Kirşehir///40

oy oy gelmişler ablasını yalnız bırakmamşlar operim şimdi sizi
hoş geldiniz kıslar her zaman gelin başımın üstünde yeriniz var esmer güzeli sizi çok çok seviyor
---------------------------------------------------------------------------
---------------çok üzgünüm biraz once bi haber aldım babamın halası vardı çok yaşlıydı ankardan kalıyordu ve ölüm haberi geldi üzüldüm bi toprak daha gitti yarın buraya kırşehirden kalkacak allahtan rahmet dileerim geride kalanların başı sağ olsun amin
 
normal_gece40.jpg
 
hayırlı geceler arkadaşlar bende kırsehirliydim ama 2,5 aydır kimliğimde elazığ yazıyor kırsehirin neresinden olduğunuzuda yazarsanız sevinirim ben kamanlıyım
 
hayırlı geceler arkadaşlar bende kırsehirliydim ama 2,5 aydır kimliğimde elazığ yazıyor kırsehirin neresinden olduğunuzuda yazarsanız sevinirim ben kamanlıyım
CANIM HOŞ GELDİN kaydirigubbakcemile4
KIRŞEHİR KAMAN DAYIM BEN GEL BURAYA CANIM KOŞEMİZ YALNIZ KALMASIN OKkaydirigubbakcemile5
 
ALLAHın Sevgili Kulu(İbret Verici Güzel Bi Hikaye)

--------------------------------------------------------------------------------

ALLAH’ın sevgili kullarından biri bir rüya görür; rüyasında kendisine şöyle denir: “Sabah olunca, karşına ilk çıkanı ye, ikinci çıkanı sakla, üçüncü çıkanın dileğini kabul et, dördüncü geleni üzme, beşinciden de kaç!” Sabah oldu; dışarı çıktı. Yola koyulup gitti. Karşısına bir dağ çıktı. Bu koca dağı görünce şaşırdı. Kendi kendine şöyle dedi: Rabbim bana bunu yememi emretti. Sonra şöyle dedi: Rabbim bana gücümün yetmeyeceği bir şeyi emretmez. Onu yemeye karar verdi. Dağa doğru yürüdü. Yaklaştıkça dağ küçüldü. Tam yaklaştığı zaman koca dağ bir lokmaya dönüşmüştü. Onu tutup yedi, baldan tatlı buldu. ALLAH’a hamdetti, yürüyüp gitti. Karşısına altından bir leğen çıktı. Şöyle dedi: Rabbim, bunu da saklamamı emretti. Bir çukur kazdı, onu gömdü. Yürüdü, az gittikten sonra dönüp baktı. Leğen toprak yüzüne çıkmıştı. Geri döndü, tekrar gömdü. Biraz gitti; baktı ki, yine çıkmış bir daha gömdü, yine toprak üstüne çıktı. Kendi kendine, “Ben emredileni yaptım.” diyerek bırakıp gitti. Karşısına bir kuş çıktı. Peşinden bir şahin onu kovalıyordu. Kuş ona şöyle dedi: “Ey ALLAH’ın sevgili kulu, beni sakla. Bana yardım et.” Onu aldı. Koynuna sakladı. Peşinden şahin geldi; şöyle dedi: “Ey ALLAH’ın sevgili kulu, ben açım. Sabahtan beri de bu kuşun peşindeyim. Onu yakalamak istiyorum. Kısmetime engel olma. Kendi kendine şöyle dedi: “Üçüncünün dileğini yapmam emri verildi, yaptım. Dördüncüyü üzmemem emredildi. Şimdi ne yapacağım? Bu işe şaştı. Sonra bıçak aldı; kendi uyluğundan bir parça et kesti, şahine attı; o da kapıp kaçtı. Daha sonra kuşu saldı. Bundan sonra, yürüyüp gitti. Kokmuş bir leş gördü. Onu da bırakıp kaçtı. Akşam olunca şu duayı yaptı: “Ya Rabbi, emrini yerine getirdim. Bu işlerin manası ne ise bana bildir.” Daha sonra, rüyasında şöyle anlatıldı: “Birinci görüp yediğin öfkedir. Önce koca bir dağ gibi görülür; sabırla öfke yutulursa, baldan tatlı olur. İkincisi iyi amelindir. Ne kadar saklarsan sakla; yine meydana çıkar. Üçüncüsü, sana bırakılan bir emanettir, ona hıyanet etme. Dördüncüsü şudur: Bir insanın sana bir dileği ulaşırsa, onu yerine getir; isterse sana lâzım olan bir şey olsun. Beşincisi gıybettir. İnsanların gıybetini edenlerden kaç. Şüphesiz her şeyi bilen ALLAH’tır...
 
BUDA ÇOK HOŞUMA GİTTİ OKUYUN LÜTVEN
-----------Allah dostlarindan Bayazid-i Bestami hazretleri bir gün timarhanenin önünden
geçiyordu. Hakimlerden birisi de tokmakla havanda bir seyler dövüyordu.
Bayazid-i Bestami hazretleri:
"-Ne yapiyorsun Hekimbasi?
-Delilere ilaç hazirliyorum.
-Benim hastaligima da ilaç olur mu?
-Hastaligin nedir?

Günah hastaligi. Bir ilaç biliyorsan tarif et.

-Hayir, ben günah hastaliginin ilacini bilmiyorum"
O sirada parmakligin arkasindan bir deli Bayazid-i Bestami'ye seslendi:
"-Gel baba gel senin hastaliginin ilacini ben biliyorum.
-Söyle bakalim seni dinliyorum.

-On dirhem tevbe kökü ile on dirhem istigfar yapragi al. Bunlari kalb
havanina koy. Tevhid tokmagi ile döv. Insaf eleginden geçer. Göz yaslariyla
yogur. Ask firininda pisir. O macundan her gün bes kasik al. Senin
hastaligindan eser kalmaz"

Bayazid-i Bestami bunlari dinledi. Içini çekti ve:

"Hey gidi dünya hey! Seni deli diye timarhanenin parmakliklari arkasina
koyanlar utansin!" dedi.
 
ARKADAŞLAR GÜZEL DEMİ BAKIN
-------------Adamın biri her zaman yaptığı gibi saç ve sakal tıraşı olmak için berbere gitti. Onunla ilgilenen berberle güzel bir sohbete başladılar.
Değişik konular üzerinde konuştular. Birden Allah ile ilgili konu açıldı...
Berber: " Bak adamın, ben senin söylediğin gibi Allah'ın varlığına inanmıyorum."
Adam: " Peki neden böyle diyorsun "
Berber: " Bunu açıklamak çok kolay. Bunu görmek için dışarıya çıkmalısın. Lütfen bana söyler misin, eğer Allah var olsaydı, bu kadar çok sorunlu, sıkıntılı, hasta insan olur muydu, terk edilmiş çocuklar olur muydu Allah olsaydı, kimse acı çektirmez, birbirini üzmezdi. Allah olsaydı, bunların olmasına izin vereceğini sanmıyorum..."
Adam bir an durdu ve düşündü, ama gereksiz bir tartışmaya girmek istemediği için cevap vermedi. Berber işini bitirdikten sonra adam dışarıya çıktı. Tam o anda caddede uzun saçlı ve sakallı bir adam gördü. Adam bu kadar dağınık göründüğüne göre belli ki tıraş olmayalı uzun süre geçmişti. Adam berberin dükkanına geri döndü.
Adam: " Biliyor musun ne var, bence berber diye bir şey yok" Berber: " Bu nasıl olabilir ki Ben buradayım ve bir berberim."
Adam: " Hayır, yok. çünkü olsaydı, caddede yürüyen uzun saçlı ve sakallı adamlar olmazdı."
Berber: " Himmm... Berber diye bir şey var ama o insanlar bana gelmiyorsa, ben ne yapabilirim ki "
Adam: " Kesinlikle doğru! Püf noktası bu! Allah var, ve insanlar ona gitmiyorsa, bu gitmeyenlerin tercihi. İşte dünyada bu kadar çok acı ve keder olmasının nedeni!"
------
 
-------------------------MAİL OLARAK GELDİ BANA ÇOK HOŞ BAKMANIZI İSTİYORUM SAVGİLİ ARKADAŞLAR
-------------------------------Kanser hastanesinde başhekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı. Bu hastam göğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yurt dışına gitmek istemesine rağmen, bazı formaliteler sebebiyle o imkanı bulamamıştı. Serap'ı özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altına aldım. Ve kısa bir süre sonra da iyileştiğini gördüm. Ancak Serap'ın da bütün diğer kanserliler gibi ilk 5 yıllık süreyi çok dikkatli geçirmesi gerekiyordu. Bir iş kadını olan Serap, 4 yıl kadar sonra 1 ihale için İzmir'e gitmek istedi. Kışaylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıyla kabul ettim. Maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindiği otobüsün kaza geçirmesi üzerine 6 saat kadar mahsur kalmış. Dönüşünden kısa 1 süre sonra kanser, kemik ve akciğerine yayıldı. Serap bacak kemiklerindeki metastaz nedeniyle yürüyemez hale gelirken, hastalığın akciğerdeki tezahürü sebebiyle de devamlı olarak oksijen cihazı kullanıyor ve söylediği her kelimeden sonra ağzını o cihaza yapıştırarak nefes almak zorunda kalıyordu. Evine gittiğim gün, yine güçlükle konuşarak:

-''Doktor bey,'' dedi. ''Ben size...dargınım.'' ''Niçin?" diye sordum.
-"Siz...dindar bir insanmışsınız. Niçin bana da, ALLAH 'ı, ölümü, ahireti anlatmıyorsunuz?"

Dini inançlarının çok zayıf olduğunu bildiğim için bu teklifi karşısında oldukça şaşırdım. O'nu üzmemeye çalışarak:
--"Doktora ulaşmak kolaydır'' dedim. ''Parayı bastırdın mı istediğine tedavi olursun. Ancak iman tedavisi için gönülden istek duymalısın..."

Konuşmaya mecali olmadığından "Ben o isteği duyuyorum" manasında başını salladı. Artık ümitsiz bir tıbbi tedavinin yanı sıra, ebedi hayatın ve saadetin reçetesi olan iman derslerimiz başlamış ve dersler "hızlandırılmalı öğretime" dönmüştü. Anlattığım iman hakikatlarını bütün ruhuyla meczediyor ve arada bir soru soruyordu.Vefatına bir hafta kala:
-"Doktor bey,'' dedi. ''Ben ölürken ne söylemeliyim?"
-"Senin durumun çok özel" dedim. ''Kelime-i Şehadet sana uzun gelir. O anı farkedince ''Muhammed'' (s.a.v) sana yeter."

O, haliyle tebessüm ederek yine başını salladı. Çok ıstırabı olduğu için Serap'a sürekli morfin yapıyor ve O'nu uyutmaya çalışıyorduk. Ben, bir iş seyahati sebebiyle bir müddet ziyaretine gidemedim. Dönüşümde annesi telefon ederek:

-"Serap, bir haftadır morfin yaptırmıyor." dedi. "Sabahlara kadar inliyor ve çok ıstırap çekiyor. Hemen eve gittim ve iğne yaptırmamasının sebebini sordum. Aldığım cevabı hala unutamıyor ve hatırladıkça ürperiyorum. "Ya morfinin tesiriyle ölüme uykuda yakalanır ve son nefeste "Muhammed" diyemezsem?.

İşte Serap, böyle bir hanımdı. Bu arada benden istihareye yatmamı ve eğer bir kaç gün daha ömrü varsa , son günü uyanık kalacak şekilde morfin yaptırılmasını rica etti. Ben hiç adetim olmadığı halde cuma gününe rastlayan o gece istihareye yattım ve Serap'ın acizliği hürmetine sandığım salı gününe kadar yaşayacağına dair işaret sezdim.

Ertesi gün O'na:
-"Hiç korkma!" dedim. "İğneyi vurdurabilirsin.

Ve Serap bir veda niteliği taşıyan bu görüşmemizde son sorusunu da sordu:
-"Doktor bey...Azrail bana nasıl görünecek?"
-"Kızım," dedim. "O bir melek değil mi? Hiç merak etme, sana yakışıklı bir prens gibi gelecektir."

Salı günü Serap'ın ağırlaştığı haberini alınca hemen eve gittim.Ancak vefatına yetişememiştim. Ailesi tam manasıyla perişandı. Sadece kendisine uzun müddet bakan dindar bir hanım akrabası ayaktaydı ve beni görünce yanıma gelerek:
-"Doktor bey, biliyor musunuz, bu evde biraz önce bir mucize yaşandı!" dedi ve devam etti:
-Serap, bir saat kadar önce oksijen cihazını attı ve "yataktan kalkması imkansız" denmesine rağmen kalkarak abdest aldı, iki rekat namaz kıldı.Bütün ev halkı hayretten donup kaldık. Ve kelime-i Şehadet getirerek vefat etmeden biraz önce de:
-Doktor bey'e söyleyin, dedi. Azrail, O'nun söylediğinden de güzelmiş!...---
 
ATAMIZI SAYGIYLA ANIYORUZ
-------------Atatürk

ATATÜRK vatanın yılmaz rehberi,
ATATÜRK Türklüğün ölmez önderi.
ATATÜRK milletin en son lideri,
ATATÜRK dünyada gurur kaynağım.

ATATÜRK 'Ne mutlu türküm' diyendir,
ATATÜRK düşmana dersin verendir.
ATATÜRK ilimdir, Atatürk fendir,
ATATÜRK tekniktir, irfan kaynağım.

ATATÜRK mazlumun hakkın aradı,
ATATÜRK zalime kılıç salladı,
ATATÜRK düşmanın kolun bağladı,
ATATÜRK bayraktır, hürdür kaynağım.

ATATÜRK devrimci, yenilik yolu,
ATATÜRK insandı o hakkın kulu,
ATATÜRK açtırdı türkçe okulu,
ATATÜRK gösterdi ilim kaynağım.

ATATÜRK dünyaya doğmuş bir arslan,
ATATÜRK bir dağdır, sen ona yaslan.
ATATÜRK düşmana azgın bir kaplan,
ATATÜRK İNCE'ye ilham kaynağım
ATATÜRK ÖLMEDİN KALPİMİZDEN YAŞIYORSUNNN--
 
almayadaki acı gercek okuyalım lütven
---------------Cok duygulandigim bir olay.Kladigim Hasthanede altmis yaslarinda bir yasli abiyle tanistim.Cok sohbeti seven biriydi cokda dertliydi onu bos zamanlarimda dinlemeye alismistim dolu,dolu oluyordu gözleri anlatinca bana bir seylerini paylasiyordu daha ismimi bilmedigi halde ilk lafi"Ah! kizim Ah! KIZIM Almanya bizden cok seyleri aldi ilk basta cocuklarimiz"dedi bende hüzünlendim evet Almanya bizden cok seyi aldi yuvalari yikti cocuklarimiz uyusturucu bagimlisi oldu kimi cezaevinde kimi mafia pesind e kimileri tanimaz oldu anabayi zengin rolünde her gün ayri yalanlari.Cocuklarimiz iki kültür arasinda bocaladi onun anlatmak istediklerini binlerce türk Ailesi yasiyordu bu aile sorununu oglundan dertliydi kalp krizi gecirmis onun icin burada bakimdaydi.
Türkiyeye gittigi zaman izine ogluna güvenmis buradaki islerini Banka hesaplarini ogluna teslim etmisti isleri takip etmesi icin Bankaya gidip personele oglunun onun hesap isleriyle ilgilenecegini söyleyip imza atmisti yetki vermis.Sevine, sevine islemlerini bitiren Baba gün gelince Hanimini alarak izine gidiyor gününü gün eden Baba iki günde bir oglunu telefonda ariyor durumlar nasil deyince "Baba keyfine bak ben burada herseyi takip ediyorum dinlenince dönersin"diyor buna inanan baba oh be oglum büyüdü bizi isden kurtardi nefes rahat aliyorum diyor ve gelenlere övünerek anlatiyor tabiiki sayili günler cabuk gecer Babanin dönme zamani geliyor. Haavalina geliyor oglu onu karsiliyor oglunda bir durgunluk Baba diyor hayrola oglum birseymi var oglu hayir yorgunum diye cevapliyor.Her neyse yorgun argin eve gelen yolcular o geceyi sohbetle atlatiyor.Sabah bir telas ile kalkinca Baba Hanimini yanliz buluyor oglunu sorunca o gitti yarin gelecek diyor Banka kartini soruyor ve Hanimi uzatiyor .Baba yola dogru yürüyor arkadaslarla yolda sohbet etmeyide ihmal etmiyor ve Bankaya geliyor banka kartini bankamatige sokunca ne hesap listesi nede para alabiliyor bir den panige kapilan Baba hemen personele gidiyor oradan hesap numarasindan bakiyorlarki Babanin hesabindan 8 bin eur gitmis ve 7 bin eur borclandirilmis Baba tekrar tekrar yanlislik var diyor persolenel oglunuz cekti yanlis yok diyor Baba orada aglamamak icin zor tutuyor kendini ve yorgun halliyle taxi cagiriyor.Eve giden Baba tek kelime hanimina bana su getir diyor.Hanimi o kadar yalvarsada oglu gelene kadar susgunlugunu bozmuyor.Zil caliyor oglu eve giriyor ceketi cikarip oturunca Baba si yanina cagiriyor yanliz görüsmek istedigini söylüyor ve oglu yanina gidiyor Baba öfkeyle bir tokat atiyor ikinci tokatta oglu elini tutuyor"Moruk bir daha sakin deneme parani kumara verdim"diyor Baba parasinami yansin elini tutup tehdit eden evladinnami yansin onlarin kavgasina Anne yetisiyor birde ne görsün Baba bitkin halde durumu soruyor oglu evden gidiyor Baba kisa anlatmaya calisacagi anda kalp rahatsizligi basliyor Hanimina ben ölürsem sakin oglumu mezarima alma diyor vasiyetimdir onu asla affetmem benim emegimdi yaslilik devrimde rahat edecegim bir hazirligimdi o para diyor ve acil hastahaneye kaldiriliyor oglum deyince nekadar gözleri doluyordu meger cok ´sevdigi tek evladiymis Allah hepimize hayirli evlat versin bizleri kimsenin eline düsürmesin amin



---
 
selam kızlar bende varım bende kırşehirliyim ama orda yaşamıyorum allah nasip ederse bayramda gideceğim çok özledim yani...
 
selam ciceci bende kamanlıyım çiftlikli mahallesinde oturuyorduk ama ben şuan 25 yaşındayım ve 3.sınıftayken kırşehire taşındık ama yazları düğünlere falan mutlaka gidiyorum sen nerdensin?
 
selam ciceci bende kamanlıyım çiftlikli mahallesinde oturuyorduk ama ben şuan 25 yaşındayım ve 3.sınıftayken kırşehire taşındık ama yazları düğünlere falan mutlaka gidiyorum sen nerdensin?
KIRŞEHİR KAMAN DAYIM YANİ KAMANDAYIM BEN CANIM GELİRSEN BULUŞURUZ SEN LE OKMU:CüvCüv:
KIRŞEHİRLİ OLARAK BURAYI YALNIZ BIRAKMA Bİ DENEM
HOŞ GELDİN AYRETEN kaydirigubbakcemile5
1761.jpg
 
iyi akşamlar arkadaşlar bakın ne güzel fıkra
Delikanlı,nişanlısı ilegezip dolaştıktan sonra evine getirmiş.Kapıda tam ayrılacakları vakit bir elini duvara dayayarak kızcağızı kendi ile kapı arasına sıkıştırmış;
-"Bir kerecik öpeyim hayatım..
-"Olmaz,komşular görür.."derken tartışma uzamış,
O sırada kapı açılmış ve kızın küçük kardeşi gözlerini oğuşturarak ablasına seslenmiş;
-"Babam diyor ki...Öptürecekse öptürsün,yoksa ben aşağı inip o herifi öyle bir öperim ki bir daha unutamaz..Hem söyle elini de diyafonun düğmesinden çeksin..."
 
Back