Herkese merhaba, hesabıma ulaşamadığım için bu hesaptan yazıyorum. Ulaşamadığım ve sebebini anlamadığım hesabım corpsebride91 dir. Belirteyim ki uzun yazacağım, ona göre okuyunuz, sonra çok uzun demeyin...
Eşim beni 4 mart tarihinde darp ederek evden attı. Çok ağır küfürler, hakaretler de var tabiki... Ben şu şekilde anlatmak istiyorum süreci, zira kafamı toparlayamıyorum, düşünmeden edemiyorum aklımdan çıkaramıyorum bir türlü. İşte bu yüzden küçük büyük tüm detayları yazmak sonra da onlardan kurtulmak istiyorum. Birileri bilsin istiyorum bu bir çoğunluğu anlamsız görünen ve birikerek çoğalan şeyleri.
Eşim yakın arkadaşımın kardeşinin komutanıydı. O dönem kardeşi er olarak geçici vazifesini yerine getiriyordu. Muhammet yani bu er olan kardeş, sürekli onu ve beni benzetiyormuş. Gerçekten de eşimle kardeş gibi benziyoruz. Bir gün dayanamayıp söylemiş, komutanım bir kız var, aynı size benziyor, ablamın arkadaşı , iyi bir bölüm bitirdi,çok iyi bir kız işte ne söylediyse.. Bu beni facebooktan ekledi. Bana selam verdi ben de selam verdim ama üslubundan hoşlanmadım. Sonra iki defa arkadaşlık isteğini sildim. Sonra ısrarla yazdı ,asker olduğunu yazınca ben de hakkında yanlış düşündüğümü ve arkadaş olabileceğimizi düşündüm. Seviyeli bir şekilde konuşuyordu. Sonra Muhammetten bahsedince çok kızdım. Direkt olarak bana aşık olduğunu resmimi gördüğünü ve evlenmek istediğini söyledi. Daha görüşmemiştik bile, ben de nereden gördün de aşık oldun boş insan yazıp sildim. Sonra her yerden karşıma çıktı sanal olarak. Bir sürü mesaj atmış, telefonumu bulmuş... bir iki ay koşuşturmacadan sonra buluştuk. Gerçekten de aynı bana benziyordu. Bir de çok yakışıklıydı,güzel bir çocuktu her yönden. Başta bir daha görüşmeyelim filan diyecekken elimi tutup yeminler etmeye başladı. sonra bana dedi ki bak ölürsem çok üzülürsün bizi güneydoğuya gönderiyorlar bu tayinde... o dakikaya kadar yüzüne bile bakamamıştım,düşünün. Elimi tutma diye hüngür hüngür ağlamaya başladım...ne safmışım. Sonra aşık oldum,aşık olduk ya da ben öyle sandım.
Eşimle bizim düğünümüz de eşyaların alınması da her şeyimiz sıkıntılıydı. Eşimin ailesi maddi manevi hiçbir şey yapmadı, sağdan soldan duyduğu şeylerle eşim bir şeyler yapmaya çalıştı. Bu süreçte benim ailem destek oldu. Ama bizim de parasız zamanımızdı. Eşim sürekli evlenmeyi çok istediğini söylüyordu, şimdi anlıyorum ki onun bencilliğindeki bir insan için gerçekten de çok istemiş. Her şeyi ben yapacağım , sıkıntı yok yeter ki evlenelim dedi aileme. Ailem kabul etmedi bekleyin biz de bir şeyler yaparız dediler. Bizim düğünlerimiz, misafir ağırlamalarımız çok önemlidir. Aile dediğimiz şeyin bir itibarı var. Ama biz eşimle emri vaki yaparak süreci hızlandırarak nikah günü almak gibi işlere giriştik. Aslında ben de ertelenmesi için uğraştım ama eşim ağladı,sızladı,sabırsızlandı ve razı oldum. Derken bizim evde isteme oldu, sonra eşyalar alındı biz şehirler arası gidip geldik filan... Nişan bitiminde eşimin annesi takılan altınları annemden verin bizde dursun oğlumda güvende durur diyerek aldı. Annem de zaten eşime altınları verme fikrindeydi gençsiniz araba alırsınız diyordu canım annem,biz de araba alacaktık, ailemde böyle tamahkarlık ve görgüsüzlük hiç görmedim, nişan altınını gasp edenini de hiç görmedim. Zaten sadece çeyrek altın takılmıştı ve benim babam bilezik takmıştı. Eşim annesinin çok çirkin şekilde söylediği adeta bizi hırsız yerine koyduğu durum için tek şey söylemedi. Bana 2 bilezik taktılar zaten eşim almış.
Ev tutulmasında eşim alelacele görmediği bir evi tutmuş içinde arkadaşı oturuyordu, gelinlik deseniz gerginlik vesilesi oldu, eşim bir türlü peşine düşmedi . Derme çatma gibi, yamalama gibi tuhaf bir şekilde ev kurduk. Arada benim annem koşturdu , damadın annesi sadece düğüne,istemeye ve kınaya geldi... Başka defa görmedim. Bana düğün alışverişi bile yapılmadı. Düşünün gelinsin ama pijama dahi almamışlar,ev temizliğini bile sana yaptırmışlar, bir kez olsun ne lazım diyen bir figür yok.. Çok istediğimden mi ? Çok mu önemli ?Hayır ,ama kalbi kırılıyor insanın. Başta bir defa benimseme zorluğu yaratan durumlar var.
Eşim bana ailesinin ilgisiz olduğunu söylüyordu hep. Eşyaları almak için ben eşimin yanına İstanbul'a gelmiştim. Hiçbir şey umurumda değildi. Ayaklarım yere basmıyordu ki... Sonra eşim annen parayla mı gelecek diye sordu eşyaları alırken de her yerde sinir içindeydi, aşırı zorlanıyor gibi davranıyordu. Her şeyin lafını ediyordu. Ben o zamanlar bu hareketlere çok içerliyordum çünkü istiyordum ki benim kendi param olsun ,işim olsun da ben harcayayım bir şeyleri de ben yapayım. Ama akılsızlığım, gözü körlüğüm hep devrede olacak benim yardım edemiyorum diye üzülmemden güç bulup her şeyi ben yaptım ettime getiriyordu karşımdaki. Oysaki bir erkek evini kurarken, cebinde parası da varken böyle mi davranır ? Güya da çok aşık. Her şeyi güç bela ,zor zoruna rastgele yaptığı gibi bir çok saygısızlık da ediyor..Ama daha mezun olmama bile 3-4 ay vardı. Ev tutulduktan sonra alışverişini de döşemesini de boyamasını da eşimle ben yaptık. Temizliği ise ben ve annem.Annem de İstanbula gelince eşim hareketleriyle öncesinde sarf ettiği sözleriyle anneme bir çok saygısızlık yaptı. Ama göze de görünmeyen itici hareketler. Oysaki annem evimize yardım etti, pek çok borca girdi... Şimdi neden evlendim neden sabrettim aklım almıyor ama o zaman gelip geçecek yine sevdiğim adam olacak zannediyordum herhalde. Çünkü ben onu çok sevdim...
Onu o kadar çok seviyordum ki, gözlerini kapattığında göz kapaklarında görünen ince damarları içimi tuhaf ederdi. Üzülürdüm. Onu kuş yapar havalarda uçururdum, ben kuşunum derdi. Komik kuş sesleri yapardı. Başkalarının yanında yumruklarını sıkardı, kıpkırmızı olurdu, saf saf gülümserdi beni öpmemek için. Sonra dayanamaz öperdi, otobüste, parkta, yolda yürürken... Görüp bir şeyler söyleyenler olurdu. Gülerdik...O bülbülmüş ben gül. Çok güzeldi sevgisi...Yada yine ben öyle sanmıştım.
Düğünden sonra küçük bir söze dahi tahammül göstermeyen, söylediği şeylerin hep aksini yaşatan biri olmuştu. Bitmeyen aşağılamaları, hor görmeleri, umursamazlıkları gün gün beni bitirdi. Çünkü sevgi ararken bulduklarım çok kötü şeylerdi. Panik atak genelde büyük bir kayıp hissiyle başlarmış. Bende öyle oldu. Güvenimi kaybetmiştim. Önceleri tepki veremiyor sadece ağlıyordum yaptıklarına. Sonra özür diler pişman olurdu. Tüm eşyaları kırmıştı, kalbimi de. Her gün hakarete dönüştü kırıcılıkları. Sonra ben de yükselttim sesimi. Bağırıp durduk durmadan. Sonra bana tokat atmaya başladı. Cevap bile veremiyordum.Sesimi de yükseltmiyordum,karşı da koymuyordum. Ağlıyordum. Evlilik sitesine girmiş bir defa, serenay aktaş diye bir kadının ahlaksız videosunu izlemiş, ''güzel'' kızlara bakmış bir fiske dahi vurulmamış ''değerli'' olanlarına. Boşanmak istediğimi de ilk ben söyledim. Bununla da deli oldu. Bir kere onu terk ettim 3 gün dayanabildim. Geri döndüm.Buna da deli oldu. Tokat attı 1 hafta dayandım olmadı. Tekrar tekrar deniyordum ama olmuyordu. Ama sadece sinirleniyordu. Üstüme geliyordu hakaret ediyordu küçümsüyordu hiçbir şeyi layık görmüyordu, bana zerre merhamet etmeden ağlatıyordu. Bundan zevk alıyordu. Aileme de aynı tutumu sürdü. Zaten sık görüşmüyorduk. Görüştüğümüzde de hep gergindi. Beni hiç önemsemedi ki..Hep üstüme yürüyor, kolumu tutuyor, iteliyor en son tokat ve darp...
Çocuğumuz olacağını öğrendiğimde ev değiştirmiştik. Daha iyiydi her şey. Ama bir tartışmada beni evde o dakika atacağını söylemişti. Bir tartışmamızda hayatımda hiçbir zaman olmayan birine gitmemi. Bir kaçında ben ona ailesiyle ilgili gayette yerinde fakat ağır patlamalarda bulundum...Bir keresinde eşyalarını toplayıp ben ona gitmesini söyledim.Çocuğum olacaktı evden pijamayla atacakmış, sonra sinirle yapıyormuş filan... Çocuk düştü bana küfür etmesine cevap verdim diye tokat attı. Birlikte ders çalışırdık , sinir olurdu ondan önce anlamama ve ona anlatmama... Ama hepsinin içinde iyi olanları mükemmeldi. Kötü olanları aynı ölçüde iğrençti.
En son kötü bir tartışmanın ardından eşim zannederim beni öldürmek istedi. Belki tartışabilirdik. Belki birbirimizi deli edercesine tartıştık. Belki hayatı dar ettik birbirimize ama sevmiştim ben onu. O da beni sevmişti. Ama daha şimdi çalışan aklım bana hiçbir sevgilinin , hiçbir erkeğin birbirine tekme atamayacağını söylüyor. Yumruk da atamaz bir erkek severse. Tokat da atamaz. Aşağılar mı bilmem... Ama yapamaz bunları. Çünkü ben onu polis götürürse mesleğine son verirler diye aynı şehirdeyken polis çağırmadım. Şehir değiştirip rapor tutturdum ve boşanma davası açtım. Onu polise şikayet ettim. Bir gün önce onu şikayet eden benim düşmanım olurdu oysa. Nasıl psikopatlıksa bende ki aklıma elleri geliyor. Nasıl vurabilirdi o elleri... Küçük bir çocuğun eli gibi yuvarlak ,hatta komik küçük parmakları. Ama içime sorsanız seviyor onu. Beni darp eden, polise şikayet ettiğim ve boşanmak istediğim kocamı çok seviyorum...bana bir şey söyleyin ne yapayım...bu boşluk dolar mı ?