Kendi çocukluğumu büyütüyorum

Ne kadar zor birşeyin içinde debeleniyorsun sen? Nasıl zor bir kadın annen? Şimdi gitsen eteğindeki taşları döksen rahatlayacaksın fakat öte yandan muhtemelen yine vicdan azabı çekecek duruma getirecek seni.
Yani inan şu an annene gidip bağımsız,dışardan bir göz olarak ben pat pat söyleyip farkındalık yaratmak istiyorum. Tamam kimse mükemmel anne değil,bende değilim,annemde değildi ama bu kadarı cidden fazla. Muhakkak sorunları vardı anneni bu hale getiren ama farkında olmazsa ki sen çok güçlü bir kadın olduğun için bu denli etkilendiğini düşünmüyor,bu sebeple yaptığının kötü olduğunun farkında değil. Belkide içten içe idrakı ne güzel büyüttüm ,nasılda güçlü bir genç kadın oldu diyor.
Bilemedim baska ne önerilir ama işin cidden çok zor. Her halükarda hala en ağır yarayı sen alıyorsun ama kimse bilmiyor.
Allah yardımcın olsun

Bazen aşırı zorlandığımda hem oğlumla ilgili hem de ailemle, "abartma idrak bir sen zorluk yaşamıyorsun" diye basitleştiriyorum yaşadığım durumu.

Dün gece aniden boğazımın sağ tarafına ağrı girdi. Tükürüğümü yutamadım ve sabaha kadar uyumadım. Sabah erkenden doktora gitmek için hazırlandım ve oğlum "okula çıplak gideceğim" "okula değil babaanneme gideceğim" sebepleri ile saatlerce direndi ağladı eşya fırlattı. Zor olsa da sakin kalabildim. Doktor lenflerimde bir sıkıntı olabileceğini ilaç ile düzelmezse daha ayrıntılı incelenecek bir hastaneye gitmemi söyledi. Bu noktada endişe etmem gerekirken ben oğlumu okula gitmeye nasıl ikna edeceğim diye düşünüyordum.

Yolda kendini yerlere atıp bas bas bağıran oğlumu da alıp okula gittim. Müdür ve öğretmenle konuşmak istedim. Hani okul içinde bir değişiklik var mı davranış ve yaşadıklarında diye sormak istedim. "biz oğlunuza ekstra ihtimam gösteriyoruz. Bizimle sorununuz varsa başka kurum da tercih edebilirsiniz" dedi. "sizinle ilgili bir sorunum ya da endişem olsa bunu açıkça söylemememem için bir sebep yok zaten. Ben buraya genel durumda bir değişiklik sezdiğim için konuşmaya geldim. Dikkat ederseniz bir suçlama ya da hesap sorma halinde değilim. Ancak size önerim, işbirliği ile yaklaşan veliye bu cümle ile yanıt vermemeniz daha sağlıklı bir iletişim kurmamıza yardımcı olacaktır" dedim.

Arada garip laf sokmaları oldu ama o kadar ağrım vardı ki cevap verecek takatim olmadı. Şimdi de neden ağzının payını vermedim diye hayıflanıyorum.

Şimdi birçok kişi geçmişi unut kendine acıma vs demişler. Haklılar. Ama mesela benim bugünüm o kadar yorucu ve yıpratıcıydı ki, "hayır ben bir anne olarak elimden geleni yapıyorum. Benden kaynaklı bir sorun yaşamıyoruz. Oğlum özel ilgi ve özen isteyen bir çocuk sadece" diyemiyorum. Diyemiyorum çünkü asla kendimi yeterli hissetmiyorum. Sürekli ever doğru ben hata yapmışımdır düşüncesindeyim. Mesela ince ince anneliğime laf sokuşturan müdüre gerekli cevabı veremedim çünkü ben de içten içe "evet benim de hatalarım var" diye kendimi sorguluyorum. Işte bunlara sebep oldukları için ailemi affetmek zor geliyor.
 
Super yazmissiniz. Sizin adiniza cok sevindim. Cok guzel. Cok icten. Allah bebeginizle bir omur boyu mutluluk versin keske sizin gibi kendine bakabilen anneler cogalsa. Hicbir anne mukemmel olamaz ama kendine bakabilen ayna tutabilen bir anne olmak cesaret ister.

Teşekkür ederim. Ben aynayı fazla tuttum sanırım. Şu noktada sürekli nerede hata yapıyorum da oğlum bu kadar zor diye düşünüyorum.
 
Merhabalar, sırf size yanıt yazmak için üye oldum.. öncelikle her kötü geçmişi olanların kötü anne olacağı düşüncesinden sıyrılmanız gerekiyor. Elbette yaşadıklarınızı küçümsemiyor ya da kolay şeyler demiyorum. Sadece geçmişten kopmanın mümkün olabileceğini belirtmek istiyorum. Benim annem de çok zor bir çocukluk geçirmiş, kardeşinin ölümünden sorumlu tutularak hep dışlanmış ve görücü usulüyle evlendirildiği halde hep senin kocan şöyle-böyle eleştirilerine maruz kalmış. Babam da çok sinirli, hep bağıran ve her şeye kusur bulan bir adamdı. Başımı dahi okşadığını hatırlamam. Ancak annem tüm bunlara rağmen o kadar çok sevgi gösterdi ki bize hiç bir zaman baba sevgisi eksikliği ya da annemin kötü anılarını üzerimizde hissetmedik. Annem çok yıprandı belki ama merhametli ve sevgi dolu dört çocuk büyüttü tek başına. Torunlarına da çok iyi baktı ve tüm torunları annemi taparcasına seviyor. Babam şuan hep şunu söyler; ben senden önce öleyim, sen benden önce ölürsen kimse kapımı açmaz... gerçekten de annem daha önce ölürse (Allah gecinden versin) hiç bir kardeşin babamla ilgileneceğini sanmıyorum. Bu arada ananem hala hayatta ve hiç bir çocuğu ona bakmadı, annem bakıyor.. Buna rağmen hala diğer teyzeme ayrım yapmadan duramıyor. Karakter meselesi mi desem, vicdansızlık mı desem bilemiyorum ama huylu huyundan vazgeçmiyor. Özetle, her kadın kendi vicdanı çerçevesinde annelik yapar, yeter ki istesin...

Sevgiyi gösterme, şefkatli büyütme konusunda asla kendimi eleştirmiyorum. Ancak oğlum takıntıları olan zor bir çocuk. Özel bir çaba ve emek istiyor, bolca da sabır.
Bu noktada yaptıklarım daima yetersiz geliyor. İçten içe kendimi suçluyorum. Belki yeterince çözüm üretmiyorum, belki yeterince çaba sarf etmiyorum diyerek. Kendi adıma destek almanın vakti gelmiş.
 
Kendi ellerimle büyütemediğim, annemin hayatına olan, içinde kalan heveslerine isyanının bedelini ödeyen bir çocuk olarak boğazım düğümlendi.

Demişsin ya "çok şiddet görmedim sayılıdır" diye. Üstte sigara söndürmek nedir ya? Bir anne nasıl yapabilir bunu?
Kusura bakma bu salt kötülüktür..

Ben de şiddet gördüm. Hem de defalarca.
Oğlum büyüdükçe anılar hafızama hücum ediyor. Ki oğlum çok zor bir çocuk değil. Mümkün mertebe sakinim. Sadece anneliğimi gözden geçirdiğim saatlerde olur bu..

Erken olgunlaşmak zorunda kaldığım zamanlarım aklıma geliyor.
Annemin sürekli bir işi varken yaptığım resmi gösterip "nasıl olmuş?" diye sorduğum, annemin hiç bakmadan yemeğini karıştırdığı ve "hehe olmuş" dediği, benim "anne bakmadın ki" dediğim o saf hallerim ve sonra sonra hiç bir şeyin takdirini beklemediğim karaktere evrildiğim aklıma geldikçe istemsizce boğazım düğümleniyor.

Bizim o akşam karnımız doydu. Ama çocuk ruhumuz eksik kaldı..
Benim de canım hemen acımaz. Doyasıya çığlık atamam. İstediğim an ağlayamam..

Annem "esergry beni hiç üzmedi" der. Ben de "bana fırsat kalmadı ki hep arada kaynadım dikkate alıp dinlemediniz ki" derim açık açık..
Şimdi faydası var mı? Hayır..

Annem de söyler bunu. İdrak çok sakin saygılı bir çocuktu diye. Ancak onu üzmediğimi söylemez. Kanatlarım eksikti ama ona yeterli değildi. Mükemmel olmalıydım onun belirlediği kriterlere göre. Neredeyse hiçbir konuda itiraz etmiyorken bile, onun sorumlularını bile ben üstlwnmeliydim mesela.
 
Öyle.. Bazı şeyler hiçbir şartta, hiçbir yerde, hiç kimseye anlatılmıyor. Bir şey tutuyor ve çevresinde dönüp duruyorsun sadece.
Ben şiddet görmedim ailemden; şöyle ki şiddet görmedim "Fiziksel şiddet" ve bu yüzden ufak dertleşmelerle arkadaşlarıma mini mini bahsettiğim her şey küçümsendi. Annem, ilginç bir kadın; "Niye öyle bakıyorsun?" diye kendisine sorulası bir kadındı ve sorarlardı da, sert bakardı (Bu yönünü hastalığımdan sonra törpülemeye başladı diyebilirim). "Bir bakışla çocuğumu oturturum" gibi bir şeyi yapmaya çalıştı biliyorum. Evlat değil tam eğitimli bir köpek istedi.

Her şeyin yasak olduğu bir eve doğdum; "Sıcakladım üstümü çıkarıyorum" denilemeyecek bir eve. "Annen üşümeni istemiyor, annelik" gibi savunmaların yapılabileceği incecik konular hepsi. Doktorların kendisine "Çocuğunuzu hasta eden sizsiniz bakın böyle yapmayın" dediği kadın, niçin ısrarla aynı şeyleri yapmaya devam eder? İğnesiz, serumsuz ayım, günüm geçmezdi. Cam şırıngalarla başladı benim serüvenim ve annemin "Abartma, acımıyor, acımaz" demeleriyle.

Yemek yemelerimiz defalarca kusma içerirdi...
"Doymadın" diye ellerimin tutup, burnumun sıkılıp ağzıma tıkılanlar... Mutlaka her yemeğimin sonu öğürtüler ve kusma ile biterdi. Kustuğum için tekrar yedirmeye çalışması ve tekrar kusmam da cabası.
Ne yapsın, bir anne çocuğunun aç kalmasını ister mi? Annelikten hep...

Annem sürekli iyiliğimi düşünürdü ve tüm kötü sonuçların sebebi bendim; benim "Yaramaz" olmamdı, sürekli bu söylendi durdu senelerce, her Allah'ın günü. Her hayalim, hevesim küçümsendi, kararlar hep benim adıma alındı isteklerim sorulmadığı gibi dillendirmem de hadsizlikti.
Günlerce eve hapsedildiğim oldu; elimden her şey alınarak.
Dış görünüşüm iyi olmalıydı; içim ne hale gelirse gelsin önemli değildi, jilet gibi olmalıydım.
İnsanlar önünde rezil edilebilirdim, sorun yoktu, bu ancak ders alınası bir şeydi.
Sevdiğim şeylerle tehdit edilirdim; her hafta yeni bir şeyim ayıplanır ve yasaklanırdı.
Bazen bir dediğim ikiletilmez önüme ne varsa serilirdi, sonradan anladım ki başa kakmak için malzeme gerekiyormuş. "Ne istedin de almadık" diye üzerime yüklenilir, "Nankörsün" denirdi. Nankör olmadığımı ispatlamak için zincire girmeye başladım. Çocuksun işte...
Ömrümün yarısı, sürekli birileriyle kıyaslanarak geçti ve bu yapılanlar daima inkar edildi. Ben yanlış anlıyordum her şeyi, ben fesat anlamaya meyilli biriymişim, annemi ne çok üzüyormuşum.
Sürekli sorunlu, yetersiz, anlamaz muamelesi gördüm. Anneme göre zeki bir çocuk olsam da tecrübesizliğim yüzünden onun adımlarını gölge gibi takip etmeliydim. Evet, anneme hak verebilirsiniz, hepsi çok haklı noktalar. Çünkü psikolojik şiddet böyle bir şey; incecik görünmez bir çizgisi var. :)
Her şeyin hesabını vermek zorundaydım, ne yeyip içtiğime kadar... Güzel bir sohbet halinde sorulmazdı bunlar.
Ha, evcil hayvanımı bana ders vermek için öldürmesi ve yine "Abartıyorsun" demesi konusunu hiç anlatmak istemiyorum.

Bunlar, 100de biri değil.
Konunun arasına kaynasın gitsin şu yazı, karşıma bi daha çıkmasın mümkünse.

Evcil hayvan öldürmek. Ders vermek için. En çok buna takıldım. Yorum yapmayayım hiç bu konuda.

Evet biz kindar ve fesat insanlarız. Bana da aynısı söyleniyor. Onlar kesinlikle mükemmel. Dil ile sana hak verse de zaman zaman, geçiştirmek için söylendiğini çok iyi bildiğimizden, yeterli gelmiyor söyledikleri evet.

Gangsta, Ben inanılmaz yoruldum. Bugün kendimi çok daha fazla bitik hissediyorum. Boğazımda inanılmaz bir ağrı var yutkunamıyorum ve aklımdan geçen inşallah kanserdir, gideyim ben artık düşüncesi.

Yok yani olmuyor. Çabaladıkça batıyorum. Herkes sen iyi bir annesin demiş ama ben artık buna da inanmıyorum. Gerçekten iyi bir anne olsam bu kadar çabalamama rağmen oğlum kaplumbağa hızında ilerleme sağlamazdı. Sürekli başa sarıyorum her konuda. Evliliğimde, anneliğimde, evlatlık konusunda. Çok yoruldum.

Şu an uyanmadan saatlerce uyumak istiyorum ama yemek yapmak gerek oğluma. Aç kalmasın çünkü.
 
Yokuspokus Yokuspokus okuduklarıma ne kadar üzüldüm,anlatılmaz,hissedilir...
Böyle bir çocukluk,ergenlik ne kadar çok yara açar.
Ne çok psikolojik şiddet görmüşsünüz siz...
Her biri ayrı travma sebebi,ayrı psikolojik vaka.
Idrakyollariiltihabi Idrakyollariiltihabi doğumda bağıramadığını anlatmış ya,
kendi doğumum şimdi geldi aklıma.
11 saat sancı çektim,son 4 saati suni sancı olmak üzere.
Çatala çıktığımda çok canım yanıyordu,belimi sanki demir bir tarak etlerimden ayırıyordu.
Buna rağmen hiç ama hiç bağırmadım.
Buna şartlanmıştım sanki.
Doktorum lütfen bağır,çığlık at ki o çığlıkla birlikte bebek de çıksın içerden,artık bunaldı,kalp atışı zayıfladı dedi.
Buna rağmen bağıramadım,oğlumun ınga sesiyle birlikte sanki hiç durduramayacağımı düşündüğüm bir ağlama tuttu beni.
Bugüne kadar bu konu üzerinde hiç düşünmemiştim belki de düşünmek istemedim.
Muhtemelen 'dayanıklı kadın,asil kadın, doğumda bağırmaz,ne o öyle avaz avaz,ayıp denen bir şey var,hiç gıkım çıkmadan doğurdum seni,kardeşin hadi sezeryan ama sende sesimi ebe bile duymadı' diye beni bu konuda bile kodlayan annemin eseriydim.
Her zaman,her durumda,en doğru şekilde davranan,babasının örnek kızı böyle doğum yapardı işte...
Kısacası dertler derin,yara çok,çare ise yine bizde, kendimizde...

Ben de bayıldım oğlum doğduktan hemen sonra. Dikişi falan hiç hatırlamıyorum. Oğlumun sesini duyup gitmişim. "uyanın odaya geçeceğiz" sesiyle kalktım. Bunun için bile kendimi suçladım. O kadar dayandın doğurdun da niye oğlunu koynuna alacağın anda bayılıyorsun diye.

Ben hastanede yatmak bile istemedim. Doğumdan iki saat sonra kalktım yataktan. Eve gitmek istedim. Çünkü sevgili annem saçma sapan bir şeye takılıp gergin gergin söyleniyordu. Aman iki taraf birbirine girmesin gideyim ben dağılsın herkes dedim. Şimdi kızıyorum kendime. Bari o anda kendimi düşünseydim diye.

Çözüm bizde evet ama ben başaramıyorum o çözümü bulmayı. Şu an isteğim uyanmamak üzere uyumak ya da çekip gitmek. Bugün fazlasıyla depresifim.
 
Idrakyollariiltihabi Idrakyollariiltihabi kardeş miyiz derdim ama tek çocuğum... Bütün yazdıkların bire bir aynı.. Uzun zamandır sıkıntılıyım.. Ben aslında pandoranin kutusuna atmıştım normal bir evlat gibi davranmaya çalışıyordum, ta ki hayatim çok güzel çok yolunda olunca benden talepleri artana kadar bin tanenin 999 unu yapsam birini yapmasam (manevi talepler) dünyanın en kötü insanı oluyorum, artık doldum ben de 35 yaşımdayim tamam siz benden evlat olarak memnun değilsiniz ben sizden anne baba olarak memnun muyum? Ben sizden razı mıyım? Hiç onu sorduğunuz yok..gelin açalım şu pandoranin kutusunu.. Benim sana çok ihtiyacım olduğu yaşlarda çok meşguldün, ama bugün ben seni bir gün aramasam vayyy hayırsız evlat hic arayip sorduğun yok oluyor.. Ve bunları söyleyince annem krizlere girer.. En temizi onu deli kabul etmek, normal değil kötü bir insan diyerek kabul etmek.. Şimdi torun istiyorlar yapmadigim için hayırsızım tabi ki.. Şöyle oynarlarmis şöyle bakarlarmis.. Peki ben? Bana niye öyle bakmadiniz? Cevap cahildik.. Çocuk yapmiyorum belki de sırf onlara inattan belki de bana vermediklari sevgiyi birine aktarma ihtiyaci hissetmedigimden.

Annelerimiz deli zaten. Ben normal olduklarını düşünmüyorum. Sorun şu ki bizi de delirttiler. Korkum da kendi oğlumu delirtmem. Umarım bu olmaz. Nesilden nesile delilik Bulaşmaz.
 
Bazen aşırı zorlandığımda hem oğlumla ilgili hem de ailemle, "abartma idrak bir sen zorluk yaşamıyorsun" diye basitleştiriyorum yaşadığım durumu.

Dün gece aniden boğazımın sağ tarafına ağrı girdi. Tükürüğümü yutamadım ve sabaha kadar uyumadım. Sabah erkenden doktora gitmek için hazırlandım ve oğlum "okula çıplak gideceğim" "okula değil babaanneme gideceğim" sebepleri ile saatlerce direndi ağladı eşya fırlattı. Zor olsa da sakin kalabildim. Doktor lenflerimde bir sıkıntı olabileceğini ilaç ile düzelmezse daha ayrıntılı incelenecek bir hastaneye gitmemi söyledi. Bu noktada endişe etmem gerekirken ben oğlumu okula gitmeye nasıl ikna edeceğim diye düşünüyordum.

Yolda kendini yerlere atıp bas bas bağıran oğlumu da alıp okula gittim. Müdür ve öğretmenle konuşmak istedim. Hani okul içinde bir değişiklik var mı davranış ve yaşadıklarında diye sormak istedim. "biz oğlunuza ekstra ihtimam gösteriyoruz. Bizimle sorununuz varsa başka kurum da tercih edebilirsiniz" dedi. "sizinle ilgili bir sorunum ya da endişem olsa bunu açıkça söylemememem için bir sebep yok zaten. Ben buraya genel durumda bir değişiklik sezdiğim için konuşmaya geldim. Dikkat ederseniz bir suçlama ya da hesap sorma halinde değilim. Ancak size önerim, işbirliği ile yaklaşan veliye bu cümle ile yanıt vermemeniz daha sağlıklı bir iletişim kurmamıza yardımcı olacaktır" dedim.

Arada garip laf sokmaları oldu ama o kadar ağrım vardı ki cevap verecek takatim olmadı. Şimdi de neden ağzının payını vermedim diye hayıflanıyorum.

Şimdi birçok kişi geçmişi unut kendine acıma vs demişler. Haklılar. Ama mesela benim bugünüm o kadar yorucu ve yıpratıcıydı ki, "hayır ben bir anne olarak elimden geleni yapıyorum. Benden kaynaklı bir sorun yaşamıyoruz. Oğlum özel ilgi ve özen isteyen bir çocuk sadece" diyemiyorum. Diyemiyorum çünkü asla kendimi yeterli hissetmiyorum. Sürekli ever doğru ben hata yapmışımdır düşüncesindeyim. Mesela ince ince anneliğime laf sokuşturan müdüre gerekli cevabı veremedim çünkü ben de içten içe "evet benim de hatalarım var" diye kendimi sorguluyorum. Işte bunlara sebep oldukları için ailemi affetmek zor geliyor.
Cok gecmis olsun kuzum
Bunu kendine yapma , sen cok iyi bir annesin
 
Bilirsin senin konularina hep yazarim.
Ama bu sefer yazsam mi yazmasam mi bilemedim.

İgrenc bir cocukluk yasadim.
Dayaksa burnum kanamadan bitmezdi, ötelenmekse sirf kiz oldugum icin, sadece bilye aldigim icin "erkek ayseeee" lakabiyla cagrildiysam, petek dincozun kazanovasinda dans ettigim icin yollu mu olacaktim yoksa korkusuyla bir araba dayak yediysem (bende cilve o gun bitti herhalde, bugun bir mahmut abiysem, girgiri elime alip leoparli tayt giyemiyosam hahah) babamin yasitim arkadaslarima yurudugu, her defasinda bastigim iliskileri sebebiyle duzenli olarak evden kovulmaksa, mal ve salak oldugumu perdeyi ters asmamla anlayabiliyorlarsa ve ben, bugun, cocuklarima kizmadan nasil annelik yapabilecegimi bilemiyorsam, kendimi cocuklarim icin torpulemeye calisiyor ve bazen cocuklarimla aramdaki o ilmegin ucunu kaciriyor ve kacirdikca ofkeleniyor, ofkelendikce mala bagliyorsam bu konuya da yazmamaliydim iste.

Bilmem, ben affedemedim.
Cocuklar hayatima girdikten sonra iyice kinlendim.

Herkesin hayati kendine zor, biliyorum.
Zamaninda annemi herkese ve her seye karsi canla basla korudugum halde, o zamanlarda bile annem en ufak hatami affetmeyip cilginlar gibi butun ofkesini bana kusabiliyorsaydi, bu cesaretle ben de artik ofkemi saklamiyorum.

Babamla zaten merhaba disinda bir muhabbetim yok.
Ben babami tanimiyorum bile.
Sapik midir, iyi bir insan midir, bilmiyorum bile.

Annemle dearamizda artik ucurumlar var.
Tek istegim cocuklarima boyle bir ebeveyn olmamak.
Her kizdigimda anneme benzememek.

Affedebilenleri kutluyorum.

Anne olunca kin artıyor zaten kuzu. Kinlenmen çok normal. Çünkü kendi çocuklarımızın yaptığı aşırılıkların binde birini bile yapmamışken neden merhamet gösteremediler bize diye düşünüp kinleniyoruz.

Kendi çocuklarımıza karşı yeterince tahammül gösteremediğimizde ve annelerimizin cümlelerini söylemeye başladığımızda kinleniyoruz.

Uzar gider bu liste. Teşekkür ederim yazdığın için. Tüm yaralılar toplandı başlığa :)
 
ne zaman muhattabına kendimi iyi ifade edemesem, bademcik, farenjit, larenjit,lenfadenit işte bişeyit oluyorum..
ha bir de tiroiditim var zaten bağışıklık sistemim yıkık.
hepsi boğazımda.. ne ilginç değil mi?

Piskolojik bir durum mu dersiniz. Ama bu kadar şiddetli bir ağrıya sebep olur mu ki. Birden bire olması değişik zaten.
 
Idrakyollariiltihabi Idrakyollariiltihabi
Benim 3 yaş küçük erkek kardeşim inanılmaz yaramaz ve saygısız bir çocuktu. Oturmaya kime gitsek bir daha gelmeyin der ve bizi istemezdi. Anlatılmaz onun yaramazlıkları. Annem baskıcı ve otoriter bir tiptir ve çocukluğumuza dair pek anımız yoktur. İşiyle ev arasında mekik dokumaktan bizi eğlemeye vakti yoktu sanırım. Biz de 9 diyince yatan çocuklardık, 5 buçukta gelip yemek derdine düşen annemle çok bir paylaşımımız olmadı haliyle. Hatta sarıldığını, sevdiğini falan hatırlamam; benim de bu huyum ondan yadigardır. Sevememe huyu... Annemin şu gözleri belerterek istediğini yaptırma olayı da meşhurdu, bende işlerdi o korkardım ama kardeşim için çok da fifi şeklindeydi.

Her neyse kardeşim muhakkak ki çok zorlamıştır o dönem annemi ama şu an o kadar sakin, anlayışlı ve evliya gibi bir adamdır ki eşim bile "kardeşin hiç öfkelenmez mi" der. Herkes bayılır, benim canım, beni anlayan ve hayat felsefesiyle yol gösteren belki de yegane yoldaşımdır. Çok zor zamanlarımda destek olmuştur. Dahası çocuk vakitte yaşattıklarının da bilincinde bıyık altından gülüp durur ve o zamanları telafi etmek istercesine de cömerttir anneme karşı. Bir ruhunu okşamalar, hediye almalar, sözünden çıkmamalar ki sorma gitsin.
Söylemek istediğim belki sonradan daha başka bir anne oldu annem ama yaklaşık bi lise yıllarına kadar ciddi kötüydü. Dövmezdi sövmezdi ama hep gergin, hep otoriter hep dediğim dedik, hep bir psikolojik şiddet, hep bir küçümseme. Yani öyle bir çocukluktan benim kardeşim çıkabildiyse tertemiz, bence hiç endişelenme.
 
ne zaman muhattabına kendimi iyi ifade edemesem, bademcik, farenjit, larenjit,lenfadenit işte bişeyit oluyorum..
ha bir de tiroiditim var zaten bağışıklık sistemim yıkık.
hepsi boğazımda.. ne ilginç değil mi?
Boğazıma dizildi,boğazımda bir yumruk oldu,boğazıma kadar geldi deyimleri boşa söylenmemiş demekki.
Dikkat ederseniz insan diyeceğini diyemeyince de sanki boğazı o anda şişip sızlıyor,benim öyle olur,artı boğaz sicilim de kabarıktır,ilginç aslındao_O
 
Bazen aşırı zorlandığımda hem oğlumla ilgili hem de ailemle, "abartma idrak bir sen zorluk yaşamıyorsun" diye basitleştiriyorum yaşadığım durumu.

Dün gece aniden boğazımın sağ tarafına ağrı girdi. Tükürüğümü yutamadım ve sabaha kadar uyumadım. Sabah erkenden doktora gitmek için hazırlandım ve oğlum "okula çıplak gideceğim" "okula değil babaanneme gideceğim" sebepleri ile saatlerce direndi ağladı eşya fırlattı. Zor olsa da sakin kalabildim. Doktor lenflerimde bir sıkıntı olabileceğini ilaç ile düzelmezse daha ayrıntılı incelenecek bir hastaneye gitmemi söyledi. Bu noktada endişe etmem gerekirken ben oğlumu okula gitmeye nasıl ikna edeceğim diye düşünüyordum.

Yolda kendini yerlere atıp bas bas bağıran oğlumu da alıp okula gittim. Müdür ve öğretmenle konuşmak istedim. Hani okul içinde bir değişiklik var mı davranış ve yaşadıklarında diye sormak istedim. "biz oğlunuza ekstra ihtimam gösteriyoruz. Bizimle sorununuz varsa başka kurum da tercih edebilirsiniz" dedi. "sizinle ilgili bir sorunum ya da endişem olsa bunu açıkça söylemememem için bir sebep yok zaten. Ben buraya genel durumda bir değişiklik sezdiğim için konuşmaya geldim. Dikkat ederseniz bir suçlama ya da hesap sorma halinde değilim. Ancak size önerim, işbirliği ile yaklaşan veliye bu cümle ile yanıt vermemeniz daha sağlıklı bir iletişim kurmamıza yardımcı olacaktır" dedim.

Arada garip laf sokmaları oldu ama o kadar ağrım vardı ki cevap verecek takatim olmadı. Şimdi de neden ağzının payını vermedim diye hayıflanıyorum.

Şimdi birçok kişi geçmişi unut kendine acıma vs demişler. Haklılar. Ama mesela benim bugünüm o kadar yorucu ve yıpratıcıydı ki, "hayır ben bir anne olarak elimden geleni yapıyorum. Benden kaynaklı bir sorun yaşamıyoruz. Oğlum özel ilgi ve özen isteyen bir çocuk sadece" diyemiyorum. Diyemiyorum çünkü asla kendimi yeterli hissetmiyorum. Sürekli ever doğru ben hata yapmışımdır düşüncesindeyim. Mesela ince ince anneliğime laf sokuşturan müdüre gerekli cevabı veremedim çünkü ben de içten içe "evet benim de hatalarım var" diye kendimi sorguluyorum. Işte bunlara sebep oldukları için ailemi affetmek zor geliyor.
Geçmiş olsun,umarım ciddi bir sorun değildir.
Annelik sorgulama konusunda inan bana hepimiz aynı durumdayız. Bende sık sık sorguluyorum anneliğimi,bugün oğlum kabız olmuş onda bile acaba ek gıdada bir yanlış mı yaptım,yazık benim yüzümden oldu diye üzüldüm baya ama inan bana kimse mükemmel anne değil. Benim diyen yanılır zira hepimiz ufaklı büyüklü bol bol hata yapıyoruz annelik yolunda ama bu demek değil ki her olup bitenin sorumlusu biziz. Hayır değiliz,inan bana bebekken daha karakterini belli ediyor çocuklar. Kızım şu an 6 yaşında ve inan bana,annem bile bakmak istemezdi ki aşırı sever kızımı. 40 günlükken markete gittim anneme bırakıp,maksimum 20 dakika kalmışımdır,kapıdan içeri girdiğimde annemi kan ter içinde kızımı sakinlestirmeye çalışırken kızımı da katıla katıla ağlarken buldum. Annemin ilk kurduğu cümle,al kızım bebeğini bir daha bana bırakma"oldu. Bundan sonrası zaten hep mücadele, her gece uyusun diye sokaklarda arabayla saatlerce turladığımı bilirim çünkü evde asla sakinleştiremiyordum. Hava güzelse uyusun diye bebek arabasına koyup sokaklarda bir aşağı bir yukarı avare avare gezmelerim. Bebek arabasina asla oturmaması,ben yanında değilsem araba koltuğuna oturmaması derken tam 1 sene mei tai slingde yapışık gezdiğim,her yere yürüdüğüm de oldu. Eve misafir gelince öyle ağladı ki evde misafir bırakıp çıktığım oldu. Sokakta,markette aklına gelebilecek heryerde sebepsiz zırıl zırıl ağladığında,insanlar gelip ne oldu diye sorduğunda cevap veremediğim de oldu,insanlar sordukça daha da dozu artardı ağlamalarının. Daha neler neler.Bak şu an 6 yaşında hala zor bir çocuk ama artık derdini anlatıp kendini ifade edebildigi için,daha huzurluyuz.
Oğlum 6.5 aylık,maşallah diyim daha kızım gibi ağladığına şahit olmadım,karnı toksa keyfi yerindedir. Uykusu gelince eeee diye söylenmeye başlar uyuturum falan. Kızımla kıyaslanınca aşırı sakin bir bebek. Bak ikisini de ben doğurdum,ben büyütüyorum ama inan bana tipleri dışında ufacık bir benzerlikleri yok. Bende mi sorun şimdi,bence değil. Baştada bahsettiğim gibi bence gayet huyu,suyu,karakteri az çok belli doguyor bebekler. Tabiki biz şekillendiriyoruz yer yer ama asla tüm olan bitenden sorumlu olamayız. Bende kızımda kendimi çok yıprattım,kızım zaten 10 yıl yaşlandırdı beni ama şu an bakinca sorunun bende olmadığını görebiliyorum. Oğlun konusunda kendini bu denli yıpratmaktan vazgeç derim. Okul konusunda da şunu söyleyebilirim,zoru görünce cevaplar buna benzer oluyor.
 
ben konunuza geç kaldım. yoğundu işlerim. hepsini okumadan yorum yazmıyım dedim. aynı şeyler tekrar edilince anlamsızlaşıyor.
ben de potansiyeli bilip yeterince kullanamama ile ilgili bir şeyler söylemek isterim.
siz zekanızın her ne kadar bilmesem de eğitiminizin hakkını veremiyor olmaktan, sadece anne, ev hanımı rolünde olmaktan da sıkıştınız. sizin çalışmaya ihtiyacınız var bana kalırsa...
çocuğum zor çocuk onun için fedakarlık yapıyorum derken içinizde bir şeyleri biriktiriyorsunuz gibi geliyor bana..
sorgulamaya vaktiniz kalıyor. okuyor, düşünüyor, tekrar tekrar sorguluyorsunuz..

bir derdim var bölümünü okuyan, yorum yapan bizler..
ve hani "aklı başında yorum yazan" kadınlar var ya..
sonra bir konu açınca "aaa çok şaşırdım seni çok mutlu zannediyordum" diye tepki alan kadınlar...
hepimizin bir derdi var işte..
keyiften, dedikodu merakımızdan okumuyoruz burayı.

ben babasına aşık kızlardandım... bana inanılmaz düşkündü.
karakterim buydu benim, ilgi istiyorsam alıyordum beklemiyordum. iletişimi ben başlatıyordum.
zaten babam çok yoğun çalışıyordu. onunla vakit geçirmek için uykusundan feragat eden bendim yarım saat de olsa. babamla sohbet etmeden, hızlıca günümü anlatmadan asla uyuyamazdım.
babamın abimle ilişkisi yok denecek kadar azdı.
çünkü babam çocuk denecek yaşta baba olmuştu ve bence bunu kaldıramamıştı.
dışa dönük bir çocuk olmanın yükünü taşırdım ben de...
abimin ergenlikte verdiği tepkileri annem göğüsledi. babamla iyice uzaklaştılar. arada şiddet de gördü malesef.
bu sebeple annem hep abime şefkat gösterdi. babama karşı güçlü durdu, rest çekti.
ben...
ben istediğimi söylerdim nasılsa.
ben hep problemsiz çocuk oldum. bana hep çok kolay büyüdüğümü söyler.
mükemmelliyetçi bir insan oldum tabi sonuç olarak.
okul hayatı başarılı geçmiş, meslek sahibi bir kadınım şimdi.
anne, eş, evlat, kardeş, abla, gelin, kuzen, yeğen, hala, teyze olmak / ev hanımı olmak/ mesleğimi yapmak...
herkese her şeye yetişmek zorunda olmak.. her şeyi hep halleden olmak...
kimse arkamdan öf demesin.
şu yaşıma geldim nazlanmayı bilemedim mesela.
hiç bir yere geç kalmadım. hiç "aaa unutmuşum" diyen kişi olmadım.
aşırı empatiden öleceğim...

iş bana çok iyi geliyor.
burası benim özgür alanım gibi hissediyorum.
öğle tatilimde çıkıp yürüyorum aşırı yağmur yağmadıkça...

ben şimdi...
annemi de anlıyorum, babamı da.
seviyorum onları...
torunlarına olan sevgilerini görünce "bizi niye böyle öpüp koklamadılar ki?" diyorum tabi..
tutukluk yaşadığım şeyleri biliyorum. kendimi tanıyorum.
herkesin benzer şeyleri yaşamış olabileceğini de biliyorum..
şükretmek ve devam etmek için çok sebep görüyorum...
 
Gerçekten epey şaşırdım bu konuyu araştırınca. Özelliklerin hepsine uyuyorum. Bir ya da ikisi değil hepsi. Çok ilginç gerçekten. Hiç böyle bir şey söylenmemişti bana.

Hatta şunu söyleyeyim. Birkaç ay önce işitme testine girdim. Normalde duymakla ilgili bir problemim yok ancak ortamda birden fazla ses ve karışıklık varsa karşımdaki kişiyi duyamıyor anlayamıyorum. İnanılmaz rahatsız oluyorum yüksek sesten, birden fazla sesten. Kulaklıkla müzik dinleyemiyorum. Hiç dinlemedim. Bunun tam sebebini bilmiyordum bu konuyu araştırınca taşlar yerine oturdu.

Aynı anda birden fazla işi yapmam gerektiğinde kalp atışlarım hızlanıyor, aşırı tepki veriyorum. Aynı anda iki kişinin konuşmasına tahammül edemiyorum birinin dediğini duyamıyorum.

Koku bir de. İnanılmaz hassasım koku konusunda. Uzak mesafedeki kokuları bile hemen alıyorum. Keskin korkulardan nefret ediyorum. Parfüm de sevmem bu yüzden.

Bir diğer konu ortamdaki her ayrıntıyı gözlemleme içselleştirme. Yıllarca bana müneccim dediler bu yüzden. Nasıl biliyorsun nasıl tahmin ediyorsun. İşin garibi bir ara ben bile inandım cinli olduğuma :) düğün salonlarını, yüksek sesli müzik olan yerleri sevmem. Ortamı terk ederim hemen.

Ben bir ara kesin asperger sendromu var bende site düşünmüştüm :) neden uyaranlara karşı bu kadar hassasım, neden ortamdaki duygular beni bu kadar etkiliyor ve geriyor diye düşünmüştüm. Sonra saldım, ben de böyleyim demek ki diyerek. Gerçekten teşekkür ederim tahmininiz için. Bu konuyu biraz daha araştıracağım.

Çok ilginç gerçekten. İlk defa duyuyorum bunu. Çocukluğumda yaptığım bazı şeylerin sebebini şimdi oturttum. Neden bazen böyleyim ben dediğim şeyler şimdi şekillendi. Çok tuhaf. En tuhafi da iki çocuğumda da, birinde çok daha fazla, bu özellikler mevcut.

Ben yaklaşık 10 sene önce yurtdışında HSP tanısı almıştım. O zamana kadar kendimi uzaylı gibi hissediyorum düşüncesi beni o kadar çok etkiliyordu ki bir açıklama bulmak beni çok rahatlatmıştı. O yüzden mümkün olduğunca bahsetmeye çalışıyorum, sanırım Türkiye' de hala çok bilinen bir konu değil.

Özellikle sevgili S sn0wdr0p kızınızın yaşının küçük olduğunu düşünerek birkaç öneri vereyim. Aslında HSP kontrol edilemediğinde lanet, kontrol etmeyi öğrendiğinizde ise bir lütuf oluyor. Ben kontrol etmeyi tanı aldıktan sonra öğrendim. Mesela en önemlisi ortamdaki enerjileri ayırt etmek. HSP' li bir insanın en büyük sorunu etraftaki hisleri kendisininmiş gibi hissedebilmesi. Örneğin bir konuda normalde hissetmediğim bir duygu hissettiğim anda hemen duygu ayrıştırması yapıyorum. Şu an bu his benim mi, yoksa karşımdaki/ortamdaki insanın hissini mi algılıyorum? diyorum. Benim olmadığını fark edersem duyguyu kendimden uzaklaştırmaya çalışıyorum. HSP konusunda bilgili bir uzman ile çalışırsanız kontrol etme konusunda size yardımcı olur mutlaka.
 
bu arada size

'seninle başlamadı' adlı kitabı öneriyorum.
Bu kitabı merak ediyorum. Ne gibi bir katki sunuyor bilgi verebilir misiniz? Kendimi rehabilite etmeye çalışıyorum. Bir sürü kitap var okunacaklar listemde. O yüzden nokta atışı yapmam lazım. Kendime ayıracağım vaktim sınırlı. Yardımcı olur musunuz rica etsem?
 
Evcil hayvan öldürmek. Ders vermek için. En çok buna takıldım. Yorum yapmayayım hiç bu konuda.

Evet biz kindar ve fesat insanlarız. Bana da aynısı söyleniyor. Onlar kesinlikle mükemmel. Dil ile sana hak verse de zaman zaman, geçiştirmek için söylendiğini çok iyi bildiğimizden, yeterli gelmiyor söyledikleri evet.

Gangsta, Ben inanılmaz yoruldum. Bugün kendimi çok daha fazla bitik hissediyorum. Boğazımda inanılmaz bir ağrı var yutkunamıyorum ve aklımdan geçen inşallah kanserdir, gideyim ben artık düşüncesi.

Yok yani olmuyor. Çabaladıkça batıyorum. Herkes sen iyi bir annesin demiş ama ben artık buna da inanmıyorum. Gerçekten iyi bir anne olsam bu kadar çabalamama rağmen oğlum kaplumbağa hızında ilerleme sağlamazdı. Sürekli başa sarıyorum her konuda. Evliliğimde, anneliğimde, evlatlık konusunda. Çok yoruldum.

Şu an uyanmadan saatlerce uyumak istiyorum ama yemek yapmak gerek oğluma. Aç kalmasın çünkü.

Kuzum, ben de benzer haldeyim ama kendimize bunu tekrar ettikçe daha hızlı batıyoruz sadece.
Bak bugün psikologum seansı yarım bıraktı "Senin boşu boşuna paranı alamam, böyle olmayacak" diye. Adam helal süt emmiş dedim kendi kendime, olmayacaksa olmayacak dedi... Grup çalışmasına alacakmış, destek grubu gibi bir şey, benzer durumdakilerle; bir de öyle deneyecek, belki anlatan, ağlayan birilerini gördükçe ben de anlatırım diye.

Dediğin gibi, dil ile hak verdiklerini görüyorum, dahasını istiyorum; acımasız mıyım bilmiyorum ama karşımda çok ağlasınlar, pişmanız diye sürünsünler ve telafi için uğraşıp dursunlar istiyorum ve buna karşın affedebilir miydim onu da bilmiyorum, azıyla yetinecek yerin çok ötesindeyim; taşlaşmış bir bölge var ve yumuşamıyor. Ama olacak, olmalı. Diyorum ya bu bir dertse, dermanı olmak zorunda çünkü bunun adı hayat değil, çile oluyor ve aynı zamanda ağır bir haksızlık da. Kendimizi kendi kafamız içine hapsetmiş, aynı ucundan ısırıp duruyoruz sadece ve bunu bile bile otomatik bir şekilde yapıyoruz ki bu daha çok koyuyor.

Şimdi iyi annelik kısmına gelecek olursak; sen iyi bir annesin İdrak, kendine her konuda haksızlık edebilirsin ama bunda ağır ol, o kadar uzun boylu değil. Sen çocuğuna sigara basabilir misin? Kendine basarsın da çocuğuna basmazsın değil mi? O yüzden kötü anneyim olayından bi çık bakayım.
Ben de bana yapılanları çocuğuma yapamam...Çocuğumu kuralların esnek ve yeteri kadar açıklayıcı olduğu bir ortamda büyütmeye çalışıyorum mesela, yasak yok, sadece bir noktada hayır varsa "Mantıklı, doyurucu" bir açıklama ile beraber var ve şartlara göre bu değişim gösterebilir de. Demir gibi kaskatı, döven ve yargılayan cümleler yok bizim evde ve asla olmasını istemem. Sizin evde de olmayacak İdrak... Çünkü sen yaşadın ve çocuğuna bunu yaşatmaman gerektiğini bilecek akli dengedesin. O kadar ölmedik, yitmedik. Olduğu kadar olacak bazen, ama yaralandığımız yerden yaralamayacağız onları.

Kendine tekrar etme bir süre bunları; ben konumu açtıktan sonra evde durmadım çünkü o anki kafayla kaldıramayacağım bir sorguya girdiğimi fark ettim; deniz kıyısına indim bi, oturdum öyle biraz, sonra gittim konuyu kapattırdım. Eğer konu içinde gittikçe ağırlaşıyorsan İdrak, konunu kapattır gidebiliyorsan sana iyi gelen bir yere git mekanını bi değiştir; ama başkalarının yaraları ile kendi yarana yoldaş bulmak, acıyı paylaşarak azaltmak yolundaysan devam et (Ki bence bu yolda değilsin kuzum, yalnız başına daha çok gömülüyorsun, okudukça anımsayıp kendine yüklenip duruyorsun; biraz nefes al ara ver).
 
X