Çok güzel açıkladınız. Zaten ben bir mucize beklemiyorum. Şu an bulunduğumuz konum bile bir başarı. Kadınlar, biz göremeyiz belki ama, yıllar sonra hayat ettiğimiz noktaya gelmeyi başaracak. İnsanlık yüzyıllar önce anaerkildi hatta. Ne zaman kadını erkeği döllediği bilinmeye başladı ve inançlar doğadan gökyüzüne evrildi o zaman istismar başladı. Yalnız şu da var, bir çok kadın tanıdım ne imkansızlıklarla neler yapabiliyorlar. Bu kadınların çoğalmasını temenni ediyorum.
Konuya insanlık tarihi ekseninde bakarsak çok daha geniş sonuçlara ulaşabiliriz elbette.
Bugün yaşamakta olduğumuz coğrafyanın tarihi bu açıdan muhteşem bir örnek. Aynı anda binlerce küçük küçük topluluğa, devletçiklere ev sahipliği yapmış, çok sesli, çok kültürlü, çok tanrılı yüzyıllar geçirmiş topraklarda yaşıyoruz.
O dönemlere bakarsanız pek çok dişi Tanrı figürü görürsünüz mesela. Üstelik bu figürler sadece aile ve anaçlığı temsil etmez.
Bereketi, yaratıcılığı, bilgeliği ve daha pek çok şeyi temsil ederler. Bazıları özellikle bakire olarak betimlenir, bir erkeğe bağlı olmadıkları, çocuk sahibi olmadıkları, kendilerini yalnızca amaçlarına adadıkları açıkça vurgulanır. Tarih uğruna sunaklar, tapınaklar inşa edilmiş, saygı görmüş, tapınılmış binlerce kadın figürüyle doludur.
Günümüz insanı aynı anda iki siyasi parti liderine tahammül edemezken bu insanlar kutsal kabul ettikleri binlerce Tanrıyla birarada yaşayabilmiştir. Birinin inandığına diğeri inanmazken, birini koruyanın diğerini lanetlediğine inanırken hem de. Ki dinleyecek merak ve hoşgörüye sahip olmak cok önemli. Konuyu açarken sordugunuz sorunun bi cevabı da bu mesela. İnsanlar bildiklerini söylemeye de yeni seyler bilmeye de korkuyolar, çünkü aslında düsünce özgürlügünden korkuyolar. Bu nedenle de spordan, sanattan, siyasetten değil kayınvalidelerinden konusuyolar, cünkü yargılanmadan konusulması daha kolay bi konu.
Neyse öhöm ne diyordum. Küçük küçük toplulukların monarşilerde birleşmesi, ayrı ayrı Tanrı figürlerini de tek tanrılı dinlerde birleştirir. Monark (kral, padişah vs.) erkekti. Kültürel bi değisim bu, yönetimden dine her alana yansıdı.
Savaşların, kıtlıkların, kısıtlı bilginin, insanların ticari mal olarak alınıp satıldığı dönemlerin ortasında insanların kadına Tanrıça figürünü yakıştırabilmesi kadında da erkek gibi sonsuz, her şeyi yapabilecek potansiyel gördükleri anlamına gelir.
Ne ara o sonsuz potansiyelden eş-eşin ailesi-çocuk üçgenine sıkışıp kaldı bu coğrafyanın kadınları, sadece erkekleri degil kendileri hariç herkesi hayatlarının merkezine koydular, günün birinde zaten kendilerinde olan Tanrıçayı tekrar bulup çıkarabilecekler mi bilmiyorum.
Umarım cinsiyetlerin birbirine azınlık olmadığı, farklı ama eşit bi dünya mümkün olur ne diyeyim. İett'de kafamı bu kadar toplayabildim, konuyu dağıttıysam affola