- 26 Ağustos 2020
- 328
- 1.033
- 63
- 34
- Konu Sahibi leyladangecmefaslindayim
- #1
Merhaba herkese. Nasıl ve nereden başlayacağımı bilmiyorum ama içimi dökmek zorundayım. Yoksa zehirlenecegim.
6 Şubat depreminde en çok zarar gören üç ilden birinde yaşıyordum. Eşimin memleketiydi ama çok sevmiş ve benimsemiştim. Bir gecede hayatımız değişti. Eşimin ailesi enkazdan çıktı. Biz yürüyerek çıktık ama eşyalarımın bir kısmı özellikle mutfak eşyalarınin hemen hepsi kırıldı. Ömrümde böyle bir deprem görmedim ben. Sallantı değil çalkalanma gibiydi. Korku filmi yapsalar bu kadar ürkütücü yapamazlardı. Deprem bitene kadar sadece kırılma sesleri duydum. Çıkmıyor aklımdan.
İkinci gün ailemin yanına gitmek için yola çıktık. Gidemedik yollar patlamıştı. Üçüncü gün başka güzergahı kullanarak vardık. Üç yaşında bir oğlum var. Çocuğum her şeyin farkında. Anne bak sallaniyoruz deyip duruyor hala. Evimize gidelim, özledim deyip ağladıkça kahroluyorum. Tuvalet alışkanlığı kazanmış çocuğum yeniden beze geçti. Kocaman evde at koşturan çocuğum şimdi ufacık bir odada. Annem ve babamla yaşıyoruz. İş yok güç yok. Ne nasıl olacak belli değil. Bugün konteyner çıktığını öğrendim. Başta çok sevindim. Ama sonra dalıp gittim yine. Ne güzel düzenimiz vardı. Kendi yagimizda kavruluyorduk. Şimdi oradan oraya sürükleniyoruz. Antidepresan kullanıyorum. Onu da icmesem yaşamaya takatim yok resmen. Zaten oğlum olmasa çoktan canıma kıymıştım. En büyük tesellim oğlum ve eşim yanımda, sağlar. Hep buna odaklanmaya çalışıyorum ama işte bir noktada Allah'ım neden derken buluyorum kendimi. Depremden on dk önce mutfağımı toplamıştım. Kiraciydik ama evimi çok severdim. Sonra geçtim Avrupa Yakası izlemeye başladım. En sevdiğim dizi. Kabusu on dk sonra yaşadım. Duvarlara çarpa çarpa gittim oğlumla eşimin yanına. Unutamıyorum. Odaklanamiyorum hayata. Her gün birbirinin aynı. 1899 dizisindeyim sanki, bir döngüye sıkışıp kalmış gibiyim. İnsan niye uyanmak ister sabahları? Yeni güne dair umudu olduğu için değil mi? Umudumu yitirdim üç aydır. Bugün konteyner çıkınca bi ışık yandı sanki saniyelik içimde.
Yeniden bir hayatımız olacak mı? Her şey güzel olacak mı? Ne çok severdim o şehri. Kargomu getiren kurye, ekmek aldığım fırıncı, oğluma selam veren kasiyer kız yaşıyor mu? Bilmiyorum. Umut etmek istiyorum.
Bu konuya da ne yazılır ki diyorsunuz şimdi eminim. Ben de bilmiyorum. Sadece yazmak istedim. Şairin dediği gibi, yazmasam deli olacaktım.
6 Şubat depreminde en çok zarar gören üç ilden birinde yaşıyordum. Eşimin memleketiydi ama çok sevmiş ve benimsemiştim. Bir gecede hayatımız değişti. Eşimin ailesi enkazdan çıktı. Biz yürüyerek çıktık ama eşyalarımın bir kısmı özellikle mutfak eşyalarınin hemen hepsi kırıldı. Ömrümde böyle bir deprem görmedim ben. Sallantı değil çalkalanma gibiydi. Korku filmi yapsalar bu kadar ürkütücü yapamazlardı. Deprem bitene kadar sadece kırılma sesleri duydum. Çıkmıyor aklımdan.
İkinci gün ailemin yanına gitmek için yola çıktık. Gidemedik yollar patlamıştı. Üçüncü gün başka güzergahı kullanarak vardık. Üç yaşında bir oğlum var. Çocuğum her şeyin farkında. Anne bak sallaniyoruz deyip duruyor hala. Evimize gidelim, özledim deyip ağladıkça kahroluyorum. Tuvalet alışkanlığı kazanmış çocuğum yeniden beze geçti. Kocaman evde at koşturan çocuğum şimdi ufacık bir odada. Annem ve babamla yaşıyoruz. İş yok güç yok. Ne nasıl olacak belli değil. Bugün konteyner çıktığını öğrendim. Başta çok sevindim. Ama sonra dalıp gittim yine. Ne güzel düzenimiz vardı. Kendi yagimizda kavruluyorduk. Şimdi oradan oraya sürükleniyoruz. Antidepresan kullanıyorum. Onu da icmesem yaşamaya takatim yok resmen. Zaten oğlum olmasa çoktan canıma kıymıştım. En büyük tesellim oğlum ve eşim yanımda, sağlar. Hep buna odaklanmaya çalışıyorum ama işte bir noktada Allah'ım neden derken buluyorum kendimi. Depremden on dk önce mutfağımı toplamıştım. Kiraciydik ama evimi çok severdim. Sonra geçtim Avrupa Yakası izlemeye başladım. En sevdiğim dizi. Kabusu on dk sonra yaşadım. Duvarlara çarpa çarpa gittim oğlumla eşimin yanına. Unutamıyorum. Odaklanamiyorum hayata. Her gün birbirinin aynı. 1899 dizisindeyim sanki, bir döngüye sıkışıp kalmış gibiyim. İnsan niye uyanmak ister sabahları? Yeni güne dair umudu olduğu için değil mi? Umudumu yitirdim üç aydır. Bugün konteyner çıkınca bi ışık yandı sanki saniyelik içimde.
Yeniden bir hayatımız olacak mı? Her şey güzel olacak mı? Ne çok severdim o şehri. Kargomu getiren kurye, ekmek aldığım fırıncı, oğluma selam veren kasiyer kız yaşıyor mu? Bilmiyorum. Umut etmek istiyorum.
Bu konuya da ne yazılır ki diyorsunuz şimdi eminim. Ben de bilmiyorum. Sadece yazmak istedim. Şairin dediği gibi, yazmasam deli olacaktım.