İngilizce pratik yapalım diyenler burası sizin mekanınız artık

yaa bu romanı yazanın yerine kendimi koyamadığım için garip garip cümleler kuruyorum.kafamçokkarıştı. birden çok anlamı olan kelimelerde saolsunlar benim kafamı iyice karıştırıyor..tatlicadiarzu
bu aralar hiç kafam çalışmıyor.laelaelaelaelae..allahım ne yapacağımı şaşırdım iyice :senağlama:
 
Friends, how are you today? How is the everything? I'm late today:KK43:


Thanks... It is a boring Sunday. And I'm lonely. There is no where and nobody to go :çok üzgünüm: I'm spending time in front of the computer...:kahve:


Teşekkürler. Sıkıcı bir pazar. Ve ben yalnızım. Gidecek bi yer ve gidecek kimsem yok. :çok üzgünüm: Bilgisayarın karşısında zaman öldürüyorum. :kahve:
 
yaa bu romanı yazanın yerine kendimi koyamadığım için garip garip cümleler kuruyorum..maşallah birden çok anlamı olan kelimelerde saolsunlar benim kafamı iyice karıştırıyor..
bu aralar hiç kafam çalışmıyor...allahım ne yapacağımışaşırdım iyice :senağlama:

Üzülme... :teselli: Ben bile çoğu zaman kafam dalgın olduğu için en kolay kelimelerin anlamını unutuyorum, hatırlayamıyorum. Okuduğum şeyden hiç bir şey anlamıyorum. Zamanla düzelir bu çok problem değil.
 
Friends, how are you today? How is the everything? I'm late today:KK43:
 
zamanla yaparız inşallah. ben de normal kulllandığımız gibi çeviriyorum ama cümleye uymak için zamanına filan başka bi cümle kuruyorum. saçma oluyor sonuçta. anlamadım ben de bire bir uymuyor. kendi kafama göre yapsam da yanlış olacak:sm_confused::uhm:


Bire bir uyması gerekmiyor zaten kızlar, unutmayın iki farklı dilden bahsediyoruz... Bizim dediğimizi onlar daha farklı şekilde söylüyor ama anlam aynı oluyor.
 
hiçbirşey yapmadım tatlicadiarzu
genelde bugün hep uyudum..havadan mı nedir hep bir agırlık var üzerimde...kafamçokkarıştı
canım hiçbir şey yapmak istemiyorr..:çok üzgünüm:
 
Bende ingilizce namina hicbisey yapmadim herkesin uzerinde pazar rehaveti var sanirim:) Hikayenin devami var degilmi? Dunku kismini okudum anladim ama yazamadim neyse yarin insallah gec kalmadan bende sizinle ceviririm ..

Yarin gorusmek uzere, take care yourself...
 
yaa bu romanı yazanın yerine kendimi koyamadığım için garip garip cümleler kuruyorum..maşallah birden çok anlamı olan kelimelerde saolsunlar benim kafamı iyice karıştırıyor..
bu aralar hiç kafam çalışmıyor...allahım ne yapacağımışaşırdım iyice :senağlama:
zamanla yaparız inşallah. ben de normal kulllandığımız gibi çeviriyorum ama cümleye uymak için zamanına filan başka bi cümle kuruyorum. saçma oluyor sonuçta. anlamadım ben de bire bir uymuyor. kendi kafama göre yapsam da yanlış olacak:sm_confused::uhm:
 
bugün de sadece hikayeye baktım kısa sürdü zaten çevirmek. başka da bişey yapamadım siz neler yaptınız?
 
merhabalar ;
ben geldimmmm.haftasonu kursa gittiğim için gelemiyorum ..kaç konu bitirmişsiniz bravo..
heartbroken senin başlığı olmayan hikayelerine baktım zordu baya...
ama biraz biraz denedim.sen cevapları yazdın mı bilmiyorum ama benimkileri kontrol edermisin?a.s.:1hug:
1-g , 2-c , 3-e , 4-a , 5-b , 6-h , 7-d
 
merhabalar ;
ben geldimmmm.haftasonu kursa gittiğim için gelemiyorum ..kaç konu bitirmişsiniz bravo..
heartbroken senin başlığı olmayan hikayelerine baktım zordu baya...
ama biraz biraz denedim.sen cevapları yazdın mı bilmiyorum ama benimkileri kontrol edermisin?a.s.:1hug:
1-g , 2-c , 3-e , 4-a , 5-b , 6-h , 7-d
harikasın çoğunu doğru yapmışsın sadece biri karışmış, maşallah çok iyi :)
cevaplar a.s.

"F. Tea and coffee bad for you." is not relevant

PROCESSED FOOD

.
1. G. Processed food may be bad for you.
After the cigarette manufacturers, it has become the turn of the food processors to suffer the attacks of those who would have us lead a healthy life. Sometimes you have the feeling that almost everything you eat is liable to damage your brain, clog your arteries, ulcerate your stomach, or impact your intestine. On the other hand, it is certainly true that there is nothing like reading the list of ingredients on the back of a cereal packet or a pot of jam to put you off your breakfast.


2.C. Additives disguise bad ingredients.
One dietician writes of pork pies as follows: "People wouldn't buy a pork pie if chemicals had not been designed into them. A pork pie can contain as much as 50 per cent of highly saturated fat which is bad for the heart and arteries. A perfectly good pork pie could be made from reasonable ingredients but it is cheaper to make it with additives because less meat is then needed. The additives in the pie do little harm in themselves. The fat is made acceptable by a perfectly safe emulsifier. Added colour makes the fat look like meat. The additives in it deceive our senses and persuade us to eat too much fat. Even if the additives themselves are considered to be relatively safe, the nutritional consequences are appalling."


3. E. Coffee increases risk of heart disease.
Since a study by Johns Hopkins Medical Centre, Baltimore, in the mid-eighties, coffee has been on everyone's blacklist. According to the study: "Regardless of the measure of coffee consumption used, analyses found that heavy coffee drinkers were almost three times more likely to have coronary disease than were non-drinkers. Even one or two cups of coffee a day appear to be associated with a small extra risk of heart disease - a one-third increase over non-drinkers." The one piece of good news appears to be that the risk decreases rapidly once a person stops drinking coffee.


4. A. Not all doctors agree.
Few arguments create greater passion among medical experts than the supposed link between diet and heart disease. Some doctors, however, refuse to accept any connection between the two. They have argued that diets which cut back on dairy produce, although unlikely to cause physical harm, could lead to malnutrition, particularly among children. They are appalled that breakfast, that traditional British meal, should be under attack by the spectre of disease. Come between some doctors and their bacon and eggs and feelings will run high.


5. D. Diet to be fat-free, sugar-free.
The nutritionists have fought back. They remain convinced that sugary, fatty foods lead to preventable ill health. One doctor argues that a fibre-rich diet is only of use to those who suffer from diabetes. Rubbish, say the nutritionists, and go on to point out that "over one third of British adults are constipated. At least one in seven takes laxatives. And dietary fibre is of proven value in the treatment of constipation."


6. H. Doctor's argument not logical.
Yet another doctor argues that dental decay should really be seen as a disease which results from a lack of fluoride. What we need to do is clean our teeth like crazy, have them coated with sealants, and take fluorides daily. The nutritionist blasts back by pointing out that you might as well say that headaches are caused by a lack of aspirin.


7. B. Adequate nourishment essential.
What we do know is that nutrition does affect health. Too little food and too much food are both bad for you. In Britain, poor boys tend to be two inches shorter on average than rich boys.
 
good night girls


I'LL TELEPHONE YOU.
HE WROTE THE ADDRESS ON A PIECE OF PAPER.
"WHAT IS YOUR NAME" I ASKED.
"MY NAME IS HAWKINS" HE SAID.
CAN I FIND YOU AGAIN ON THIS STATION.
WHEN I COME BACK TO LONDON.
"YES" THE MAN SAID.
"I WORK ON THE TRAINS".
"JUST ASK FOR HAWKINS".
"IF YOU FIND THE RING".
PLEASE TAKE CARE OF IT.
PLEASE LET ME KNOW .
IF YOU FIND IT.
PEOPLE WERE GETTING INTO THE TRAIN QUICKLY.
AND THEY WERE SHUTTING THE DOORS.
I GOT INTO THE TRAIN ,TOO.
THEN I PUT MY HEAD OUT OF THE WINDOW.
YOU WILL REMEMBER TO TELEPHONE.
"I'LL REMEMBER " HAWKINS ANSWERED.
THE TRAIN BEGAN TO MOVE.
"THANK YOU VERY MUCH, MR.HAWKINS".
I CALLED OUT TO HIM.
THE TRAIN WENT OUT OF THE STATION.
AND I SAT DOWN.
AND I THOUGHT ABOUT MY RING.
IT MADE ME VERY SAD .
"I SHALL NEVER SEE IT AGAIN" I THOUGHT.
IF THAT MAN HAWKINS FINDS IT.
HE CAN TAKE IT TO A SHOP.
AND HE SELL IT FOR A LOT OF MONEY.
I SHALL NEVER HEAR ANYTHING ABOUT MY RING.
I WAS VERY SAD.
I DID NOT WANT TO GO AWAY.
I WANTED TO GO BACK TO THE STATION.
AND I WANTED TO LOOK FOR MY RING.
BUT THE TRAIN WENT FASTER AND FASTER.
ABOUT AN HOUR LATER.
THE TRAIN STOPPED.
AND I GOT OUT.
MY FRIEND WAS THERE WITH HER CAR.
WE WENT TO HER HOUSE.
I TOLD HER MY SAD STORY.
AND SHE WAS VERY SORRY.
WE GOT TO THE HOUSE.
AND MY FRIEND WENT TO PUT THE CAR .
I TOOK OFF MY COAT.
AND I PUT MY BAG IN MY ROOM.
JUST THEN,I HEARD THE TELEPHONE.
I ANSWERED IT.
AND A MAN SPOKE.
"THIS IS HAWKINS SPEAKING" HE SAID.
"OH! MR. HAWKINS " I SAID.
"HAVE YOU FOUND MY RING".
 
merhabalar ;
ben geldimmmm.haftasonu kursa gittiğim için gelemiyorum ..kaç konu bitirmişsiniz bravo..
heartbroken senin başlığı olmayan hikayelerine baktım zordu baya...
ama biraz biraz denedim.sen cevapları yazdın mı bilmiyorum ama benimkileri kontrol edermisin?a.s.:1hug:
1-g , 2-c , 3-e , 4-a , 5-b , 6-h , 7-d

:hooray::nazar::hooray::nazar::hooray:
 
ANY (ZAMİR OLARAK)

some:hiç, herhangi bir

some olumlu cümlelerde
any olumsuz ve soru cümlelerinde kullanılır


he bought two kilos of apples but he didnt give me any.
iki kilo elma aldı ama bana hiç vermedi.

i have a lot of friends in rome; have you any
benim romada çok arkadaşım ver; senin hiç var mı?

did you see any of the children?
çocukların herhangi birini gördün mü?

any sözcüğü aynı zamanda herhangi biri, hangisi olursa olsun anlamını da verir

you can take any of them
onların herhangi birini alabilirsin


I have got a car . ( Ben bir arabaya sahibim )
I have got cars . ( Ben arabalara sahibim )
I have got eight cars . ( Ben 8 tane arabaya sahibim )
Have I got any cars ? ( Ben birkaç tane arabaya sahipmiyim ? )
? hiç

I have got eight cars . ( Ben 8 tane arabaya sahibim )

Have I got any cars ? ( Ben hiç arabaya sahip miyim ? )
? hiç
Yes , you have got some cars . ( Evet , sen birkaç tane arabaya sahipsin )
+ birkaç
No , you haven't got any cars . ( Hayır , sen hiç arabaya sahip değilsin )
- hiç
 
Son düzenleyen: Moderatör:
I'LL TELEPHONE YOU……………..Seni arayacagim..
HE WROTE THE ADDRESS ON A PIECE OF PAPER………….Bir parca kagida adresini yazdi..
"WHAT IS YOUR NAME" I ASKED……Ismin ne diye sordum…
"MY NAME IS HAWKINS" HE SAID…..Ismim Hawkins dedi…
CAN I FIND YOU AGAIN ON THIS STATION…….…Seni birdaha bu istasyonda bulabilirmiyim?
WHEN I COME BACK TO LONDON………..Ben Londradan dondugum zaman…..
"YES" THE MAN SAID………..Evet dedi adam..
"I WORK ON THE TRAINS"…….Trende calisiyorum..
"JUST ASK FOR HAWKINS"…..Sadece Hawkinsi sor…
"IF YOU FIND THE RING"………..Eger yuzugu bulursan,
PLEASE TAKE CARE OF IT…….Lutfen onu sakla(koru)….
PLEASE LET ME KNOW …….Lutfen beni haberdar et….
IF YOU FIND IT…..Onu bulusan…
PEOPLE WERE GETTING INTO THE TRAIN QUICKLY……….Insanlar trene hizlica binmislerdi..
AND THEY WERE SHUTTING THE DOORS……Ve kapilari kapatmislardi..
I GOT INTO THE TRAIN ,TOO………BEnde trenin icindeydim….
THEN I PUT MY HEAD OUT OF THE WINDOW………Ve elimi camdan disari koydum…
YOU WILL REMEMBER TO TELEPHONE…….Telefonumu hatirlayacaksin?
"I'LL REMEMBER " HAWKINS ANSWERED…..Hawkins hatirlayacagim diye cevapladi..
THE TRAIN BEGAN TO MOVE…….Tren gitmeye baslamisti….
"THANK YOU VERY MUCH, MR.HAWKINS"…..Cok tesekkru edeirm Mr.Hawkins..
I CALLED OUT TO HIM….Disariya ona seslendim..
THE TRAIN WENT OUT OF THE STATION………..Tren istasyondan gitmisti..
AND I SAT DOWN….Ve ben otudum..
AND I THOUGHT ABOUT MY RING……..Ve yuzugum hakkinda dusundum..
IT MADE ME VERY SAD ….Obeni cok uzmustu…
"I SHALL NEVER SEE IT AGAIN" I THOUGHT………..Birdaha asla goremiyecegim diye dusundum..
IF THAT MAN HAWKINS FINDS IT……….Eger Hawkins onu bulursa,
HE CAN TAKE IT TO A SHOP…….O, magazadan alabilir…
AND HE SELL IT FOR A LOT OF MONEY……Ve cok pahaliya satabilir..
I SHALL NEVER HEAR ANYTHING ABOUT MY RING………Birdaha asla yuzugum hakkinda birsey duyamayacagim..
I WAS VERY SAD…Cok uzgundum…
I DID NOT WANT TO GO AWAY……Gitmek istemiyordum..
I WANTED TO GO BACK TO THE STATION……Istasyona geri donmek istiyordum..
AND I WANTED TO LOOK FOR MY RING……Ve yuzugume bakmak istiyordum..
BUT THE TRAIN WENT FASTER AND FASTER…Fakat tren hizli cok hizli gidiyordui..
ABOUT AN HOUR LATER………Yakalsik 1 saat sonar..
THE TRAIN STOPPED….Tren durmustu….
AND I GOT OUT…..Ven ben disari cikmistim..
MY FRIEND WAS THERE WITH HER CAR….Arkadasim onunla(bayan) oradaydi..
WE WENT TO HER HOUSE..…Biz onun evine gidiyorduk..
I TOLD HER MY SAD STORY……….Uzuntulu hikayemi ona anlattim..
AND SHE WAS VERY SORRY…..O cok uzulmustu..
WE GOT TO THE HOUSE….Eve ulasmistik..
AND MY FRIEND WENT TO PUT THE CAR …….Arkadasim arabayi koymaya gitmisti..
I TOOK OFF MY COAT………Paltomu cikardim..
AND I PUT MY BAG IN MY ROOM………..Sonra odama cantami koydum..
JUST THEN,I HEARD THE TELEPHONE…Sonra telefonu duydum..
I ANSWERED IT…Cevapladim..
AND A MAN SPOKE………Bir adam konustu..
"THIS IS HAWKINS SPEAKING" HE SAID….Hawkins konusuyor dedi adam..
"OH! MR. HAWKINS " I SAID…Oh Mr.Hawkins dedim..
"HAVE YOU FOUND MY RING"…….Yuzugumu bulabildinmi?
 
"I WORK ON THE TRAINS"…….Trende calisiyorum..
bu şimdiki zaman değil ..trenlerde çalıiırım olurdu heralde..
 
arkadaşlar aslında şarkı sözleri veya şiirler yeni başlayanlar için daha kolay görünse de bence daha zor.devrik cümleler ve şairin duyguları olduğu için çoğu zaman anlam bütünlüğü kurulamıyor.cümlenin anlamı olduğu gibi yazılıncada şiir gibi olmuyor.:)
 
I'LL TELEPHONE YOU.------------size telefon edeceğim
HE WROTE THE ADDRESS ON A PIECE OF PAPER.---------------bi kağıt parçasına adresini yazdı.
"WHAT IS YOUR NAME I ASKED.------------adınız ne diye sordum
"MY NAME IS HAWKINS" HE SAID.------------------adım hawkins dedi
CAN I FIND YOU AGAIN ON THIS STATION.-----------------------sizi tekrar bu istasyonda bulabilir miyim?
WHEN I COME BACK TO LONDON.-------------------londradan geri döndüğümde
"YES" THE MAN SAID.-------------------evet dedi adam
"I WORK ON THE TRAINS".------------- trenlerde çalışırım
"JUST ASK FOR HAWKINS".---------------yanlızca sor hawkins
"IF YOU FIND THE RING".---------eğer yüzüğü bulursan
PLEASE TAKE CARE OF IT.------------lütfen ona dikkat et
PLEASE LET ME KNOW .---------lütfen izninizle biliyorum
IF YOU FIND IT.-------eğer sen onu bulursan
PEOPLE WERE GETTING INTO THE TRAIN QUICKLY.---------------insanlar trenin içine çabucak yetiştiler.
AND THEY WERE SHUTTING THE DOORS.------------ve onlar kapıları kapatıyorlardı
I GOT INTO THE TRAIN ,TOO.---------------ben de trenin içindeydim.
THEN I PUT MY HEAD OUT OF THE WINDOW.------------sonra ben kafamı koydum pencerenin dışına
YOU WILL REMEMBER TO TELEPHONE.------------ telefonu hatırlayacak mısın?
"I'LL REMEMBER " HAWKINS ANSWERED.--------------- hatırlayacağım diye cevap verdi.
THE TRAIN BEGAN TO MOVE.------------tren hareket etmeye başladı
"THANK YOU VERY MUCH, MR.HAWKINS".---------çok teşekkür ederim mr hawkins
I CALLED OUT TO HIM.----------onu dışarıda aradım
THE TRAIN WENT OUT OF THE STATION.-----------tren istasyonun dışına gitti( ya da tren istasyondan ayrıldı)
AND I SAT DOWN.----------ve ben oturdum
AND I THOUGHT ABOUT MY RING.----------ve yüzüğüm hakkında düşündüm
IT MADE ME VERY SAD . ------beni çok üzdü
"I SHALL NEVER SEE IT AGAIN" I THOUGHT.-------------onu tekrar göremeyebilirim diye düşündüm
IF THAT MAN HAWKINS FINDS IT.--------eğer bu adam hawkins onu bulursa
HE CAN TAKE IT TO A SHOP.----------onu dükkandan alabilir.
AND HE SELL IT FOR A LOT OF MONEY.----------ve çok para için onu satabilir.
I SHALL NEVER HEAR ANYTHING ABOUT MY RING.----------yüzüğüm hakkında asla hiçbişey duyamayabilirim.
I WAS VERY SAD.---------------ben çok üzgündüm.
I DID NOT WANT TO GO AWAY.------------buradan gitmek istemedim
I WANTED TO GO BACK TO THE STATION.----------istasyona geri dönmek istedim.
AND I WANTED TO LOOK FOR MY RING.-----------------yüzüğümü aramak istedim.
BUT THE TRAIN WENT FASTER AND FASTER.------------ama tren gittikçe hızlandı
ABOUT AN HOUR LATER.------------bir saat kadar sonra
THE TRAIN STOPPED.--------tren durdu
AND I GOT OUT.---------dışarı çıktım
MY FRIEND WAS THERE WITH HER CAR.--------------arkadaşım arabasıyla oradaydı
WE WENT TO HER HOUSE.------------onun evine gittik
I TOLD HER MY SAD STORY.------------ona üzücü hikayemi anlattım.
AND SHE WAS VERY SORRY.-----------çok üzüldü
WE GOT TO THE HOUSE.-------------eve gittik
AND MY FRIEND WENT TO PUT THE CAR .------------arkadaşm arabasını koymaya gitti
I TOOK OFF MY COAT.---------ceketimi çıkardım
AND I PUT MY BAG IN MY ROOM.------------çantamı odama koydum
JUST THEN,I HEARD THE TELEPHONE.-----------tam o anda telefonu duydum
I ANSWERED IT.----------ona cevap verdim
AND A MAN SPOKE.--------ve adam konuştu
"THIS IS HAWKINS SPEAKING" HE SAID.------------hawkins konuşuyor dedi( yada ben hawkins dedi)
"OH! MR. HAWKINS " I SAID.----------oo bay hawkins dedim
"HAVE YOU FOUND MY RING".------------yüzüğümü buldunuz mu
 
"yes" He Said.
"it's All Right".
I've Found It.
You Left It In That Shop.
Someone Found It .
And He Gave To The Woman In The Shop.
I Asked Her About The Ring.
And She Showed To Me.
It Must Be Your Ring.
"i'm Pleased" I Said.
"thank You Very Much".
"i'll Get It From You Later".
Why Will You Wait So Long.
I Can Send It To You.
Where Shall I Send.
But That's A Lot Of Trouble For You.
"no Trouble At All" Hawkins Said.
I'm Pleased .
I Gave Him My Name .
"i'll Send It Tomorrow" He Said.
Then He Went Away.
Two Days Later.
A Letter Came For Me.
My Ring Was In The Letter.
I Sent Hawkins Some Money .
And A Letter Of Thanks.
But I Could Not Thank The People .
Who Found The Ring.
I Shall Never Know Their Names.
They Were Not Rich People.
They Were Good People.


Alintidir...
 
X