Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
Niye evladim, kendini bukadar kücük görme, seninde benim kadar beynin vardir herhalde diye tahmin ediyorum. Ben 8 yasimdayken ögrendim, sende ögren. Ögrenmenin yasi yok cocugum :)Hımmm sizlerden daha doğru bilgi gelir diye düşündüm...benim okuduğum bi kitapta, teftiş sırasında attan düştüğü yazıyor da bilemedim şimdi
cevsbını kendileride bilmiyor çünküYukarda cevap yazmışlar ama ben hala tam olarak cevabımı alamadım
Ama bu yasa kadarda ögrenmemissen, sana burada o acigini kapatacagimizi sanman büyük yanilgi.Gülme kız :)
Bilmemek ayıp değil,öğrenmemek ayıp...
Gülme kız :)
Bilmemek ayıp değil,öğrenmemek ayıp...
Gülme kız :)
Bilmemek ayıp değil,öğrenmemek ayıp...
cephede askeri teftiş ederken düşmüştür, kaburga kemikleri kırılmıştır. muhtemelen attan ilk düşüşü de değildir, zira kendisi bir ordu komutanıdır, eminim pek çok kez attan düşmüştür. Sakarya Savaşını doktorunun tavsiyesinin aksine bizzat yönetmiş ve Savaşın kazanmasının ardından 19 Eylül 1921'de Meclis Tarafından Gazilik ve Maraşellik ünvanı verilmiştir.Hımmm sizlerden daha doğru bilgi gelir diye düşündüm...benim okuduğum bi kitapta, teftiş sırasında attan düştüğü yazıyor da bilemedim şimdi
Hımmm sizlerden daha doğru bilgi gelir diye düşündüm...benim okuduğum bi kitapta, teftiş sırasında attan düştüğü yazıyor da bilemedim şimdi
Eğer bunu söylüyorsanız hukukun üstünlüğü prensibini yok sayıp Atatürk'ün kurmaya çalıştığı hukuk devletini zedelemiş olursunuz. Çünkü onun karşı çıktığı ilk şey padişah gibi kendisine özel alanların yaratıldığı salt dokunulmazlığı olan kişilerin ve düşüncelerin varlığıdır. Yapmayın. Kanun herkese kanun, bir kavram ifade biçimine göre anlam değiştirir belki ama muhattabına göre anlam değiştirmez.Tamam madem ısrarla anlamıyorsunuz;
Halife ya da padişah olabilecekken Cumhuriyet'i kurduğu için diyemezsiniz.
Buna rağmen inatla cevap istiyorum diyorsanız, o da sizin kötü niyetinizdendir.
Ayrıca Atatürk ile ne Erdoğan'ı kıyaslayabilirsiniz, ne Bahçeli'yi ne Kılıçdaroğlu'nu ne de başka birini.
Karistirdi kizcagiz, tarihden hic bir haberi yokki bilsin.O attan düşen RTE idi. Hatta Erbakan ''Hasiyetli at imiş.'' diye görüş bildirmişti.
olmaz mı, isterse Noel Baba bile olur.Yani şimdi yasa kişiye özel olmuyorsa dedim,bizim köyde bi amca attan düştüydü...gazi sayılır mı ki ?
cephede askeri teftiş ederken düşmüştür, kaburga kemikleri kırılmıştır. muhtemelen attan ilk düşüşü de değildir, zira kendisi bir ordu komutanıdır, eminim pek çok kez attan düşmüştür. Sakarya Savaşını doktorunun tavsiyesinin aksine bizzat yönetmiş ve Savaşın kazanmasının ardından 19 Eylül 1921'de Meclis Tarafından Gazilik ve Maraşellik ünvanı verilmiştir.
Bu kanunu Atatürk'ün kendisi istemedi, kendisi çıkarmadı. Bilip bilmeden konuşmayalım ne olur. İşine gelen bilgiyi beynine alıp gelmeyeni öteleyen çok çünkü.Eğer bunu söylüyorsanız hukukun üstünlüğü prensibini yok sayıp Atatürk'ün kurmaya çalıştığı hukuk devletini zedelemiş olursunuz. Çünkü onun karşı çıktığı ilk şey padişah gibi kendisine özel alanların yaratıldığı salt dokunulmazlığı olan kişilerin ve düşüncelerin varlığıdır. Yapmayın. Kanun herkese kanun, bir kavram ifade biçimine göre anlam değiştirir belki ama muhattabına göre anlam değiştirmez.
Daha çok kafam karıştı...onore etmek için gazi ünvanı mı veriliyormuş...herkes talep etse verilir mi ki ?Atatürk’e Mareşal Rütbesi ile Gazi Unvanı Verilmesi
Mustafa Kemal Paşa, Amasya Genelgesi’nin ilgililere duyurulmasının ardından, yapılacak olan kongreye katılmak üzere Erzurum’a geldi. Bu durumdan büyük rahatsızlık duyan İstanbul Hükümeti 8-9 Temmuz 1919 gecesi Mustafa Kemal’e telgrafla resmi memuriyetine son verildiğini bildirdi. Mustafa Kemal Paşa’da Harbiye Nezareti`ne ve Padişah`a, resmi vazifesiyle beraber askerlik mesleğinden istifa ettiğini bildiren bir telgraf gönderdi.
Erzurum ve Sivas Kongreleri ile birlikte Milli Mücadele büyük bir hız kazandı. 23 Nisan 1920’de ilk Büyük Millet Meclisi açıldı.
İzmir’i işgal eden Yunan kuvvetlerinin ilerlemesi 1921’de yapılan I. ve II. İnönü Muharebeleriyle durduruldu. Ancak Yunan kuvvetleri tekrar hazırlıklarını tamamlayıp 10 Temmuz 1921’de iki ayrı cepheden taarruza geçerek Türk ordusunu yok etmek istediler. Mustafa Kemal Paşa, 18 Temmuz 1921’de Batı Cephesi karargâhına gelerek durumu yakından inceledi. Taktik savunma yapmak amacıyla ordunun Sakarya’nın doğusuna çekilmesini uygun gördü. Böylece Türk ordusu, Yunan taarruzundan etkilenmeyecek ve savunma gücünü artırabilecek bir fırsat elde etmiş olacaktı. Son çare ve son tedbir olarak Mustafa Kemal Paşa’nın ordunun başına geçmesi gerektiği fikri ağırlık kazandı. Bunun üzerine Meclis, 5 Ağustos 1921’de Mustafa Kemal Paşa’ya, “Başkomutanlık” verdi.
Mustafa Kemal Paşa, 12 Ağustos 1921’de Polatlı’daki Cephe Karargâhına giderek ordunun başına geçti. 14 Ağustos sabahı ilerlemeye başlayan Yunanlılar 23 Ağustos’ta Sakarya ırmağının kıyısında Türk ordusu ile karşı karşıya geldiler. Yirmi iki gün, yirmi iki gece süren şiddetli çatışmaların ardından Yunan ordusu mağlup olarak geri çekilmeye başladı (13 Eylül 1921).
Savaşın kazanılmasının ardından, “Garp Cephesi Komutanı” İsmet (İnönü) Paşa ile Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa, cepheden, “Edirne Mebusu İsmet ve Kozan Mebusu Fevzi” imzalarıyla Meclis`e 15 - 16 Eylül 1921’de gönderdikleri tarihi önergeyle, Mustafa Kemal’e “Mareşal” rütbesi ile “Gazi” unvanı tevcihini önerdiler.
Türkiye Büyük Millet Meclisi de 19 Eylül 1921 tarihinde yaptığı toplantıda Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’yı, Sakarya Savaşı’nda elde ettiği büyük başarıdan dolayı askeri rütbelerin en büyüğü olan “Mareşal” rütbesi ve “Gazi” unvanı ile onurlandırdı.
“Mareşal” rütbesi ve “Gazi” unvanı verilen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Meclis’e şöyle teşekkür etti:
“... Kazanılan bu başarı, Yüksek Heyetinizin iradesiyle kuvvet bulan ordumuzun iradesi sayesinde, düşman ordusunun iradesinin kırılması suretiyle belirmiştir. Bu sebeple ödüllendirişinizin gerçek muhatabı yine ordumuzdur.”
Mustafa Kemal, 20 Eylül 1921’de orduya yayımladığı bildiride ise şunları kaydetti:
“...Zaferden dolayı sizin kahramanlıklarınızla, sizin gösterdiğiniz nihayetsiz fedakârlıklar pahasına kazanılan bu büyük muzafferiyetlerin millet tarafından takdirini gösteren bu rütbe ve unvanı, ancak size mal ederek bütün askerlik hayatımın en büyük iftihar sermayesi olarak taşıyacağım.”
Türk ordusu, yurdu tamamıyla düşman işgalinden kurtarmak için 26 Ağustos 1922’de taarruza başladı. Mustafa Kemal Paşa’nın yönettiği “Başkomutan Meydan Muharebesi”nde (30 Ağustos 1922) Yunan ordusunun büyük kısmı yok edildi. Türk ordusu 9 Eylül 1922’de İzmir’e girdi. 11 Ekim 1922’de Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı ve İtilaf Devletleri işgal ettikleri Türk topraklarından çıktılar.
Daha çok kafam karıştı...onore etmek için gazi ünvanı mı veriliyormuş...herkes talep etse verilir mi ki ?
Oooo bel altıDogru dusmustur..ama millete artist artist sov yapmaya calısırken cakılmamıstır yere cephede teftis yaparken kaza gecirmistir. Sonrasında ulke bagımsızlıgını ilan etmistir.
Neticede ordu komutanıdır ve attan da dusebilir dimi? sizin bu rteyle yarıstırmak icin Ataturke bok atma ve kıt zekanızla dalga gecmeniz, bu cırpınıslarınız cok komik duruyor cidden
VAlla ben simdi anlıyorum o guzelligi..ben olsam ben de kacardım senden.
Gülme kız :)
Bilmemek ayıp değil,öğrenmemek ayıp...
Evet cocugum, su an o ünvani ben sana veriyorum, mutlu oldunmu ?Daha çok kafam karıştı...onore etmek için gazi ünvanı mı veriliyormuş...herkes talep etse verilir mi ki ?
Kendisinin istemediğini ben de düşünebiliyorum çok şükür. Kanunun çıkarılış sebebini de yukarıda yazdım. Bence siz yazdıklarımı tekrar okuyun, hazmedin, öyle cevap verin.Bu kanunu Atatürk'ün kendisi istemedi, kendisi çıkarmadı. Bilip bilmeden konuşmayalım ne olur. İşine gelen bilgiyi beynine alıp gelmeyeni öteleyen çok çünkü.