Hüzün gözlü hayat, sımsıkı kucakladın beni, bende özgür bıraktım sana olan bütün sevgileri. Mumlar yakıyorum sevdalara, anlamsız kelimelere ve gidenlere ağlıyorum seninle.Ne tez unuttun beni hayat.Seninle çoğalan günlerimi tüketme, yüreğimdeki yangınları söndür artık, huzuru bulayım sakince.
Gençliğimden alıp da ömrüme ömür katan var mı senden başka.
Yüreğimi ferahlatacak bir meltem rüzgarı getir bana, ara sıra da olsa.
Ey hüzün gözlü hayat “güneşe yüzünü çevirmessen renklerini göremesin” demiştin ya, güneşe yüzümü çevirdim renklerini görmeyi bekliyorum. Hayallerimin uçurtmasını da göklere salıyorum gör diye….
Bir masaldan ibaretsin , bir varmış, bir yokmuş arasında anlatılan. Sonu mutlu bitsin istenilen ama içinde hüzünleri barındıran masallar. Hoş hüzünlerde senin bir parçan değilmidir hayat.
Özgeçmişimiz sorulur da bizler kaç fakülte bitirdik onları yazarız. Oysa hüzünlerimiz , sevinçlerimiz, acılarımız, ihanetler ve yenen vurgunlardır adamı adam yapan , budur aslında özgeçmişimiz..
Çok uzak bir kentin, kocaman, yüksek binalarının, yağmur vuran camlarının ardında,
soluk dünyamda, ben de mutlu olmaya çalışıyorum şimdi ey hayat , kendi kalabalığımla..
benim ruh halim bu aralar bir gidip,bir geliyor..tam yüzüm gülüyor tamam kötülükler çıktı hayatımdan diyorum ama yeniden yani baştan aynı hayal kırıklıklarını yaşıyorum...hayat bana ne çok oyunlar oynadın,beni ne kadar sınadın..bazen öyle bir oluyorum ki tüm gücümü kaybedip çok karamsar olabiliyorum..ama bazen de tüm gücümü toplayıp tamam diyorum çok güzçlüyüm yılmayacağım,yıkılmayacağım..
Ey hayat artık bana karşı çevir yüzünü yoruldum artık çok yoruldum,omuzlarımdaki bu ağır yükü taşıyamaz oldum..neden hep ben neden???neden yaaasenağlama