- 8 Şubat 2017
- 1.877
- 993
- Konu Sahibi Idrakyollariiltihabi
- #281
Ben de en çok annemin benden şikayet etmesinden bezmistim 7/24 oğluma söyleniyorum hem de aynı kelimeler ile. Engel olamiyorum kendime.
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
Ne kadar zor birşeyin içinde debeleniyorsun sen? Nasıl zor bir kadın annen? Şimdi gitsen eteğindeki taşları döksen rahatlayacaksın fakat öte yandan muhtemelen yine vicdan azabı çekecek duruma getirecek seni.
Yani inan şu an annene gidip bağımsız,dışardan bir göz olarak ben pat pat söyleyip farkındalık yaratmak istiyorum. Tamam kimse mükemmel anne değil,bende değilim,annemde değildi ama bu kadarı cidden fazla. Muhakkak sorunları vardı anneni bu hale getiren ama farkında olmazsa ki sen çok güçlü bir kadın olduğun için bu denli etkilendiğini düşünmüyor,bu sebeple yaptığının kötü olduğunun farkında değil. Belkide içten içe idrakı ne güzel büyüttüm ,nasılda güçlü bir genç kadın oldu diyor.
Bilemedim baska ne önerilir ama işin cidden çok zor. Her halükarda hala en ağır yarayı sen alıyorsun ama kimse bilmiyor.
Allah yardımcın olsun
Super yazmissiniz. Sizin adiniza cok sevindim. Cok guzel. Cok icten. Allah bebeginizle bir omur boyu mutluluk versin keske sizin gibi kendine bakabilen anneler cogalsa. Hicbir anne mukemmel olamaz ama kendine bakabilen ayna tutabilen bir anne olmak cesaret ister.
Merhabalar, sırf size yanıt yazmak için üye oldum.. öncelikle her kötü geçmişi olanların kötü anne olacağı düşüncesinden sıyrılmanız gerekiyor. Elbette yaşadıklarınızı küçümsemiyor ya da kolay şeyler demiyorum. Sadece geçmişten kopmanın mümkün olabileceğini belirtmek istiyorum. Benim annem de çok zor bir çocukluk geçirmiş, kardeşinin ölümünden sorumlu tutularak hep dışlanmış ve görücü usulüyle evlendirildiği halde hep senin kocan şöyle-böyle eleştirilerine maruz kalmış. Babam da çok sinirli, hep bağıran ve her şeye kusur bulan bir adamdı. Başımı dahi okşadığını hatırlamam. Ancak annem tüm bunlara rağmen o kadar çok sevgi gösterdi ki bize hiç bir zaman baba sevgisi eksikliği ya da annemin kötü anılarını üzerimizde hissetmedik. Annem çok yıprandı belki ama merhametli ve sevgi dolu dört çocuk büyüttü tek başına. Torunlarına da çok iyi baktı ve tüm torunları annemi taparcasına seviyor. Babam şuan hep şunu söyler; ben senden önce öleyim, sen benden önce ölürsen kimse kapımı açmaz... gerçekten de annem daha önce ölürse (Allah gecinden versin) hiç bir kardeşin babamla ilgileneceğini sanmıyorum. Bu arada ananem hala hayatta ve hiç bir çocuğu ona bakmadı, annem bakıyor.. Buna rağmen hala diğer teyzeme ayrım yapmadan duramıyor. Karakter meselesi mi desem, vicdansızlık mı desem bilemiyorum ama huylu huyundan vazgeçmiyor. Özetle, her kadın kendi vicdanı çerçevesinde annelik yapar, yeter ki istesin...
Kendi ellerimle büyütemediğim, annemin hayatına olan, içinde kalan heveslerine isyanının bedelini ödeyen bir çocuk olarak boğazım düğümlendi.
Demişsin ya "çok şiddet görmedim sayılıdır" diye. Üstte sigara söndürmek nedir ya? Bir anne nasıl yapabilir bunu?
Kusura bakma bu salt kötülüktür..
Ben de şiddet gördüm. Hem de defalarca.
Oğlum büyüdükçe anılar hafızama hücum ediyor. Ki oğlum çok zor bir çocuk değil. Mümkün mertebe sakinim. Sadece anneliğimi gözden geçirdiğim saatlerde olur bu..
Erken olgunlaşmak zorunda kaldığım zamanlarım aklıma geliyor.
Annemin sürekli bir işi varken yaptığım resmi gösterip "nasıl olmuş?" diye sorduğum, annemin hiç bakmadan yemeğini karıştırdığı ve "hehe olmuş" dediği, benim "anne bakmadın ki" dediğim o saf hallerim ve sonra sonra hiç bir şeyin takdirini beklemediğim karaktere evrildiğim aklıma geldikçe istemsizce boğazım düğümleniyor.
Bizim o akşam karnımız doydu. Ama çocuk ruhumuz eksik kaldı..
Benim de canım hemen acımaz. Doyasıya çığlık atamam. İstediğim an ağlayamam..
Annem "esergry beni hiç üzmedi" der. Ben de "bana fırsat kalmadı ki hep arada kaynadım dikkate alıp dinlemediniz ki" derim açık açık..
Şimdi faydası var mı? Hayır..
Öyle.. Bazı şeyler hiçbir şartta, hiçbir yerde, hiç kimseye anlatılmıyor. Bir şey tutuyor ve çevresinde dönüp duruyorsun sadece.
Ben şiddet görmedim ailemden; şöyle ki şiddet görmedim "Fiziksel şiddet" ve bu yüzden ufak dertleşmelerle arkadaşlarıma mini mini bahsettiğim her şey küçümsendi. Annem, ilginç bir kadın; "Niye öyle bakıyorsun?" diye kendisine sorulası bir kadındı ve sorarlardı da, sert bakardı (Bu yönünü hastalığımdan sonra törpülemeye başladı diyebilirim). "Bir bakışla çocuğumu oturturum" gibi bir şeyi yapmaya çalıştı biliyorum. Evlat değil tam eğitimli bir köpek istedi.
Her şeyin yasak olduğu bir eve doğdum; "Sıcakladım üstümü çıkarıyorum" denilemeyecek bir eve. "Annen üşümeni istemiyor, annelik" gibi savunmaların yapılabileceği incecik konular hepsi. Doktorların kendisine "Çocuğunuzu hasta eden sizsiniz bakın böyle yapmayın" dediği kadın, niçin ısrarla aynı şeyleri yapmaya devam eder? İğnesiz, serumsuz ayım, günüm geçmezdi. Cam şırıngalarla başladı benim serüvenim ve annemin "Abartma, acımıyor, acımaz" demeleriyle.
Yemek yemelerimiz defalarca kusma içerirdi...
"Doymadın" diye ellerimin tutup, burnumun sıkılıp ağzıma tıkılanlar... Mutlaka her yemeğimin sonu öğürtüler ve kusma ile biterdi. Kustuğum için tekrar yedirmeye çalışması ve tekrar kusmam da cabası.
Ne yapsın, bir anne çocuğunun aç kalmasını ister mi? Annelikten hep...
Annem sürekli iyiliğimi düşünürdü ve tüm kötü sonuçların sebebi bendim; benim "Yaramaz" olmamdı, sürekli bu söylendi durdu senelerce, her Allah'ın günü. Her hayalim, hevesim küçümsendi, kararlar hep benim adıma alındı isteklerim sorulmadığı gibi dillendirmem de hadsizlikti.
Günlerce eve hapsedildiğim oldu; elimden her şey alınarak.
Dış görünüşüm iyi olmalıydı; içim ne hale gelirse gelsin önemli değildi, jilet gibi olmalıydım.
İnsanlar önünde rezil edilebilirdim, sorun yoktu, bu ancak ders alınası bir şeydi.
Sevdiğim şeylerle tehdit edilirdim; her hafta yeni bir şeyim ayıplanır ve yasaklanırdı.
Bazen bir dediğim ikiletilmez önüme ne varsa serilirdi, sonradan anladım ki başa kakmak için malzeme gerekiyormuş. "Ne istedin de almadık" diye üzerime yüklenilir, "Nankörsün" denirdi. Nankör olmadığımı ispatlamak için zincire girmeye başladım. Çocuksun işte...
Ömrümün yarısı, sürekli birileriyle kıyaslanarak geçti ve bu yapılanlar daima inkar edildi. Ben yanlış anlıyordum her şeyi, ben fesat anlamaya meyilli biriymişim, annemi ne çok üzüyormuşum.
Sürekli sorunlu, yetersiz, anlamaz muamelesi gördüm. Anneme göre zeki bir çocuk olsam da tecrübesizliğim yüzünden onun adımlarını gölge gibi takip etmeliydim. Evet, anneme hak verebilirsiniz, hepsi çok haklı noktalar. Çünkü psikolojik şiddet böyle bir şey; incecik görünmez bir çizgisi var. :)
Her şeyin hesabını vermek zorundaydım, ne yeyip içtiğime kadar... Güzel bir sohbet halinde sorulmazdı bunlar.
Ha, evcil hayvanımı bana ders vermek için öldürmesi ve yine "Abartıyorsun" demesi konusunu hiç anlatmak istemiyorum.
Bunlar, 100de biri değil.
Konunun arasına kaynasın gitsin şu yazı, karşıma bi daha çıkmasın mümkünse.
Yokuspokus okuduklarıma ne kadar üzüldüm,anlatılmaz,hissedilir...
Böyle bir çocukluk,ergenlik ne kadar çok yara açar.
Ne çok psikolojik şiddet görmüşsünüz siz...
Her biri ayrı travma sebebi,ayrı psikolojik vaka.
Idrakyollariiltihabi doğumda bağıramadığını anlatmış ya,
kendi doğumum şimdi geldi aklıma.
11 saat sancı çektim,son 4 saati suni sancı olmak üzere.
Çatala çıktığımda çok canım yanıyordu,belimi sanki demir bir tarak etlerimden ayırıyordu.
Buna rağmen hiç ama hiç bağırmadım.
Buna şartlanmıştım sanki.
Doktorum lütfen bağır,çığlık at ki o çığlıkla birlikte bebek de çıksın içerden,artık bunaldı,kalp atışı zayıfladı dedi.
Buna rağmen bağıramadım,oğlumun ınga sesiyle birlikte sanki hiç durduramayacağımı düşündüğüm bir ağlama tuttu beni.
Bugüne kadar bu konu üzerinde hiç düşünmemiştim belki de düşünmek istemedim.
Muhtemelen 'dayanıklı kadın,asil kadın, doğumda bağırmaz,ne o öyle avaz avaz,ayıp denen bir şey var,hiç gıkım çıkmadan doğurdum seni,kardeşin hadi sezeryan ama sende sesimi ebe bile duymadı' diye beni bu konuda bile kodlayan annemin eseriydim.
Her zaman,her durumda,en doğru şekilde davranan,babasının örnek kızı böyle doğum yapardı işte...
Kısacası dertler derin,yara çok,çare ise yine bizde, kendimizde...
Idrakyollariiltihabi kardeş miyiz derdim ama tek çocuğum... Bütün yazdıkların bire bir aynı.. Uzun zamandır sıkıntılıyım.. Ben aslında pandoranin kutusuna atmıştım normal bir evlat gibi davranmaya çalışıyordum, ta ki hayatim çok güzel çok yolunda olunca benden talepleri artana kadar bin tanenin 999 unu yapsam birini yapmasam (manevi talepler) dünyanın en kötü insanı oluyorum, artık doldum ben de 35 yaşımdayim tamam siz benden evlat olarak memnun değilsiniz ben sizden anne baba olarak memnun muyum? Ben sizden razı mıyım? Hiç onu sorduğunuz yok..gelin açalım şu pandoranin kutusunu.. Benim sana çok ihtiyacım olduğu yaşlarda çok meşguldün, ama bugün ben seni bir gün aramasam vayyy hayırsız evlat hic arayip sorduğun yok oluyor.. Ve bunları söyleyince annem krizlere girer.. En temizi onu deli kabul etmek, normal değil kötü bir insan diyerek kabul etmek.. Şimdi torun istiyorlar yapmadigim için hayırsızım tabi ki.. Şöyle oynarlarmis şöyle bakarlarmis.. Peki ben? Bana niye öyle bakmadiniz? Cevap cahildik.. Çocuk yapmiyorum belki de sırf onlara inattan belki de bana vermediklari sevgiyi birine aktarma ihtiyaci hissetmedigimden.
Cok gecmis olsun kuzumBazen aşırı zorlandığımda hem oğlumla ilgili hem de ailemle, "abartma idrak bir sen zorluk yaşamıyorsun" diye basitleştiriyorum yaşadığım durumu.
Dün gece aniden boğazımın sağ tarafına ağrı girdi. Tükürüğümü yutamadım ve sabaha kadar uyumadım. Sabah erkenden doktora gitmek için hazırlandım ve oğlum "okula çıplak gideceğim" "okula değil babaanneme gideceğim" sebepleri ile saatlerce direndi ağladı eşya fırlattı. Zor olsa da sakin kalabildim. Doktor lenflerimde bir sıkıntı olabileceğini ilaç ile düzelmezse daha ayrıntılı incelenecek bir hastaneye gitmemi söyledi. Bu noktada endişe etmem gerekirken ben oğlumu okula gitmeye nasıl ikna edeceğim diye düşünüyordum.
Yolda kendini yerlere atıp bas bas bağıran oğlumu da alıp okula gittim. Müdür ve öğretmenle konuşmak istedim. Hani okul içinde bir değişiklik var mı davranış ve yaşadıklarında diye sormak istedim. "biz oğlunuza ekstra ihtimam gösteriyoruz. Bizimle sorununuz varsa başka kurum da tercih edebilirsiniz" dedi. "sizinle ilgili bir sorunum ya da endişem olsa bunu açıkça söylemememem için bir sebep yok zaten. Ben buraya genel durumda bir değişiklik sezdiğim için konuşmaya geldim. Dikkat ederseniz bir suçlama ya da hesap sorma halinde değilim. Ancak size önerim, işbirliği ile yaklaşan veliye bu cümle ile yanıt vermemeniz daha sağlıklı bir iletişim kurmamıza yardımcı olacaktır" dedim.
Arada garip laf sokmaları oldu ama o kadar ağrım vardı ki cevap verecek takatim olmadı. Şimdi de neden ağzının payını vermedim diye hayıflanıyorum.
Şimdi birçok kişi geçmişi unut kendine acıma vs demişler. Haklılar. Ama mesela benim bugünüm o kadar yorucu ve yıpratıcıydı ki, "hayır ben bir anne olarak elimden geleni yapıyorum. Benden kaynaklı bir sorun yaşamıyoruz. Oğlum özel ilgi ve özen isteyen bir çocuk sadece" diyemiyorum. Diyemiyorum çünkü asla kendimi yeterli hissetmiyorum. Sürekli ever doğru ben hata yapmışımdır düşüncesindeyim. Mesela ince ince anneliğime laf sokuşturan müdüre gerekli cevabı veremedim çünkü ben de içten içe "evet benim de hatalarım var" diye kendimi sorguluyorum. Işte bunlara sebep oldukları için ailemi affetmek zor geliyor.
Bilirsin senin konularina hep yazarim.
Ama bu sefer yazsam mi yazmasam mi bilemedim.
İgrenc bir cocukluk yasadim.
Dayaksa burnum kanamadan bitmezdi, ötelenmekse sirf kiz oldugum icin, sadece bilye aldigim icin "erkek ayseeee" lakabiyla cagrildiysam, petek dincozun kazanovasinda dans ettigim icin yollu mu olacaktim yoksa korkusuyla bir araba dayak yediysem (bende cilve o gun bitti herhalde, bugun bir mahmut abiysem, girgiri elime alip leoparli tayt giyemiyosam hahah) babamin yasitim arkadaslarima yurudugu, her defasinda bastigim iliskileri sebebiyle duzenli olarak evden kovulmaksa, mal ve salak oldugumu perdeyi ters asmamla anlayabiliyorlarsa ve ben, bugun, cocuklarima kizmadan nasil annelik yapabilecegimi bilemiyorsam, kendimi cocuklarim icin torpulemeye calisiyor ve bazen cocuklarimla aramdaki o ilmegin ucunu kaciriyor ve kacirdikca ofkeleniyor, ofkelendikce mala bagliyorsam bu konuya da yazmamaliydim iste.
Bilmem, ben affedemedim.
Cocuklar hayatima girdikten sonra iyice kinlendim.
Herkesin hayati kendine zor, biliyorum.
Zamaninda annemi herkese ve her seye karsi canla basla korudugum halde, o zamanlarda bile annem en ufak hatami affetmeyip cilginlar gibi butun ofkesini bana kusabiliyorsaydi, bu cesaretle ben de artik ofkemi saklamiyorum.
Babamla zaten merhaba disinda bir muhabbetim yok.
Ben babami tanimiyorum bile.
Sapik midir, iyi bir insan midir, bilmiyorum bile.
Annemle dearamizda artik ucurumlar var.
Tek istegim cocuklarima boyle bir ebeveyn olmamak.
Her kizdigimda anneme benzememek.
Affedebilenleri kutluyorum.
ne zaman muhattabına kendimi iyi ifade edemesem, bademcik, farenjit, larenjit,lenfadenit işte bişeyit oluyorum..
ha bir de tiroiditim var zaten bağışıklık sistemim yıkık.
hepsi boğazımda.. ne ilginç değil mi?
Boğazıma dizildi,boğazımda bir yumruk oldu,boğazıma kadar geldi deyimleri boşa söylenmemiş demekki.ne zaman muhattabına kendimi iyi ifade edemesem, bademcik, farenjit, larenjit,lenfadenit işte bişeyit oluyorum..
ha bir de tiroiditim var zaten bağışıklık sistemim yıkık.
hepsi boğazımda.. ne ilginç değil mi?
Geçmiş olsun,umarım ciddi bir sorun değildir.Bazen aşırı zorlandığımda hem oğlumla ilgili hem de ailemle, "abartma idrak bir sen zorluk yaşamıyorsun" diye basitleştiriyorum yaşadığım durumu.
Dün gece aniden boğazımın sağ tarafına ağrı girdi. Tükürüğümü yutamadım ve sabaha kadar uyumadım. Sabah erkenden doktora gitmek için hazırlandım ve oğlum "okula çıplak gideceğim" "okula değil babaanneme gideceğim" sebepleri ile saatlerce direndi ağladı eşya fırlattı. Zor olsa da sakin kalabildim. Doktor lenflerimde bir sıkıntı olabileceğini ilaç ile düzelmezse daha ayrıntılı incelenecek bir hastaneye gitmemi söyledi. Bu noktada endişe etmem gerekirken ben oğlumu okula gitmeye nasıl ikna edeceğim diye düşünüyordum.
Yolda kendini yerlere atıp bas bas bağıran oğlumu da alıp okula gittim. Müdür ve öğretmenle konuşmak istedim. Hani okul içinde bir değişiklik var mı davranış ve yaşadıklarında diye sormak istedim. "biz oğlunuza ekstra ihtimam gösteriyoruz. Bizimle sorununuz varsa başka kurum da tercih edebilirsiniz" dedi. "sizinle ilgili bir sorunum ya da endişem olsa bunu açıkça söylemememem için bir sebep yok zaten. Ben buraya genel durumda bir değişiklik sezdiğim için konuşmaya geldim. Dikkat ederseniz bir suçlama ya da hesap sorma halinde değilim. Ancak size önerim, işbirliği ile yaklaşan veliye bu cümle ile yanıt vermemeniz daha sağlıklı bir iletişim kurmamıza yardımcı olacaktır" dedim.
Arada garip laf sokmaları oldu ama o kadar ağrım vardı ki cevap verecek takatim olmadı. Şimdi de neden ağzının payını vermedim diye hayıflanıyorum.
Şimdi birçok kişi geçmişi unut kendine acıma vs demişler. Haklılar. Ama mesela benim bugünüm o kadar yorucu ve yıpratıcıydı ki, "hayır ben bir anne olarak elimden geleni yapıyorum. Benden kaynaklı bir sorun yaşamıyoruz. Oğlum özel ilgi ve özen isteyen bir çocuk sadece" diyemiyorum. Diyemiyorum çünkü asla kendimi yeterli hissetmiyorum. Sürekli ever doğru ben hata yapmışımdır düşüncesindeyim. Mesela ince ince anneliğime laf sokuşturan müdüre gerekli cevabı veremedim çünkü ben de içten içe "evet benim de hatalarım var" diye kendimi sorguluyorum. Işte bunlara sebep oldukları için ailemi affetmek zor geliyor.
Gerçekten epey şaşırdım bu konuyu araştırınca. Özelliklerin hepsine uyuyorum. Bir ya da ikisi değil hepsi. Çok ilginç gerçekten. Hiç böyle bir şey söylenmemişti bana.
Hatta şunu söyleyeyim. Birkaç ay önce işitme testine girdim. Normalde duymakla ilgili bir problemim yok ancak ortamda birden fazla ses ve karışıklık varsa karşımdaki kişiyi duyamıyor anlayamıyorum. İnanılmaz rahatsız oluyorum yüksek sesten, birden fazla sesten. Kulaklıkla müzik dinleyemiyorum. Hiç dinlemedim. Bunun tam sebebini bilmiyordum bu konuyu araştırınca taşlar yerine oturdu.
Aynı anda birden fazla işi yapmam gerektiğinde kalp atışlarım hızlanıyor, aşırı tepki veriyorum. Aynı anda iki kişinin konuşmasına tahammül edemiyorum birinin dediğini duyamıyorum.
Koku bir de. İnanılmaz hassasım koku konusunda. Uzak mesafedeki kokuları bile hemen alıyorum. Keskin korkulardan nefret ediyorum. Parfüm de sevmem bu yüzden.
Bir diğer konu ortamdaki her ayrıntıyı gözlemleme içselleştirme. Yıllarca bana müneccim dediler bu yüzden. Nasıl biliyorsun nasıl tahmin ediyorsun. İşin garibi bir ara ben bile inandım cinli olduğuma :) düğün salonlarını, yüksek sesli müzik olan yerleri sevmem. Ortamı terk ederim hemen.
Ben bir ara kesin asperger sendromu var bende site düşünmüştüm :) neden uyaranlara karşı bu kadar hassasım, neden ortamdaki duygular beni bu kadar etkiliyor ve geriyor diye düşünmüştüm. Sonra saldım, ben de böyleyim demek ki diyerek. Gerçekten teşekkür ederim tahmininiz için. Bu konuyu biraz daha araştıracağım.
Çok ilginç gerçekten. İlk defa duyuyorum bunu. Çocukluğumda yaptığım bazı şeylerin sebebini şimdi oturttum. Neden bazen böyleyim ben dediğim şeyler şimdi şekillendi. Çok tuhaf. En tuhafi da iki çocuğumda da, birinde çok daha fazla, bu özellikler mevcut.
Bu kitabı merak ediyorum. Ne gibi bir katki sunuyor bilgi verebilir misiniz? Kendimi rehabilite etmeye çalışıyorum. Bir sürü kitap var okunacaklar listemde. O yüzden nokta atışı yapmam lazım. Kendime ayıracağım vaktim sınırlı. Yardımcı olur musunuz rica etsem?bu arada size
'seninle başlamadı' adlı kitabı öneriyorum.
Güzel ama ingiliççe hahaha :))
(bilmeyenler için)
Evcil hayvan öldürmek. Ders vermek için. En çok buna takıldım. Yorum yapmayayım hiç bu konuda.
Evet biz kindar ve fesat insanlarız. Bana da aynısı söyleniyor. Onlar kesinlikle mükemmel. Dil ile sana hak verse de zaman zaman, geçiştirmek için söylendiğini çok iyi bildiğimizden, yeterli gelmiyor söyledikleri evet.
Gangsta, Ben inanılmaz yoruldum. Bugün kendimi çok daha fazla bitik hissediyorum. Boğazımda inanılmaz bir ağrı var yutkunamıyorum ve aklımdan geçen inşallah kanserdir, gideyim ben artık düşüncesi.
Yok yani olmuyor. Çabaladıkça batıyorum. Herkes sen iyi bir annesin demiş ama ben artık buna da inanmıyorum. Gerçekten iyi bir anne olsam bu kadar çabalamama rağmen oğlum kaplumbağa hızında ilerleme sağlamazdı. Sürekli başa sarıyorum her konuda. Evliliğimde, anneliğimde, evlatlık konusunda. Çok yoruldum.
Şu an uyanmadan saatlerce uyumak istiyorum ama yemek yapmak gerek oğluma. Aç kalmasın çünkü.