Merhaba,
Çok uzun yazmak istemiyorum, anlatacak çok fazla şey var. Dışarıdan bir göz gerek bana çünkü çok yoruldum, psikolojik olarak da çökmüş hissediyorum.
28 yaşındayım, sözlümle 1 yıldan uzun süredir bir birlikteliğimiz var. Bu birlikteliğin uzun bir sürecinde geçmişimden dolayı (daha önce 3 ilişkim oldu ve bakire değilim) büyük problem yaşadık. Bu durum kendisini depresyona sürükledi bir dönem, kendisinin ilk ilişkisiyim. Ben de inanılmaz derecede yıprandım. Şu an aşmış gibi olsak da bu durum hala ara ara gündeme geliyor.
Bunun dışında giyim tarzı, çok ufak bir dövmem olması, içki gibi konularda da sorunlar yaşadık. Hepsini aştık bir şekilde, bana karşı çok kırıcı olduğunu, tecrübesiz davrandığını söyledi.
Tek taraflı değildir tabii. Benim de ona yanlışlarım olmuştur. Özellikle son zamanlarda bu yaşanan olayların üstümde yarattığı yükü kendisine çok yansıttım. Çok üzgün olduğu ve bir an önce evlenmek istediği için çok çabalıyor ve beni mutlu etmek için elinden geleni yapıyor.
Neyse, bunun dışında ailelerimiz de çok farklı yapıda, eğitim düzeyleri farklı, kültürel olarak farklılar. Kimsenin birbirine bir kötü sözü saygısızlığı olmadı tabiki, şükür diyorum. Fakat ben ailemden uzak yaşıyorum ve müstakbel eşim ailesine yakın yaşamak istiyor, haftada en az 1-2 tüm aile görüşürler. Ben aile içinde bariz farklı kalıyorum ve bu durum zor. Benim ailem de bundan dolayı pek istemiyor bu durumları.
Tüm bunlar göz önüne alındığında, birbirimizi çok seviyoruz, fakat evlilikle ilgili korkularımı aşamıyorum. Bahsettiğim sorunların yaşanmış olması, şuan karşılıklı çaba gösteriyor olsak da aklımdan çıkmıyor.
Birkaç kez ayrılma noktasına geldik, fakat sözlümle konuştuğumda yine ikna oluyorum aramızdaki sevgi dolayısıyla. Yine de sevgi her şeyi çözer mi? Aşamıyor gibiyim bahsettiğim problemleri…
Lütfen bana akıl verin, teşekkür ederim.
Sevgi, evliliğin bileşenlerinden sadece biri. Üstelik sevgi, evlilik bileşenlerinden en kırılgan olanı. Çünkü sevgi, tek başına ayakta asla duramaz, diğer bileşenlerle desteklenmediğinde çöker.
Bu adamın bekâret meselesini
güya aşmış olması ayrı bir şeydir, bu meselesine sebep olmuş kültürel dayatmaların sizde "yok", onda "var" olması ayrı bir şeydir. Bu durum ortadan kalkmış değil ki... Adamın değerleriyle sizin değerleriniz örtüşmüyor. Bu konuda bu derece ayrışan iki insanın, pek çok başka konuda da ayrışacağını öngörmek zor olmasa gerek. Çünkü burada 'erkek ve kadın' ın adamın kafasında nasıl konumlandığını anlatan bir alt metin var. Aynı eve girip karı koca rollerine büründüğünüzde, o kültürel fark, karı-koca rollerindeki beklentiler konusunda da ciddi çatışmalar çıkartacak. Bir de bu çiftin çocuk yetiştirecek olması var...
Tüm bunlardan yola çıkarak, ailesi ve ailesiyle ilişkilerinin de erkeğin kendisine - yani kadın bakire değil diye hezeyan geçirip karşısındakini kırıp dökmeyi hak gören zihniyetin yeşerdiği kültüre - uygun ama sizle uyumsuz olacağını kabul etmek lâzım.
Bir işlemden korkuyor olduğu esnada bir kadına "sen bacaklarını açmaya alışıksın neden korktun" diyecek pespayelikte alçalabilen, bencil ve benim baktığım yerden haysiyetsiz bir erkek, son derece problemli ve yürüyüp gitmeniz gereken bir erkektir. Eğer bunu yapmadıysanız, eğer o anda buz gibi olup tiksintiyle uzaklaşmadıysanız, sizin de kendinize saygı ile hatta kendinizi sevmek ile ilgili ilgili ciddi problemleriniz var demektir. Bunu kınama değil, naçizane, uyarma maksatlı söylüyorum.
Onun sizsiz yaşayamayacak olması, ve bu nedenle sizi bırakmak istemiyor olması, onun menfaatine uygun. Ben de problemli bir kişilikte olsam, istediğim gibi hezeyan geçirip hakaret edebildiğim, sonra iki özür bir ağlamayla devam edebldiğim bir insandan ayrılmak istemem, bu pespayeliklere tamam diyen yeni bir insan bulmam çok zor olur çünkü.
Siz de kendi menfaatlerinize uygun olanı yaparsanız, mesele kalmaz. Sevgililikte ayrılık, ancak karşınızdakini ikna edebilince olan bir şey değildir. Seni artık istemiyorum dersiniz, seninle bir gelecek istemiyorum, dersiniz, yürür gidersiniz. Ben bugüne kadar 'evlilik' şekerine kanıp, gördüklerine göz yumarak imza atan, sonra da mutlu olan tek bir kadın görmedim. Umarım, siz de o kervana katılmazsınız.