Bugün çok doldum. Direkt ona yollamadim ama görebileceği bir platformda bir yazı paylaştım. Kendim yazdım tamamını. Okuyacaktır eminim. Hicbir sekilde begenme yorum yapma durumu olmasa da profillerimi takip ettiginden de eminim. Şiir şu :)
Onlar bana çiçekler, çikolatalar yolladı. Süslü hediyeler. Süslü paketlere gizlenmiş. Üzerindeki karta süslü cümleler dizilmiş. Onlar bana çiçekler hediyeler yolladı. Ama ben sadece dostça düşündüm. Değerliydi benim için ama arkadaşça sadece. Ama o pahalı kâğıtlara sarılmış özenle paketlenmiş çiçeklerin yoktu bende değeri senin bir gülüşünle yüzümde açan çiçekler kadar. Onlar bana dünyaları sereceklerini söylediler. Birileri işte. İyi insanlar. İyi insanlar ama gönlümün dönüp bakmadığı insanlar. Mutlu olsunlar... Ama benle mutlu olamazlar ki. Ben farklı dünyadanım. Benim dünyam ise sendin. Önüme dünyaları serseler, seni, güneşimi bana getiremedikten sonra nedir? Ben biliyorum. Ben herşeyi biliyorum. Senin bütün sebeplerini... Bahanelerini... Yüreğini susturup yapma deyişlerini... Ben senin gümbür gümbür haykıran yüreğinin sesini duyarken, dilinden çıkanların, parmaklarından dökülenlerin ne önemi var? Ben sen benim yanımdayken çarpan kalbini duyuyorum be adam. Hissediyorum. Bana bakarken göz kırpışlarının bile ritminin değişmesi... Göz bebeklerinin büyüyüp küçülmesi... Elin elime değdiğinde otomatik kapanması o güzel gözlerinin... Sonra içini çekişlerin. Bilim denen bir şey var be adam, pek severim ben. Bilim diye bir şey var. Bilirim ben. Ayrımını yapamayanlar aşk ile dostluğun, ayrımını yapamam sanırlar ben de onlar gibi. Ama yaparım ben. Ve bil ki ben âşık olduğum adama ölsem, devrilsem, dostum diyemem...