• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Kültür Farklılıkları ve Evlilik Yolu

Bu konuyu inceledim biraz, gördüğüm birkaç şey beni çok etkiledi.

Sözlüm de bana bir defa jinekoloğa gitmekten korktum diye “sen bacaklarını açmaya alışıksın neden korktun” demişti. Sonrasında bunun için çok defa özür dilese ve kötü bir niyeti olmadığını söylese de..

Bir de o konudaki hanımın eşi de rahmin hafızası var çocuk eski sevgiline benziyor gibi bişey demiş sanırım. Aynı bu konu evlilik teklifinin ertesi günü sözlümün dilindeydi. Tıpatıp aynısı. Bunun bilimsel olmadığını söylediğimde de kendisinde çok büyük travma olduğunu ve anca dua ederek bunu aşabildiğini falan söyledi bana… bilemiyorum. Bunlar için çok kez konuştuk özür diledi ama aşamıyorum.
Ama bu fazlasıyla korkunç değil mi? Sizi içten içe ne olarak görüyor, belli değil mi sizce de? Bunun adi sevgi değil, hırs.

Evlenince daha ileri gidecek bu laflar, açık açık o. diyecek yüzünüze karşı. İstemediği bir şeyi yapın ya da istediği bir şeye hayır deyin, onunuze ilk gelecek şey bu. Şimdilik sadece pusuya yatmış, evlenince acisini çıkartırım nasılsa diyor, orası cepte.

Kendinize birazcık sayginiz varsa def edin bu adamı. Yaşadığınız şeyler sizi bağlar, gitsin az ötede travma yaşasın saygisiz herif.
 
Başta sorun edildiyse bence hep edilir. Kavga sırasında illaki söylenecek bir söz. Kısa hayatımda bir şey anladıysam o da her sırrını herkese söylememek. İnsanoğlu çiğ süt emmiş yarın gelir başına kakar. Hiç beklemediğin insanlar bile yapar bunu.
 
Merhaba,

Çok uzun yazmak istemiyorum, anlatacak çok fazla şey var. Dışarıdan bir göz gerek bana çünkü çok yoruldum, psikolojik olarak da çökmüş hissediyorum.

28 yaşındayım, sözlümle 1 yıldan uzun süredir bir birlikteliğimiz var. Bu birlikteliğin uzun bir sürecinde geçmişimden dolayı (daha önce 3 ilişkim oldu ve bakire değilim) büyük problem yaşadık. Bu durum kendisini depresyona sürükledi bir dönem, kendisinin ilk ilişkisiyim. Ben de inanılmaz derecede yıprandım. Şu an aşmış gibi olsak da bu durum hala ara ara gündeme geliyor.

Bunun dışında giyim tarzı, çok ufak bir dövmem olması, içki gibi konularda da sorunlar yaşadık. Hepsini aştık bir şekilde, bana karşı çok kırıcı olduğunu, tecrübesiz davrandığını söyledi.

Tek taraflı değildir tabii. Benim de ona yanlışlarım olmuştur. Özellikle son zamanlarda bu yaşanan olayların üstümde yarattığı yükü kendisine çok yansıttım. Çok üzgün olduğu ve bir an önce evlenmek istediği için çok çabalıyor ve beni mutlu etmek için elinden geleni yapıyor.

Neyse, bunun dışında ailelerimiz de çok farklı yapıda, eğitim düzeyleri farklı, kültürel olarak farklılar. Kimsenin birbirine bir kötü sözü saygısızlığı olmadı tabiki, şükür diyorum. Fakat ben ailemden uzak yaşıyorum ve müstakbel eşim ailesine yakın yaşamak istiyor, haftada en az 1-2 tüm aile görüşürler. Ben aile içinde bariz farklı kalıyorum ve bu durum zor. Benim ailem de bundan dolayı pek istemiyor bu durumları.

Tüm bunlar göz önüne alındığında, birbirimizi çok seviyoruz, fakat evlilikle ilgili korkularımı aşamıyorum. Bahsettiğim sorunların yaşanmış olması, şuan karşılıklı çaba gösteriyor olsak da aklımdan çıkmıyor.

Birkaç kez ayrılma noktasına geldik, fakat sözlümle konuştuğumda yine ikna oluyorum aramızdaki sevgi dolayısıyla. Yine de sevgi her şeyi çözer mi? Aşamıyor gibiyim bahsettiğim problemleri…

Lütfen bana akıl verin, teşekkür ederim.
Aştık dediğiniz problemler aşılmamıştır evlendikten sonra hepsi yeniden ortaya çıkacaktır. Sevgi birbiriyle uyumlu çiftlerin arasında çıkan ufak tefek pürüzleri çözer sizinki gibi problemleri değil.
 
Bu konuyu inceledim biraz, gördüğüm birkaç şey beni çok etkiledi.

Sözlüm de bana bir defa jinekoloğa gitmekten korktum diye “sen bacaklarını açmaya alışıksın neden korktun” demişti. Sonrasında bunun için çok defa özür dilese ve kötü bir niyeti olmadığını söylese de..

Bir de o konudaki hanımın eşi de rahmin hafızası var çocuk eski sevgiline benziyor gibi bişey demiş sanırım. Aynı bu konu evlilik teklifinin ertesi günü sözlümün dilindeydi. Tıpatıp aynısı. Bunun bilimsel olmadığını söylediğimde de kendisinde çok büyük travma olduğunu ve anca dua ederek bunu aşabildiğini falan söyledi bana… bilemiyorum. Bunlar için çok kez konuştuk özür diledi ama aşamıyorum.
Sen bacaklarını açmaya alışık mısın dedi yılın ilk günü ban yemek istemiyorum ama sizde bi dr a görünün derim normal değilsiniz aşka bak be
 
Sen bacaklarını açmaya alışık mısın dedi yılın ilk günü ban yemek istemiyorum ama sizde bi dr a görünün derim normal değilsiniz aşka bak be
Ne deseniz haklısınız. Dışarıdan görsem aynı yorumu yapardım. Fakat 1 ay önce, 2 gün önce, ve aslında bu postu attıktan yarım saat sonra ayrılmaya çalıştım kendisinden. Şu an evime geliyor yolda, yalvarıyor bana. Çok zor bi durumdayım, yalnızım ve son derece üzgünüm. Cesaretimi toplayıp olmuyor dedim şimdi yüz yüze görüşeceğiz yine. Peki ben ne yapacağım? İnanın bittim artık, arka planını daha bi bilseniz…
Eminim benzer durumlarda olan çok kişi vardır, bu şekilde çok ama çok zor oluyor her şey
 
Bu konuyu inceledim biraz, gördüğüm birkaç şey beni çok etkiledi.

Sözlüm de bana bir defa jinekoloğa gitmekten korktum diye “sen bacaklarını açmaya alışıksın neden korktun” demişti. Sonrasında bunun için çok defa özür dilese ve kötü bir niyeti olmadığını söylese de..

Bir de o konudaki hanımın eşi de rahmin hafızası var çocuk eski sevgiline benziyor gibi bişey demiş sanırım. Aynı bu konu evlilik teklifinin ertesi günü sözlümün dilindeydi. Tıpatıp aynısı. Bunun bilimsel olmadığını söylediğimde de kendisinde çok büyük travma olduğunu ve anca dua ederek bunu aşabildiğini falan söyledi bana… bilemiyorum. Bunlar için çok kez konuştuk özür diledi ama aşamıyorum.
Kötü bi şey söylemek istemiyorum ama size böyle bir şey söyleyen birini nasıl sevip evlilik düşünebiliyorsunuz? Akıl tutulması falan mı yaşıyorsunuz? Hiç mi kendinize saygınız sevginiz yok? Kendinize saygı duymuyorsanız bari sizi bu yaşa getiren ailenizin hatırına evlenmeyin..
 
Yıllar önce o zamanki ev arkadaşımla erkek arkadaşı 2 küsür sene görüştüler. Her yerde elele dudak dudağalar, çok aşıklar, birbirlerinin aileleriyle görüşüyorlar derken evlilik için konuşmaya başladılar. Yıldönümlerinde kız ağlayarak geldi. Terkedilmiş ağlayarak. Meğer neredeyse her sevişmelerinde ağlıyormuş adam. Atlatamıyorum benden önce bunları yapmış olmanı diye.

Size sözlendikten sonra bacak açmayla ilgili söylediği falan çok fena. Düşmanı mısınız? Siz jinekolog muayenesi rahatsızlığınızı anlatırken aklına gerçekten bu geliyor ve size söylüyor. Kavgada da değil. Tartışsanız neler duyarsınız siz düşünün.

Evlendikten sonra erkekler daha da rahatlıyorlar. Karşınızda size saygı duymayan biri var. Görüyoruz haberlerde, buralarda, eve gelip banyoyu ıslak bulunca bile karısının birisiyle birşeyler yaptığını düşünen adamları.

Ailesiyle yakın oturma durumunu da bir düşünün. Bir süre sonra tek sosyal durumunuz onlarla iletişim olabilir.
 
Ne deseniz haklısınız. Dışarıdan görsem aynı yorumu yapardım. Fakat 1 ay önce, 2 gün önce, ve aslında bu postu attıktan yarım saat sonra ayrılmaya çalıştım kendisinden. Şu an evime geliyor yolda, yalvarıyor bana. Çok zor bi durumdayım, yalnızım ve son derece üzgünüm. Cesaretimi toplayıp olmuyor dedim şimdi yüz yüze görüşeceğiz yine. Peki ben ne yapacağım? İnanın bittim artık, arka planını daha bi bilseniz…
Eminim benzer durumlarda olan çok kişi vardır, bu şekilde çok ama çok zor oluyor her şey
Konu sahibi siz çok ciddi olarak manipüle edilmişsiniz. Manipülasyon o kadar tehlikeli bir şey ki. Yavaş yavaş başladığı için çok geç olana kadar fark edilmesi mümkün olmuyor. Arka planında daha çok şey olduğunu söylemişsiniz. Bunu buradaki herkes tahmin ediyor zaten.

Muhtemelen karşınızdaki sizi eleştirmeye büyük sözlerle başlamadı, çünkü o sözleri yutmayacağınızı çok iyi biliyordu. Önce hiç ilişkisi olmadığını, kendisinin ne kadar namuslu (!) olduğundan bahsetti ara sıra, kendinizi içten içe huzursuz ve değersiz hissettiniz. Sonra sizi ne kadar sevdiğinden ve sevgisi nedeniyle herşeyi kabul edeceğinden bahsetmeye başlamıştır. Daha sonra..... Kıskançlık , kısıtlama, aşağılık kompleksinin acısını sizden çıkarma diye devam etti değil mi? Ama suçlu sizdiniz, sizin suçunuzu (!) aklından çıkaramıyordu, sizi o kadar seviyordu ki sizden vazgeçemiyor ama kabul de edemiyordu, depresyondaydı. Size kötü de davransa hatta dövse de onu anlamanız lazımdı, çünkü asıl büyük günahı siz işlemiş ve onu bunları yapmaya mecbur bıramıştınız. Bu yüzden de affetmeliydiniz. Hepsi aşkındandı göremiyor muydunuz bunu...

Tanıdık geliyor mu bunlar? Bu konularda gerçekten hassas olan kişiler manüpülasyon sinyallerini çabuk alırlar. Ama alamayanlar içinden çıkamadıkları bir bataklıkta bulur kendini. Ama unutmayın bataklığın dibi yok, nefes alamayana, sizi öldürene kadar içine çeker. O yüzden ayrılma gücünü bulmanız lazım. Çünkü o gücü şimdi bulamazsanız bundan sonra o bataklığa daha da batacaksınız ve belki de çıkmak mümkün olmayacak.
 
Sözlüm de bana bir defa jinekoloğa gitmekten korktum diye “sen bacaklarını açmaya alışıksın neden korktun” demişti. Sonrasında bunun için çok defa özür dilese ve kötü bir niyeti olmadığını söylese de..

Bu lafı nasıl affettin! 🤯

Yüce gönlüyle seni "kabul eden" bir insanı lütfen kabul etme !!!!!
Senin onun kıçı kırık sevgisine ihtiyacın yok. Bu dürüstlük ona fazla, 3 kere diktirip bakireyim diye kendisini tanıtan birine layık. Terbiyesiz !!!
 
Konu sahibi siz çok ciddi olarak manipüle edilmişsiniz. Manipülasyon o kadar tehlikeli bir şey ki. Yavaş yavaş başladığı için çok geç olana kadar fark edilmesi mümkün olmuyor. Arka planında daha çok şey olduğunu söylemişsiniz. Bunu buradaki herkes tahmin ediyor zaten.

Muhtemelen karşınızdaki sizi eleştirmeye büyük sözlerle başlamadı, çünkü o sözleri yutmayacağınızı çok iyi biliyordu. Önce hiç ilişkisi olmadığını, kendisinin ne kadar namuslu (!) olduğundan bahsetti ara sıra, kendinizi içten içe huzursuz ve değersiz hissettiniz. Sonra sizi ne kadar sevdiğinden ve sevgisi nedeniyle herşeyi kabul edeceğinden bahsetmeye başlamıştır. Daha sonra..... Kıskançlık , kısıtlama, aşağılık kompleksinin acısını sizden çıkarma diye devam etti değil mi? Ama suçlu sizdiniz, sizin suçunuzu (!) aklından çıkaramıyordu, sizi o kadar seviyordu ki sizden vazgeçemiyor ama kabul de edemiyordu, depresyondaydı. Size kötü de davransa hatta dövse de onu anlamanız lazımdı, çünkü asıl büyük günahı siz işlemiş ve onu bunları yapmaya mecbur bıramıştınız. Bu yüzden de affetmeliydiniz. Hepsi aşkındandı göremiyor muydunuz bunu...

Tanıdık geliyor mu bunlar? Bu konularda gerçekten hassas olan kişiler manüpülasyon sinyallerini çabuk alırlar. Ama alamayanlar içinden çıkamadıkları bir bataklıkta bulur kendini. Ama unutmayın bataklığın dibi yok, nefes alamayana, sizi öldürene kadar içine çeker. O yüzden ayrılma gücünü bulmanız lazım. Çünkü o gücü şimdi bulamazsanız bundan sonra o bataklığa daha da batacaksınız ve belki de çıkmak mümkün olmayacak.
Doğru, kelimesi kelimesine.
Ama beni o kadar çok seviyor ki bensiz yaşayamayacak. Şuan dediği o. Yanıma geliyor, beni bırakmayacakmış..
 
Şu an aşmış gibi olsak da bu durum hala ara ara gündeme geliyor.
Bu konu hala ara ara gündeme geliyorsa aşmış olmuyorsunuz bana kalırsa. O bunu her seferinde öne sürecek, her tartışmanızda laf bir şekilde oraya gelip sen benim ilkimsin ama ben senin için öyle değilim diyerek belki de daha sert kelimelerle yüzünüze vuracak. Şimdi yapıyorsa evlenince daha fazlasını yapacak. Buna önem veren biri ile ilişkiyi sürdürmek bana çok sağlıklı gelmiyor.
Bunun dışında giyim tarzı, çok ufak bir dövmem olması, içki gibi konularda da sorunlar yaşadık. Hepsini aştık bir şekilde, bana karşı çok kırıcı olduğunu, tecrübesiz davrandığını söyledi.
Bu konunun da tecrübe ile hiçbir alakası yok. Bu konulara takılıyorsa ileride de yine takılacaktır. Dekolteli veya açık giyinmenizi istemeyecektir. Kaldı ki siz içen birisiniz, o içmeyen biri. Siz içmek istediğinizde evlenince nasıl olacak? İçmenizi istemeyecek, siz eşinizle hiç birlikte içmek istememeyecek misiniz mesela? İyi düşünün bunları bana kalırsa.
müstakbel eşim ailesine yakın yaşamak istiyor, haftada en az 1-2 tüm aile görüşürler.
Bu da ayrı bir red flag. Sevgiliniz aileci ve haftada en az 2 gününüzü o aileye ayıracaksınız. Muhtemelen eş ailesi ile sorun olduğunda da sizin arkanızda durmayacak bir adamla evlilik yolundasınız.

Ailelerin kendileri arasındaki kültür farkına kadar siz bile birbirinizden çok farklısınız ve bunlar önemsiz şeyler de değil. Bunlar direk evliliği etkileyecek çok önemli detaylar. Siz bu yaşadığınız sorunları 2 ile çarpın ve evlenince de yaşayacağınızı düşünün öyle evlilik fikrine karar verin. Kaldı ki buraya kadar konu açtıysanız aslında siz de bu işin yürümeyeceğinin farkındasınız demektir.

Ayrıca şimdi jinekolog ile ilgili yorumunuzu gördüm, o cümleyi duyduğunuz an bu ilişkiyi sonlandırmalıydınız. Adamın size saygısı yok. Aşk olsa ne yazar? O kadar iğrenç bir cümle ki söylediği, hakaret etmiş size. Kendinizi bu adama mı layık görüyorsunuz. Ne demek sen alışkınsındır ya?! Benim sinirlerim tavana çıktı burada!
 
Son düzenleme:
Doğru, kelimesi kelimesine.
Ama beni o kadar çok seviyor ki bensiz yaşayamayacak. Şuan dediği o. Yanıma geliyor, beni bırakmayacakmış..
Kendimi o kadar çok seviyorum ki senin gibi bir asalakla yaşayamam deyin ve lütfen bu oyunlara kanmayın. Kapınıza geldi diye barışmayın, olan size olur
 
Bunun dışında giyim tarzı, çok ufak bir dövmem olması, içki gibi konularda da sorunlar yaşadık. Hepsini aştık

Hepsini aştınız çünkü kalıbımı basarım "Onun istediği gibi biri olmaya çalışıyorsun"
Kendinden ödün verip verip, konuları aşıyorsun.

Offfff!!! Lütfen kendini kurtar. Bir yakınımmışsın gibi dertlendim, sinirlendim !
 
Merhaba,

Çok uzun yazmak istemiyorum, anlatacak çok fazla şey var. Dışarıdan bir göz gerek bana çünkü çok yoruldum, psikolojik olarak da çökmüş hissediyorum.

28 yaşındayım, sözlümle 1 yıldan uzun süredir bir birlikteliğimiz var. Bu birlikteliğin uzun bir sürecinde geçmişimden dolayı (daha önce 3 ilişkim oldu ve bakire değilim) büyük problem yaşadık. Bu durum kendisini depresyona sürükledi bir dönem, kendisinin ilk ilişkisiyim. Ben de inanılmaz derecede yıprandım. Şu an aşmış gibi olsak da bu durum hala ara ara gündeme geliyor.

Bunun dışında giyim tarzı, çok ufak bir dövmem olması, içki gibi konularda da sorunlar yaşadık. Hepsini aştık bir şekilde, bana karşı çok kırıcı olduğunu, tecrübesiz davrandığını söyledi.

Tek taraflı değildir tabii. Benim de ona yanlışlarım olmuştur. Özellikle son zamanlarda bu yaşanan olayların üstümde yarattığı yükü kendisine çok yansıttım. Çok üzgün olduğu ve bir an önce evlenmek istediği için çok çabalıyor ve beni mutlu etmek için elinden geleni yapıyor.

Neyse, bunun dışında ailelerimiz de çok farklı yapıda, eğitim düzeyleri farklı, kültürel olarak farklılar. Kimsenin birbirine bir kötü sözü saygısızlığı olmadı tabiki, şükür diyorum. Fakat ben ailemden uzak yaşıyorum ve müstakbel eşim ailesine yakın yaşamak istiyor, haftada en az 1-2 tüm aile görüşürler. Ben aile içinde bariz farklı kalıyorum ve bu durum zor. Benim ailem de bundan dolayı pek istemiyor bu durumları.

Tüm bunlar göz önüne alındığında, birbirimizi çok seviyoruz, fakat evlilikle ilgili korkularımı aşamıyorum. Bahsettiğim sorunların yaşanmış olması, şuan karşılıklı çaba gösteriyor olsak da aklımdan çıkmıyor.

Birkaç kez ayrılma noktasına geldik, fakat sözlümle konuştuğumda yine ikna oluyorum aramızdaki sevgi dolayısıyla. Yine de sevgi her şeyi çözer mi? Aşamıyor gibiyim bahsettiğim problemleri…

Lütfen bana akıl verin, teşekkür ederim.

Sevgi, evliliğin bileşenlerinden sadece biri. Üstelik sevgi, evlilik bileşenlerinden en kırılgan olanı. Çünkü sevgi, tek başına ayakta asla duramaz, diğer bileşenlerle desteklenmediğinde çöker.

Bu adamın bekâret meselesini güya aşmış olması ayrı bir şeydir, bu meselesine sebep olmuş kültürel dayatmaların sizde "yok", onda "var" olması ayrı bir şeydir. Bu durum ortadan kalkmış değil ki... Adamın değerleriyle sizin değerleriniz örtüşmüyor. Bu konuda bu derece ayrışan iki insanın, pek çok başka konuda da ayrışacağını öngörmek zor olmasa gerek. Çünkü burada 'erkek ve kadın' ın adamın kafasında nasıl konumlandığını anlatan bir alt metin var. Aynı eve girip karı koca rollerine büründüğünüzde, o kültürel fark, karı-koca rollerindeki beklentiler konusunda da ciddi çatışmalar çıkartacak. Bir de bu çiftin çocuk yetiştirecek olması var...

Tüm bunlardan yola çıkarak, ailesi ve ailesiyle ilişkilerinin de erkeğin kendisine - yani kadın bakire değil diye hezeyan geçirip karşısındakini kırıp dökmeyi hak gören zihniyetin yeşerdiği kültüre - uygun ama sizle uyumsuz olacağını kabul etmek lâzım.

Bir işlemden korkuyor olduğu esnada bir kadına "sen bacaklarını açmaya alışıksın neden korktun" diyecek pespayelikte alçalabilen, bencil ve benim baktığım yerden haysiyetsiz bir erkek, son derece problemli ve yürüyüp gitmeniz gereken bir erkektir. Eğer bunu yapmadıysanız, eğer o anda buz gibi olup tiksintiyle uzaklaşmadıysanız, sizin de kendinize saygı ile hatta kendinizi sevmek ile ilgili ilgili ciddi problemleriniz var demektir. Bunu kınama değil, naçizane, uyarma maksatlı söylüyorum.

Onun sizsiz yaşayamayacak olması, ve bu nedenle sizi bırakmak istemiyor olması, onun menfaatine uygun. Ben de problemli bir kişilikte olsam, istediğim gibi hezeyan geçirip hakaret edebildiğim, sonra iki özür bir ağlamayla devam edebldiğim bir insandan ayrılmak istemem, bu pespayeliklere tamam diyen yeni bir insan bulmam çok zor olur çünkü.

Siz de kendi menfaatlerinize uygun olanı yaparsanız, mesele kalmaz. Sevgililikte ayrılık, ancak karşınızdakini ikna edebilince olan bir şey değildir. Seni artık istemiyorum dersiniz, seninle bir gelecek istemiyorum, dersiniz, yürür gidersiniz. Ben bugüne kadar 'evlilik' şekerine kanıp, gördüklerine göz yumarak imza atan, sonra da mutlu olan tek bir kadın görmedim. Umarım, siz de o kervana katılmazsınız.
 
Hepsini aştınız çünkü kalıbımı basarım "Onun istediği gibi biri olmaya çalışıyorsun"
Kendinden ödün verip verip, konuları aşıyorsun.

Offfff!!! Lütfen kendini kurtar. Bir yakınımmışsın gibi dertlendim, sinirlendim !
İçki içmiyorum bir süredir. Dolabımdaki birçok kıyafetimi verdim. Çünkü dışarıda mini etekle olunca ben, daha az etkileniyormuş artık benden. Başka insanlar da görüyor diye… böyle böyle şeyler
 
Doğru, kelimesi kelimesine.
Ama beni o kadar çok seviyor ki bensiz yaşayamayacak. Şuan dediği o. Yanıma geliyor, beni bırakmayacakmış..
Bunu yazmayı unutmuşum, yoksa bu "sensiz yaşayamam"lar hiç şaşmaz.
Muhtemelen şu anda sizin ayrılmaktan vazgeçmeyi aklınıza getirebilmenize şaşırıyor.
"Kim oluyor da beni bırakmayı aklından geçirebiliyor" diyor, aklı almıyor böyle bir şeyi.

Sizsiz yaşayamaz belki ama sizi öldürür.
İlla ki fiziksel bir ölümden bahsetmiyorum, gerçi o da bir ihtimal.
Ama sizsiz yaşayamayacak adam ruhunuzu öldürüyor farkında değil misiniz?
Aşk değil bu, sevgi değil. Öyle bile olsa sizi yok eden bir sevgiyi kabul etmek zorunda mısınız?
 
Geçmişte yaşadıklarınız sizin kendi hür iradenizle yaşanmış şeyler. Dövme de öyle, giyim tarzı da öyle bu sizsiniz... 28 yaşında bir insan bir aileye uymak için kendinden bu kadar ödün verirse günün sonunda kendi üzülür. Karşı taraf onu daha da eğmeye bükmeye başlar. Bu nasılsa bize uyum sağlamaya çalışıyor derler. Bugün tayt giyme derler yarın askılı giyme derler (tamamen örnek olarak yazdım). 3 yaşında çocuğun bile kendi seçimleri oluyor, siz sözlünüzü bu denli taviz verecek kadar seviyor musunuz?
Ben de 2 kez evlendim. İlk eşimle okul, meslek, hayata bakış açısı, film zevki, siyasi görüş her şeyimiz aynıydı. 6 yıl sevgililiğimiz oldu ve evlendik. Ama evlenmekle sevgili olmak çok başkaymış. Cidden "eve girince" esas insanı tanımaya başlıyorsun ve 1.5 yıl sonra boşandık farklı nedenlerden. Sizin ilişkiniz evliliğe ilerlese de evlendikten sonrası çok zor görünüyor.
 
Back