Kızlar sanırım sorunumu büyük oranda çözdüm. Tam olarak itiraf etmiş değilim, ama bana göre "yarım da olsa itiraf" ettim. Yani düğünü değil idamımı bekler gibiydim resmen. En azından artık hiç korkmuyorum.
Nişanlımla Çarşamba günü(tek boş günü) öğleye doğru dışarıda buluşacaktık, benim laptop'u verecektim(kardeşim bişiler yükledikten sonra kapanırken donup kalıyor). Sabah hazırlanırkan bir anlık cesaretle "senin eve geliyorum, karnım aç, yemek yap" diyip çıktım.
Konu tamamen farklı yerlere kaymasın diye gerisini yazmıyorum(Özet olarak gidip üzerine atladım işte). Asıl konuyu ilgilendiren kısmı; kan filan gelmediği halde(Baştan biraz zorlanmama rağmen) hiç bir şey demedi. Daha doğrusu korktuğum yönde birşeyler demedi(verdiğimiz aralardan birinde, saçımla oynarken "sen daha bi güzelleştin mi ne?" dedi). Nasıl rahatladım, hafifledim anlatmaya kalksam tıkanırım(biraz saçma gelecek ama resmen temizlenmiş gibi hissediyorum). Artık deneyimsizliği yüzünden mi(pek tecrübesize de benzemiyordu ama) yoksa gerçekten önemsemesi yüzünden mi bir şey demedi hiç bir fikrim yok. Aslında artık umrumda da değil. ne kadar dibe battığımı şimdi fark ediyorum. Akşama doğru eve döndüğümde annem "nerde kaldın bu saate kadar" diye fırça atmaya filan kalksaydı "nişanlımın evinden" diyecek kadar özgüvenimin arttığını hissediyorum.
Ay bi de, akşam bu laptop'u formatlayıp eve getirmiş. Laptop'la birlikte çaktırmadan ertesi gün hapını verip kaçacak tı ki bizimkiler çaya alıkoydu. İlk kez "utanmış" halini gördüm, el pençe duruyordu babamın karşısında.
Normalde "örnek mi oluyorsum millete", "utanmadan ..." diye laflardan korkup burada anlatamazdım. Ama artık böyle şeylere takacağımı hiç zannetmiyorum düğünümün olacağını bile yeni yeni kavrıyorum. Mesela düğünün nasıl olacağına bir kez bile kafa yoramadım bu ağırlık yüzünden. bana geçen yaz "evlenince burada oturacağız" diye çok güzel bir ev göstermişti; babasının önceden yazlık olarak aldığı ama şehir büyüdüğü için içeride kalmış, site içinde, denizi gören, 2.5 katlı, müstakil bir villa. Yani bu yaşıma kadar bahçesinde palmiye, limon ağaçları olan bir evi hayal dahi etmemiştim. Ama eş durumundan oraya tayinini aldırana kadar en az bir yıl geçmesi gerekiyor. Yani burada da bir ev tutmak gerekecek bu da biraz kafamı karıştırıyor. Biraz da göçebe gibi sürünmek gerekecek ama asıl taktığım işin masraf boyutu. Nişanlımın ailesi masraf yaptıkça sanki yükümlülük altına girecekmişim gibi hissediyorum. Ama önceki sıkıntımı atlatınca bu sivri sinek ısırığı kadar kalıyor.
Her neyse burada yorum yazanlara, yol göstermeye çalışanlara hatta hakaret edenlere tekrar teşekkür etmek istiyorum.