Canım (yazdıklarını çok içten ve kendime yakın bulduğum için böyle hitap etmek istedim) 20 küsür yıllık evliyim. O kadar benzer şeyler yaşamışız ki, yazmadan geçemedim. Bizde eşimle erken yaşta evlendik ve bende bir süre kv ile oturdum. Resmen besleme muamalesi gördüm, çok kırıldım, çok ağladım, merhametsizliğin üst levellarını yaşadım. Senin gibi birden fazla kv vardı başımda. Şimdi kendimi korumayı öğrenince nazımla oynuyorlar, kimiylede iletişimi kopardım o ayrı. Kendimi korumak derken hiç bir zaman afedersin çirkefçe kavgaların içine girmedim. Belki hakettikleri oydu ama bana tersti. Aynı senin gibi sıkıntımı anlattım, anlamayana sırtımı döndüm, iletişimimi resmileştirdim ama tamamen kesmedim çünkü ne olursa olsun annesi diye düşünüp bağı tamamen koparmadım. İlk evlendiğimizde benimde senin gibi tüm evim yatak odamdı. Çok şükür bunları yaşarken eşimle arada sırada normal karı koca tartışmaları, kaprisleri dışında sıkıntı yaşamadım. Annesi ile ilgili sıkıntılarımı anlattığımda, “geçecek bu günler çok güzel bir evimiz olacak” diyen bir adamdı. Çok şükür iyi ve merhametli insandır. O zorluklara katlanmamın yegane sebebi onun beni anlaması ve farkındalığıydı. Tabi arada annesinin dolduruşlarıyla tavır takındığıda oldu ama artıları eksilerini kapattı sanırım.
Senin yaşadığın maddi sıkıntıları bende yaşadım. Evliliğimiz süresince eşimde bende eğitimimize devam ettik, bir yandan çalıştım, araya iki tanede evlat sığdırdım
Bekarken çok büyük maddi sıkıntılar yaşamamıştım evlenince yaşadım ama sorun etmedim. Ve inan iç rahatlığıyla söylüyorum kimseden ne bir şey istedik nede beklentiye girdik. Hatta ilk evimde ailemin aldığı yatak odam ve borç harç aldığım koltuk takımımla 37 ekran televizyonum vardı, birde açılır kapanır yemek masam
. O zamanlarda evimizi ayırdığımız ve kimseden kuruş istemeden yuvamızı kurduğumuz için çok çirkin tepkiler aldık. İstememek ve talep etmemek onlara göre baş kaldırıydı belkide.
Şimdi ki zamanda karı koca çalışıyoruz, çocuklarımızın eğitimi konusunda maddi anlamda sıkıntı yaşamıyorum, çok lüks olmayan müstakil bir evde oturuyorum, arabam var. Yatlarım, katlarım, milyarlarım yok tabi ama evliliğimizn ilk yıllarında “bir göz odam olsun, benim olsun, içinde huzurla yaşayayım“ diye dua ettiğim günler aklıma gelince şu andaki hayatım bana şükür ettiriyor. Ha bu ayrıntıyı neden yazdım, bunların hepsi bir zamanlar benim için hayaldi.
Tabi biz böyle tabiri caizse maddi anlamda yükselmeye başlayınca sıkıntılı günlerimizde çekmediğimiz dikkati çekmeye başladık. Aynı sizin gibi kulağımıza dedikodular geldi, sanki onların paralarıyla yapmışız gibi laf sokmalar vs vs. Bizimle görüşmeyenler gelip gitmiyoruz diye sitemlere başladılar. Sanırım sıkıntılı günlerimizde bir şey isteriz diye selamı kesen kafa yapısındakiler, rahatlayıncada bizede pay çıkar diye düşündüler. Eşimle o zamana kadar yaptığımız birikimle kendi işimizi kurduk, iş tutunca ortaklık teklifleri yağmaya başladı.
Bir ikisine el verdik çevre yapınca, fatura kesmeye başlayınca kaçtı gitti. Verdiğimiz kira, yaptığımız ciroya kadar soran oldu
Hala daha dili yılan, gözü aç sırtlanlar var çevremizde ama bizim farkındalığımız var artık. Kimsenin ekmeğinde gözümüz yok ama bizimkine de el, göz uzanmasın bilincindeyiz. Hatta bütün kalbimle, samimiyetimle söylüyorum benimkine göz dikene Allah 10 katını versin ki gözü kalmasın kafasındayım. Bir zamanlar ki durumumuz gibi olup, hayata yeni başlayanlarında Allah yolunu açsın diye dua ederim.
Demem o ki, sen kendi hayatına, geleceğine odaklan. Ağzı olan konuşur, kalbi kötü olan kendinde kusur görmez anlatamazsın yanlış olduğunu, çünkü iyiliğe algıları kapalı. Tabi ki her şey maddiyat değil ama rahat ve huzurlu bir hayatın sebeplerinden de biri. Ben iyiniyetli hiç bir çabanın iyi bir şekilde dönmediğine şahit olmadım. Vardır bir vakti ve zamanı sabret ve seyret. Allah gönlünüze göre, sizin için hayırlı olanı versin.