- 6 Mart 2007
- 2.549
- 115
- 323
- Konu Sahibi Revolucion
- #1
nerden başlayacağımı bile inanınki bilmiyorum sadece kafam çok karışık. artık yeter demeye başladım. beş yıllık evliyim. ve ilk dört yıldan sonra hamileliğimle birlikte değişen ve her gün kötüye giden bi adamla buldum birden kendimi. bi adam demeye başladım çünkü artık nerdeyse tanıyamaz hale geldim.
ben severek değil mantığım evet dediği için eşimi seçtim önce beynim sevmişti onu. çünkü farklıydı anlayışı, yaklaşımı, herşeyiyle aradığım kişiydi.evlenmeyi düşünmeye başladığım dönemlerde artık ne istediğimi bilen bir insandım ve seçimimide bu doğrultuda yaptım. zaten birbirini ilkokuldan beri tanıyan insanlardık. ilk defa bana bu yönde açıldığında ne istediğimi nasıl bir eş ve hayat istediğimi tamamen biliyordu. ve ondan hiç bir şeyi gizlemedim açıkça karşımdakinden beklentilerimi sıraladım. kısa bir flört döneminden sonra evlenmeye karar verdik. ufak tefek şeyleri göz ardı ediyor ve kabulleniyordum. bazen iyice sabrım taşıyor yeter ama dediğimde oluyordu tabi ama saygı çerçevesindeydi hep. benimde muhakkak hatalarım oluyordu ama bir şekilde ırt pas ediyorduk. ilk dört yıl doğru düzgün, hatta beklentiminde ötesinde bir eş oldu hakkını yiyemem. ne zaman ihtiyacım olsa yanımdaydı. ama hamileliğimle herşey değişti. o adam gitti yerine duyarsız, umursamaz, laftan anlamaz bişey geldi. hatta acaba hamileliğimden kaynaklı bir duygusallıkmı diyede düşündüğüm zamanlar oldu. fakat son aylarda gerçekten değişmeye başladığını farkettim. sürtüşmelerimiz artmaya başladı. oğlumun doğumuylaysa sürekli özellikle iki konuda tartışır duruma geldik.ilk zamanlar alttan alarak derdimi anlatmaya çalışıyordum. ama zaman geçtikçe sabır taşım iyice çatladı.
iyide bu kadar dert ettiğin ne diyeceksiniz diymi. derdim zaten çalışma düzeninden dolayı adam gibi birlikte zaman geçiremediğimiz halde birde üzerine bağımlısı olduğu pc oyunları ve sürekli hortlayan balık tutma arzusu.
derdin bunlarmı yani diyebilirsiniz ama ufak bir örenek ne kadar bağımlı olduğunu anlatmaya yeticektir sanırım. işten eve geldiği gibi pc başına geçer ve sadece yemek yemek için oda 15 dakkayı geçmez kalkar başından onun dışındaysa uykusuzluktan gözleri kapandığında gelir yatağa. çocuk baba arar (artık yaşını geçti anlıyor) al şunu başımdan işim var olur tepkisi. çok bunaldım kalk bi yere gidelim dediğimdeyse yine cevap aynıdır işim var. hatta yakın zamanda aynen kurduğu cümle şu olmuştu. bir pazar günü arkadaşlarımıza gidiyoruz (aynlış anlamayın mecburiyetten rahatsızlıktan dolayı geçmiş olsuna) bak bu gün doğru dürüst oyunda oynayamadım dedi iyide bu bu günde oynamayıver dediğimde ama bu gün benim tatil günüm tatil günümde oynamıcamda ne zaman oynuycam dedi.farkındamısın o tatil günleri aileyle zaman geçirmek ve dinlenmek içindir dediğimdeyse biz hiç birlikte zaman geçirmiyomuyuz sürekli evdeyim ya demezmi. sakın bunu okuyunca o pc yi kırarım atarım gibi yorumlar yazmayın çünkü emin olun çözüm değil. denedim kasayı kaldırıp camdan attım bir gün hırsıma ertesi gün yeni kasa geldi. toptan kaldırdım neti kestirdim. iki gün adam internet cafede yattı.
tabi birde balık kabusu eklendi son dönemde önceleri birlikte gidelimler vardı çünkü ben sürekli artık seninle hiç bir şey paylaşmıyoruz deyip duruyordum. sonraysa arkadaşlarla gidicemler başladı. taki çocuğum ateşler içindeyken izin alıp işten erken çıkıp balığa gidene kadar sustum. ama ben oğlum kucağımda babala hastahane köşelerindeyken o balık sefasına çıkınca yeter bundan sonra balık malık duymak istemiyorum oldum. çünkü başkalarına verdiği sözler ailesinin önüne geçiyordu.
ve bu gün yeter ben bu adamla ne yapıcam dediğim noktaya geldim. sabah ceviz kabuğunu bile dolmayacak bir şeyden dolayı biraz tartıştık. haklı olduğum halde belki aklı başına gelir yüzü kızarır diyerek ben özür diledim. oysa büyük bir pişkinlikle iyi affettim ama sabah sabah sus deyirek iyice beni çıldırttı. yinede sabır dedim. en nefret ettiğim şeydir işe dahi gidiyor olsa dargın ayrılmak. bunun üzerine bak saygımı yitirmeme sebep olma yada artık sen bana saygı duymuyorsan uzatmayalım çirkinleşmesin hiç bişey dedim. gülerek yooo yok öle bişey dedi. peki nasıl diyosan diyerek kapattım konuyu. ama öğlene doğru arayıp bu kezde pazar günü fabrikadakiler balığa gidecekmiş bende gitsemmi demezmi. artık dayanamadım sen benim ne düşündüğümü bilmiyormusun daha kaç kere konuşucaz bunu deyince tamam ben söyledim sende duymadım deyip yüzüme kapadı telefonu. bu kez ben onu aradım ve sakın bir daha yüzüme kapatma ancak eve geldiğinde artık doğru düzgün konuşmamız gerekiyor diyerek kapattım tlefonu.
biliyorum çok uzun oldu derdimi ancak anlatabildim. ve kafam çok karışık artık ne düşüneceğimi bile bilmiyorum. ben bu adamla birlikte hayatı paylaşabildiğim, ortak noktalarımız olduğu için, gerektiğinde sığınacak dalım olduğu için evlenmiştim. ama şimdi ondan sakınacak dal aramaya başladım kendime. iş gittikçe kötüye sarmaya başladı ve ben saygımı yitirmeye başladım, sevgimi yitirmeye başladım. fakat oğlumun bir başkasına baba demesinide istemiyorum. napıcam bilmiyorum.
ben severek değil mantığım evet dediği için eşimi seçtim önce beynim sevmişti onu. çünkü farklıydı anlayışı, yaklaşımı, herşeyiyle aradığım kişiydi.evlenmeyi düşünmeye başladığım dönemlerde artık ne istediğimi bilen bir insandım ve seçimimide bu doğrultuda yaptım. zaten birbirini ilkokuldan beri tanıyan insanlardık. ilk defa bana bu yönde açıldığında ne istediğimi nasıl bir eş ve hayat istediğimi tamamen biliyordu. ve ondan hiç bir şeyi gizlemedim açıkça karşımdakinden beklentilerimi sıraladım. kısa bir flört döneminden sonra evlenmeye karar verdik. ufak tefek şeyleri göz ardı ediyor ve kabulleniyordum. bazen iyice sabrım taşıyor yeter ama dediğimde oluyordu tabi ama saygı çerçevesindeydi hep. benimde muhakkak hatalarım oluyordu ama bir şekilde ırt pas ediyorduk. ilk dört yıl doğru düzgün, hatta beklentiminde ötesinde bir eş oldu hakkını yiyemem. ne zaman ihtiyacım olsa yanımdaydı. ama hamileliğimle herşey değişti. o adam gitti yerine duyarsız, umursamaz, laftan anlamaz bişey geldi. hatta acaba hamileliğimden kaynaklı bir duygusallıkmı diyede düşündüğüm zamanlar oldu. fakat son aylarda gerçekten değişmeye başladığını farkettim. sürtüşmelerimiz artmaya başladı. oğlumun doğumuylaysa sürekli özellikle iki konuda tartışır duruma geldik.ilk zamanlar alttan alarak derdimi anlatmaya çalışıyordum. ama zaman geçtikçe sabır taşım iyice çatladı.
iyide bu kadar dert ettiğin ne diyeceksiniz diymi. derdim zaten çalışma düzeninden dolayı adam gibi birlikte zaman geçiremediğimiz halde birde üzerine bağımlısı olduğu pc oyunları ve sürekli hortlayan balık tutma arzusu.
derdin bunlarmı yani diyebilirsiniz ama ufak bir örenek ne kadar bağımlı olduğunu anlatmaya yeticektir sanırım. işten eve geldiği gibi pc başına geçer ve sadece yemek yemek için oda 15 dakkayı geçmez kalkar başından onun dışındaysa uykusuzluktan gözleri kapandığında gelir yatağa. çocuk baba arar (artık yaşını geçti anlıyor) al şunu başımdan işim var olur tepkisi. çok bunaldım kalk bi yere gidelim dediğimdeyse yine cevap aynıdır işim var. hatta yakın zamanda aynen kurduğu cümle şu olmuştu. bir pazar günü arkadaşlarımıza gidiyoruz (aynlış anlamayın mecburiyetten rahatsızlıktan dolayı geçmiş olsuna) bak bu gün doğru dürüst oyunda oynayamadım dedi iyide bu bu günde oynamayıver dediğimde ama bu gün benim tatil günüm tatil günümde oynamıcamda ne zaman oynuycam dedi.farkındamısın o tatil günleri aileyle zaman geçirmek ve dinlenmek içindir dediğimdeyse biz hiç birlikte zaman geçirmiyomuyuz sürekli evdeyim ya demezmi. sakın bunu okuyunca o pc yi kırarım atarım gibi yorumlar yazmayın çünkü emin olun çözüm değil. denedim kasayı kaldırıp camdan attım bir gün hırsıma ertesi gün yeni kasa geldi. toptan kaldırdım neti kestirdim. iki gün adam internet cafede yattı.
tabi birde balık kabusu eklendi son dönemde önceleri birlikte gidelimler vardı çünkü ben sürekli artık seninle hiç bir şey paylaşmıyoruz deyip duruyordum. sonraysa arkadaşlarla gidicemler başladı. taki çocuğum ateşler içindeyken izin alıp işten erken çıkıp balığa gidene kadar sustum. ama ben oğlum kucağımda babala hastahane köşelerindeyken o balık sefasına çıkınca yeter bundan sonra balık malık duymak istemiyorum oldum. çünkü başkalarına verdiği sözler ailesinin önüne geçiyordu.
ve bu gün yeter ben bu adamla ne yapıcam dediğim noktaya geldim. sabah ceviz kabuğunu bile dolmayacak bir şeyden dolayı biraz tartıştık. haklı olduğum halde belki aklı başına gelir yüzü kızarır diyerek ben özür diledim. oysa büyük bir pişkinlikle iyi affettim ama sabah sabah sus deyirek iyice beni çıldırttı. yinede sabır dedim. en nefret ettiğim şeydir işe dahi gidiyor olsa dargın ayrılmak. bunun üzerine bak saygımı yitirmeme sebep olma yada artık sen bana saygı duymuyorsan uzatmayalım çirkinleşmesin hiç bişey dedim. gülerek yooo yok öle bişey dedi. peki nasıl diyosan diyerek kapattım konuyu. ama öğlene doğru arayıp bu kezde pazar günü fabrikadakiler balığa gidecekmiş bende gitsemmi demezmi. artık dayanamadım sen benim ne düşündüğümü bilmiyormusun daha kaç kere konuşucaz bunu deyince tamam ben söyledim sende duymadım deyip yüzüme kapadı telefonu. bu kez ben onu aradım ve sakın bir daha yüzüme kapatma ancak eve geldiğinde artık doğru düzgün konuşmamız gerekiyor diyerek kapattım tlefonu.
biliyorum çok uzun oldu derdimi ancak anlatabildim. ve kafam çok karışık artık ne düşüneceğimi bile bilmiyorum. ben bu adamla birlikte hayatı paylaşabildiğim, ortak noktalarımız olduğu için, gerektiğinde sığınacak dalım olduğu için evlenmiştim. ama şimdi ondan sakınacak dal aramaya başladım kendime. iş gittikçe kötüye sarmaya başladı ve ben saygımı yitirmeye başladım, sevgimi yitirmeye başladım. fakat oğlumun bir başkasına baba demesinide istemiyorum. napıcam bilmiyorum.