İnceldiği yerden kopmalar, kop kop 300 500

Üzügünüm ama geçilmemesi gereken sınırı çoktan geçmiş yırtılmaması gereken perdeyi çoktan yırtmışsınız. Yama tutmaz.
 
Ne güzel çabalayan bir eşiniz var...
Anlattığınız her şeyi ben de yaşıyorum, kaldı ki 1 yıllık evliliğimde..
Bizim sorunlarımızda eşim gelip, konuşalım demez..
Ben de demiyorum..
Onun tarafından bir adım atılıyor ve öyle devam ediliyor..
Sizin yıllar sonra bu duruma gelmiş , ben 1 yılda bu durumdayım
Sonumuz iyi değil bizim evliliğin, hayırlısı ..
 

İkiniz de birbirinizi seviyorsunuz. Bundan daha önemli ne olabilir? Destek olun birbirinize ve onun çabasını küçümsemeyin. Burdaki evlilikleri okuduktan sonra evlilikten soğuyor insan. Sizinki öyle değil. İnşallah atlatacaksınız.
 
Yorumlar için teşekkür ederim.
Üzerine pek konuşasım yok, bilirsiniz tek tek alıntılar cevaplardım elimden geldiğince. Bu kez mazur görün lütfen.

Durumun gidişatı hakkında şunu söyleyebilirim, olumlu yönde değişimler var, tabi sürekliliği hakkında net bir şey söylemek ve sevinmek için erken. Sadece benim biraz daha zamana ihtiyacım var gibi, az tatsızım. Kendince bir şeyler yapmaya çalışıyor, bu da bir şeydir diyorum öyle. Çünkü hiç oralı olmayabilirdi de. Öyle... Ne diyeyim.

Tekrar teşekkürler vakit ayırıp "Düzelirsiniz" diyerek moral verdiğiniz için.
 
Gangsta eşin depresyonda olmasın.

Yani aslında tam sorunu da anlayamıyorum, beraber geziyorsunuz tatile gidiyorsunuz, konuşuyorsunuz(ben de bunları yapamadığımız, yapmak istemediği için şikayetçiyim) , sana ilgisi mi yok sevgisini mi hissettirmiyor, sıkıntı burdan mı çıkıyor? Yani çoğu evliliğe göre çok iyi görünüyor sizinki. Kısa zamanda bu hale geldi diye mi üzüntün , anlayabildiğim bu kadar :)

2 şey söyleyeceğim, yine daha önce burda okumuştum, erkekler çocuk olduktan sonra karısını anne konumuna koyup eş gibi görmüyormuş, o konuyu açan konu sahibi(kimdi hatırlamıyorum) aile terapisinden çok fayda gördüğünü, eşinin depresyon tedavisinden sonra epey düzeldiğini yazmıştı ( madonna fahişe sendromu demiyormuş buna, istersen Google dan bi bak, benziyormu )

2. Side ondan istediklerini beklentilerini sen yap bakalım nasıl olacak, mesela güzel söz mü söylemiyor , sevdiğini mi söylemiyor sen söyle. Süpriz mi yapmıyor sen yap, yani ondan beklentin ne ise sen ona yap, belki böyle böyle anlar. Birde cinselliği reddetme, istediği zaman reddettim sonrada bende istemedim demişsin ya , bence aranızdaki bağı güçlendirir, yavaş yavaş bi yerden başla bence. İnşallah toparlarsınız, olmuyorsa da destek alın , temeliniz sağlam sizin, sadece hedef biraz şaşmış :)
 
bence bu sefer olacak gibi, öyle hissettim, insallah hayirlisi olur.
esin seni seviyor.
sabrinin tükendigini anlamis daha dogrusu görmüs.
her seye simdiye kadar tahammül ettigin icin belkide cok gec anladi.

fazla ümitlenmeden, beklentiye girmeden akisina birak
olursa ne mutlu olmazsada vardir Bunda da bir hayir.
birak o yapsin, yorma kendini, yüz verme, kötüde davranma.
Zaman...
 

Depresyon değil. Eşim büyük ihtimalle şöyle bir rahatlığa girdi "Çocuk oldu, tamam ya" rahatlığı; hani kopmaz bir bağ oldu aramızda, artık ekstra bir özene, dikkate gerek yok tarzında. Giyimi değişti, kilo aldı, iş-ev arası bir adam oldu; eve gelirdi oğlu kucağında gezer, bir yandan araba videoları izler, olduğu yerde uyuyakalır, uyanır yine çocuğa sarar, enik gibi koynunda gezdirir, çay içer, meyve yer, yatar ve 5 dk demez uyur. Hatta dalga geçiyordum başlarda "Overdoz baba oldun olm" filan diye, hakikaten adam o hale geldiydi, sanki yıllardır beklediği hayatı yaşar gibi, öyle huzurlu, öyle relaks, öyle umursamaz. Bir şeyler için çabalamasına gerek yok, neden? Çünkü Gangsta organize eder, Gangsta herkesin yerine hatırlar-unutana sabırla milyon kez hatırlatır, Gangsta kendi kendini idare eder-planlar, ooh adam rahat, niye kassın, niye ekstradan düşüsün, niye aklını kullansın, Gangsta herkesin yerine düşünüyorken? Nasılsa kadın cepte, değil mi?

Geziyoruz, tozuyoruz da; hep ben planlarım, hep söyler, talep eder, ayarlarım. Adam sadece teşrif eder, hazıra katılır. Bu. "Bazı bazı sen yap bak, akıl etmek zor değil. İlişkimizi taze tutar, ne istediğim belli-neye sinirlendiğim de belli, beni tanıyorsun; bi akşam -Çay içmeye gidelim gel- de çıkalım gidelim. Bunu biraz da sen de artık, çok monotonlaştık" dedim, çok dedim. Yok.

Kırk yılın başı bir şeye heves ettim, güya destek olacak, köstek oldu, baltaladı.
Bu adam el değil, benim neye sinir olacağımı çok iyi bilen birisi, uyarılarıma rağmen damarıma basmaya devam etti.
Bu da ayrı bir konu gerçi; adam sinirlendirerek eğleniyor, ben sinirlenince -Oyy sinirlenir miymiş benim karım- diye sevmeler filan. Hiç hazzetmem ama onun tarzı bu dedim kabul ettim, uyuyorum ona. Ama onun da bana uyması gerekiyor aynı noktada; barut fıçısının önünde elindeki meşaleyi sallamayı seviyorsun ok, patlamıyorum ama rüzgar her zaman aynı yönden esmez işte, her zaman olmaz. Bunu anlatamıyorum adama. Neyse, bu başka bir sorunumuz.

Sıfır kaybetme korkusu, ben durumun bu olduğunu düşünüyorum açıkçası.
"Tartışırız filan ama terk etmez, iki sinirlenir söylenir, nasıl olsa yine susar. Niye çabalayayım ki? Özür diler, 1 gün suratını çekerim yine geçer, düzelir nasılsa. Zaten ayrılacak ne yaşıyoruz ki? Arada geçimsiziz bu kadar" kafası bu. Şimdi niçin tutuştuğunu açıklayan bir şey aynı zamanda.

Ne yapacağını şaştı şu günlerde; çiçek böcek aklına ne geliyorsa eline alıp balım gülüm bebeem demeler filan. Yaklaşmaya çalışmalar, aniden sarılmalar ben tersledikçe öpmeye çalışmalar, yatmadan önce tıraş olmalar parfüm sıkmalar? Uyumadan beklemeler bakış atmalar filan. Hayır gülesim de geliyor şebeklik yapıyor ama o kadar kolay değil bu kez.

Şimdi neden böyle oldu? Korktu da ondan, gördü ki bu kadın ciddi, "Çocuğum için yaşar giderim, zaten iyi bir adam, iyi bir baba.. Beni sallamıyor, eh oluverir o kadar, evlilik zaten yani daha nolsun?" deyip geçmeyeceğim; şimdi nereden ne yapacağını şaştı. Oraya buraya rezervasyon yaptırıp götürüyor, gözümün içine bakmaya çalışıyor, ben konuşurken elindekini bırakıp dinliyor. Önceden bir şey söylerken kafasını telefondan kaldırmaz, ben bir şey anlatırken de "Sen anlat, dinliyorum" der video izlemeye devam ederdi ki en nefret ettiğim şeyler sıralamasında ilk 10daki hareketlerden biri. Birileri laf anlatırken yüzüne, gözüne bakılır. Sonra aynı şeyi 5-10 kez tekrar ederim, deliririm filan... Off...

Demek öyle depresyonmuş, kutsal annelik, babalık tükenmişlik vs sendromu değilmiş, adam yayılmış, rahat rahat yayılmış evlilik içine. Şimdi o çok güvendiği evliliği, ilk ciddi yıkılma sinyalini alınca, oturduğu yerden kalktı ve aklını çalıştırmak, bazen eşi için daha özenli davranmak zorunda olduğunu, sevdiği kadını memnun etmesi gerektiğini idrak etti.

Bakalım ne kadar sürecek diyorum sadece; bakalım.
Ben hiç değişmedim bu evlilik içinde, elbette farklıyız, ilk hallerimiz gibi değiliz; sorumluluklar arttı, yeni insanlara karıştık, bir çocuğun hayatını emanet aldık, bir arada bulunmanın gereği kendimizden ödün verdiğimiz noktalar oldu, fedakarlıklar, zor anlarda destek olmalar, karşılıklı alttan almalar... Yaptık, götürdük ama o çok değişti, benim evlendiğim adam olmaktan çıktı tamamen. Diyorum ya elbette farklılaşacaktık, elbette huyumuzdan suyumuzdan kapacaktık ya da törpülenecektik vs... Ama o heyecanı bitirdi, tutkuyu bitirdi, sevgiden yedi, saygıyı zedeledi, arkadaşlığımızı bile asker arkadaşı kıvamına getirdi. Şimdi çekecek ceremesini elbette, sürtülecek burnu.

Biz evlenmeden önce oturduk konuştuk da, aldım karşıma "Bak beni sadece arkadaş olarak tanıyorsun, sevgili olarak zaten canım cicimiz şimdilik ama ben zor bir insanım, zor olduğu kadar idare etmesi de bir o kadar basit. Sen beni baharda tut, ben evimizi, evliliğimizi rengarenk yaparım. Karşında hiçbir zaman sır küpü olmam, açık ve net davranırım, bunu iyi kullanmalısın. Sinirli bir yapım var biliyorsun, gelişi belli olur, beni bile bile o yöne sürükleme. Göze alıyor musun? Emin misin benle olmak istediğine?" tarzında affedersin bkuma kadar anlattım, nasıl davranırsa nasıl bir tepki alacağına kadar, tartışmalarda hangi cümlelerin yelkenlerimi suya indireceğine kadar, ters yönlerime kadar, o kadar açıktım-ki çoğuna da arkadaşlığımız döneminden şahitti. Evlenirken nasıl bir kadın ile ömür geçirme kararı aldığını en ince ayrıntısına kadar biliyordu ve hepsine dolu dolu tamam, "Sen yeter ki benle ol, senin her halin benim cennetim" dedi, öyle romantik bi adamdı ya... O yüzden her seferinde özür dilerken bir hal oluyor, nitekim ona bilmediği bir hayatı-Gangstayı sunmadım, her şeye hakimdi, tanıdığıydı, hangi davranışın hangi sonucu doğuracağı aleniydi.
O ise bildiğim insan olmaktan tamamen çıktı, başkalaştı.
Biz evliliğimizin her anı iletişimdeydik, bizi götüren şey buydu; konuşabilirdik ama artık konuşamaz haldeyiz-haldeyim.
Hatalar var illa ki, bende de vardır, kim hatasız ki? Ancak farkında olmak, önemsemek-gayret etmek ayrı bir şey. Bu yüzden tekrarladı durdu. 9473284632 kez özür dilemeleri -günü kurtar- olayına döndü. Gayret yok, özen yok, gelişim-değişim yok... Bomboş özürler...

Bizim durumun özeti böyle bir şey.
Toparlanmamız ona bağlı, ben yorumlarda da denildiği gibi "Ayağımı uzattım ve izliyorum"; o, kendini bana ispatlayacak ki samimiyetine yeniden inanacağım.
 
Evlilikten korkma sebebim tam olarak bunlar..nedense evlnemeden eminim bunlari yasicagima.en azindan bir seyleri duzeltmeye cabalayan bir esiniz var umarim bunlar ilerde gulup gectiginiz eski anilar olarak kalir.
 
İnşallah toparlarsınız , eşin aklını başına almıştır umarım, keşke erkekler bizim kadar duyarlı olabilseler ama işte hepsinin özünde odun var sanırım :)
 
İnşallah toparlarsınız , eşin aklını başına almıştır umarım, keşke erkekler bizim kadar duyarlı olabilseler ama işte hepsinin özünde odun var sanırım :)

İnşallah.
4 senede marangoz atölyesi kıvamına geldik, artık bundan sonra ne olur, neye dönüşür, toparlar mı göreceğiz.
 
Patlak vermesini beklerseniz zaten yine aynı şeyler yaşanır. Bi daha yaşanmayacağına odaklansanız iyi olabileceğine inansanız bişeyler daha güzel olmaz mı?
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…