öldür beni anne

xsxulem

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
687
23
52
ÖLDÜR BENİ ANNE


bu anlatıcaklarımı,aşık olduklarını sanıp,daha gerçek aşkın ne olduğunu bile
bilmeyenlerin daha dikkatli okumasını istiyorum,ondan sonra yaşadıkları
gerçek aşkmıymış,basit bi hoşlanmamıymış karar versinler.


kalbimin hiç tanımadığı duyguları daha yeni yeni hissetmeye başladığı
dönemlerdi,çevremde bir sürü erkek ve kız arkadaşlarım vardı,ama bi gariplik
vardı,mutlu değildim sanki aradığım başka birşeydi,her akşam eve gelir odama
çekilir ağlardım,noluyordu bana anlayamıyordum,birgün yine arkadaşlarla
beraberdim,beraberdim derken nasıl bi beraberlik,onlar bi araya toplanır
gülüp eğlenirlerken bense bi kenara çekilip içimdeki fırtınaları dinliyordum
her zamanki gibi,artık arkadaşlarımda alışmıştı bu durumuma,yanıma gelip
oturduğunu hiç farketmemişim,taki sanki çok derinlerden gelen bi SELAM
sesini duyana kadar,selam dedim bende,neden yalnız oturuyosun
dedi,bilmiyorum dedim,kimse seni anlamıyor,hatta kendin bile kendini
anlamıyorsun değilmi dedi,evet dedim,bende bu yüzden yanına geldim zaten
dedi,bende aynı durumdayım,seni arkadaşlarından ayrı derin düşüncelere
dalmış görünce işte benim gibi biri daha dedim,
ve ilk defa onun yüzüne baktım,o anda kalbim durdu sanki,donup
kalmıştım,ne zaman ayrıldık eve nasıl geldim bilmiyorum,o gün sürekli onu
düşündüm,sanki aradığım şey buydu hissedebiliyordum bunu,
o günden sonra hergün buluşmaya başladık,evleri iki mahalle kadar
uzaktaydı,bizim mahallede akrabaları vardı,ilk tanıştığımız gün onlara
gelmişler,böylece aylar geçti,artık ailelerimizde biliyordu,ya ben onlara
gidiyordum yada o bize geliyordu,yani her günümüzü birlikte geçiriyorduk,
ama ikimizinde anlayamadığı birşeyler vardı,birbirimizi çok
seviyorduk,görmeden yapamıyorduk,arkadaşlık değildi bu,çünki diğer
arkadaşlarımızıda seviyorduk,bu çok farklı bişeydi,kimseyede
soramıyorduk,nasıl soralımki,biz bile bilmiyorduk ne olduğunu,bu çok yoğun
duyguların etkisiyle bazen mutluluktan bulutlara kadar çıkıyorduk,bazende o
küçücük kalplerimize sığdıramadığımız ve bi türlü anlamadığımız hisler
dünyasında sebepsiz yere ağlıyor gözyaşlarımızı birbirimize hediye
ediyorduk,,belki size saçma gelicek ama birbirimizi ilk gördüğümüz günü
anlatmıştım,ondan sonraki ilk buluşmamızda biraz konuştuktan sonra bi ara
gözgöze gelmiştik,ve daha ne olduğunu anlamadan ikimizde sebepsiz yere
birden ağlamaya başlamıştık,hemde ne ağlama sanki hiç bitmeyecek gibiydi göz
yaşlarımız,işte o günden sonra bir daha biribirimizin yüzüne uzun süre
bakamadık,hatta çoğu zaman sırtlarımız birbirimize dönük otururduk,bi gören
olsa bize gülerdi heralde,ama elimizde değildiki bakamıyorduk işte,
ama ne olursa olsun çok mutluyduk,artık ne güneşin doğuşunun,ne çiçeklerin
kokusunun,nede kuşların aşk şarkılarının farkındaydık,biz birbirimizde
kaybolmuştuk,taki bi akşam bizim evin zili uzun uzun çalana kadar,kapıyı
annem açtı,gelen onun teyzesinin kızıydı,anneme bişeyler söyledi,annemde
hemen babamla bişiyler konuşup,banada sen evden ayrılma biz hemen geliyoruz
diyerek aceleyle çıktılar,bende hemen arkalarından çıktım,hava
kararmıştı,beni görmesinler diye onları uzaktan takip ettim,biraz gittikten
sonra bizim evin biraz ilerisinde bi market vardı,orada bi kalabalık
gördüm,oraya gidiyorlardı,biraz daha yaklaşınca babam koşmaya başladı,yerde
yatan biri vardı,bende biraz daha yaklaştım,babam yerde yatan kişiyi
kucağına almıştı,bikaç adım daha yaklaştım ve kalbime binlerce ok birden
saplandı sanki,yerde yatan benim meleğimdi,oda beni gördü,eliyle bana gelme
diye işaret yaptı,ve bana bişeyler söylemek için ağzını açtığında,ağzından
kan boşaldığını gördüm,yanına gittim,o güzel başını babamın kucağından kendi
kucağıma aldım,hafifçe gülümsedi ve bak dedi napmışsın yeni gömleğine,onun
kanına bulanmış gömleğimi göstererek,iki hafta önce doğum günümde o
almıştı,ve birden başını karanlıkta benim seçemediğim kazanın olduğu bi yere
çevirip tüh yaa dedi,ne demek istediğini anlamamıştım,başını tekrar
çevirdiğimde ölmüştü,ondan sonrasını hatırlamıyorum,gözümü evde açtım,orada
bayılmışım,beni doktora götürmüşler sakinleştirici filan yapmışlar,uzun süre
baygın halde yatmışım,
kendime gelir gelmez ağlamaya başladım,kimse müdahale etmedi,doktor ağlarsa
müdahale etmeyin demiş,tekrar kendimden geçene kadar ağlamışım,ondan sonraki
günlerde gözyaşım hiç dinmedi,aradan iki ay filan geçmişti,birgün anneme
onlara gitmek istediğimi söyledim,annem önce kabul etmedi ama yalvarmalarıma
dayanamayıp bi şartla kabul etti,gideriz ama orada ağlayıp annesini
üzmeyeceğine söz verirsen dedi,bende söz verdim ve gittik,bi süre oturduk
ama ben kendimi zor tutuyordum ağlamamak için,bak oğlum dedi
annesi,biribirinizi ne kadar çok sevdiğinizi hepimiz biliyoruz,ne kadar
üzüldüğünüde biliyorum ama senden bir ricam var dedi,kızım son nefesini
senin kucağında vermiş,bana son anlarını anlatmanı istiyorum
dedi,şaşırdım,nasıl anlatabilirdimki,anneme baktım boynunu büktü,bende onu
üzmeyecek şekilde anlattım,ama bi ara karanlıkta bi yere bakıp tüh yaa
dediğini anlamadığımı söyleyince,annesi bana sarılıp öyle bi ağlamaya
başladıki,bende zaten zor tutuyordum kendimi,ikimizde uzun süre ağladık,
biraz sakinleştikten sonra,artık bu dünyada yaşamam için hiç bir sebebin
kalmadığına karar vermeme sebep olan şeyi anlattı,
ogün annesi evlerinde benim çok sevdiğim bir yemeği yapmış,anne demiş bu
yemeği ayhan çok sever,bizim yiyeceğimiz kadarını ver ben ayhanlara gidip
onunla beraber yiyeceğim demiş,anneside yalnız göndermemek için yakınlarında
oturan teyzesinin kızıyla bize göndermiş,yolda gelirlerken teyzesinin
kızı,sen biraz bekle bende marketten içecek birşeyler alayım
demiş,kaldırımda beklerken bi araba vurup kaçmış,bize yakın oldukları için
teyzesinin kızı hemen bize haber vermeye gelmiş o akşam,ve o karanlığa
bakıpta tüh yaa dediği şeyde,bana getirdiği yemeklerin dökülmüş olmasına
üzüldüğü içinmiş,son anlarını yaşayan birisinin canından daha çok bana
getirdiği yemeklerin dökülmüş olmasına üzülecek kadar seven bir kalp
varmıdır daha şu lanet dünyada,başkasını sevebilirmiyim artık,aşık
olabilirmiyim başkasına,tahammül edebilirmiyim artık saçma sapan şeylerin
adını aşk koymalarına,bizim yaşadıklarımız bilemesekte gerçek aşktı,bunu
şimdi biliyorum, ama o bilmiyor,birgün birbirimize bir söz
vermiştik,hangimiz önce ölürsek diğerimizi cennetin kapısında
bekleyecekti,şimdi bende bilmeden yaşadığımız o tarif edilmez duygunun
gerçek aşk olduğunu,o aşkı sonsuza kadar yaşayacağımız cennetin kapısında
beni bekleyen meleğime anlatmak için,gelmesi için hergün yalvarıp dua
ettiğim beni ona kavuşturacak kişiyi bekliyorum,AZRAİLİ


O ÖLDÜKTEN SONRA


bu gün hafta sonu,aşkımla buluşacağız,en güzel elbiselerimi giymeliyim,hangi
gömleği giysem acaba,yanakları gibi kırmızı olanımı yoksa gözleri gibi
kapkara olanımı,yada kazanın olduğu gün kanıyla üzerine çiçekler yaptığı
gömleğimi,ne kazası ne kanı yaa nerden çıktı şimdi offf,ben en iyisi son
buluşmamızda başını omuzuma koyduğu o kokan gömleği giyeyim,evet evet bu
daha iyi,anne ben çıkıyorum,onamı,
tabiki anne yaa,her hafta sonu kiminle buluşurum ben,iyide neden
ağlıyosunki,şimdi gidip annesindende izin almalıyım,günaydın müsade
ederseniz kızınızla gezicez biraz,tabi oğlum,ona iyi bak olurmu,bak buda
ağlıyor,noluyo bunlara anlamıyorum,koşar adımlarla gidiyorum aşkıma,bu yolda
ne kadar uzun,her zamanki gibi bekçi amca karşılıyo beni,hoşgeldin oğlum,oda
seni bekliyodu,biliyorum,günaydın aşkım ben geldim,bak hala yatıyo,hemde
bembeyaz gelinliğiyle,yanaklarına küçük bir öpücük kondurup uyandırıyorum
onu,her zamanki gibi toprak kokuyor meleğim,
uzatıyor kollarını yattığı yerden,tutuyorum ellerinden,tüy kadar hafif,ne
kadarda güzel meleğim benim,hoşçakal bekçi amca,bak koskoca adamda
ağlıyo,iyi eğlenin olurmu diyor kirli sakallarından süzülen yaşları silerek,
onun en sevdiği yerleri geziyoruz elele,allahım onunla olunca o kadar
mutluyumki,bi ara yine gözgöze geliyoruz,bakmamalıydık,yine ağlıycaz,ne
kadar ağladığımızı akşam ezanını duyunca anlıyorum,işte bu günde
bitti,gitmeliyiz,bekçi amca kızar sonra,hoşgeldiniz iyi eğlendinizmi
bari,neler yaptınız bakalım,ağladık akşama kadar,her zamanki gibi
ha,evet,hadi meleğim sen şimdi yat,ben haftaya yine gelirim,,birgün
diyorum,birgün bende bembeyaz damatlıklarımı giyip geleceğim yanına,kapkara
gözlerini açarak yalvarırcasına,çabuk gel olurmu diyor,yakında meleğim çok
yakında,biliyorum şimdi iyi geceler öpücüğüm olmadan uyuyamaz bi
tanem,yanaklarına bi öpücük konduruyorum,yine o toprak kokusu,geldim
anne,hoşgeldin oğlum,ÖLDÜR BENİ ANNE BENDE TOPRAK KOKMAK İSTİYORUM.


AYIŞIĞINDA YAĞMUR


o öldükten sonra,herşey durdu sanki,onsuz bir cehennem olan şu dünyanın
günleri geçmek bilmedi,sanki bana dayanılmaz acılar çektirmekten zevk
alırcasına yavaşladı hayat,hiç acımadı bana,aşkım beni beklerken,ben yine
her zaman olduğu gibi,lanet olası sabahlara açtım gözümü,beni bu hayatta
tutan bedenimi,dudaklarımda bi gülümsemeyle bırakıp gideceğim günün özlemine
dayanamayıp,bi çare aradım,günlerimin nasıl geçtiğini bilmeyecek
birşey,hızlandırmak istedim hayatı,ama nasıl,onunlayken su gibi akardı
günlerim,akşamın nasıl olduğunu anlamazdık bile,öyleyse bende onunlayken
yaptıklarımı yaparsam daha çabuk bitecekti günler,hemen başladım,mesela her
zamanki buluştuğumuz yere gittim,ama nasıl olur,burası cennet gibiydi,şimdi
ne kadarda sıkıcı olmuş,kuş seslerini dinler birbirimizin elini
tutardık,yine kuşlar var,yine ötüşüyorlar ama artık aşk şarkıları söylemiyor
çığlık atıyorlar sanki,olmadı,papatyayı çok severdi,elimize bir papatya alır
onu evimizin bahçesine dikerdik hayallerimizde,doğum günümde bana bir demet
papatya getir yeter derdi,tek tek saçlarına takardım,aslında saçlarına
dokunmak içinde bi bahaneydi,yine ne çabuk akşam olurdu,evet evet eniyisi
papatya,gittim,aynı yer ve papatyalar,bunlarda değişmiş,dünyanın en güzel
çiçekleri ne hale gelmiş,ne renkleri kalmış,nede kokuları,renklerinide
kokularınıda ondan alıyorlarmış,onsuz ne kadar solgunlar,buda
olmadı,gezerdik rastgele,nereye gittiğimizi bile bilmeden,bazen
kaybolurduk,yine akşam olduğunu farketmez,aceleyle sora sora geri dönerdik
geç kalmamak için,bıraktığımız izleri takip etmeliydim,aynı yerleri gezersem
yine bitirebilirdim bu günü,ama benim ayaklarım bu kadar ağır
değildiki,onunlayken uçar gibi yürürdüm,şimdi tonlarca ağırlık var sanki
ayaklarımda,hem izlerimizide bulamadım,nerelere gittiğimizin farkında
değildikki bulayım,yollar ne kadar uzun,adımlarım ona gitmek
istiyor,sokaklar ne kadar kalabalık,her yer bir tanesinin azrail olmasını
umduğum insanlarla dolu,ama hepside insan işte,
bir tanesine saati soruyorum,sekiz diyor,sabahın sekizi,nasıl olur,birine
daha,yine sekiz,birine daha,yine sekiz,ama ben evden yedide çıkmıştım
diyorum,garip garip bakıyorlar bana,artık yanınada gidemiyorum meleğimin,her
gün beni bekleyen aşkımın yanına gitmeye yüzüm kalmadıki,hala neden
gelmiyorsun diyince ne cevap veririm ona,son gitmemde ona,ne zaman
ayışığında yağmur yağarsa o zaman geleceğim demiştim,kahrolası birgün daha
bitti diyorum başımı yastığa koyarken,uyumadan önce gökyüzüne bakıyorum,
bugün ay var,hemde dolunay,birde yağmur yağarsa.


--
 
off süslü yaa! bugün beni amma ağlattın hee... Çok fena oldum yemin ederim.. Sağol paylaştığın için.
 
ömer köroğlundan buldunuz diymi??bende siteden okudugumda cok ağlamıstım..yasadıkları hic kolay birsey değil..
 
Cok guzel bir ask okurken cok duygulandim, gozlerim doldu sabah sabah cok etkieldi beni, emeklerine saglik paylastigin icin tesekkurler
 
qüzel bir aşk.... Aşk herdaim zaten qüzeldir ki.....
Okurken duyqulanmadım anlamaya çalıştım onu sadace...
 
çok anlamlı bir yazı,teşekkrler paylaşımın için.
okurken anım canlandı yine,tek fark ben onun ölüsünü hiç görmedim,hiç göstermediler.ben kaza yerine giderken yaşıyormuş,yetişemedim,gittiğimde ölmüştü.ve göremedim bile onu...onu çok özlüyorum...senağlama
hiçkimse böyle bir acı yaşamasın..senağlamasenağlamasenağlama
 
bu ne ya.. Dağıldım kendime gelemiyorum resmen..senağlamasenağlamasenağlama
 
güya hiçbişeye üzülmiycem senağlama
mümkünmü ? çok güzeldi ve çok duygulandım.
ama :1no2:Allah kimseye böyle bir acı yaşatmasın.
 
ÖLDÜR BENİ ANNE


bu anlatıcaklarımı,aşık olduklarını sanıp,daha gerçek aşkın ne olduğunu bile
bilmeyenlerin daha dikkatli okumasını istiyorum,ondan sonra yaşadıkları
gerçek aşkmıymış,basit bi hoşlanmamıymış karar versinler.


kalbimin hiç tanımadığı duyguları daha yeni yeni hissetmeye başladığı
dönemlerdi,çevremde bir sürü erkek ve kız arkadaşlarım vardı,ama bi gariplik
vardı,mutlu değildim sanki aradığım başka birşeydi,her akşam eve gelir odama
çekilir ağlardım,noluyordu bana anlayamıyordum,birgün yine arkadaşlarla
beraberdim,beraberdim derken nasıl bi beraberlik,onlar bi araya toplanır
gülüp eğlenirlerken bense bi kenara çekilip içimdeki fırtınaları dinliyordum
her zamanki gibi,artık arkadaşlarımda alışmıştı bu durumuma,yanıma gelip
oturduğunu hiç farketmemişim,taki sanki çok derinlerden gelen bi SELAM
sesini duyana kadar,selam dedim bende,neden yalnız oturuyosun
dedi,bilmiyorum dedim,kimse seni anlamıyor,hatta kendin bile kendini
anlamıyorsun değilmi dedi,evet dedim,bende bu yüzden yanına geldim zaten
dedi,bende aynı durumdayım,seni arkadaşlarından ayrı derin düşüncelere
dalmış görünce işte benim gibi biri daha dedim,
ve ilk defa onun yüzüne baktım,o anda kalbim durdu sanki,donup
kalmıştım,ne zaman ayrıldık eve nasıl geldim bilmiyorum,o gün sürekli onu
düşündüm,sanki aradığım şey buydu hissedebiliyordum bunu,
o günden sonra hergün buluşmaya başladık,evleri iki mahalle kadar
uzaktaydı,bizim mahallede akrabaları vardı,ilk tanıştığımız gün onlara
gelmişler,böylece aylar geçti,artık ailelerimizde biliyordu,ya ben onlara
gidiyordum yada o bize geliyordu,yani her günümüzü birlikte geçiriyorduk,
ama ikimizinde anlayamadığı birşeyler vardı,birbirimizi çok
seviyorduk,görmeden yapamıyorduk,arkadaşlık değildi bu,çünki diğer
arkadaşlarımızıda seviyorduk,bu çok farklı bişeydi,kimseyede
soramıyorduk,nasıl soralımki,biz bile bilmiyorduk ne olduğunu,bu çok yoğun
duyguların etkisiyle bazen mutluluktan bulutlara kadar çıkıyorduk,bazende o
küçücük kalplerimize sığdıramadığımız ve bi türlü anlamadığımız hisler
dünyasında sebepsiz yere ağlıyor gözyaşlarımızı birbirimize hediye
ediyorduk,,belki size saçma gelicek ama birbirimizi ilk gördüğümüz günü
anlatmıştım,ondan sonraki ilk buluşmamızda biraz konuştuktan sonra bi ara
gözgöze gelmiştik,ve daha ne olduğunu anlamadan ikimizde sebepsiz yere
birden ağlamaya başlamıştık,hemde ne ağlama sanki hiç bitmeyecek gibiydi göz
yaşlarımız,işte o günden sonra bir daha biribirimizin yüzüne uzun süre
bakamadık,hatta çoğu zaman sırtlarımız birbirimize dönük otururduk,bi gören
olsa bize gülerdi heralde,ama elimizde değildiki bakamıyorduk işte,
ama ne olursa olsun çok mutluyduk,artık ne güneşin doğuşunun,ne çiçeklerin
kokusunun,nede kuşların aşk şarkılarının farkındaydık,biz birbirimizde
kaybolmuştuk,taki bi akşam bizim evin zili uzun uzun çalana kadar,kapıyı
annem açtı,gelen onun teyzesinin kızıydı,anneme bişeyler söyledi,annemde
hemen babamla bişiyler konuşup,banada sen evden ayrılma biz hemen geliyoruz
diyerek aceleyle çıktılar,bende hemen arkalarından çıktım,hava
kararmıştı,beni görmesinler diye onları uzaktan takip ettim,biraz gittikten
sonra bizim evin biraz ilerisinde bi market vardı,orada bi kalabalık
gördüm,oraya gidiyorlardı,biraz daha yaklaşınca babam koşmaya başladı,yerde
yatan biri vardı,bende biraz daha yaklaştım,babam yerde yatan kişiyi
kucağına almıştı,bikaç adım daha yaklaştım ve kalbime binlerce ok birden
saplandı sanki,yerde yatan benim meleğimdi,oda beni gördü,eliyle bana gelme
diye işaret yaptı,ve bana bişeyler söylemek için ağzını açtığında,ağzından
kan boşaldığını gördüm,yanına gittim,o güzel başını babamın kucağından kendi
kucağıma aldım,hafifçe gülümsedi ve bak dedi napmışsın yeni gömleğine,onun
kanına bulanmış gömleğimi göstererek,iki hafta önce doğum günümde o
almıştı,ve birden başını karanlıkta benim seçemediğim kazanın olduğu bi yere
çevirip tüh yaa dedi,ne demek istediğini anlamamıştım,başını tekrar
çevirdiğimde ölmüştü,ondan sonrasını hatırlamıyorum,gözümü evde açtım,orada
bayılmışım,beni doktora götürmüşler sakinleştirici filan yapmışlar,uzun süre
baygın halde yatmışım,
kendime gelir gelmez ağlamaya başladım,kimse müdahale etmedi,doktor ağlarsa
müdahale etmeyin demiş,tekrar kendimden geçene kadar ağlamışım,ondan sonraki
günlerde gözyaşım hiç dinmedi,aradan iki ay filan geçmişti,birgün anneme
onlara gitmek istediğimi söyledim,annem önce kabul etmedi ama yalvarmalarıma
dayanamayıp bi şartla kabul etti,gideriz ama orada ağlayıp annesini
üzmeyeceğine söz verirsen dedi,bende söz verdim ve gittik,bi süre oturduk
ama ben kendimi zor tutuyordum ağlamamak için,bak oğlum dedi
annesi,biribirinizi ne kadar çok sevdiğinizi hepimiz biliyoruz,ne kadar
üzüldüğünüde biliyorum ama senden bir ricam var dedi,kızım son nefesini
senin kucağında vermiş,bana son anlarını anlatmanı istiyorum
dedi,şaşırdım,nasıl anlatabilirdimki,anneme baktım boynunu büktü,bende onu
üzmeyecek şekilde anlattım,ama bi ara karanlıkta bi yere bakıp tüh yaa
dediğini anlamadığımı söyleyince,annesi bana sarılıp öyle bi ağlamaya
başladıki,bende zaten zor tutuyordum kendimi,ikimizde uzun süre ağladık,
biraz sakinleştikten sonra,artık bu dünyada yaşamam için hiç bir sebebin
kalmadığına karar vermeme sebep olan şeyi anlattı,
ogün annesi evlerinde benim çok sevdiğim bir yemeği yapmış,anne demiş bu
yemeği ayhan çok sever,bizim yiyeceğimiz kadarını ver ben ayhanlara gidip
onunla beraber yiyeceğim demiş,anneside yalnız göndermemek için yakınlarında
oturan teyzesinin kızıyla bize göndermiş,yolda gelirlerken teyzesinin
kızı,sen biraz bekle bende marketten içecek birşeyler alayım
demiş,kaldırımda beklerken bi araba vurup kaçmış,bize yakın oldukları için
teyzesinin kızı hemen bize haber vermeye gelmiş o akşam,ve o karanlığa
bakıpta tüh yaa dediği şeyde,bana getirdiği yemeklerin dökülmüş olmasına
üzüldüğü içinmiş,son anlarını yaşayan birisinin canından daha çok bana
getirdiği yemeklerin dökülmüş olmasına üzülecek kadar seven bir kalp
varmıdır daha şu lanet dünyada,başkasını sevebilirmiyim artık,aşık
olabilirmiyim başkasına,tahammül edebilirmiyim artık saçma sapan şeylerin
adını aşk koymalarına,bizim yaşadıklarımız bilemesekte gerçek aşktı,bunu
şimdi biliyorum, ama o bilmiyor,birgün birbirimize bir söz
vermiştik,hangimiz önce ölürsek diğerimizi cennetin kapısında
bekleyecekti,şimdi bende bilmeden yaşadığımız o tarif edilmez duygunun
gerçek aşk olduğunu,o aşkı sonsuza kadar yaşayacağımız cennetin kapısında
beni bekleyen meleğime anlatmak için,gelmesi için hergün yalvarıp dua
ettiğim beni ona kavuşturacak kişiyi bekliyorum,AZRAİLİ


O ÖLDÜKTEN SONRA


bu gün hafta sonu,aşkımla buluşacağız,en güzel elbiselerimi giymeliyim,hangi
gömleği giysem acaba,yanakları gibi kırmızı olanımı yoksa gözleri gibi
kapkara olanımı,yada kazanın olduğu gün kanıyla üzerine çiçekler yaptığı
gömleğimi,ne kazası ne kanı yaa nerden çıktı şimdi offf,ben en iyisi son
buluşmamızda başını omuzuma koyduğu o kokan gömleği giyeyim,evet evet bu
daha iyi,anne ben çıkıyorum,onamı,
tabiki anne yaa,her hafta sonu kiminle buluşurum ben,iyide neden
ağlıyosunki,şimdi gidip annesindende izin almalıyım,günaydın müsade
ederseniz kızınızla gezicez biraz,tabi oğlum,ona iyi bak olurmu,bak buda
ağlıyor,noluyo bunlara anlamıyorum,koşar adımlarla gidiyorum aşkıma,bu yolda
ne kadar uzun,her zamanki gibi bekçi amca karşılıyo beni,hoşgeldin oğlum,oda
seni bekliyodu,biliyorum,günaydın aşkım ben geldim,bak hala yatıyo,hemde
bembeyaz gelinliğiyle,yanaklarına küçük bir öpücük kondurup uyandırıyorum
onu,her zamanki gibi toprak kokuyor meleğim,
uzatıyor kollarını yattığı yerden,tutuyorum ellerinden,tüy kadar hafif,ne
kadarda güzel meleğim benim,hoşçakal bekçi amca,bak koskoca adamda
ağlıyo,iyi eğlenin olurmu diyor kirli sakallarından süzülen yaşları silerek,
onun en sevdiği yerleri geziyoruz elele,allahım onunla olunca o kadar
mutluyumki,bi ara yine gözgöze geliyoruz,bakmamalıydık,yine ağlıycaz,ne
kadar ağladığımızı akşam ezanını duyunca anlıyorum,işte bu günde
bitti,gitmeliyiz,bekçi amca kızar sonra,hoşgeldiniz iyi eğlendinizmi
bari,neler yaptınız bakalım,ağladık akşama kadar,her zamanki gibi
ha,evet,hadi meleğim sen şimdi yat,ben haftaya yine gelirim,,birgün
diyorum,birgün bende bembeyaz damatlıklarımı giyip geleceğim yanına,kapkara
gözlerini açarak yalvarırcasına,çabuk gel olurmu diyor,yakında meleğim çok
yakında,biliyorum şimdi iyi geceler öpücüğüm olmadan uyuyamaz bi
tanem,yanaklarına bi öpücük konduruyorum,yine o toprak kokusu,geldim
anne,hoşgeldin oğlum,ÖLDÜR BENİ ANNE BENDE TOPRAK KOKMAK İSTİYORUM.


AYIŞIĞINDA YAĞMUR


o öldükten sonra,herşey durdu sanki,onsuz bir cehennem olan şu dünyanın
günleri geçmek bilmedi,sanki bana dayanılmaz acılar çektirmekten zevk
alırcasına yavaşladı hayat,hiç acımadı bana,aşkım beni beklerken,ben yine
her zaman olduğu gibi,lanet olası sabahlara açtım gözümü,beni bu hayatta
tutan bedenimi,dudaklarımda bi gülümsemeyle bırakıp gideceğim günün özlemine
dayanamayıp,bi çare aradım,günlerimin nasıl geçtiğini bilmeyecek
birşey,hızlandırmak istedim hayatı,ama nasıl,onunlayken su gibi akardı
günlerim,akşamın nasıl olduğunu anlamazdık bile,öyleyse bende onunlayken
yaptıklarımı yaparsam daha çabuk bitecekti günler,hemen başladım,mesela her
zamanki buluştuğumuz yere gittim,ama nasıl olur,burası cennet gibiydi,şimdi
ne kadarda sıkıcı olmuş,kuş seslerini dinler birbirimizin elini
tutardık,yine kuşlar var,yine ötüşüyorlar ama artık aşk şarkıları söylemiyor
çığlık atıyorlar sanki,olmadı,papatyayı çok severdi,elimize bir papatya alır
onu evimizin bahçesine dikerdik hayallerimizde,doğum günümde bana bir demet
papatya getir yeter derdi,tek tek saçlarına takardım,aslında saçlarına
dokunmak içinde bi bahaneydi,yine ne çabuk akşam olurdu,evet evet eniyisi
papatya,gittim,aynı yer ve papatyalar,bunlarda değişmiş,dünyanın en güzel
çiçekleri ne hale gelmiş,ne renkleri kalmış,nede kokuları,renklerinide
kokularınıda ondan alıyorlarmış,onsuz ne kadar solgunlar,buda
olmadı,gezerdik rastgele,nereye gittiğimizi bile bilmeden,bazen
kaybolurduk,yine akşam olduğunu farketmez,aceleyle sora sora geri dönerdik
geç kalmamak için,bıraktığımız izleri takip etmeliydim,aynı yerleri gezersem
yine bitirebilirdim bu günü,ama benim ayaklarım bu kadar ağır
değildiki,onunlayken uçar gibi yürürdüm,şimdi tonlarca ağırlık var sanki
ayaklarımda,hem izlerimizide bulamadım,nerelere gittiğimizin farkında
değildikki bulayım,yollar ne kadar uzun,adımlarım ona gitmek
istiyor,sokaklar ne kadar kalabalık,her yer bir tanesinin azrail olmasını
umduğum insanlarla dolu,ama hepside insan işte,
bir tanesine saati soruyorum,sekiz diyor,sabahın sekizi,nasıl olur,birine
daha,yine sekiz,birine daha,yine sekiz,ama ben evden yedide çıkmıştım
diyorum,garip garip bakıyorlar bana,artık yanınada gidemiyorum meleğimin,her
gün beni bekleyen aşkımın yanına gitmeye yüzüm kalmadıki,hala neden
gelmiyorsun diyince ne cevap veririm ona,son gitmemde ona,ne zaman
ayışığında yağmur yağarsa o zaman geleceğim demiştim,kahrolası birgün daha
bitti diyorum başımı yastığa koyarken,uyumadan önce gökyüzüne bakıyorum,
bugün ay var,hemde dolunay,birde yağmur yağarsa.


--

senağlama senağlama senağlama senağlama senağlama senağlama senağlama senağlama
benide ağlattın bu neydi yawww.ayy çok fenayım bana dokunmayın bir süre kendime gelmem gerek..senağlama
 
hikayenin aslı budur:
kalbimin hiç tanımadığı duyguları
daha yeni yeni hissetmeye başladığı dönemlerdi
çevremde arkadaşlarım çoktu
ama bir gariplik vardı bende
mutlu değildim
sanki aradığım başka birşeydi
her akşam eve gelir odama çekilir ağlardım
noluyordu bana anlayamıyordum
birgün yine arkadaşlarla beraberdim
beraberdim derken nasıl bir beraberlik
onlar bir araya toplanıp gülüp eğlenirlerken
bense bir kenara çekilmiş
her zamanki gibi içimdeki fırtınaları dinliyordum
artık arkadaşlarımda alışmıştı bu durumuma
yanıma gelip oturduğunu hiç farketmemişim
daldığım düşüncelerin derinliklerindeyken
bir SELAM sesini duyana kadar
selam dedim bende
neden yalnız oturuyosun dedi
bilmiyorum dedim
kimse seni anlamıyor
hatta kendin bile kendini anlamıyorsun değilmi dedi
evet dedim,sen nerden biliyorsunki
bende bu yüzden yanına geldim zaten dedi
bende aynı durumdayım
seni arkadaşlarından ayrı derin düşüncelere dalmış görünce
işte benim gibi biri daha dedim diyince
yüzüne baktım ve gözgöze geldik
o anda kalbim durdu sanki
donup kalmıştım
ne zaman ayrıldık eve nasıl geldim bilmiyorum
o gün sürekli onu düşündüm
sanki aradığım şey buydu hissedebiliyordum bunu
o günden sonra hergün buluşmaya başladık
evleri iki mahalle kadar uzaktaydı
bizim mahallede akrabaları varmış
ilk tanıştığımız gün onlara gelmişler
böylece aylar geçti
artık ailelerimizde biliyordu
ya ben onlara gidiyordum yada o bize geliyordu
yani her günümüzü birlikte geçiriyorduk
zaman geçtikçe anlayamadığımız garip duyguların farkına vardık
birşeyler vardı
birbirimizi çok seviyorduk
görmeden yapamıyorduk
ama arkadaşlık değildi bu
diğer arkadaşlarımızıda seviyorduk
bu çok farklı bişeydi
kimseyede soramıyorduk
nasıl soralımki
biz bile bilmiyorduk ne olduğunu
bu çok yoğun duyguların etkisiyle
bazen mutluluktan bulutlara çıkıyor
bazende o küçücük kalplerimize sığdıramadığımız
ve bir türlü anlayamadığımız hisler dünyasında
sebepsiz yere ağlıyor
gözyaşlarımızı birbirimize hediye ediyorduk
belki size saçma gelecek ama
birbirimizi ilk gördüğümüz günü anlatmıştım
ondan sonraki ilk buluşmamızda
biraz konuştuktan sonra bir ara gözgöze gelmiştik
ve daha ne olduğunu anlamadan
ikimizde sebepsiz yere birden ağlamaya başlamıştık
hemde ne ağlama
sanki hiç bitmeyecek gibiydi göz yaşlarımız
işte o günden sonra
bir daha biribirimizin yüzüne uzun süre bakamadık
hatta çoğu zaman sırtlarımız birbirimize dönük otururduk
bi gören olsa bize gülerdi heralde
elimizde değildiki bakamıyorduk işte
ama ne olursa olsun çok mutluyduk
artık ne güneşin doğuşunun
ne çiçeklerin kokusunun
nede kuşların aşk şarkılarının farkındaydık
biz birbirimizde kaybolmuştuk
taki o akşam bizim evin zili uzun uzun çalana kadar
kapıyı annem açtı
gelen onun teyzesinin kızıydı
hem ağlıyor,hemde annem'e birşeyler söylüyordu
annemde hemen babamla konuşup
banada sen evden ayrılma
biz hemen geliyoruz diyerek aceleyle çıktılar
bende arkalarından çıktım
hava kararmıştı
beni görmesinler diye onları uzaktan takip ettim
biraz gittikten sonra bizim evin ilerisinde market vardı
orada bi kalabalık gördüm
kalabalığın olduğu yere gidiyorlardı
biraz daha yaklaşınca babam koşmaya başladı
yerde yatan biri vardı
bende biraz daha yaklaştım
babam yerde yatan kişiyi kucağına almıştı
birkaç adım daha yaklaştım
o anda kalbime binlerce ok birden saplandı sanki
yerde yatan benim meleğimdi
oda beni gördü
eliyle bana gelme diye işaret yaptı
bana birşeyler söylemeye çalışırken
ağzından kan boşaldığını gördüm
yanına gittim
o güzel başını babamın kucağından kendi kucağıma aldım
hafifçe gülümsedi
onun kanına bulanmış gömleğimi göstererek
bak dedi napmışsın yeni gömleğine
iki hafta önce doğum günümde o almıştı
ve birden başını kazanın olduğu tarafa çevirip
tüh yaa dedi
bende baktım ama karanlıkta birşey göremedim
ne demek istediğini anlamamıştım
başını tekrar çevirdiğimde ölmüştü
ondan sonrasını hatırlamıyorum
gözümü evde açtım
beni doktora götürmüşler sakinleştirici filan yapmışlar
uzun süre baygın halde yatmışım
kendime gelir gelmez ağlamaya başladım
kimse müdahale etmedi
doktor ağlarsa müdahale etmeyin demiş
tekrar kendimden geçene kadar ağlamışım
ondan sonraki günlerde gözyaşım hiç dinmedi
aradan iki ay filan geçmişti
birgün anneme onlara gitmek istediğimi söyledim
annem önce kabul etmedi
ama yalvarmalarıma dayanamayıp bi şartla kabul etti
gideriz ama orada ağlayıp annesini üzmeyeceğine söz verirsen dedi
bende söz verdim ve gittik
bir süre oturduk
ben kendimi zor tutuyordum ağlamamak için
bak oğlum dedi annesi
birbirinizi ne kadar çok sevdiğinizi hepimiz biliyoruz
ne kadar üzüldüğünüde biliyorum
ama senden bir ricam var
kızım son nefesini senin kucağında vermiş
bana son anlarını anlatmanı istiyorum dedi
şaşırdım,nasıl anlatabilirdimki
anneme baktım,boynunu büktü
bende onu üzmeyecek şekilde anlattım
ama karanlıkta benim göremediğim bir yere bakıp
tüh yaa dediğini anlamadığımı söyleyince
annesi bana sarılıp öyle bi ağlamaya başladıki
bende zaten zor tutuyordum kendimi
ikimizde uzun süre ağladık
biraz sakinleştikten sonra
artık bu dünyada yaşamam için
hiç bir sebebin kalmadığına karar vermeme sebep olan şeyi anlattı
ogün annesi evlerinde benim çok sevdiğim bir yemeği yapmış
anne demiş bu yemeği ayhan çok sever
bizim yiyeceğimiz kadarını ver ben ayhan'lara gidip
onunla beraber yiyeceğim demiş
anneside yalnız göndermemek için
yakınlarında oturan teyzesinin kızıyla bize göndermiş
yolda gelirlerken teyzesinin kızı
sen biraz bekle bende marketten içecek birşeyler alayım demiş
kaldırımda beklerken bir araba vurup kaçmış
bizim eve yakın oldukları için
teyzesinin kızı hemen bize haber vermeye gelmiş
işte o akşam
karanlığa bakıpta tüh yaa demesinin sebebide
bana getirdiği yemeklerin dökülmüş olmasına üzüldüğü içinmiş
son anlarını yaşayan birisinin
canından daha çok
bana getirdiği yemeklerin dökülmüş olmasına üzülecek kadar
seven bir kalp daha varmıdır şu lanet dünyada
başkasını sevebilirmiyim artık
aşık olabilirmiyim başkasına
tahammül edebilirmiyim artık
saçma sapan şeylerin adını aşk koymalarına
bizim yaşadıklarımız
bilemesekte gerçek aşktı
bunu şimdi biliyorum
ama o bilmiyor
birgün birbirimize bir söz vermiştik
hangimiz önce ölürsek
diğerimizi cennetin kapısında bekleyecekti
şimdi bende
bilmeden yaşadığımız
o tarif edilmez duygunun gerçek aşk olduğunu
o aşkı sonsuza kadar yaşayacağımız
cennetin kapısında beni bekleyen meleğime anlatmak için
gelmesi için hergün yalvarıp dua ettiğim
beni ona kavuşturacak kişiyi bekliyorum
AZRAİLİ

O ÖLDÜKTEN SONRA

bu gün hafta sonu
aşkımla buluşacağız
en güzel elbiselerimi giymeliyim
hangi gömleği giysem acaba
yanakları gibi kırmızı olanımı
yoksa gözleri gibi kapkara olanımı
yada kazanın olduğu gün
kanıyla üzerine çiçekler yaptığı gömleğimi
ne kazası ne kanı yaa nerden çıktı şimdi offf
ben en iyisi son buluşmamızda
başını omuzuma koyduğu o kokan gömleği giyeyim
evet evet bu daha iyi
anne ben çıkıyorum
onamı
tabiki anne ya
her hafta sonu kiminle buluşurum ben
iyide neden ağlıyosunki
şimdi gidip annesindende izin almalıyım
günaydın
müsade ederseniz kızınızla gezeceğiz biraz
tabi oğlum
ona iyi bak olurmu
bak buda ağlıyor
noluyor bunlara anlamıyorum
koşar adımlarla gidiyorum aşkıma
bu yolda ne kadar uzun
her zamanki gibi bekçi amca karşılıyor beni
hoşgeldin oğlum,oda seni bekliyordu
biliyorum amca biliyorum
günaydın aşkım ben geldim
bak hala yatıyor
hemde bembeyaz gelinliğiyle
yanaklarına küçük bir öpücük kondurup uyandırıyorum onu
her zamanki gibi toprak kokuyor meleğim
uzatıyor kollarını yattığı yerden
tutuyorum ellerinden
tüy kadar hafif
ne kadarda güzel meleğim benim
hoşçakal bekçi amca
bak koskoca adamda ağlıyor
iyi eğlenin olurmu diyor kirli sakallarından süzülen yaşları silerek
onun en sevdiği yerleri geziyoruz elele
allahım onunla olunca o kadar mutluyumki
bir ara yine gözgöze geliyoruz
bakmamalıydık
yine ağlayacağız
ne kadar ağladığımızı akşam ezanını duyunca anlıyorum
bu günde bitti işte
gitmeliyiz
bekçi amca kızar sonra
hoşgeldiniz
iyi eğlendinizmi bari
neler yaptınız bakalım
biz yine ağladık bekçi amca
her zamanki gibi ha
evet,herzamanki gibi
yavaşça yerine yatırıyorum bitanemi
birgün diyorum
birgün bende
bembeyaz damatlıklarımı giyip geleceğim yanına
keskin bir tırpandan çıkacak kıvılcım aydınlatacak
sana gelen yolumu
kapkara gözlerini açarak yalvarırcasına
çabuk gel olurmu diyor
yakında meleğim çok yakında
iyi geceler öpücüğüm olmadan uyuyamazki bi tanem
yanaklarına bi öpücük konduruyorum
yine o toprak kokusu
geldim anne
hoşgeldin oğlum
ÖLDÜR BENİ ANNE BENDE TOPRAK KOKMAK İSTİYORUM



yani ben anlayamıyorum niye bu hikayeleri değiştiriyorlar..çok sinirime gidiyor..bunu yazanı tanıyoruz ömerköroğlu funclub üyeleri olarak aslı bu hikayenin.ama nasıl değiştiriliyor onu anlayamıyoruz..
 
X