Kendi çocukluğumu büyütüyorum


Bazen aşırı zorlandığımda hem oğlumla ilgili hem de ailemle, "abartma idrak bir sen zorluk yaşamıyorsun" diye basitleştiriyorum yaşadığım durumu.

Dün gece aniden boğazımın sağ tarafına ağrı girdi. Tükürüğümü yutamadım ve sabaha kadar uyumadım. Sabah erkenden doktora gitmek için hazırlandım ve oğlum "okula çıplak gideceğim" "okula değil babaanneme gideceğim" sebepleri ile saatlerce direndi ağladı eşya fırlattı. Zor olsa da sakin kalabildim. Doktor lenflerimde bir sıkıntı olabileceğini ilaç ile düzelmezse daha ayrıntılı incelenecek bir hastaneye gitmemi söyledi. Bu noktada endişe etmem gerekirken ben oğlumu okula gitmeye nasıl ikna edeceğim diye düşünüyordum.

Yolda kendini yerlere atıp bas bas bağıran oğlumu da alıp okula gittim. Müdür ve öğretmenle konuşmak istedim. Hani okul içinde bir değişiklik var mı davranış ve yaşadıklarında diye sormak istedim. "biz oğlunuza ekstra ihtimam gösteriyoruz. Bizimle sorununuz varsa başka kurum da tercih edebilirsiniz" dedi. "sizinle ilgili bir sorunum ya da endişem olsa bunu açıkça söylemememem için bir sebep yok zaten. Ben buraya genel durumda bir değişiklik sezdiğim için konuşmaya geldim. Dikkat ederseniz bir suçlama ya da hesap sorma halinde değilim. Ancak size önerim, işbirliği ile yaklaşan veliye bu cümle ile yanıt vermemeniz daha sağlıklı bir iletişim kurmamıza yardımcı olacaktır" dedim.

Arada garip laf sokmaları oldu ama o kadar ağrım vardı ki cevap verecek takatim olmadı. Şimdi de neden ağzının payını vermedim diye hayıflanıyorum.

Şimdi birçok kişi geçmişi unut kendine acıma vs demişler. Haklılar. Ama mesela benim bugünüm o kadar yorucu ve yıpratıcıydı ki, "hayır ben bir anne olarak elimden geleni yapıyorum. Benden kaynaklı bir sorun yaşamıyoruz. Oğlum özel ilgi ve özen isteyen bir çocuk sadece" diyemiyorum. Diyemiyorum çünkü asla kendimi yeterli hissetmiyorum. Sürekli ever doğru ben hata yapmışımdır düşüncesindeyim. Mesela ince ince anneliğime laf sokuşturan müdüre gerekli cevabı veremedim çünkü ben de içten içe "evet benim de hatalarım var" diye kendimi sorguluyorum. Işte bunlara sebep oldukları için ailemi affetmek zor geliyor.
 

Teşekkür ederim. Ben aynayı fazla tuttum sanırım. Şu noktada sürekli nerede hata yapıyorum da oğlum bu kadar zor diye düşünüyorum.
 

Sevgiyi gösterme, şefkatli büyütme konusunda asla kendimi eleştirmiyorum. Ancak oğlum takıntıları olan zor bir çocuk. Özel bir çaba ve emek istiyor, bolca da sabır.
Bu noktada yaptıklarım daima yetersiz geliyor. İçten içe kendimi suçluyorum. Belki yeterince çözüm üretmiyorum, belki yeterince çaba sarf etmiyorum diyerek. Kendi adıma destek almanın vakti gelmiş.
 

Annem de söyler bunu. İdrak çok sakin saygılı bir çocuktu diye. Ancak onu üzmediğimi söylemez. Kanatlarım eksikti ama ona yeterli değildi. Mükemmel olmalıydım onun belirlediği kriterlere göre. Neredeyse hiçbir konuda itiraz etmiyorken bile, onun sorumlularını bile ben üstlwnmeliydim mesela.
 

Evcil hayvan öldürmek. Ders vermek için. En çok buna takıldım. Yorum yapmayayım hiç bu konuda.

Evet biz kindar ve fesat insanlarız. Bana da aynısı söyleniyor. Onlar kesinlikle mükemmel. Dil ile sana hak verse de zaman zaman, geçiştirmek için söylendiğini çok iyi bildiğimizden, yeterli gelmiyor söyledikleri evet.

Gangsta, Ben inanılmaz yoruldum. Bugün kendimi çok daha fazla bitik hissediyorum. Boğazımda inanılmaz bir ağrı var yutkunamıyorum ve aklımdan geçen inşallah kanserdir, gideyim ben artık düşüncesi.

Yok yani olmuyor. Çabaladıkça batıyorum. Herkes sen iyi bir annesin demiş ama ben artık buna da inanmıyorum. Gerçekten iyi bir anne olsam bu kadar çabalamama rağmen oğlum kaplumbağa hızında ilerleme sağlamazdı. Sürekli başa sarıyorum her konuda. Evliliğimde, anneliğimde, evlatlık konusunda. Çok yoruldum.

Şu an uyanmadan saatlerce uyumak istiyorum ama yemek yapmak gerek oğluma. Aç kalmasın çünkü.
 

Ben de bayıldım oğlum doğduktan hemen sonra. Dikişi falan hiç hatırlamıyorum. Oğlumun sesini duyup gitmişim. "uyanın odaya geçeceğiz" sesiyle kalktım. Bunun için bile kendimi suçladım. O kadar dayandın doğurdun da niye oğlunu koynuna alacağın anda bayılıyorsun diye.

Ben hastanede yatmak bile istemedim. Doğumdan iki saat sonra kalktım yataktan. Eve gitmek istedim. Çünkü sevgili annem saçma sapan bir şeye takılıp gergin gergin söyleniyordu. Aman iki taraf birbirine girmesin gideyim ben dağılsın herkes dedim. Şimdi kızıyorum kendime. Bari o anda kendimi düşünseydim diye.

Çözüm bizde evet ama ben başaramıyorum o çözümü bulmayı. Şu an isteğim uyanmamak üzere uyumak ya da çekip gitmek. Bugün fazlasıyla depresifim.
 

Annelerimiz deli zaten. Ben normal olduklarını düşünmüyorum. Sorun şu ki bizi de delirttiler. Korkum da kendi oğlumu delirtmem. Umarım bu olmaz. Nesilden nesile delilik Bulaşmaz.
 
Cok gecmis olsun kuzum
Bunu kendine yapma , sen cok iyi bir annesin
 

Anne olunca kin artıyor zaten kuzu. Kinlenmen çok normal. Çünkü kendi çocuklarımızın yaptığı aşırılıkların binde birini bile yapmamışken neden merhamet gösteremediler bize diye düşünüp kinleniyoruz.

Kendi çocuklarımıza karşı yeterince tahammül gösteremediğimizde ve annelerimizin cümlelerini söylemeye başladığımızda kinleniyoruz.

Uzar gider bu liste. Teşekkür ederim yazdığın için. Tüm yaralılar toplandı başlığa :)
 
ne zaman muhattabına kendimi iyi ifade edemesem, bademcik, farenjit, larenjit,lenfadenit işte bişeyit oluyorum..
ha bir de tiroiditim var zaten bağışıklık sistemim yıkık.
hepsi boğazımda.. ne ilginç değil mi?

Piskolojik bir durum mu dersiniz. Ama bu kadar şiddetli bir ağrıya sebep olur mu ki. Birden bire olması değişik zaten.
 
Idrakyollariiltihabi
Benim 3 yaş küçük erkek kardeşim inanılmaz yaramaz ve saygısız bir çocuktu. Oturmaya kime gitsek bir daha gelmeyin der ve bizi istemezdi. Anlatılmaz onun yaramazlıkları. Annem baskıcı ve otoriter bir tiptir ve çocukluğumuza dair pek anımız yoktur. İşiyle ev arasında mekik dokumaktan bizi eğlemeye vakti yoktu sanırım. Biz de 9 diyince yatan çocuklardık, 5 buçukta gelip yemek derdine düşen annemle çok bir paylaşımımız olmadı haliyle. Hatta sarıldığını, sevdiğini falan hatırlamam; benim de bu huyum ondan yadigardır. Sevememe huyu... Annemin şu gözleri belerterek istediğini yaptırma olayı da meşhurdu, bende işlerdi o korkardım ama kardeşim için çok da fifi şeklindeydi.

Her neyse kardeşim muhakkak ki çok zorlamıştır o dönem annemi ama şu an o kadar sakin, anlayışlı ve evliya gibi bir adamdır ki eşim bile "kardeşin hiç öfkelenmez mi" der. Herkes bayılır, benim canım, beni anlayan ve hayat felsefesiyle yol gösteren belki de yegane yoldaşımdır. Çok zor zamanlarımda destek olmuştur. Dahası çocuk vakitte yaşattıklarının da bilincinde bıyık altından gülüp durur ve o zamanları telafi etmek istercesine de cömerttir anneme karşı. Bir ruhunu okşamalar, hediye almalar, sözünden çıkmamalar ki sorma gitsin.
Söylemek istediğim belki sonradan daha başka bir anne oldu annem ama yaklaşık bi lise yıllarına kadar ciddi kötüydü. Dövmezdi sövmezdi ama hep gergin, hep otoriter hep dediğim dedik, hep bir psikolojik şiddet, hep bir küçümseme. Yani öyle bir çocukluktan benim kardeşim çıkabildiyse tertemiz, bence hiç endişelenme.
 
ne zaman muhattabına kendimi iyi ifade edemesem, bademcik, farenjit, larenjit,lenfadenit işte bişeyit oluyorum..
ha bir de tiroiditim var zaten bağışıklık sistemim yıkık.
hepsi boğazımda.. ne ilginç değil mi?
Boğazıma dizildi,boğazımda bir yumruk oldu,boğazıma kadar geldi deyimleri boşa söylenmemiş demekki.
Dikkat ederseniz insan diyeceğini diyemeyince de sanki boğazı o anda şişip sızlıyor,benim öyle olur,artı boğaz sicilim de kabarıktır,ilginç aslında
 
Geçmiş olsun,umarım ciddi bir sorun değildir.
Annelik sorgulama konusunda inan bana hepimiz aynı durumdayız. Bende sık sık sorguluyorum anneliğimi,bugün oğlum kabız olmuş onda bile acaba ek gıdada bir yanlış mı yaptım,yazık benim yüzümden oldu diye üzüldüm baya ama inan bana kimse mükemmel anne değil. Benim diyen yanılır zira hepimiz ufaklı büyüklü bol bol hata yapıyoruz annelik yolunda ama bu demek değil ki her olup bitenin sorumlusu biziz. Hayır değiliz,inan bana bebekken daha karakterini belli ediyor çocuklar. Kızım şu an 6 yaşında ve inan bana,annem bile bakmak istemezdi ki aşırı sever kızımı. 40 günlükken markete gittim anneme bırakıp,maksimum 20 dakika kalmışımdır,kapıdan içeri girdiğimde annemi kan ter içinde kızımı sakinlestirmeye çalışırken kızımı da katıla katıla ağlarken buldum. Annemin ilk kurduğu cümle,al kızım bebeğini bir daha bana bırakma"oldu. Bundan sonrası zaten hep mücadele, her gece uyusun diye sokaklarda arabayla saatlerce turladığımı bilirim çünkü evde asla sakinleştiremiyordum. Hava güzelse uyusun diye bebek arabasına koyup sokaklarda bir aşağı bir yukarı avare avare gezmelerim. Bebek arabasina asla oturmaması,ben yanında değilsem araba koltuğuna oturmaması derken tam 1 sene mei tai slingde yapışık gezdiğim,her yere yürüdüğüm de oldu. Eve misafir gelince öyle ağladı ki evde misafir bırakıp çıktığım oldu. Sokakta,markette aklına gelebilecek heryerde sebepsiz zırıl zırıl ağladığında,insanlar gelip ne oldu diye sorduğunda cevap veremediğim de oldu,insanlar sordukça daha da dozu artardı ağlamalarının. Daha neler neler.Bak şu an 6 yaşında hala zor bir çocuk ama artık derdini anlatıp kendini ifade edebildigi için,daha huzurluyuz.
Oğlum 6.5 aylık,maşallah diyim daha kızım gibi ağladığına şahit olmadım,karnı toksa keyfi yerindedir. Uykusu gelince eeee diye söylenmeye başlar uyuturum falan. Kızımla kıyaslanınca aşırı sakin bir bebek. Bak ikisini de ben doğurdum,ben büyütüyorum ama inan bana tipleri dışında ufacık bir benzerlikleri yok. Bende mi sorun şimdi,bence değil. Baştada bahsettiğim gibi bence gayet huyu,suyu,karakteri az çok belli doguyor bebekler. Tabiki biz şekillendiriyoruz yer yer ama asla tüm olan bitenden sorumlu olamayız. Bende kızımda kendimi çok yıprattım,kızım zaten 10 yıl yaşlandırdı beni ama şu an bakinca sorunun bende olmadığını görebiliyorum. Oğlun konusunda kendini bu denli yıpratmaktan vazgeç derim. Okul konusunda da şunu söyleyebilirim,zoru görünce cevaplar buna benzer oluyor.
 
ben konunuza geç kaldım. yoğundu işlerim. hepsini okumadan yorum yazmıyım dedim. aynı şeyler tekrar edilince anlamsızlaşıyor.
ben de potansiyeli bilip yeterince kullanamama ile ilgili bir şeyler söylemek isterim.
siz zekanızın her ne kadar bilmesem de eğitiminizin hakkını veremiyor olmaktan, sadece anne, ev hanımı rolünde olmaktan da sıkıştınız. sizin çalışmaya ihtiyacınız var bana kalırsa...
çocuğum zor çocuk onun için fedakarlık yapıyorum derken içinizde bir şeyleri biriktiriyorsunuz gibi geliyor bana..
sorgulamaya vaktiniz kalıyor. okuyor, düşünüyor, tekrar tekrar sorguluyorsunuz..

bir derdim var bölümünü okuyan, yorum yapan bizler..
ve hani "aklı başında yorum yazan" kadınlar var ya..
sonra bir konu açınca "aaa çok şaşırdım seni çok mutlu zannediyordum" diye tepki alan kadınlar...
hepimizin bir derdi var işte..
keyiften, dedikodu merakımızdan okumuyoruz burayı.

ben babasına aşık kızlardandım... bana inanılmaz düşkündü.
karakterim buydu benim, ilgi istiyorsam alıyordum beklemiyordum. iletişimi ben başlatıyordum.
zaten babam çok yoğun çalışıyordu. onunla vakit geçirmek için uykusundan feragat eden bendim yarım saat de olsa. babamla sohbet etmeden, hızlıca günümü anlatmadan asla uyuyamazdım.
babamın abimle ilişkisi yok denecek kadar azdı.
çünkü babam çocuk denecek yaşta baba olmuştu ve bence bunu kaldıramamıştı.
dışa dönük bir çocuk olmanın yükünü taşırdım ben de...
abimin ergenlikte verdiği tepkileri annem göğüsledi. babamla iyice uzaklaştılar. arada şiddet de gördü malesef.
bu sebeple annem hep abime şefkat gösterdi. babama karşı güçlü durdu, rest çekti.
ben...
ben istediğimi söylerdim nasılsa.
ben hep problemsiz çocuk oldum. bana hep çok kolay büyüdüğümü söyler.
mükemmelliyetçi bir insan oldum tabi sonuç olarak.
okul hayatı başarılı geçmiş, meslek sahibi bir kadınım şimdi.
anne, eş, evlat, kardeş, abla, gelin, kuzen, yeğen, hala, teyze olmak / ev hanımı olmak/ mesleğimi yapmak...
herkese her şeye yetişmek zorunda olmak.. her şeyi hep halleden olmak...
kimse arkamdan öf demesin.
şu yaşıma geldim nazlanmayı bilemedim mesela.
hiç bir yere geç kalmadım. hiç "aaa unutmuşum" diyen kişi olmadım.
aşırı empatiden öleceğim...

iş bana çok iyi geliyor.
burası benim özgür alanım gibi hissediyorum.
öğle tatilimde çıkıp yürüyorum aşırı yağmur yağmadıkça...

ben şimdi...
annemi de anlıyorum, babamı da.
seviyorum onları...
torunlarına olan sevgilerini görünce "bizi niye böyle öpüp koklamadılar ki?" diyorum tabi..
tutukluk yaşadığım şeyleri biliyorum. kendimi tanıyorum.
herkesin benzer şeyleri yaşamış olabileceğini de biliyorum..
şükretmek ve devam etmek için çok sebep görüyorum...
 


Ben yaklaşık 10 sene önce yurtdışında HSP tanısı almıştım. O zamana kadar kendimi uzaylı gibi hissediyorum düşüncesi beni o kadar çok etkiliyordu ki bir açıklama bulmak beni çok rahatlatmıştı. O yüzden mümkün olduğunca bahsetmeye çalışıyorum, sanırım Türkiye' de hala çok bilinen bir konu değil.

Özellikle sevgili S sn0wdr0p kızınızın yaşının küçük olduğunu düşünerek birkaç öneri vereyim. Aslında HSP kontrol edilemediğinde lanet, kontrol etmeyi öğrendiğinizde ise bir lütuf oluyor. Ben kontrol etmeyi tanı aldıktan sonra öğrendim. Mesela en önemlisi ortamdaki enerjileri ayırt etmek. HSP' li bir insanın en büyük sorunu etraftaki hisleri kendisininmiş gibi hissedebilmesi. Örneğin bir konuda normalde hissetmediğim bir duygu hissettiğim anda hemen duygu ayrıştırması yapıyorum. Şu an bu his benim mi, yoksa karşımdaki/ortamdaki insanın hissini mi algılıyorum? diyorum. Benim olmadığını fark edersem duyguyu kendimden uzaklaştırmaya çalışıyorum. HSP konusunda bilgili bir uzman ile çalışırsanız kontrol etme konusunda size yardımcı olur mutlaka.
 
bu arada size

'seninle başlamadı' adlı kitabı öneriyorum.
Bu kitabı merak ediyorum. Ne gibi bir katki sunuyor bilgi verebilir misiniz? Kendimi rehabilite etmeye çalışıyorum. Bir sürü kitap var okunacaklar listemde. O yüzden nokta atışı yapmam lazım. Kendime ayıracağım vaktim sınırlı. Yardımcı olur musunuz rica etsem?
 

Kuzum, ben de benzer haldeyim ama kendimize bunu tekrar ettikçe daha hızlı batıyoruz sadece.
Bak bugün psikologum seansı yarım bıraktı "Senin boşu boşuna paranı alamam, böyle olmayacak" diye. Adam helal süt emmiş dedim kendi kendime, olmayacaksa olmayacak dedi... Grup çalışmasına alacakmış, destek grubu gibi bir şey, benzer durumdakilerle; bir de öyle deneyecek, belki anlatan, ağlayan birilerini gördükçe ben de anlatırım diye.

Dediğin gibi, dil ile hak verdiklerini görüyorum, dahasını istiyorum; acımasız mıyım bilmiyorum ama karşımda çok ağlasınlar, pişmanız diye sürünsünler ve telafi için uğraşıp dursunlar istiyorum ve buna karşın affedebilir miydim onu da bilmiyorum, azıyla yetinecek yerin çok ötesindeyim; taşlaşmış bir bölge var ve yumuşamıyor. Ama olacak, olmalı. Diyorum ya bu bir dertse, dermanı olmak zorunda çünkü bunun adı hayat değil, çile oluyor ve aynı zamanda ağır bir haksızlık da. Kendimizi kendi kafamız içine hapsetmiş, aynı ucundan ısırıp duruyoruz sadece ve bunu bile bile otomatik bir şekilde yapıyoruz ki bu daha çok koyuyor.

Şimdi iyi annelik kısmına gelecek olursak; sen iyi bir annesin İdrak, kendine her konuda haksızlık edebilirsin ama bunda ağır ol, o kadar uzun boylu değil. Sen çocuğuna sigara basabilir misin? Kendine basarsın da çocuğuna basmazsın değil mi? O yüzden kötü anneyim olayından bi çık bakayım.
Ben de bana yapılanları çocuğuma yapamam...Çocuğumu kuralların esnek ve yeteri kadar açıklayıcı olduğu bir ortamda büyütmeye çalışıyorum mesela, yasak yok, sadece bir noktada hayır varsa "Mantıklı, doyurucu" bir açıklama ile beraber var ve şartlara göre bu değişim gösterebilir de. Demir gibi kaskatı, döven ve yargılayan cümleler yok bizim evde ve asla olmasını istemem. Sizin evde de olmayacak İdrak... Çünkü sen yaşadın ve çocuğuna bunu yaşatmaman gerektiğini bilecek akli dengedesin. O kadar ölmedik, yitmedik. Olduğu kadar olacak bazen, ama yaralandığımız yerden yaralamayacağız onları.

Kendine tekrar etme bir süre bunları; ben konumu açtıktan sonra evde durmadım çünkü o anki kafayla kaldıramayacağım bir sorguya girdiğimi fark ettim; deniz kıyısına indim bi, oturdum öyle biraz, sonra gittim konuyu kapattırdım. Eğer konu içinde gittikçe ağırlaşıyorsan İdrak, konunu kapattır gidebiliyorsan sana iyi gelen bir yere git mekanını bi değiştir; ama başkalarının yaraları ile kendi yarana yoldaş bulmak, acıyı paylaşarak azaltmak yolundaysan devam et (Ki bence bu yolda değilsin kuzum, yalnız başına daha çok gömülüyorsun, okudukça anımsayıp kendine yüklenip duruyorsun; biraz nefes al ara ver).
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…