Mahkeme: Erdoğan'a 'diktatör' demek hakaret değil, siyasi eleştiridir

Hımmm sizlerden daha doğru bilgi gelir diye düşündüm...benim okuduğum bi kitapta, teftiş sırasında attan düştüğü yazıyor da bilemedim şimdi o_O
Niye evladim, kendini bukadar kücük görme, seninde benim kadar beynin vardir herhalde diye tahmin ediyorum. Ben 8 yasimdayken ögrendim, sende ögren. Ögrenmenin yasi yok cocugum :)
 
Gülme kız :)
Bilmemek ayıp değil,öğrenmemek ayıp...

Atatürk’e Mareşal Rütbesi ile Gazi Unvanı Verilmesi

Mustafa Kemal Paşa, Amasya Genelgesi’nin ilgililere duyurulmasının ardından, yapılacak olan kongreye katılmak üzere Erzurum’a geldi. Bu durumdan büyük rahatsızlık duyan İstanbul Hükümeti 8-9 Temmuz 1919 gecesi Mustafa Kemal’e telgrafla resmi memuriyetine son verildiğini bildirdi. Mustafa Kemal Paşa’da Harbiye Nezareti`ne ve Padişah`a, resmi vazifesiyle beraber askerlik mesleğinden istifa ettiğini bildiren bir telgraf gönderdi.

Erzurum ve Sivas Kongreleri ile birlikte Milli Mücadele büyük bir hız kazandı. 23 Nisan 1920’de ilk Büyük Millet Meclisi açıldı.

İzmir’i işgal eden Yunan kuvvetlerinin ilerlemesi 1921’de yapılan I. ve II. İnönü Muharebeleriyle durduruldu. Ancak Yunan kuvvetleri tekrar hazırlıklarını tamamlayıp 10 Temmuz 1921’de iki ayrı cepheden taarruza geçerek Türk ordusunu yok etmek istediler. Mustafa Kemal Paşa, 18 Temmuz 1921’de Batı Cephesi karargâhına gelerek durumu yakından inceledi. Taktik savunma yapmak amacıyla ordunun Sakarya’nın doğusuna çekilmesini uygun gördü. Böylece Türk ordusu, Yunan taarruzundan etkilenmeyecek ve savunma gücünü artırabilecek bir fırsat elde etmiş olacaktı. Son çare ve son tedbir olarak Mustafa Kemal Paşa’nın ordunun başına geçmesi gerektiği fikri ağırlık kazandı. Bunun üzerine Meclis, 5 Ağustos 1921’de Mustafa Kemal Paşa’ya, “Başkomutanlık” verdi.

Mustafa Kemal Paşa, 12 Ağustos 1921’de Polatlı’daki Cephe Karargâhına giderek ordunun başına geçti. 14 Ağustos sabahı ilerlemeye başlayan Yunanlılar 23 Ağustos’ta Sakarya ırmağının kıyısında Türk ordusu ile karşı karşıya geldiler. Yirmi iki gün, yirmi iki gece süren şiddetli çatışmaların ardından Yunan ordusu mağlup olarak geri çekilmeye başladı (13 Eylül 1921).

Savaşın kazanılmasının ardından, “Garp Cephesi Komutanı” İsmet (İnönü) Paşa ile Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa, cepheden, “Edirne Mebusu İsmet ve Kozan Mebusu Fevzi” imzalarıyla Meclis`e 15 - 16 Eylül 1921’de gönderdikleri tarihi önergeyle, Mustafa Kemal’e “Mareşal” rütbesi ile “Gazi” unvanı tevcihini önerdiler.

Türkiye Büyük Millet Meclisi de 19 Eylül 1921 tarihinde yaptığı toplantıda Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’yı, Sakarya Savaşı’nda elde ettiği büyük başarıdan dolayı askeri rütbelerin en büyüğü olan “Mareşal” rütbesi ve “Gazi” unvanı ile onurlandırdı.

“Mareşal” rütbesi ve “Gazi” unvanı verilen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Meclis’e şöyle teşekkür etti:

“... Kazanılan bu başarı, Yüksek Heyetinizin iradesiyle kuvvet bulan ordumuzun iradesi sayesinde, düşman ordusunun iradesinin kırılması suretiyle belirmiştir. Bu sebeple ödüllendirişinizin gerçek muhatabı yine ordumuzdur.”

Mustafa Kemal, 20 Eylül 1921’de orduya yayımladığı bildiride ise şunları kaydetti:

“...Zaferden dolayı sizin kahramanlıklarınızla, sizin gösterdiğiniz nihayetsiz fedakârlıklar pahasına kazanılan bu büyük muzafferiyetlerin millet tarafından takdirini gösteren bu rütbe ve unvanı, ancak size mal ederek bütün askerlik hayatımın en büyük iftihar sermayesi olarak taşıyacağım.”

Türk ordusu, yurdu tamamıyla düşman işgalinden kurtarmak için 26 Ağustos 1922’de taarruza başladı. Mustafa Kemal Paşa’nın yönettiği “Başkomutan Meydan Muharebesi”nde (30 Ağustos 1922) Yunan ordusunun büyük kısmı yok edildi. Türk ordusu 9 Eylül 1922’de İzmir’e girdi. 11 Ekim 1922’de Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı ve İtilaf Devletleri işgal ettikleri Türk topraklarından çıktılar.
 
Hımmm sizlerden daha doğru bilgi gelir diye düşündüm...benim okuduğum bi kitapta, teftiş sırasında attan düştüğü yazıyor da bilemedim şimdi o_O
cephede askeri teftiş ederken düşmüştür, kaburga kemikleri kırılmıştır. muhtemelen attan ilk düşüşü de değildir, zira kendisi bir ordu komutanıdır, eminim pek çok kez attan düşmüştür. Sakarya Savaşını doktorunun tavsiyesinin aksine bizzat yönetmiş ve Savaşın kazanmasının ardından 19 Eylül 1921'de Meclis Tarafından Gazilik ve Maraşellik ünvanı verilmiştir.
 
Hımmm sizlerden daha doğru bilgi gelir diye düşündüm...benim okuduğum bi kitapta, teftiş sırasında attan düştüğü yazıyor da bilemedim şimdi o_O

Dogru dusmustur..ama millete artist artist sov yapmaya calısırken cakılmamıstır yere :KK70: cephede teftis yaparken kaza gecirmistir. Sonrasında ulke bagımsızlıgını ilan etmistir.

Neticede ordu komutanıdır ve attan da dusebilir dimi? sizin bu rteyle yarıstırmak icin Ataturke bok atma ve kıt zekanızla dalga gecmeniz, bu cırpınıslarınız cok komik duruyor cidden :KK70:

VAlla ben simdi anlıyorum o guzelligi..ben olsam ben de kacardım senden.
 
Tamam madem ısrarla anlamıyorsunuz;

Halife ya da padişah olabilecekken Cumhuriyet'i kurduğu için diyemezsiniz.

Buna rağmen inatla cevap istiyorum diyorsanız, o da sizin kötü niyetinizdendir.
Ayrıca Atatürk ile ne Erdoğan'ı kıyaslayabilirsiniz, ne Bahçeli'yi ne Kılıçdaroğlu'nu ne de başka birini.
Eğer bunu söylüyorsanız hukukun üstünlüğü prensibini yok sayıp Atatürk'ün kurmaya çalıştığı hukuk devletini zedelemiş olursunuz. Çünkü onun karşı çıktığı ilk şey padişah gibi kendisine özel alanların yaratıldığı salt dokunulmazlığı olan kişilerin ve düşüncelerin varlığıdır. Yapmayın. Kanun herkese kanun, bir kavram ifade biçimine göre anlam değiştirir belki ama muhattabına göre anlam değiştirmez.
 
Ayrıca Atatürk hiçbir zaman kendisini övmemiştir.
Hep milletini ve Türk ordusunu yüceltmiştir, gurur duymuştur.
Attan düşmesiyle mi aldı gazi unvanını sanıyorsun acaba.
Attan düşmek komik değil, atın üstündekini atması daha komik, gördük geçen yıllarda.
 
cephede askeri teftiş ederken düşmüştür, kaburga kemikleri kırılmıştır. muhtemelen attan ilk düşüşü de değildir, zira kendisi bir ordu komutanıdır, eminim pek çok kez attan düşmüştür. Sakarya Savaşını doktorunun tavsiyesinin aksine bizzat yönetmiş ve Savaşın kazanmasının ardından 19 Eylül 1921'de Meclis Tarafından Gazilik ve Maraşellik ünvanı verilmiştir.


Benden once davranmıssın..kuduruyor bazıları hazımsızlıgından..
 
Eğer bunu söylüyorsanız hukukun üstünlüğü prensibini yok sayıp Atatürk'ün kurmaya çalıştığı hukuk devletini zedelemiş olursunuz. Çünkü onun karşı çıktığı ilk şey padişah gibi kendisine özel alanların yaratıldığı salt dokunulmazlığı olan kişilerin ve düşüncelerin varlığıdır. Yapmayın. Kanun herkese kanun, bir kavram ifade biçimine göre anlam değiştirir belki ama muhattabına göre anlam değiştirmez.
Bu kanunu Atatürk'ün kendisi istemedi, kendisi çıkarmadı. Bilip bilmeden konuşmayalım ne olur. İşine gelen bilgiyi beynine alıp gelmeyeni öteleyen çok çünkü.
Ayrıca Erdoğan için misal bir şey yazdığı için hapis ve para cezasına çarptırılan çok kişi var. Kaç kere haber oldu, artık sıradanlaştığı için bundan sonra olmayabilir.
Sonuçta hakaret hakarettir.
 
Atatürk’e Mareşal Rütbesi ile Gazi Unvanı Verilmesi

Mustafa Kemal Paşa, Amasya Genelgesi’nin ilgililere duyurulmasının ardından, yapılacak olan kongreye katılmak üzere Erzurum’a geldi. Bu durumdan büyük rahatsızlık duyan İstanbul Hükümeti 8-9 Temmuz 1919 gecesi Mustafa Kemal’e telgrafla resmi memuriyetine son verildiğini bildirdi. Mustafa Kemal Paşa’da Harbiye Nezareti`ne ve Padişah`a, resmi vazifesiyle beraber askerlik mesleğinden istifa ettiğini bildiren bir telgraf gönderdi.

Erzurum ve Sivas Kongreleri ile birlikte Milli Mücadele büyük bir hız kazandı. 23 Nisan 1920’de ilk Büyük Millet Meclisi açıldı.

İzmir’i işgal eden Yunan kuvvetlerinin ilerlemesi 1921’de yapılan I. ve II. İnönü Muharebeleriyle durduruldu. Ancak Yunan kuvvetleri tekrar hazırlıklarını tamamlayıp 10 Temmuz 1921’de iki ayrı cepheden taarruza geçerek Türk ordusunu yok etmek istediler. Mustafa Kemal Paşa, 18 Temmuz 1921’de Batı Cephesi karargâhına gelerek durumu yakından inceledi. Taktik savunma yapmak amacıyla ordunun Sakarya’nın doğusuna çekilmesini uygun gördü. Böylece Türk ordusu, Yunan taarruzundan etkilenmeyecek ve savunma gücünü artırabilecek bir fırsat elde etmiş olacaktı. Son çare ve son tedbir olarak Mustafa Kemal Paşa’nın ordunun başına geçmesi gerektiği fikri ağırlık kazandı. Bunun üzerine Meclis, 5 Ağustos 1921’de Mustafa Kemal Paşa’ya, “Başkomutanlık” verdi.

Mustafa Kemal Paşa, 12 Ağustos 1921’de Polatlı’daki Cephe Karargâhına giderek ordunun başına geçti. 14 Ağustos sabahı ilerlemeye başlayan Yunanlılar 23 Ağustos’ta Sakarya ırmağının kıyısında Türk ordusu ile karşı karşıya geldiler. Yirmi iki gün, yirmi iki gece süren şiddetli çatışmaların ardından Yunan ordusu mağlup olarak geri çekilmeye başladı (13 Eylül 1921).

Savaşın kazanılmasının ardından, “Garp Cephesi Komutanı” İsmet (İnönü) Paşa ile Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa, cepheden, “Edirne Mebusu İsmet ve Kozan Mebusu Fevzi” imzalarıyla Meclis`e 15 - 16 Eylül 1921’de gönderdikleri tarihi önergeyle, Mustafa Kemal’e “Mareşal” rütbesi ile “Gazi” unvanı tevcihini önerdiler.

Türkiye Büyük Millet Meclisi de 19 Eylül 1921 tarihinde yaptığı toplantıda Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’yı, Sakarya Savaşı’nda elde ettiği büyük başarıdan dolayı askeri rütbelerin en büyüğü olan “Mareşal” rütbesi ve “Gazi” unvanı ile onurlandırdı.

“Mareşal” rütbesi ve “Gazi” unvanı verilen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Meclis’e şöyle teşekkür etti:

“... Kazanılan bu başarı, Yüksek Heyetinizin iradesiyle kuvvet bulan ordumuzun iradesi sayesinde, düşman ordusunun iradesinin kırılması suretiyle belirmiştir. Bu sebeple ödüllendirişinizin gerçek muhatabı yine ordumuzdur.”

Mustafa Kemal, 20 Eylül 1921’de orduya yayımladığı bildiride ise şunları kaydetti:

“...Zaferden dolayı sizin kahramanlıklarınızla, sizin gösterdiğiniz nihayetsiz fedakârlıklar pahasına kazanılan bu büyük muzafferiyetlerin millet tarafından takdirini gösteren bu rütbe ve unvanı, ancak size mal ederek bütün askerlik hayatımın en büyük iftihar sermayesi olarak taşıyacağım.”

Türk ordusu, yurdu tamamıyla düşman işgalinden kurtarmak için 26 Ağustos 1922’de taarruza başladı. Mustafa Kemal Paşa’nın yönettiği “Başkomutan Meydan Muharebesi”nde (30 Ağustos 1922) Yunan ordusunun büyük kısmı yok edildi. Türk ordusu 9 Eylül 1922’de İzmir’e girdi. 11 Ekim 1922’de Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı ve İtilaf Devletleri işgal ettikleri Türk topraklarından çıktılar.
Daha çok kafam karıştı...onore etmek için gazi ünvanı mı veriliyormuş...herkes talep etse verilir mi ki ?
 
Dogru dusmustur..ama millete artist artist sov yapmaya calısırken cakılmamıstır yere :KK70: cephede teftis yaparken kaza gecirmistir. Sonrasında ulke bagımsızlıgını ilan etmistir.

Neticede ordu komutanıdır ve attan da dusebilir dimi? sizin bu rteyle yarıstırmak icin Ataturke bok atma ve kıt zekanızla dalga gecmeniz, bu cırpınıslarınız cok komik duruyor cidden :KK70:

VAlla ben simdi anlıyorum o guzelligi..ben olsam ben de kacardım senden.
Oooo bel altı :KK51:
 
Daha çok kafam karıştı...onore etmek için gazi ünvanı mı veriliyormuş...herkes talep etse verilir mi ki ?
Evet cocugum, su an o ünvani ben sana veriyorum, mutlu oldunmu ?
 
Bu kanunu Atatürk'ün kendisi istemedi, kendisi çıkarmadı. Bilip bilmeden konuşmayalım ne olur. İşine gelen bilgiyi beynine alıp gelmeyeni öteleyen çok çünkü.
Kendisinin istemediğini ben de düşünebiliyorum çok şükür. Kanunun çıkarılış sebebini de yukarıda yazdım. Bence siz yazdıklarımı tekrar okuyun, hazmedin, öyle cevap verin.
 
X