Okunmaya Değer...

Yoksunluktur aşk dediğin! Bir yanın eksik kalır geceler boyu, aldığın nefes yetişmez, sokak çocukları gibi dışarıda üşür yüreğin. Kaybetmektir aşk! Egonu, gururunu, kimliğini bir hırsızın ellerine gönüllü bırakmaktır. İsteyerek bencillikten vazgeçmektir. Omuzlarındaki tüm yükü atarak, avare gülüşlere uyanmaktır düş sabahlarında. Hiç fark etmeden nelerden vazgeçtiğini, cebinde, avucunda ne varsa dağıtmaktır...

 
Kendinden vazgeçmektir aşk dediğin. Yemeğin en güzel yerini ayırmaktır sevdiğin için. Onun yerine düşünmektir, onsuz kaldığın anlarda bile. Birini kendinden çok sevmektir, henüz kendini sevmeyi bile beceremediğin yaşam tünelinde. Hastalandığında bir sandalye üzerinde beklemektir sabaha kadar. Her acısını kalbinde misliyle hissetmektir.

 
Son bi kaç sayfayı okuyabildim,hepsi de güzeldi gerçekten klavyelerinize,ellerinize,yüreğinize sağlık..
 
Aslında Geçmiş Zamanı
3' e Ayırmak Gerekir
Di' li Geçmiş Zaman,
Miş' li Geçmiş Zaman
Ve Tüh' lü Geçmiş Zaman
Olmak Üzere.. :))



Yılmaz Erdoğan
 
“Sen kafanın içindeki yokluğa o kadar saplanmışsın ki, derhal uğrunda can feda edecek birşey arayarak ikinci bir yokluğa dalmak istiyorsun…”

—

Sabahattin Ali
 
Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için. Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez. Erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der. Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. Ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, yemek sonrasına ve daha birçok lüzumsuz şeyin ardına ötelenir.Kadınlar inatçıdır, hayata tutundukları gibi, aşklarına da sahip çıkarlar. Bu yüzdendir, konuşup derdini anlatma isteği, karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar. Sonunda pes eder adam, bir ışık görür kadın, tüm derdini paylaşır. Genellikle ne cevap alır? Abuk sabuk konuşma! Gereksiz ve saçma gelmiştir adama anlatılanlar, hiç de üstünde durmamıştır. Yine bir sıkıntı, tatmin edilemeden geçiştirilir ve adam gün gelip bunların kendisine ok gibi döneceğini bilemez.Bir kadın şikayet ediyorsa, ya da erkeklerin deyimi ile vıdı vıdı ediyorsa; erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının. Yürütmek, birlikte yaşamak, sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur. Daha önemlisi, o adamı hala seviyordur.Kadın susarak gider!En önemli detaydır, erkeklerin hiç anlayamadığı durum işte bu kadar basittir. O gün gelene kadar konuşan, kavga eden, tartışan kadın, kendini sessizliğe vermiştir. Ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse, o zaman sevgisi de yara almış demektir. Yüreğindeki bavulları toplamıştır, kafasındaki biletleri almış ve aslında bedeni orada durarak, ilişkiden çıkıp gitmiştir. Kadın, gerçekten gitmişse, çok sessiz olmuştur ayrılışı, kimse hissetmeden, kapıları vurup kırmadan gitmiştir. Her akşam eve geldiğinde, kapının açıldığını gören adam anlamaz ama bir kadın sessizce gider. Ne mutfağında yemek pişiren, ne yan koltukta televizyon izleyen, ne gece ruhunu kenara koyarak yatakta sevişmeye çalışan kadın, artık o kadındır. Bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir, çünkü kadının gidişi sessiz ve asildir."Cemal Süreya"
 
Ama ben en çok şeyi
En kısa zamanda sana söyledim...
Yalnız sana.

| Özdemir ASAF |
 
Dostum, olan olmuş, vahlanma boşuna,
Dünyayı kara zindan etme başına.
Yaşamana bak, elinden tek gelen bu,
Olacakları danışan var mı sana?

-Ömer Hayyam-
 
Kendine bile yabancı geliyor insan bir süre sonra .
Kalp ayrı dertte , beyin ayrı dertte , ten ayrı dertte ..

Olcay Derecik..
 
"Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.

Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya herşeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı."

Behçet NECATİGİL / Sevgilerde
 
Bazen susmak gerekiyormuş,
bazen bomboş bakmak hayatın yalanlarına…
anlamaya çalışmak saçmalık,
anlamadan yaşamak gerekiyormuş...
ama bazen
unutmak gerekiyormuş, unutulma pahasına...
zaman değilmiş gideni getiren,
aslında zamanmış var olanı götüren…

-Sunay Akın-
 
...yanımda yürüyordun Milena. Düşünsene, yanımda yürümüştün.

Franz Kafka / Milena'ya Mektuplar
 
Hava bir tuhaf.

Hayal kurmaya yönelik bir tutum var
havada. Kaçmaya müsait bir bulutluluk.
Bir balkon olsa şimdi. Kimsenin seni tanımadığı bir
şehirde. Kahvenin içine konyak kendiliğinden düşse,
kocaman bir hırkanın içinde olsan. Bir şeyi terk etmiş
olsan. Mesela bir şehri. Mesela kendini, yüzünü filan mesela. .

|Ece Temelkuran|
 
Eskiden adını duyduğunda bile heyecanlandığın birini
bugün gördüğünde hiçbir şey hissetmiyorsan, mutlu
olma sırası sende demektir...


Alıntı
 
Son düzenleme:
Bazen rüzgarın saçımı dağıtmasına, yağmurun yüzümü ıslatmasına, birilerinin kalbimi kırmasına izin veririm sonra;
Saçımı TOPLARIM,
Şemsiyemi AÇARIM,
Kalbimi KAPATIRIM
Hepsi bu...

|Can Yücel|
 
Ben kendi çapımda yazıyorum,
Ucu sana değiyorsa, etrafımda dönüyorsun demektir....

Alıntı
 
Ardına bakmadan çekip gidenlerin peşine düşmek için yaratılmadık biz. Bir görünüp, bir kaybolmak ayın ve yıldızların işidir. Sen insansın.. Hatırladın mı?

Tarık Tufan
 
Güzel miydi ? ..
Evet güzeldi..
Uğruna ölünecek kadar hem de...
Ama ben Ölmedim .
Çünkü dünyaya onun için gelmemiştim.


Alıntı
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…