Kanaatimizce, Türk aile hayatının bir numaralı sorunu, üçüncü şahısların evliliğe müdahalesidir. Aslında sorun müdahale değil, evli çiftin beceri eksikliğidir. Çiftler istese aile içi konulara kimseyi karıştırmayabilirler. Ancak yeterince bağımsızlaşamamış çiftler bu konuda epeyce zorlanır. Eğitim sistemimiz ve yetişme tarzımız bağımsız olmanın önündeki en büyük engellerdir. Sözün özü, birey olmayı engelleyen sistemlerin olduğu böyle bir ülkede, bu tür sorunların yaşanması gayet doğaldır. Yönetilmeye ve yönlendirilmeye alışmış çiftlerimiz, aile olmanın yarattığı sorumlulukların altında ezilmektedir.
Evlilik öncesi danışmanlığın en önemli ve geniş konusu olan üçüncü kişilerin müdahalesi, evlilikleri cehenneme çevirebilmektedir. Merkezimizde verilecek eğitim ve terapi çalışmalarının amacı, sınırlarını koruyan aile ortamının sağlanmasıdır. Evlilik dışı müdahaleler görünürde tamamen iyi niyetli olabilir. Ancak verdiği zararlardan dolayı evlilikler çatırdamaktadır. Bu noktada hem kız, hem erkek tarafının sağduyulu olmaları ve evliliğin sorumluluğunu çocuklarına bırakmaları gerekir.
Evlenen gençler, anne babaya saygı ile kendilerini yaşayabilmek arasında sıkışarak, bunalabilmektedir. Gençler, aile büyüklerinin itaat ve saygı konusunda bitmek bilmez isteklerini doyurmakta zorlanırlar. Bazı aile büyükleri, saygı konusunu, gençlerin üstünde psikolojik baskı aracı olarak kullanabilmektedir. Din ve milli değerler bile böyle bir konu için araç olarak kullanılabilmektedir.
Müdahale çeşitleri (saymakla bitmez ama birkaçını sayalım)
-aile bütçesine
-evin eşyasına
-çiftlerin giyecekleri kıyafetlere
-çocukların eğitimine
-yenecek yemeklere
-gidilecek tatile
-oturulacak semte ve eve
ve daha bir sürü şeye müdahale...
Tüm bunlar evli çiftlerin huzurunu kaçırmaktadır. Tabii, müdahaleciler de bu durumdan kazançlı çıkmamaktadır. Çiftler bir süre sonra 3. şahıslarla aralarına duygusal mesafe koyup kendilerini bu kişilerden soyutlayabilmektedir.