- 3 Mayıs 2011
- 13.743
- 48.929
- 798
Bu şekilde kullanan var evet. Kullanılabilir de. Ama alandan birisi kendine niye pedagog der anlamiyorumÇocuk psikiyatristine de ben pedegog diyordum kısaca

Aşağıdaki videoyu izleyerek sitemizi ana ekranınıza web uygulaması olarak nasıl kuracağınızı öğrenebilirsiniz.
Not: Bu özellik bazı tarayıcılarda mevcut olmayabilir.
Bu şekilde kullanan var evet. Kullanılabilir de. Ama alandan birisi kendine niye pedagog der anlamiyorumÇocuk psikiyatristine de ben pedegog diyordum kısaca
cocugunuza ayirdiginiz zaman cok az ya cocuk yapmayi erteleyecktiniz ya doktoranizi. kotu bir annesiniz yada degilsiniz demek ne kadar dogru bilmiyorum ama cocugunuza uzuldum. evet oglunuzdan caliyorsunuz en guzel zamanlarini sizle geciremiyor bence baska bir yol dusunun. ben yanlis buldum.Dört yaşında bir oğlum var ve ben de aktif bir işte çalışıyorum mesaisi 9.05 olan aynı zamanda doktora yapıyorum şu an yeterlilik aşamasındayım akşam 17’de çocuğu kreşten alıp eve bırakıp kütüphaneye gidip saat 20:00’ye kadar ders çalışıyorum eve gelip çocuğumla maksimum bir ya da 2 saat ilgilenip uyuruz haftasonu da kütüphaneye gidiyorum ve bu süreç doktora tez aşamam da dahil olmak üzere belki en az üç sene daha devam edecek acaba oğlundan çalıyor muyum diye düşünüyorum hafta sonu en azından tam bir gün verebildiğim zamanlar da oluyor ama tabi bu biraz nadir oluyor bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz vicdani olarak sorumlu hissediyorum? Ses kayıt uygulaması ile yazdığım için yazım hatalarını dikkate almayınız.
Vicdani olarak sorumluluk hissetmelisiniz zaten. Doktoranin bir acelesi yoksa bekleseydiniz keşke. Daha 4 yaşında ve günde sadece 1 saat annesini goruyor. Onda da gün içinde olanlarimi anlatsın,oyun mu oynasın,sadece sarılıp yatsın mi. Ki muhtemelen çoğu olmuyordur . Onca yorgunluğun üstüne siz o 1 saati nasıl verimli gecirebiliyorsunuz çocuklaDört yaşında bir oğlum var ve ben de aktif bir işte çalışıyorum mesaisi 9.05 olan aynı zamanda doktora yapıyorum şu an yeterlilik aşamasındayım akşam 17’de çocuğu kreşten alıp eve bırakıp kütüphaneye gidip saat 20:00’ye kadar ders çalışıyorum eve gelip çocuğumla maksimum bir ya da 2 saat ilgilenip uyuruz haftasonu da kütüphaneye gidiyorum ve bu süreç doktora tez aşamam da dahil olmak üzere belki en az üç sene daha devam edecek acaba oğlundan çalıyor muyum diye düşünüyorum hafta sonu en azından tam bir gün verebildiğim zamanlar da oluyor ama tabi bu biraz nadir oluyor bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz vicdani olarak sorumlu hissediyorum? Ses kayıt uygulaması ile yazdığım için yazım hatalarını dikkate almayınız.
Çocuğa uzuldum size ihtiyacı var o uyuduktan sonra falan çalışsanız olmazmiDört yaşında bir oğlum var ve ben de aktif bir işte çalışıyorum mesaisi 9.05 olan aynı zamanda doktora yapıyorum şu an yeterlilik aşamasındayım akşam 17’de çocuğu kreşten alıp eve bırakıp kütüphaneye gidip saat 20:00’ye kadar ders çalışıyorum eve gelip çocuğumla maksimum bir ya da 2 saat ilgilenip uyuruz haftasonu da kütüphaneye gidiyorum ve bu süreç doktora tez aşamam da dahil olmak üzere belki en az üç sene daha devam edecek acaba oğlundan çalıyor muyum diye düşünüyorum hafta sonu en azından tam bir gün verebildiğim zamanlar da oluyor ama tabi bu biraz nadir oluyor bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz vicdani olarak sorumlu hissediyorum? Ses kayıt uygulaması ile yazdığım için yazım hatalarını dikkate almayınız.
Bu süreci çok kolay atlatan denge kuran arkadaşlarım var.Ben oyle her gun is harici surekli calismami gerektirecek bir doktora sureci gecirmedim, acikcasi o kismi hala anlayamiyorum. Oldukca dengeli bir surec gecirdigimi dusunuyorum ki bu surecte evlendim, isimde ekip liderligine yukseldim ve doktorayi da 4 senede bitirdim. Ama yine de kopek sahiplenmek cok istiyorduk esimle, artik tezi vermek uzereyken sahiplendik ki onumuzu gorelim, tamamen ilgilenebilelim diye. Simdi ben savunmami da verdim, minigim de 1 yasina girdi, yavru kopeklik zamanini da doya doya yasadik.Ben genel olarak dengeden yanayim, ama konu sahibi tamamen bir anda bir konuya kanalize olabiliyorsa, istedigi her seyi ayni anda elde etmeye calismayacak, bazi seyler ister ister istemez geri planda kalacak. Bu kesinlikle ama kesinlikle cocuk olmamali.
Bu süreci çok kolay atlatan denge kuran arkadaşlarım var.
Benim gibi sürekli mobbinge maruz kalıp ders ve yeterlilik süreçleri dahil burnundan getirilenler, yönetimle ters düşenler yahut bölümdeki öğretim üyelerinin aralarındaki husumetin dahi yeterlilikte doktora öğrencilerinden çıkarılıp yeterlilikte haksız şekilde bırakılan kişiler de var, bir de çalışma alanına göre de değişebiliyor durum. Ben süreci çok zor geçirenlerdenim o yüzden her şeyi aynı anda yürütebilirim demedim, bunların hepsini kaldıracak bir ruh hali ve yeterlilikte değildim. Yapabilen de elbette vardır.
Önemli olan kendini tanıyıp neyi yapıp yapamayacağını bilmek diye düşünüyorum, kervan yolda düzülür hallederiz mantığı hele ki böyle ciddi kararlarda; bana göre değil, planlamaları iyi yapmak gerek.
Kac yasinda cocugun?Valla ben işsizim ama yine de hafta içi çocuğumu 2 saat görüyorum. Çünkü kreşe sabahın 7sinde gidiyor. Eve de babası getiriyor o da 5te 5 buçukta alabiliyor. E çocuk çok yorgun oluyor akşam 7de 7buçukta yatırıyorum. E gün bitti gitti. Zaten 1 saat yemek yiyor. Kaldı 1 saat onda da ne isterse onu yapıyor. Haftasonu da özel oyun oynadığım falan yok. Ama anneliğimi yapıyorum. Bakımından,yemesinden,sevilmesinden sorumluyum. Onu 10 dk okşamam bile yetebiliyor ona bazen. İşe giricem diye totomu yırtıyorum ayrıca. İşe girersem sizin gibi çalışmak zorundayım. Kötü anne falan değilsiniz..
Size cevap vermek için iki gündür bekliyorum banlıydım. O kadar ferahlattı ki yazdıklarınız. Elbette sonuna kadar okudum hem de birkaç defaSizi suçlamayan ve durumunuzu yargılamayan bir mesaj yazmaya geldim. Bu kadar dobra(!) yorumun içinde belki benim benzer tecrübem bir nebze fikir olur.
Doktora ders dönemindeyken evlenmeye karar verdik. Annem konuyu babama açınca babam “keşke doktorasını bitirip evlenseydi” demiş ben bu fikri ile dalga geçip “doçentliği alıp evleneyim daha iyi olur” demiştim ve Allah cezamı verdi
Zaten çok disiplinli ve sistemli çalışan biri olmadığım için, bir de zor bir konu ve metoda atlayan bir hayalperest ve gizli mükemmeliyetçi olduğum için 7 yıllık çileme merhaba dedim. Kızım doğduğunda evliliğim 2 seneyi geçmişti ve benim elimde sadece kızıma 7 aylık hamileyken yapmış olduğum saha çalışmasının bulguları vardı. Tezimi sunduğumda kızım 2,5 yaşındaydı.
Ben bu süreçte ağırlığı teze değil çocuğa verdim ancak bu da mükemmel çözüm değildi. Bu kısıma dikkatinizi çekerim.
Doktoranın 6. senesinde bana bi geldiler. Bir şekilde bitirmem gerek dedim. Her konuda olduğu gibi geniş zamanda rahat yapılacak işi, çok kısa bir zamana sıkıştırdım. İki yılda düzenli çalışma ile geleceğim noktayı yaklaşık 6 ayda bitirdim desem yalan olmaz ama her şeye yetme, çocuğuma yansıtmama derdine kendimi perişan ettim.
Tezimi bitirdiğim tarihten tam bir yıl önce tesadüfen bir ilkokul arkadaşımla karşılaştım ilkokuldan sonra hiç görmemiştim haliyle derin bir sohbete başladık. İlkokuldayken de disiplinli ve hırslı bir kızdı. Biraz ketumca anlatayım adres göstermeyeyim. Zor bir alanda ve bulunduğumuz şehre çok yakın bir şehire uzmanlığını yeni almıştı. O alanda bizim şehirdeki üniversitede fakülte kurulacaktı ve kendisi buraya geçecekti. Bana kadro beklediğini söyledi. Sen napıyosun deyince “doktora aşamasındayım ama bişey yapamıyorum kızım küçük odaklanamıyorum” dedim. Annene bırak çalış dedi. Zaten gün içinde genelde öyle yaptığımı söyledim.
Amirlerim anlayışlı davranıyorlardı. Yıllarca eziyet edip ordaki son senemde hidayete ermişlerdiöğlene doğru evden çıkar kızımı iş yerime çok yakın olan anneme bırakırdım. Öğleden sonra 2,5-3 saat uyurdu mutlaka ben de 5’te gelirdim. Yumuşak bir geçiş oldu bizim için. Bunu arkadaşıma anlattığımda “öyle demiyorum tamamen bırak” dedi. Kendisi öyle yapmış. Çocuğu yaşına girmeden bu şehre getirmiş, uzmanlığı bitene kadar çocuk annesinde kalmış. Başka türlü çalışamazdım dedi. Ben çok şaşırdım ama bişey demedim. Gerçekten yapabileceğim bişey değil. Varsın geç olsun ama dengeli olsun dedim.
Sona yaklaşırken son 2-3 ay gece gündüz çalıştım o süreçte çocuğumda bariz bir yoksunluk görmesem de vicdan yaptım.
Keşke vicdan yapmasaymışım. Çünkü çocuğumla bağımda bir sorun yok. 10 yaşında ve konu ne olursa olsun açık bir iletişimimiz var. Ayrıca bazı durumlar sebebiyle zor bir çocuk ve ben şimdi doçentliğe hazırlık sürecinde de aynı doktoradaki gibi bin parçayım. Bu sefer birken iki oldular5’e kadar okuldalar.
Geri kalan süreyi tamamen birlikte geçirdiğimi söyleyemem. Bazen babaları ile 1-2 saat takılırlar ben çalışırım. Bazen gece dersim, öğrenci görüşmem olur anneanne ya da babaannelerinde bizi beklerler eşim işten geç çıkıyor. Hatta babaanneye gidince yalvar yakar gece orda kalmak isterler sabah gider alırım. Biz böyle bir denge kurduk ve gözüm hep açık. Çocuklarımda bir durgunluk, yabancılaşma vs hissetsem anında sistemi değiştiririm.
Varsın doçentlik de doktora gibi geç olsun temiz olsun herkesin hayatında herşeyin zamanı var. Bu arada yukarda bahsettiğim arkadaş uzun süre kadro bekledi ve kaderin cilvesi mi diyeyim ikimiz de aynı ilanda aynı dönemde kadroya atandık.
Mesleğimiz çok emekli, yıllarımızı verdik ve sadece geçinmek için yapılacak bir meslek asla değil bu sebeple özel hayatımızla dengelemenin bir yolunu bulmamız gerek. Çünkü toplum maalesef çocuğun bakım yükünü ve fiziksel olduğu kadar duygusal ihtiyaçlarını olması gerektiği gibi anne babanın eşit paylaşmasına hazır değilVermişler bize gazı “annelik şöyle böyle sen başında olmazsan çocuk seri katil olur, toplumu anne yetiştirir her şey senin sorumluluğun her başarısızlık senin suçun…” Baba nerde?
Neyse uzatmayayım.
Kendi adıma bu koşullarımın da avantajları olduğunu söyleyebilirim. Çocuklarımın böyle bir anne modeli ile büyümesinden yana içim rahat. Çünkü nitelikli zaman da geçiriyorum çocuklarımın duygusal ihtiyaçlarına ben çocukken ev hanımı olan annemden daha fazla kafa patlatıyorum. Kendimi de biliyorum Allah var24 saat evde oturmaya yüreğim yok. Evde bunalıma giriyorum kendime faydam olmaz ki çocuğa olsun
Konu sahibi ben de sosyal bilimciyim ama alanlarımız farklı olabilir. Sizin çalışmalarınız benimkilerden ağır olabilir. Benim doktora tezim başarılı olmayabilir (büyük umutlar ve hayalkırıklığıciltlendikten sonra bir hafta kapağını açmadım bu rezaleti okuyamam dedim
) üniversiteniz ve alanınızdaki duayenleriniz benimkilere göre daha nitelikli, daha kurumsal ve zorlayıcı olabilir. Bu sebeple daha yoğun bir çalışma temponuz vardır anlıyorum. Size tek tavsiyem her gün olmaz tabi ama bazı günler erken paydos edin. Bu günler çok çabuk geçiyor daha çok zaman geçirin ama benim yaptığım hatayı yapmayın.
Ben belki doktora sürecinde biri iken kızımı öncelemeyi tercih edip onla daha çok zaman geçirdim ama tezim her zaman kafamın içinde bir çuval taş gibi ağırlık yaptı. Oyunlar oynadık parka gittik vs ama belki mutsuzluğumu yansıtmışımdır (asla kötü davranarak değil) belki de mutsuzluğumu yansıtmamak için kendimi yemişimdir bu da bana zarar verdi. Yazları tatil planı yapmadım o dönem. Tez dururken tatili hak etmiyorum diye düşündüm. E o zaman otur yaz. O da yokilk profesyonel psikolojik desteği o zaman aldım. 6 seans sonra adam beni salladı
Siz artık gelmeyin sizin bir derdiniz yok tez bitince ortada sorun kalmayacak dedi.
Allah var bir taktiği çok işe yaradı sizinle de paylaşayım. Motive olmak için imajinasyon yöntemi deneyin dedi yani kendinizi tezi sunarken, tez bittikten sonra hayal edin dedi. Ortada tez yok ben her gece sunumu kafamda yaşıyorum, tezden sonra çıkacağım tatili kurguluyorumYalnız söylemesi ayıp tezi iyi sundum eksikliklerimi öyle bi makyajladım ki
Tezi teslim ettikten sonra eksikleri tamamlayıp sunu dosyasına ekledim. Savunma esnasında “sayın hocalarım elinizdeki nüshalarda bu kısım, tablo, şema vs. yok sizlere danışmak istedim sizce tezde yer alması uygun olur mu?” dedim. Tez sonrası hukukum olan bir jüri üyesi “bize edecek laf bırakmadın çenemizi kapattın” dedi. Başka sebeplerle benden hoşlanmayan açık aramaya çalışan jüri bir ay sonra kendi öğrencisine “böyle sunum mu olur? Hiçbişey bilmiyosan bari carmenin sunumunu dinleseydin” demiş.
O yaz hayatımın en rahat, güzel ve bol tatilli yazıydı. Kızımla bütün açıkları kapattık. Kendisi oldukça özgün, aristokrat ruhlu ve bilmiş bir şahıstır ama bizimle herşeyi konuşur, hakkını da çatır çatır savunur. Yüzüme ifade etmez (babasına çekmiş) ama kayınvalideme benimle ilgili övgü ve güven dolu şeyler söyler.
Önemli olan koşulsuz sevgi, önemli olan özen göstermek. Bunu 24 saat yapabileni alkışlarım ama benim hayat serüvenim buna müsaade etmiyor. Ben çalışma hayatına geç başlayan ama öğrencilerinin hâlâ hayranlıkla bahsettiği öğretmen bir annenin kızı olarak onunla gurur duyuyorum mesleğimde onu model alıyorum. İlkokuldayken babamı yakın bir şehre idareci olarak görevlendirdiler. Haftanın beş günü orada lojmanda kalır haftasonu gelirdi. Çocukken anlamazdık ama büyüdükçe çevremizden babamın oradaki mücadelesini dinledik. Terör bölgesi olan bir yerde nasıl dirayetle insan kazandığını duyduk. Daha geçen sene bir memur bana babamın o dönemde memurlara yaklaşımını, devlet erkânını ağırladıkları zamanlarda babamın cüzdanını aşçıya bırakıp “ne gerekiyorsa burdan al” dediğini anlattı. Bunlar benim için çok kıymetliZaten babam evde olsa oturup tv izleyecekti o dönem babaların tolünü bilen erkek sayısı çok azdı
İsterim ki çocuklarım da benim topluma katkılarımı görsün ilham alsın. Kendilerine verdiğim değeri idrak edebilsinler çocukluklarını güzel anılarla hatırlasınlar. Evet “annem geç saate kadar çalışırdı, bazen bilgisayarın başından ayrılmazdı şehir dışı yurt dışı seyahat ederdi ama bizimle oynardı gezerdi pikniğe giderdi tatilde şunu bunu yapardık” da desinler.
İki karpuzum var ikisini de düşürmeden taşımaya çalışıyorum. Adımlarım yavaş kollarım yoruluyor ama birini diğerinden ayrı göremem. Çocuklarım dünyam, servetim en kıymetlilerim ama ben anne olduğum kadar bir eşim, arkadaşım, öğretmenim, akademisyenim. Önce kendi çocuklarıma sonra çocuğum gibi gördüğüm öğrencilerime, mesleğimin özü itibariyle topluma hizmet etmeliyim ve biraz duygusallaşayım bu donanımı edinirken destek olan aileme, eşime bu ülkeye ve Atatürk mirasına borcumu ödemeliyim (aşırı dramatik tez önsöz örneği gibi oldu)
Sevgili konu sahibi dengeyi kurabilmek için sürekli tetikte olmak sürekli sorgulamak yorucu ama emin adımlarla yürütüyor. Kızımın arkamdan kapıyı kapatırken “hadi sen okuluna git biz anneannemle eğlenicez” diye gülerek beni uğurladığı günlerde daha verimli çalıştım. Teze bir gün kala sunu hazırlamak için babası ile eve gönderdiğim kızım apartmana girerken birden dönüp “sen de gel” diye mızmızlanınca ve babası dikkatini dağıtıp eve götürdüğünde içim burkuldu. O unutmuştur ve iz bırakmamıştır ama bende kaldı.
Gönül isterdi ki ben de en geç hamileyken savunmaya gireyim ama olmadı. Bekar, çocuksuz ya da çocuğu yetişmiş büyümüş annelerden ve her koşulda ev ve çocuk sorumluluğunu kadına yükleyen erkek akademisyenlerden çok daha fazla yıprandım ama geçti gitti. Bizim işimiz diğer işlere pek benzemiyor bu adanmışlığı anlamayanları anlayışla karşılıyorum. Nitelikli ya da niteliksiz başka bir işimiz olsaydı ücretsiz izni veya işten ayrılmayı diğer koşullarla birlikte ben de düşünebilirdim ama pek çok sebeple bunu düşünemiyorum. Doçent olmadan da emekli olabilirim derdim unvan değil. Puan ve atıf odaklı da değilim. Yaptığım işin hakkını vereyim, bir soruna çözüm bulayım, alnımın terini akıtayım varsın yavaş olsun az olsun…
Okuyucuların büyük bir kısmını 87 paragraf önce kaybettim ama sosyal bilim doktorantı olan konu sahibinin son cümleyi gören kişi olduğunu garanti edebilirim![]()
Ben kötü anne olduğunuza kesinlikle inanmıyorum. Sorumlulukları arasında sıkışıp kalmış, gereğinden fazla telaşlı, sanki süreci de gözünde fazla büyütmüş bir kadın görüyorum. Yeterlilik için 2 hakkınız var biliyorsunuz. İlkinde olmazsa ikincisinde mutlaka başarırsınız. Üstelik yeterlik sınavı da ders dönemi boyunca özellikle zorunlu derslerinizde yoğunlaştığınız kuram, felsefe, uygulama, yöntem ya da her neyse onlardan farklı sorular içermeyecek. Sosyal bilimlerdeyseniz büyük çoğunlukla kuramlar, alanda adı geçen baba bilim insanları ya da yöntem ve modeller hakkında mukayeseli sorular çıkacaktır. Örnek bir araştırma önerisi yazmanız istenebilir. Alanınızla ilgili güncel yaklaşımlar, modeller, uygulamalar her ne ise bunlar hakkında bilginizi ölçebilirler. Eski-yeni karşılaştırması istenebilir. Alanın tarihi gelişimi sorulabilir. Kısaca kıyıda köşede kalmış küçük detayları sormazlar size. Ders döneminde sıklıkla üstünden geçtiğiniz konu başlıkları ele alınır. Sözlü sınavda da yazılıda yaptığınız bir hata, ya da yeterince açıklayamadığınız bir husus varsa önce buna açıklık getirmeniz istenir. Ya da neyi neden savunduğunuz sorulur. Sonra da sıklıkla güncel uygulamalar, alanla ilgili araştırmaların yoğunluğunun hangi başlıklarda olduğu, tezde çalışmayı düşündüğünüz konu başlıkları ve gerekçeleri, alanınızda kullanılan araştırma yöntemleri gibi sorular olur. Daha önce yeterliğe girmiş üst dönem arkadaşlarınız varsa sorular hakkında fikir alabilirsiniz. Bence yeterlik sınavı zor değil sadece kapsamlı bir sınav. Bilgiyi, düşünceyi bir bütün haline getirmek gerekiyor.
Zaman açısından size tavsiyem kütüphaneye gitmek yerine doğrudan eve gelmeniz ve ailece zaman geçirmeniz. Kendinizi ne amaçla olursa olsun ailenizden bu denli uzaklaştırırsanız bir zaman sonra yalnız ve çaresiz hissetmeye başlarsınız. Akşam birlikte vakit geçirip yavrunuzu uyuttuktan sonra eşinizle güzel bir kahve ve ders başı. Saat 1e kadar çok rahat çalışabilirsiniz. Haftasonları da kütüphaneye tam gün gitmek yerine 2 yarım gün gitmeyi tercih edebilirsiniz. Ya da siz evde çalışırken eşiniz oğlunuzu alıp gezmeye, oyuna çıkartabilir. Tez döneminde zaten bu yoğunlukta çalışmanız gerekmeyecektir. Orada süreci biraz daha esnetebilirsiniz. 2 senede bitirmek yerine 3 senede bitirebilirsiniz. Aksi takdirde sağlığınıza da zarar verirsiniz. Başarılar dilerim :)
Ekleme: Bir de aklınızda bulunsun, sözlü sınavda yanınızda mutlaka küçük bir not defteri bulundurun. Sorular biraz detaylı olacağı için aklınızda tutmanız çok zor olacaktır. Hocalara da soruları tekrar ettirmek şık olmayacağından anahtar kelimeleri not defterine yazarak sorulara rahatlıkla cevap verebilirsiniz. Bir de anahtar kelimeler görsel olarak yan yana geldiği için düşüncelerinizi toparlayıp kendinizi ifade etmeniz de kolaylaşacaktı
Ya ben yazdigim mesaji unutmusum buraya hakikaten sert olmus. Uslup icin ozur dilerim. Doktora surecinden gecmis biri olarak ne kadar yipratici oldugunu bildigimden sinirlendim herhalde. Olay danismanda bitiyor dedigim gibi eger cok baskici olmayan sizi rahat birakan bir danismaniniz varsa cocukla doktora beraber yurur aksi durumda zor olacak.Yorum yazan tek tek cevap veremediğim herkese teşekkür ediyorum
4Kac yasinda cocugun?
Anaokulu mu? Ama evdeysen cocuk neden tum gun kreste
Sizinki annenizin mizacından kaynaklı. Pandemi döneminde sağlık çalışanları karantinaya girmişti. Çocuklarından ayrı kalmışlardı. Buluşma videolarını yayınlıyorlardı. Ben ağlayarak izlerdim o hasretlerini, özlemlerini.Bunu da yazmadan geçemeyeceğim
Çalışan bir annenin çocuğuydum hem öyle sizinki kadar da değil. Sağlık çalışanı olan bir anne nöbetleri olan. Biraz bakıcı biraz kreş büyüyüp gittim. Gece yatmadan çok dua ederdim yarın annem işe gitmesin evde olsun diye. Hele nöbetini olduğu geceler sabah olsun annem gelsin beraber oynarız diye yatardım. Sabah olur annem gelir kısa bir süre sonra hali ile uyumak isterdi. Tabi bana yine bakıcı yolları kreş yolları görünürdü. Çalıştığı dönemde maddi olarak hiç eksik kalmadım herşeyin en iyisini giydim yedim çeşitli kurslara gittim. Ama hep eksik kaldım. Onunla paylaşamadığım herşeyi başkaları ile paylaşmayı öğrendim. şu an 35 yaşındayım annemle aramdaki bağ o kadar pamuk ipliği ki. Lise yıllarımda çok asi biriydim. İçimde ona karşı hep bir öfke vardı. Çünkü beni tanımıyordu. Bi derdim olduğunda hiç oturup dinlemedi ağladığımda kapıdan şöyle bi bakar geçerdi. Biliyorum yorgun olduğu için zaman ayıramazdı ama bu benim suçummuydu? Bi gün olsun neyin var kızım diyerek yanıma oturmadı. Hala aynı öfke içimde ama sadece artık anne olduğum için daha ılımlıyım. Evet seviyorum evet canım ciğerim ama yıllardır yaşanılanlar en ufak bir kıvılcımda alev almaya hazır şekilde içimde. İşin açıkçası aramasa aramam sormasa sormam. Sağlıklı olduğunu iyi olduğunu bileyim bana yeter. Benim ona ihtiyacım olduğu tüm zamanları görmezden gelmiş birine şu an kendimi yakın hissedemiyorum açıkçası. İnanın anneme en son ne zaman sarıldığımı bile hatırlamıyorum..
Çünkü kreş uzakta ve tek araba var. Eşim de arabayla gidiyor. Giderken bırakıyo dönerken alıyor. Bazen ben alıyorum erken eşim işe izbanla gidiyor arabayı bana bırakıyor(bu arada işi 30 km uzakta) ama şu an buralarda yol çalışması var. Yeni ehliyet aldım çocuğu tehlikeye atmak istemiyoruz. Bu arada kızım ilk defa bu yıl kreşe başladı. Bu zamana kadar hep benimleydi. Sosyalleşmesi için yolluyoruz.Anaokulu mu? Ama evdeysen cocuk neden tum gun kreste![]()
Gec baslamis sanki, aslinda genelde 2,5-3 yas iyi diyolar 4 yastan sonra anaokulu.. birde hemen tamÇünkü kreş uzakta ve tek araba var. Eşim de arabayla gidiyor. Giderken bırakıyo dönerken alıyor. Bazen ben alıyorum erken eşim işe izbanla gidiyor arabayı bana bırakıyor(bu arada işi 30 km uzakta) ama şu an buralarda yol çalışması var. Yeni ehliyet aldım çocuğu tehlikeye atmak istemiyoruz. Bu arada kızım ilk defa bu yıl kreşe başladı. Bu zamana kadar hep benimleydi. Sosyalleşmesi için yolluyoruz.
Siz çalışmıyor musunuz ya da çocuğunuz var mı? Ben de çalışan annenin çocuğuyum. Eskiden çocukken ve gençken annemin hemen yorulduğunu , hiç kafa dengi olmadığını, benimle ilgilenmediğini düşünürdüm. Kendim de çalışmaya başlayınca, çocuk sahibi olunca annem onca işe güce nasıl yetişmiş diye düşünüyorum ve içten içe onu anlayıp yapamadıklarını normal karşılıyorum. Ona karşı eski kızgınlığımdan eser kalmadı, tam tersine çocukmuşum dünyadan haberim yokmuş diyorumBunu da yazmadan geçemeyeceğim
Çalışan bir annenin çocuğuydum hem öyle sizinki kadar da değil. Sağlık çalışanı olan bir anne nöbetleri olan. Biraz bakıcı biraz kreş büyüyüp gittim. Gece yatmadan çok dua ederdim yarın annem işe gitmesin evde olsun diye. Hele nöbetini olduğu geceler sabah olsun annem gelsin beraber oynarız diye yatardım. Sabah olur annem gelir kısa bir süre sonra hali ile uyumak isterdi. Tabi bana yine bakıcı yolları kreş yolları görünürdü. Çalıştığı dönemde maddi olarak hiç eksik kalmadım herşeyin en iyisini giydim yedim çeşitli kurslara gittim. Ama hep eksik kaldım. Onunla paylaşamadığım herşeyi başkaları ile paylaşmayı öğrendim. şu an 35 yaşındayım annemle aramdaki bağ o kadar pamuk ipliği ki. Lise yıllarımda çok asi biriydim. İçimde ona karşı hep bir öfke vardı. Çünkü beni tanımıyordu. Bi derdim olduğunda hiç oturup dinlemedi ağladığımda kapıdan şöyle bi bakar geçerdi. Biliyorum yorgun olduğu için zaman ayıramazdı ama bu benim suçummuydu? Bi gün olsun neyin var kızım diyerek yanıma oturmadı. Hala aynı öfke içimde ama sadece artık anne olduğum için daha ılımlıyım. Evet seviyorum evet canım ciğerim ama yıllardır yaşanılanlar en ufak bir kıvılcımda alev almaya hazır şekilde içimde. İşin açıkçası aramasa aramam sormasa sormam. Sağlıklı olduğunu iyi olduğunu bileyim bana yeter. Benim ona ihtiyacım olduğu tüm zamanları görmezden gelmiş birine şu an kendimi yakın hissedemiyorum açıkçası. İnanın anneme en son ne zaman sarıldığımı bile hatırlamıyorum..