parayı benim için harcıycagina fakire fukaraya dagitirmis. 5 senemi verdiğim ilişki, canım gibi sevdiğim, surdan burdan kazandığım 100-150-200 lira harçlıkları bile eline saydığım, hiç bi fedakarliktan kacinmadigim adam, bana bunları söyledi. Üç gün önce öpüp ugurlamisti beni. Evimizde görüşürüz demiştik oysa.
Şimdi bunları kime anlatsam, "hadi canım, bunları o mu söyledi, büyü mü yaptılar bu çocuğa hiç böyle değildi" diyolar. Bu kadar olduğunu ben de bilmiyodum. Ama oldu işte. 5 yilimi geçirdiğim, bi hafta önce "bana banyo bile yaptırdın, hicbiseyimi eksik etmedin sana çok minnettarım" diyen adam bana düşman oldu sanki.
Çok uzattım farkındayım. Sözün özü, hayatımın çok zor bi dönüm noktasindayim. Evimi nasıl topluycam, hepsinde anılarımızın olduğu eşyalarımı nasıl kolilere koyucam, tam duzeliyo işte, sonunda mutlu olucaz diye gardimi dusurdugum anda bu olayı nasıl sindiricem bilmiyorum. Adam annesinin evine dönünce 2 haftada özüne döndü. O kadar ofkeliyim ki, en azından bir buçuk ay önce ben gayet hevesli bi şekilde ayrılmak isterken bana yeniden umut verdiği için. Daha öngörülü olabilirdim, ondan gelen umuda bel bağlamayabilirdim, kendimi "iyi bi insan o, sadece kafası karışık, hem normalde çok mutluyuz" diye kandirmayabilirdim. Ama ne olursa olsun, sonunda böyle bi tavrı haketmedim. Onun da istediği gibi, arkadaşça ayrılıp, sonrasında birbirimize bakacak yüzümüzün olmasını dilerdim. Şimdiyse karanlık bi kuyunun dibine çökmüş gibiyim. Destan yazdığım için özür dilerim, bana moral vermenize ihtiyacim var.
Teşekkür ederim.