sade yaşam

biz hiç avm ye gitmiyoruz kızlar
eşim de ben de o gürültüden kalabalıktan nefret ediyoruz
ben üniversitedeyken maddi durum iyi olmayınca,çok alışveriş yapamazdım,kendime derdim ki; çalışınca en kötü markam ipekyol olacak
şimdi maddi durrum var şükür ama hiçbir şey almıyorum
bunların hesabını nasıl vereceğim diye düşünüyorum,etrafta aç insanlar var,mesela bu soğukta sokakta yatan suriyeliler var
bu arada üniversitede o kıyafetlere o paraları nasıl verdiğime de şaşırıyorum :))
_sekerpare_ _sekerpare_ kıyamadığım kıyafetleri gözümümn önüne koyup,giyme zorunluluğu verdim kendime
bu zamanda önemli olan kıyafet almak değil,onları almamak.
kim ne der diye önemsememek,hedeflerin doğrultusunda yaşamak
kapitalist sistemin kölesi olmamak
 
Son düzenleme:
Günaydın kızlar
Geçen gün bi tane mont aldım. Çok düşündüm alırken. Ama 2 hafta önce 2 adet kullanmadığım yıpranmış montumu vermiştim. Bu yeniyi gönül rahatlığı ile aldım. Mağaza Şahibi başka bi renk 2. De satmaya çalıştı. Eskiden olsa onu da düşünmeden alırdım. Yok dedim isteniyorum.
 
topıgınızı gorunce oncelerde okudugum benı gaza getıren bır haberı paylasmak ıstedım..
100 eşya ile yaşamak!



Mümkün mü? Yoksa asla değil mi?Amerika'da son alışveriş trendi: Alışveriş yapmamak!

Hatta eldeki mallardan da kurtulup, hayatı sadeleştirmek. Kriz sonrası, çalışanlar, gelirlerinin daha büyük bir bölümünü harcamayıp biriktirmeye başlayınca, ABD'li üreticilerin etekleri tutuşmuş. Şu ara yapılan çoğu tüketici araştırmaları "Bu adamlar ne satın alırlarsa mutlu olurlar?" sorusunun yanıtını bul


Ortaya çıkmış ki bir servis almak, mal almaktan daha faydalı insan doğasına. Yani bir ayakkabı yerine kutu oyunu, pahalı bir çanta yerine spor salonu üyeliği, araba yerine seyahat, ruj yerine sinema bileti, insanları daha mutlu ediyor. Tabii genelleme yapmak mümkün değil. Bir kesim sadece bir ayakkabı veya çanta ile mutlu oluyor...

Aslında bir tecrübe satın almak, kişiye daha yoğun ve uzun süreli bir tatmin sağlıyor. Üstelik; mal edinmenin mutluluk getirmediğini öğrenen "dünyanın en çok satın alan halkı" kocaman otomobillerini, dört oda bir salon evlerini, 48 parçalık yemek takımlarını, doğrayan parçalayan karıştıran onlarca mutfak aletlerini satıp, ayrı bir oda haline gelmiş gardıroplar dolusu giysilerini fakirlere bağışlayıp hayatlarını sadeleştiriyor. Bazı aileler 40 metrekare bir evde, dört tabak, dört bardakla ve işe bisikletle gidip gelerek yaşamanın onları hiç olmadıkları kadar mesut ettiğini iddia ediyor. Bu esnada biriktirdikleri parayı yoga derslerine ve tatillere harcıyorlar.

SADECE YÜZ EŞYAYLA YAŞAMAYA DAVET EDİLSENİZ!


Bir internet sitesi, tüketicileri sadece ve sadece 100 adet kişisel eşyayla yaşamaya davet ediyor. Yani kıyafet, kozmetik, ayakkabı, kitap, kalem, her şey toplam 100 parça edecek. Sitenin çağrısı büyük ilgi görüyor ve internet kullanıcılarından hatırı sayılır sayıda bir grup, kişisel eşyalarını hayır derneklerine bağışlayıp hayatlarındaki kalabalıktan kurtuluyor.

Hikâye psikologlara göre şu: insanlar, iyi ya da berbat, yaşamlarındaki tüm değişikliklere çabucak alışıyor ve doğalarında var olan sabit mutluluk seviyesine bir an önce ulaşmaya çalışıyorlar.

Ebeveynlerinden birini kaybeden bir insanın bir süre sonra eski mutluluk ve neşesine kavuşması da bu yüzden, yalı alanın birkaç yıl sonra yalıda oturmayı kanıksayıp eskisi kadar 'mutsuz' olması da!

Yani para mutluluk getirmiyor denemez ama, parayla satın alınan mallar mutluluk getirmiyor.

Şan dersleri, seyahatler, piknikler, tiyatro oyunları filansa başka. Farklı tecrübeler hayatı zenginleştirip memnuniyeti yükseltiyor. Los Angeles'li filmci Roko Belic dünyayı dolaşıp "Happy - Mutlu" isimli bir belgesel üzerinde çalışıyor.

New York Times gazetesinin haberine göre bir üst düzey yönetici daha San Fransisco'nun lüks semtlerinden birindeki evini bırakıp, hayatını tamamen değiştirip, Malibu plajında bir karavana taşındı. Haftada üç dört gün sörf yapabildiği için şu anda ufacık karavanda çok daha mutlu bir hayat yaşadığını anlatıyor...

AVUCUNUZU AÇMAYI DENEDİNİZ Mİ?

Asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak var: Bir Hindistan cevizi oyuluyor ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanıyor. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılıp oradan içine tatlı bir yiyecek konuyor. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklükte oluyor. Yumruk yaptığında ise elini dışarı çıkaramıyor. Maymun tatlının kokusunu alıyor, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokuyor ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksız olduğundan sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmıyor. Avcılar geldiğinde maymun çılgına dönüyor, ama kaçamıyor. Aslında bu maymunu tutsak eden hiçbir şey yok. Onu sadece, kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiş durumda. Yapması gereken tek şey, elini açıp yiyeceği bırakmak. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlü ki, bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülüyor...

Bizleri de tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuz. Tüm yapmamız gereken; elimizi açıp benliğimizi, bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak ve dolayısıyla özgür olmak.

Bu örnekle benzeştirirsek; ben, sahip olduğumuzu düşündüğümüz her şeyin bizim için birer tuzak olduğunu fark etmediğimizi düşünüyorum:

- Çoğunlukla konuşmaktan fazla bir özelliğini kullanmadığımız son model cep telefonlarına sahip olmak...

- Ortalama 15 m2´sini kullandığımız ama kullandığımız alandan 10–20 kat büyük evlere sahip olmak...

- Belki bir kez giydikten sonra çok uzun sure dolabımızın bir köşesinde unuttuğumuz günün modasına uygun giysilere sahip olmak...

- Okumadığımız kitaplara sahip olmak...

- Asla kadranın gösterdiği sürate ulaşamayacağımız en süratli arabaya sahip olmak...

- Bize günde 3–5 kez zamanı, başkalarına sürekli zenginliğimizi gösteren kol saatlerine sahip olmak...

- Vakit bulup gidilemeyen, gidilse bile dinlendirmekten çok uzak; deyim gerekiyorsa yorgunluktan haşatımızı çıkaracak deniz kenarına yakın bir yazlık, bir dinlence evine sahip olmak...

- Oturmadığımız koltuk takımları, izlemediğimiz dev ekran televizyonlar; kullanmadığımız, faydalanmadığımız daha nelere sahip olmak veya sahip olduğumuzu sanmak…

- Sadece çevre olsun diye bulunduğumuz ortamlar ve arkadaşlıklar...!

İşte tüm bunları o maymun gibi; avucumuzda tuttuğumuz sürece (faydalanamasak bile) sahip olduğumuzu sanmıyor muyuz? EVET

Ve ancak parmaklarımızı gevşetip bunlardan vazgeçtiğimiz zaman gerçekten özgür olup tüm yeteneklerimizi kullanabilir hale gelmeyecek miyiz? EVET

Aslında biz bu dünyaya sahip olmaya değil, şahit olmaya geldik. Bunu bir anlayabilsek...

Açsak avuçlarımızı da kendimizi bir serbest bıraksak…

* Bana Doç. Dr. Erol Erçağ imzalı bu muhteşem yazıyı sizlerle paylaşmam için gönderen Şafak Alpay ve Erdem Özel'e çok teşekkür ederim…

* Daha önce blogumda yayınladığım bu yazıyı soran çok olduğu için tekrar paylaşıyorum anlayışınızı rica ederim…

* Paylaşıyorum çünkü, niyetimiz ailece böyle bir modele geçmek ile ilgili, çocuklarımın tüketen değil üreten ve koruyan bireyler olması bizim için son derece değerli...
 
ra_punzel ra_punzel yazı süper. Çok teşekkürler.
Ben de son 2 yılda hayatımda şunu farkettim. Gezmek seyahat etmek yeni ülkeler görmek beni daha çok Mutlu ediyor.
Yaklaşık 3 yıldır yatak odası takımımı değiştireceğim. Ama hep erteliyoru. Netten modeller buluyoruz bakıyoruz ama işi icraate dökmedik daha. Üşeniyoruz sanırım. Aman. Kullanalım biraz daha diyoruz. Fakat yıl boyunca her ay bi miktar döviz alarak her yıl mutlaka yurtdışına çıkıyoruz bi kere. Kaç yatak odası parası harcadık yurtdışı seyahatlerimize. Hiç de pişman değiliz.
 
topıgınızı gorunce oncelerde okudugum benı gaza getıren bır haberı paylasmak ıstedım..
100 eşya ile yaşamak!



Mümkün mü? Yoksa asla değil mi?Amerika'da son alışveriş trendi: Alışveriş yapmamak!

Hatta eldeki mallardan da kurtulup, hayatı sadeleştirmek. Kriz sonrası, çalışanlar, gelirlerinin daha büyük bir bölümünü harcamayıp biriktirmeye başlayınca, ABD'li üreticilerin etekleri tutuşmuş. Şu ara yapılan çoğu tüketici araştırmaları "Bu adamlar ne satın alırlarsa mutlu olurlar?" sorusunun yanıtını bul


Ortaya çıkmış ki bir servis almak, mal almaktan daha faydalı insan doğasına. Yani bir ayakkabı yerine kutu oyunu, pahalı bir çanta yerine spor salonu üyeliği, araba yerine seyahat, ruj yerine sinema bileti, insanları daha mutlu ediyor. Tabii genelleme yapmak mümkün değil. Bir kesim sadece bir ayakkabı veya çanta ile mutlu oluyor...

Aslında bir tecrübe satın almak, kişiye daha yoğun ve uzun süreli bir tatmin sağlıyor. Üstelik; mal edinmenin mutluluk getirmediğini öğrenen "dünyanın en çok satın alan halkı" kocaman otomobillerini, dört oda bir salon evlerini, 48 parçalık yemek takımlarını, doğrayan parçalayan karıştıran onlarca mutfak aletlerini satıp, ayrı bir oda haline gelmiş gardıroplar dolusu giysilerini fakirlere bağışlayıp hayatlarını sadeleştiriyor. Bazı aileler 40 metrekare bir evde, dört tabak, dört bardakla ve işe bisikletle gidip gelerek yaşamanın onları hiç olmadıkları kadar mesut ettiğini iddia ediyor. Bu esnada biriktirdikleri parayı yoga derslerine ve tatillere harcıyorlar.

SADECE YÜZ EŞYAYLA YAŞAMAYA DAVET EDİLSENİZ!


Bir internet sitesi, tüketicileri sadece ve sadece 100 adet kişisel eşyayla yaşamaya davet ediyor. Yani kıyafet, kozmetik, ayakkabı, kitap, kalem, her şey toplam 100 parça edecek. Sitenin çağrısı büyük ilgi görüyor ve internet kullanıcılarından hatırı sayılır sayıda bir grup, kişisel eşyalarını hayır derneklerine bağışlayıp hayatlarındaki kalabalıktan kurtuluyor.

Hikâye psikologlara göre şu: insanlar, iyi ya da berbat, yaşamlarındaki tüm değişikliklere çabucak alışıyor ve doğalarında var olan sabit mutluluk seviyesine bir an önce ulaşmaya çalışıyorlar.

Ebeveynlerinden birini kaybeden bir insanın bir süre sonra eski mutluluk ve neşesine kavuşması da bu yüzden, yalı alanın birkaç yıl sonra yalıda oturmayı kanıksayıp eskisi kadar 'mutsuz' olması da!

Yani para mutluluk getirmiyor denemez ama, parayla satın alınan mallar mutluluk getirmiyor.

Şan dersleri, seyahatler, piknikler, tiyatro oyunları filansa başka. Farklı tecrübeler hayatı zenginleştirip memnuniyeti yükseltiyor. Los Angeles'li filmci Roko Belic dünyayı dolaşıp "Happy - Mutlu" isimli bir belgesel üzerinde çalışıyor.

New York Times gazetesinin haberine göre bir üst düzey yönetici daha San Fransisco'nun lüks semtlerinden birindeki evini bırakıp, hayatını tamamen değiştirip, Malibu plajında bir karavana taşındı. Haftada üç dört gün sörf yapabildiği için şu anda ufacık karavanda çok daha mutlu bir hayat yaşadığını anlatıyor...

AVUCUNUZU AÇMAYI DENEDİNİZ Mİ?

Asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak var: Bir Hindistan cevizi oyuluyor ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanıyor. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılıp oradan içine tatlı bir yiyecek konuyor. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklükte oluyor. Yumruk yaptığında ise elini dışarı çıkaramıyor. Maymun tatlının kokusunu alıyor, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokuyor ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksız olduğundan sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmıyor. Avcılar geldiğinde maymun çılgına dönüyor, ama kaçamıyor. Aslında bu maymunu tutsak eden hiçbir şey yok. Onu sadece, kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiş durumda. Yapması gereken tek şey, elini açıp yiyeceği bırakmak. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlü ki, bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülüyor...

Bizleri de tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuz. Tüm yapmamız gereken; elimizi açıp benliğimizi, bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak ve dolayısıyla özgür olmak.

Bu örnekle benzeştirirsek; ben, sahip olduğumuzu düşündüğümüz her şeyin bizim için birer tuzak olduğunu fark etmediğimizi düşünüyorum:

- Çoğunlukla konuşmaktan fazla bir özelliğini kullanmadığımız son model cep telefonlarına sahip olmak...

- Ortalama 15 m2´sini kullandığımız ama kullandığımız alandan 10–20 kat büyük evlere sahip olmak...

- Belki bir kez giydikten sonra çok uzun sure dolabımızın bir köşesinde unuttuğumuz günün modasına uygun giysilere sahip olmak...

- Okumadığımız kitaplara sahip olmak...

- Asla kadranın gösterdiği sürate ulaşamayacağımız en süratli arabaya sahip olmak...

- Bize günde 3–5 kez zamanı, başkalarına sürekli zenginliğimizi gösteren kol saatlerine sahip olmak...

- Vakit bulup gidilemeyen, gidilse bile dinlendirmekten çok uzak; deyim gerekiyorsa yorgunluktan haşatımızı çıkaracak deniz kenarına yakın bir yazlık, bir dinlence evine sahip olmak...

- Oturmadığımız koltuk takımları, izlemediğimiz dev ekran televizyonlar; kullanmadığımız, faydalanmadığımız daha nelere sahip olmak veya sahip olduğumuzu sanmak…

- Sadece çevre olsun diye bulunduğumuz ortamlar ve arkadaşlıklar...!

İşte tüm bunları o maymun gibi; avucumuzda tuttuğumuz sürece (faydalanamasak bile) sahip olduğumuzu sanmıyor muyuz? EVET

Ve ancak parmaklarımızı gevşetip bunlardan vazgeçtiğimiz zaman gerçekten özgür olup tüm yeteneklerimizi kullanabilir hale gelmeyecek miyiz? EVET

Aslında biz bu dünyaya sahip olmaya değil, şahit olmaya geldik. Bunu bir anlayabilsek...

Açsak avuçlarımızı da kendimizi bir serbest bıraksak…

* Bana Doç. Dr. Erol Erçağ imzalı bu muhteşem yazıyı sizlerle paylaşmam için gönderen Şafak Alpay ve Erdem Özel'e çok teşekkür ederim…

* Daha önce blogumda yayınladığım bu yazıyı soran çok olduğu için tekrar paylaşıyorum anlayışınızı rica ederim…

* Paylaşıyorum çünkü, niyetimiz ailece böyle bir modele geçmek ile ilgili, çocuklarımın tüketen değil üreten ve koruyan bireyler olması bizim için son derece değerli...
cnm cok güzel yazı
eğer misafirim gelmeyecek olsa ben de küçücük evde yasardım ama misafir için nasıl çözüm bulunmalı
yani ikimizin de ailesi kalabalık ve bulunduğumuz sehirde baska akrabamız yok
misafir için koltuklar yatak takımları tabaklar bardaklar vs
bizim yasadığımız alandan cok misafir için alan var
 
ra_punzel ra_punzel yazı süper. Çok teşekkürler.
Ben de son 2 yılda hayatımda şunu farkettim. Gezmek seyahat etmek yeni ülkeler görmek beni daha çok Mutlu ediyor.
Yaklaşık 3 yıldır yatak odası takımımı değiştireceğim. Ama hep erteliyoru. Netten modeller buluyoruz bakıyoruz ama işi icraate dökmedik daha. Üşeniyoruz sanırım. Aman. Kullanalım biraz daha diyoruz. Fakat yıl boyunca her ay bi miktar döviz alarak her yıl mutlaka yurtdışına çıkıyoruz bi kere. Kaç yatak odası parası harcadık yurtdışı seyahatlerimize. Hiç de pişman değiliz.
NEGUZEL KAFA DENGI BIRINIDE ALABILMISSEN YANINA :))
ben henuz calısmaya basladım aılemleyım hala ve eve bakıyorum evden cıkması gereken esya kalması gereken esyadan fazla gorunuyor bunalıyorum.. ınsallah eım oldugunda fazla hıcbırseyı tutmayacagım..
ha bır de tekrar zayıflayıp gıyecegım kıyafetlerım var :/
 
cnm cok güzel yazı
eğer misafirim gelmeyecek olsa ben de küçücük evde yasardım ama misafir için nasıl çözüm bulunmalı
yani ikimizin de ailesi kalabalık ve bulunduğumuz sehirde baska akrabamız yok
misafir için koltuklar yatak takımları tabaklar bardaklar vs
bizim yasadığımız alandan cok misafir için alan var
hımm mısafır de etkılı bır faktor ama su olabılır acılabılen kullanıslı kanepeler alırsın.. ben guneydoguluyum bızlerde adettendır 2 3 dosek kızın aılesı verır ceyızle erkek annesıde yapar 1 2 tane bı suru yatak.. evlerımızde hep duvara gomme dolaplar olur onlar yun yorgan ve dosek doludur mesela ben onları hıc almayacagım.. 2 battanıye 1 mısafır yorganı ıkı fazla yastık yeterlı elyaf olacak onlarda ne saklaması ne agırlıgı ne temızlıgıyle ugrasamma ben yunun. kanepeyı ac yatak olsun bır yastık bır battanıye yeter ztn evler kalorferlı.. dosek yorganların yoksa yıne ıyısın :KK66:
 
bır fılm varmıs konuyla ılgılı bende onu ızleyecegım en kısa zamanda ızlemek ısteyen olursa : The Jhonses (ornek aile ) turkce dublajları da mevcutmus ınternette :)
 
evet dedediğn gibi herşey nefiste bitiyor eskiden ilkokul dayken ortadayken öğretmenlerimizin gardroplarını bilirdik: Bugün busunu giymiş, bugün en sevdiğim elbisesini giymiş diye... Hiç de eksikliğini hissetmezdik... Aslında hayat böyle daha tatlı oluyor aynı şeyleri giymek sıkmamalı tatlım, öyle düşün boylarını kısalattır, bir iki düğme değiştir, ya da boylarını uzattır avangard abiye bir havası olsun. Ne bileyim yırtmaçlarını kapattırt, bir fermuar eklet mesela... "Terziyle pazarlık" elinden gelmeyenler için hep dediğim budur çünkü bir fermuarı 10 tl ye dikiyor e 20 tl ye etek var ama olay o değil. Fazla masraf fazla yogunluk, koyacak yer derdi, tüketim olmadan yaşamak, kafa rahatlatmak, aslında olay bu, dolayısıyle ben toplayıp götürüyorum illa ki buluyorum bir terzi boş zamanında yap al benden
sana şu kadar yerse diyorum. Ya da anneme kitliyorum :KK70: bazılarını kendim tv karşısında yapıyorum süpper oluyor... Farklı bir hava ver. tv karşısında bir gecede farklı eteğin olsun.. dene çok yararını göreceksin. bir de ben hep mümkün mertebe kaliteli (özlelikle teksitlde türk malından vaz geçmeyeceksin) alıp yıllarca giyiyorum çook hoş oluyor kalıp gibi duruyor ama evet istiyrouz. bazen insan duvarları tırmalıyor yalan yok.
üretmeyen tüketkmek istiyor aslında, öyle düşün yani kendini frenlemek için :*. sen borçlarını öde geçici
şeylerle uğraşma:KK66:
Dünden beri üç uzun mesaj yazdım bu yoruma cevaben .Ama mobil cihazdamı sitedemi yoksa bende mi sorun var bilmiyorum bitürlü yayınlanmadı mesajim:KK43:.Tavsiyelerin çok hoş gerçekte.Misal cebi yok diye pek giymediğim bir kabanım var ona cep diktircem .Gerçi burda varsa terzi esnafı alınmasın ama pek havalılar.Ufacık tadilata dünya para istiyolar.Aňnem şu dikiş makinesini öğren dediydi de hiç oralı olmamıştım:KK53: Ben de küçükken öğretmenlerin giysilerini çok incelerdim ,demekki kız öğrenciler böyle..Bazen bisürü şey alasım geliyor sonunu
 
hiç böyle sylere takılma...
bız evlendıgımızde borçlar vardı ..neyse bıttı eşimle avm ye gidiyoruz...
bugun limitin 1000 tl.istedıgını al dedi:KK70::KK70:
ben o gun elimde 10 tl ye bır küpe alıp çıkmıştım...:)) tutumlu olmaya alışmışım heralde.
yada içime sınen bısey olmadı bilemiyorum...
Bizim borç 10 yıl ev kredisi.Henüz 7 ay oldu.On yıl bitermi bilmiyorum .:KK53: Ben artık inşallah Rabbim rızkımızı bereketlendirsin diye dua ediyorum inşallah.hakkaten insan harcamamaya o kadar motive ediyoki kendini istesede alamıyyor garip bir şekilde di mi:KK66:
 
biz hiç avm ye gitmiyoruz kızlar
eşim de ben de o gürültüden kalabalıktan nefret ediyoruz
ben üniversitedeyken maddi durum iyi olmayınca,çok alışveriş yapamazdım,kendime derdim ki; çalışınca en kötü markam ipekyol olacak
şimdi maddi durrum var şükür ama hiçbir şey almıyorum
bunların hesabını nasıl vereceğim diye düşünüyorum,etrafta aç insanlar var,mesela bu soğukta sokakta yatan suriyeliler var
bu arada üniversitede o kıyafetlere o paraları nasıl verdiğime de şaşırıyorum :))

_sekerpare_ _sekerpare_ kıyamadığım kıyafetleri gözümümn önüne koyup,giyme zorunluluğu verdim kendime
bu zamanda önemli olan kıyafet almak değil,onları almamak.
kim ne der diye önemsememek,hedeflerin doğrultusunda yaşamak

kapitalist sistemin kölesi olmamak
Üniverstedeyken de bir buz mavisi bir füme kot pantolonum la değişik üstlerle kombin yapardım.kapitalizm hakkaten bizi kendine esir ediyor.
 
hımm mısafır de etkılı bır faktor ama su olabılır acılabılen kullanıslı kanepeler alırsın.. ben guneydoguluyum bızlerde adettendır 2 3 dosek kızın aılesı verır ceyızle erkek annesıde yapar 1 2 tane bı suru yatak.. evlerımızde hep duvara gomme dolaplar olur onlar yun yorgan ve dosek doludur mesela ben onları hıc almayacagım.. 2 battanıye 1 mısafır yorganı ıkı fazla yastık yeterlı elyaf olacak onlarda ne saklaması ne agırlıgı ne temızlıgıyle ugrasamma ben yunun. kanepeyı ac yatak olsun bır yastık bır battanıye yeter ztn evler kalorferlı.. dosek yorganların yoksa yıne ıyısın :KK66:
Benimde 4 tane yatağım 3 tanede yorganım vardı.Bunlar yündü ve eşek ölüsü gibiydi .:KK70:yerinden kalkmazdı.K. v. Ler köye ev yaptırınca direk oraya postaladım.Bu arada bunu yazarken k.v aradı hissettimi ne ?:-)neyse işte iki kanepem var oturma odasında bir annem babam gelir ( aynı şehirde değiliz) onlarda yatarlar.Yeter ne olacak.
 
ra_punzel ra_punzel yazı süper. Çok teşekkürler.
Ben de son 2 yılda hayatımda şunu farkettim. Gezmek seyahat etmek yeni ülkeler görmek beni daha çok Mutlu ediyor.
Yaklaşık 3 yıldır yatak odası takımımı değiştireceğim. Ama hep erteliyoru. Netten modeller buluyoruz bakıyoruz ama işi icraate dökmedik daha. Üşeniyoruz sanırım. Aman. Kullanalım biraz daha diyoruz. Fakat yıl boyunca her ay bi miktar döviz alarak her yıl mutlaka yurtdışına çıkıyoruz bi kere. Kaç yatak odası parası harcadık yurtdışı seyahatlerimize. Hiç de pişman değiliz.
papatyacım en iyisini yapıyosun .Valla arkandayım:KK60:
 
Dünden beri üç uzun mesaj yazdım bu yoruma cevaben .Ama mobil cihazdamı sitedemi yoksa bende mi sorun var bilmiyorum bitürlü yayınlanmadı mesajim:KK43:.Tavsiyelerin çok hoş gerçekte.Misal cebi yok diye pek giymediğim bir kabanım var ona cep diktircem .Gerçi burda varsa terzi esnafı alınmasın ama pek havalılar.Ufacık tadilata dünya para istiyolar.Aňnem şu dikiş makinesini öğren dediydi de hiç oralı olmamıştım:KK53: Ben de küçükken öğretmenlerin giysilerini çok incelerdim ,demekki kız öğrenciler böyle..Bazen bisürü şey alasım geliyor sonunu
canım aynen terziler burunlarından kıl aldırmıyor, olsun sen yapmaya başla elinden gelmeye başlıyor zaten bir de videolar falan bul nasıl yapıyorlar diye falan izle çok sıkı dikme zarar verme eşyana, olmadı sökersin... aslında olay tamaaamen üretmekle ilgili aaah aahh bakıyorum ne çok harcamışım heppsi duygusal ihtiyacın başka yerden patlaması bende...
 
_sekerpare_ _sekerpare_ Can'ım ben böyle daha mutluyum. Çok fazla paralar kazanmıyorum. Ama yıl boyunca az az koyarak gidiyoruz. Genelde iş için gidiyorum ama eşimi ve oğlumu da götürüyorum sen Facebook da görüyorsun Zaten
2009 da 10 yıllık ev kredisi çektik. Arada yapılandırma falan yaptık. İnşallah bu ocakta bitecek. 84 ay Ödemiş olacağız. Bitiyor Canım Allah sağlık sıhhat versin yeter ki
Çok öpüyorum canım seni
 
_sekerpare_ _sekerpare_ Can'ım ben böyle daha mutluyum. Çok fazla paralar kazanmıyorum. Ama yıl boyunca az az koyarak gidiyoruz. Genelde iş için gidiyorum ama eşimi ve oğlumu da götürüyorum sen Facebook da görüyorsun Zaten
2009 da 10 yıllık ev kredisi çektik. Arada yapılandırma falan yaptık. İnşallah bu ocakta bitecek. 84 ay Ödemiş olacağız. Bitiyor Canım Allah sağlık sıhhat versin yeter ki
Çok öpüyorum canım seni


Keşke facebook adresini bilsek ordan da takip etseydik sizi, tavsiyeleriniz için teşekkürler :KK49:
 
hımm mısafır de etkılı bır faktor ama su olabılır acılabılen kullanıslı kanepeler alırsın.. ben guneydoguluyum bızlerde adettendır 2 3 dosek kızın aılesı verır ceyızle erkek annesıde yapar 1 2 tane bı suru yatak.. evlerımızde hep duvara gomme dolaplar olur onlar yun yorgan ve dosek doludur mesela ben onları hıc almayacagım.. 2 battanıye 1 mısafır yorganı ıkı fazla yastık yeterlı elyaf olacak onlarda ne saklaması ne agırlıgı ne temızlıgıyle ugrasamma ben yunun. kanepeyı ac yatak olsun bır yastık bır battanıye yeter ztn evler kalorferlı.. dosek yorganların yoksa yıne ıyısın :KK66:
Benim de eşim mersinli yörük, çeyiziyle geldi, 8 tane yorgan sayısını hatırlamadığım kadar polar battaniye 12 civarı yastık, bunların hepsi öküz ölüsü gibi, havlular örtüler kilimler seccadeler daha bir sürü şey, 2–3 yer yatağı da yapıyorlarmış normalde eltim yaptırmamış.dediğin gibi kayınvalidemin evinde gömme dolaplar var ama bende yok, hepsini veresim var ama pamuk olduğu için veremiyorum, bir de eşim kendisi de alıştığı için pamuk seviyor,sağlıklı olan da bu aslında ama çok yer kaplıyorlar.
Salon takımı açılan koltuk almadım, kafamı duvarlara vurasım var, küçük odamda açılan koltuk var ama orayı da cocuk odası yapmam gerek,böyleişte.... keşke minimalist yaşamdn daha önce haberim olsaydı da bu eşyaları almasaydım.,bana sıkıntı veriyor her birisi
 
_sekerpare_ _sekerpare_ Can'ım ben böyle daha mutluyum. Çok fazla paralar kazanmıyorum. Ama yıl boyunca az az koyarak gidiyoruz. Genelde iş için gidiyorum ama eşimi ve oğlumu da götürüyorum sen Facebook da görüyorsun Zaten
2009 da 10 yıllık ev kredisi çektik. Arada yapılandırma falan yaptık. İnşallah bu ocakta bitecek. 84 ay Ödemiş olacağız. Bitiyor Canım Allah sağlık sıhhat versin yeter ki
Çok öpüyorum canım seni[/QUOT
Ne güzel bitmesi ev borcunun Allah sağlık verince bitiyor di mi?Oğluşlarımızın evi hazır.Çok fazla para çok fazla mutluluk demek değilki papatyacım zaten.Ne güzel sağlıklı evlatlarımız var çok şükür.Ben de öpüyorum canım.
 
X