Raflar domuz dolu! Bunların hepsini yedik..!

[QUOTE="Sephoraa, post: 45099626, member: 144822"


Dünyada domuz tüketmeyenden çok tüketen insan var. Bu bağlamda bu çoğunluğun şu an domuz eti kaynaklı hastalıklar yaşıyor olması gerekirdi. Ben hiç öyle bişey duymadım...[/QUOTE]
Araştırırsanız duyarsınız.
Domuz da normal hayvanlara ve insanlara oranda çok fazla büyüme hormonu salgılanır buda kas dokusundan etine geçer. Bu yüzden vücutta deformasyonlar gözlenir. almanyada ki ve amerikadaki insanlara bakın obezite ve hastalıklar baş göstermekte.. Ve pisliğini yediği ve ayrışmadığı için paraziti direk yiyen insana geçer bu yüzden ölümcül vakalar bile olmuştur. İslam akıl dinidir, eğer müslümanlıkta yasakta sebebi vardır. İnsan sağlığına zararlıdır..
 

Ya siz gerçekten bir alemsiniz, niyet okuyucu musunuz, müneccim misiniz, din belirleyici, inanç ölçer misiniz?
Domuz eti yemiyorum, sevmiyorum tadını. Ama kalkıp biri domuz yerseniz kurtlanırsınız derse dalga geçerim. Bu inançla değil hurafelerle, bilgisizlikle dalga geçmektir. Okuduğunuzu anlayın sonra yorum yapın bi zahmet.



Dünyada domuz tüketmeyenden çok tüketen insan var. Bu bağlamda bu çoğunluğun şu an domuz eti kaynaklı hastalıklar yaşıyor olması gerekirdi. Ben hiç öyle bişey duymadım...[/QUOTE]
Araştırın da bunun hurafe bilgisizlik olmadığını görün azcık...
 
Domuzla Gelen Tehlike: Trişinoz
Dr. Muvaffak MUHARRİR / Tıp -
Haziran 2011
Sesli Dinle
1977
yılında, Batı Karadeniz'de avlanıp
İstanbul'da satılan yabanî bir
domuzun etinden yemesi sebebiyle
rahatsızlanan 13 hastanın en ağır
olanında kas trişini tespit edilmiştir.
Bunun dışında zaman zaman
yapılan incelemelerde yabanî
domuz etinden yapılmış sucuk ve
benzeri et ürünlerinde parazit
lârvaları görülmüştür. 2004 yılında
İzmir'de çiğ köfte yapılarak satılan
yabanî domuz etinden, parazitin
yabanî hayvanlarda daha çok
bulunan türü olan T. britovi ile
binden fazla kişi enfekte olmuş ve
bu salgın ne yazık ki, parazitin bu
türü ile gerçekleşen dünyadaki en
büyük salgın olarak literatüre
geçmiştir.
Trişinoz; Trichinella parazitinin
sebep olduğu ciddi bir hastalıktır.
Parazit solucanlardan (nematod)
biri olan kurtçuğun insanda yerleşip
hastalık oluşturan türü umumiyetle
Trichinella spiralis'tir. İlk defa 1822
yılında Almanya'da bir insanda
yapılan otopside kaslar içinde bu
parazitin kireçlenmiş lârvaları tespit
edilmiştir; aynı parazit, bundan on
yıl sonra da İngiltere'de kanserden
ölmüş bir hastanın otopsisinde
görülmüştür.
Domuzlarda bu parazite ilk olarak
1846 yılında Kuzey Amerika'da
rastlanmıştır. Parazitin, bilhassa
domuz etinden insana bulaştığı
ispatlanmıştır. Bununla beraber
sözkonusu parazit; kedi, köpek,
fare, at, ayı ve insanda da yerleşip
hastalığa sebep olabilir. Bütün
dünyada rastlanmakla birlikte,
özellikle domuz etinin yendiği
memleketlerde daha sık görülen bu
parazit; evcil, bilhassa yabanî
hayvanlarda pek fazla hastalık
belirtisi vermezken, insanda ağır
tablolara hattâ ölümlere bile sebep
olabilmektedir. Halk arasında
"domuz kurdu" olarak da bilinen bu
parazite, herhangi bir sahtekârlık
yapılmadığı müddetçe
Müslümanlarda ve Musevîlerde
rastlanılmaz. Günümüzde et
ürünlerinin üretilip satılmasında
İslâmî ihtimam gösterilmediği için,
bu konuda çok iddialı olmak da
doğru değildir.
Parazitin yapısı ve hayat deveranı
Trichinella'nın erkeği 2 mm., dişisi
ise 3 mm. boyundadır. Gözle
görülmesi zor olan parazit, insan
vücuduna yerleşebilen en küçük
solucanlardandır. Dişi parazitin
karnında açılan yumurtalar
doğrudan kurtçuk olarak doğar.
Çoğu solucanlardan farklı olarak
hem kurtçuk (larva) hem de ergin
formu aynı canlıda (konakta)
bulunmaktadır. Bu parazitin asıl
hastalık yapanı 100 mikron
uzunluğundaki kurtçuklardır.
Trichinella, parazit solucanlar
içerisinde lârvası insan hücresine
yerleşen tek türdür.
Parazitin tabiattaki hayat deveranı,
daha çok birbirlerinin artıklarını ve
leşlerini yiyen domuzlarla fareler
arasında sürmektedir. İnsana
bulaşma umumiyetle, paraziti
barındıran domuz etinin
yenmesiyle gerçekleşir. Domuzun
kaslarındaki lârvaların etrafını saran
kapsül, midede erir; açığa çıkan
kurtçuk, ince bağırsaklara geçip iki
gün içerisinde ergin parazit
durumuna gelir ki, bu süre diğer
solucanlara nazaran çok kısadır.
Ergin parazit bağırsaklarda iki ay
kadar yaşar. Bağırsaktaki dişi
parazitler, bağırsak zarının
(mukoza) altına girip vücuttaki
savunma mekanizmasında mühim
rolleri olan Lieberkühn bezlerine ve
peyer plâklarına geçerek lârvalarını
buraya bırakır. Erginlerinin ömürleri
kısa olmasına rağmen, sözkonusu
parazitler bu süre içerisinde
oldukça fazla (her bir dişi 1.500
civarında) kurtçuk doğurur. Yeni
doğan kurtçukların bazıları dışkıyla
atılsa da, çoğu, genetik olarak
kodlanmış gelişme programları
gereği damarlar yoluyla bütün
vücuda yayılarak 10 gün içerisinde
çizgili kaslara yerleşir. Bunlar,
bilhassa diyafram, dil, gırtlak, karın
duvarı ve göğüs kaslarına yerleşir
ve beyin omurilik sıvısına (BOS),
kalbin etrafındaki sıvıya ve karın içi
sıvısına geçebilir. Parazitin kas
hücresi içerisindeki formuna "kas
trişini" denmektedir. Bunların
vücutları kendi üzerine doğru
kıvrıktır ve vücut için yabancı cisim
olan bu lârvaların etrafı elips
şeklinde bir kapsül ile vücudunda
bulunduğu canlı organizma
tarafından çevrelenir. Aslında bu,
Yüce Yaratıcı'nın insana bahşettiği
bir savunma mekanizmasıdır. Bu
şekilde bağ doku ile sınırlandırılıp
parazitin zararı en aza
indirgenmektedir. Kapsül içerisinde
bulunan yağ deposunun bozulması
ile çoğunlukla bir yıl içerisinde
kurtçuklar ölüp kireçleşir. Fakat
bazen bu ameliye yıllar alabilir;
hattâ lârvaların canlılığı bazı
kaslarda 30 yıl kadar sürebilir.
İnsanda trişinoz
Bağırsağa yerleşen ergin parazitin
tesiriyle hastada, bağırsak
duvarından içe doğru kanama ve
şişme görülür; bunun neticesinde
bağırsak iltihabı (enterit) meydana
gelebilir. Trişinli domuz etlerinin
yenmesinden 24 ilâ 72 saat sonra
bulantı, kusma, ishal, baş ve karın
ağrısı ile seyreden ve daha çok gıda
zehirlenmesini, bazen de apandisiti
taklit eden bir tablo oluşur.
Lârvaların kana geçerek kaslara
yerleştiği 10–20. günlerde; göz
çevresinde şişmeler (ödem),
konjunktivitis (göz içi iltihabı),
ışıktan kaçma (fotofobi), üşüme,
terleme, ateş, kas ağrısı ve
kasılmaları, ishal, boğaz ağrısı,
nefes almada güçlük ve deri
döküntüleri meydana gelir. Bu
dönemde hastalık bazen
romatizma, eklem iltihabı, boğaz
iltihabı (larenjit), grip ve zatürre ile
karıştırılabilir.
Bu safhada kalb kasına yerleşen
lârvalar, kalb kası (myokardit) ve
kalb içini döşeyen zarların
iltihabına (endokardit) sebep olur
ve hastada taşikardi, tansiyon
düşmesi, kalb bölgesinde ağrılar,
EKG değişiklikleri ve uzuvlarda
ödem görülür. Yine aynı safhada
lârvalar beyne gidip sara
nöbetlerine, menenjit, beyin iltihabı
ve sinüzit tablosuna sebep olur.
Hastada; refleks kayıpları, hafıza
kaybı ve koma gelişebilir. Ayrıca
hastada gelişen damar iltihabı
neticesi bilhassa gözde ve tırnak
yataklarında kanamalar
mevzubahistir. Daha ağır durumlar
olarak hepatit, böbrek iltihabı, kalb-
böbrek-karaciğer yetmezlikleri ve
ağır damar içi pıhtılaşması
(tromboz) görülebilir. Hastalar,
kolera benzeri sıvı kaybı ve akciğer
enfeksiyonu neticesi kaybedilebilir.
Kaslara yerleşen lârvalar uzun
vadede şikâyetlere sebep olur.
Hattâ lârvalar ölmüş olsalar bile,
vücudun reaksiyonu bu şikâyetlerin
devamını sağlamaktadır. Dokularda
yıllarca kalan ölü veya canlı lârvalar
sebebiyle, hastada hususiyle kas
ağrıları mutattır ve derideki alerjik
reaksiyonların derecesi ıstırap
mertebesindedir. Teşhis
konulamamış hastalar, daha çok
kas ağrıları sebebiyle fizik tedavide,
alerjik şikâyetleri ile cildiye
kliniklerinde dolaşıp dururlar. Kesin
teşhis, kaslardan yapılan biyopside
kas trişinlerinin görülmesiyle konur.
Parazite karşı bugüne kadar bir aşı
geliştirilememiştir.
Bu kurtlara karşı kullanılan ilâçlar
tesirsiz olduğundan, rahatsızlığın
tatmin edici bir tedavisi
bilinmemektedir. Kaslardaki
kurtçuklar öldürülse bile, vücudun
reaksiyonu devam edeceğinden,
paraziti yok etmekten ziyade,
hastalığın belirtileri ortadan
kaldırılmaya çalışılır. Vücudun
immün sisteminin alerjik cevabı
uzun müddet devam eder.
Hastalıktan korunma mümkün mü?
Parazit; kedi, köpek, fare, ayı, at
gibi hayvanlarda yerleşse de, asıl
potansiyel kaynak domuzdur.
İnsanların bu parazitten
korunmaları için, domuz eti
yememesi gerekir. Domuz etinin
tüketildiği coğrafyalarda etlerin iyi
pişirilmesi veya dondurulması
yoluyla parazitin öldürülmesine
çalışılsa da, parazitin türünden ve
yapılan işlemlerin tam
olmamasından kaynaklanan
başarısızlıklar hiç de az değildir.
Hastalık, domuz eti tüketiminin
yasak olduğu Müslüman ve Musevi
toplumlarda uzun yıllar
görülmemiş, domuz etinin çok
tüketildiği Hıristiyan ve diğer
toplumlarda ise tehlikeli vakalar
hâlinde seyretmiştir. Uluslararası
Trişinoz Komisyonu'nun raporunda
(International Commission on
Trichinellosis), Ocak–1995 ile
Haziran–1997 tarihleri arasında
insanlarda görülen trişinoz vakaları
ve bu parazit sebebiyle ölenlerin
sayısı ülkelere göre Tablo-1'de
gösterilmiştir.
Avrupa Hastalık Koruma ve Kontrol
Merkezi'nin (European Centre for
Disease Prevention and Control)
2009 yılı yıllık bulaşıcı hastalıklar
raporuna göre ise, 2007 yılında
bazı Avrupa ülkelerinde görülen
trişinoz vaka sayıları Tablo-2'de
gösterilmiştir. Ancak
unutulmamalıdır ki, bütün bu
rakamlar, teşhis edilebilen ve
bildirilen vakaları yansıtmaktadır.
Araştırmalar Trichinella'nın
insanlara bulaşmasındaki en
mühim kaynağın, parazitli evcil
veya yabanî domuz et ürünleri
olduğunu göstermiştir. Enfekte at,
ayı ve fok balığı tüketimiyle
insanlarda oluşan trişinoz vakaları
da mevcut olmakla beraber, domuz
kaynaklı olanlara nazaran bunlar
oldukça azdır.
Domuz etinin yenmesi gerek
Kur'ân'da (Bakara 2/173; Mâide 5/3;
En`âm 6/145; Nahl 16/115) gerekse
hadîslerde açık ve kesin bir ifade ile
yasaklanmıştır. İslâm'da mahdut
sayıda haram kılınan yiyeceklerin
başında domuz eti gelmektedir.
Öyle ki; Kur'ân'da tür itibariyle
haram kılınan tek hayvan
domuzdur. Kur'ân'da domuz, ölü
hayvan ve Allah'tan başkası adına
kesilen hayvanların etinin haram
kılındığı birkaç defa tekrar edilir.
Resulullah (sallallahü aleyhi ve
sellem) da bu yasağı teyit ederek,
"Allah ve Resulü şarabın, ölü
hayvan etinin, domuzun ve putların
alım satımını haram kılmıştır."
buyurmuştur. Efendimiz (sallallahü
aleyhi ve sellem), hadîsin
devamında, ölü hayvandan elde
edilen yağın; aydınlatmada,
gemilerin cilâlanmasında ve
derilerin yağlanmasında bile
kullanılmasının haram olduğunu
ifade etmiştir (Buhârî, "Büyû`", 112;
Ebû Dâvûd, "Büyû`", 66; Tirmizî,
"Büyû`", 61). Mevzu dolayısıyla
İslâm'da domuz etinin yasaklanmış
olması zikredilse de, bu yasağın
sadece trişinden kaynaklandığı
iddia edilemez. Zîrâ öyle olsaydı,
parazit bulunmayan veya
parazitleri ortadan kaldırılan
domuz etlerinin yenmesinde bir
beis olmayacağı iddia edilirdi ki,
Kur'ânî literatürde bu iddianın yeri
yoktur. Domuz etinin
yenmemesinin tek sebebi vardır:
Allah'ın haram kılması. Trichinella
bulaşabilmesi, haram kılınma
hikmetlerinden belki de sadece
biridir.
Evet; nüfusunun kahir ekseriyeti
Müslüman olan ülkemizde domuz
eti yenmesi hiç de hoş
karşılanmamaktadır. Mevzu ile
alâkalı İslâm'ın temel prensipleri
kıstas alındığında; "Müslüman
toplumlarda domuz eti tüketilmez."
kaidesi çıkmaktadır. Ancak
İzmir'deki 2004 salgını hatırlanırsa
ne yazık ki, "Müslüman toplumlarda
domuz eti yenmez; fakat
yedirilebilir." gibi bir netice de
ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde,
bilhassa yabancı turistlerin uğrak
yeri bir kısım mekânlarda aleni
olarak domuz eti ve ürünlerinin
satıldığı, yemeklerinin yapıldığı
bilinmektedir. Bazen de ucuz
olduğu için çeşitli yemeklerde ve
fast-food ürünlerde domuz etinin
kullanılmış olacağı hatırdan
çıkarılmamalıdır. Diğer taraftan
yabancı menşeli gıdalarda
kullanılan ürünlerin (jelatin gibi) de
daha çok domuz menşeli olduğu
bilinmektedir. Hâl böyle iken,
inanmış insanların yapması
gereken; et ve et ürünleri alırken,
dışarıda yemek yerken oldukça
hassas davranmasıdır.
 

Buna inanıyor musun gercekten? Dünyanın yarısından fazlası böyle demek?
 
Araştırın da bunun hurafe bilgisizlik olmadığını görün azcık...[/QUOTE]

Çok kafamı kurcalamadığı için araştırarak çok değerli vaktimi buna harcamak istemiyorum.
Sizin için önemliymiş madem bana amerikadaki insanların obezitesinin domuz yemekten kaynaklandığına dair bir araştırma bulun da okuyayım. İngilizce de olabilir sorun değil.
Onu bulamazsanız domuzun diğer hayvanlara göre daha çok büyüme hormonu içerdiğini ve bu hormonun kas dokusundan insanın etine geçerek deforme ettiğini kanıtlayan bir araştırma yazısı da olur.
Onu da bulamazsanız domuz pisliğini yediği için domuz yiyen insanlara geçen parazitlerin sebep olduğu ölüm vakalarını içeren bir araştırma da olur. Mesele değil.
Ama bilimsel olsun olur mu?

Şimdi siz de kesin uğraşamazsınız benimle öyle değil mi?
 
Ben yurtdışında büyümeme rağmen yemeye meraklı değildim ama burdakinler yemeye meraklı , isteyen yiyebilir
 
Birde yazıları dar olarak değilde geniş yapsanız daha güzel olur.Çok daha uzunmuş izlenimi veriyor,okumak gözü korkutuyor.
 
Domuz yiyen öldü de dana yiyen ölmedi mi? Neyse olmadı gidiyorum bye
 
Ben boş konuşmuyorum hanfendi imalarınza dikkat edin.

Yollardım ama, size kendimi ispat etmeye çalışacak kadar sizi
umursamıyorum.
Herkesin elinin altında internet var. Birazcık baksanız dediklerimi görürsünüz.
Dalga geçecek başka insan bulun kendinize.
 
Ben boş konuşmuyorum hanfendi imalarınza dikkat edin.

Yollardım ama, size kendimi ispat etmeye çalışacak kadar sizi
umursamıyorum.
Herkesin elinin altında internet var. Birazcık baksanız dediklerimi görürsünüz.
Dalga geçecek başka insan bulun kendinize.[/QUOTE]

Tam tahmin ettiğim gibi...
 

Tam tahmin ettiğim gibi... [/QUOTE]
Off valla traji komiksiniz..
 
Off valla traji komiksiniz..

Kanıt diyorum kanıt, bilimsel diyorum makale diyorum...

Ek: trajikomik birleşik yazılır...[/QUOTE]
Dilbilgisi dersinde değiliz ki.Ona kaldıysa bilimsel diyorumdan sonra virgül,E:Trajikomik olacaktı.İki noktadan sonra büyük harfle başlanır.
 
Kanıt diyorum kanıt, bilimsel diyorum makale diyorum...

Ek: trajikomik birleşik yazılır...
Dilbilgisi dersinde değiliz ki.Ona kaldıysa bilimsel diyorumdan sonra virgül,E:Trajikomik olacaktı.İki noktadan sonra büyük harfle başlanır.[/QUOTE]

Tamam abla.
Sende var mı bilimsel veri? Araştırma, soruşturma?
 
Dilbilgisi dersinde değiliz ki.Ona kaldıysa bilimsel diyorumdan sonra virgül,E:Trajikomik olacaktı.İki noktadan sonra büyük harfle başlanır.

Tamam abla.
Sende var mı bilimsel veri? Araştırma, soruşturma?[/QUOTE]
Muhakkak ki vardır,şüphem yok.Google denen uygulama sizde de vardır,siz araştırın madem.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…