Merhaba arkadaşlarr, hoşgeldimmmmmm
Bir mesajlaşma yüzünden site yönetimi ceza vermiş:)) mevzu bahis mesajlaşmanın içeriği nedeniyle bana epey saçma geldi ama neyse kavuştum buraya:)) tekrardan hoşgeldimm
geçen ay izlediğim iki filmi daha yazayım
Veda Vakti François Ozon'un 2005 yapımı filmi. Issız bir adaya düştüğünde yanına alacağın üç şey gibi şu kadarlık ömrün kalsa ne yapardın sorusu vardı ya işte onu işleyen bir film. Kanser olduğunu ve 3 aylık ömrünün kaldığını öğrenen hastanın çocukluğuna dönüşü, fotoğraf makinasıyla anı yaşamaya çalışmasını, babalık fikrinden nefret etmesine rağmen geleceğe bir çocuk bırakarak gözlerini kapayıp gitmesini görüyoruz. Güzel bir film ama yine de tam olmayan birşeyler var hissiyatını uyandırıyor.
Noi Albinoi Atlantis'in tavsiyesiyle izlediğim çok güzel bir film. İzlanda'nın buzlarla çevrili bir kasabasında yaşayan, kabına sığmayan Noi'yi izliyoruz. İki türlü deha vardır ya, biri Einstein olur biri de Nikola Tesla gibi yokluk içinde yaşayıp ölür. Noi de o görülmeyenin, anlaşılmayanın öyküsü. Filme buz mavisi renk tonu hakim ki içerik-biçim olarak çok iyi bütünlemiş, soğuğu iliklerinize kadar hissediyosunuz. Başrol oyuncusu da tipografik olarak cuk diye oturmuş. Durağan bir film olduğu için yine de tavsiye etmekten çekiniyorum.
24 filmde kaldım. Ama bu ay atlantis seni geçicemm çünkü o odaya hasta oldum
Teşekkürler prenses peri, hediyelerin harika