İç Döküş

mahh

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
11 Nisan 2022
1.224
1.022
25
Merhabalar. Daha önceden açtığım tonla konu ile buraları bir hayli meşgul etmiştim. Belki o muhteşem iç açıcı konularımı hatırlayanlar vardır. Şu an çok buruk hissediyorum. Biraz içimdekileri döküp rahatlamak istedim.

Önceki konularımdan hatırlayanlar vardır. En son uzaklaştırma kararımız olmasına rağmen babamın ölüm tehditleri sebebiyle eve gidemiyorduk. Amcamların yanında kalıyorduk. Ben bu ultra zor şartların içinde KPSS çalışmaya çalışıyordum. Hatta bunu eleştirenler olmuştu. Senin durumunda olan birinin acil özele girmesi lazım tarzı çok mesaj görmüştüm. Aileden maddi ve manevi tam destek almasına rağmen KPSS için çabalayan tonla genç varken benim bir tecrübesiz eleman olarak işe başlayıp, komik maaşım ile kendime ev tutabileceğimi, dayayıp döşeyebileceğimi söyleyen üyeler olmuştu. Pek gerçekçi bulamasam da elbette saygı duyuyorum. Yine de bu leş gibi şartlar altında sınav için elimden geleni yaptım, sonucu bir ay sonra göreceğim artık.

Tüm bu süreç boyunca "İşe gir. Annene kardeşlerine bak. Atanınca da onları yine yanına alırsın, evlenene kadar bakarsın." diye inanılmaz bir baskı gördüm. Bunu istemediğimi bin defa akraba tayfasına anlattım. Kabul etmeyeceğim noktasında ikna olmaya başladıklarına inanıyorum. Olmamış olabilirler de. Takamıyorum artık. Kırk ellili yaşlardaki çocuklarına bile hâlâ maddi açıdan destek olan sevgili bunaklar beni hayırsız evlat ilan ettiler. Herkes alt soyuna bakmakla yükümlüdür. Üstelik ben hep çok çalıştım, bu sayede burslar kazandım, bu şekilde okudum. Evden dört büyük boy valiz elbise çıkarttım, bir parça bile onlar tarafından alınmamış. Bir silgi almışlıkları zaten yok. Ne vermişler de ne istiyorlar, anlamak zor. Ama her şeye değişik bir bahane. Onlar feleğin çemberinden geçmişler ben cahil olduğum için bu şekilde konuşuyormuşum. Sıkıntı yok. Cahil de desinler.

Bu süreçte baba şerefsizinden şikayetçi ve davacı olmak zorunda kaldım. Çünkü orada burada bizi öldüreceğini söylüyordu. Eve uzaklaştırma çıktı. Zaten boşanma davası açıldıktan sonra da muhtemelen ev bize tahsis edilecekti. Yine de annem eve gitmeye cesaret edemedi. Çünkü hep tehdit hep tehdit...

Sonunda annem memleketine taşınma kararı aldı. Orada işe girecekmiş. 46 yaşından sonra çocukları için iş hayatına atılacak artık yapar mı bilemiyorum. Sınav öncesi eşyalarımızı toplamak için eve gittik. Komşulardan eve bir kadın ile birlikte geldiğini öğrendik. Sağ olsunlar görüp dedikodu yapmışlar sadece, biri elinden düşürmediği telefonunun kamerasını çevirip bir delil bırakmamış köşeye. Ve evde yeni olan her şeyim çalınmış. Marka çantalarım, marka kemerlerim, marka şemsiyelerim, elbiselerim, hatta südyenlerim ve pedim bile yok. Bu arada marka diye belirtme sebebim sağ olsunlar ucuz eşyalarıma dokunmamışlar, fiyatı yüksek olanları çalmışlar. Üzüldüm ama kahrolmadım. Ben yine çanta, kemer, şunu, bunu alırım. Bunların karakterinden hırsızlık silinir mi, asla.

Eve son kez dönüp baktığımda çok buruk hissettim. Aslında hep bir gün pılımı pırtımı toplayıp yok olacağıma, onları geride bırakacağıma inanarak büyümüştüm. Ama o dördü o evde, orada kalacaklardı. O ev yine orada olacaktı. Boşanma süreci veya sonrasında muhtemelen ev satılacak. Artık orada evim diye gideceğim, bahsedeceğim bir yer yok. Alışveriş sitelerinde ki "Ev" diye kaydettiğim o adresi artık silmeliyim. Bu, çok tuhaf hissettiriyor.

Annem ve iki kardeşim birkaç hafta önce memlekete gittiler. Ben sınava gireceğim için İstanbul 'da kaldım. Şimdi sınav bitti. Ben de gitmek zorundayım. Zorundayım diyorum. Aslında önceki konularımda da bahsetmiştim. İstanbul' u çok seviyorum. Ama o adam onu şikayet ettiğim için kafayı bana takmış durumda. Üstelik südyenimi çalma şerefsizliğini yapan biri burada bana rahat huzur verir mi, zannetmiyorum. İstanbul onun emrinde değil ama her yerde o ve hırsız uğursuz arkadaşları var. Bu, insana güvensiz hissettiriyor. Akrabalar benden bir miktar ümidi kesmiş olmalılar ki "Tamam, gel. Atamana kadar kal. Atanınca canın nereyi isterse oraya gidersin tek başına." diyorlar. Bunu da istemiyorum. Oraya gitmek, bir süs biberi gibi bir kenarda oturmak, İstanbul çevresi tüm özel hastanelere başvurmak ve iş bulunca da tüymek istiyorum. İş bulmak da benim için bir mesele elbette. Çünkü insan kaynakları ile görüştüğümde bir senedir neden çalışmadığımı kurcalıyıp sonuç ise KPSS çalışmış ve atanma planı olan bir hemşireyi boşuna işe almak istemediklerine geliyor. Yine de bir şehirde, bir hastanede, bir kısmetim vardır diye düşünüyorum.

Az önce annem aradı ve orada bir ev tuttuklarını söyledi. "Kardeşlerine bulduğumuz okullara o ev yakındı." dedi. Bu cümle içimi acıttı. Bu sıradan cümle insanın içini acıtır mı diye soracaksınız. Benim üniversite tercih dönemim çok sıkıntılı geçti. Baba şahsı çok baskı kurdu asla İstanbul dışına gitmeyeceksin diye. İstediğim bölüme puanım tutmasına rağmen gidemedim. Çok ağladım. Kendimi öldüreceğimi söyledim. Çok yıprandım. Sevmediğim bir bölümü okumak zorunda kaldım. Anne şahsının bir taraflarının umrunda bile olmadı. Şimdi bahsedince söz hakkı olmadığını falan söylüyor. Ama tabloya bakıyorum, alt tarafı biri ortaokula biri liseye gidiyor (Beğendikleri okulları kendileri seçtiler.) ve ev tutmada onların istedikleri okullara yakın olması tek kriter oluyor. Muhtemelen elinden gelenin bin katını yapıp onları istedikleri şehirlere de yollayacak. Her şey çocukların istediği gibi olsun inşallah, ben burada değilim asla. Ama canı istediğinde üstelik bu yaştan sonra bir şeyler yapabilme özelliği varmış demek ki.


Biliyorum, herkes "Hâlâ bu adamdan bu kadından bir şey mi bekliyorsun? Önüne baksana." yazacak. Ama insanın kalbinde geçmişte oluşmuş kırıklar yeni görüp duydukları ile yeniden ve yeniden çatlıyor ve bu insanın kendi kontrolünde olmuyor.
 
Tabiki kırıklarınız olacak onlar anne babaniz en güvendiğiniz dağ olmali idi
Hakkınızda hayirlisi olsun bu süreçte annenize bol bol destek olun derim ne olursa olsun yeni bir duzen hayat en cok onun için zordur tum cocuklarin sorumluluğu hele
Anne olunca cocuk ne demek daha iyi anlayacaksınız
 
Benim de çok ihtiyacım vardı. Ama o bana hiç destek olmadı.
 
Babanız bağımlı fılan mı

Ne iş yapıyordu
Annenize neden bu kadar öfkelisiniz
 
Benim de çok ihtiyacım vardı. Ama o bana hiç destek olmadı.
Yaralarinizi beraber sarmayı deneyin icinizden geceni kavga etmeden söyleyin onunda soylecekleri vardir .babaniz yuzunden oda zor zamanlar gecirip size yanlışta olsa yansıtmistir bazi seyleri
 
Babanız bağımlı fılan mı

Ne iş yapıyordu
Annenize neden bu kadar öfkelisiniz
Su içer gibi alkol tüketiyor.


Burada detaylı bahsetmiştim.
 
Yaralarinizi beraber sarmayı deneyin icinizden geceni kavga etmeden söyleyin onunda soylecekleri vardir .babaniz yuzunden oda zor zamanlar gecirip size yanlışta olsa yansıtmistir bazi seyleri
Bu konuda da bahsetmiştim. Çok söyledim. Nedenler saçma, bahaneler saçma, konuşmaları saçma... Dışarıdan baktığımda bir kadın olarak üzülüyorum haline ama onu annem olarak sevmiyorum.
 
Anlıyorum haklısınızda yaşadıklarınızdan dolayı
Hapse girse de rahat etseniz bir süre

Annenizin arkasında kardeşi annesi fılan var mı
İnsallah gönlünüze göre bir iş bulur sonra da kpss kazanır kurtulursunuz
 
Valla burada ben bir kadın olarak ev taşırken elli kilogramlık çuvalları sırtladım, kimse yoktu. Şimdi bize yakın ev tutalım demişler bir şey olduğunda koşmak için. Ama burada bin bir şey oldu bir tanesi zahmet edip gelmedi. Arada öyle inanılmaz bir mesafe de yok yani. Bilmiyorum o yüzden arkasında biri var mı yok mu. Teşekkür ederim iyi dilekleriniz için.
 
Annenizin çalışmak konusundaki tavrı gerçekten çok saçma ben hayatımda böyle bir tepki görmedim. Ama kardeşlerinizin istediği okullara yakın ev bulmayı kendi geçmişinizle karşılaştırmayın. O zaman taşınmak gibi bir gündeminiz yoktu şuan ise taşınma hakimdeydiniz zaten. Sabit düzendeyken okul için yer değiştirmek zordur ama zaten düzen kökten olaylarla sarsıldıysa yeni düzeni avantajlı yerde kurmak kolay oluyor yani biraz dönemin şartları böyle denk geldi. Kardeşleriniz o açıdan şanslı en azından. Siz onlar yaşındayken anne babayla yaşanan bir düzeniniz vardı siz de o açıdan daha şanslıydınız. Her ne kadar süper bir aile olmasa da şuanki durumdan daha iyiydi sonuçta. Özetle kardeşleriniz için sevinmeniz annenize de bu konuda kızmamanız gerekir bence. Onun dışında eğer aceleniz varsa maddi olarak zordaysanız annenizin de sizin de işe girmeniz gerek en azından sizin KPSS sonuçlanana ve siz atanana dek idare edebilmeniz lazım süreci.
 
Sevgilime bu kadar yazıp yazıp silmemişimdir

Şu anlattıklarınızdan azı olmayıp çoğu olan bir çocukluk ve ergenlik yaşadım ama yaşadıklarım beni güçlendirdi.

Peki niye sizi yaşadıklarınız git gide zayıflatıyor?

Anne cahil olabilir, çünkü onlar bizden daha beter çocukluk geçirdiler. Çocukluk yaşamadan evlendiler hatta. Ama siz anne ve kardeşleri affetmeyip ne yaptılar diye kin tutarsanız hiçbir farkınız yok annenin cahiliye döneminden.. Baba için hiçbir şey ben de demiyorum çünkü aileyi bu hale getiren çıban başları onlar..

Kendinizi sevmiyorsunuz, sevin kendinizi ve kin tutmayın..
 
Çalışmak konusundaki tavrı derken bu saatten sonra çalışması gerektiğini anlamış olmasından mı bahsediyorsunuz, başka bir şeyden mi?

Elli yıl boyunca yapacağın meslek bu. Üstelik her şeyi kendi emeklerim ile yaptım. Bir fedakarlık yapabilirdi. Zaten berbat bir evliliği vardı. Hiç okula göndermese yine sesi soluğu çıkmazdı. Umrunda olmadım. Şimdi yine beş kuruşsuz. Ama çocukları için bir şeylere cesaret edebiliyor. Anne baba ile bir düzen değil aslında, onlar hep çok kötülerdi. Hiç olmamalarını arzu ederdim.
 
Onu affetmem imkansız.
 


Bu konularda da bahsetmiştim. Babam kadar annemde de suç var. Affetmem imkansız. Hep her şeyden çok kendimi sevdim. Ama bu yaşta o kadar çok güçlü olmam gereken zaman oldu ki artık tükendim.
 
Bu konularda da bahsetmiştim. Babam kadar annemde de suç var. Affetmem imkansız. Hep her şeyden çok kendimi sevdim. Ama bu yaşta o kadar çok güçlü olmam gereken zaman oldu ki artık tükendim.
Her yer mutsuz kadınlarla mutsuz adamların, umutsuz evlilikleriyle dolu demişler ve eklemişler: Mutsuz kadın mutlu çocuk yetiştiremez diye..

Biraz genelleme belki ama çoğu kişi de tutuyor üzgünüm ki..

Kendimi seviyorum kısmı öyle narsistlik tadında olmamalı en çok diyerek değil, öz eleştiri içererek..
İşte o zaman sevme kısmı gerçekleşiyor..
 
Yani bir sürü şey söylenir ama kısa tutmaya çalışıcam. Öncelikle iç çamaşırınıza kadar çalınması olayı gerçekten mide bulandırıcı. Umarım o adama taşındığınız yeni yerin adresini kimse vermez.

Ancak sizin yerinizde olsam sonuçlar belli olana kadar ailemle kalırdım, kırgınlıklarınız sizi itiyor biliyorum ama "ev" olarak görme imkanınız olabilecek bir yer orası.

Annenizi aslında tam olarak affetmek zorunda değilsiniz, nefret etmeyin yeter. Zaten travma dediğimiz şey de özünde affedemediğimiz/aşamadığımız olaylardır. Zamana bırakın o da henüz özgürlüğünü hiç tadamadı.

Yaşınız çok genç şimdi gündeminiz doğal olarak tüm bunlar ama hayatınız akışa ulaştığında gerçekten siz bilinçli olarak bunlara tutunmazsanız size temin ederim ki iyileşiyor her şey. Bunu tecrübelerimden ötürü söylüyorum.
 
Bence haklısınız hemde sonuna kadar. Yaşınızın kaç olduğunu bilmiyorum ama bu kadar genç yaşta çok ağır yükler bunlar.
Size söyle söyleyeyim annem herkese göre dünya iyisi bir kadındır. Bana göre de iyi evet ama malesef bazı belirtileri görünce annemin bana karşı toksik ebeveyn olduğunu anladım.
Mesela oğulları ne yaparsa yapsın asla yüzlerine karşı hiçbirşey demez ama ben bir kere of desem ne nankörlüğüm kalır ne başka birşey. Beni sürekli kötü kalpli ve fesat olmakla suçlar mesela.
Bu zamana kadar kimseye bir kötülüğüm dokunmadı ki bana kötülük yapana bile kapımı kapadım oturdum evimde.
Annem şu an bizimle beraber yaşıyor babamla ayrıldılar.
Eşim onun bir dediğini iki etmez kendi ailesinden üstün tutar ama annem sevmez eşimi. En ufak hatasında kötüler beni doldurur ona karşı.
Bunları ona söylediğimde ise kötü kalplilikle suçlanırım.
Mesela bebeğime beraber bakıyoruz ki annem çok güzel bakar, aşırı sever bebeğimi ama bana şöyle bir laf etti lohusayken.
Bu bebeği bi emzirmediğim kaldı herşeyini ben yapıyorum falan. Her yaptığının lafını sokar.
Benim karakterimi huyumu hiç beğenmez. Eşimi sevdiğini sanmıyorum ama oğullarının yanında kalmak istemediği için benimle yaşıyor. Bir bekar oğlu var birde.
Yani kısaca kendi hayatımı da anlattım kusura bakmayın.
Bazı ebeveynler özellikle bazı anneler çocuklarına karşı toksiktir.
Sizin anneniz için yapabileceğiniz hiçbirşey yok. Kendi hayatınıza bakın. Yine dayak yeseniz yine aynısını yapar ve sessiz durur. Sizi manipüle eder.
Bende bir anneyim ama çocuğumu kendi annem gibi yetiştirmem yetiştirmek de istemem. Burdaki bazı arkadaşlarımız anneliği yüce görüp o sizin anneniz siz evlatlık yapın olaylarına giriyorlar ama bu gözler kendi evladına kıyan anneleri de gördü.
Herkes anne baba olmasın. Siz de kendi ayaklarınız üstünde duruyorsunuz zaten arkaya bakmayın vicdan borcunuz yok bence kimseye.
 
Gratis indirimlerinden bir sürü otuz altılı ped alıp dolaba yerleştirmiştim. Almışlar. İnanabiliyor musunuz? Evden pedim çalınmış. Bu sadece benim başıma gelmiştir.

Anneme dışarıdan bir kadın olarak bakınca üzülüyorum. Ama ona kendi annem olarak bakınca sevemiyorum.

İnşallah dediğiniz gibi olur. Çok teşekkür ederim.
 
23 yaşındayım ve gerçekten tükendim. Tam dediğiniz gibi, annemi herkes çilekeş ve melek gibi kadın olarak tanımlar. Benim içinse toksik bir ebeveynden başka bir şey değil. Ve ne yazık ki bir bana toksik ebeveyn. Beğenilen okullara yakın ev tutması belki çok ilginç bir şey değil. Ama bana asla yapmazdı. O kadar yıl başıma ne gelirse gelsin kılını kıpırdatmadı. Şimdi aramış bu şekilde anlatıyor. Ne kadar sinir oldum asla anlatamam.

Sizin açınızdan da üzgünüm. Evli ve çocuklu olduğumu ve annemin hâlâ benimle yaşadığını şöyle bir düşündüğümde, sanki intihara bir sebep gibi.

İyi dilekleriniz için çok teşekkür ederim.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…