Merhaba hanımlar,
Benim derdim biraz detaylı. O yüzden biraz uzun yazacağım kusura bakmayın.
Babaannemin 5 evladı vardı. Kendisine eşinin vefatı sonrası bağlanan bir emekli maaşı ve 3 katlı 3 daireli bir apartmanı var bu arada, dairelerden birinde kendisi ikamet ediyor ikisi kirada. Uzun yıllar boyunca 5 evladından bekar kızı ile birlikte yaşadı. Diğer 2 kızı ve bir oğlu evli, bir oğlu bekar.
Bekar olan oğlu 2 üniversite mezunu 50 yaşında bir adam ama hayatı boyunca pek çalışmadı. Kendisine bulunan işleri bir kaç ay sonra bıraktı. Herkese hükmetmeyi seven bir yapısı var. Tüm hayatı boyunca babaannemle yaşayan bekar kız kardeşi ona bakmıştı, hem okurken, hem de okulu bitip boşta kaldıktan sonra. Bu erkek evlat annesi ve kızkardeşi ile kendi evlerinde oturup onlara yardımcı olmak yerine büyük şehirdeki bekar evini muhafaza etti, ablası her ay hem kirasını hem harçlığını gönderdi. Ne yapar, ne işle meşguldür hiç bilemedik. Ablası, senelerce sigortasını açıktan ödedi, "ben ölünce bu ortada kalır" diyerek yaşadığı büyükşehirde ev aldı. Fakat beyefendi evi kendi klasına uygun bulmadığı için kiraya vermeyi tercih etti. Böyle böyle derken çalışmadan etmeden hem emekli olmuş hem ev sahibi olmuş oldu bu kişi. Daha sonra, halam, yani kendisine bakan ablası vefat etti maalesef. Vefatından önce sözlü olarak malvarlığını bu kardeşine bıraktığını beyan etmiş. Öyle olunca diğer kardeşler hiç müdahale etmedi, zaten ihtiyaçları da yoktu, x miktarda altına ve dövize de kavuşmuş oldu bu kardeş. Ama beraber yaşadığı kızının vefatı ile mahvolan babaannemin yanına yerleşmeyi de düşünmedi. Büyükşehirdeki bireysel yaşantısını devam ettirmek istedi. Fakat bu sefer geliri kesildiği için sıkıntı yaşayacaktı. Babaannemin yanına ayda bir defa gelip gitmeye, onun alışverişlerini yapıp faturaları ödemeye başladı. Bu vesileyle babaannemin maaş kartını ve kiracılardan tahsil ettiği kirayı da elde etmiş oldu. Babaannemin oturduğu ev bahçe içinde ve 4 tarafı açık olduğu için kışları ısıtmak çok zor oluyor. Kalorifer tesisatı var ama üst katı teras alt kattaki kiracı da kalorifer yakmadığı için çok para harcanmasına rağmen ev ısınmıyor. Bu yüzden halamın vefatını izleyen sene bazı gelişmeler oldu. Babaannemle aynı şehirde yaşayan diğer halamla amcam, babaannem çok kalorifer yakmasın masraf çıkmasın diye kadıncağızın bütün evini iptal gibi düşünüp yatağını televizyonunu küçük odaya koyup sen kışın burada otur kalorifer çok yanmasın burada katalitik yakarsın demişler. Mevzubahis oda halamın sağlığında yaşadığı ve zamanında dedemin de öldüğü oda. Bunu duyan annemin çok gücüne gitti. Kadıncağız o odada her oturduğunda ağlasın mı dedi. O sırada ben de şehir dışında okuduğum için benim odam kışları boştu. Gelsin, kışı bizimle geçirsin (bir başka şehirde) dediler. Babaannem çok memnun olarak geldi. Bu arada 10 dk mesafede kendi 5 odalı kaloriferli evinde oturan kızı "aa neden size geliyormuş bende dursun" da demedi bu arada. neyse bize ne dedik, getirdik babaannemi, benim odamda çok mutlu huzurlu bir kış geçirdi, soğuk derdi olmadı, bizim evde haftanın üç günü yardımcı vardı o dönem, yemek yapması vs. gerekmedi, zaten kardeşim de öğrenci olduğu için evdeydi, sohbetini edebiliyor, yürüyüşüne çıkabiliyordu, hiç hastalanmadı vs. Bu süre boyunca amcam maaş kartlarını ve kiralarını babaanneme vermedi. Bizimle aynı şehirde yaşayan diğer halam iki üç haftada bir geldi ziyaret etti, arada bir kaç gün de kendi evin götürdü getirdi. Baharda da kendi şehrine geri götürdük. İkinci sene, ben artık okulu bitirip evimize dönmüştüm. Boş odamız kalmamıştı ki zaten küçücük bir evde yaşıyoruz. Annemin başka bir şehre tayini çıkmış, hafta içi o şehirde, haftasonu bizim şehrimizde zor bir hayatı olmuş, evle ilgilenemez hale gelmişti. Yardımcımız sigortalı bir iş bulup bizi bırakmıştı, yenisini de bulmaya ekonomik yetmiyordu çünkü artık 2 ev geçindiriyor gibi olmuştuk. Bu koşullar altında artık diğer iki kızından birinin bu sene de bende kalsın demesi gerekirken "ne zaman gelip alacaksınız" diye soruyorlardı. Annemle babam yine kıyamadılar, "o bizim annemiz kimse bakmazsa bakmasın biz bakarız" dediler, yine getirdiler. Fakat ben odamı yine babaanneme verdiğim için kardeşimin odasındaki çekyata taşınmak zorunda kaldım. eşyalarım ve kitaplarım babaannemin odasında kaldığı için çok zorluk çekiyordum. erkenden yattığı ve kapısını da kapattığı için sabahtan giyeceğim kıyafetleri de, gece çalışacağım kitabı da erkenden düşünmem ve seçip ayırmam gerekiyordu. bazı günler işten çok geç geliyordum o çoktan yatmış oluyordu vs. evde yardımcı da annem de olmadığı için ev işleri ve yemekler de kardeşimle benim üstüme kalmıştı. kendi kendimize olsak bugün yemek yapmayalım pizza yeriz veya yumurta kırarız durumu olur ama babaanneye düzgün, çorbalı, yemekli menü çıkartmak gerekiyordu vs. neyse, hiç sızlanmadık, babaannemiz, tabii ki yapacağız, ne demek. o sene de öyle geçti. bizimle aynı şehirde yaşayan halam o sene biraz daha fazla ilgilendi annesiyle. amcam da gelip gitti arada, yürüyüş filan yaptırdı, bir şekilde idare ettik. bu arada bizimle aynı şehirde yaşayan halamın iki kızı evli, bir kızı şehir dışında okuyor, evli kızlarından biriyle karşılıklı dairelerde oturuyor, yeme içme bir, iki dairede de ikişer boş oda var. ayrıca babaannemin iki kızı da emekli ve evde. çalışan tek kadın annem. evde müsait oda olmayan tek yer bizim ev. neyse. bu sefer üçüncü sene oldu. üçüncü seneye girerken ben nişanlandım. evin her yeri çeyiz kolisi dolmaya başladı, bilirsiniz, kardeşim de işe başladı. bizim evde köklü değişiklikler yapmamız gerekti. kardeşimin odasında duran çekyat da salona gitti. Bu sefer bizim maruzat bildirmemize ya da getirin dememize lüzum kalmadan emrivakiyle gelin alın dediler. Babam bile bozuldu artık. Zaten alırız, ölene kadar bakarız, 5 kuruşunu da harcamayız ama artık salak yerine konuluyor gibi hissetmeye başladık çünkü bu sene diğer senelerden farklı olarak bekar amcam önce babaannemin paralarından kendine araba aldı, sonra o arabayla babaannemi bize getirmek yerine "ben getiremem gel sen al" diyerek babamı aradı ve başka bir şehre gidip gelmek mecburiyetinde bıraktı uslubu ve imalarıyla durumu da zorlaştırarak. daha sonra da babaannemin evine yerleşti. yani o evde kış boyu hem babannemle kalacak biri vardı artık, hem de kaloriferler zaten yanacaktı. 10 dk mesafede oturan diğer halamın da bir çocuğu şehir dışında okuyor, diğeri evleniyordu ve 3 odası boştu. buna rağmen gidip aldı babam. ama bu sefer de ona bir oda verince benim kardeşimin salonda yatmaya başlaması gerekti. ki bir kız çocuğu bu, öyle orta yerde yatması hiç hoş olmuyor. benim nişanlımın da kötü hava koşulları sebebiyle farklı zamanlarda bir kaç gece bizde kalması gerekti, o zaman kardeşimle nişanlım salonda aynı odada yatmak durumunda kaldılar. sabah kardeşim işe gittiği için salonun ortasındaki yatağı öylece bırakıp çıkıyordu doğal olarak, halamlar ziyarete geldiğinde görüyorlardı, bir de soruyorlardı salonda kim yatıyor diye, hani babaannemi mi yatırdık kontrol ediyorlar. ama beni en çok sinirlendiren son hamle oldu. bu bizimle aynı şehirde yaşayan halam, 1 haftalığına babaannemi almaya gelmiş, anneme de "yarıyıl tatiline kadar alabilirm sonra geri getiririm" demiş. Annem babamı üzmemek için o an bişey dememiş ama yarı yıl tatilinde öğretmen olan öbür kızı ve damadı gelecek, evim müsait değil, o zaman geri alın demek istiyor. Annemin çocuğu ise aylardır salonda yatıyor. Ve gerçekten de dün arayıp "gel al" demişler babama.
Sizce bütün bu gelişmeler normal mi? Biz babaanneme bakmaktan kesinlikle yüksünmüyoruz ve gerekirse ölene kadar da bakarız, yazık kadının kimseye bi zararı yok zaten. Ama bizim evimiz bu derece müsait değilken ve diğer çocukları bu derece müsaitken, üstelik oğlu maaşını alır kiralarını harcar ve evinde otururken, bize sürekli emrivaki yapılması normal mi? Üstelik evin hanımı apayrı bir şehirde yaşıyor ve haftada iki gün evine gelebiliyor zaten. Onda da evin temizliğiyle çamaşırına ütüsüne yetişmeye çalışıyor yazık. Gelecek seneye yönelik olarak, biz kesinlikle bakmak istemiyor biraz da siz bakın demek istiyor değiliz ama, bizi de salak yerine koymayın, bu kadın iki kızı bir oğlu dururken neden gelininine gelmek istiyor'u bir sorgulayın mesajını kavga çıkartmadan nasıl verebiliriz? Nasıl davranmamız gerekir? Bunları babaanneme de yansıtmak ve huzursuz etmek istemiyoruz. Tecrübelerinize ihtiyacım var çünkü seneye benim evleneceğim sene, artık bu kadar bile müsait olmayacağız.
Benim derdim biraz detaylı. O yüzden biraz uzun yazacağım kusura bakmayın.
Babaannemin 5 evladı vardı. Kendisine eşinin vefatı sonrası bağlanan bir emekli maaşı ve 3 katlı 3 daireli bir apartmanı var bu arada, dairelerden birinde kendisi ikamet ediyor ikisi kirada. Uzun yıllar boyunca 5 evladından bekar kızı ile birlikte yaşadı. Diğer 2 kızı ve bir oğlu evli, bir oğlu bekar.
Bekar olan oğlu 2 üniversite mezunu 50 yaşında bir adam ama hayatı boyunca pek çalışmadı. Kendisine bulunan işleri bir kaç ay sonra bıraktı. Herkese hükmetmeyi seven bir yapısı var. Tüm hayatı boyunca babaannemle yaşayan bekar kız kardeşi ona bakmıştı, hem okurken, hem de okulu bitip boşta kaldıktan sonra. Bu erkek evlat annesi ve kızkardeşi ile kendi evlerinde oturup onlara yardımcı olmak yerine büyük şehirdeki bekar evini muhafaza etti, ablası her ay hem kirasını hem harçlığını gönderdi. Ne yapar, ne işle meşguldür hiç bilemedik. Ablası, senelerce sigortasını açıktan ödedi, "ben ölünce bu ortada kalır" diyerek yaşadığı büyükşehirde ev aldı. Fakat beyefendi evi kendi klasına uygun bulmadığı için kiraya vermeyi tercih etti. Böyle böyle derken çalışmadan etmeden hem emekli olmuş hem ev sahibi olmuş oldu bu kişi. Daha sonra, halam, yani kendisine bakan ablası vefat etti maalesef. Vefatından önce sözlü olarak malvarlığını bu kardeşine bıraktığını beyan etmiş. Öyle olunca diğer kardeşler hiç müdahale etmedi, zaten ihtiyaçları da yoktu, x miktarda altına ve dövize de kavuşmuş oldu bu kardeş. Ama beraber yaşadığı kızının vefatı ile mahvolan babaannemin yanına yerleşmeyi de düşünmedi. Büyükşehirdeki bireysel yaşantısını devam ettirmek istedi. Fakat bu sefer geliri kesildiği için sıkıntı yaşayacaktı. Babaannemin yanına ayda bir defa gelip gitmeye, onun alışverişlerini yapıp faturaları ödemeye başladı. Bu vesileyle babaannemin maaş kartını ve kiracılardan tahsil ettiği kirayı da elde etmiş oldu. Babaannemin oturduğu ev bahçe içinde ve 4 tarafı açık olduğu için kışları ısıtmak çok zor oluyor. Kalorifer tesisatı var ama üst katı teras alt kattaki kiracı da kalorifer yakmadığı için çok para harcanmasına rağmen ev ısınmıyor. Bu yüzden halamın vefatını izleyen sene bazı gelişmeler oldu. Babaannemle aynı şehirde yaşayan diğer halamla amcam, babaannem çok kalorifer yakmasın masraf çıkmasın diye kadıncağızın bütün evini iptal gibi düşünüp yatağını televizyonunu küçük odaya koyup sen kışın burada otur kalorifer çok yanmasın burada katalitik yakarsın demişler. Mevzubahis oda halamın sağlığında yaşadığı ve zamanında dedemin de öldüğü oda. Bunu duyan annemin çok gücüne gitti. Kadıncağız o odada her oturduğunda ağlasın mı dedi. O sırada ben de şehir dışında okuduğum için benim odam kışları boştu. Gelsin, kışı bizimle geçirsin (bir başka şehirde) dediler. Babaannem çok memnun olarak geldi. Bu arada 10 dk mesafede kendi 5 odalı kaloriferli evinde oturan kızı "aa neden size geliyormuş bende dursun" da demedi bu arada. neyse bize ne dedik, getirdik babaannemi, benim odamda çok mutlu huzurlu bir kış geçirdi, soğuk derdi olmadı, bizim evde haftanın üç günü yardımcı vardı o dönem, yemek yapması vs. gerekmedi, zaten kardeşim de öğrenci olduğu için evdeydi, sohbetini edebiliyor, yürüyüşüne çıkabiliyordu, hiç hastalanmadı vs. Bu süre boyunca amcam maaş kartlarını ve kiralarını babaanneme vermedi. Bizimle aynı şehirde yaşayan diğer halam iki üç haftada bir geldi ziyaret etti, arada bir kaç gün de kendi evin götürdü getirdi. Baharda da kendi şehrine geri götürdük. İkinci sene, ben artık okulu bitirip evimize dönmüştüm. Boş odamız kalmamıştı ki zaten küçücük bir evde yaşıyoruz. Annemin başka bir şehre tayini çıkmış, hafta içi o şehirde, haftasonu bizim şehrimizde zor bir hayatı olmuş, evle ilgilenemez hale gelmişti. Yardımcımız sigortalı bir iş bulup bizi bırakmıştı, yenisini de bulmaya ekonomik yetmiyordu çünkü artık 2 ev geçindiriyor gibi olmuştuk. Bu koşullar altında artık diğer iki kızından birinin bu sene de bende kalsın demesi gerekirken "ne zaman gelip alacaksınız" diye soruyorlardı. Annemle babam yine kıyamadılar, "o bizim annemiz kimse bakmazsa bakmasın biz bakarız" dediler, yine getirdiler. Fakat ben odamı yine babaanneme verdiğim için kardeşimin odasındaki çekyata taşınmak zorunda kaldım. eşyalarım ve kitaplarım babaannemin odasında kaldığı için çok zorluk çekiyordum. erkenden yattığı ve kapısını da kapattığı için sabahtan giyeceğim kıyafetleri de, gece çalışacağım kitabı da erkenden düşünmem ve seçip ayırmam gerekiyordu. bazı günler işten çok geç geliyordum o çoktan yatmış oluyordu vs. evde yardımcı da annem de olmadığı için ev işleri ve yemekler de kardeşimle benim üstüme kalmıştı. kendi kendimize olsak bugün yemek yapmayalım pizza yeriz veya yumurta kırarız durumu olur ama babaanneye düzgün, çorbalı, yemekli menü çıkartmak gerekiyordu vs. neyse, hiç sızlanmadık, babaannemiz, tabii ki yapacağız, ne demek. o sene de öyle geçti. bizimle aynı şehirde yaşayan halam o sene biraz daha fazla ilgilendi annesiyle. amcam da gelip gitti arada, yürüyüş filan yaptırdı, bir şekilde idare ettik. bu arada bizimle aynı şehirde yaşayan halamın iki kızı evli, bir kızı şehir dışında okuyor, evli kızlarından biriyle karşılıklı dairelerde oturuyor, yeme içme bir, iki dairede de ikişer boş oda var. ayrıca babaannemin iki kızı da emekli ve evde. çalışan tek kadın annem. evde müsait oda olmayan tek yer bizim ev. neyse. bu sefer üçüncü sene oldu. üçüncü seneye girerken ben nişanlandım. evin her yeri çeyiz kolisi dolmaya başladı, bilirsiniz, kardeşim de işe başladı. bizim evde köklü değişiklikler yapmamız gerekti. kardeşimin odasında duran çekyat da salona gitti. Bu sefer bizim maruzat bildirmemize ya da getirin dememize lüzum kalmadan emrivakiyle gelin alın dediler. Babam bile bozuldu artık. Zaten alırız, ölene kadar bakarız, 5 kuruşunu da harcamayız ama artık salak yerine konuluyor gibi hissetmeye başladık çünkü bu sene diğer senelerden farklı olarak bekar amcam önce babaannemin paralarından kendine araba aldı, sonra o arabayla babaannemi bize getirmek yerine "ben getiremem gel sen al" diyerek babamı aradı ve başka bir şehre gidip gelmek mecburiyetinde bıraktı uslubu ve imalarıyla durumu da zorlaştırarak. daha sonra da babaannemin evine yerleşti. yani o evde kış boyu hem babannemle kalacak biri vardı artık, hem de kaloriferler zaten yanacaktı. 10 dk mesafede oturan diğer halamın da bir çocuğu şehir dışında okuyor, diğeri evleniyordu ve 3 odası boştu. buna rağmen gidip aldı babam. ama bu sefer de ona bir oda verince benim kardeşimin salonda yatmaya başlaması gerekti. ki bir kız çocuğu bu, öyle orta yerde yatması hiç hoş olmuyor. benim nişanlımın da kötü hava koşulları sebebiyle farklı zamanlarda bir kaç gece bizde kalması gerekti, o zaman kardeşimle nişanlım salonda aynı odada yatmak durumunda kaldılar. sabah kardeşim işe gittiği için salonun ortasındaki yatağı öylece bırakıp çıkıyordu doğal olarak, halamlar ziyarete geldiğinde görüyorlardı, bir de soruyorlardı salonda kim yatıyor diye, hani babaannemi mi yatırdık kontrol ediyorlar. ama beni en çok sinirlendiren son hamle oldu. bu bizimle aynı şehirde yaşayan halam, 1 haftalığına babaannemi almaya gelmiş, anneme de "yarıyıl tatiline kadar alabilirm sonra geri getiririm" demiş. Annem babamı üzmemek için o an bişey dememiş ama yarı yıl tatilinde öğretmen olan öbür kızı ve damadı gelecek, evim müsait değil, o zaman geri alın demek istiyor. Annemin çocuğu ise aylardır salonda yatıyor. Ve gerçekten de dün arayıp "gel al" demişler babama.
Sizce bütün bu gelişmeler normal mi? Biz babaanneme bakmaktan kesinlikle yüksünmüyoruz ve gerekirse ölene kadar da bakarız, yazık kadının kimseye bi zararı yok zaten. Ama bizim evimiz bu derece müsait değilken ve diğer çocukları bu derece müsaitken, üstelik oğlu maaşını alır kiralarını harcar ve evinde otururken, bize sürekli emrivaki yapılması normal mi? Üstelik evin hanımı apayrı bir şehirde yaşıyor ve haftada iki gün evine gelebiliyor zaten. Onda da evin temizliğiyle çamaşırına ütüsüne yetişmeye çalışıyor yazık. Gelecek seneye yönelik olarak, biz kesinlikle bakmak istemiyor biraz da siz bakın demek istiyor değiliz ama, bizi de salak yerine koymayın, bu kadın iki kızı bir oğlu dururken neden gelininine gelmek istiyor'u bir sorgulayın mesajını kavga çıkartmadan nasıl verebiliriz? Nasıl davranmamız gerekir? Bunları babaanneme de yansıtmak ve huzursuz etmek istemiyoruz. Tecrübelerinize ihtiyacım var çünkü seneye benim evleneceğim sene, artık bu kadar bile müsait olmayacağız.