Kişisel ve Kişilerararası Gelişimim 🙂🙃🙂

Merhaba kendim
Merhaba sabah ağlayıp duran çocuklar olmadan başlayan gün
...
Ben onu giymem, ben onu yemem, babam beni götürdü- götürmedi savaşının galibi benim gerilen ruh halim. Yoksa hergün olduğu gibi su akıp yolunu buluyor...

...
Dünden beri dersler üzerinde çalışıyorum mümkün mertebe. Hasta çocuğu okula göndermek, istekleri, evin rutinleri derken bir şekilde halledip gidiyoruz.

Gerçekten de herşey bitiyor, gidiyor.
Sabah annemle konuştum. Psikolojik sıkıntı geçiren bir kızdan bahsetti. Aldığı kilo nedeniyle tanıyamamış gördüğünde.
Başkasında başka dertler.

Lise şiir defterim aklıma geldi.
"Sen dünyayı kendine mendil edersen, o senden daima gözyaşı bekler."

...
Kendime göre koyduğum manevi üst hedefler beni bu dünya karmaşasından koruyor. Çok yerde görüyorum bunu. Hedefin yüksekse altlarla uğraşmasın. Görünenin arkasında gönderilen mesajı okuma lütfedilmişse ne mutlu. ( Rabbim bana da lütfetsin ve tüm ihtayacı olanlara hayırlısıyla.)

Rabbim şaşırtmasın,
Gördüğümüzden geri koymasın.
Bu günümüzü aratmasın.



Evet, çok şükür yeni bir güne uyandım.
Bugün dersimin birisi iptalmiş. Hocamızın işleri dolayısıyla.
Bu bana zaman kazanmak demek. İyi değerlendirmek istiyorum.

Planlarımı yapayım. Uygulamak nasip olur inşallah.
Ev rutinleri ( yemek, bulaşık, toparlama, çamaşır)
Ders çalışma
Yarın okulla teknik geziye gideceğim inşaallah. Çocukları annemlere bırakacağımdan dolayı çanta hazırlığı.
Gözlüğümü yenileme.

Başka yapmam gerekenler de var ama şimdilik bunlar olsun.
 
Merhaba kendim
Merhaba komşunun paylaştığı salatalık
Merhaba portakal suyu
Merhaba çocuklara yeni birşey aldığın zaman duydukları sevinç
...
Gözümü açamıyorum. Uykumu alamadım sanırım ama uyumak da beni geriye götürecek.

Dün okulun teknik gezisine kızımı da götürdüm.
Çocuklar somut dönem çocuğu. Anlatma göster çocuğu. O yüzden kendi deneyim kazansın, kendi gözüyle görsün ve ufku açılsın istedim.

Türkiye endemik tür olarak ve bitki çeşitliliği bakımından zengin bir ülke. Hem kendi ülkemizde, farklı yükseltilerdeki çeşitlerin ıslah çalışmaları, hem de dış ülkelerden getirilen bitkilerin adaptasyonuyla ilgili çalışmalar yapılıyor.

Bahçe bitkilerinin zararlılarıyla organik mücadele için uğraşılıyor. Ve buna yönelik birçok çalışma...

Aynısefa bitkisi cilde, mantara faydalı. Kremini yaptığım çeşidini gösterdi hocaya. O, diğer çeşidinin etkili olduğunu söyledi. Uzmanından öğrenmek gerekiyor.

Kızımla da dönüşte konuştum nasıl bulduğunu, ne öğrendiğini. "Güzeldi." cevabı beni tatmin edecek bir cevap değil çünkü.

Bizim dönemimizde 'de evlete sırtını dayasın, altın bileziğini taksın' mantıklı eğitim, şu anki çalışanlarda mutsuzluk sebebi.
Ben, çok istediğim bir meslek sahibi de olamadım gibi geliyor. Sahada araştırmacı olmak daha yatkın bana. O yüzden elimdeki imkanları zorlayarak, çocuklarımı gezdirip kendileri görerek karar versinler istiyorum. Önlerini açayım, kendileri gidip gitmeyeceklerine karar versinler. Ne kadar yapabilirim, nasıl yapabilirim ... artık zamanla olacak, bilemiyorum. Gerçekler de kapı gibi suratına çarpıyor insanın. Romantizim de bir noktada kalıyor.

Bugün yapmayı planladıklarım var. Yorgun hissediyorum. Bir bardak çay içip karar verme aşaması
 
bir dolmakalem sevdalısı da benim. tabi bu kadar çok sevince sadece kalem ile yetinemiyor insan. mürekkebi, kartuşu, defteri, kılıfı derken maiyet unsuru yüksek bir hobi oluveriyor. ama yıllardır yazmayı seven birisi olarak fiziksel olarak yazı yazmanın mental açıdan kesinlikle faydası olduğunu düşünürüm. genel olarak da içe dönül insanlarızdır. ama çevremde bu işe gönül vermiş hatırı sayılı bir arkadaş grubum var. her biri kendi içlerinde oldukça özenli ve kalem kıymeti bilen, sohbet sever insanlar.

naçizane bir de kalem seven insandan kötülük gelmez diyorum.
 

Mikan cım, hatırlarsan Trabzon hurması(amma) ile ilgili konuşmuştuk. Ben sana bunun küçüğü de var burada demiştim ya, orada gördüm bu güzellikleri. Sana çekip göndereyim dedim. ❣
 

Eklentiler

  • 20221221_143110.jpg
    154 KB · Görüntüleme: 60
Mesajınızı okuyunca hani derlerya, şuramdan birşeyler koptu. Öyle bir his...

Gülten Akın geldi elinde İlkyaz şiiriyle

Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya

Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar
Evler, çocuklar, mezarlar çizerek dünyaya.
Yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı,
Bakıp kapatıyorlar.
Geceye giriyor türküler ve ince şeyler...
🖋🖋🖋

Bir yerlerde kalemin kıymetini bilenlerin,
Paylaşmanın hazzına erenlerin,
Tüm uğraştırmalarına rağmen, dolmakalemden parmağına sızıp kalan ve geçemeyen o mürekkep lekesinden bir dünya hayale dalanların varlığını bilmek beni mutlu etti.

Selam olsun kalem sevdalılarına ❣✒
 
Ben bu sene ilk defa gördüm ve yedim bundan. Komşumun bahçesinde var fırsat bulursam çekip paylaşırım
 
Ben bu sene ilk defa gördüm ve yedim bundan. Komşumun bahçesinde var fırsat bulursam çekip paylaşırım
Hava da bozbulanıktı. Düzgün de çekemedim.
Ne güzel, yemek nasip olmuş. Şifa olsun.
Bizde orada onu bunu yerken karnımız doydu. Hocaya diyoruz bu yenir diye. Ben yemem bilmediğimi diyor. Yerliler bilip yiyor ama komediydi tabii.

Bunu biliyor musun? Biz bu otu da yeriz. Çok ekşidir. Özellikle narenciye bahçelerinin altında çayır gibi olur.

 
Biz küçükken bunun sapını emerdik ekşi ekşi çok severdim
 
Banyo için hep bu lifi kullanırız biz de
 
kavs-i kuzah isminin gökkuşağı demek olduğunu bilmiyordum

Bu arada Kore’liler kabak lifini bulaşık lifi olarak kullanıyor
Evet canım, o niyetle aldım bu ismi.☺ Sonra başka oluşumlar sahiplendi gerçi ama.
Ben vazgeçmem, severim gökkuşağını.

İlginç, bulursam ben de deneyeyim bulaşık süngeri olarak.
 
Kendime merhaba yok bugün
Çünkü beni yoran, yine ben'im...

Günlerden arapsaçı.
Yıllardır bir haksızlığın içindeyiz ve bu bizim elimizden çıkmış bir konu. Hukuki bir süreç yaşıyoruz. Hukukun da nasıl işlediği malum. Onunla ilgili bir deja vu yaşadım/ yaşattılar.
İzahı olmayanın mizahı olur diye cidden suyunu çıkarıp kendi aramızda espri konusu bile yapıyorduk ancak sanırım yılların birikimiyle son saçmalık beni yordu. Öyle olunca tadım tuzum yok bu aralar.
Vardır bir hikmet. Hayırlısı...

Bu sebeple geçen perşembeden beri böyle dengesiz bir ruh hali içindeyim. Bu, diğer canımı sıkan olayları da tetikledi. Sonuç olarak istemsiz akan gözyaşlarıma bir çözüm bulmam gerekti.

Eşimle konuştum. İnsanların seni anlamasını beklemek zaman kaybıymış. Yaşaya yaşaya öğreniyor insan.
Önceden "Bana neden bunu yapıyorlar ki? Etkilendiğimi görmüyorlar mı?"diye düşünür, kabuğuma çekilirdim. Meğerse tepki göstermemem "bir sorun yok" imajı vermiş. Halbuki anlatmak istediğimin tam tersi...
Eşim yoğun çalışan bir insan. Ondan bana, bize daha çok zaman ayırması gerektiğini söyledim. Duygularımı anlattım. Oturdum ağladım.
O, bu olaylara bakış açısını anlattı. Kendinin nasıl başa çıktığını, taşıdığı umudu...Kendine göre aklındaki B planlarını.
Sonuçta aynı yolda yürüdüğün insanla yaşadığın netlik gayet güzel bir gelişme. Ortak paydada buluşmayabilirsin ama duygularını ortak yaşamak, insanı güçlü kılıyor. Anladı beni hissi önemli.

Bunu da sağlayan kardeşim oldu. Aile içinde haksızlığa uğradığımızı düşündüğümüz bir mevzuda, kardeşim ailemle konuştu. Gerek sert, gerek yumuşak. Abla, bilinçli yapmıyorlar ve farkında değiller yaptıklarının sonuçlarını demişti. Farkında olsalardı daha çok üzülürdüm dedim.
Anne babanın bile bile haksızlığı da o kadar kolay kabullenilecek bir durum olmuyor.
Sen de söyle dedi. Onlar bilmiyor. Sen de anlat düşüncelerini, duygularını. Fırsat bulunca anlattım ve "dertleşme" adı altında üzerime mitolojideki dünyayı sırtlayan Atlas gibi konulan yük, artık konulmaz oldu. Önüne gelen bana dökülmüyor artık. Oh beee
 
Dün kendimi spatulayla kazıyıp en pratik gördüğüm yemeği yaptım. Bugün de sabahtan bulaşık makinesini ve çamaşır makinesini ayarlayıp, çalıştırdım.
Neden yazıyorum bunları? Çünkü, dipteyim sondayım depresyondayım diyerek yatmak yerine bir adım attım. Bir adım bir adımdır. Eğer ki yapmak insana zül geliyorsa, dev bir adımdır.

Evde baktım iyi olmayacağım. Kızım okul kursuna gitti. Oğlanlar basketbola. Ben de bahçeye giden eşimi aradım "İyi değilim." diye. Atla gel diyince işleri hızlandırıp, yemeği çayı orada yemek üzere ayarlayıp gittim. Yemeği sipariş ettim çünkü beni yoracak ve canımın istemediği durumlarda işimi kolaylaştıracak şeylere yönelmek de beni rahatlatıyor.
Yemeği yedik, çayı içtik. Çocukları arkadaş alacak şekilde ayarladım. Konuştuk.

Bahçemiz Toroslarda. Otu böceği ağacı sevdiğim için nefes alma alanı benim için. Mantar aradım. Zehirli de olsa buldum. Değişik mantar çeşitlerini gördüm. En ilginci şuydu:
 



Ölü bir yaşam formunda, yeni yaşamlar yaratılıyor. Birşeylerin ölümü, diğerlerinin yaşaması için gerekli.

Tohum ölecek ki, filiz yeşersin.
Toprak altında, soğuk ve karanlıkta keyfini bozmayıp çürümeyen bir tohum nasıl ki o karanlığa mahkum kalıyorsa, Dünya'nın ona sunacağı imkanlardan bihaber kendine göre 'konfor alanında' kalıyor, çürüme adı altında 'dönüşme' cesaretini gösteremiyorsa, karanlıkta ve soğukta kalmaya devam edecek...
Oysa besmeleyle çıkan bir tohum yeni ışığa, Güneş'e, aydınlığa, mutluluğa merhaba der, yüzü güler, çiçeklerini sergiler, kendi gibi yüzlerce tohumunu şefkatle besler...

İnsanoğlu da kendini çürütme yerine, "haydi bir çay koy, yeniden başlıyoruz" tazelenmiş unuduyla, yeniden, yeniden, yeniden doğar kendine, 18 bin aleme...

Tıpkı bizim ölümümüzün de yeni bir yaşama doğma olduğu gibi... Kaliteli tohum olmalı ki, kaliteli doğma olsun.
 

Eklentiler

  • 20221224_163120.jpg
    180,7 KB · Görüntüleme: 59
  • 20221224_162644.jpg
    154,9 KB · Görüntüleme: 50
Bunlar da diğer güzellikler...
Göz, kendini göremez ama alemleri görür dereceye göre.
Gözü bilen, gözün hoşuna gidenleri bilen, göze hoş gelenleri yaratan yüce Halık'a hamdolsun.



Eşim dedi ki, hadi mantar topla. Çocuklukta da giderdim ama ben pek bulamazdım mantarı.
Serde yiğitlik olduğu için, zehirsizleri de bulamadığım için, bulduklarımı böyle ters 1 şekline getirdiğim çubuğa taktım.
Sonuç, zehirli mantar bulduğum için gülen eşime "Sen bana zehirsiz bul demedin ki, mantar bul dedin, buldum."ukalalığı yapıp gülüştük.




Eve dönerken de mantar satan bir abiden 2 kilo mantar alıp olayı bağladım. Bugün bol mantarlı bir gün oldu.☺
 

Eve dönerken beni durduran güzellikler

Papatyanın saflığı, doğallığı içindeki kendi özgünlüğü papatya sevme sebebim.
Gül gibi klasik değil, orkide gibi şımarık değil, arkadaşça, samimi duygular uyandırıyor bende.

En güzel papatyayı Erciyes Sütdonduran Yaylası'nda kaya tırmanışı yaptığımız o gün kokladım. Hala da unutmam...
 

Eklentiler

  • 20221224_162540.jpg
    161 KB · Görüntüleme: 60
Ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkaran ya Hayy, benim de içimden güzel duyguları çekip çıkar. Enerjimi çıkar. Bana güç ve kuvvet ver. Şüphesiz Sen, en kuvvetlisin.


Merhaba kendim
Merhaba yeni yeni açan nergisler...

Bir tohuma koca bir ağacı yükleyen ve onun bütün azalarını küçüçük tohuma yazan Rabbim, o güzel koku fabrikasını, o güzel renk fabrikasını açığa çıkaran Rabbim, beni bilir, benim görür ve işitir. Bana cevap verir. Elhamdülillah
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…