- 16 Ağustos 2010
- 293.186
- 603.216
- 43
İzzet Yıldızhan, “her şeyim onların” dediği sekiz çocuğuyla birlikte ilk kez objektif karşısına geçti; geniş ailesini ve çocuklarıyla ilişkisini Ömür Gedik’e anlattı.
* Bir araya gelmemizin nedeni diyebileceğimiz en yakın projen ya da seni şu anda hayatta en çok heyecanlandıran ne?
- Beni en çok heyecanlandıran şey çocuklarımdır. Onlarla bir arada olmak, vakit geçirmek... Beş yıldızlı dünya markası bir otelin sahibiyim. Ayrıca Ankara’da bir iş merkezi yaptım. Bir de bunların arasında sanat hayatı var. Güzel ve kalabalık bir sosyal çevreye sahibim. Onlara da zaman ayırmamız gerek.
* 24 saat yetmiyordur sana!
- Yetiyor dersem yalan olur. Bir günde iki önemli şey yaptığımda gün bitiyor.
* Hayal ediyor muydun bu günleri?
- Ben hiç hayal kurmadım, hayal kurmayı sevmem. Hayata çok daha gerçekçi bakan bir insanım. Hayalleri gerçekleşmeyince insanlar bunalıma girer çünkü.
* Çocuklara sorarlar ya “büyünce ne olmak istiyorsun” diye, bu soruya çocukken sen ne cevap verirdin?
- Küçükken bana kimse “ne olmak istersin” demedi ki.
* Çocukluğunla ilgili hatırladığın ilk anın ne?
- Babamı hiç görmedim. Onu kaybettiğimizde ben bir yaşındaydım. 15 kardeştik, ben 15’inci çocuğum. Annem bize hem annelik hem babalık yaptı.
FETİR EKMEĞİYLE MUTLUYDUM ŞİMDİ HAVYARLA MUTLU OLAMIYORUZ
* Nerelisin? 15 çocuk arasında kendi şansını nasıl yarattın?
- Ben Diyarbakır Çermikli’yim. Okul okuyamadım, ilkokul birinci sınıftan ayrıldım. Ben 8-9 yaşlarındayken biz altı kardeş, Adana’ya pamuk toplamaya gitmiştik. Bir daha Adana’dan dönmedik.
* Nasıl hatırlıyorsun o günleri?
- Çok fazla zorluğu vardı ama tabii biz o günlerde zorluk diye algılamıyorduk. Bize o kadar güzel geliyor ki bir fetir ekmeği yemek. Bilir misin fetir ekmeği nedir?
* Hayır!
- Annelerimiz, yengelerimiz evde açarlar, sac üzerinde yaparlar. Onu ayranla veya soğan ekmek olarak yemek bizim için o kadar tatlıydı ki. Bugünün şartlarına baktığımızda havyarlarla mutlu olamıyoruz.
* Özlüyor musun o günleri peki?
- Ben şimdi bugün bu kadar saltanatın içinde yaşarken onu özlüyorum desem yalan atmış olurum. Bugünü bilip de o günü yaşamayı isteyen yalan söyler. Ama bugünü bilmeyip o günü yaşayan mutlu olur.
* Bugün ne eksik peki o günlerle karşılaştırdığımızda?
- Aile birliğinin o zaman daha çok pekiştiğini, iç içe olduğumuzu biliyorum. Bugün ise konfor daha fazla. Ama ben ailemi bugün de bir arada tutmaya çalışıyorum.
KAN DAVALARI SUDAN SEBEPLERDEN ÇIKIYOR
* Kaç kişiden bahsediyoruz aile derken?
- Çok tabii. 2500 kişi varız, Yıldızhan’lar.
* İstanbul’da mı?
- Evet, Zeytinburnu’nda. Babamlar dört erkek kardeşler. 1973 yılında kan davasından dolayı üç kardeşi İstanbul’a gelmiş. O zaman amcamı vurmuşlar. Bu olay 1976, 1977’ye kadar devam etti.
* Nasıl bitti peki?
- Yavaş yavaş soğudu. Büyükler daha farklı bir anlayışa girmeye başladı.
* Sana hiç görev verildi mi karşı taraftan birini öldür diye?
- Bilmiyorum, hatırlamıyorum.
* Neden çıktığını hatırlıyor musun kan davasının?
- Bilmiyorum, genelde saçma sapan olaylardan olur. Bizde de zannediyorum saçma sapan bir nedenden dolayı çıkmıştır. Bu tip olayları ben şiddetle kınıyorum. İnsan insanı öldürmemeli. Dünya nerelere gidiyor. Bu çağdaş dünyada kan davası diye birinin hayatını alma yetkisini kendinde görmemeli kimse. Bu da eğitimle olur. Kan davaları eğitimsizlikle geliyor.
* Eğitimini dışardan tamamlamışsın.
- Evet. İlkokulu okuyamadım, sonra Adana’dayken dışardan bitirdim. 1978, 1979’a kadar Adana’da kaldık. Sonra orada da kan davasına benzer bir durum yaşadık. Yeğenim birini öldürdü.
* Hayatlar bu kadar kolay mı yitiyor!
Hepsi eğitimsizlikten. Benim altı oğlum, iki kızım var. Ben hiç okumadığım için yapabileceğim tek şey onlara doğru bir eğitim vermek. Bunun için çabalıyorum. Eğitimsizlikten insanlar terörist oluyor, dağa çıkıyor. Ülkenin her tarafındaki sorunlar baktığımızda eğitimsizlikten, cehaletten çıkıyor.
* Senin bütün çocukların okuyor mu şimdi?
- Hepsi okuyor. Benim onlara bırakacağım o otel, ev, mülk hepsi biter ama onların doğru, çağdaş eğitim almaları önlerini açar.
KENDİYLE YARIŞAN BİR ADAMIM
* Seninle birlikte pamuk tarlasında çalışan bir sürü arkadaşın vardı. Şimdi neredeler bilmiyorum ama sen buradasın. Senin farkın neydi? Nasıl oldu da o pamuk tarlasında çalışan çocukken buralara geldin?
- Ben çok hırslı bir çocuktum. Hâlâ hırslıyımdır ama insanları yok etmek adına değil. Kendiyle savaşan, yarışan bir adamım ben. Bana verilen bir görevi kesinlikle yapardım. “Benim elimden bu kadar geliyor” lafından nefret ederdim. Çocuklarımı da aynı şekilde yetiştiriyorum.
KEBAPÇIDA ÇALIŞIRKEN MÜZİK EĞİTİMİ ALDIM
* Müzik hayatına giriş nasıl oldu?
- 9-10 yaşında kebapçı çıraklığı yaparken müzik eğitimi almaya başladım.
* Dinlenmek yoktu yani.
- Hayatımda dinlenmedim ben. Fevzi Atlıoğlu’nun öğrencisiydim. Sonra Ankara’ya geldim, pavyonda sahne almaya başladım.
* Kırılma noktası neydi hayatında?
- Kebapçılık yaptığım dönemde müzik eğitimi almam ve gece pavyonda sahneye çıkmam oldu. Gece sahne bittikten sonra Ankara Maltepe’den İskitler’e kadar yürüyordum eve. Sonra ertesi gün yine sabah erkenden kalkıp işe gidiyordum.
* Çok yorucu bir hayat değil mi bu anlattığın? Tatil yapmaz mısınız hiç?
- Eskiden çok yapıyordum. Yani kendime bir ay zaman ayırabiliyordum. Artık ayıramıyorum. Şimdi mesela çocukların Amerika’ya gitmesi gerekiyorsa alıyorum onları gidiyorum. Böylece onlarla beraber tatil yapmış oluyorum.
* Aşk hayatında neden bir türlü dikiş tutturamadın?
- Kadınların isteklerine ben cevap veremedim. Ana tema da benim hayatımın bu kadar yoğun oluşu.
* Belki senin yoğunluğuna ayak uyduran birileri olurdu!
- Oldu tabii canım. Sağ olsunlar çocuklarımın anneleri benimle beraber o kadar eziyet çektiler ki, sonunda benden vazgeçtiler.
* Kaç tane anne var?
- Üç anne var. Annelerle görüşmüyorum. Çocuklar annelerle kalıyor. Hepsi başımın tacı ama anneleri beni istemiyor, terk etmişler yani. Beni kovmuşlar.
* Çapkın mısın?
- Her erkek kadar.
* Hepsi aynı değil ama!
- Bütün erkekler aynıdır aşağı yukarı. Emin olabilirsin.
HİÇBİR ERKEK KADINA DOĞRUYU SÖYLEMEZ
* Kandırıyorlar mı bizi?
- Kesinlikle. Kadınlar çok duygusal oldukları için erkeklerin her sözüne kanar. Hiçbir erkek hayatındaki kadına doğru söylemez. Hepsi de yalan söyler. Bu konuşmalarım kesindir ve nettir. Her erkek eşine, hayatındaki kadına yalan söyler.
* Sahne hayatın olmasaydı evlenir miydin?
- Evlenirdim, evet. Bu engeller olmazdı.
* Sahne hayatı olan erkeği engelleyen şeyler neler?
- Sen de bu sektörün içinde olan birisin. Bizim camiamızda kadın veya erkek olsun bir tane evliliğini doğru götüren birini söyle.
* Kenan Doğulu geldi ilk aklıma!
- Valla burada isimler önemli değil. Hangimizin hayatı normal insanlar gibi?
HİÇBİR SANATÇININ HAYATI NORMAL DEĞİL
* Çoğumuzun desem de inanmayacaksın. Neden olmuyor peki? Sahnedeki kadının, erkeğin herkese ait olması mı olay?
- Kesinlikle o. Benim üç ayrı kadından yaptığım çocuklar konuşuluyor. Benim gibi 50 tane var bu camianın içinde. Sadece benim hayatım değil yani. Kimisi söylemiyor, kimisi benim gibi sivri değil. Açık ve netim. Çocuklarımın babasıyım, hem de aslanlar gibi. Bunu benim gibi söyleyebilen cesaretli insan yok ortada. Kadın-erkek hiçbir sanatçının hayatı normal değil. Kimse alınmasın. Sen de dahilsin bunun içine.
* Vallahi ben olabildiğince normal yaşamaya çalışıyorum. Benim tek diğerlerine göre anormal sayılacak durumum hayvanlar konusunda.
- Neticede belki hayatınızdaki insan sizi o hayvanlar yüzünden bırakabilir.
* (Gülüyor) Bunun için hayatımı değiştirmem. Ben hayvanlarımla mutluyum.
- Seçimler işte. Bizim sektörün içinde renkli bir hayat var. Gece hayatı, ilişkiler, dostluklar var, bunları doğru ifade edelim.
* Bir gün evliliğe gidecek kadar aşık olursan ne yaparsın?
- Evlenirim. Hiçbir engelim yok benim. Bunu açık yüreklilikle söylüyorum. Ben çocuklarımın annelerini sevdim ve çocuk yaptım. Bundan sonra da aşık olursam evlenebilirim.
KADIN EVDE OTURMALI VE ÇOCUK YAPMALI
* Kadın çalışmamalı demişsin. Niye?
- Evet. Çok sebebi var. Kadın evinde oturmalı, çocuğunun annesi olmalı.
* Ama çocuk büyüyor bir süre sonra...
- Bir daha çocuk yapmalı. Kadın anaçtır.
* Ama zaten dünyada çok fazla insan yok mu?
- Bir kadının üç, dört tane çocuğu olmalı. Ekonomik özgürlükleri var ise bir kadının evde çocuklarını büyütmesi, onlarla, eğitimleriyle uğraşması gerekiyor bence.
* Niye bizi toplumdan soyutladın, eve kapattın anlamadım! Bunları söylüyorsun, sonra da “kıro denmesinden rahatsızım” diyorsun!
- Rahatsız oluyorum demedim. Ben 10 tane de otel yapsam bizlere türkücülükten geldiğimiz için entelektüel kesimin bu bakışı değişmez. .
* Türkü söylemek kıroluk mu?
- Bizim bir ön jenerasyonumuz bunu vermiş. Kendilerini geliştirmemiş bazı sanatçı arkadaşlarımız. Bize bakış açıları hep aynı olmuş, önyargılılar. Bunu söyledim.
* Kızlarından birinin adı Suriye. Nereden aklına geldi bu ismi koymak?
- Suriye Zelal. Annemin ismi. Annem 84 yaşında. Her şeyden kıymetli benim için.
* Ne kadar sıklıkta konser veriyorsun?
- Düğünlere sık gidiyorum. Türkiye’deki elit düğünlerde sahne alıyorum genelde.
* 8 çocuklusun, evlenmedin ama bütün düğünlerde varsın. Oralarda içinden geçmiyor mu “bir gün benim de böyle düğünüm olsun” diye?
- Evlensem düğün yapmam herhalde. O detaylara bakmam.
SEKTÖR KAN AĞLIYOR
* Albüm geliyormuş. Ne zaman?
- İnşallah 15 Nisan’a kadar yetiştireceğim. Ama 6-7 şarkılık bir albüm olacak. Sektör kan ağlıyor. Müzikten para kazanma işi bitti. Fakat dinleyici kitlem şarkı beklediği için albüm yapacağım.
CİMRİ BİR ADAM DEĞİLİM
* Bir otelin var. Bir tane de İstanbul’da açmak istiyorsun. İyi bir ticaret adamı mısın?
- Çok iyi bir ticari beyne sahibim. Gösterişi sevmem. Lüks arabam da var, sıradan olanı da. Ve ben o sıradan arabaya biniyorum. Öyle komplekslerim yok. Ben bugünün değil üç sene sonrasının planlarını yapmış bir adamım.
* Tutumlu musun?
- Asla. Parayı sevmem. Cimri misin diye soruyorsan hayır, ben cimri bir adam değilim. Çünkü benim kocaman bir yüreğim var, koca aileme bakıyorum. Etrafımda en az 1000 kişiye ekmek veriyorum. Ticaret adamı plan yapar ama verdiğinde tutumlu olamaz. Ben tutumu olsam bu kadar insanla ne işim var...
Çocuklarımın annelerine teşekkürler
* 8 çocuk da birbiriyle iyi anlaşıyor mu?
- Çok... Hepsi de hafta sonlarını birlikte geçiren, birbirlerinin evine giden, kıyafetlerini giyen çocuklar. Tabii annelerine de teşekkür ediyorum, iyi insanlar. Kadın olarak hayatımda olmamalarına rağmen hayatımda çok önemli yerleri var. Onlara çok teşekkür
ediyorum.
Kaynak: Hürriyet
* Bir araya gelmemizin nedeni diyebileceğimiz en yakın projen ya da seni şu anda hayatta en çok heyecanlandıran ne?
- Beni en çok heyecanlandıran şey çocuklarımdır. Onlarla bir arada olmak, vakit geçirmek... Beş yıldızlı dünya markası bir otelin sahibiyim. Ayrıca Ankara’da bir iş merkezi yaptım. Bir de bunların arasında sanat hayatı var. Güzel ve kalabalık bir sosyal çevreye sahibim. Onlara da zaman ayırmamız gerek.
* 24 saat yetmiyordur sana!
- Yetiyor dersem yalan olur. Bir günde iki önemli şey yaptığımda gün bitiyor.
* Hayal ediyor muydun bu günleri?
- Ben hiç hayal kurmadım, hayal kurmayı sevmem. Hayata çok daha gerçekçi bakan bir insanım. Hayalleri gerçekleşmeyince insanlar bunalıma girer çünkü.
* Çocuklara sorarlar ya “büyünce ne olmak istiyorsun” diye, bu soruya çocukken sen ne cevap verirdin?
- Küçükken bana kimse “ne olmak istersin” demedi ki.
* Çocukluğunla ilgili hatırladığın ilk anın ne?
- Babamı hiç görmedim. Onu kaybettiğimizde ben bir yaşındaydım. 15 kardeştik, ben 15’inci çocuğum. Annem bize hem annelik hem babalık yaptı.
FETİR EKMEĞİYLE MUTLUYDUM ŞİMDİ HAVYARLA MUTLU OLAMIYORUZ
* Nerelisin? 15 çocuk arasında kendi şansını nasıl yarattın?
- Ben Diyarbakır Çermikli’yim. Okul okuyamadım, ilkokul birinci sınıftan ayrıldım. Ben 8-9 yaşlarındayken biz altı kardeş, Adana’ya pamuk toplamaya gitmiştik. Bir daha Adana’dan dönmedik.
* Nasıl hatırlıyorsun o günleri?
- Çok fazla zorluğu vardı ama tabii biz o günlerde zorluk diye algılamıyorduk. Bize o kadar güzel geliyor ki bir fetir ekmeği yemek. Bilir misin fetir ekmeği nedir?
* Hayır!
- Annelerimiz, yengelerimiz evde açarlar, sac üzerinde yaparlar. Onu ayranla veya soğan ekmek olarak yemek bizim için o kadar tatlıydı ki. Bugünün şartlarına baktığımızda havyarlarla mutlu olamıyoruz.
* Özlüyor musun o günleri peki?
- Ben şimdi bugün bu kadar saltanatın içinde yaşarken onu özlüyorum desem yalan atmış olurum. Bugünü bilip de o günü yaşamayı isteyen yalan söyler. Ama bugünü bilmeyip o günü yaşayan mutlu olur.
* Bugün ne eksik peki o günlerle karşılaştırdığımızda?
- Aile birliğinin o zaman daha çok pekiştiğini, iç içe olduğumuzu biliyorum. Bugün ise konfor daha fazla. Ama ben ailemi bugün de bir arada tutmaya çalışıyorum.
KAN DAVALARI SUDAN SEBEPLERDEN ÇIKIYOR
* Kaç kişiden bahsediyoruz aile derken?
- Çok tabii. 2500 kişi varız, Yıldızhan’lar.
* İstanbul’da mı?
- Evet, Zeytinburnu’nda. Babamlar dört erkek kardeşler. 1973 yılında kan davasından dolayı üç kardeşi İstanbul’a gelmiş. O zaman amcamı vurmuşlar. Bu olay 1976, 1977’ye kadar devam etti.
* Nasıl bitti peki?
- Yavaş yavaş soğudu. Büyükler daha farklı bir anlayışa girmeye başladı.
* Sana hiç görev verildi mi karşı taraftan birini öldür diye?
- Bilmiyorum, hatırlamıyorum.
* Neden çıktığını hatırlıyor musun kan davasının?
- Bilmiyorum, genelde saçma sapan olaylardan olur. Bizde de zannediyorum saçma sapan bir nedenden dolayı çıkmıştır. Bu tip olayları ben şiddetle kınıyorum. İnsan insanı öldürmemeli. Dünya nerelere gidiyor. Bu çağdaş dünyada kan davası diye birinin hayatını alma yetkisini kendinde görmemeli kimse. Bu da eğitimle olur. Kan davaları eğitimsizlikle geliyor.
* Eğitimini dışardan tamamlamışsın.
- Evet. İlkokulu okuyamadım, sonra Adana’dayken dışardan bitirdim. 1978, 1979’a kadar Adana’da kaldık. Sonra orada da kan davasına benzer bir durum yaşadık. Yeğenim birini öldürdü.
* Hayatlar bu kadar kolay mı yitiyor!
Hepsi eğitimsizlikten. Benim altı oğlum, iki kızım var. Ben hiç okumadığım için yapabileceğim tek şey onlara doğru bir eğitim vermek. Bunun için çabalıyorum. Eğitimsizlikten insanlar terörist oluyor, dağa çıkıyor. Ülkenin her tarafındaki sorunlar baktığımızda eğitimsizlikten, cehaletten çıkıyor.
* Senin bütün çocukların okuyor mu şimdi?
- Hepsi okuyor. Benim onlara bırakacağım o otel, ev, mülk hepsi biter ama onların doğru, çağdaş eğitim almaları önlerini açar.
KENDİYLE YARIŞAN BİR ADAMIM
* Seninle birlikte pamuk tarlasında çalışan bir sürü arkadaşın vardı. Şimdi neredeler bilmiyorum ama sen buradasın. Senin farkın neydi? Nasıl oldu da o pamuk tarlasında çalışan çocukken buralara geldin?
- Ben çok hırslı bir çocuktum. Hâlâ hırslıyımdır ama insanları yok etmek adına değil. Kendiyle savaşan, yarışan bir adamım ben. Bana verilen bir görevi kesinlikle yapardım. “Benim elimden bu kadar geliyor” lafından nefret ederdim. Çocuklarımı da aynı şekilde yetiştiriyorum.
KEBAPÇIDA ÇALIŞIRKEN MÜZİK EĞİTİMİ ALDIM
* Müzik hayatına giriş nasıl oldu?
- 9-10 yaşında kebapçı çıraklığı yaparken müzik eğitimi almaya başladım.
* Dinlenmek yoktu yani.
- Hayatımda dinlenmedim ben. Fevzi Atlıoğlu’nun öğrencisiydim. Sonra Ankara’ya geldim, pavyonda sahne almaya başladım.
* Kırılma noktası neydi hayatında?
- Kebapçılık yaptığım dönemde müzik eğitimi almam ve gece pavyonda sahneye çıkmam oldu. Gece sahne bittikten sonra Ankara Maltepe’den İskitler’e kadar yürüyordum eve. Sonra ertesi gün yine sabah erkenden kalkıp işe gidiyordum.
* Çok yorucu bir hayat değil mi bu anlattığın? Tatil yapmaz mısınız hiç?
- Eskiden çok yapıyordum. Yani kendime bir ay zaman ayırabiliyordum. Artık ayıramıyorum. Şimdi mesela çocukların Amerika’ya gitmesi gerekiyorsa alıyorum onları gidiyorum. Böylece onlarla beraber tatil yapmış oluyorum.
* Aşk hayatında neden bir türlü dikiş tutturamadın?
- Kadınların isteklerine ben cevap veremedim. Ana tema da benim hayatımın bu kadar yoğun oluşu.
* Belki senin yoğunluğuna ayak uyduran birileri olurdu!
- Oldu tabii canım. Sağ olsunlar çocuklarımın anneleri benimle beraber o kadar eziyet çektiler ki, sonunda benden vazgeçtiler.
* Kaç tane anne var?
- Üç anne var. Annelerle görüşmüyorum. Çocuklar annelerle kalıyor. Hepsi başımın tacı ama anneleri beni istemiyor, terk etmişler yani. Beni kovmuşlar.
* Çapkın mısın?
- Her erkek kadar.
* Hepsi aynı değil ama!
- Bütün erkekler aynıdır aşağı yukarı. Emin olabilirsin.
HİÇBİR ERKEK KADINA DOĞRUYU SÖYLEMEZ
* Kandırıyorlar mı bizi?
- Kesinlikle. Kadınlar çok duygusal oldukları için erkeklerin her sözüne kanar. Hiçbir erkek hayatındaki kadına doğru söylemez. Hepsi de yalan söyler. Bu konuşmalarım kesindir ve nettir. Her erkek eşine, hayatındaki kadına yalan söyler.
* Sahne hayatın olmasaydı evlenir miydin?
- Evlenirdim, evet. Bu engeller olmazdı.
* Sahne hayatı olan erkeği engelleyen şeyler neler?
- Sen de bu sektörün içinde olan birisin. Bizim camiamızda kadın veya erkek olsun bir tane evliliğini doğru götüren birini söyle.
* Kenan Doğulu geldi ilk aklıma!
- Valla burada isimler önemli değil. Hangimizin hayatı normal insanlar gibi?
HİÇBİR SANATÇININ HAYATI NORMAL DEĞİL
* Çoğumuzun desem de inanmayacaksın. Neden olmuyor peki? Sahnedeki kadının, erkeğin herkese ait olması mı olay?
- Kesinlikle o. Benim üç ayrı kadından yaptığım çocuklar konuşuluyor. Benim gibi 50 tane var bu camianın içinde. Sadece benim hayatım değil yani. Kimisi söylemiyor, kimisi benim gibi sivri değil. Açık ve netim. Çocuklarımın babasıyım, hem de aslanlar gibi. Bunu benim gibi söyleyebilen cesaretli insan yok ortada. Kadın-erkek hiçbir sanatçının hayatı normal değil. Kimse alınmasın. Sen de dahilsin bunun içine.
* Vallahi ben olabildiğince normal yaşamaya çalışıyorum. Benim tek diğerlerine göre anormal sayılacak durumum hayvanlar konusunda.
- Neticede belki hayatınızdaki insan sizi o hayvanlar yüzünden bırakabilir.
* (Gülüyor) Bunun için hayatımı değiştirmem. Ben hayvanlarımla mutluyum.
- Seçimler işte. Bizim sektörün içinde renkli bir hayat var. Gece hayatı, ilişkiler, dostluklar var, bunları doğru ifade edelim.
* Bir gün evliliğe gidecek kadar aşık olursan ne yaparsın?
- Evlenirim. Hiçbir engelim yok benim. Bunu açık yüreklilikle söylüyorum. Ben çocuklarımın annelerini sevdim ve çocuk yaptım. Bundan sonra da aşık olursam evlenebilirim.
KADIN EVDE OTURMALI VE ÇOCUK YAPMALI
* Kadın çalışmamalı demişsin. Niye?
- Evet. Çok sebebi var. Kadın evinde oturmalı, çocuğunun annesi olmalı.
* Ama çocuk büyüyor bir süre sonra...
- Bir daha çocuk yapmalı. Kadın anaçtır.
* Ama zaten dünyada çok fazla insan yok mu?
- Bir kadının üç, dört tane çocuğu olmalı. Ekonomik özgürlükleri var ise bir kadının evde çocuklarını büyütmesi, onlarla, eğitimleriyle uğraşması gerekiyor bence.
* Niye bizi toplumdan soyutladın, eve kapattın anlamadım! Bunları söylüyorsun, sonra da “kıro denmesinden rahatsızım” diyorsun!
- Rahatsız oluyorum demedim. Ben 10 tane de otel yapsam bizlere türkücülükten geldiğimiz için entelektüel kesimin bu bakışı değişmez. .
* Türkü söylemek kıroluk mu?
- Bizim bir ön jenerasyonumuz bunu vermiş. Kendilerini geliştirmemiş bazı sanatçı arkadaşlarımız. Bize bakış açıları hep aynı olmuş, önyargılılar. Bunu söyledim.
* Kızlarından birinin adı Suriye. Nereden aklına geldi bu ismi koymak?
- Suriye Zelal. Annemin ismi. Annem 84 yaşında. Her şeyden kıymetli benim için.
* Ne kadar sıklıkta konser veriyorsun?
- Düğünlere sık gidiyorum. Türkiye’deki elit düğünlerde sahne alıyorum genelde.
* 8 çocuklusun, evlenmedin ama bütün düğünlerde varsın. Oralarda içinden geçmiyor mu “bir gün benim de böyle düğünüm olsun” diye?
- Evlensem düğün yapmam herhalde. O detaylara bakmam.
SEKTÖR KAN AĞLIYOR
* Albüm geliyormuş. Ne zaman?
- İnşallah 15 Nisan’a kadar yetiştireceğim. Ama 6-7 şarkılık bir albüm olacak. Sektör kan ağlıyor. Müzikten para kazanma işi bitti. Fakat dinleyici kitlem şarkı beklediği için albüm yapacağım.
CİMRİ BİR ADAM DEĞİLİM
* Bir otelin var. Bir tane de İstanbul’da açmak istiyorsun. İyi bir ticaret adamı mısın?
- Çok iyi bir ticari beyne sahibim. Gösterişi sevmem. Lüks arabam da var, sıradan olanı da. Ve ben o sıradan arabaya biniyorum. Öyle komplekslerim yok. Ben bugünün değil üç sene sonrasının planlarını yapmış bir adamım.
* Tutumlu musun?
- Asla. Parayı sevmem. Cimri misin diye soruyorsan hayır, ben cimri bir adam değilim. Çünkü benim kocaman bir yüreğim var, koca aileme bakıyorum. Etrafımda en az 1000 kişiye ekmek veriyorum. Ticaret adamı plan yapar ama verdiğinde tutumlu olamaz. Ben tutumu olsam bu kadar insanla ne işim var...
Çocuklarımın annelerine teşekkürler
* 8 çocuk da birbiriyle iyi anlaşıyor mu?
- Çok... Hepsi de hafta sonlarını birlikte geçiren, birbirlerinin evine giden, kıyafetlerini giyen çocuklar. Tabii annelerine de teşekkür ediyorum, iyi insanlar. Kadın olarak hayatımda olmamalarına rağmen hayatımda çok önemli yerleri var. Onlara çok teşekkür
ediyorum.
Kaynak: Hürriyet