Böyle bir konu açıldığı için mutlu oldum, teşekkürler konu sahibi arkadaşım.
Açıkçası kadın olarak ne yaparsak kendimize yaptığımızı düşünüyorum. Ortada bazı görevler var ve kadınlar bu görevleri kendilerine iş edinmiş durumdalar. Gerçek birey gibi davranmak yerine kocalarını tamamlayan kadınlar olmayı seçiyorlar.
-Kadın çok okumaz. Lise bitirmek yeterlidir. Çünkü çok okursa kendi ayaklarının üzerinde durur. Kocasının eline bakmaz.
Oku işte ya, adam gibi eline işini al. Kocanın verdiği harçlıkla geçinme. Yarın bir gün kötü bir olay olabilir. Aldatılabilirsin, anlaşamadığın için ayrılmak zorunda kalabilirsin, kocan ölebilir. Sineye çekmemek için okuman lazım senin. İmkanın yoksa git dışarıdan bitir. Ama muhtaç olma işte kimseye.
-Kadın anne olmak için dünyaya gelmiştir. Hatta anne olmak için bile değil, illa doğurmak için. Doğurmak sanki büyük marifet.
Forumda da yok mu sanki bu tip kadınlardan. Senelerce tedavi görmüş yine de çocuğu olmamış. Evlat edinmeye gene de yanaşmıyor. İlla kendi doğuracak. Çünkü doğurmak çok önemli, annelikten bile önemli ya. Kadınlar doğursun, okula gidene kadar çocuğuna evde otursun, ekmek elden su gölden yaşasın istiyorlar. Ben 6 aylıktan itibaren biraz babaannede biraz kreşte biraz anaokulunda büyüdüm. Ne sevgi eksikliğim oldu ne bir şeyim. Bir kere çalışan kadın çocuğuna daha çok sevgi gösterir. Bütün gün göremediği için akşamki yaramazlıklara tatlı dille engel olur. Evde oturan kadının da sabrı tükenir, bir tane çakar çocuğa. Ama doğurdu ya, anne o, yapaaar.
-Kadın kocasına hizmet etmek zorundadır. Kahvaltı hazırlar, yemek yapar, temizlik yapar. Kocası bi' tarafını kıpırdatmaz.
Kadının ev işleri ağırdır. Bu kadar ağır olmasının sebebi de her şeye koşturmasıdır. Çünkü adam hizmet bekler. Kim o adam ya? Kocan değil mi? Hayatı paylaşıp da iki bulaşığı bir yemeği mi paylaşamıyorsunuz siz? Evlenmeden söyle sevgiline, yapmayacaksan evlenmem de, seviyorsa yapar zaten, sevmiyorsa da seninle sırf işim görülsün, çocuğum olsun, ona bakılsın diye hizmetçi niyetine alıyor anlamak neden zor?
Kadın aldatılınca yuvasını düşünüp affeder. Kocası aldatırken yuvasını, çoluğunu çocuğu düşünmez. Biz kadınlar anca sineye çekeriz.
Kadın aldatılınca kapıyı çarpıp çıkmıyorsa kocasını sevdiğinden falan değildir. Eğer öyleyse de o kadın aldatılmayı hak eder. Ben olsam bende aldatırım öylesini. Bi' de yuvasını düşünen versiyonlar var. Ya kocan ne seni, ne çocuğunu, ne yuvasını düşünmeden aldatmış seni. Daha ne peşinden koşuyorsun adamın? İşin gücün varsa boşan ayrı ev kur bak çocuğuna, yoksa da git ailenin yanına ama bir süreliğine. İş bul, para biriktir. Sonsuza kadar onlarla yaşamamalısın. Yine de yaşayacaksan sen gerçekten illa adam tamamlayan bireysin, gerçek birey değilsin. Gerekirse git çaycılık, temizlikçilik yap ama kur artık hayatını. Çalışan nasıl çalışıyor, senin incilerin mi dökülür?
Kısaca şu ki; kadınlar ekonomik özgürlükleri olmadığı için gerçek bir birey olmak yerine birilerinin himayesi altında yaşamayı tercih ediyorlar. Yaşadıkları dönemde kendilerini ezdirmekten adeta zevk alıyorlar çünkü ekmek elden su gölden. İki ezilirim ama rahat yaşarım aklı. Kadınlar cidden ne yaparsa kendilerine yapıyor. Taciz/tecavüz bilmem ne olayları hariç tabii ki.