İngilizce pratik yapalım diyenler burası sizin mekanınız artık

ya hikayenin kısa özeti yüzük bulunmuş :roflol: :roflol:

nasılda çözdüm ama değilmi
 
ben anladıklarımı yazayım...
evet dedi...
bulunmuş yüzük markete bırakmışsınız,birisi bulmuş ve marketteki bayana bırakmış..bende sordum burada yüzüğü..(yanılmıyorsam kanıtlamasını söylemiş...) sizin yüzüğünüz bulundu..
sevindim dedi..
çok teşekkürederim...
sonra almakdan bahsetmiş...nereye göndereyim diyor..geriside henüz yok tatlicadiarzu

iyice hikayeyi katlettim bu bir gerçek:tomato::tomato:
 
canım olmuş işte yanlarına yazsana yapabildiğin kadar. öğretmenlerimiz hanginiz müsaitse yanlışlarımızı düzeltir misiniz? pleasea.s.
 
the fifth apartment house flat ours, the third is theirs.---------( beşinci apartman dairesi bizimkidir, üçüncü onlarınkidir)
one of my plate was broken.---------------------------------------------------------------------------(tabaklarımdan biri kırıldı)
i bought four box of milk and my son has drunk some-------------------------------------.( dört kutu süt aldım ve oğlum birazını içti)
some people are clemency but some arent.-------------------------------------------------- ( bazı insanlar merhametli ama bazıları değil)
have you got any relation here please ? ---------------------------------------------------------( bu yerde hiç akraban var mı?)
my visitors came but i havent got any fruits.---------------------------------------------------( misafirlerim geldi. hiç meyvem yoktu)
i cooked cake. did you eat any? ------------------------------------------------------------------( kek pişirdim hiç yedin mi?)



öğretmenlerimiz derslerimize bakar mısınız please??
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Feeble =Weak zayıf. kuvvetsiz
Examine= Inspect, tetkik. muayene etmek.
Obstinate =Stubborn. inatçı
Plentiful bol; bereketli
Region bölge
Smooth yumuşak
Squeeze sıkmak. ezmek
Prediction tahmin
Private özel; şahsa ait
Wise akıllı. akıllıca. mantıklı
Trust güvenmek
Tower kule
Versatile çok yönlü; elinden birden fazla iş gelen
Vexed=Annoyed, bir şeye canı sıkılmak
 

"JUST ASK FOR HAWKINS".---------------yanlızca sor hawkins : Sadece Hawkins i sor.

PLEASE LET ME KNOW .---------lütfen izninizle biliyorum : Lütfen bana bildir.

PEOPLE WERE GETTING INTO THE TRAIN QUICKLY.---------------insanlar trenin içine çabucak yetiştiler. : İnsanlar hızlı hızlı trene biniyorlardı.

I GOT INTO THE TRAIN ,TOO.---------------ben de trenin içindeydim. : Ben de trene bindim.

THEN I PUT MY HEAD OUT OF THE WINDOW.------------sonra ben kafamı koydum pencerenin dışına : Sonra kafamı pencereden dışarı çıkardım.

"THANK YOU VERY MUCH, MR.HAWKINS".---------çok teşekkür ederim mr hawkins
I CALLED OUT TO HIM.----------onu dışarıda aradım : Çok teşekkür ederim mr hawkins diye seslendim ona.

THE TRAIN WENT OUT OF THE STATION.-----------tren istasyonun dışına gitti( ya da tren istasyondan ayrıldı) : tren istasyondan ayrıldı

HE CAN TAKE IT TO A SHOP.----------onu dükkandan alabilir. : onu bir dükkana götürebilir.

AND HE SELL IT FOR A LOT OF MONEY.----------ve çok para için onu satabilir. : Çok para edeceği için onu satabilir.

I SHALL NEVER HEAR ANYTHING ABOUT MY RING.----------yüzüğüm hakkında asla hiçbişey duyamayabilirim. : Bir daha yüzügümden hiç haber alamayabilirm.

WE GOT TO THE HOUSE.-------------eve gittik : Eve girdik.
 
"yes" He Said……’Evet’ dedi..
"it's All Right"…O tamam..
I've Found It……….Onu buldum..
You Left It In That Shop……..Onu(yuzugu) o durakta kaybetmissin..
Someone Found It ……..Birisi onu bulmus..
And He Gave To The Woman In The Shop……………..Ve magazadaki bayana vermis..
I Asked Her About The Ring…..Yuzugu ona sordum..
And She Showed To Me…………Ve o bana gosterdi..
It Must Be Your Ring……….Bu senin yuzugun olmali..
"i'm Pleased" I Said…………Memnun oldum dedim..
"thank You Very Much"…Cok tesekkur ederim..
"i'll Get It From You Later"………Senden onu sonra alacagim..
Why Will You Wait So Long……….Neden cok uzun sure bekliyosun?
I Can Send It To You………….Onu sana gonderebilirim..
Where Shall I Send…………Nereye gonderebilirim?
But That's A Lot Of Trouble For You……………Fakat o senin icin cok rahatsiz edici(zahmet olmasin anlaminda&#61514
"no Trouble At All" Hawkins Said…….Hawkins hicde uzucu degil dedi..
I'm Pleased …………..Cok mutlu oldum..
I Gave Him My Name ……..Ona ismimi verdim..
"i'll Send It Tomorrow" He Said………….Sana yarin yolllayacagim dedi..
Then He Went Away……..Sonra o disari gitti..
Two Days Later…..2 gun sonra:
A Letter Came For Me………Bana bir mektup geldi..
My Ring Was In The Letter………………Yuzugum o mektubun icindeydi..
I Sent Hawkins Some Money ……………….Hawkinse bir miktar para gonderdim..
And A Letter Of Thanks………….Ve tesekkur mektubu..
But I Could Not Thank The People ………………Fakat insanlara tesekkur etmemistim..
Who Found The Ring.,………..Yuzugu kim bulduysa..
I Shall Never Know Their Names…….onun ismini asla bilemeyecegim..
They Were Not Rich People……………Onlar zengin insanlar degildi..
They Were Good People……………..Onlar iyi insandi..

Ogretmenlerim yanlislarimi duzeltirseniz sevirim..

Good night girls see youa.s.
 

You Left It In That Shop……..Onu(yuzugu) o durakta kaybetmissin.. : Onu o dükkanda bırakmışsın.

Why Will You Wait So Long……….Neden cok uzun sure bekliyosun? : Neden o kadar bekleyesin ki?

But That's A Lot Of Trouble For You……………Fakat o senin icin cok rahatsiz edici(zahmet olmasin anlaminda&#61514 : sana zahmet olacak.

"no Trouble At All" Hawkins Said…….Hawkins hicde uzucu degil dedi.. : Önemli değil/ Problem değil.

But I Could Not Thank The People ………………Fakat insanlara tesekkur etmemistim..Who Found The Ring.,………..Yuzugu kim bulduysa..: Ama yüzüğü bulan insanlara teşekkür edememiştim.

I Shall Never Know Their Names…….onun ismini asla bilemeyecegim.. : Onların isimlerini asla öğrenemeyeceğim.

Kızlar gayet iyi gidiyorsunuz, gün geçtikçe hatalarınız azalıyor. Emekler boşa gitmeyecek göreceksiniz a.s.
 
YES HE SAİD-------------------------------------------------evet dedi.
"IT'S ALL RIGHT".-------------------------------------------tamamdır
I'VE FOUND IT.------------------------------------------------onu buldum
YOU LEFT IT IN THAT SHOP.--------------------------sen dükkandan ayrılınca
SOMEONE FOUND IT .--------------------------------------biri onu bulmuş.
AND HE GAVE TO THE WOMAN IN THE SHOP.------------ve o dükkandaki kadına vermiş
I ASKED HER ABOUT THE RING.---------ben yüzüğü sordum
AND SHE SHOWED TO ME.-----------ve o bana gösterdi
IT MUST BE YOUR RING.------------------bu sizin yüzüğünüz olmalı
"I'M PLEASED" I SAID.----------------------------memnun oldum dedim.
"THANK YOU VERY MUCH".--------------------çok teşekkür ederim
"I'LL GET IT FROM YOU LATER".------------ben sonra onu senden alacağım
WHY WILL YOU WAIT SO LONG.-----------neden sen uzun süre bekleyeceksin
I CAN SEND IT TO YOU.----------------------------------senin için onu gönderebilirim
WHERE SHALL I SEND.---------------------------------nereye gönderebilirim?
BUT THAT'S A LOT OF TROUBLE FOR YOU.----------ama bu sizin için çok zahmet olur
"NO TROUBLE AT ALL" HAWKINS SAID.---------------hiç zahmet olmaz dedi hawkins
I'M PLEASED .--------------------------------------------------------memnun olurum
I GAVE HIM MY NAME .--------------------------------------ona adımı verdim
"I'LL SEND IT TOMORROW" HE SAID.-------------------yarın göndereceğim dedi
THEN HE WENT AWAY.---------------------------------sonra ayrıldı.
TWO DAYS LATER.------------------------------iki gün sonra
A LETTER CAME FOR ME.-----------------------benim içn mektup geldi
MY RING WAS IN THE LETTER.-------------------yüzüğüm mektubun içindeydi.
I SENT HAWKINS SOME MONEY .-----------------------hawkinse biraz para gönderdim.
AND A LETTER OF THANKS.----------------------------ve mektup için teşekkür ettüm.
BUT I COULD NOT THANK THE PEOPLE .-----------ama teşekkür edemedim insanlara
WHO FOUND THE RING.----------------------------------yüzüğü bulduğu için
I SHALL NEVER KNOW THEIR NAMES.---------asla onların adlarını bilemeyeceğim.
THEY WERE NOT RICH PEOPLE.----------------------onlar zengin insanlar değil
THEY WERE GOOD PEOPLE.--------------------------onlar iyi insanlar


hatalarımı düzeltir misiniz lütfennn?

good morning girls! how are you! i am fine! i went to bed early yesterday. so i have got up early. while my son is sleeping. i am studing english.

kızlar günaydın nasılsınız? ben iyiyim. dün erkenden yattım. onun için bugün erkenden kalktım. çocuk uyuyorken ingilizce çalışıyorum.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
NONE

not any , not one yerine kullanılan bir zamirdir.
anlamı: hiçbir, hiç

none of them are good. (onların hiçbiri iyi değildir)
they have a lot of money. but i have none.(onların çok parası var ama benim yok)
 
MUCH

anlamı:çok

sayılamayan isimlerin önünde sıfat olarak kullanılan much zamir olarak da kullanılır.

did she give you much ? (sana çok verdi mi?)

much genellikle olumsuz ve soru cümleciklerinde kullanılır.
much cümlenin öznesi olarak kullanıldığında olumlu cümlede de kullanılır.


much was spent on this project.(bu proje üzerinde çok harcandı.)

so ve too ile pekiştirme yapıldığında much yine olumlu cümlede kullanılır

he ate so much that he got ill.( o kadar çok yedi ki hastalandı)
 
Good morning friends, Sila a short while ago I'm on the internet. My last checked the this title I saw the your message.. Thank you for the added story.. It was good for me.. So what we are gonna do right now? I think we can add turkish story and we will translation to english.. Because my turkish to english translation is so bad.. What do you say? If I have a time and I find a story I will add.. I need to go right now..
See you, have a nice day..

Gunaydin arkadaslar,
Sila biraz once internetteydim bu sayfayi son kez actigimda senin mesajini gordum. Hikayeyi ekledigin icin cok tesekkur ederim. Benim icin cok iyi oldu. Simdi ne yapacagiz? Turkce hikaye ekleyip ingilizceye cevirebiliriz diye dusunuyorum.Cunku benim turkceden ingilizceye cevirim cok kotu.. Ne diyorsunuz? Eger vaktim olursa ve hikaye bulabilirsem bende ekleyecegim.. Simdi gitmeliyim.
Gorusmek uzere, iyi gunlera.s.
 

güzelim çok ne güzel yazmışsın böyle ing şiir gibi valla maşallah. bilmem yapabilir miyim deneriz ok? grş canım. ben de bikaç hikaye var bu hikaye gibi......
 
SOME ANY

I have got a car . ( Ben bir arabaya sahibim )
I have got cars . ( Ben arabalara sahibim )
I have got eight cars . ( Ben 8 tane arabaya sahibim )
Have I got any cars ? ( Ben birkaç tane arabaya sahipmiyim ? )

I have got eight cars . ( Ben 8 tane arabaya sahibim )
Have I got any cars ? ( Ben hiç arabaya sahip miyim ? )
Yes , you have got some cars . ( Evet , sen birkaç tane arabaya sahipsin )
No , you haven't got any cars . ( Hayır , sen hiç arabaya sahip değilsin )



There is a book on the table . ( Masanın üstünde bir kitap var )
There are books on the table . ( Masanın üstünde kitaplar var )
There are twelve books on the table . ( Masanın üstünde 20 tane kitap var )
There are some books on the table . ( Masanın üstünde birkaç tane kitap var )
Are there any books on the table ? ( Masanın üstünde kaç tane kitaplar var ? )
? hiç
Yes , there are some books on the table . ( Evet , masanın üstünde birkaç tane kitap var )
No , there are any books on the table . ( Hayır , masanın üstünde hiç kitap yok )



My brother have got a companty . ( Benim abim bir şirkete sahip )
şirket
My brothers have got companies . ( Benim abilerim şirketlere sahip )
şirketler
My brothers have got fifteen companies . ( Benim abilerim 15 tane şirkete sahip )
15
My brothers have got some companies . ( Benim abilerim birkaç tane şirkete sahip )
birkaç
Have my brothers got any companies ? ( Benim abilerim hiç şirketlere sahip mi ? )
hiç
Yes , your brothers have got some companies . ( Evet , senin abilerin birkaç şirkete sahipler )
birkaç No , your brothers haven't got any companies . ( Hayır , senin abilerin hiç şirketlere sahip değiller )
hiç




There is a car in the garage . ( Garajın içinde bir araba var )
There are cars in the garage . ( Garajın içinde arabalar var )
There are seventyone cars in the garage . ( Garajın içinde 71 tane araba var )
There are some in the garage . ( Garajın içinde birkaç tane araba var )
Are there any cars in the garage ? ( Garajın içinde hiç araba var mı ? )
Yes , there are some cars in the garage . ( Evet , garajın içinde birkaç tane araba var )
No , there aren't any cars in the garage . ( Hayır , garajın içinde hiç araba yok )


Your farmer has got a flower . ( Senin çiftçi bir çiçeğe sahip )
Your farmer has got flowers . ( Senin çiftçi çiçeklere sahip )
Your farmer has got ninetynine flowers . ( Senin çiftçi 98 tane çiçeğe sahip )
Your farmer has got some flowers . ( Senin çiftçi birkaç tane çiçeğe sahip )
Has your farmer got any flowers ? ( Senin çiftçi hiç çiçeklere sahip mi ? )
Yes , my farmer has got some flowers . ( Evet , benim çiftçi birkaç tane çiçeğe sahip )
No , my farmer hasn't got any flowers . ( Hayır , benim çiftçi hiç çiçeğe sahip değil )


There is a bag on the chair . ( Sandalyenin üstünde bir çanta var )
There are bags on the chair . ( Sandalyenin üstünde çantalar var )
There are seven bags on the chair . ( Sandalyenin üstünde 7 çanta var )
There are some bags on the chair . ( Sandalyenin üstünde birkaç tane çiçek var )
Are there any bags on the chair ? ( Sandalyenin üstünde hiç çanta var mı ? )
Yes , there are some bags on the chair . ( Evet , sandalyenin üstünde birkaç tane çanta var )
No , there aren't any bags on the chair . ( Hayır , sandalyenin üstünde hiç çanta yok )


Jane and Tarzan have got a child . ( Jane ve Tarzan bir çocuğa sahipler )
Jane and Tarzan have got children . ( Jane ve Tarzan çacuklara sahipler )
Jane and Tarzan have got eleven children . ( Jane ve Tarzan 11 çocuğa sahip )
Jane and Tarzan have got some children . ( Jane ve Tarzan birkaç tane çocuğa sahip )
Have Jane and Tarzan got any children ? ( Jane ve Tarzan hiç çocuğa sahip mi ? )
Yes , Jane and Tarzan have got some children . ( Evet , Jane ve Tarzan birkaç tane çocuğa sahipler )
No , Jane and Tarzan haven't got any children . ( Hayır , Jane ve Tarzan hiç çocuğa sahip değiller )


Countable = Sayılabilen
Uncountable = Sayılamayan

There is / a bottle of / milk in the fridge . ( Buzdolabının içinde bir şişe dolusu süt var )
var bir şişe dolusu süt içinde buzdolabı

/ a bar of / coffee on the table . ( Masanın üstünde bir kupa dolusu kahve var )
bir kupa dolusu

/ a litre of / oil . ( Bir litre dolusu sıvı yağ var )
bir litre dolusu sıvı yağ

/ a packet of / flour . ( Bir paket dolusu un var )
bir paket dolusu un

/ a packet of / butter . ( Bir paket dolusu katı yağ var )
bir paket dolusu katı yağ

/ a cupe of / sugar . ( Bir küp dolusu şeker var )
bir küp dolusu şeker

/ SOME / orange juice in the glass. ( Bardağın içinde biraz portakal suyu var )
biraz portakal suyu bardak

water = Su
Fruit juice = Meyve suyu
İnk = Mürekkep
Money = Para

SOME = Sayılamayan nesnelerle kullanıldığı zaman biraz anlamına gelir , yine sadece olumlu cümlelerde kullanılır .


There is some jam in the jar . ( Kavanozun içinde biraz reçel var )
reçel kavanoz

Is there any jam in the jar ? ( Kavanozun içinde hiç reçal var mı ? )
Yes , there is some jam in the jar . ( Evet , kavanozun içinde biraz reçel var )
No , there isn't any jam in the jar . ( Hayır , kavanozun içinde hiç reçel yok )



İ have got some money in my pocket . ( Benim cebimde biraz param var )
cep
Have I have got any money in my pocket ? ( Benim cebimde hiç para var mı ? )
Yes , you have got some money in your pocket . ( Evet , senin cebinde biraz paran var )
No , you haven't got any money in your pocket . ( Hayır , senin cebinde hiç paran yok )



a - an - some - any


I have got an apple . ( Ben bir elmaya sahibim )
I have got some apples . ( Ben birkaç tane elmaya sahibim )


I haven't got a pen . ( Ben bir kaleme sahip değilim )
I haven't got any pens . ( Ben hiç kalemlere sahip değilim )


There is an egg . ( Bir yumurta var )
There are some eggs . ( Birkaç yumurtaya sahibim )


There isn't any milk . ( Hiç süt yok )
There is some flour . ( Biraz un var )
There isn't a book in the lake . ( Gölün içinde bir tane kitap var )
göl
There isn't any water . ( Hiç su yok )
 
Son düzenleyen: Moderatör:
SOME/ANY

> "some" kelimesi Türkçe'de "biraz/birkaç" anlamına gelir ve olumlu cümlelerde kullanılır.

Examples:

I'm going to buy some eggs. (Birkaç tane yumurta alacağım.)
There is some ice in the fridge. (Buzdolabında biraz buz var.)
We made some mistakes. (Bazı yanlışlar yaptık.)
She said something. (Birşey söyledi.)
I met someone. (Birisiyle tanıştım.)


> "any" kelimesi Türkçe'de hiç anlamına gelir ve negatif cümlelerde kullanılır.

Examples:

I'm not going to buy any eggs. (Hiç yumurta almayacağım.)
There isn't any ice in the fridge. (Buzdolabında hiç buz yok.)
They didn't make any mistakes. (Hiç hata yapmadılar.)
She didn't say anything. (Hiçbirşey söylemedi.)
I didn't meet anybody. (Kimseyle tanışmadım.)


SORU CÜMLELERİNDE "SOME" VE "ANY"

> Soru cümlelerinin çoğunda (istisnalar vardır) "any" kullanılır.

- Is there any ice in the fridge? (Buzdolabında hiç buz var mı?)
- Did they make any mistakes? (Onlar hiç hata yaptılar mı?)
- Are you doing anything this evening? (Bu akşam birşey yapıyor musun?)

İnsanlara birşey teklif ederken veya birşey önerirken kullandığımız soru cümlelerinde "any" değil, "some" kullanılır. Bu cümleler kalıp olarak soru cümlesi olsa da anlam bakımından ele alındığında gerçek soru değildir, tekliftir.

Examples:

- Would you like some milk? (Biraz süt ister misiniz)
Bu cümle yapı olarak soru cümlesi olsa da bilgi alma amaçlı sorulan gerçek bir soru değildir, bir tekliftir.

- Would you like something to drink? (İçecek birşey ister miydiniz?)
- Can I have some bread? (Biraz ekmek alabilir miyim?)
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Some any test
1- I am going to buy ---------apples.
2- I am very thirsty. Can I have -------------..water, please?
3- Susan didn't make--------------mistakes in the exam.
4- There aren't---------------shops in the countryside.
5- There are --------------.people on the street even though it is Sunday morning.
6- I went to buy-------------.milk but they didn't have any in the shop.
7- I am going to drink --------------.coke.
8- Are there --------------students in the classroom?
9- There isn't -------------..water in the fridge and I am very thirsty.
10- Would you like ---------------.coffee?

1- I can pay the bill. I have got ----------.money.
2- Do you know---------..good hotels in Istanbul?
3- When we went to England, we visited --------------very interesting places.
4- We haven't got -----------rice. So I think I should go shopping for dinner.
5- I want to wash my hair. Is there------------shampoo?
6- Everybody were standing in the room, because there weren't------------..chairs.
7- Would you like---------------milk?
8- I haven't got-----------..money. So, I can't go out tonight.
9- Can you speak----------------.foreign languages?
10- I have-----------Good friends in Ankara, because I spent 4 years in Ankara when I was a student at university
 
hi friends I am new asociate :)
but I am not good on speak and writing english..
I am pregnant 24 weeks..
it's a boy he will be names EGE

ufak tefek kendimden bahsettim
ben yurt dısında yasamaya baslayacagim bu yuzden bana ingilizce coook gerekli
yardımlarınızı bekliyorum arkadaslar
sevgilerrr
yanlislarimi duzeltirseniz seviniriiim
 

Good morning friends, Sila when I opened this page for the last time,I saw your message. Thank you for adding the story.. It was good for me.. So what are we going to do now? (gonna konusma dilidir cevirilerde kullanilmamasi daha uygundur) I think we can add a turkish story and we translate it to english.. Because my Turkish to English translation is so bad.. What do you say? If I have ( a- yok ) time and I find a story I will add as well .. I need to go right now..
See you, have a nice day..
 


Hi friends I am a new member - associate of the group, but I am not good at speaking and writing in English. I am 24 weeks pregnant now. ( I am in 24th week of my pregnancy) It is a boy we will name him Ege (aslinda sizin söylediginizin birebir trecümesi degil.. future passive sizin icin zor olacagindan sizin söylemek istediginizi daha kolay sekilde söyledim...)
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…