• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Sinema Günlüğümüz

Dekalog 10
Nihayet bitti:) Yarın ayık kafayla toplu bi değerlendirme yazmayı planlıyorum.

Night and Fog
Night and Fog (1955) - IMDb

gece gece baya bi mahvetti beni:( Nazi kamplarında yaşananları fotoğraflar, görüntüler ve kullanılan mekanların bugünki izbe haliyle birleştirerek anlatan 25 dakikalık bir belgesel. Herkesin izlesini isterim açıkçası. Yönetmeni, Alain Resnais de o kamplardaymış fakat film kesinlikle propaganda yapmıyor, yalnızca gerçeği gösteriyor. Konu yeterince hassas olduğu için zaten müzikleri görüntülerle o kadar alakasız ki yönetmen bilerek kendinizi kaptırmanıza izin vermiyor sanki.

guvastanema 18
 
Delicatessen (1991)

Yönetmen Marc Caro, Jean-Pierre Jeunet, oyuncular Marie-Laure Dougnac, Dominique Pinon and Pascal Benezech

kara komedi, bir apartmanda geçenler, yıl 25000, kıtlık var, yiyecek kalmamış, insandan başka canlı kalmayınca dünyada birbirlerini yiyorlar tabii ki

pinaranip: 18
 
Bizim büyük çaresizliğimiz

Güzel Türk Filimleri var son zamanlarda vizyonda, ben de aslında her ne kadar tercih etmesem de önceden artık gidilmesi desteklenmesi izlenmesi gerektiğini düşünüyorum.
bu filim de bu düşünce ile gittiğim filmlerden biri.
güzel ancak akıcı bir filim değil diyalogları takip etmek gerekli..

Asmin: 2
 
La Antena:tam bir sessiz çığlık ve tüketim toplumuna bir protesto.(spoiler içeren yorumum sinema günlüklerinde)

Orchidea:21
 
K-Pax

K-PAX (2001) - IMDb

enteresan, hoş bir filmdi ama sanki daha iyi işlenebilirdi. anlamsız birkaç sahne mevcuttu bana göre. sonu muallakta. kafayı kurcalayan şeyler var ama yine de öyle güzel bağlanmış ki filmin sonu saçma diyemiyorsun. bu tür filmleri pek tercih etmesem de farklı, iyi geldi. kevin spacey abimiz için bile izlenir.

guvastanema 19
 
Son düzenleme:
Sinema Günlüğümüz
26 Mart 2011 - 25 Nisan 2011


1.Dulcinea.................................. 4
2.Pinaranip................................ 18
3.orchidea ................................ 21
4.prensesin.uykusuyum ............. 14
5.guvastanema ......................... 19
6.atlantis ................................. 3
7.Tryamor ............................... 3
8.Revolucion ............................ 3
9.PrensesPeri ...........................
10.asmin ................................. 2
11.katrem ...............................
12.Nihil....................................
12.İlkbaharsu............................. 1
13.eylül.yn................................ 1
 
How To Train Your Dragon:Tamamen eğlence amaçlı izlediğim ve beni bu amacıma ulaştıran animasyon. ejderhalarına da bayıldım.

Orchidea:22
 
chloeyi izledim güzel beklemediğim bir senaryo ile karşılaştım değişikti.Aslında daha önce aklımdaydı ama es geçmiştim.tryamor fotoğraf karesini paylaşınca gündemime geldi izledim:)Guvastanema sana ihanet ediyormuşum gibi hissediyorum la antenayi bugün izleyeceğim:)

eylul.yn:2
 
aiehauuhnürukmieluü saçmalamaa yaa:)) ben de underground'ın seçildiği hafta üzerine ne filmler izledim, filmi bi türlü izleyemedim. modunda hissetmez bazen insan.
 
toptan dekalog değerlendirmem..


Kieslowski’nin 1989’da televizyon kanalı için çektiği, Tevrat’taki 10 emiri konu alan, her biri 55 dakikalık film, dekaloglar. Varşova’da bir sitede yaşayan kişilerin hayatından yola çıkarak kurulmuş ahlaki sorgulamalar bütünü olarak değerlendirilebilir. Tevrat, 10 emir, ahlak diyince dini, dogmatik filmler gibi bir algı yaratabilir ama kesinlikle öyle değil. On emirin gündelik karşıtı gibi kurulmamış, hatta emirlerle birebir ilişki kurulmaya da çalışılmamış, filmler insanı merkeze alıyor ve kesin doğrular sunmuyor, hatta yönetmen on farklı hikayeyle on emire sadık kalınıp kalınamayacağını sorguluyor. Kubrick, dekalogları tek başyapıt olarak göstermiş, filmlerin etkisini çok sonra gözlemliyorsunuz üzerinizde gibi bir şey söylemiş. Tv kanalı için çekilmesine rağmen hem Kieslowski’nin filmografisinde hem sinema tarihinde önemli bir yeri olan bu fimleri değerli kılan da nokta da bu sanırım.

Yönetmen her filmde farklı görüntü yönetmeni ve oyuncularla çalışmış fakat içerik olarak filmleri birbirine bağlayan ve bütün olarak değerlendirildiğinde daha anlamlı kılan ortak noktalar var. Mesela her dekalogta, filmin bir noktasından geçen, olayları dışardan izleyen bir yabancı karakter görüyoruz, eleştirmenler ‘dünyaya düşen melek’ gibi bir yaklaşımda bulunmuş bu kişi için. Süt, saflığın simgesi, kötü gidişatın habercisi gibi, ya ekşimiş ya da şişeden dökülmüş, kırılmış olarak karşımıza çıkıyor. Başroldeki bir karakterin farklı dekalogta herhangi biri gibi karşımıza çıkması da hoş bir ayrıntı.

On emir ve filmdeki karşılıklarını kısaca yazayım
Dekalog 1 "senin tanrın benim, başka tanrın yoktur" :Tanrı’ya inanmayan bir baba ve Katolik teyze arasında kalan çocuğun hikayesi.

Dekalog 2 "Tanrı'nın ismini boş yere ağzına almayacaksın" : Kocası ölmek üzere olan ve başka birinden hamile olan kadının hikayesi. Kocası yaşayacaksa kadın çocuğu doğurmayacak ve bu yüzden doktoru sıkıştırır. Doktorun söyleyecekleri bebeğin kaderidir.

Dekalog 3 "altı gün çalışacaksın, bir gün dinleneceksin" : Yalnız bir kadının, evlenmiş eski sevgilisini Noel’de yuvasından koparışını konu alır.

Dekalog 4 "anne ve babana saygılı davranacaksın" : Yıllarca babası sandığı adamla kızın ilişkisi.

Dekalog 5 "öldürmeyeceksin" Bir taksi şoförünü hiç uğruna öldüren işsiz bir gencin hikayesini anlatır.

Dekalog 6 "zina etmeyeceksin" : Aşkın cinsellikten ibaret olmadığını 19 yaşındaki bir gençten öğrenen bir kadını izleriz.

Dekalog 7 "çalmayacaksın" : Çok küçük yaşta hamile kalıp doğurduğu için kimliği genç kızın annesine verilen çocuğun, gerçek annesi tarafından kaçırılışı

Dekalog 8 "yalan yere şahitlik yapmayacaksın" : Ahlak profesörünün geçmişinde yaptığı büyük bir hata.

Dekalo 9 "komşunun evine tamah etmeyeceksin" : Bir daha cinsel ilişkiye giremeyecek olan kocanın karısıyla ilişkisi anlatılır.

Dekalog 10 "komşunun karısına, kölesine, hiçbir şeyine tamah etmeyeceksin" : Babasından miras kalan çok değerli pul koleksiyonuna sahip çıkamayan iki kardeşin kara komedisi.

En çok etkilendiklerim, 1, 5, 6, 7, 9, 10

5 ve 6 çok beğenildiği için öldürme üzerine küçük bir film, aşk üzerine küçük bir film olarak uzun metraja çevrilmiş, onları da yakın zamanda izlemeyi planlıyorum.
Haneke izlemiş, etkilenmiş midir bilmiyorum ama 5. bölüm özellikle duygusal buzlaşmayı 55 dakikada çok çarpıcı bir şekilde işliyor. Filmin geneline hastalıklı bir sarı tonunun hakim olması da etkileyici.
 

The Dreamers (2003) - IMDb

68 Kuşağını anlatan film , döneme pek değinmeden Pariste buluşan üç gencin çarpık ilişkilerini konu almakta. İyi film midir yoksa kötü mü sorusu bitiminde epeyce düşündürdü , sonuç olarak müzikleri, renkleri , siyah beyaz filmlere geçişleri ve cesur anlatımıyla bence kesinlikle iyi bir filmdi.

prensesin uykusuyum :15
 
The Birds:Hitchcock'un ara ara filmlerini izleme sürecimin bir parçası.filmde 300 kadar kuş kullanılmış ve eğitilmiş. çekildiği dönemi düşünürsek kuşların kullanılması oldukça yankı uyandırmış olmalı. ayrıca film insan-doğa savaşını eleştirel boyutta ele alan ilk filmlerden. bence izlenmeli.

Orchidea:23
 
Inception (2010)

Christopher Nolan ve Leonardo DiCaprio nun döktürdükleri biri yönetmeniğiyle diğeri oyunculuğuyla :9: ve benim izlemekte geç kaldığım bir filmdir. Psikolojik baskı yüzünden izledim daha fazla dayanamadım herkes daha izlemedin mi dedi, izledim, beğendim, manyak olmuş

Bir de Ken Watanabe çıkınca sahneye hele hele hele...

Kagemusha (1980)

Yönetmen Akira Kurosawa, oyuncular Tatsuya Nakadai, Tsutomu Yamazaki, Ken'ichi Hagiwara.
Efendileri ölünce yerine ona tıpatıp benzeyen dublörünü koyarlar, hükümdarlık devam etmelidir, hem efendinin vasiyeti vardır. öldükten sonra da 3 sene yaşamalıdır.

pinaranip: 20
 
Confessions (2010) - IMDb

Japon filmi. Klip tadında. Olağanüstü güzellikte sahneleri var. Yavaş çekim, renkler çok etkileyici kılmış o sahneleri. Çocuk oyuncular enfes bir performans sergilemiş. Film bir öğretmenin sınıf içinde kızının ölümüyle ilgili bildiği çarpıcı gerçekleri anlatmasıyla başlıyor ve bu olay etrafında olan diğer kişilerin itirafları geliyor sırasıyla. Yaptıkları her bir eylemin ardında yatan gerçekleri de öğreniyoruz böylece yavaş yavaş. Ben AC3 sunumunu indirdiğim için görüntü kalitesi çok iyiydi, izlemek isteyen olursa kaliteli bir sunum bulmalı bence. Görsel şölen yaşatıyor çünkü; bu yüzden hakkını vermek lazım.

Tryamor : 4
 
Son düzenleme:
Inception (2010)

Christopher Nolan ve Leonardo DiCaprio nun döktürdükleri biri yönetmeniğiyle diğeri oyunculuğuyla :9: ve benim izlemekte geç kaldığım bir filmdir. Psikolojik baskı yüzünden izledim daha fazla dayanamadım herkes daha izlemedin mi dedi, izledim, beğendim, manyak olmuş

Bir de Ken Watanabe çıkınca sahneye hele hele hele...

Kagemusha (1980)

Yönetmen Akira Kurosawa, oyuncular Tatsuya Nakadai, Tsutomu Yamazaki, Ken'ichi Hagiwara.
Efendileri ölünce yerine ona tıpatıp benzeyen dublörünü koyarlar, hükümdarlık devam etmelidir, hem efendinin vasiyeti vardır. öldükten sonra da 3 sene yaşamalıdır.

pinaranip: 20

bu film harika bir film ya :66: bayıla bayıla izledim.son zamanlardaki en kaliteli filmlerden biri :34:
 
I Love You Phillip Morris (2009) - IMDb

Steven Russell'in hayatından esinlenilerek kurgulanmış jim carrrey ve Ewan Mcgregor'un mütiş oyunculuklarıyla bezeli film.senaryo ne kadar gerçeğe sadık kalmış bilemem ama sonunu özellikle sevdim. yer yer eğlenceli yer yer de dramatik bulduğum bir film oldu. ancak size tavsiyem eşcinsel temalı filmlerden hoşlanmıyorsanız izlemeyin.

Orchidea:24
 
Joheunnom Nabbeunnom Isanghannom

The Good, the Bad, the Weird (2008) - IMDb

Bir dolu adam bir haritanın peşine düşer... Kaçmaca, kovalamaca, aksiyon, parmak kesmece, hırs, intikam vs. Süresinin 2 saati aşıyor olması iyi olmamış, daha kısa tutulabilirmiş. Bir de film için hep 'çok eğlenceli' yorumu yapılmıştı ama bence resmen dramatik bir şey olmuş bu. :s

------------------------------------------------------------------------

The Kids Are All Right (2010) - IMDb

Olayların ne yönde gelişeceğini kestirmek hiç zor değil bu filmde. Klişeler var, ama güzel. Oldukça güzel bir film. Farklı bir şey anlatmaya çalışmıyor, bildiğimiz şeyleri yeniden tekrar ediyor yalnız bunu yaparken çok başarılı oluyor. Annette Bening'i izlerken kadının başka kadına duyduğu tutkulu aşkı iliklerime kadar hissedebildim. Helal olsun ona. :p Zaten buradaki rolüyle ödül de almış. Çok sevdim. :))

Tryamor : 6
 
Back