valla anlıyorum seni...
tekrar bi uzmanla görüşmeni öneririm ben....
allah yardım etsin
çok uzun oldu ne demek çok sağol canım cevabına. beni anlayan birilerinin olması öyle güzel ki. ay telefon işinin başkasınada olması valla rahatlattı. demek ben psikopat değilim normal yani. ya ben onun kardeşini eşi ile ne konuşacam kızla toplam 10 kelimelik diyoloğumuz var hem o kız yeni evli eşimin ailesi ile oturuyo. biliyom benim cadı kayınvalideyi kimbilir neler çekiyor. birde ben mi durmadan arayıp huzursuz edeyim. zaten daha 20 yaşında 10 yaş küçük benden. yarı ev kızı. hayata bakış açımız farklı birde beni yeni evliyken bu telefon muhabbeti yüzünden çok çektim birde ona mı çektireyim. kayınvalide hergün ara madım diye kızar. beni eşime hatta anneme bu konudan şikayet ederdi. niye arayıp hatırını sormuyormuşum. arayınca da saçma sapan konuşur canımı sıkardı. sitemli sitemli konuşur falan. bana aklınca naz yapıyo. aynı huylar oğlunda da var. anam siz kimsinizde nazınızı çekeceğim. evde ne pişti onu sorar. evden çıktınmı der. 2 bilezik taktılar onu satın arazi alın falan demeler. ay ay hatırladım o günleri yine de. valla ne yalan söyleyeyim çok beddua etmiştim. inşallah ikinci gelinin tam bir cadı olsunda bana yaptıklarını burnundan getirsin. diye. beni mumla ara meğer ne melek kızmış diye. dilim etmedi ise de kalbim etti ah ah .Canım Allah yardımcın olsun öncelikle. gördüğüm kadarıyla çok bunalmışsın. konunu okurken bi an kendim yazmışım gibi hissettim bazı açılardan. bizde eşimle ortalama 3-5 günde bir kavga ediyoruz belki seninki kadar şiddetli değil geçimsizliğimiz. hala da çok seviyoruz birbirimizi. ama işte aynen senin yazdığın gibi en ufak şeyler beni çıldırtmaya yetiyor. hele de verdiğin örnekler resmen bizi anlatıyor. hadi her şeyini sormasını takmıyorum bazen yerini söylüyorum bazen de kızıyorum kendi buluyor. ama bu telefonla konuşma örneği öyle benzer ki anlatamam. annesi babası zaten önce beni ararlar çoğu zaman hadi o zaman bişey demiyorum da daha o sabah konuştuğumuz halde eşimle konuşurken pat diye bana uzatmasına ya da onların da beni istemesine deli oluyorum. ya da benim yanımda eltimle konuşurken al kızım sende konuş diye her gün her gün uzatmalarına sinir oluyorum biz eltimle ayda 1 konuşuruz. tamam severim kendisini ama her gün konuşacak ne bulabilirim Allah aşkına. yada bi tanıdıklarıyla konuşurken pat diye al gelinlede konuş derler ona sanki tanıyorum da o kişiyi. sürekli emrivaki yapmalarına kayınvalidemn telefonda misafirlerime yyapacağım yemeğe kadar karışmasına da çıldırıyorum. böyle böyle biriktiriyorum sonra her konuşma tartışmaya çıkıyor. evliliğim yıpransın hiç istemezken son 4 aydır her konuşma denememiz kavgayla bitiyor. ne yapacağımı şaşırmış durumdayım bende
Allah yardımcımız olsun... çok uzun oldu kusura bakma ama bi an seni kendime çok yakın hissettim.
ben senin ya da eşinin tek başınıza bir psikologla görüşmesinin etkili olacağını sanmıyorum. aranızdaki iletişimsizlik. günde 10 saat de konuşsanız iletişiminiz yok. sen onu anlamıyorsun, o da seni... ve bu patlamalar çok normal. 1 senelik evli olsan normal diyeceğim. ama senin daha çok olmuş sanırım. gene normal gerçi, kişiden kişiye göre değişir bu evlilikte anlayabilme durumu. bu durum, karşılıklı empati hatta kimi zaman telepati oturmadan insan ufacık şeylere sinir olur. birkir birikir ve patlar.
ben sana anladığımı yazayım doğruyumdur yanlışımdır.... sonuçta şu yazınla sizi yorumluyorum, sen incelik bekliyorsun. öyle çok büyük jestler değil. günlük hareketlerde mecburi görevlerde dahi senin de eşi olduğunu bilerek hareket etmesini. "şu nerede, bu nerede" demek senin için, orası madem ki ikinizin evi niye temizlemeye toplamaya düzenlemeye gelince tüm sorumluluk senin. tamam sen temizleyip yerleştiriyorsun ama üstüne tek tek ayağına da götürmek bencillik. sen eşinden bir şey istiyorsun, rahatasızlığını bir dile getiriyorsun. sonuçta eşin, seviyor madem basit isteklerini yapmalı. ama o aklında bile tutmuyor gene aynı...
eşinin bakış açısı, ne küçük şeylere takıyor. memnun olmayı bilmiyor. evliyiz yaşıyoruz işte dahası ne... eşin seni dinlerken bile kafasında bir önyargı "ben yanlış yapmıyorum ki eşim herşeyi abartıyor" dolayısıyla da bugün kavga sebebi olan şeyi yineliyor.
güvendiğiniz bir büyüğünüz, güvendiğiniz bir çift dostunuz, bir aile terapisti... aracılığıla oturum iletişiminizi halletmeniz gerek. karşılıklı önyargılarınızı kırmanız gerek.
ben henüz 1.5 senelik evliyim. yeni evliyken benzer tartışmalar bizde de vardı. ufak tefek şeylerden tarışırdık. bunun iletişim eksikliğinden olduğunu defalarca söyledim eşime. erkekler biz gibi herşeyi irdelemez. benim için kavga bile hislerimizin ortaya çıkmasıdır. doğru kullanılırsa ilişki analizi için iyidir. eşim için ise biran önce bitmesi gereken birşey. bitirmek için acele üstü örtülmeli. tipik erkek. sırf kavga bitsin diye üstün kötü özür dilerler. ama hata ne karşındaki ne hissediyor irdelemeden özür diledikleri için aynı şeyi yine yaparlar. yine tepki verince de kadın tahammülsüz ya da mükemmiliyetçi olur. ben eşimle çok büyük bir kavga ettim birikmişliklerle. sonra durum dank etti eşimde. söylediklerime ikazlarıma dikkat etmeye başladı. ben de ona. o anlatmıyor mu ben soruyordum... karşılıklı birbirimizi anlamaya başladık 1seneyi geçtikten sonra anca oldu bu durum. eskiden misafir yanında kaş göz yapardım içeri geç anlamında öyle bakardı anlamazdı. şimdi bazen aynı anda aynı şeyleri söylüyoruz. birlikte çok vakit geçiriyoruz. karşılıklı anlamaya çalışıyoruz. inşallah işe yarar ve hep böyle oluruz.
karşılıklı emek ve zamanla halledebileceğinize eminim canım.
canım yazıma baktım da sanki ukalaca yol gösterir gibi olmuş. özür dilerim. niyetim o değil inan. seni çok iyi anlıyorum. kendi yaşamışlıklarıma göre seni yorumluyorum. naçizane kendi deneyimlerimle yardım etmek niyetim yoksa tabiki haddim değil iki okuduğumla sana evlilik tavsiyeleri vermek.
ben bekarım şuan seni çok fazla anlayamam tabiki yani yaşadığın olayları yada benzerlerini yaşamadığım için yapacağım yorumun bir önemi olmaz , sadece düzeltilebilir davranışlar diye düşünüyorum belki zamanla eşinde hatasını anlar.Veya rahatsızlığını güzel bir dille anlatsan , bak lütfen böyle yapma bir defa yapmıyorsun ki sürekli soruyorsun eşyalarımızın yerini bilmiyorsan gel göstereyim.Ama lütfen sürekli bu şekilde sorma bunalıyorm artık demelisin.
ayrıcaaabu herşeyini sorma olayı konusunda eşini anlayabiliyorum belkide bekarlıktan kalma bir alışkanlıktır.Bende bekarım ailemle yaşıyorum ve birçok şeyi hep anneme sorarım o nerde şu nerde bunu nereye koydun falan annemde tabii sinir olur kaç yaşındasın halen bana soruyorsun eşyanın bekçisi miyim falan der senin gibi , bence eşininkide böyle birşey bir alışkanlık bir gün al karşına eşyalarının yerini tek tek göster
canım diğer konularını da okudum şimdi. eşimle kısır döngüye girdiğimiz ilk zamanlar, ben sorunlara tepki verdikçe onda ters tepti. dinlemez, kavgadan kaçar sanki ortada bir şey yok da ben dırdır ediyorum gibi yapardı ki bunu söylemem ne kadar doğru ama beni tanıyanlar bilir çok anlayışlı, aşırıcı verici, merhametli, küçük yaştan beri bir takım acılar yaşadığım için hayatın kıymetini bilen ve ufak şeyleri dert etmeyen bir insanımdı. şu dünyada çekememezlik ya da başka çıkar çatışması olmadığı sürece anlaşamadığım kimse olmaz. kendimi iyi ifade ederim, karşımdakini iyi anlamaya çalışırım, anlayamadığım da sorarım.... neyse bunu deme sebebim hayatımda kimseyle iletişim problemi yaşama 3.5 sene flörtle büyük aşkla evlendiğin eşinle yaşa... çok kötü bir his. neyse sadete geleyim, eşimde tepkilerim iyice ters tepti ve kısır döngüye girdik. düşüncesizlik ediyor kırılıyorum söylüyorum hemen "ben bir şey yapmadım turamit" diyor ve arkasını dönüyordu ki eşim bana sadece kavga sırasında ismimle hitap eder. ufacı şeyden iyi geceler demeden yatar. altı üstü iyi geceler dimi ama biz eşimle ne şartlarda olursa olsun benim ameliyat sonrası yüzüm gözüm sargılıyken dahi iyi geceler öpücüğü vermeden uyumayız. ufacık şeyden küsmelere başladı. hatalı olan o, kapris yapan o... iyice sinirleniyordum. üzüntüden çok sinirdi hissettiğim ve üstüne gene suratını astığında sinirimi dile döküyordum... gene aynı.... o aylar çok kötüydü benim için. hata mı yaptım, ayrılsam mı diye çok düşündüm. aynı sen gibi düşünürdüm "şiddet yok, hakaret-küfür yok, alkol-kumar yok, kadın-kız yok, iş sonrası tüm zamanı benim yanımda" ee ne diyecem ele güne de ayrılacam ki insan ne kadar kendini geliştirmiş de olsa şu el-gün meselesini takıyor. beni aldatsa da bahanem olsa diye deli deli düşündüğüm bile oldu. bu kısır döngüden nasıl çıktım peki? umursamamaya başladım. hata mı yapıyor? eskiden güelce izah eder kırıldığımı sebeplerini anlatırdım daha tamamlayamadan yarıda kalırdı... sonra hata yapığında surat asmaya başladım. evet surat asmak son derece saçma ve çözüme katkısı olmayan bir şey ama adamın anladığı dil bu. küs gibi olmadım ama öyle ekisi gibi eşimle ilgili de olmadım o süre. eve gelir kapıyı açar mutfağa geçerdim. bir şey söyleyince cevap verirdim ben konuşmazım ama aynı odada başka koltukta otururdum. bu sefer eşim "yanımda otursana, günün nasıl geçti...." vb. şeylere başladı. iyi yönde ilerledi. ilerleme olunca bu sefer kapıyı eşime gülerek hoşgeldin kocacığım diye açmaya başladım. ona güzel şeyler yaptım. arada gene saçmaladı mı hemen ilgisizleştim.... şu an Allaha çok şükür, tabi ki ufak tartışmalarımız oluyor ama çok mutluyuz ve çok huzurluyuz. etrafımızdaki insanlar özeniyor bize. ben evliliğimizin ilk 4-5 ayındyken 1.5 sene sonunda bu halde olacağımızı asla tahmin etmezdim. "iyice alışırız evliliğe adam iyice salar" derdim.
sana tavsiyem bir de ilgisizliği dene. ama küs gibi değil. yani aynı odada otur ama başka koltukta. netten karikatürlere bakar gülerdim. yanıma gelirdi hemen neye gülüyorsun diye. ondan başka şeylerle onun yanında ilgilen. erkekler çocuk gibi. bırak senin ilgini kazanmaya çalışsın. peşinden koşmaya alışmışlar. koştur sen de.
canım diğer konularını da okudum şimdi. eşimle kısır döngüye girdiğimiz ilk zamanlar, ben sorunlara tepki verdikçe onda ters tepti. dinlemez, kavgadan kaçar sanki ortada bir şey yok da ben dırdır ediyorum gibi yapardı ki bunu söylemem ne kadar doğru ama beni tanıyanlar bilir çok anlayışlı, aşırıcı verici, merhametli, küçük yaştan beri bir takım acılar yaşadığım için hayatın kıymetini bilen ve ufak şeyleri dert etmeyen bir insanımdı. şu dünyada çekememezlik ya da başka çıkar çatışması olmadığı sürece anlaşamadığım kimse olmaz. kendimi iyi ifade ederim, karşımdakini iyi anlamaya çalışırım, anlayamadığım da sorarım.... neyse bunu deme sebebim hayatımda kimseyle iletişim problemi yaşama 3.5 sene flörtle büyük aşkla evlendiğin eşinle yaşa... çok kötü bir his. neyse sadete geleyim, eşimde tepkilerim iyice ters tepti ve kısır döngüye girdik. düşüncesizlik ediyor kırılıyorum söylüyorum hemen "ben bir şey yapmadım turamit" diyor ve arkasını dönüyordu ki eşim bana sadece kavga sırasında ismimle hitap eder. ufacı şeyden iyi geceler demeden yatar. altı üstü iyi geceler dimi ama biz eşimle ne şartlarda olursa olsun benim ameliyat sonrası yüzüm gözüm sargılıyken dahi iyi geceler öpücüğü vermeden uyumayız. ufacık şeyden küsmelere başladı. hatalı olan o, kapris yapan o... iyice sinirleniyordum. üzüntüden çok sinirdi hissettiğim ve üstüne gene suratını astığında sinirimi dile döküyordum... gene aynı.... o aylar çok kötüydü benim için. hata mı yaptım, ayrılsam mı diye çok düşündüm. aynı sen gibi düşünürdüm "şiddet yok, hakaret-küfür yok, alkol-kumar yok, kadın-kız yok, iş sonrası tüm zamanı benim yanımda" ee ne diyecem ele güne de ayrılacam ki insan ne kadar kendini geliştirmiş de olsa şu el-gün meselesini takıyor. beni aldatsa da bahanem olsa diye deli deli düşündüğüm bile oldu. bu kısır döngüden nasıl çıktım peki? umursamamaya başladım. hata mı yapıyor? eskiden güelce izah eder kırıldığımı sebeplerini anlatırdım daha tamamlayamadan yarıda kalırdı... sonra hata yapığında surat asmaya başladım. evet surat asmak son derece saçma ve çözüme katkısı olmayan bir şey ama adamın anladığı dil bu. küs gibi olmadım ama öyle ekisi gibi eşimle ilgili de olmadım o süre. eve gelir kapıyı açar mutfağa geçerdim. bir şey söyleyince cevap verirdim ben konuşmazım ama aynı odada başka koltukta otururdum. bu sefer eşim "yanımda otursana, günün nasıl geçti...." vb. şeylere başladı. iyi yönde ilerledi. ilerleme olunca bu sefer kapıyı eşime gülerek hoşgeldin kocacığım diye açmaya başladım. ona güzel şeyler yaptım. arada gene saçmaladı mı hemen ilgisizleştim.... şu an Allaha çok şükür, tabi ki ufak tartışmalarımız oluyor ama çok mutluyuz ve çok huzurluyuz. etrafımızdaki insanlar özeniyor bize. ben evliliğimizin ilk 4-5 ayındyken 1.5 sene sonunda bu halde olacağımızı asla tahmin etmezdim. "iyice alışırız evliliğe adam iyice salar" derdim.
sana tavsiyem bir de ilgisizliği dene. ama küs gibi değil. yani aynı odada otur ama başka koltukta. netten karikatürlere bakar gülerdim. yanıma gelirdi hemen neye gülüyorsun diye. ondan başka şeylerle onun yanında ilgilen. erkekler çocuk gibi. bırak senin ilgini kazanmaya çalışsın. peşinden koşmaya alışmışlar. koştur sen de.
canım, eşlerin tabiki farklı hobileri olacak ama birlikte vakit geçirmek de şart. bence asıl sorunlarınızın temeli bu birlikte vakit geçirmeme durumu. birlikte eğlenince ya da birlikte dinlenince arada iyice yakınlaşma oluyor. benim avantajım şuydu ki eşimin neredeyse tüm sosyal hayatı bendim. bekarken de öyleydi evlenince de öyle oldu. bensiz arkadaşlarına gitmez. bir kere benim ısrarımla gitti. 3 erkek arasında ben ne yapacağım yalnız git diye zorladım. yeni evliyken tamam yanımdaydı ama gene paylaşım yoktu. haftada 1-2 sinemaya gideriz hep nankörlük etmeyeyim. genel de film zevklerimiz de aynı. ama öyle yanyana oturup aynı filmi izlemek de paylaşım değildi. zamanla dediğim şekilde çözdüm. şu 7-8 aydır çok şükür koşa koşa gelir eve... ufak süprizlerle gelir nedir pamuk şeker alır bazen bazen jelibon... benim sevdiğim şeyleri. ben de onun sevdiği şeyleri pişiririm. birlikte dizi izleriz. ben yerli dizi sevmem. 3 saat içim daralıyor. 30dklık mevzu uzadıkça uzuyor. tezcanlıyımdır gelemem öyle sıkıntıya. ama eşim seviyor. ben de birlikte vakit geçirmek için oturuyorum dibine, kucağıma yatıyor izliyor. o izlerken ben nete giriyorum, telde oyun oynuyorum kulağımda dizide yorum da yapıyorum ona... sevmediğim diziyi eşim seviyor diye izliyorum yani. gidip mutfakta takılmıyorum. benim sevdiğim yabancı diziler var. bazılarını eşime izlettim. önceden önyargılıydı. şimdi çok seviyor. tüm sezonları indirmiş. akşamları onları izliyoruz. yani onun sevklerinden kimisine ben alıştım benim zevklerimin kimisine o... böylece ortak zevklerimiz oldu. gece yatarken 2 ayrı kitap yerine 1 kitabı birlikte okuyoruz. o tutuyor ben göğsüne yatıyorum, bitince çevir sayfayı diyorum... mesela saz demişsin. benim eşim de saz çalar. gerçi şu an sazı çok kötü yeni saz bakıyoruz. teldeki müzik uygulamalarından çalıyor. saz, gitar, piyano... o çalarken de mesela çıkaramıyor şarkının notalarını. ben sesimle eşlik ediyorum. dur diyorum ben söyleyim sen dinle dene... onu da birlikte yapmanın yolun buluyoruz. o çıkarınca notaları doğru çalınca, ben söylüyorum. eğleniyoruz kendi çapımızda. bunlar aklıma gelen örnekler. gün içinde mesela sesinden anlıyorum ki işle ilgili canı sıkkın. canı ssıkkın olunca erken gelir eve. ben hemen onun sevdiği birşeyler pişiriyorum o işteyken. resmini çekip yolluyorum. eve geliyor. sevdiği şeyleri yiyor, sevdiği programları izliyor... maç hayatımda izlemedim o izlerken dibinde oturuyorum. yani zamanla evden, birlikte geçirdiğimiz zamandan çok zevk almaya başladıkça, evimizi ve beni sığınak gibi gördü. eskiden sorun olunca surat asan eve yansıtan adamdı. şimdi sorun olunca koşa koşa karısına gidiyor onla eğleniyor....
canım, pes etme derim. boşanmak kolay değil. hele ki birbirinizi severken. diyelim ki başka biriyle evlendin. bu sorunları gene yaşayacaksın. evlilik oturana kadar her çiftte olur bunlar. kimi çift sorunu yokmuş gibi gezer dışarıda ama evinde inan vardır... biraz emek, sabır.... sen akıllı kadınsın. sinirle tepkiler verme çünkü işe yaramıyor. tekrar dene bazı şeyleri. arkadaşlarıyla eğlendiğinden daha fazla senle eğlenebilmesinin yollarını bul. eşini en iyi sen tanırsın. biz de hiç yapacak ortak birşey bulamadığımızda kağıt oyunu oynardık mesela.... dene. pes etme. ve unutma bunları hemen hemen her çift yaşıyor. kimisi zamanla oturtuyor. kimisi pes edip boşanıyor. kimisi ise bu şekilde yaşamayı öğreniyor. bu şekilde yaşamaya alışma çabanı bırakma ama inan kimle evlenirsen evlen 3 aşağı 5 yukarı bunları yaşayacaktın. sizde benim anladığım kadarıyla bir takım sebeplerle oturma, alışma süresi uzamış. belki ikiniz de inatsınızdır belki ikinizde de agresifsinizdir... sonuçta şunu düşünme asla "5 senede oturmadı şimdi mi oturacak" evet oturur. o bir aydınlanma anıdır çiftlerde oluşan. aslında 1 anlık bir algıdır gerisi gelir. kimisinde 1.ayda olur kimisinde 30. yılda...
arkadaşım yaşadıklarına gerçekten üzüldüm. birşeyler yazmak istiyorumda neresinden tutup başlayacağımı bilmiyorum.
yaşadığınız sorunlar çok birikmiş, bu yüzden sizde artık bunalma noktasına gelmişsiniz. bunun sonraki safhaları ara ara yaşanılan duygusal patlamalar ve sinir boşalmalarıdır.
öncelikle eşiniz sevgili döneminde size çok ilgi gösterip şimdi sizi böyle boşlayarak haksızlık etmiş. insan neyse o olmalı. birini kazanıncaya kadar farklı davranıp, kazandıktan sonra farklı davranmak kötü bir karakter özelliği. ama tabi bilemiyoruz, zaten sonrasını görsek belki farklı seçimler de yapardık...
madem öyle şimdi elimizdeki bakmamız gerek. size olan ilgisinin azalmasını kabul edin, daha fazlası için ısrar etmeyin, üzerine düşmeyin. ha ilgisizliği denedim demişsiniz ama bunu onun ilgisini çekmek için değil, gerçekten kendi hayatınıza daha fazla odaklanmak için yapın. yani kendi hayatınızla daha fazla ilgilenin ki o da sizdeki geri çekilmeyi fark edip yeniden biraz daha ilgili olsun. şu an için yaşadığınız yerde arkadaşlarınız az sanırım, belki bundan kaynaklı olarak eşinizin üzerine fazla düşüyorsunuz. bir süre sosyal faaliyetlere katılıp birkaç arkadaş edinmeyi çalışın. ya da komşularla falan irtibatı artırın.
çalışıyor musunuz bilmiyorum da bir iş ya da iş gibi ilgilenebileceğiniz evden yürütebileceğiniz bazı faaliyetler size iyi gelebilir. ne kadar çok boş zamanları doldurursanız eşiniz ve ilişkiniz hakkında düşünmeyi de o kadar azaltırsınız.
tabi ortada olanı görmezden gelin demiyorum. mesela eşinizin kayınvalidenizle sizi emrivaki yaparak konuşturmasına izin vermeyin. bir daha yaptığında rahatsız olduğunuzu gösterin eğer bunu 2. defa yaparsa konuşmayı reddedin. bırakın birşeyleri anlasın. madem böyle sizin sınırlarınızı aşarak size davranıyor siz de buna karşı çıkın.
annesi gibi davranmak istemiyorum demişsiniz ama ne unutsa siz arkasından topluyor, buluyor ona veriyorsunuz. bunu yapmayın. tamam zor gelecek size başta, ama eğer eşinizin sorumluluk almasını istiyorsanız önce onun yerine birşeylere sahip çıkmayı bırakın. bırakın kaybetsin, zarar görsün. bu düzenin değişmesini istiyorsanız az bir miktar maddi kayıbı göze alın. herşeyi onun yerine yaparak onun sorumluluk sahibi olmasını sağlayamazsınız.
haftada bir defa arkadaşları ile takılmasına izin verin bence. eğer bu konuda onu kısıtlar ve kendi istediğinizi yaptırırsanız zamanla o da sizden daha fazla uzaklaşır ve elbetteki bu durumdan dolayı öfkelenir de. sınırı aşmadığı sürece çıkmasını sorun etmeyin. yani geç gelmemesi ve haftada birden fazla çıkmaması gibi... eğer daha fazla çıkmak isterse siz de beraber gitmek isteyin. daha önce haftada 3 defa bile çıkmasına izin verdiğiniz için şimdi bunu engellemenizde biraz zor olabilir, yine de direnç göstermeye değer. karşı durmazsanız böyle devam eder, zamanla daha fazla kopar çünkü...
birlikte birşeyler yapma konusuna gelince.... bu konuya da fazla takılmayın. önemli olan illede beraber birşeyler yapmak değildir. bunların içeriğidir. yani saatlerce yan yana film izleseniz ne olur ki? herkes kendi aleminde birbirinden kopuk olduktan sonra isterseniz her akşam dışarda yemek yiyin, biryerlere gidin, gezin. önemli olan bu değil, önemli olan beraberken ne hissettiğinizdir. eşinizle mutlu olup olmadığınızdır. ilgi alanlarınızın aynı olması gerekmiyor ki. arada bir yaptığınız sohbetlerden doyum almanız önemli.
mesela dün sazla ilgili eşim birşeyler anlattı demişsiniz. hani sırf ilgili görünmek için değilde gerçekten dinleseydiniz daha verimli olmaz mıydı? kusura bakmayın belki ağır bir söz olacak ama eşinize bencil derken siz de bencillik yaptığınızın farkında değilsiniz sanırım. eşiniz belki sizi dinlemiyor ama siz de adamı sırf kendiniz birşeyler anlatmak, bu sıranın size gelmesi için dinliyorsunuz. sizde gerçekten dinlemiyor ve önemsemiyorsunuz eşinizin düşüncelerini, hislerini...
yazmak istediğim başka şeyler de var da konuyu biraz uzattım sanırım. inşallah birşeyleri rayına koyarsanız, Allah yardımcınız olsun.
canım zor bir durum gerçekten. umarım bir an önce kurtulur, huzura kavuşursun. kendine oyalanacak bir şeyler bulup sürekli eşinle olan durumu düşünmesen iyi gelirdi belki. ne bileyim ben de bir şey yazmadan geçmek istemedim; ama aklıma da bir şey gelmedi. belki bu lafa sinir oluyorsundur ama inşallah zamanla geçer canım.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?