Down sendromu evet zor ama inanın hepimizden daha normaller.
Hiç unutmam yıllar önce çok büyük bir tıp fakültesi hastanesindeyim. Çocuklarla ilgili bir bölüm. Milletin çocuğu bir oyana bir bu yana koşturup duruyor.
Annesiyle beraber, down sendromlu bir çocuk geldi. Tam önümüzdeki sandalyelere oturdular. Çocuk hiç sesini çıkarmadan elleri önünde tırnakları ile oynayarak oturdu. O koşturan çocuklar ailelerinin yanına çekildi. Ailelerine down sendromlu çocuğu gösterip, niye öyle, diye soranlar oldu. Çocuğuna kötü bir şeymiş gibi parmağı ile sus işareti yapan da oldu, hasta diyen de ama kimse çıkıp çocuğuna doğru düzgün anlatmadı. Kızın yanına gelmek isteyen olduğunda geri çağırdılar, iletişim kurmalarına müsaade etmediler. Kaçak göçek sanki ilk kez görüyormuş gibi baktılar. Down sendromu be bilinçsizler diye bağırmak istedim. Daha yaşım 17, yeni yaşımdan daha 5 gün alıyorum ama kendimden koca koca insanlardan kendimi daha büyük hissettim. O anneyi asla unutmayacağım. Başını öne eğişini. Gözlerindeki çığlıkları. Nitekim benzer şeyleri birkaç sene sonra bende yaşadım, öğrendim o annenin bir nebzede olsa neler hissettiğini.
O kız çocuğu arkasına baktı, göz göze geldik. Bana öyle güzel gülümsedi ki yiğenimi alıp yanına gittim. Yenmekten sanırım neredeyse tırnak etleri yara bere içindeki parmaklarını öptüm. Saçını öptüm. Gözlerini öptüm. Sen çok güzelsin, çok özelsin dedim. Annenin o an ki mutluluğunu da hiç unutmayacağım. O güzel kızın gülüşünü de.
Bende benzeri birçok şeye maruz kaldım anne olarak. Çocukları merak ettiğinde anlatmak yerine susturan, anlatırlarsa canım yanar zanneden aileler çok gördüm. Bu düşüncesizlik değil gibi gelebilir belki; üzülme diye yapıyorlar ama daha çok üzülüyorsun. Çünkü engeller ayıp değil, utanılacak, fısır fısır konuşulacak bir şey değil. Beni çocuğu bilinçlendirmek daha mutlu ederdi. Fısıldayarak susmasını söylemek yerine, bunun sadece fiziksel bir engel olduğunu anlatmak çok çok güzel olurdu. Elbette, hadi ablaya soralım neymiş diyeni ile de karşılaştım. Merak edip, soranı iyi dilekte bulunup susanla da ama bunlar bir elimin beş parmağı hadi taşı çatlatalım iki elimin parmakları diyelim.
Daha çok fısır fısır, "Allah yardım etsin. Allah başa vermesin. Sen başa verme Ya Rab." diyenini. Merak edip, sorup ardı ardına gereksiz can sıkıcı kırk soru ile geleni, ah birde kız evladı diyeni, markette görüp reyon reyon peşimize takılıp sonunda dayanamayıp soranı. Sırf merakından sokaktan geçerken peşimizden markete gireni, inceleyip geri çıkanı, seviyormuş gibi yaklaşıp bacağına dokunup sahte bir ay canım deyip gideni... ayağının bilek kısmının demir, bacağında kocaman bir plastik, ayak yerine
protez bir ayak gördüğü halde ayağı mı kırıldı diye soranı...
Herhangi bir engele sahip çocuk görürseniz, çocuklarınız yanlarına gitmek isterse bırakın gitsinler. Merak etmeyin, çocuklarınız onlara zarar verir diye korkmayın. Çevresi ile iletişim kurmasına, kendilerinden farklı bireyler tanımalarına müsaade edin. En büyük zararı ya çok zayıf olduklarını düşünerek yapıyoruz ya da çok güçlü olduklarını sanıp abuk sabuk merakımızı gidermeye çalışarak. Yapılması gereken tek şey engelsiz bir birey gibi davranmak. İşte o zaman tüm engeller kalkıyor.
Sen çok özel bir çocuğa sahipsin konu sahibi. Hayatımda birkaç defa kızın gibi özel çocuklarla tanışıp kısa da olsa zaman geçirme fırsatım oldu. Bizden daha insan olduklarını, mükemmel bir kalpleri, tertemiz duyguları olduğunu biliyorum.
İnşaallah evladının onu çok sevecek, hayatı boyunca koruyup kollayacak kardeşi/kardeşleri olur. Evladını o güzel gözlerinden, tatlı gülüşünden öp benim için.