- 14 Nisan 2018
- 236
- 618
- 18
- 31
Aslında kararsız kaldım ve duygusal olarak sıkıştım. Doğru düşündüğümü biliyorum ama birileri bana ''evet sakın bozma '' demeli. Bir de şiddete uğrayan,sessizce içinde yaşayan diğer kadınlara yaşadıklarım üzerinden destek olmak istiyorum. Uzun olabilir yazım, kusura bakmayın. Biraz psikolojik araştırma yaptım kendi durumumla ilgili bu kısımı tırnak içine alıyorum, atlayabilirsiniz.
Darp dolayısıyla 100 gündür ayrı ve davalıyız eşimle. Öncesinde de psikolojik şiddet. Aslında şiddet döngüsünün bir parçası olan durumlar.
Şiddet döngüsü şudur : Kişi mağdur ile şiddet uygulamak üzerine bir ilişki kurar, ilk evresinde kinlenir ve biriktirir. Bu aşamada şahıs mağdurun dövülmeye layık olduğunu, tamamen haklı olduğunu, şiddet uygulamayarak ona lütufta bulunduğunu düşünürken, patlama anında ne yapacağının hayallerini kurar. Sonra şiddet uygular, şiddetten sonra rahatlamış ve adeta zafer kazanmış gibidir. Her sözü söyleyebilir, her türlü fiilde bulunabilir. Çünkü şiddetinin ve kazandığını düşündüğü zaferin etkisiyle bir sarhoşluk yaşar .
'' Şiddete uğrayan kadınlar ya aşırı fedakarlık sendromu denilen lanete sahiptir, ya da enerjisi yüksek kendilerine güvenli fakat zayıf yanları duygusal ilişkiler olan kadınlardır. Aslında hepimizin bildiği gibi eğitimli, dışarıdan bakıldığında düzgün bir profil sergileyen erkekler de şiddet uygulayabiliyor ve bunların şiddeti genellikle ilk tip kadınlara yönelik oluyor. Fedakar insanları kolay lokma gören insan doğası, fedakarlıkta bulunan kişileri önemsememek üzerine kurulu bir davranış biçimi geliştiriyor. Lütfen bu tutumumuza dur diyelim. Aşırı fedakarlık sendromundan kurtulmak da tıpkı herhangi hastalığı iyileştirmek gibi ve tedavi edilebilir. Birazcık göz gezdirerek ''aşırı fedakarlık sendromu'' üzerine araştırma yapmanızı öneririm.
Enerjisi yüksek ve özgüvenli kurban ise, alt edilmesi ve sindirilmesi gereken bir düşman. Bu daha çok herhangi bir alanda daha ''azına'' sahip olan erkek için biçilmiş kaftan . Bu tip kadın ise merhamet gibi hislerle hareket eden, karşısındakini kendi seviyesine çekmeye uğraşan, olduğu gibi kabullenmeyen, direnmek yada idare etmeyi,evliliğini yürütmeyi bir başarı haline getiren kadındır. Ve sevgisinde de gereksiz bir idealistlik sergileyebilir. Ama şunu unutmamalı ki sizi mutsuz eden bir evliliği sürdürmek başarı değildir.
Şiddet uygulanan kadın ne düşünüyor ?
-Düzelecek,bir süre sonra böyle yapmayacak
-Hak ettim
-Ben de hatalıyım
-Aslında beni seviyor
-Bu yaşadığımı herkes yaşıyor
-Yine de beni seviyor
-Şiddet sebepleri sevdiğinin göstergesi !
-Bu da benim kaderim
-Gidecek başka yerim yok
-Onsuz bir hiçim
-Onu asla bırakamam
İşte ne yazık ki bizim fedakar,güçlü kadınlarımız ;her hatayı affetmesi gerekliymiş gibi, olgunluğu,kadınlığı,insanlığı bununla ölçülüyormuş gibi sessiz kalıp sineye çekiyor uygulanan şiddeti.
Ve sevmek için çırpınan, kalbi pır pır eden kız çocuğundan, anne olan, bebeğini pışpışlayan, kocası için yemek pişiren, ailesi için didinen, çalışan, hem kendi ayakları üzerinde duran hem evini sırtlayan kadından, ezilmiş; tenine ,ruhuna zarar verilmiş, mutluluk ve huzur layık görülmemiş hatta en temel hakkı olan yaşama ve vücut bütünlüğü hakkına saldırılmış bireyler ortaya çıkıyor...
O kadının zavallı bedeni üzerinden kurmadıkları fantaziler kalmayan, bedeninizi tapuladığını düşündüğü için döverim, eğitirim, itaat ettiririm ,doğurturum mantığıyla hayvani içgüdüleriyle tepenize çöken zihniyeti yırtıp atmalısınız...
Lütfen kendinize bunu yapmayın. Size o şekilde davranan biri sizi seviyor olamaz. O kendisini seviyor.
Kendinizi bu bataklığın içinden çıkarmazsanız, boğulacaksınız.
Bir tokattan ne olur demeyin. Bir tokat dahi vuramaz kimse kimseye ve bir tokat da DARPTIR.
Gerginlik yaratması, bahane araması PSİKOLOJİK ŞİDDETTİR.
Bu kişiyi sadece terk etmeli ve geç kalmamalısınız. ''
Son evre,ardından özür diler,pişman olur,sonra bahaneler yaratarak şiddetini haklı gösterir. En son ve ilk evre olan bahane bulma evresine döner ve döngü yenilenir.
Ben ev kadını olmamak üzere yetiştirildiğimden, eğitimim üzerine özellikle düşüldüğünden ve ailem benden çok şey beklediğinden ,bütün umutları 2 senedir zayi eden biriyim. Ailemin istemediği biriyle hızlı işleyen bir süreçle evlendim. Güya büyük yeminler,büyük bir aşkla filan. Eğitimimi yarıda bıraktım, hatta evliyken mezun oldum. İşe girmek için çabalayamadım bile çünkü aylarca robot gibiydim. Ne yaşıyorum ,ne yapıyorum bilmez halde, hayalkırıklığına uğramış bir halde bir iki tokat yedikten sonra oturtulmuş biriydim. Ne yapmam gerektiğini biliyordum. Ama çok ağır geliyordu. Düşük yapmıştım, hamileyken de ufak çaplı darp edilmiştim. Bütün kendimi hırpalamalara, suçlamalara, stockholm sendromlarına ben de düştüm. Neşeli umutlu biriyken hep mutsuz ve hep ölmeyi bekleyen biriydim.
İçinde olduğum karamsarlıktan kendimi sıyırmam ve ayılmam için beni tekmelemesini, yumruklamasını bekleyecek kadar aptal ve safmışım ne yazık.
Onun ve ailesinin yaptıklarını unutmuş gibiyim aslında. Adını anmıyorum, bahsini açmıyorum, bazı şeyler komik gelmeye bile başladı. Yaşadığınız umutsuzluklardan sonra değişiyorsunuz. Ama özünüzde olan hep kalıyor.
İşte dert kısmı tekrar başlıyor. Beni sürekli arayıp mesaj atıyor. Mutsuz göründüğünü filan biliyorum bir yerlerden. Şimdi de aşkından,sevgisinden bahsedip konuşmak istiyor. Dolaylı olarak özür diliyor ama mahkeme delili olmasın diye açıkça bile yazmıyor. Hatta 3 saat boyunca aralıksız mesaj atmış engeli kaldır ne olur konuşalım içerikli. Gereken cevabı verdim ama dokunuyor içime. Hala benden bir şey koparma peşinde olması, hiçe sayması, planları. İkinci dilekçeyi yazmamış çünkü boşanmak istemiyormuş. Benimle görüşecekmiş, buraya gelecekmiş, herkesten özür dileyecekmiş, lütfenmişmiş.. Hergün ağlarmış hatta yeniden evlenecekmişiz. Dua edin çıksın gitsin hayatımdan.
Bir önceki konuma yorum yapan ukala,anlayışsız ve sığ insanlar lütfen yazmasın son olarak. Çünkü birine rastgele bir şey söylüyorsunuz. Bilinçsizliğiniz sonucu bile söyleseniz ''iyi niyetle bile olsa'' başınıza geliyor. Sevgilerimle.
Darp dolayısıyla 100 gündür ayrı ve davalıyız eşimle. Öncesinde de psikolojik şiddet. Aslında şiddet döngüsünün bir parçası olan durumlar.
Şiddet döngüsü şudur : Kişi mağdur ile şiddet uygulamak üzerine bir ilişki kurar, ilk evresinde kinlenir ve biriktirir. Bu aşamada şahıs mağdurun dövülmeye layık olduğunu, tamamen haklı olduğunu, şiddet uygulamayarak ona lütufta bulunduğunu düşünürken, patlama anında ne yapacağının hayallerini kurar. Sonra şiddet uygular, şiddetten sonra rahatlamış ve adeta zafer kazanmış gibidir. Her sözü söyleyebilir, her türlü fiilde bulunabilir. Çünkü şiddetinin ve kazandığını düşündüğü zaferin etkisiyle bir sarhoşluk yaşar .
'' Şiddete uğrayan kadınlar ya aşırı fedakarlık sendromu denilen lanete sahiptir, ya da enerjisi yüksek kendilerine güvenli fakat zayıf yanları duygusal ilişkiler olan kadınlardır. Aslında hepimizin bildiği gibi eğitimli, dışarıdan bakıldığında düzgün bir profil sergileyen erkekler de şiddet uygulayabiliyor ve bunların şiddeti genellikle ilk tip kadınlara yönelik oluyor. Fedakar insanları kolay lokma gören insan doğası, fedakarlıkta bulunan kişileri önemsememek üzerine kurulu bir davranış biçimi geliştiriyor. Lütfen bu tutumumuza dur diyelim. Aşırı fedakarlık sendromundan kurtulmak da tıpkı herhangi hastalığı iyileştirmek gibi ve tedavi edilebilir. Birazcık göz gezdirerek ''aşırı fedakarlık sendromu'' üzerine araştırma yapmanızı öneririm.
Enerjisi yüksek ve özgüvenli kurban ise, alt edilmesi ve sindirilmesi gereken bir düşman. Bu daha çok herhangi bir alanda daha ''azına'' sahip olan erkek için biçilmiş kaftan . Bu tip kadın ise merhamet gibi hislerle hareket eden, karşısındakini kendi seviyesine çekmeye uğraşan, olduğu gibi kabullenmeyen, direnmek yada idare etmeyi,evliliğini yürütmeyi bir başarı haline getiren kadındır. Ve sevgisinde de gereksiz bir idealistlik sergileyebilir. Ama şunu unutmamalı ki sizi mutsuz eden bir evliliği sürdürmek başarı değildir.
Şiddet uygulanan kadın ne düşünüyor ?
-Düzelecek,bir süre sonra böyle yapmayacak
-Hak ettim
-Ben de hatalıyım
-Aslında beni seviyor
-Bu yaşadığımı herkes yaşıyor
-Yine de beni seviyor
-Şiddet sebepleri sevdiğinin göstergesi !
-Bu da benim kaderim
-Gidecek başka yerim yok
-Onsuz bir hiçim
-Onu asla bırakamam
İşte ne yazık ki bizim fedakar,güçlü kadınlarımız ;her hatayı affetmesi gerekliymiş gibi, olgunluğu,kadınlığı,insanlığı bununla ölçülüyormuş gibi sessiz kalıp sineye çekiyor uygulanan şiddeti.
Ve sevmek için çırpınan, kalbi pır pır eden kız çocuğundan, anne olan, bebeğini pışpışlayan, kocası için yemek pişiren, ailesi için didinen, çalışan, hem kendi ayakları üzerinde duran hem evini sırtlayan kadından, ezilmiş; tenine ,ruhuna zarar verilmiş, mutluluk ve huzur layık görülmemiş hatta en temel hakkı olan yaşama ve vücut bütünlüğü hakkına saldırılmış bireyler ortaya çıkıyor...
O kadının zavallı bedeni üzerinden kurmadıkları fantaziler kalmayan, bedeninizi tapuladığını düşündüğü için döverim, eğitirim, itaat ettiririm ,doğurturum mantığıyla hayvani içgüdüleriyle tepenize çöken zihniyeti yırtıp atmalısınız...
Lütfen kendinize bunu yapmayın. Size o şekilde davranan biri sizi seviyor olamaz. O kendisini seviyor.
Kendinizi bu bataklığın içinden çıkarmazsanız, boğulacaksınız.
Bir tokattan ne olur demeyin. Bir tokat dahi vuramaz kimse kimseye ve bir tokat da DARPTIR.
Gerginlik yaratması, bahane araması PSİKOLOJİK ŞİDDETTİR.
Bu kişiyi sadece terk etmeli ve geç kalmamalısınız. ''
Son evre,ardından özür diler,pişman olur,sonra bahaneler yaratarak şiddetini haklı gösterir. En son ve ilk evre olan bahane bulma evresine döner ve döngü yenilenir.
Ben ev kadını olmamak üzere yetiştirildiğimden, eğitimim üzerine özellikle düşüldüğünden ve ailem benden çok şey beklediğinden ,bütün umutları 2 senedir zayi eden biriyim. Ailemin istemediği biriyle hızlı işleyen bir süreçle evlendim. Güya büyük yeminler,büyük bir aşkla filan. Eğitimimi yarıda bıraktım, hatta evliyken mezun oldum. İşe girmek için çabalayamadım bile çünkü aylarca robot gibiydim. Ne yaşıyorum ,ne yapıyorum bilmez halde, hayalkırıklığına uğramış bir halde bir iki tokat yedikten sonra oturtulmuş biriydim. Ne yapmam gerektiğini biliyordum. Ama çok ağır geliyordu. Düşük yapmıştım, hamileyken de ufak çaplı darp edilmiştim. Bütün kendimi hırpalamalara, suçlamalara, stockholm sendromlarına ben de düştüm. Neşeli umutlu biriyken hep mutsuz ve hep ölmeyi bekleyen biriydim.
İçinde olduğum karamsarlıktan kendimi sıyırmam ve ayılmam için beni tekmelemesini, yumruklamasını bekleyecek kadar aptal ve safmışım ne yazık.
Onun ve ailesinin yaptıklarını unutmuş gibiyim aslında. Adını anmıyorum, bahsini açmıyorum, bazı şeyler komik gelmeye bile başladı. Yaşadığınız umutsuzluklardan sonra değişiyorsunuz. Ama özünüzde olan hep kalıyor.
İşte dert kısmı tekrar başlıyor. Beni sürekli arayıp mesaj atıyor. Mutsuz göründüğünü filan biliyorum bir yerlerden. Şimdi de aşkından,sevgisinden bahsedip konuşmak istiyor. Dolaylı olarak özür diliyor ama mahkeme delili olmasın diye açıkça bile yazmıyor. Hatta 3 saat boyunca aralıksız mesaj atmış engeli kaldır ne olur konuşalım içerikli. Gereken cevabı verdim ama dokunuyor içime. Hala benden bir şey koparma peşinde olması, hiçe sayması, planları. İkinci dilekçeyi yazmamış çünkü boşanmak istemiyormuş. Benimle görüşecekmiş, buraya gelecekmiş, herkesten özür dileyecekmiş, lütfenmişmiş.. Hergün ağlarmış hatta yeniden evlenecekmişiz. Dua edin çıksın gitsin hayatımdan.
Bir önceki konuma yorum yapan ukala,anlayışsız ve sığ insanlar lütfen yazmasın son olarak. Çünkü birine rastgele bir şey söylüyorsunuz. Bilinçsizliğiniz sonucu bile söyleseniz ''iyi niyetle bile olsa'' başınıza geliyor. Sevgilerimle.