Kadın kabuslarıma giriyor, travmam oldu.

Kesinlikle katılıyorum. Bende neler neler yaşadım bi anlatsam hayatım roman gibi :) Bunları kafaya taksam yandım :KK31:

Aynen benim hayatımdanda sağlam bir roman serisi çıkar :) amacım arkadaşın problemini küçümsemek asla değil çünkü neticede böyle olmak iradesiyle yaptığı birşey değil ancak buraya yazmışsa şuan hissettiklerinin ve yaşadıklarının normal olmadığını söylemek zorundayız..çünkü bu mesele için 5 senedir kabuslarında yengesini gören bir insan gerçek bir dertle karşılaştığında tımarhanelik olur..kendini korumayı ve tolere etmeyi öğrenmenin tek yoluda terapi..benimde şuan tam olrk yaptığım bu ama tabiki benim hikayem yengemin bana bağırmasından ibaret değil:)
 
Aynen benim hayatımdanda sağlam bir roman serisi çıkar :) amacım arkadaşın problemini küçümsemek asla değil çünkü neticede böyle olmak iradesiyle yaptığı birşey değil ancak buraya yazmışsa şuan hissettiklerinin ve yaşadıklarının normal olmadığını söylemek zorundayız..çünkü bu mesele için 5 senedir kabuslarında yengesini gören bir insan gerçek bir dertle karşılaştığında tımarhanelik olur..kendini korumayı ve tolere etmeyi öğrenmenin tek yoluda terapi..benimde şuan tam olrk yaptığım bu ama tabiki benim hikayem yengemin bana bağırmasından ibaret değil:)

Ben anladım seni canım :) Arkadaşımız için bu durum travmatik olmuş ama dediğin gibi yengesi kovmasına rağmen gitmemesi , kaç gün kalmaya devam etmesi , onca gün hizmetçi gibi davranması ve 5 yıldır bu olayı unutamaması gerçekten tuhaf geldi bana da.. Hayatta neler neler var bu olay gerçekten bu kadar üzülecek bişey değil :) Mesela bizde hayatımız roman gibi diyoruz ama daha da ağır şeyler yaşayanlar var. Beterin beteri var derler ya o hesap..
 
Ben anladım seni canım :) Arkadaşımız için bu durum travmatik olmuş ama dediğin gibi yengesi kovmasına rağmen gitmemesi , kaç gün kalmaya devam etmesi , onca gün hizmetçi gibi davranması ve 5 yıldır bu olayı unutamaması gerçekten tuhaf geldi bana da.. Hayatta neler neler var bu olay gerçekten bu kadar üzülecek bişey değil :) Mesela bizde hayatımız roman gibi diyoruz ama daha da ağır şeyler yaşayanlar var. Beterin beteri var derler ya o hesap..

Kesinlikle ilk okuduğumda banada tuhaf geldi ve psikolojiyle çok ilgili olduğum içinde yazma gereği duydum baya baya uzman yardımı alması gerekiyo bence konusahibinin..bizim toplumumuzda aman çekingen işte nolmuş diye geçiştiriliyor..benim anti-sosyal kişilik bozukluğu çıkan tanıdığım içinde çevresi "aman canım sinirli "diyolardı :) psikoloji hiç hafife almaya gelmez ilerde başına daha büyük belalar açar
 
Öncelikle baştan söliyeyim konunuzda kesinlikle haklısınız, yengenizin yaptığı çok adice ve kabul edileme birşey..ancak anladığım kadarıyla 25 yaşına kadar allah size hiç gerçek dert vermemiş (aman vermesinde) dertsizlikten 5 sene önceki olayı ısıtıp ısıtıp önünüze koyuyosunuz..herkesin hayatında çocukluğunda bunun gibi hatta çooook daha kötü olaylar olmuştur ancak insanlar dertleriyle uğraşmaktan geçmişle uğraşmaya vakit bulamıyolar..

Birincisi çekingenliğiniz,hakkınızı savunamamanız ve yengenize verdiğiniz tepkiler hiç normal değil..çekingen kişilik bozukluğu diye bir patoloji var bence kesinlikle hernekadar aştımda deseniz (hala yengenizle konuşmaya korkup,ruyalarınızda görmenizden) kesinlikle psikolog yardımı almalısınız..

Ha bunların hiçbirini yapmam siz yanılıyosunuz diyosanızda oturun kalkın böyle bir derdiniz olduğu için şükredin ve hergece rüyanızda gördüğünüz cadaloz yengeniz olsun..

Dert konusunda, az çok son yazdıklarımda filan az da olsa yazdım. Bu konuya yazdıklarım şu an en küçük derdim benim. Hatta asıl tam da bu yüzdendi başlık açmam. Bin türlü derdim var neden hala görüyorum diye yakınıyordum.
En basitinden yakın zaman önce dedemi kaybettik. Onu da görüyorum geceleri sürekli, bu kadın ne alaka diye sinirlenip açmıştım başlığı..
Bence haklısın da. Ben yardım alman gerektiği konusuna da katılıyorum.. Ha maddi gücüm şu an bunun için yeterli değil. Para harcayacaksam daha byük dertlerim var yani.
 
Dert konusunda, az çok son yazdıklarımda filan az da olsa yazdım. Bu konuya yazdıklarım şu an en küçük derdim benim. Hatta asıl tam da bu yüzdendi başlık açmam. Bin türlü derdim var neden hala görüyorum diye yakınıyordum.
En basitinden yakın zaman önce dedemi kaybettik. Onu da görüyorum geceleri sürekli, bu kadın ne alaka diye sinirlenip açmıştım başlığı..
Bence haklısın da. Ben yardım alman gerektiği konusuna da katılıyorum.. Ha maddi gücüm şu an bunun için yeterli değil. Para harcayacaksam daha byük dertlerim var yani.

Yardım konusu aslında çoook önemli hem başındaki dertlerle mücadele etmen açısından hemde sağlık,iş,sosyal çevre,aile vs hayatının hertürlü alanını etkiliyceği için belki diğer dertlerinde çözülmüş olcak..çevrem ve ben terapinin faydasını öyle bir gördük ki şuan size de yazmak boynumun borcu..sadece aklınızın bir köşesinde olsun en azından..
 
Ben anladım seni canım :) Arkadaşımız için bu durum travmatik olmuş ama dediğin gibi yengesi kovmasına rağmen gitmemesi , kaç gün kalmaya devam etmesi , onca gün hizmetçi gibi davranması ve 5 yıldır bu olayı unutamaması gerçekten tuhaf geldi bana da.. Hayatta neler neler var bu olay gerçekten bu kadar üzülecek bişey değil :) Mesela bizde hayatımız roman gibi diyoruz ama daha da ağır şeyler yaşayanlar var. Beterin beteri var derler ya o hesap..

Ben buraya, neticede sanal ortam vs, fazla deşifre olmamak adına başka birşey yazmıyorum, o kadar akıllıyım hala neyse ki. Girip de hayatımdan öğeler paylaşamam ciddi ciddi. Veya burdan medet umamam.
Bu konu nispeten yazılabilir dertler kategorisindeydi.
Yardımcı olan arkadaşlara sonsuz teşekkür ederim.
 
Yardım konusu aslında çoook önemli hem başındaki dertlerle mücadele etmen açısından hemde sağlık,iş,sosyal çevre,aile vs hayatının hertürlü alanını etkiliyceği için belki diğer dertlerinde çözülmüş olcak..çevrem ve ben terapinin faydasını öyle bir gördük ki şuan size de yazmak boynumun borcu..sadece aklınızın bir köşesinde olsun en azından..

Sana haksızsın diyemem biliyorsun. :)
Ben kendim de psikolojiyle, hatta sosyolojiyle de ilgilenen bi insanım. Yüksek dozajda empati ve gözlem isteyen konular bunlar.
Kendimin farkındayım. Hatta kendime kızıp açtığım başlıktayız dediğim gibi. Onca derdim varken sen gel zayıf noktam bu olsun.. Bunu yediremiyorum, ama bi yandan da sanırım çocukluğuma kadar inen en köklü hayal kırıklığı galiba. Ondan.
 
Sana haksızsın diyemem biliyorsun. :)
Ben kendim de psikolojiyle, hatta sosyolojiyle de ilgilenen bi insanım. Yüksek dozajda empati ve gözlem isteyen konular bunlar.
Kendimin farkındayım. Hatta kendime kızıp açtığım başlıktayız dediğim gibi. Onca derdim varken sen gel zayıf noktam bu olsun.. Bunu yediremiyorum, ama bi yandan da sanırım çocukluğuma kadar inen en köklü hayal kırıklığı galiba. Ondan.

O değil de yemek yedin değil mi?:KK1:
 
Sana haksızsın diyemem biliyorsun. :)
Ben kendim de psikolojiyle, hatta sosyolojiyle de ilgilenen bi insanım. Yüksek dozajda empati ve gözlem isteyen konular bunlar.
Kendimin farkındayım. Hatta kendime kızıp açtığım başlıktayız dediğim gibi. Onca derdim varken sen gel zayıf noktam bu olsun.. Bunu yediremiyorum, ama bi yandan da sanırım çocukluğuma kadar inen en köklü hayal kırıklığı galiba. Ondan.

Bence sen yengenden ziyade kendine kızgınlık hissediyosun nedense öyle düşünüyorum tabi bunu bilinçdışında tutup hiç farkında olmayabilirsin(yansıtmalı özdeşim )..sanrm çocukluğundaki çekingenliğine kızıyosun ama bu senin hatan değil ne yazik ki ailenin hatası..

Aslında dertler bir yana çocukluk travmaları ne yazık ki sürekli kendini tekrar ediyor tedavi edilmediği sürece..sen bu yengenle yaşadığın travmayı bilinçdışı olarak(kendin farketmede ) tekrar edicek ilişkiler olaylar yaşıyosundur o yüzden bunu aşamıyosundur..valla çok aklı başında bir insana benziyosun bikaç aylık terapiden sonra büyük ihtimal ya o yengeyi gördüğün yerde ezersin ya da hiç umursamayıp gülüp geçersin :))) yalnız kendimi reklamcı gibi hissetmeye başladım artık :)))))
 
Ya sorma, tabi ben burda laf yetiştirmekten ne yemek yaptım ne bişi.
Haliyle sipariş verdik dışardan onu bekliyoruz. Olan biteni anlattım, benim için önemliydi dedim de anlayış gösterdi sağ olsun.

Sen yurtdışında mısın:44: Burada saat gece 2:43te adam bu saate kadar beklediyse şaşırcam ona göre:KK1:
Hepimiz anlattığın kadarıyla, kendi görüp geçirdiğimizden yorumlar yapmaya çalıştık takılma o yüzden.
Şimdiden afiyet olsun:nazar:
 
Bence sen yengenden ziyade kendine kızgınlık hissediyosun nedense öyle düşünüyorum tabi bunu bilinçdışında tutup hiç farkında olmayabilirsin(yansıtmalı özdeşim )..sanrm çocukluğundaki çekingenliğine kızıyosun ama bu senin hatan değil ne yazik ki ailenin hatası..

Aslında dertler bir yana çocukluk travmaları ne yazık ki sürekli kendini tekrar ediyor tedavi edilmediği sürece..sen bu yengenle yaşadığın travmayı bilinçdışı olarak(kendin farketmede ) tekrar edicek ilişkiler olaylar yaşıyosundur o yüzden bunu aşamıyosundur..valla çok aklı başında bir insana benziyosun bikaç aylık terapiden sonra büyük ihtimal ya o yengeyi gördüğün yerde ezersin ya da hiç umursamayıp gülüp geçersin :))) yalnız kendimi reklamcı gibi hissetmeye başladım artık :)))))

Dedim ya, eğer para harcanacaksa benden önce tedavi olması gereken kardeşim var. Onun için uğraşıyorum zaten, dedemin vasiyeti o bana. Kendimi önemseyemeyecek kadar meşgul aslında kafam günlük hayatta. Yani şu hayatım roman olur kisvesi bile yetersiz aslında benim için. Ben hep şunu derim: "arabeskle müzikal yapılabilyorsa eğer, hayatım müzikalle karışık tragedya olur. "
Aman neyse işte ya. Senin reklamcı gibi hissetmen gibi ben de acıtasyon yapıyo gibi hissettim.

Barsa meziyetlerin bir iki deneme seansı yapalım, eheh. :KK34::KK35:
 
Sen yurtdışında mısın:44: Burada saat gece 2:43te adam bu saate kadar beklediyse şaşırcam ona göre:KK1:
Hepimiz anlattığın kadarıyla, kendi görüp geçirdiğimizden yorumlar yapmaya çalıştık takılma o yüzden.
Şimdiden afiyet olsun:nazar:

yok canım, halis muhlis turk erkegi ve yurdum ülkesindeyiz. Trip attı biraz ama kendisi aynısını bana sıkça işi yüzünden yaptıgından bi kerelik katlanıver dedim. Sabah erken kalkılmayacak tabi onun da etkisini azımsamamak lazım. :KK56:
Teşekkür ederim, geldi şimdi. Asker yolu gözleyen yavuklu gibi adamın yolunu gözledik gerçi tövbe yarabbim. :KK56:
 
yok canım, halis muhlis turk erkegi ve yurdum ülkesindeyiz. Trip attı biraz ama kendisi aynısını bana sıkça işi yüzünden yaptıgından bi kerelik katlanıver dedim. Sabah erken kalkılmayacak tabi onun da etkisini azımsamamak lazım. :KK56:
Teşekkür ederim, geldi şimdi. Asker yolu gözleyen yavuklu gibi adamın yolunu gözledik gerçi tövbe yarabbim. :KK56:

Ahaha son cümleye çok güldüm, gözünüz aydın diyeyim o vakit:KK3::KK1:
 
Dedim ya, eğer para harcanacaksa benden önce tedavi olması gereken kardeşim var. Onun için uğraşıyorum zaten, dedemin vasiyeti o bana. Kendimi önemseyemeyecek kadar meşgul aslında kafam günlük hayatta. Yani şu hayatım roman olur kisvesi bile yetersiz aslında benim için. Ben hep şunu derim: "arabeskle müzikal yapılabilyorsa eğer, hayatım müzikalle karışık tragedya olur. "
Aman neyse işte ya. Senin reklamcı gibi hissetmen gibi ben de acıtasyon yapıyo gibi hissettim.

Barsa meziyetlerin bir iki deneme seansı yapalım, eheh. :KK34::KK35:

Geçmiş olsun kardeşinin ne rahatsızlığı var ? :KK43:
 
Evet, kadın travma oldu benim için, ne zaman kötü bir gün geçirsem ne zaman alakasız bir konuda stresli bir akşam geçirsem, o gece gözlerimi kapatıp uyuduğumda kadını görüyorum kabusumda. bana bakıyor, laf sokuyor, rezil etmeye çalışıyor.
bazı geceler karşılık olarak cevap verebiliyorum, bazı geceler rüyamda dahi cevap veremiyorum ezikçe, susuyorum.
bu kadın dediğim, 50 yaşına merdiven dayamış, kırklarının sonunda olan süslü yengem efendim.
buraya bu konuyu açacağımı düşünmezdim ama, en son dün gece yine rüyama girince dayanamadım bugün, aklımdan çıkmadı.

Ben yetiştirilme tarzı gereği, sessiz, sakin bir tarzda yetiştirildim. Anneannemler, aman çocuğum yüksek sesle konuşma, insanlar rahatsız olur, aman çocuğum kimseyle kavga etme, herkesle iyi anlaş, aman çocuğum sen sus, Allah'a havale et gibi cümlelerle büyütüldüm.
Çocukluğumu maddi sıkıntılar içinde geçirdik ailemle. Belki bunun da ezikliği kazınmıştır biraz bünyeme.
Gelgelelim, haksızlığa uğradığımda, hakkımı savunabilmeyi bile üniverstede tek başıma kalınca öğrendim. Sesimi ancak çıkartabilmeye başladım.
18-19 yaşıma kadar eve giren insanlara "merhaba veya hoşgeldin" diyemeyen biriydim. O klasik laflar ağzımdan çıkamıyordu, eğreti duruyordu, samimiyetsiz ve resmi geliyordu. Oysaki en yakınım bile neden hoşgeldin demediğime dair saatlerce azarlıyordu beni.
bu resmi sözcüklere olan düşkünlüklerini anlayamıyordum.
nitekim hala anlayamıyorum; ama otoatik olarak hoşçakalın ve merhaba demeye alıştırdım kendimi. İnsanlara istediklerini veirir oldum.
Üniverste yıllarımda kendimi bu konuda oldukça geliştirdim, asosyal, çekinik tarzdaki çocuk gitti, normal, hatta sesini duyurmaktan zevk alan biri geldi. Neticede olağanüstü bir çabayla başardım, normal bir insn oldum neticede.

Üniversiteye yeni başladığım ikinci sene, henüz çok başarılı değilken bu konuda, ailemizde hastalıklar ve ölüm korkuları baş göstermeye başladı. Beni büyüten çok sevdiğim anneannem ve dedem büyük kalp ameliyatları olmaya başladı, ameliyathane kapısında korkuyla bekleyerek geçen saatlerin dehşet verici korkusunu hissettiğimiz, büyüdüğümüzü anladıgımız zamanlar başlamıştı.

Bu yengem dediğim insan, en büyük dayımın eşi. İki adet dünya tatlısı küçük kuzenim var onlardan.
Kuzenlerimi çok seviyorum orası ayrı. Dayım da her zaman örnek aldıgım, kariyerinde ve hayatında başarılı olmuş çok zeki bir adamdır, muhabbeti dinlenir, kafası uygundur, genç bakışlıdır filan ne bileyim işte her yönüyle sever ve örnek alırım.
Ancak eşi, yani yengem, ben beş yaşında evlendiklerinden beri, bizim ailemizi hor gören, küçümseyen, fazla umursamayan ve sevmeyen bir kadındı. kibirliyi, bencildi.
daha doğrusu bunları hep çevremdekiler söylerdi, ben inanmazdım konduramazdım. çocuk bakış açısı işte, ben daha yedi sekiz yaşındayken hayatımda hiç görmediğim malzemelerle aynanın karşısına geçip sürdüğü kırmızı rujlar, her ay kızıla boyadığı saçları, senelerdir hiç değişmeyen parfümüyle çocukluğumdan beri imrendiğim, güzl minyonlu hafif toplu bir kadındı. iki kere yüzüme gülse, naber okul nasıl gidiyor dese sevinirrdim.
dayımla ikisine çok özenir, hatta çocukluk aklıyla işte keşke bunlar benim anne babam olsa diye içimden geçirmişliğim bile olurdu.
Gelgelelim bu modern kadın, kaynanalık yapmak nedir bilmeyen, tıpkı bize öğütlediği gibi sessiz sakin, herkesle iyi anlaşan kaynanası yani anneanneme bile evinde misafir ettiği zamanlarda zulmeden birisiydi.
Hem yaşlı kadını dayım yurtdışına çıkıyor gel de bebeğe bakmaya yardım et diye evlerine çağırırlardı, hem de gelin hanım anneanneme psikolojik zulüm ederdi.
Öyle ki, anneannem çocukla ilgilenip bir yandan arada bir tv ye bakarken çocuk durduk yere ağladı diye mutfaktan koşarak gelip çocuğu yaşlı kadının kucağından kaptıgı gibi alan, televizyonu pat diye kapatıp "tv izle diye mi çağırdık seni buraya!" diyip çocuğu a alıp giden çirkef bir karakteri vardı. Yazık anneannem de, cebinde parası olmadıgından o hareketin üstüne kalkıp da orayı terk edemediğini, dayımı arayıp gel beni götür oğlum dediğini, ancak dayımın tüm ısrarlarına rağmen dayım üzülmesin diye olanı biteni anlatmayıp sessizce evine döndüğünü anlatmıştı bize. Ancak elden ne gelir.
Bu örnekler belki yüz tane olabilir şimdi saysam. Pek kıymetli evlerine misafir oldugumuzda en ufak bir bardağa bile çarpsak üç gün laf eden söylenen bir insan... Kendi akrabalarına yapmaz ama, komşularıyla falan konuşurken güleryüzlü, taptatlı şirindir filan..
Böyle bir kadın işte ne kadar anlatabildiysem..
Evine misafir gelen insanı kendi akrabası değilse "iş yapmaya gelmiş, köle" olarak gören bir kadın. Onun evi çünkü. Onun kuralları.
Neyse, bu kadın, o bahsettiğim sene anneannem bir ağır ameliyat olmuştu yine. Ameliyattan sonra çok hijyenik standartlarda bakılması gerekiyordu. Bu gelin hanım da dayımın ısrarıyla ameliyattan sonra bizde kalsın bir ay biz bakarız dedi. Anneannem de ameliyattan sonra onlara gitti haliyle. Dedem de yanında. Yaz tatilindeyiz.
Ben de tatile gelmişim okuldan, memlekette ne dede ne anneanne var. Benim için oraya gitmeye sebebim yok. annemler de kardeşimle beraber babamla beraber bu yenge hanımların oldugu şehirde bir akrabada kalıyolar yatılı. O sırada taşınma sürecindeler onların da işleri karışık.
Ben ya anneannemin yanına gidicem ya da o akrabalarda kalıcam babamlarla..
Ben de anneannemle kalmayı seçtim haliyle, kadın ameliyatlı, yatakta yatarken sağdan sola dönerken bile yardım alması gerekiyor tek başına bırak kalkmayı, yatakta dönemiyor bile. 10 dakkada bir dönmesi gerekiyor beli ağrıdığından ötürü.
Dedem de namaz falan kılıyor günde beş kere, camiye bakkala falan gidiyor. yenge hanım full mutfakta, ya da çocukları kursa yüzmeye aktiviteye götürme işleriyle uğraşıyor. Ve anneannem gündüz evde yalnız kaldıgı nadir de olsa anlar çok oluyor. Kısacası, ben orada anneannemin yanında oturmaya ona moral vermeye yardım etmeye çalışıyorum. Lazımım orda yani.
İlk babamlarla falan gittik, anneannemi gördük. Babamlar akrabaların evine döndüler. Ben kaldım tabi.
Neyse üç gün oldu beş gün oldu kalıyorum.
Kadından deli gibi çekiniyorum tabii ki, elimi bir şeyine sürsem kırılır birşey olur da azarlar surat yapar falan diye ödüm kopuyor çocukluktan beri öyle aşılamış çünkü.
Üç günden fazla kalan misafir sayılmaz evet, ama ben o kadar çekindiğimden ötürü, elimi birşeye süremiyorum.. İş olarak, sabah kalkınca yatağımı topluyorum, çocugun odasında kaldıgımdan dağınıksa odayı topluyorum.. hoş çocuk her gün dağıtıyor ama mümkün mertebede topluyorum.. kalkar kalkmaz kahvaltı hazır oluyor tabi, gidip kahvaltı yapıyoruz, o çayını alıp balkona çıkıyor, o balkondayken ben fırsat bu fırsat diyip o yokken hemen masayı topluyorum, siliyorum. bulaşık tabakları makinaya yerleştiriyor o elde yıkatmıyor. ben de yanlış yerleştiririm endişesiyle yine o işi bırakıyorum suya tutup kenara koyuyorum.
Kaldıgım iki hafta boyunca hiç çamaşırımı yıkatmadım ona, çamaşır vermeye korkuyorum, yük olacağım diye. yaz günü, iki günde bir duş alıyorum ama çıkardığım üstümü elmde yıkayıp kendim bi kenara asıyorum gizlice, az kıyafetim var yıkayıp yıkayıp giyiyorum..
Kısacası, orada benden memnun olmadıgını biliyorum ya, elimden geldiğince yük olmadan orada yokmuşum gibi hafif olup, sadece anneannemin yanında oturuyorum elimden geldiğince. Daha fazla bir iş çekindiğimden yapamıyorum dediğim gibi.. O da gelip birşey demiyor bana, sanki gelip böğürtlen bugün temizlik yapıcam yardım et dese ben yok yapamam diycem sanki.. ondan bi işaret bekliyorum ben de işte çekingenlikten.. koltukta otururken bile gündüzleri, fazla rahat oturmuyorum ki göze batmasın.. Bişey yapmadıgım zamanlarda kitap okumaya zararsız olmaya çalışıyorum vs vs..
Bu birkaç gün sonra acayiip davranışlarda bulunmaya başladı. Kahvaltıda dedeme çaktırmadan önümden yemeğimi aldığı oldu.
Akşam dayımlarla otururken, salonda ortada meyve çerez varken, ben yediğim halde gelip tabağı elimden kaldırdığı oldu, dayımdan da çekinmiyordu da dayım "napıyosun ya kız yiyo daha" deyince trip atarak yerine bırakmıştı.
Kısacası gidecek yerim yok, anneannemi bırakasım yok, katlanıyorum.. yanlış anlamışımdır öyle yapmamıştır falan diye düşünüyorum..
En son artık bir gün bu mutfakta. Çocuklar her zamanki gibi birbirine girdiler oyuncak meselesinden. ben de yanlarındayım, elimde kitap var okuyorum.
çocuklarla ilgileniyorum ben zaten gerektiğinde am ao an gerek görmedim. küçük olan kız çok şmarık oldugundan abisinin her hareketine ağlıyor zırlıyor deli gibi bağırıyor.
o anda da yine bişeyden kavga çıktı, kız bağırmaya başladı, ama ben meselenin oyuncak oldugunu bildiğimden karışmak istemedim bilerek, aralarında halletsinler diye. kendilerinin de önlerinde kavga çıktıgında karışmadıkları çok oluyor anne babalarının..
o an yenge hanım koşarak mutfaktan geldi, çocukları susturdu ve benim üstüme yürüdü. elimdeki kitabı aldı fırlattı, neredeyse suratıma vuracak zor tutuyor sinirden titriyor ama.
çocuklar kavga ediyormuş bn elimdekine dalmışım, ne biçim insanmışım.. insanlığım mı kaldı hayvanlığım mı.. çocukluğumdan beri insan değilmişim.. zaten evinde kalırken ondan izin almamışım.. izin aldın mı? diye soruyor bir de ciddi ciddi. cevap bekliyor.
ben şaşkınım, neye uğradıgımı şaşırmışım.. hayır izin almadım diye cevap veriyorum.. neden neye dayanarak diye soruyor, bağırıyor.. cevap bulamıyorum, yanaklarım kızarıyor gözlerim doluyor.
"sordum, dayından da izin almamışsın" diye bir cümle kuruyor, ki asıl o yaralıyor beni.. dayım da mı öyle düşünüyor, yoksa kadın mı uyduruyor?
buraı benim evim, benim kurallarım diye bağırıyor.. ben cevap veremiyorum. halbuki verecek o kadar çok cevap var ki.
en son cümlesinde beni evden kovuyor. çık git diyerek kapıyı gösteriyor.
ben kalıyorum koltuğa gömülüp.
sinirle çıkıp gidiyor salondan. ben ne yapacağımı bilemez oturuyorum. ilk kez bir yerden kovulmuşum, gitmeli mi? kalıp gerçekten de hata yapmış olabilir miyim diye düşünüp özür mü dilemeli? karar veremiyorum.
Önce çocuğun odasına gidiyorum, kapıyı kapatıp yarım saat sessizce ağlıyorum, susmaya çalışıyorum. yüzüm gözüm kızarıyor ama kendime yediremiyorum. çocuk yine odayı dağıtmış bi yandan onu topluyorum.
sonra kendimi susturup yüzümü silip çıkıyorum odadan. kadını salonda buluyorum. kendime yediremediğimden, kötü biri değilim ben diye bağırmak geliyor içimden.
iyi biri oldugumu onun beni yanlış anladığını kanıtlamak için var gücümle sesimi düzeltip " yenge, bugün temizlik yapacakmışsın, yardım edebilir miyim?" diyorum otomatik bi cümleyle.
cevap vermiyor, yüzüme bakmıyor. iki dakka sonra süpürgeyle geliyor yanıma, o gün akşama kadar bana evi temizletiriyor.
ben bi yandan iyi davranıp alttan alıyorum ki anlasın, beni yanlış anladıgını.. işten kaçmadıgımı, sebebimin farklı oldugunu..
ama kadında, yüzünde hiç değişiklik olmuyor. ben akşama kadar yer süpürüp siliyorum ama kadın zerre yumuşamıyor. nedensonra anlıyorum ki kadındaki anlık bi kızgınlık değil ki yumuşasın. meğer ezelden beri nefret ediyormuş yeni patlamış.
kadında yumuşama olmayınca ben yine kendime yediremiyorum, bu sefer kendimi savunmamış olup sustuguma kızıyorum. kendimi dışarı atıyorum. iki kilometre yürüyüp bi avm buluyorum, biraz alışveriş yapıyorum, kraker falan alıyorum. niye aldıgımı ben de bilmiyorum. telefonla birkaç kişiyi arıyorum, ama diyecek bişey bulamıyorum. hala gidecek bi yerim yok.
babamların yanına gideyim diyorum, şans mı tesadüf mü, o gün akrabalarla beraber toplanıp uzak bir yere iftara gidecekleri tutmuş. evde yoklar, şehir dışındalar. gidemiyorum. marketten tıpış tıpış geri dönüyorum.
akşam yemeği vakti olmuş dayım iştn gelmiş. bir şeyden haberi yok tabii, anlatmıyor kadın. ben de susuyorum.
yemeğe katılmıyorum, dayım ısrar ediyor yok diyorum. odaya kapanıp krakerlerimi yiyorum.
sonraki üç dört gün ne kahvaltıya ne yemeğe katılıyorum. yalnızca dayım şüphelenmesin diye akşamları bi çorba içiyorum.
3-4 gün daha geçiyor. bu arada o günkü olayı dedemle anneannem duymamışlar, ev baya büyü oldugundan en arka odadaydılar. ben de anlatmadım. anlatsam biliyorum, ameliyatlı kadın o haliyle kalkıp gitmek isteyecek. ona kıyamıyorum susuyorum, ama her gün gözüm yaşlı. kendime yediremediğimden.
en son 4 gün sonra anneannem soruyor, sen niye hiç genç kız gibi değilsin ya sürekli yüzün asık.. bişey mi var diyor? yok diyorum ama gözüm doluyor.
dedem durumu hissetmiş olacak, birşey sormuyor ama o pazar dayımın yanına gidip "oğlum sen bizi eve götür" diyor. dayım başta istemiyor, itiraz ediyor falan ama dedem ikna ediyor.
ameliyatlı kadını da alıp biniyouz arabaya, götürüyor dayım bizi. ben mutluluktan sırııtıyorum. kapıda yengemle vedalaşmıyoruz. yüzüme bakmıyor. ben de bakmıyorum.
yakın bir şehirdeyiz neyse ki. üç saate dönüyoruz. eve girince anneannem sevinçten ağlıyor, ben de mutluluktan sırıtmayı kesemiyorum..
Ben hala baktığımda, anlamaya çalışıyorum kadını, ama anlayamıyorum. Kanşı bıçaklı olduğum düşmanıma yapamazdım ben öyle. Hayır bir de genç olan benim, güya iki çocuk annesi, olgun olan o. Göya. Yarım yaşımdaki bi kıza, eşimin yeğeni üstelik, kadına ne zararım dokundu ki, hayır evine bile zaten en sıl gidişim iki senede birdir, düşündükçe hala üzülüyorum. Öyle sık sık gidip rahatsız ettiğim de yok. Meraklı da değilim zaten o kadar çekindiğim bir eve gitmeye.. Nasıl bîr egoistse kadın evini nasıl kıymetli görüyorsa artık, oraya tatile gidiyoruz falan sanıyor. En hassasolduğum konu, insanın önünden yemeğini almak nedir? Ne kadar düşmanım da olsa evime 15 günlüğüne gelmiş insana yapmam, ben yapamam. Hala da aklım almıyor.
üstünden yıllar geçti, kadınla hala karşılaştıgımız yerlerde konuşmuyoruz. ben bu meseleyi dayıma hiç anlatmadım. ama karısı kendi gözünden anlatmış. beni kötülemiş, iş yapmaktan bunalıma girdiğini dayanamadıgını da ekleyerek duygu sömürüsü yapmış. falan filan.
ben hiç konuşmadım. konuşmaya başlayacak olsam ağlamaktan anlatamıyorum çünkü.
garip gelebilir size ağlamam falan ama, çok dokunmuş içime. çok batmış içime, atamıyorum.
bazen kendi kendime konuşurken anlatmanın provasını yapayım diyorum, ilk üç sene boyunca kendi kendime provasını yaparken dahi ağlamaktan konuşamadım.
4 sene boyunca ne zaman kötü bi gün geçirsem o gece kabus görüyorum, yengem. ya bana laf sokuyor, ya azarlıyor. ben de cevap veremiyorum.
kadın travmam oldu. hala ara ara gördüğüm oluyor 5 sene olmasına rağmen.
içimi döktüm.

İnan benzerini bende yaşadım, hemde kendi ablam yapardı hani derler ya ''bir ekmek, bir tokmak'' diye, işte böyle bişeydi.. İçine atma, fırsat kolla, laf atsın sana ve sende içindekileri söyle ona, özellikle ailenin yanında yap.. Bazı insanlar karşısındaki sustukça eziyorum nasılsa cevap vermiyor diye saldırırlar.. Her nekadar üzerinden yıllar geçsede yüzleşki rahatla..
 
sSize özel mesaj atmıştım ama cevap vermeiğinize göre benim konumda beni muhattap almak yerine başkalarıyla hakkımda konuşmayı yeğliyorsunuz :)

birincisi, siz kendinizi kıstas alarak yorum yapıyorsunuz. ben söylerdim ben ederdim o da yapsaymış o yuzden kadın haklı vs diyorsunuz. belli ki iletişim konularında vs hiç sıkıntısı olmayan gayet normal bi insansınız, allah'a şükredin böyle oldugunuz için. o yüzden yengenizin evinde kalırken yardım ediyormuşsunuz, ne kadar güzel aferin size.
peki o yengeniz, yirmi senedir siz ne zaman evine gitseniz daha siz 10 yaşında çocukken size eliniz bir bardağa çarptı diye sizi ağlatıyor muydu?
Ne o? Yoksa on yaşındaki çocuğun da mı temizlik yapması gerekiyordu? o yüzden mi kırıyordu çocuğun kalbini?
anlamanız gereken şey, her şeyi kendinizle kıyaslayıp yorumluyorsunuz iyi güzel de işte bütün şartlar ilişkiler sizinkiler kadar normal değilse o iş değişiyor efendim.

ikincisi, dedemle anneannem aynı evdeyken neden o tartışmayı duymamış, nasıl duymazmış, ben yalan söylüyormuşum iddianıza göre.
Pardon da, bahsettiğimiz iki insan 160 metre karelik evin en arka odasında, çocuklar rahatsız etmesin diye odanın kapısı sürekli kapalı. ve bahsi geçen iki insandan biri ameliyatlı oldugundan ilaçların tesirinde sürekli uyukluyor, gece gündüz yatalak, uyuyor.
diğeri ise 70 küsür yaşında kulakları ağır işiten yanındayken bile yüksek sesle konuşmanız gereken dedem..
dedem uyumuyorsa mutlaka sesler duymuştur, ama kelimeleri tek tek seçecek hali yok, yengem çocuklara bağırıyor faan sanmıştır. evde ses sürekli yükselir normal olarak.


üçüncüsü, bahsettiğimiz kadın 20 senelik gelin. İstese bana gaayet iş verebilen birisi. Ben o an çekinip söyleyemiyorum da yirmi senelik anneanneme bile önceden zulüm etmiş gaddar gelin de mi çekiniyor?
Yahu bu kadın bu olaydan 3-4 sene önce anneanneme evinde kovmaktan beter etmiş, herkesin iyi tanıdıgı biri..

dördüncüsü, evde ayaklarımı uzatıp 15 gün boş oturmadım, elime kova almadım belki soramadıgımdan ama her gördüğüm dağınıklığı toplayarak gezdim, yarım saat koltukta rahat oturmadım. ortada dolandım sürekli.
sırf o mutfakta rahat yemek yapabilsin diye ben çocuklarını oyalayıp ödevlerini yaptırıp ders veriyordum, İngilizce, matematik.. sırf bi işe yaramak boş oturmamak için..

beşincisi, çocuklar sürekli annenin ilgilenmesi gereken bi yaşta değiller, gayet akıllı çocuklar. birisi o zaman 8 yaşında okula giden zeki bi çocuk, diğeri de o tarihte 6 yaşında okula başlamak üzere olan yine her işini kendi yapabilen çocuklardı.
Sadece şımarık olduklarından kendi aralarında çok sık kavga ederlerdi.
Ben de kavga büyürse müdahale etmem gereken yerde ayırıp annelerine teslim ediyordum.
Olayın yaşandıgı gün kavgayı ayırmadım çünkü kız olan oyuncağı geri ver diye bağırıyordu sadece, ortada bi kavga yoktu. büyük olan iki dk sonra oyuncağı verdi zaten kız da sustu.

altıncısıi, elli kere yazmışımdır herhalde.. bu iş karakter meselesi. ben de eşimin ailesini ağırlıyorum ufacık 1+1 evimde, onun da aynı şekilde yegeni var. değil 15 gün, kız bende 6 ay kalsa ben ona mümkün değil, gelip benden iş istemedin diye evden kovamam önünden yemeğini alamam. vijdan meselesi, karakter zihniyet meselesi başka bişey değil. ufacık evimde bazen 10 kişilik nüfus ağırlıyorum, gidecek yer olmadıgından bunaldıgım olmuyor mu? oluyor her gelinde olacağı gibi. ama altını çiziyorum, kimseye ister 20 ister 50 sene geçsin, öyle bir muamele yapmam ayağını uzatıp yan gelip yatsa bile. misafirdir neticede. biz böyle gördük.
yedincisi, başka sorunuz varsa direkt benle muhattap olursanız ben sizi her şeye inandırırım sıkıntı yok.


bende madde madde cevap vereyim size;

1- bana özel mesajınız gelmedi tekrar baktım yok gelseydi orada da yazardım neden sakınacağım ki. Ben kendimi kıstas almıyorum aynen bende sizin gibiydim ailevi bazı sorunlardan dolayı sosyal iletişimi olmayan, okuldan eve gelip kendini eve kapatan, ders çalışan, arkadaş ortamına girip sohbet edemeyen biriydim ama yine de dayıma gittiğimde bir iş var mı yapılacak diye soruyordum. Dediğim gibi benim yengemde 20 senelik gelin ama ben sormadan iş buyurmazdı iş buyuruyor olur diye sorarsam söylerdi kaldı ki kadın evi temizletmiş sonra bu seferde vay efendim tüm gün ev temizletti demişsiniz bu seferde. o zaman 20 yaşında insansınız dikkatli olmayı bilirsiniz 6 yaşında çocuk azarlanacak kişi yaşında değilsiniz. Hadi tamam yapmadınız peki o kadar hakarete kovulmaya hala orada nasıl kalabildiniz tabi anne babanızın kaldığı yere gitseniz iş yap diyecekler işinize gelmez.

2- Siz anneannenizle ilgilenmek için orada değil miydiniz deyiminize göre sürekli başında değil miydiniz anneanneniz o kadar uzak köşeden nasıl sesini duyuracak size birşeye ihtiyacı olduğunda böyle mi bakıyorsunuz anneannenize kitabınızı gidip onun yanında okusaydınız evin en uzak köşesinde oturuyorlar yani tv olan herkesin olduğu hemen yardımına koşacağı odada değil ve siz de başında değilsiniz enteresan.

3- Size iş veren insan gaddar insan sizin sormanızı beklemek yerine eline verirdi eline süpürgeyi kovayı sil süpür derdi emrivaki yapardı hiçbirşey diyemezdiniz ha tabii bir gün size alt tarafı ev temizletmiş vay efendim tüm gün evi temizletti demişssiniz eğer emrivaki yapsaydı neler yazardınız bilmem. Asıl nezaket emrivaki yapmamak karşındaki insanın düşünmesini sormasını beklemektir ama siz sormamanızda düşünmemenizde değil de vay efendim neden demeyi akıl edemiyor da kalmışsınız. Benim yengem de asla iş buyurmaz benim dememi bekler demezsem kendi yapar. Hadi diyelim anneanne zulüm etti neden anneannen zulüm eden birinde kalıyor siz biliyorsanız bunu annen de biliyordur neden gelin eline bırakıyor da kendi bakmıyor. Zaten gelin istemiş çağırmış 1 ay bende kalsınlar demiş dimi istemezdi bahanesi de vardı benim başımda iki çocuk var ilgilenemem derdi yani.

4- kendi odanı elbette toplayacaksın çocuk odasında kaldığından orayı da toplamışsın bir zahme tartık zaten toplayıverin bunu da lütuf gibi mi anlatıyorsunuz. Mutfakta bile sadece kendi bulaşıklarınız yıkıyormuşsunuz o an makineye koymasanız bile yengenizin gözetiminde onun dediği şekilde yerleştirebilirsiniz bir toz alabilir yerleri silebilirdiniz. Ders veriyordum filan bu ayakları geçiniz yazmadığınız şeyleri şimdi kendinizi korumak adına yazıyorsunuz. Tatilde de çocuklar ders yapardı dimi zaten biri 6 yaşındaymış okula bile başlamamış.

5- Çocuklar herzaman annenin ilgilenmesi gereken yaştadır 6 yaş 8 yaş büyük bir yaş mı. Sonuç olarak orada kavga etmişler mi, bağrışmışlar mı birbirlerini girmişler mi evet hala oyuncakla oynayan çocuklar kadın mutfakta belli ki yemek yapıyor bir şey yapıyor orada sizin müdahale etmeyip kitap okumanız herkesin zoruna gider. Yiğenleriniz onlar konu ne olursa olsun sakinleştirip ayırabilirsiniz annenin mutfaktan koşması mı lazım demek ki hala annenin bakması gereken yaştalar çünkü anne ayırmış sakinleştirmiş bunu siz de yapabilirdiniz. Kitap okumak o an çok önemli bir iş miydi. Kız sustuysa neden anne mutfaktan geldi gürültüye.

6- Sizin dediğiniz yiğenine iş vermem istemem de meselesi yaşla ve durumla alakalı bir şey o yiğen kaç yaşında bilmiyorum ama siz 20 yaşundasınız ayrıcaa çocuğunuz yok, ayrıca evde biri hasta biri yaşlı iki insan yok bilmem anlatabiliyor muyum ayrıca siz evli bile değilsiniz sadece biriyle beraber yaşıyorsunuz haa şimdi geri kafalı filan dersiniz açıklıyım birinin nikahsız aynı evi paylaşmasına asla laf demem ama daha ortada resmi bir durum yokken karı koca değilken yok eşiniz dediğiniz erkek arkadaşınız ailesi, yiğenleri siz de nasıl kalıyor. Hiç mi bu aileler adını koyun filan demiyor anlamadım. Aileler bu konulara pekte makul bakmazlar da.


hanımefendi benim EVLİYİM yazdıgım mesajı bulup buraya linkini hemen yazın ben sayfayı terk edip giderim.
ben evliyiyim demedim.
ben hayat arkadaşıma eşim diyorum, beni bilen diğer konularımdan zaten biliyor bu gizli saklı bişey değil ki?
Herkesin gördüğü bişey yani sadece sizin değil.
öyle açığını bulmuş havalarına gerek yok yani.
Burda çok arkadaşım biliyor eşimin ailesini ağırladıgımı, sırf o yuzden bit pazarı forumunda misafir ağırlıcam diyerek eşya aradıgımı.. hatta eşyasını satın aldıgım arkadaşı çağırayım gelsin. kendisi bile biliyor kaynanamların geleceğini o yuzden eşya aldıgımı.
Hadi göster nerede evliyim demişim. ??

Birine yazdığınız mesajda direkt ben de EVLİYİM EŞİMİN ailesini ağırlıyorum demiştiniz. Buna yemin edebilirim dün mübarek kandil gecesiydi ettiğim dualarım kabul olmasın ki aynen böyle yazmıştınız hatta tekrar tekrar bakmıştım emin olmak için keşke alıntılayıp yazsaydım ama düşünemedim geriye gidip o kelimeyi sileceğinizi aklınızsa alıntı yapmadan yazmamı kullanmışsınız ama ben ne okuduğumdan eminim iftira da atmıyorum bu hiç yaptığım bir şey değildir. Silip sonra göster göster nerede yazmışım demek zaten komik yani. Açığını bulmuş havalarına da girmiyorum hanımefendi. O konuda da zaten tezatsınız. Yok efendim kariyer sahibiymişsin de yok dünyayı değiştireceğine inannıyormuşsun ama evlenip çocuk yapınca bu durumun devam etmemesinden korkuyormuşsun yahuu madem o kadar okudun kariyer sahibisin evli değilken çocuğunda yokken neden 2 senedir çalışmıyorsun da evde yemek yapıyorsun zaten o hayatı yaşamaya başlamışsn bir nikah yok en verimli zamanın ve yaşında sen evde oturup yemek yapıyorsun erkek arkadaşının yolunu gözlüyorsun sonra da vayy evlenirsem çocuk olursa kariyer yapamam şimdi çok yapıyorsun ya güldürmeyin beni Allah aşkına yaa. Evli olmayan bir çiftn evine anne babanın yğenlerin gelip kaldığını da ilk defa sizden duyuyorum sizin anne babanızda gelip kalıyordur o zaman baya genişlermiş maşallah. Ben böyle aile görmedim de siz o hayatı yaşayabilirsiniz ama aileler pek kabullenmezler. Siz sizin yazdığınız şeyi sonra da nerede evliyim demişim deyin çok akıllı sanıyorsunuz dimi kendinizi. :KK53:


Akşam yemeğimden ettin beni, inat ettim anlatıcam yanlış anlaşılmıcam diye.. eşimle kavga edicem az sonra o da aç bekliyor.. senin vebaline bak ciddiyim. :56
Hala senden cevap bekliyorum.
Öyle iki laf edip gitmekle olmuyor. gel anlatayım sana iyice..

:KK51::KK51::KK51::KK52:


Canımm ben senin gibi okuyup üniversite bitirdiğim halde evde oturup kocamı beklemiyorum. Çalışıyorum çok şükür paramı kendim kazanıyorum o yüzden bu saatlerde forumda olmama imkan yok anladın mı. Yazdığınız saat gecenin 1'i ben saat 11 de yatağıma yatmış oluyorum. Yani kaçmadımm. Sanırım siz Türkiye'de bile yaşamıyorsunuz gecenin 2.30 unda yemek sipariş verdik dediğinize göre bu saate kadar adam aç kaldı o zaman buradaysanız. Ben kendi doğrularımı söyledim. Bütün gece burada laf yetiştirmekle meşguldün tabii. Hadi eyvallah selametlee.. HA bu arada ben cevabımı verdim daha söylenecek birşeyim kaldığını sanmıyorum daha yazmıcamm.
 
Son düzenleme:
böyle insanlar var işte Alllahım bizlerin kalbini karartmasın
birinin önünden tabağını almak nedir yaa

ama yorumların bazılarını okudum da birini suçlu çıkartmaya çalışmak nedir yaa
neyin hıncı bu evet konu sahibi arkadaşında suçu olabilir
ama ev sahibesi herşeye kızabilen birisi ve eline süpürge alsa onda kızabilir almadığına kızdığı gibi
o temizlik yapmadığına değil arkadaşın gelmesine kızmış durum bu
yengeniz beni iyiki tanımıyo:KK14::KK14: ona yapmıyacağım pislik olmazdı heralde
korkulu rüyası olurdum :KK1: bencede bu durumu çözebilmen için destek alman lazım canım :KK34:
yenge fobisi olmuş sende
varyaa seni en çok üzen kovulduktan sonra hala o evde kalmak zorunda olman
dayında çok acayipmiş ben olsam yeğnime sorarım niye böylesin diye
oda kolayı seçmiş karıcığına inanarak herşey bitmiş
neyse senin yengene bişey yapman lazım bence içinin soğuması için:KK52:
 
bogurtlen kusu yazını okuyacakdım sonra bir baktım klavye elimde kafama vuracam. Maşallah dil bir karış, yorum yazanlara laf sokmak sende
insanlardan yardım isteyip sonrada onları aşağılamak nasıl bir psikolojidir, yani senin fikrine destek veren iyi, seni eleştiren herkesi duvarlara çarpmışsın.
Begenmiyosan yazmasın olur biter, banada cevap yazma cok fena bozarım seni senin yuzunden ceza almak istemem. Bir sorunun varsa, sorunun
kim oldugundan emin degilsen soru sorarsın ama sana sen sorunlusun dediklerinde bunu kabullenmezsen demek gercekdende sen sorunlu bir kişiliksin. Cünkü aklı başında her olgun insan eleştirilere katlanır, anca cocuklar mızmızlık eder.
 
X